March 16, 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

March 16, 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Mart SON POSTA “Son Posta, nn Hikâyesi was | ee EO) Ep «Son Posa» nın tarihi tefrikas: 171 İ Saadet zinciri MİNE. Çepiren : Faik Bercmen Her ikisi de mektubları sol ellerile 8- Yyınıyoyrlardı. Çünkü kasadar kızın sağ elinde kalın bir yün eldiven vardı. Bü - muştu, Bir odadan ibaret olan bu köy Postahanesini, orta yerinde odunları çı- tırdıyarak yanan bir soba ısıtıyordu. Kö- Ye üç mektubla birkaç gazete çıkmıştı; bü zarflardan biri mavi idi Manblân dağ köyünde bulunan Mösyö Marten Düpüye aiddi. Kasadar kız bunu görünce: — Bu havada oraya kadar gidilir mi? Mektübu yarın götürürsün, demekten kendini alamadı. Müvezzi Larsel ciddi bir tavırla zarfı evirip çevirdi; mektub Paristen geliyor- du. Kasadar kız tekrarladı: — Otelde on beş misafir var, Be'ki ya- rın onlara da mektub çikar, hepsini bir- den götürürsün! Müvezzi ağır ağır homurdandı: — Ne münasebet? İş iştir, vazilemi yapmalıyım. Genç kız örgürüne başlamakten başka çare bulamadı. Gözlerini kaldırmadan, müvezzle, yolları açan kar makinesinin dün geçmesi lâzımken henüz gelmediğini, yolların kapalı bulunduğunu, oteldeki misafirlerin ise buraya, boş vakitlerini geçirmek için geldiklerini, bu mektubla- rın acele ve mühim olmadığını anlattı ise de Larsel ku'ak asmıyarık çantasını ©-| muzlayıp: — Ben vazilemi müdrikim, dedi, O kadar. — Mektebin önündeki barometreyi medin mi? Fırtına gösteriyor. Ekmekçi şatoya gitmek için kızağını hazırlamış -| dana ken vazgeçti. Şalodakiler bile bugün ba- yat ekmek yiyecekler. Müvezzi kasketini kaşlarına kadar ir- dirip, yünlü eldivenlerini ellerine geçir - di. Gözlüklerini de taktıktan sonra mü - tevekkil bir eda ile kapıdan çıktı. Dışarıda skilerini omuzlarına atı Don durucu bir soğuk insanın Soluğunu kesi - yordu. Yollarda ne bir ses ve ne de bir ia vârdı. Köşe başına gelmeden kar yağ- mağa başladı. Güçlükle yürüvor ve kara gömülen ayaklarını zor'a sürükliyebili - yordu. Rüzgâr yüzünü kamçılıyor ve her tarafını kavuruyordu. Vaziyetin güçlüğünü unutmak baha- nesile havaya, kara, fırtına ve her şeye küfrederek yürüyordu. Fakat küfür fas- lı da işine yaramayınca adımlarını say - mağa koyuldu. Az sonra, yanaklarının ve bayıklarımın donduğunu, ve dudaklarının tstündeki kılların kazık kesildiğini duy- du. Gözlükleri de buğulanmıştı. Şu anda, adımlarının altında yumuşıyan karın ik hamile, kürel arz ona, kolayca ezilebilir bir nesne gibi geliyordu. — Hararet her halde sıfırın altı yirmi, yirmi beş olmalı, diye söylendi. Birkaç sene evvelki bu türlü soğukları hatırla - mağa çalıştı, fakat bu da para etmedi. yapıyordu. Bu vaziyette yirmi dakika ka- dar yürüdü. Neredeyse donarak z bir hale düşecekti. Gözlerinin önünde bir çok portreler canlandı, Siyah saçlı sev - gili karıcağızı, Sonra çocuğu... Çocuğu, şu sastte dirseğini sıraya dayamış bir he- gab meselesi halletmekle mesguldü... Lüses boğazına geldiği vakit rüzgâr biraz Ma kayakları kaymâ- mağa e an aşağı düşmüş o- lan kar yığınları yolu kepamıştı. Durdu ve söylendi: — Bu da nesi? Karlar yığılırış kalmış. Yola çıkarken bunları hesablamamıştı. Kayakları ayaklarından çıkarmak lâzum. dı. Nefes nefese eğildi; kalbi duracak gi- bi idi. Ellerinden eldiven'erini çıkarıp biraz canlammak bahanesile ayaklarını silkti. E'diverlerini tekrar giydiği zaman elleri epeyce uyumuştu. Avuçların kar. la ovmağı düşündü ise de donan par m kımıldatacak halde değildi. Bira? #erleyince dizlerine kadar kara hattı, Vöcudünü zorla sürüklüyordu. Kuvvetini kaybetmemek için hiç bir mü. Jâhaza yürütmüyor ve hiç bir şey düşün- müyordu. Çünkü düşünse hemen karlar arasında kaybolan eski müvezzi Pyer ak. gelecekti. in * Otelde kaloriferler, her tarafı gevşeti- ei hir sıcaklığa gömmüştü. Sulonda briç oynıyanlardan biri kâi Yarını massya vurarak homurdandı: — Bu havada ayı bile ininden çıkmaz. İ «Salonun başka bir köşesinde Mösyö Sa Marten Düpü bir arkadaşile beraber baş- 2zi€ gelince onun da sağ eli çoktan dön | ka bir oyuna dalmıştı. Bu sırada metr — Müvezzi geldi.. bu havada bile yola salona girerek ağır bir sesle: çıkmış, dedi, bereket versin, ki dördüncü kattan birisi yolda bir karartı görmüş Dört kişi çıkardık; müvezzi yolda düşüp bayılmış. Sıcak bir şey içirdik; elbisele- var, Mösyö Marten Düpüye. Bunu işiten mektub sahibi atıldı: Yarınki futbol maçları Yarın muhlelif sahalarda, hususi veya Viz maçı olarak, birçok Tubbol müsabakaları ya pılacaktır. Bu karşılaşmalar arasında şüp - İhesiz ki en enleresam Gülatasaray, Şişli; Beyoğluspor ve Kurtuluş takımları arasında terlik edilen futbol turnuvasıdır. Maçlara Taxsim stadında sabah saat 9,30 da Gala, İtasaray . Kurtuluş müsabakasile başlana . * z “ leaktır. Her maç yarım saat oynanmak (ve| zemin Üzerine perdeden, bir gül nakşının! elini i üzeri, lere rini değiştirdik. Fakat zavallının elleri her çakım üç defa maç yapmak suretile mü ” öneli ln da Gebe elini kalbi üzerine koyup yeri kadar donmuş. Çantasında ise bir tek meklub| sabakalara devam edilecektir. Müsabakala ve kop : m a ik ike geri xzazan: Reşad Ekrem i Zehirli çiçek oo! Delikanlı, gözlerini açar açmaz, bir müddet, Sahbayı seyre daldı. Gürcü kızı,| köşesine oturmuştu. İlâydü, #etiyar hanım sultan, sedirin bağ İncili şalı dizlerinin acaba rüya mı görüyordu ki, uykusunda | üstündeydi. gülümsemişti. Dilber yüzüne, kefesli bir| “Tayyarzade kapıdan girer girmez, sağ rm sonunda en çok puvun kazanan KiâD| danlığın leri gibiydi birinei addedilerek bir kupa kazanacaktır. Memleketimizde lk defa yapılan böyle bir Tayyarzade, bir aralık, oda kapısının — Mektub row? Buraya, bana, hiç kim-İturnuyanın dört kavvetli #iübü ayni günde; hafifçe vurulur gibi olduğunu farketti, İse mektub yel'amıyacaktı. Nasıl olur? Mösyö Marten mektubu alp açtı. Zar- fın içinden mâkine ile yazılı X Kâğıdda şunlar yazılı idi; «Yazılı nümüneyi dokuz defa kopya «- derek, zincirin halkasını kesmeden do - a muhtelif şahsa yollayın! Şayed bunu yapmazsanız dokuz hafta sonra büyük bir İclâkete uğrarsınız...» Mösyö Marten kâğıdı hiddetle fırlatıp attı, Ve sonra «sıra bende değil m idi?» diyerek oyuna başlarken ayni. hiddetle homurdandı: — Sersemter, bakın ne için beni oyu- numdan alakoydular? Memleket mektutları (Bastarafı 6 ncı sayfada) dopdolu olduğunu görürsünüz. Bunlar A- lisesine taşınan Mersin gençleriĞir. Demiryollar idaresinin gösterdiği ucuz- uk ve kolaylık sayesinde bunlar tahsil. lerini ilerletmek imkânmı (buluyor'ar. ir kâğıd — &jri, ayrı karşılaştırması ve maçların husu, iysti eldden slâkaya değer bir mahiyet ta - ktadır. Yarim saatlik müddette elde ei. tiği fırsatları kaçırmıyan takım turnuvadan şampiyonluğa çıkabilir. İ Lig maçlarına gelince; evveloe havanın muhalefetinden dolayı tehir edilmiş olan bir pi maç yapılacaktır. İzmirde lig maçları birkaç hafta evvel bit iişlir Ankarada ise yarınki müsubakalarin liz maçları kapanmış olacaktır. İstanbul Ug maçları ie 24 Martta bitmesine rağmen bü #ön alâkasımı kaybetmiş vaziyetledir. Yarm ve gelecek hafta yapılacak müsabakaların şampiyonluk ye milli kümeye seçilme vazi - yeti üzerinde hiç bir tesiri kalmamıştır. Klüb ierin daha evvel topladıkları puyana nazaran Beşikiaşin İstanbul şampiyonluğu ve Fener bi », Gulabısaray, Vefa İle birlikte wii kümeye iştiraki kabileşmiştir. Yarınki tehir İmazları şunlardır: İ Fener stadmda; Fenerbahçe . İsporla, İ Taksim stadında Beykoz - Topkapı ile karşı, Jaşacakır. : Fena , İ Spor müsabakası daha çok alâka taşımaklı beraber İ Sporun son maçlardaki zoyıf vaziyeti Fenerin kolay bir galibiyetini kurbani olan eksik ve zayıf Topkapı karşı. sında farklı bir galibiyet alması muhtemel, Lâkin mesafe uzundur ve nihayet bu yol | gir. hergün yapılırsa yorar ve usandırır, Son- Seref stadında yalnız ikinci küme müsa - Ta bu külfete ve zahmete ancak erkekler | bakalırı yapılacaktır. katlanabiliyor. Kızlara gelince, onlar, €- ğer mali vaziyetleri müsaldse, Adana 1i- İses'ne ley'i devam ediyorlar. Bu suretle ya irian aramağa ko -| aaçier arasnda hasılatı orduya verilmek şan talebenin Sayısı yüz kadardır. Bu T. Özerengin Fransada ordu menfaatine büyük serbest güreşler yapı'lacnk Fransada Waçram'da meşhur serbest gü, üsere büyük bir turnuva tertib edilmiştir. Usu'en kalkarak ve ayaklarının ucuna basarak kapıya gitti. Dışarıdan, körpe bir ses, ağzım anahtar deliğine koymuş sesleniyordu, öyle ki, içeride bulunan iki kişiden birisini, öbürünü uyandırmâa- dan çağırmak istiyor gibiydi: — Sahba kalfa... Sahba kalfa... 'Tayyarzade kapıyı, &gıcırdatmamağa dikkat ederek yavaşçacık açtı. Küçük bir cariye, kaMa yerine Tayyarzade ile kar- şılaşınca, şaşırdı, kızardı. Delikanlı kız- cağızın çenesini okşıyarak gülümsedi: — Sahba kalfa uyur. bana söyle ba - kayım ne istersin?.. Deği. Yaşı on ile on bir arasında olan !kliçük cariye, Tayyarzadeyi görünce ne söyliyeceğini toparlıyamadı: — Şev... Şey... Diye kekeledi. — Kız korkma... Söyle... — Şey... Seni devletlü hanım sultan efendimiz ister... Bu sefer şaşkınlık ve kekeleme sırası eği'di, hamm sultanı selâmladı. Sonra, süratle birkaç adım atarak önüne kadar geldi ve diz çökerek ihtiyarın dizlerin - den sarkan şalın eteklerini öptü, hanım © sultan yerinden bile kıpırdamamıştı. F: kat parıl parıl yanan gözleri, Tayyarza « Genin üzerinden ayrılmıyor, delikanlıya * yiyecek gibi bakıyordu. Elmaslı hotozun- © dan taşan kınası eskimiş beyaz saçları, rastıklı ve ortası mührü Süleymanlı kaş larının altındaki kuyruklu sürmeleri, sağ. yanağının üzerinde kocaman bir Md ben ve kırış kırış sarkan yanaklar, sarktl gerdan, bakışlarının canlılığı ile korkung bir tezad teşkil ediyordu. Tayyarzare, Bes. ma hanım sultanın bu geceyi uykusuğ geçirdiğini ilk bakışta anladı. Bu saraye batakhanenin esrarına akıl erdirilemezâdi, (Arkası var) seransssresasananasasan ssannanananana saranar ananas 0n anama Garantilere karşılık (Baştarafı 1 inci sayfada) ya arasında muhasamatın nihüyet bul 'masından çok daha geniş bir şey oldu ğunu müşahede ediyor ve diyor ki: — Bu muahede, Sovyetler Birliği düş- | Tayyarzadeye gelmişti. Tayyarzade etra- manlârının, onlarca senedir Leningrü: Jediği nün ö oldu: tahmin ettirebilir. Beykorun da, sertlifinin| gına bakındız Bütün gece Sahbadan din -İdın tâ kapısında hazırladıkları askerf vak'alar, mütbiş bir süratle gözü -|üssü imha etmi ünden geçti, Tüyleri diken diken|lendiya körfezi ir. Bu muahede. Fins! bütün sahillerinin! şimalin belkemiği olan Murmansk des — Şey... Şey... Hemen şimdik mi İS-İmiryolunun ve bizzat Murmanskın &rf ter? Diye sordu. — Şimdik ister... — Şey... Varayım Sehba kalfayı UY-| kere deha teyid eylemiştir. İ kudan kaldırayım da... Gelirim... Kızcağız Tayyarzadenin eteğini öptü itibarla, Mersinde hangi çocuk tabasile Müserakeları Paris kumandanı general He-| ve bir şey söylemeden, adeta delikanlıdan konuştu isem, benden, Mersinde mutlaka bir lise açılması için Maarif Vekâletimi- zin nazarı dikkatini ehemmiyetle celbet- İmemi yana yakıla dilediler. Halkevinde, kültür direktörünün lü - İrine himayesi oltena almıştır. Bu turnuvada birok beynelmilel güreşçiler ezcümle ağir 'sklet dünya şampiyonlarından Deglan, car Erendel ile; Mollet; İtalyan Pori Me; Müilyent: Yugoslav hafif sikiet şampiyonu) ile konuşurken uyanmış ve ne kaçar gibi, koşa koşa gitti ve İleride, açık Ma | bir kapıdan dalarak gözden kayboldu. Sahba kalfa, Tayyarzade küçük cariye konuştuk- K'ayç e karsılaşacaklardır. Cephede yara.| larını işitmiştiz Yanan ve halen iyfleşmiş bulunan Fransız — Buyur yiğitim seni giydireyim, sa- tüfkâr delâ'etile, oradaki muhterem rou-| Şüreşçisi Bukavae da müsabakalarda yer ala. çeki 'düzen vereyim de cadıya götü - allim arkadaşlarımla yaptığımız hasbi - halde, onlar da bu lüzumu 'işaret ettiler. Hakikaten, Mersin gençliğini yüksek ka- biliyeti ile yakından tanıdıktan senra bu eksikliği acı acı takdir etmemek kabil de- ğildir, Ercümend Ekrem Talu Eir doktorun günlük rotların'an Kan çılanları Vücudde yer yer görülen kan çıbanla. rı vak'alarında muhakkak bir defo idrar de cildimizde bir şok büyük çibanlar hat. tâ #pseler de zuhür eder ve bu her gün sörülmek'edir. Fakat bunların haricin . de her türlü tedaviye taannüd eden bü. yük kan çıbanlarının devamı şeket has. #alığının neticesidir. İdrar tahlli ettiri . ince derhal iâakal 30.45 gram mikta - caktır. â Beynelmilel Atletizm Federasyonunun bir karen reyim.., Dedi. Tayyarzade, Sahba kalfanın yü- Atletizm Pederasyonu kendi. nın dalgalandırarak başını azamet ve Beyneimilet sine batı bütün federasyonlara birer mek. tb göndererek Finlandiya menfaatine her memlekette stletizm müsabakaları yapılma. sini teklif etmiştir. Fransa buna derhal mu, vafaket cevabını vermiştir. Finlândiya menfaatine büyük bir tenis turnuvası Nevyorkta hasatı Finlândiyaya tahsis o. Ilunmak üzere büyük bir tenis turnuvası ter. Gb edilmiştir. Vines, Budge, Tilden, Perry ——İ | ibi bir çok meşhur profesyonel senlecilerin Aştirak edeceği bu turnuva Amerikan spor mehafiinde büyük alâka uyandırmış ve Dİ. letler kümllen satılmıştır.-Teniscilerin hepsi mükemmel bir forma sahibdirler, Bilhassa Tilden ile Budge arnsındeki müsabaka alâ. ka e beklenmektedir. Genç şampiyon Bud. ge'la karsısında eski tenis kurdu “Tilden'in İvapacaı bu maç büyük bir kıymst tay. maktadır. Romanya - İtalya ragbi maçı Romanya . İtalya ragbi takımları X4 Ni. sanda karşılaşscaklardır. Müsabakayı bir Alman idare edecektir. Rumenler bundan sonra İspanya ragbi takımile 5 Mayısta oy. aayacaklardır. Meşhur bir Fransız boksörü asker Amerikada muvaffakiyet maçiar yapmış olan Fransız ağır Osilet (o böksörlerinden Fransis Jak Pranzaya svdet ederek, askerlik vazifesini yapmak üzere orduya iltihak et .| Kupası maçlarına 8$ klüb iştirak edecektir. Aston Villa, Sunderland, Derby o County; Tranmer: Exter; İşewich Küpleri harb gururla dikti: — Benim Tayyarzadem... dedi, senin gibi eşi bulunmaz nazik ve dilâver bir civanın canına ovalish okasdettirmem. dikkat ve itina ile giydirdi. Gümrükçü - nün çubuktarı, zaman zaman görleri, o - danın herhangi bir köşesine dalarak dü. şönüyordu: Ne esrarengiz bir âlemin içinde idi. Sahba adındaki bu gürcü kızı, bir kor yı- Hını gibivdi. Kızın elleri vücudünün et - ratında dolaşırken, beline kuşağını sarar ve ayaklarını tutup tozyuklarını tskarken, delikanlının kanına da bir ateş vayılıyor- du. Sahba, yeni açmış güle benziyordu. fakat kim bilir kaç kişinin koklayıp sok durduğu zehirli bir çiçekti. Güzel deli - kanlının kulaklarında bir isim uğuldu - yordu: Batskhane.... Bu ismi anlıyamı - yordu, insan, Sahbanm elinden zehiri bile bile de içebilirdi. Tayvarzade, Ka - runun malına sahib olsa, bövle bir ba - takhanede bu Gürcü kızı icin seve seve savurup feda edebilir, ve sorra, sarayın mahzenlerinde, cezahanesinde, cellâdlarır m, melin ve cesur, bekliyebilirdi. Sahba kalfa Tayyarzadeyi giydirip kuşattıktan sonra, kendisi de giyindi. Sonra, edalı ve nüne dar güzelim, gidelim... niyetini kuvvetlendirmiştir. Bu mua hede, sulh şatrtlarına bakılırsa, Sovy lerin adalet ve sulh; siyasetlerini bip” Gene bu muahede isbat ediyor ki © Sovyetler Birliği ne siyasi müzakere lerde, ne de silâhlarını muvaffakiyetle İtecrühe ettikten sonra hiç kimseden hattu en kücük komsulstrından bile mil li şereflerile telif götürmez veya onl rın milli istiklâlini en cüz'i bir derecet © de olen, süpheve düsürecek hiçbir şeyi istemez. Sovyetler Birliği, bu derece hafif melalibalta bulundu mu onların *ahakkukumu en kısa bir zamandı VE hatta en gavri müsnid şartlar içind elde etmeve muktedirdir. Nihavet İnevi #arantilere cüvenerek kendilerini vabımeı menfaatlere #let eden küçük. memleketler ve valmz kücük memle /ketler değil, tehlikeli bir yola girmiş, 6lurlear ve bunun müthiş neticelerin. den ancak müstakil ve makul bir set voluna ckmakia kurtulabilirler. Sovyet milleti, Finlandiya le akdö Tünan mmuahedevi kavdsız ve şartsız © Tarak selâmlar Hile ehnhe vok ki, muaadenin »#kdi hususundaki mem * nuniyeti yalnız Sovyet vatanderları € &il bütün dünyanın hakiki sulh vetleri de duvmaktadır. Amerika son sistem tayyare satmıyor (Baştarafı 1 inci sayfada) zakeveler, şimdilik tatil edilmiştir. © Müzakerelerin durmasına sebeb, duya mahsus bu tip modern tayvan rin başka memleketlere satılma mahzurlu olabileceği hakkında 1 rika meb'usan meclisinde ileri bir iddisdir. Fransadan yükselen ses © (Baştarafı 1 inci sayfada) yiz. Üçüncü Reich kadar hulüsten an Beynelmilel kros şampiyonası İzadeyi, bu sabah baska bir odada kabul İmanlarına gitmesine müsamaha edems â edeceklerdir, birer yarzadenin esvabına uygun, döşemesi mavi çuhadan idi. Duvarları, baştan basa /sızca ihlâ! ettiği prensiplere sonu kaplıydı. Tavanı da, mavi zemin ü-idar riayet etmek, affolunmaz bir çini zerine altın yaldızlı kabartmalarla süs - bir düşman karşısında onun &

Bu sayıdan diğer sayfalar: