28 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

28 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa LZİKTISADİ TETK : Birleşik Amerika ile İ Japonya arasındaki gizl Yazan rasındaki b devam ederken, Uzak- parkta da, Birleşik Amerika hükümetle- rile Japonyâ arasında için için bir mü- cadele devam etmektedir. Bundan bir » £ evvel, Japonya ile şik Amerika arasında senelerden- mevcud olan ticâret anlaşması $0- nuna ermişti. Amerika hükümeti, Japon- Amerika arasındaki müstakbel Japonyanın Çındeki A- atlerine karşı takınacağı tavra bağlı olacağını ileri sürerek, ticaret anlaşmasını yenilemek © cih yanaşmadı. Bir müddet önce sonuna eren, Japon- ya le Amerika arasında bu ticaret an- aşması 1911 yılında sktedilmişti, Bu an- laşma, «en ziyade müssadeye mazhar millet» esası üzerine kurulmuştu. Bu an- laşmanın $ i maddesine nazaran, an- laşmayı imzalıyan taraflardan hiç biri, karşı tarafın malları üzerine, bir üçüncü devletin mallarına konan vergiden fazla bir vergi koyamaz. Anlaşmanın ortadan kalkmasile beraber, tabil, bu madde de ortadan kalkıyor. Bu hal, Amerikadan ziyade Japonyanın aleyhinedir. Çünkü Amerikadan it- bal ettiği nm ve zaruri olan iptidai maddelerdir. Japonya bunlarsız yaşayamaz. Buna ke Amerikanın Japonyadan - ifhal ettiği mallar, ayni zamanda kendi mem- Jeketinde de istihea) edilen mamul mal- Yardır. Bunların gelmemesi, Amerikanın zararına olmak şöyle dursun, bilâkis le- hinedir. Bu vaziyet karşısında, ticaret anlaş- masının ortadan kalkmasile beraber A- merika, Japon malları Üzerine (İstediği kadar gümrük koymak, dolayısile bu ma'ların Amerikaya sokulmasını menet- © Japonyanın bu mallar, kendi sanayii için lâ-İdir. i müc ku» © Vesaire ithal ediyorsa, Ja- ponya da ayni maddeleri Amerikaya sok- mak salâhiyetini halzdi. Ticaret aşmasının ortadan kalk- masile beraber, tabii bu madde de orta-; dan kalkmış oluyor. Bunun neticesinde Amerika, Japonyanın barh sanayiine 1s! zı olan maddeleri Japonyaya ihraç et-! meği yasak ettiği gibi, Amerikadan Ja- ponyaya olan silâh ihracatın da yasak etti. Amerika - Japonya ticaret anlaşması- İnn bozulması dolayısile gerek Japon matbuatının, gerekse bir kısım Amerika matbuatının kopardığı gürültüler, bil hassa bundan ötürüdür. Amerika ile Japonya arasındaki ticari mübadele, bu hükümetlerin dış ticaret- lerinde oldukça mühim bir mevki işgal etmektedir. Japonya Amerikadan, pet- rol, pamuk, demir ve daha buna benzer, harb sanayiinde kullanılan diğer birçok iptidat maddeler ithal etmekti Buna karşılık Japonya Amerikaya, ham ipek (hemen hemen Amerikaya lâzım olan bütün ham ipek Japonyadan gelmekte.| lir) ve daha bazı şeyler ihraç etmekte. Japonya ile Amerika arasındaki ti- delenin ehemmiyetini anlıya-| çin, Japonyanın, Amerikanın dış ticaretinde üçüncü mevkii işgal et-| tiğini söylemek kâfidir. Amerika ile Japonya arasındaki tice- i mübadelenin genişliğini, Amerika ha- riciye nezaretinin neşrettiği orakamlar- İdan da pek iyi anlıyabiliriz. Amerika hariciye nezaretinin neşrettiği rakamla- ra nazaran, 1938 yılının İl ayı zarfında, ğer taraftan Amerika İngiltereden İmaş, maki | kır, çelik ihracatı fevkalâde dele Hasan Âli Ediz Avrupada, müttefiklerle Almanlar a-jmaddeleri Japonyaya ihraç edebilir. Di-ldır. Buna ka SON POSTA İKLER —J içindeki Ameril dolar 1839 yılının İ i ponyadan Amerikaya o künü da 19 mily tutmuştu. Amerika ile Japonya arasındaki tica- ret anlaşmasının bozu hâdise olmaktan çıkmış, siş hiyet almıştır. Esasen bunu, hükümeti resmen söylemekten de çekin- memiştir, Amerikanın böyle bir şüphe yok ki, Japonlar yapmak (gayesini (ogütmekten gelmektedir. e Bunun (oyakın de, Japonlar (tarafından dilen Amerikanın oÇindeki leridir. Amerika bu hareketile bir tarâ tan, Japonyanın güçlüklerinden istifade ederek Çinde bozulan nfaatlerini ye- niden tesis etmek; diğer taraftan da, kendisinin olduğu kadar Japonyanın da| bir rakibi olan İngiltereye nazaran Çin- de ve Uzakşarkta daha İmtiyazlı bir mev- ki elde etmek istiyor. Bundan yedi, sekiz ay önce, Amerika, Japonya ile olan ticari anlaşmayı yeni- lemiyeceğini resmen ilân ettiği zaman| bu mesele nasi, hiç) tazyık ileri sebebi ihlâl menfaa e fransızca «Temps gözelesi Ci po ei Feneryolu cinayeti faili ikinci cezada Katil: “Fatmayı Araçdan buraya getirdikten sonra gözü Katil Yak Göçen Pazar günü Feneryolunda işlenen feci cinayet etrafında Üsküdar müddelumu: miliği tarafından yapılan tahkikat netice - Jenmiş ve katil Mehmed oğlu Yakub cü. mü meşhud kanununa göre, muhakeme eğli- mek üzere, dün 2 nci ağırceza mahkemesi- ne sevkedilmiştir. Suçlunun muhakemesine öğleden saat 17 de başlanarak, geç vakte kadar de. vam etmiştir, Mahkemede okunan Üsküdar Müddelumu tanziın edilmiş bi. dise hülâsater, şöyle an Suçlu Araçlı Yakub, olan Fa:ma isminde bir kâdınla uzun zaman “ danberi nikâhsiz yaşamaktadır. Bir müddet san y hakkında şu enle: miştiz «28 yıldanberi Birleşik Amerika ile Japonya arasındaki ticari mübadelenin nâzımı olan bir anlaşmanın, Birleşik A- ika hükümetlerince feshi, dünya mikyasında büyük bir tesir yaplı. Avru- padaki meşguliyetleri dolayısile, Japon- ya ile hoş geçinmek mecburiyetinde ka- Jan İngilterenin Japonyaya daha müsaa- peşret- mek imkânlarını elde ediyor demektir. İponyaya olan demir ve bakır ihracatının 8e hatırına bile getirmezdi. Fakat, anlaşmanın ortadan kalkmasi- le beraber, Japonların aleyhine olan da- ha mühim bir nokta var. Bozulan anlaş- manın bir maddesine göre, anlaşmayı im- zalıyan taraflardan hiç biri, bir üçüncü memlekete ihrac ettiği, veyahud bir ü- çüncü memleketten ithal ettiği malların hiç birini karşı tarafın ithal veyahud ih- racına mümanaat edemez!, Bunu bir mi- salle anlatalım: Japonya Rusyadan pet- rol, pamuk veyahud demir ithal ediyor- sa, anlaşma mucibince Amerika da ayni Bu şayan: hayret tafstlâtı pek çabuk, henüz işe başlatlığımin haftasında elde etmiştim. Boyanmadığım. kendi Alem Jerine karışmadığım için benimle alay ediyorlardı. Ben kimse ile meşgul olmuyor, val- nız kendi işime bakıyordum. Biz odada dör: kadın, iki erkek memur çalışıyor- duk. Yanımızdaki oda şefe aiddi. Ben ne kadar çekingensem hâdiseler o kâ: dar beni yakalayıp buluyordu. Neme- Jâzım. her koyun kendi bacağından a- sılır, diyor, hiç birile #lâkadar olmuyor, hiç bir şeye karışmıyordum. Ne dediko- dularına iştirik ediyor. ne toplantıla- rına gidiyordum. İğrenç hüviyetleri beni tiksindiriyordu. Bilhassa bizim odada çalışan kadın lar, bankada adetâ namlı idiler. Başka servisteki memurlar, işleri bahane ede- rek. günde birkaç defa bizim odöya uğramadan edemiyorlardı Korktuğum başıma çeldi, Arkadaş- ların söylediğine göre, bizim odadaki! daktilo beni çekemiyordu. Ona hiç bir fenalık yapmamıştım. Sevgilisini elin- ». Bilmem neden bu bo- derin birlağzımı yumdu gözünü. Elimde kalem n bana karşı Jı kızc de Sabahtan akşama ka- antipatisi vardı. dar tırnaklar: Yuyor. mütemadiyi mekle vakit geçir! manda gelen evrakları kıymeti 30 milyon dolar tutmaktadır.) Buna karşılık 1938 yılının gene li avı İ- İmeti ancak 19 milyon dolar tutmuştu. 11939 yılının LI ayı içinde Amerikadan Japonyaya olan bakır ihracatının kıy») meti 233 milyon dolar tuttuğu halde! 1938 yılının İl ayı içinde ancak 17,6 mil-| yon dolar tutmuştu. 1939 yılının İkinciteşrin ayı içinde A-| merikadan Japonyaya olan ihracatın w- mumi yekünu 25 milyon dolar tutmakta- «Son Posta» nın tefrikasr 45 mükeilefti. Önüne evrak tomarı geldi mi. kaldırıp benim masanın üstüne atı- yordu. Hiç sesimi çıkarmıyordum. On- lardan korktuğumu saklamıyacağım. Hiç ötesi yok insanı kepaze ederlerdi. Birgün önüm iş yığıh, burnumdan $0- luyordum. O manikürlerini düzeltiyor- du. Başka servislerden gelen evrakları gene benim önüme sürdü: — Görüyorsunuz Nebahat hanım. dedim.. bâşını kaşıyacak halde değilim. Çok geç kalscak sonra, lütfen şunları İda siz kaydediniz... İ Vay efendim vay. söylediğime piş- man oldum. Ona iş mi öğretiyormuşum. ün gelmişim, adam mı olmuşum. Açtı şaşırmış kalmıştım. Fena bir şey söyle- nı etlâlıyor. kaşlarını yo-|memiştim ki.. en boyalarım tazele- yordu. O ayni za-Jolmaz. diyerek hiddetle yerinden kalk- — Bu kadar kepazeliğe tahammül kaydelmekle deltı. Hızla şefin oda kapısını açtı. içerildeğildi. Şef de ezilip büzülüyordu: Bu hâdisenin üzerinden bir hayli za- man geçti. İngiltere ile Japonyanın arası, İgindeki demir ve çelik ihracatının kıy- tekrar şekerrenk bir hal aldı, Fakat bü-|E nda vak'ayı şöyle &nl tün bunlara rağmen, Amerikanın Japon- yaya karşı olan vaziyeti hiç değişmedi. Bu, her şeyden önce, Amerikanın Çin iş- lerinde artık bundan sonra müsamaha gösteremiyeceğine delâlet etmektedir. Amerikanın, Japonya ile olan 29 yık lık ticaret anlaşmasını feahetmesi, yeni- siri yapmağa hiç yanaşmaması, Amer (Devamı 9 uncu sayfada) evvel aralarında geçimelilik başlamış, bilâ bare Fatma Yakubu terkederek ener lunda oturan anasi Saadetin yanına gli tir, Bundan dolayı muğber olan Yakub, &a. dımın başkalarile de gezip tozduğunu du - yurlcu, büsbütün hiddete kapıtmıştır. Vara! günü Fatmayı anasının evinde aram bulamamış, ayni gün Göztepeye kendisine bir arabada rasilamış ve yanina atlıyarak, tekrar birleşmelerini teklif et - miştir. Genç kadın teklifi reddedince, biça. Bını çeken Yakub Fatmanın muhtelif yerle. d& Amerikadan Japonyaya olan demir, be- dekfir davranmağa karar verdiği esnada, İline saplıyarak, sevgilisini yaralamak su artmıştır. | Amerika Cümhurreisinin Japonlara kar-|retile öldürmüstür. Suçlu mahkemeye Meselâ bu 11 ay içinde Amerikadan Ja-| şı böyle bir vaziyet takınacağını hiç kim- | kanununun 448 ve hâdisedek! tahrif sebeb. ceza leri gözününde tutularak, 69 uncu maddelr. rine göre, sevkedilmiştir. Orta yaşlı, zayıf ve sakin tavırlı olan kati, dün mahkemede yı bir adam sorgusu şt — Dört şenedir beraber oturuyorduk bu kadınia.. O da Araçlıdır, memleketiimdir. İki çocuğumuz olmuştu, fakat yaşamadılar, Bir sene kadar evvel Patmayı Araçtan İstanbula getirdim. Fukat, burada gözü açıldı, behi bırakıp, Hüseyin isminde bir bahçıvı yanına kaçtı. Sonrn,.. Geçen Pazar günü a- raba İle Güzlepeye gidiyordum, Hüseyinin evl önünden de bir araba çıktı. İçlme şüp. İhe düştü. Baktım, Yanılmamışım meğer. Fatlmumiliğe tevdi edilmi 'ENNETLİK “m A NUSRET SAFA C gitti. Şaşkın şaşkın etrafıma bakınıyor- dum. Diğerleri: — Sinirlidir. biraz huyuna suyuna gitmek lâzımdır! Dediler. İyi amma ben bir şey yap- mamıştım ki.. İçeri girişinden bir müddet sonra şef, kapıdan seslendi: — Güner hanım, buraya gelin biraz. Kalktım gittim. bir de ne göreyim? Hanımefendi maroken koltuklardan birine kurulmuş, ayak ayak üstüne si mış, mütaazzımane bana bakiyor. — Bu kızın kaba hareketlerine ta- hammül edemem! Diye bağırdı. Bunun terbiyesini ver- melisin. Biraz evvel yaptığı terbiyesiz- liği bir görseydin... Ben şef karşısındaki bu lâübaliliğini görünce Obüsbütün © aptallaşmıştım. Sanki o bir memur, karşısındaki şef, RLARIS—” LA dad — Haydi sen git, dedi. ben Güner hanıma lâzım gelenleri söylerim. Mağrur bir eda ile yerinden kalktı. Dudaklarını bükerek bana muhakkara- | ne bir nazar fırlattı. Kapıya doğru yü- rüdü. Çıkarken şef arkasından yeti bana duyurmamıya çalışarak, fısıldadı; — Akşama geleceğim, unutma! Beriki memnun, gülümsiyerek, ka- pıyı çekti, Ben karşılaştıklarımın ab- datlığa kaçan hayreti içinde orada ka- Ja kalmıştım Şef mesâsının başına geçti; r sesle: munis — Bir daha Nebahati kızdırmamıya çalışm Dedi, Bir şey yapmadığımı, hâdisenin na- sıl çıktığım izah edecek oldum. Sözü- mü kesti: sonra | laçıldı, başkasına kaçtı. Rastladığım zaman dönmesini söyledim. reddetti. Ben de bıçağımı çektim!,, diyor ub mahkemede ma arabanın içindeydi. Yanma gittim, ar baya atladım, Kadina: «— Niçin kaçtın, dedim, Ben ki, senin için evimi, barkımı, ocağımı bırakıp buralara geldim.» Cevaben dedi ki; «—- Benim, anam da yok, babam da yok, ocam da yak. Anladın mı?» Benim yanuna dönmiyeceğini bildirdi, da- ha başka şeyler söyledi. Gözüm dönüverdi. Gayri ne yapt tırlıyamıyorum, bay hâkim. Sonra, dağa kaçtım. Dağda (o blraz yattım da aklım başıma geldi Katil, ilk tahi i İladesinde İse, ne yaptığımı pekâl olarak vak'ayı İdaha rar'h $, demiştir ki: «— Fatmayı iç cebimde bulunan bıçakla dört beş yerinden yaraladım. Sonra Valide a kaçarak. inekçi Alinin kulübesinde , Bıçağı kıra attım» t, suçludan sorulduğu ım başımda değildi. Bilemiyorum,» Demişti. Dün mahkemede maxtâl Fatmanın anası Saadet ile ablan Ayşe de şahid sıfatile din. lenilmiştir. Yakubin Fatmanın imam nikâ- hile yaşadıklarım, sonra araları açıldığını, son vak'adan evvel Yakubun Fatmayı ba » fİfçe yarslıyarak, mahkemelik olduklarını söylemişlerdir. Mahkeme, katilin tevkif ve duruşmayı di. ger şahidlerin oelbi için talik etmiştir Yeni Cümhuriyet müddeiumumi muavini vazifesine başladı Ordu Müddelumumi muavini iken İs » tanbul Müddelumumi muavinliğine terflan tayin edilen Kâmli, şehrimize gelmiş ve ye. ni vazifesine başlamıştır. Fatih belediyesi kâtibi müddeiumumiliğe verildi Fatin belediyesi muhasebe kâtibi Tahsin, ihtilâs suçile belediye tarafından Atüddelue Mir, y badema dikkat edi o harsas bir kızdır. 'Tam ben kapıdan çıkıyordum. Neba- hat tekrar içeri girdi; kapıdan: — Ben gidiyorum. dedi., Asabım bos zulduktan sonra ben burutla oturaman» biraz hava alacağım. Şefin cevahını beklemeden çekildi. Yerime oturduğum zaman gördükle- rimden, duyduklarımdan ve bu deliğ- men k mânasızlığından kıpkırmızı kesilmiştim. Kendimi tutamadım; söy- lendim: — Buna hiç bir mâna veremiyorum, gördünüz siz de.. ben Nebahat hanıma bir şey yapmadım. Hemen şefe şikâye- te koşması ve himaye görmesi cidden tuhaf... Diğer arkadaslardan biri, önümden işi biten dosyaları almak obahanesile yaklaştı. Kulağıma doğru eği lerek şunları fısıld — Nebahat şefin metresidir. Bunu veya daha başka şeklini tah min etmek müşkül değildi. Artık duy: duk! gördüklerime miyon. dum. ya ve cemiyet benim tanıdı. ğımdan çok daha başka şeylerdi. Na- muskâr dünya, müşfik cemiyet sadece benim kafamın içinde * bulunuyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: