25 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

25 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 İkincikânmm z silim. Çeviren * Dubov ile Knaps, karşılıklı olurmuş içiyorlardı. di Dubov, köpeği Milksyı Knapsa göste rerek: i — Enfes bir köpek, harikulâde bir kö- pek, diyordu. Şunun suratına bir bala * rızl, Ya'nız şu surat, şu ağız dünya de * ğer! Bir meraklısına düşse, yalnız Şu su * n iki yüz ruble verir! İnanmıyor 27. Şu halde siz hiç bir şey anla - müiyorsunuz!,. — Ben anlıyorum, fakat... — Fakatı ne?. Zağar. Halis İngiliz 23- garı. Harikulâde bir firması var. pa ei ti, ya koku alma kabiliyeti! Ama! -abbi, ben bu köpekteki koku alma kö- tini hiç bir yerde Me ya yavru iken kaça satın > > biliyor musun?, Tam yüz rubleyet. e rikulâde bir köpek! Kerata Milka debsiz Milka!, Gel buraya!. Gel bakayım büraya!. Benim güzel köpeğim!. Dubov Milkayı yanına çağırdı ve iki kulağı arasından öptü. Dubovun lerinden yaşlar boşanarak: — Benim sevgili köpeğim, seye vermem, diye Beni seviyorsun değil mi Milka?. ğ Dubov birdenbire Kaşlarını çataral haykırdı: — Haydi bakalım, dan Kirji ayaklarınla doğru me tüne bastın!, Evet Knaps, daha me ben bunun için yüz suble vermiştim. Fakat her halde bu köpek bu ayl paraya değerdi. Bir defa olsun ava gi! adığıma yanıyorum. Za - .eketsiz oturmaktan sönüp ak isteyişimin $e - onu satın alsanı - defol yanımdan! gidiyor. İşte onu satmi bebi de budur. Knaps, . za! Bütün hayatınızca Min ıksınız!, Şayed paranız 8 mi onu yarı fiatına bırakırım. Eli rub le veriniz, onu size satayım, Knaps içini çekerek: — Hayır yavrum, dedi, şayed Milka er- kek'ölsaydı, eh o zaman belki de satın 2- lırdım. Fakat... : k Mülâzim Dubov büyük bir Day — Milka erkek değil mi ımiş , dee” Aşkolsun doğrusu!. Peki sizce Milka ©” - kek değil de nedir? Dişi mi yani?. Ha ha hal, Bravo sana doğrusu!. Henüz daha er kek köpekle dişi köpeği birbirinden ayırd edemiyorsun!. Knaps gücenerek: — Siz beni kür veya yiye diyorsunuz, dedi. Tabii o dis .. — Aşkolsun doğrusu!. Siz nerede ise benim de bir kadın olduğumu söYlye - ceksiniz!. Ah Knaps'. Bir de güya fen 'mektebini bitirmiş Hayır yer ia katışıksız bir erkek zağardır. Hem “Son Posta, nın Hikâyesi Kıymetli köpe Hasan Âli Ediz “ABI: kud çocuk zanne-| SON POSTA Felâketzedelere .Londralıların yardımları & yınız!. Köpeğimi size zorla vermiyo - rum yal. Lüzumu yok!. Ben size iyilik yapmak, bir lüfüfte bulunmak istedim. Hey Vahrameyer, konyak getiri. Emirber Vahrameyer biraz daha kon - yak getirdi. İki ahbab birer kadeh daha konyak doldurdular, ve düşünceye dal! dılar.. Sessizlik içinde yarım saat kadar| bir vakit geçti. j Dubov, önündeki şişeye kederli keder- Ji bakarak: — Peki, Milka dişi olsa ne lâzım gelir? dedi, Sizin içi daha iyi değil mi?. Köpek dişi olursa yavrülar, Bunun yavruları pa» ya gibidir. Kim olsa seve seve satın alır, i Bilmem neden erkek köpekleri bukadar i iğ İ seviyorsunuz?, Dişi köpekler bin defa da- ha iyidir. Köpeklerin dişisi hem daha mak bul, hem de insana daha bağlıdırlar.. Fa-| kat mademki dişi köpeklerden bu kadar nefret ediyorsunuz, o tskdirde Milkayı yirmi beş rubleye #lınız!, şik Hayır yavrum, hayır; bir tek kapik bile vermem!. Evvelâ: Bana köpeğin hiç bir lüzumu yok; saniyen benim param , - Bunu önceden söyleseydin ya!. Mil ka, defol şuradan!. Vahrameyer, tavanın içinde yağda piş- miş yumurta getirdi. İki arkadaş yumur - tayı yemeğe koyu'dular ve tavyaı temiz- lediler. Dubov dudaklarını silerek — Knaps, dedi, siz çok iyi ve namuslu bir çocuksunuz!, Sizi böyle eli buş gön- dermeğe acıyorum. Siz şu köpeği beda- va alınız!. Ben onu size hediye ediyorum, Knaps içini çekerek: — Kardeşim, dedi, ben onu nereye gö- türeyim?. Ona kim bakacak?, — Lüzumu yok, lüzumu yok efendim, almayın!. Mademki istemiyorsunuz lüzu- mu yok!. Fakat nereye gidiyorsunuz? O- turunuz!, Knaps gerinerek ayağa kalkmış ve şap kasını eline a'mıştı. Esniyerek: — Artık vakit geldi, dedi, Allaha ıs -| /, marladık!, — Biraz bekleyin, sizi teşyi edeyim!, Dost memleketlerde zelzele felâketze- delerine yardımlar devam (etmektedir. Bu meyanda Londrada teşekkül eden | yardım komitesine hergün mühim mik- tarda eşya teberrü edilmektedir. Yuka- İrıdeki resim, Londralılarm teberrü ef- tikleri eşyalar büyük elçimiz Rüştü Aras önünde çuvallara konulurken alınmıştır. Lord Leyd Türkiyeye hitab ediyor Londra, 24 (Hususi) — Türk - İngiliz İzelzele felâketzedelerine yardım cemiye- ti reisi Lord Loyd yarın akşam (bu ak- şam) saat 655 te Britanya imparatorluğu halkı namına Türkiyeye bir hitabede bu- Tunacak, felâketzedelere karşı İngiltere- de gösterilen samimi hissiyattan bahsede- cektir, Lord Loyd vaktile Türkiyede bulun- muş, Türk samimi dostu olmuş bir adam-! dır. İstanbul Valisi ve doktorları Bursada Bursa (Hususi) — İstanbul vali ve belediye reisi Lütfi Kırdar ile İstanbı- «Son Posta» nın tarihi tefrikas: 121 bl BATAKHANESİ : Yazan Reşad Ekrem Musa Çelebi ve taht Gibi tuhaf, biraz lâübali cevablar al - mştı. Öyle ki, bir aralık, saraya geldi ne bile pişman olmuştu, hattâ, kendisine: — Devletlâ vezir buyurun, padişahı - mız sizi bekler. dedikleri zaman, her ta- rafından buz gibi bir ter boşanmış, boğa- zına cellâd kemeri geçmiş gibi boğuk bir sesle Canpuladoğluna: — Paşa karındaş, hakkın helâl eyle, Murad han huzuruna çıkarım... Demişti. Canpuladoğlu Mustafa Paşa sadrazamın korkusunu görerek teselliye çalışmıştı: — Devletlü sultanım. var git, sıhhat ve devlet ile dönersin padişah huzurun- Receb Paşa, kubbe altından arz odası- na kadar, mutad meresim ile götürüldü. Fakat, Babüssaadeden girip de. dilsizler arz odasının ceviz üzerine sedef kakma nakışlı kapısını açar açmaz, bir kere dur- du ve gözleri karardı, düşecek gibi Yanında bulunan bir kapıcı, sadrazi bir fenalık geçirdiğini anl ki Rirdi. Receb Pasa, icinden: « d Al...» dive mırıldandı. Tâ karşıda. bir kanadı lık duran diğer kapının ağzında cellâd Kara A'i duruyordu. Sad m arz oda - sına sürüklenir gibi girmişti. Murad. pa- şanm bu beli karşısında gülümsedi ve içinden: — İnşallah senin o gününü de görmek müyesser olur koca zorbabâsı... Dedi. Gözlerini Receb Pasanın sapsarı olmuş yüzüne dikerek, sahte bir iltifat He: — Bre I4la hoş geldin... dedi, haberdir insallah... Receb Pasa, arz odasının inci al »tlas sediri üzerinde bağdas kurup oturmus o- lan. Muradın eteklerini öptü, elpençe du- rarak: Sevketlâ padisabım... dive keke - Tedi. İnsa'lahi Tesiâ bu fitne ahi bü kulun yatıstırır.. Ve padisihimin bir kı - hına bata ilişmez. Muradın vüzünde acı hir tebessüm en kuvvetli cizgileri le betirdi: — Rerhüdar ol Receb Presa... Yediöin ekmeğim he'âl otsım.. dedi. Sadrazam. bir an tereddüd ettikten enn nadieshm Havırlı Dubov'a Knaps beraberce sokağa çık- tılar. Hiç konuşmadan yüz adım kedar sürüdüler.. Söze ilk başlıyan Dubov ol ei Acaba şu köpeği kime versem der- sin?. Sizin tanıdığınız falan yok mu?. Gö yorsunuz ya, köpek iyi ve cins bir kö- Fakat bana hiç Tüzumu yok!, -— Bilmiyorum kardeşim; benim büra- da nereden tanıdığım olacak?. Knapsın evine gelinciye kadar iki ah- bab tek bir kelime bile konuşmadılar. Fakat Knaps arkadaşının e'ini sıkarak kendi evine girmeğe davrandığı sırada Dubov, öksürerek mütereddid bir eda Tun tanınmış profesörlerinden on kadar İdoktor şehrimizi ziyaret etmişlerdir. İstanbul valisi şerefine Şar klübde bayramın ikinci günü belediyemiz te- rafından bir çay ziyafeti verilmiş, zi- yafete İstanbul metbuat takımı ile di- ğer misafirler davet edilmiştir. — a ——— — vüzücülere göndereceğim!, Varsın deri - sini yüzsünler!. Murdar köpek!. Pis kö- pek!, Odanın dört bir tarafına pislediği yetişmiyormuş gibi dün mutfağa girerek ibütün etleri yeyip bitirmiş. Âdi mah - İ .. Cins bir şey olsa gene iyi: Alelâde sokak köpeği!, Neyse, geceniz hayır ol - rü ile: lelde bir zağar olsa gene ne İs€-- Za - ğarların şahıl. EZ AHfedersiniz Dubov ammü, > beni Âdeta budala yerine koyuyorsunuz! halinize doğrusu güceniyorum. Lüzumu yok efendim, satı m alma öle za — Ya... Demek iz Korkarak yüzüne baktım. Etrafı mn sis içinde bir toprak yengi almıştı. Teğim parçalandı. İstemeden 2 — Oh Halik, dedim. İstiyorum zan Detme,.. Ben... Ben de... Belki seri && Yiyorum. Fakat buna mecburum. râkır mıyım sanıyorsun * Ne iyi &i orta'arda k ».. Başımı kendine çekti. Ves Yarımı öptü. Nafile, cenneti kimse öğm busesinin yanında mube tin binbir zevki sönük kahır. Birkaç saniye baş dönmesi dum. Sonra tıpkı rüyadan uyanır Yandım. Hayır... Bu; sonu gelmez hir L endime hâkim olmalı ve buradan dön imi olunu belime doladı: Ni — Benimsin artık. Şimdi anlat başın dân sonuna kadar, — Hayır, hayır! nı esin. Halt - yyel cenne- ine tutul - nır gibi U Pei par iL. İcücük karı Ben -İtenbatığı gibi ona — Aacsba buranm deri yüzücüleri kö- pek kabul ediyorlar mı?, diye sordu. — Her halde kabul ederler. Maamafih $ olsrak bilmiyorum!. Yarın onu Vahrameyere verit gerili sun!, Knaps: — A'laha ısmarladık!. Diyerek evinden içeri girdi. Sokak ka- pısı kapandı. Dubov yalnız kaldı!. Evleneceksin. Hem de on beş güne kadar. Artık seni bu pansiyonda yalnız bırakamam. Alıp Nazire halama götüre- ceğim. Bunlar işin teferrüatı... Sen asl söyle beni seviyor musun? Bana çektir - diklerine pişman mısın? — Seni seviyorum Halük. Bunu belki ” de ben de şimdi anliyorum. Nakleden: Neyy'r Kemal vnlık scısmı aritırmaktan başka eş Kararımdan dönemem. Yahid Beyle evleneceftim. Leylâ Hanı - ör verdim. 1 meperetin bu ise, nene İğ- lanımı bana bırak. O az etmez. Vahid Beyi uyalamak kildiğimi görünce: — Benim cici İncigülüm, dedi, ne ka - dar da çekingensin. Kalk, biraz dolaşa - ım. Kıvdaki gazino bu havada bomboş- tur. Rahat rahat konuşuruz. Kalktık. Koluma girdi. Çantamı bir e- Wne, elimi kuvvetli avucunun arasma a)- dı. Bu çantayı geçen sene bayramda Şa- zive Hanım hediye etmişti. Kim derdi ki e | böy'e mes'ud bir gün görecek, dünyada en sevdiğimin. biricik sevdiğiscin elle - rinde tasınacak? Garinova kadar ona, Vahidle evlen - mezsem Levlâ Han:mefendinin sözüm - den döndüğüme hükmedeceğini israrla *tım. Tabif pazarlığın iç yüzümü, asıl mevzuur kendisi Si iş le öcü! .İamma o serdi galiba... ütemadiyen ük kesiyor). BİYO) ge. Mackada, o gece locada Rüs - terdiğim vabancılığm sebebini söyletmi - ve «ahsıyordn Her seve rağmen mes'uddum. Çılgınca mer'uârlum. Ve onu - be'ki de - eşi dün- wa gelmemis bir askla seviyordum. Garlroda kimseler yoktu. Köşeye yer. — Bütün zim, sen Leylâ Hi benim sözüme itiri 1 Sade bu değil, : orum. Yi e Eş oyalıyacak değilsin. pe Te hoş bir tahakküm va Gözlerinde öv! - ” ki, itaate nefret eden ben; muti bir ç0- Teğdiğimi göstermemek için Jeuk gibi De Hangi genç kız bü uzaklar dudakların aşk terennâmleri- hari bu bakıslara baş eğmez? 5 ni dir “e, Bir vakit... Oyalıya -)71 nü bir öpü , kekleri oyâlamak zamanı çoktan geçti > ük hanım. Bundan sonra vav benim a ima göz ucile bakana! evlenmiveceğim ki... VE at gönlüm: bu essiz da- ostu. O vanımda| va senini Ke Sözlerim acı, faka" 4 saadetile sari ye il Döngü yıkılsa unusumda deği. — Tesince: 1 ga kayu sis beni lerin) — Görüyorsun ya mazeretlerinin hep- ava gidi Spa: e r «İsi cürük On bes eüne kadar evlenme - A i ve beee mize artık bir mâni gösteremezsin. wirinde haml otarak değisiklikleri dik - katle takib ederek zivaret maksadını sr - — Benim sevketlii podisşhım,.. estiva Mİ anlamaz. Rahmetli habanır Sultan Ahmed han esmisinde olan fitnecilerin baelsrı istedilelerimiz hâs baherriedir, pa- disehımız bize onları versin derler. asılacaklarm ağrında Allah eöstermiye ki taht T4fı dolasmak fhtimali vardır... Sadrazam #osmmetu, Murad catılmıs, genle alnında derin hir eizei ka. «il olmustu. Yerinden a8ır hir hareketle kalkan pedfssh. ocak basına kadar git - mis, orada. sözlerini alevlerr dikerek dürmmetn. Bir mfhddet, »rz odsemdn. va. nan adımların cıtırtısındıan ve alev harı)- tısmdan beeka ses isitilmedi. Nihavet Sultan Murad. sesi, hiekirir #fbi emret- “ — Söyle bakalım Receb Paşa... Ben- den ne İstersin?! Receb Paşa: — Şevketlti padişahım, Esas sebebi yliyecekti — İncigülüm, söyle bana, ikimizi de bedbaht etmiyeceksin değil mi? — Elimde mi?.. Ağabeyin benim gibi kimsesiz, fakir bir kızla evlenmene razi olur mu? Bir saniye sustu. Sonra: — Halanlarda... Hanımefendi beni ve- meğe çağırmıştı. O da orada idi. Halan çok hos insan Halök. Bana son derece yakınlık gösterdi. Yabancı değilmiş. Al- lemi eskidenberi tanıyor. Hattâ bir va - kitler babamla nisanlanmışlar. Beni nasıl okşıvacağını bilemedi. Fakat ağabeyinin sinirlendiği vözün - den akıyordu. — Şeker halacığım. Seninle tanışmayı öyle istiyordu ki... Kestane korusundan dönünce ona seni sevdiğimi itiraf etmiş - tim. (Ç...) e Nazminin yerine gelebil - mem için elinden geleni vapmıştı. Fakat hayalleri boşa çıktı. Orsda bana etmedi. Hin kalmadı. Senden ümidimi döndüm. Ne ıztırablar çektiğimi bildiği için halacığım da bir daha bu bahsi aç - madı, Demek seni Leylâ Hanımefendiler. de görünce yakından tanısmak istemiş, davet etmis. Buzün ben orada idim. Da - vetten hiç bahsetmedi. Yalnız söz arasın- da «Leylâ Hanımefendinin (BR...) den ge- Ven missfirinin. Moda taraflırmda bir pansiyona yerlestiğini söyledi o Oradın Deyip durdu. Muradın arkası dönüktü, Sadrazam ise, onun yüzünü görmek isti « yordu. Paşanın sözünü kesmesi üzerine, Murad döndü: — Söyle! Dedi. — Şevketlü padişahım... Musa Melek Gelebiyi bu kulumuzun sarayına gönde rin.. ben de varayım kullarmıza » edeyim.. iste padisahımızın sizl sirgediği yoktur. Bu kadar makbul ve mergubu olan Musa Celebivi gönderdi « ler. benim sarayımdadır. Defterdar ve Hasan Halife sarayda olaydı. onları da verirlerdi. Size de lâyık olan budur kd nadisahırmızın hatırma riayet edin Musa Celebiden vazgecin diyeyim. İnsallah | middir ki Musa Çelebiyi ellerinden halâa ederiz De incü Muradın vürü bembeyaz ols ,|du. Birdenbire #ürler sibi bağırdı — Musavı eskiva istemez... Rereb Pas | sa. n masum cocuğu sen İstersin... Dedi, Ve sonra, Deli Hüsevine döndüş Devletlii veziri dısarı çıkar... Dive ilâve etti. Deli Hüseyin, dev vü » | cudü ile, Receb Pasanın vanına gelirken, | sarirazam, Üzerine. bir #södan Yarkimg bir kava devritiyormus eibi irkildi. Al ve | wor cicekli viin corableri ile, Deli Hüse- | vin, sesiz iler'«mis ve Receb Paşanın sağ koluma girmistiz i — Ruvurun devletlü vezir. padişahı « mir amimader, girl disarıva ÇikArırız... Pereb Pasa, dözleri ka rek: — Sevket madenin benim rl Afenbım. ,, Vallah Mun alebiee Mr Sip dim vaktim... TTörunda benim gibi hin kus Jun faria olen... Vallah madisabım bu ege kiva orammda hal ve lâfı gerer, Şe- hid Trarındacınız merhum Sultan Osma hana «lan isleri tekrar atmeletinden kore karım padieskim.,, Ren görmektense hen kılun bin are edilmeğe hazırım pan Aisahem r Daaiseh o barlnne emlar vasvordul Tahtı, esltanatı ğuruna Musa Meleği fes As etmek... : Ri İmkânemdi. Fekat, bu ibtilâk, baniieinin tohttan indirilmesi ile neti «e 0eepecek piren, sevrili cakisini nekiya. vin elinden kurtarmak milmkün mü idi? mekle karar saravda #lâhla kara koye mak. binlere masım adamın kanını vere Aflrmek Asmekti Sadrazam Paas, Mun Melek Celebi hakkmda söve Jediklerinde samimi İse vözdesini onun Tinden hie kimse alamardi. Murad Delt Tüsnvine sadrazamı bırıkmasını isareli «ti Maceb Pasa, Muradın ayağına ka « Bandı: — Padisahım. Musa Oelebinin kılına hata gelirse.. ben kulunu bin parca ettir. Dedi. Murad. ısrar etti: — Bre la'a ben Musa Celebiyi sözüm. den sakınırım. O bir nazlı ve nazik çeles bidir. Yakında Mısır eyaleti ile çırağ et- meği düşünürüm... Musayı bugün Mısra göndereli (Arkası var) beni bu tarafa çekti, Pansiyonur cek değildim. yalnız, yaşadığın yerleri hig olmazsa uzaktan görüp zeçmek istiyor » dum, Görüyorsun ya, bu saadeti bize ge» ne onun eli hazırladı. Beni kendi çocuğu gibi sever. Babant sevdiği için seninle de ayrıca alâkadar, Kendin gözünle görmüssün. Mademki af- leni eskiden tanıyor. Ağabeyimi de ikna edecektir, Görüyorsun ya, korkulacak hiç bir şey > Var. Halük. Leylâ Hanım anlattı: Av ğabevin &#ilenize söhret ve mevki sahibi ölmıven afleden kız sokmamıya veminli imiş. Benim alemin söhreti şöyle dar « sun, bir de kırık tarafı var. Annem meş ru bir İzdivacın çocuğu değil, Babasile annesi birbirlerini delice sevdikleri halde nedense evlenememisler. Annem iri ye tistirilmis, fskat ne olsa babasile annesi. nin hatası hayatında bir leke gibi kal « « rmş. Bu leke zaman zaman benim bile yüs züme çarpıldı. — İnelgülüm sevgilim... Cevabı buse oluyor ve bu cevab dünyas da hiç bir sözün veremiyeceği bir heye- canla, bulutları dağıtan bir rüzgâr gibi başımdan kara ve bahtsız düşünceleri uzaklaştınyor. Deli gibi mes'uduz. Cihan gözümüzde yok. Buse; musikiye benziyor. İnsanın ( #liklerine kadar tatlı hir ürperme gibi Yer raTMIŞ, sesi tike | | | 4 a A yg yılıyor. Fakat kudreti ondan çok dab£ büyük... saman ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: