31 Temmuz 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

31 Temmuz 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—£ Tya bile mecal kalmamıştı. " ma?;, — verdikten sonra, kimseye gözük - — kat nafile; kurtulamadı.. Fatma, ' iondırigvrkdi.uhdırkımıkl. oğlanın husyelerini olanca kuvve- Cedelim, nefesini dinteyelim. AF —3 aai b ü J——ı—S aam —— ” “Tercüme ve iktibas hakkı mahfurdar Kim öle, kim kala?, "Ağzına bir paçavra parçası tıktı, Çecuk çaba- ladı, kıvrandı, mosmor oldu, elleri, ve ayakları sarktı, öldü — İnkâr mı ediyorsan?. - #enin değil mi?.. Çocuk — Bugün de senia, yarında senin. — Zorla rm?.. Hatıgi kuvvetle ka- | bul ettireceksin?. | Fatma: — İşte bu kuvvetle... Diyerek Şehsüvarın yüzüne bir | tokat attı. Şehsüvar tokadı yeyince evvelâ afallamıştı, sonra ken - dini topladı, Fatmanın üstüne sal- dardı, saçlarımı kavradı, başladı to- katlamıya... Fatmna, tokatları yedik- İffet, anasının dayak yedi rünce, kurtarınak için Şehsüvara hamle etti. Fakat Fatma mâni oldu, eeııovımı altındar avaz avaz ba- - Kıx sen karışma!.. İki canlısın.. bir tarafına bir tekme falan rastge- Hir, bir kaza olur. Çekil oradan... İlfet çekilmedi. Fakat, onun yar- dımına ihtyaç t kalmadı. Fetma, Şehsuüvarla alt alta, üst üste boğu- şürken, bir fırsatım bulup, oğlanın | huzyelerinden tutup burmıya baş- | Tadı. Şehsuvar acı bir feryat savur - duktan sonra, Fatmanın saçlarını biraklı, artık yumruk sallayamaz oldu. Şimdi sıra Fatmaya gelmişti. Düşürdüğü silâhı tekrar eline ge- çirmiş bir kabadayı gürurile, Şeh- suvarı tokatlamıya, tektnelemiye | başladı. Attı tokadı. Vurdeu tekmeyi.. Ne inlemesine baktı Şehefvarın, “ne bağırmasına, vurdu, sıktı, aıktı, vurdu. Tekmeleri, tokatları yerleştirir- ken, ağzı da mekik gibi işliyardu: — İşte evvelâ böyle Yumruk 20 rile slacaksın kızımı.. sönra reza- letle... Nereye kaçsan, ne tarafa sa- fatma hırsla, hiddetle, kinle söz | fylüyor, bu arada öyle aşk ve Wkle Şehsüvarı tokatlayıp, nazik uvlarını sıkıyordu ki, Şehsuvarda l mukabele etmek, kımıldan- Fatmanın elinden kurtulmak i- “ çin son bir hamle daha yaptı, fa - | — Şohsüvarın bu kurtuluş hamlesine — Diye bağırdıktan sonrâ kendin- 'dmgıw bayıldı. Şehsuvarın bayılması ana kız | “korku ve telâş içinde bıraktı. Fatma sordu: — — Acaba bayıldı mı, yoksa öldü İflet ağlar gibi bir sesle: — — Bilmem?. Bir kere muayene — Olmaz!.. Belki nalları dikmiş- tir. Uzun uzun muayenenin sırası | mı ya?.. Gelen geçen bizi görmesin burada, hemen sıvışalım... Bir şey olmuşsa, üstümüze kalır sonra... "Fatma, üstüne başına şöyle üs « tünkörü, acele acele bir çeki düzen Meden eve geldiler... Bu vak'adan sonra, Şehsuvar bir daha mahallede gözükmedi. Neden gözükmedi?.. Niçin meydana çıkmadı?.. Öldü mü?.. Hayır.. mezarlıkta hafif biz bay- ginlık geçirdiklen sonra, evine ka- — pağı attı. Birkaç gün hastalık ba- | yene ediyor, | yecekmiş?. kendini düşün. hacesile sokağa çıkmadı. Fatmanın şirretliğinden hakikaten korkmuş- | İ Jedebiyetim olacaksın. Ben sana bunu tu. Ana kızın kendisine rahat ver- miyeceklerini düşünerek, Manas- tırdaki akrabalarının yanına gitti Şehsüvarın birdenbire ortdan kayboluşu, Fatma ile İffetin bütün ümitlerini suya düşürdü. Nikâh ve düğün ihtimali kalmadı. İflet gün- den güne eridi, bir kenar maha tabirile «hilâli fenere» döndü. ! zının bu hali karşısında Fatma: Kederlerme.. Allahtan ümit kesilmez... Her şeyi unutursun Diye sabır ve metanet tavsiye e- | diyordu. Fatma artık kendine iş edinmiş- ti. İki üç günde bir, İfletin lâzım gelen uzuvlarıtu üsen arun mun - iki elile yanl tutarak sağa sola hafif hafif salt- yör, sanra kadınca bir tekiım sargu- lar sorarak, karnının muhtelif yer- lerine kulağını koyarak — içerisıni dinliyordu. Wine bir gün ı..vım muayene et- Şehsuvardan falan ha - Vaziyeti kurtarmak Hizım... Bu işe bir çare bulmak lâ- Tit | şındasın. Ben yetmiş Büyük adamları “Aşk mektupları (5 inci sayfadan — devam ) dan başka de da elbise yok- tu. Buna rağmen kalikahalarla gü- lüyordum.» VİKTOR HÜGO'DAN JULİETTE'YE I eit | Uzun senelerden sonra ikisi de ihtiyar olmuşlardı. Pakat sevişi - yorlardı. İşte bu mektup, şairin | san'atkâra o zeman yazdığı bir mek- tuptur | «Sen öldüğün zaman sevmekte devam edeceğim, Ben öl- | düğüm zaman vine seni seveceğim Sen ölürsen ben ölürüm. Ben se - ninle yaşamak, seninle ölmek ve | yine seninle di Nur olarak, değişerek, fakat senin- | le... Ben meleklere bunu Allahtan istemeleri için yalvarıyorum ve Al- laha bunu dua ediyorum. | Sen benim hi sın ve benim yine seni ve 1876 senesinin son günü yazıyo - rTum. Sen bunu 1877 senesinin ilk günü okuyacaksın. Sen yetmiş ya- | beş - paşına girmek üzereyim, Hayatın, haya - tımızın bütün fırtınalarına, bütün kargaşalıklarına rağmen bütün göl- gelere ve bütün yüklere rağrnen bi- tabirimizi tam 44 senedir. bitmek, tükenmek bilmeyen bir aşkla se - W viyoruz. Göğe ve Allaha yaklaşıyoruz. Her dıkıkı raz daha ruh olayoruz. m kalbin yerine şimdi bizim es- Tarengiz bir nurdan kalplerimiz var. Aşkımızı, meleklerimizin ka- natları altına saklıyorum. Sana pe- restiş ediyorum. Sevgilim, seni tekdise diyorum » NAPOLYON BONAPART'TAN JOZEFİNE (1796) Bonapart, harp sahasımn gürül- A Buna bir çare var. Çocuğu dü- şürtmek... — Yok... Sakın böyle kara şeyler hatırına getirme. Senin hayatmi tehlikeye kayamam. — Ya ne olacak? — Güzel güzel çocuğunu doğu - Tocaksın., - Âlem ne der sanra?. rum. En iyisi düşürmek. — Öyüe Âlem ne di - emi düşünme, Hem ne merak e- diyor, üzülüyorsun. Ben kolay buldum işin. Konuya komşuya, eşe dösta, bildiğe ta olduğunu söyliyeceğim, doğuruncaya kadar sokağa ç sm, Mesele kapanır gider. rezil olu ey olm Sen üyo | mıyor. Ö zaman dont Sokağa çıkmıyacak miyim? ( . düramam ki... çatla, ister patla işin başka türlü bir çaresi yok, A- şağı yukarı günlerin de yaklaştı. Şunun şurasında ne kaldı ki?.. hesapla bakayım. İllet, kendi kendine hbesap etti. Parmaklarile saydı, O da, doğumun (Devamı var) he Sulara esmer gölgeler düşmüş, dalgalar gittikçe kabarmıya başla - mıiştı. Türk korsanları bir küçük ada- nım burnunu dönüyorlardı. Murat Rois bu sırada güvertede dolaşırken, arkadaki gemicilerin acı acı bağrışmalarını duydu — Rüstem Retsin gemisi kay - boldu... Murat Reis birdenbire titredi.. Hayretle gözlerini açarak, ayni. sözleri tekrarladı: Rüstem Reisin gemisi kay bolmuş'» Rüstem biraz önce yüz metre ge- riden geliyordu. Bu küçük adanın burmunu dönerken, Rüstem bir - denbire nereye kaybolabilirdi? Ortahık gittükçe kararıyordu. Murat Rois ve bütün gemiciler Bir | | telâş ve heyecan içinde.. yollarını | keserek deniz üstünde Rüstemi bek. Tiyarlardı. Hüstem meydanda yoktu Gemilerden biri geriye dönerek adanın arkasına doğru uzandı.. No yakında, ne enginlerde gemi- yye benzor bir karaltı göremedi. Gemiler bir araya toplanarak Mu rat Reisin gemisile borda bordaya geldiler. Murat Reis yoluna devam etmek istemiyordu. Rüstemi deniz üstünde bırakıp Cezayire dönmek ne insanlığa, ne mertliğe sığar bir iş değildi. Ar - kadaşlarına: — Battı mm acaba?.. Diye sordu. Kaptanlardan biri berkesin şüp- tüleri arasında bile daima karısı ve sevgilisi Jozefini düşünmüş, ona yazmıştır: <Uyandığım zaman içim seninle lu... benim tatlı ve eşsiz Jozefi- nim. Sizin, kalbirm üzerinde ne aca- | bir tesiriniz var. Darılırsan. zi kederli görürsem bilirsem ruhum ıstırapla parçala - ain bir an kalmıyor. dudaklarınız " ve kalbiniz özerinde bütün benliğimi kahre - den bir in ettiğim za: | kısımdan iniyor, | ni üç saat n Okuyucularla Baş başa | Bir şose Harap Olacak Edirnekapıda oturan bir okuyu - cumuz yazıyor: | «Kale dışarısında yapılan yeni | asfalt yol, şimdi İstanbulun en gü- zel yollarından biridir. Burası ay- ni zamanda Floryanın kara yolu - nun bir kısmını teşkil ettiği için çok işlek olan bu yolun arabalara mahsus olan kısnı şase olmar toz toprak içindedir. Eğer vaktile | kendi kendine sıkışıp betonlaşsın diye bu araba yoluna dökülce top- raklar sulararak bir silindirle dö vülüp sıkıştırılmazsa © canım a faltın bu yıl tozdan kurtulacağı yok. | Sonra bu topraklı yol, salt arahala- | a mahsus olduğu halde arabaların bemen hepsi Topkapı ve Edirne - kapıdan iniş aşağı inerlerken bu | sonra orta yere gelince arabalarını, sütunlar ara - | sındaki taş bölmelerin üzerinden | zorla atlatarak asfalta geçiyor ve böylelikle bir çok paraya mal ol - muş olan kısım bölmelerini tahrip ediy Hele geceleri bütüm ara- balar böyle yapıyorlar. Yepyeni ve | binlerce liraya mal olan bu yola ya- zik değil mi?» Hayattan in üs- dünyalar benin oluyor bezdiğim zaman, elimi tüne koyuyorum. Orada serdn res, mini buluyorum. Önü bakıyorum. O zaman aşkın benim tlak | bir saadet oluyor. Her şey bana bü- lüyor. Ah, senden uzak ne fena. Öğle üstü gidi oNCa görece; saati beklerken mio dolce amor se- ni bir milyon kere öperim. Fakat sen bu buseleri iade etme. buselerin bütün kanımı tut yor.r Piemonttaki muvaffakiyet —onu tatmin etmiyor. Muzaflteriyetin a- kabinde karısına yazıyor: «Çabuk gel. Sana haber veriyo - | y rsan beni hasta bi caksın, Bu yorgunluklar senin ay - rilığınla bir arada olunca nâkabili lahammül oluyor. Geleceksin değil mi? Burada — olacaksın, yanımda, | kalbimin üstünde, kollarım sında, u: gel. geli. geli n ara- Her akşam Harbiyede BELVÜ Alaturkaâ ça kısmında "”g Mısır fı|m vııdız ve meşhurrakkase ! TAHİYYE MUHAMMET sezaslarına devam ediyor Ayrıca Solist Bayan Zeybek MUALLA ve Anadolu revüleri memleketin en yüksek musiki san'atkârlarından üteşekkil tanınmıs saz hey' uu |Tefrika No: 127 - | | Süleymanın Sarayında K UDÜUS KIZLARI AAA AA Yazan: M. Necdet Tunçer «Biraz sonra seni seven bir erkekle karşıla- şacaksın.. Fakat, aranızda büyük bir uçurum var, yavrum! Onunla birleşemiyeceksin ! » Sahra, Hatonun ne müthiş bir döğüşcü olduğunu bildiği için, Za- moyu korumak istiyordu. | Bir gün bu güzel delikanlıyi su- | a giderken gördü | Bugün ailen arasındın 2vr ma, Zamo! Diye serlendi. mo bayretle S: yüzüne diçin.. Bir tehlike mi vec? Evet. Hato senden önce su ba- şına gitti. Orada karşılaşırsanız cok | fena olur. Mağrur genç, Sahranın bu ne göğsünü kabartarak cevap ver- | di — Hato gibi ben de kendime gü - veniyorum. Bi kamdaf vurmazsa, miye hazırım. — O, senden çak kuv ğü versen, sözümü dinle. peri Aflemi una kim cek? Hem arkadaşlarım yarsa, banat *Korkak bir zürme buk beni, Sahra' yelumu kesme. Sahra — Ben »ize bugün su gönderirim. Sen baska bir i nn yanında bu anana yardım Dedi.. Za zorla çevird Zama, Sahrayı ki Döndü 'ar. u kolundan çekti. nadı. nn gözlerine baktı Gülümsedi. — Seni çok seviyarum, Sahra! — Ben de seni sevmiye başladım. müddet sevgimi- ? sezdirmemiye calışa - lem, Kabile arasındaki dedikodular bitsin... — Gizli gizli kı ebr nına gide oraye gelmez mis Ormanda ne yapacaksın? akat, bir şuruz... yarın, — Küş avlayaca ka nın dibinde buluşalım istersen ! Sahrâ söz verdi. Ayrıldılar. BÜYÜCÜ MOYA ANLATIYOR tesi gün. Hebrr Sarik * buluşac Sahra, decek ve Zamo atına binmeden, kal - azI. n Moya'nın amıştı. ema- | aaih di > | nin eski gih kulübesine u Moya, Sahrayı görünce sevindi: Biraz önce gelseydin, K burada görecektin, vi İ | | Rüstem,Issız Aa'aya Venedık dilberini kurtarmı ya gidiyordu. Yolda bir şatonun tutuştuğunu gorunce-ı Deyinee, bu sözü söyliyen kap - | - Şatonan dekçisi kılıcını çekerek: — Prensesi kaçırıyorlar, diye haykırdı | hesini arttıran göyle bir cevap ver- — Rüstem geçen gün, bana Mikro adasında iken, geminiri teknesinde yamalı iki delikten bansetmişti. Bi- zim gemilerde de bir çok yamalar ve tamir görmüş kaburgalar — var amma.. biz böyle bir endişe ile hiç | kimseye böyle bir şey söyleme - miştik. Murat Reis bu sözden haklı ola- rak şüpheye düşr ? stü: — Niçin böyle bır tehlikeden ba- na bahsetmedi? tan ilâve etti: — O denize hevesli © Onu başka bir gemiye diye çekinmiştir. | Şirasdi Murat Reisin ! derin bir sessizlik vardı. de toplanan kaptanlar ve gemici - ler — Rüstem battı.. Diyarlar ve ağlaşıyorlardı. Denizdeki dalgalar da bu şüphe- yi takviye edecek kadar “kuvvet - Tiydi, firtına dinmemişti.. Geceyi bu adanın burnunu geç- tikten sanra, batıya bakan küçük | bir limanda geçireceklerdi. I vetTirsiniz, gemisinde . Güverte - Düşman donanmasının da Mikro inda geceliyeceği ve orada hiç mazsa bir iki gün kalacağı mu - hakkaktı. Murat Reis o gece uykü üy mıyor, geminin arka küpeştesinde di ayordu: | Rüstem böyle birdenbire dal- | galar arasında kaybolacak — kadar talihsiz bir denizci değildi. Yarab- | bi, sen onu bizden niçin ayırdın? Murat merakıntlar kabına sığa- | Hato'nun adımı duyunca sersemledi — Buzada ne işi var, a em onün lnı.ı ge- viyormuş.. ben- iş? adımı cak bü elmayı? cek.. Ş olsa- Hotonun aya- a düşecek ve onu sevecektir. yizmek islemefi, , sihirtaza, Hato hak- sat almek için uğra - Sahra: gidiyo- mu, olmı- hunu anlamak oya kirpi'siz görlerini sürerek Sahranın yüzüne baktı: benden iyi bi avn giderken, vur- mak da mükütl - Sen işini Yoala çıkm'şan, mak derdir. taç birb ran şımızda tekrar iladı 1 erledi atına ormana (Devaam Jelim Rüsteme . Rüstem gemi: ayınıl - mberi böy. O, Jozettave üşik olmuştu. görmeden.. n güzelliği dile > dolaşıyor.. bu sohhar kıza ait maceraları di yen herkes ana yer veriyor, anu seviyı em de böyle olmuştu.. (İssız ada) da Jozelta'nın efse- nevi güzelliğini dinleye dinleye bu sehhar kıza 0 da tutulmuştu. (İssız Ada) da Kara Mihai ren Tü mmserlen kark- gibi bir canavarı yer; tık bu adalardı olur da burada yaban dom nın kucağında birakılırdı? Rüstem, Jozettayı buradan kür- tarıp Cezayire götürmiye karar ver mişti. (ssız Ada) nn yoluğu tuttuğu zaman, adanın arkasındaki burun- da müthiş bir ateş gördü. anlığında ışık arı görünen bir şato, slevler için - | de yaıu'yofdu (Devamı var) “

Bu sayıdan diğer sayfalar: