26 Ağustos 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

26 Ağustos 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Anadoludan İstanbula Kuduz tedavisine gelenler fazla.. Bir hastane kâfi mil?. apon yadaîâpekleri hadım edi- yorlar; burada da yapılabilir mi ön günlerde Anadolumun bazı | Kuduz tedavisile uğraşan müte - Syı—rlcrındon köpek ısırması do- | d nız malümata gö- layısile müşahede ve tedavi altına |Fe, halka ıcrsfıı"kı'ipeklerdııı *= |geçmemesi için Japonyada alınmak üzere kuduz hastanesine ge- Ka ;::u;'r'îw"m yeni ienler artmıştır. Bu kabil vak'aların daha'ziyade Tevsim dölayışle taz. | L N N GeSül o- inlaştığı anlaşılmaktadır. lanmuştur. Japon baytar cemiyetle- Bu ara; kendilerini kuduz olmı - İri ilk olarak (Tokyo) şehrinden işe yan her hangi bir köpek veya kedinin |haşlamışlardır. Cemiyetin adamları, ısırmasından şüphelenenler de en |polise yardımda bulunarak yakala- küçük bir yara üzerine hastaneye Jran köpekler hadım edilmektedir. müracaat etmektedirler. |Halktan, köpeğini hadım c:g..».]mk e ğn İnlikiği ve bazter l:l;:ııdııı ) de az bir masraf alın: ASN GS a Tenbil samaye- | Yalnız (Tokyo) şehrinde (50,000) ne ve tedavilerin adedi, bu çok lü- ,3 ek olduğu Vve yılda bu suretle zumlu müessesenin büyültülmesine İbinlerce köpeğin hadım yapılacağı ihtiyaç olduğunu göstermektedir. |zannedilmektedir. Hudut | Mahallelerde Harici Sürü Çıkarıldı İsimleri de alâkadarlara bildilridi Süriye tebeasından Keçel oğlu Ha- san, Polonya tebeasından Françeski oğlu Vayçeliski, Yugoslavyya tebe- Gezdirilir mi ? Alâkadarlara — kat'i emer verildi Mahalle aralarında birer ikişer koyun veya keçi beslemekte olanla- Sokaklardaki köpeklerin toplatı - || İstediğim ” gibi Benlik Büyük bir muharrir, eserlerinden birinde yer yüzünde olmıyan hayali bir memleketten bahsederken, ora. da, içtimat nizamın iki maddelik bir kanunla temin edildiğini söyler. Bu veciz kanun şudur : 1 — Komşunun sana yapmasını is- tetediğin şeyi sen yapma ! 2 — Bunu kafana yerleştirdikten |sonra istediğini yap! | Ne vakit bu harikulâde basit iki jratırı anlar ve tatbik sahasına ko - yarsak. kendimizi, bütün menasile İmedeni insan olmuş sayabiliriz ve İsaadete, refaha kavuşuruz. Lâkin, ne yazık ki, bizler, kendimize büsbü- tün başka bir düstur edinmiziz. O da şu: 1 — Ben istediğimi yaparım, ? — Başkası benim istemediğimi yapamaz. İşte içtimai nizamımızın bozuklu- gunun sebebi. | «Benlik, denilen hâdise, bizde ke- | maline - buna kemal demek caizse « ermiştir. Her gün bunun tezahürle. rine şahit oluyoruz. Meselâ: evvelki gün, bir polis, tramvay yürürken at- ladı. Kendisine sordum : | — Niçin tramvay yürürken atla- dınız. Yasak değil mi? — Bana değil. Hayretle yüzüne baktım. Numa- rasını keydedip durada yazabilir « dim, Fakat lüzumsuz buldum. Çün kü şahsan, bu gibi hâdiselerin ceza ile önüne geçmek imkânaızlığını bi- liyorum. Bir başka misal: Şehrin yüksek İbir gazinosundayım. Birkaç masanın üzerinde «Tutulmuş» diye yazılı kâ- ğıtlar var. Belki sahiden tutulmuş, belki de gazinocu oraya kendisi için fazla menfaat olduğu müşterilerini oturtacek. i Bir dört köşe omuzlu delikanlı geldi. Blinin tersile kartı itti, garson- | | | GEÇİM DÜNYASI Yol parasını belediyeden alan sahte fakirler Anadoludan gelip ticaret yapı- gor ve : - Fakirim, diyor B elediyenin yeni bütçesindeki (Muhtaçlara yardım) faslından isti- fade etmek üzere Belediye Reisliğine yapılan müracaatler tekrar artmıştır. Bu kabil kimselerden hemen ekserisi, ya merkeze veya şubelere ge- lerek İstanbulda işsiz kaldıklarından bahsile memleketlerine gönderil- melerini istemektedirler. ) — Bu meyanda daha iki ay evvel ayni bahane ile Belediyeye müra - , taât edip memleketlerine yollanan sirmalara da tesadüf edildiğinden bu | vaziyet nazarı dikkati eçlbetmiştir. | Bu bususta yapılan tetkikler neticesinde; Mmerkeze veya şubelere | müracaat eden kimselerden hemen ekserisinin yıllarca bu şekilde İstan- bula gidip gelmeyi âdet edinmiş şahıslar olduğu, hattâ bazılarının ge- , Tirken memleketinden mal getirip burada ticaret yaparak kazandığı da tesbit edilmiş Beledi; ği bunu bir tamimle bütün şubelerine bildirmiş, ba - dema yalnız (çalışmıya iktidarsız, alil, sakat ve kendisine bakacak kim- sesi olmuyan ciddi düşkünlere) kıskanç bir itina ile ilmühaberleri veril- mesini tebliğ etmiştir. CamaaanmAMRn aa Su depoları Hâlâ ıslah Edilmemiş Yağhaneler hakkında bir talimatname para yok Belediye teftiş heyeti tarafından | Mevsim dolayısile, Belediyeye a- bir haftadanberi şehrin muhtelif |mele tedarikindeki güçlüğü azalt - yerlerinde bulunan yağhane ve su |mak ve mevcut kadroyu muhafaza depoları gibi büyük istihsal merkez- İetmek için tanzifat süpürgecileri ile lerinin teftişleri tamama ermiştir. |arabacılarının ücreti 15 liradan 20 Su depolarından bir kısmının evvel- İlizaya çıkarılmıştı, ce'ilân edilen ve tatbikine başlanan | Bütçe vaziyeti Golayısile yeni zam- talimatname ahkâmina hâlâ uyma« |mın, 15 ağustostan 1 teşrinlevyele dıkları görülmüş, bunlara son olarak |kadar tatbik edilebileceği yani bu eylül başına kadar müsaade edilmiş- |kabil amelenin ancak bir buçuk ay- tir, Bu tarihten sonra Belediye tali- |h ücretlerini zamla alabilecekleri matına uymıyan su depoları tamami- (anlaşılmıştır. Çöpçü Maaşları Tekrar iniyor Bütçede bu iş için asından Aleksandır oğlu Dimitri. Çe- rın gündüzleri kayvanlarını bir ço- le seddedileceklerdir. Yağhanelere | Bu şebenle eylül nihayetinden Anadolu köylüsü çalışkandır Üzüm ve incir diyarı olmakla şöh- ret kazanan İzmir, bu sene, Avrupa- ya yaş meyva ihraç etti. Mühim mik- tarda yaş üzüm, kavur gönderildi.” Yakında yaş meyva ihraâcı arttırıla - cak ve genişletilecek, incir, doma- tes vesaire de gönderilecek.. Bugünkü ticaret gemilerinde yapı- lan soğuk hava tesisatını havi depo- lar, yaş meyva ve sebzelerin, hiç bo- zulmadan uzak mesafelere sevkini temin ediyor. Yaş meyva ihracı, bi- zim memleketimiz için gayet kazanç. h, mühim bir servet kaynağı olabi- lir. Bu yıl ilk defa yapılan bu iş ü « | zerinde ehemmiyetle durmak ve W- rar etmek icap eder, Yurdumuzun her tarafında, cins cins ve gayet nefis, bol miktarda meyva yetişir. Fakat, bunlar, maa « lesef, teşkilâtsızlık yüzünden, çık » tıkları yerlerde kalır, yok pahasına orada elden çıkarılır, hattâ çürü - miye mahküm olur. Bir satış yolu bulunamadığı için de oradaki müs- tahsiller, işi oluruna bırakırlar, da- ha fazla miktarda yetiştirmeyi lü - zumsuz bulurlar. Anadolu baştan başa bir meyva hazinesidir. Fakat bunları oralardan toplayaçak ve götürüp başka yer « lerde satacak eller lâzımdır. Bugün yerinde bir kuruşa olan bir meyva- nın kilosunu İstanbulda 15 - 20 kuru- şa alabilirsiniz. Halbuki, değil İstan- bul gibi büyük şehirlerimize sevket- mek, Avrupaya sevkedip dışardan, para kazanmak gayemiz olmalıdır. Bu arada büyük şehirlere daha muntazam ve ucuz sevkiyatla aı. bu- ralarda, o maddelerin bol ve ucuz o- larak istihlâki temin editmiş olur. İzmirin yaş üzüm ve incir ihracı |bizim için iftihar edilecek bir hâdi- jsedir, | Bir çok eenebi memleketler, yaş İmeyvalarımıza karşı büyük bir'alâkâ ve rağbet göstermişlerdir. O halde, de koslovukya tebeasından Jan Huştan | !9 tevdi etmek suretile mahâlle- ile Suriyeli Salih oğlu Ahmet ve |lerde sürüler husule geldiği ve bu nlı Ali oğlu Haydar isminde abancı şa muhtelif mahaller. Hen hudüt harici edilmişlerdir. * Dahiliye Vekâletince bu şahıslı rın fotoğrafları teksir edilerek bü tün vilâyetlere gönderilmiş ve bu a- damların memleketi; girmeleri- »e meydan verilmemesi bildirilmiş. tir. - Sesi güz İsürülerin sokak auralarında ve boş Jarsalarda gezdirildiği görülmüştür. | Belediye hudutları dahilinde sürü halinde hayvan gezdirilmesi yasak gezdirilmesine kat'iyen meydan ve- si alâkadarlara lraer bildirilmiş- el on imam angaje edildi Cenazeleri Eylüldan itibaren artık belediye kaldıracak lülerin Belediye Mezarlıklar Mü: tedfin edilmesi hakkındaki hazır rulacak teşkilâta müteallik hususat proje ve kadrolar dün Muhiddin Üs Bu maksatla Mezarlıklar Müdü ze merkez memurluğu, kadro tasdik başlıyacaktır. Bu merkez memurluğunun idare: zumu kadar ölü yıkayıcı, mezarcı, te murlar bulunmaktadır. Bu işlerin aksamadan yapılması ma, techiz ve tekfin için muktazı her ak Cenaze Merkez Memurluğunu rarlaşlırılmıştı. Ölülerin Belediyece gömülmesi 55 dürlüğü tarafından techiz, tekfin ve lık ve bu işleri yapabilmek için ku- tamamile ikmal edilmiş, hazırlanan tündağa verilmiştir. rlüğünde ihdas edilmekte olan cena- edil İği takdirde; eylül başında işe sinde on tane sesi güzel imam ile. lü- ehizatçı ve diğer işlere bakacak me- için eyvelden tabut, teneşir, yıka- türlü levazımattan bir miktar alı- 'n emrinde bir yere depo edilmesi ka- işine eylül içinde başlanacaktır. Sen de seveceksin! Salih, bu sözlerimi dinledikten sönra uzun ve içli bir: Ahhhh Çekti. Sanra bir heyecan ürper - mesi geçiriyormuş gibi titredi, sil- kindi, daklı, düşündü. Düşünürken etleri katılmış, sinirleri gerilmiş, vü- cudü tamamile hareketsiz kalmış Bözleri sanki bir başka âlemin engin- liğini seyre açılmış gibi idi. Yalnız parmakları asabi asabi kımıldıyor, elinde tuttuğu defteri mıncıklamak istercesine sıkıyordu. Yüzü bütün kanı başıma çekilmiş gibi mosmordu ve bir anda sanki etleri erimiş ve derileri sarkıntıda kalmışçasına kalın Şizgiler halinde yanaklarında, göz - lerinin altında birikmişti, Bilmiyorum onun bu dalgın ve ke"d““_“*_n hali ne kadar za- man sürdü? Sonra, birdenbire tek- Taâr ve yavaş yavaş hareket bulan göz- bebekleri dgm e ve İtır, Etem İzzet Benic> Sahifeleri üzerinde gezdirdi ve.. bir 'an hattâ nefes bile almaktan sakını- iyor gil Defteri ok*'_ zi ) uyup bitirdiği vakit, lerini hiç yerden kaldırmadı, pırlh: maklarını saçlarının arasında dölaş. 'a dolaştıra ve bir bacağını sinir buhranı içinde sallaya sallaya tek- jrar düşü daldı, bakışları sa- bit bir noktaya takılı bulunuyor, göz ikapakları bile u. me söylemiyor, hep onu dikkat ve merakla takip ediyordum. Sâalih yine bir uzun Böğüs geçir « mesinden sonra; — Demek ki, hep böyle oldu! Diyerek saatlerden sonra ilk defa yüzüme baktı ve titreyen, ağlayan bir sesle: | — Bu defteri okuduğum çok iyi oldu! ile bu şekilde koyun | lârın itirazına rağmen geçip, zorla oturdu. Bir başka misat : Maç olduğu ğün- İler, stadyom kapısma gidiniz. Bir - İçok kimselerin, parasız girmek için : — Ben memurum. — Ben filâncayım. — Ben şampiyonum. Diye benliklerinden bahsettikleri- ni ve kafa tuttuklarını görü: İnüz. Bizde, külhanbey « Var me bana |yan bakan!» diye nâra atar. Birisini kandırmak istedik mi ona, «Bunun İsenden başka kimse yapamaz!'» de- riz. Benlik iptidat cemiyetlere mahsut bir şeydir. Medeni insanlar, iptidai insanları kandırmak için onlara ben- liklerini okşayacak unvanlar, oyun- icaklar ve kendilerini görüp böbür- lensinler diye, aynalar verirler. İp- w_ğ— a büyük dikkat değil mi, bizde k makallebicilerin, her hangi bir dük- kân veya mağazamın aynası çok ola- nt merguptur. —Böyle dükkânların jsehipleri, bilerek veya - an'aneye |tâbi olarak - İmüşteriler «işte mahallebi yiyen be- 'nim!», enargile tokurdatar aslan be- İmim!», eşu kumaşı seçen benim!a di- ye kendilerini görüp beğensinler diyâ koymuşlardır. Benlik fena şeydir. İnsamı gülünç te eder. Fikrot Âdi! Dedi, devam etli: — Hayatımda ben de sevdim. Hem İde en müthiş ve çılgın bir duyuş ve sezişle sevdim. Halil Necip de belki 'benim gibi seven bir adam, Fakat, ben ihtimal üzerinde konuşmuyo - rum, tecrübe devresini tamamile ge- çirmiş ve sevmekte bütün kozunu oy- namış bir adamım. Ben de güç sev- dim, en akla gelmez, tasavvura sığ- maz delilikler yaptım, 'üim"l"' - fak oldum, sevgilimle evlendim. O iyer yüzünün en güzel, geç seven, seven, fakat, sevdikten sonra bütün İva Rönlünü de bana veren Mâhi bir hü- viyetti. O benim ilk karımdı, Hati - demdi, meleğimdi, güzelimdi, varlı- amdı, benliğimdi, kalbimdi, kanım- h, dimağımdı. İki yıl dünyanın mes'ut ve heyecanlı aşk ve evlilik bayatını bir arada yaşadık. O öldü, ve, |ben yaşıyorum. Fakat o nasıl ölme- gelince, bunlardan ekserisinin bu - lunduğu binâ ile yağ yerleri ve bun- !ları jyapanların sıhhi ve fenni şart- İlara uyarak hüreket etmedikleri gö- rülmüştür. Ancak bunlar hakkında tatbik edilecek ayrı ve muayyen bir taltmatname mevcut olmadığı görül- | müştür. Bu itibarla yağhaneler hakkında |ada ipkası ve bu suretle güçlü kuv- Nacak, kendisi de para kazanacaktır. |da'tamamile f İt Ser gisi Kapandı Beykozda açilan ehli hayvan ser- Bisi kapanmıştır, Sergiye 16 tay, Pi- levne boğalarının erkek ve dişi döl- lerinden BT iştirak etmiştir. Bunlar- dan üç tay birinciliği kazanmıştır. Bu hayvanların sahiplecine 15 lira mükâfat verilmiştir. 5 tay ikinçiliği kazanmış, sahiplerine onar lira mü- nmjııwu. 8 tay üçüncülüğü zanmış, sahiplerine başer lira mü- kâlat verilmiştir. Boğa döllerinden birinciliği kâza- » |nan 15 hayvanın sahibine anar Hra, ikinetliği kazanan 12 hayvanın sahi- bine ye nan 15 lira mükâfat Dördüncülüğü kazanan 12 hayvan sahibine do birer hatıra olmak üzere saat, duvar aynası gibi muhtelif eş- hediyeler edilmiştir. lira, üçüncülüğü kaza- bine de beşer ir isim ve. ruh. O cismen öldü. Fakat, ruhu yaşıyor. Benim ruhum- la birlik olarak yaşıyor ve.. ben şu Rördüğün adam da yalnız cismen Va- mım. Ruhundan tamamile ayrılmış bir adam, anladın mı? Ve., birden yerinden kalktı: — Gel, sana bunu ispat edeyim.. Diyerek yürüdü. Kendisini takip ettim, Bir hayalet gibi gidiyordu. Be- ni, demir sandığın bulunduğu oda- ötürdü. Elleri tutmıyacak — gibi tirtir titriyor, müthiş bir ruh ve ener- ji buhranı geçiriyordu ve.. ben de tecessüs ve merakın hayatımda duy- (duğum en heyecanlı bir safhaşını va- şıyordum. O, demir sandık ki, benim için mucizeli, tlsımlı bir sandıktı ve belki de Salih ile aramdaki ilk ma- diyse, ben de yaşamıyorum. Eğer © öl-İnevi uçurumu açan unsurdu. müş olsaydı, ben de ölmüş buluna - caktım, çünkü onun ölüsü ârdından ben yaşıyamazdım. Salih birleşik hayatımızın tek gü- nünde bile rastlamadığım bir cuşiş ve heyecan içindeydi. Fakat, söyledi- ği son cümleleri güç anlıyordum, hattâ bir an muvazene ve m.nhıks mesini bile kaybettiğini sandım. 'devam ediyordu: Sandığı, — İlk defa bu sırrımı sana söylü- yorum Lütfiye, beni çok mütehassis ve müteheyyiç ettin.. Diyerek açtı, gözlerinden yaş boşa- nıyordu. Demir kapağı kaldırdığı va- kit içinde bir genç kadının sanki ba- 'na bakıyormus gibi yattığını gördüm lvı heyi a; sonra ücretleri indirilecek olan çöp- İmek ki, mahsulümüz istenen, aranı- sülerin, maaşlarının yine azalmasile İlan maddelerdir. İstihsalimizi artlır- İnsan iki nesneden teşekkül e- | işlerinden ayrılmaları ihtimali do- Jlayısile temizlik kadrosunun eksil- emesi için bütçede tetkikat yapıl- |fmaktadır. nelesi aylığının (20) ti ve çalışkan tinin temini ile 2 randıman elde edilmesi düşünülmektedir. Te eşrinieoğlde Küfecilik de Kalkıyor Belediye, zati eşya olmak, küfeden on beş santimden fazla dışarıya çık- mamak ve üzeri örtülü olmak şarti- İle küfe ile nakliyata tmüsande et < mişti. Fakat ahiren yapılan kontrol- larda ökser hamalların bu kaidelerin İbirçoğuna tiayet etmedikleri ve bu (veklin, tatbikatta birtakım güçlük- ler tevlid eylediği görülmüştür. Bu itibarla İktisad Müdürlüğü tarafın. 'dan küfe nakliyatının istimasız şe- kilde kaldırılması için — hazırlaban proje, Belediye Reisliğince kabul e- dilmiştir. Bu Proje, önümüzdeki qurink—welin birinde tatbilkt sahası- ina konulacaktır. Seyyar satıcılığın, başta, omuzda ve sırtta naklini me- neden proje de bir teşrinlevvelde tatbik edileceğine göre o tarihten sonra şehirde artık her ne şekilde ve her ne maksatla olursa olgun sırt- ta nakliyata raslanmıyacaktır. Diye bağırdı: gözlerim karaı ihtiyari Ve . Asabım bozulmuş, rarmış ve ellerim gayri yüzümü kapamıştı. — Haticem, Haticeem., melök Ha- 'ticem, güzel Haticem!. Diye © güzel, genç kadının üzerine ilmiş ağlıyor ve sanki günahları- 'dın itirafını yapar gibi İnliyordu: — Beni affet. Sana hiyanet etme- 'dim. Senin üzerine tek kadı: lümü vermedim. Ben ve. sen hep ibiriz, daima biriz. Ve.. sonra tekrar demir sandığın kapağını ağır ağır kapadı: — Görüyorsun ki, Lütfiye ben de sevmişim, sevmesini bilmişim. San- dığın gibi hissiz, kalbsiz, sevgisiz bir. adam değildim. Ne yazık ki, sen tü- humu değil, ciszmimi karşıladın. Diyerek devam etti: — Haklısın. Elbette ki, senin de 'bir kalbin, sinirlerin ve kepsinin fevkinde bir sevgi hissin var. Sen ide seveceksin! Ben zannediyordum ki, bir insanın cismi de bir kadını tatmin edebiilr. Demek aldanmışım, İkinci karımdan, başlıyarak hepsinin bana hiyaneti bu kaynaktan geliyor. Bana bunu da sen kak ki, aşk insamı öğrettin, Artık valnız o ve.. ben yaşıyaca rmık. daha fazla satış yapmak yolla- jrmi aramalıyız. Bütün Anadoluda, baştan başa, müstahsile şu kanaali vermelidir ki, istihsal edeceği bütün mallar, elinde kalmıyacak, satın alı- |O vakit çalışkan Türk köylüsü, ba- |Bına, bahçesine, şimdikinden kat kat |fazla itina eder. Anadolumuzda ye tişen meyvaların çeşidi, belki, hiç bir memlekette yoktur. İhracatımızı çok çeşitli yapabiliriz. Ona göre Tâzım gelen — tedbirleri almak lâzımdır.' ——— Yeni Tramvay arabaları Tramvay şirketi yeni sistem ara- balarından sekizincisini de dün sey- rüsefere çıkarmış, bunu da Taks&im - Beyazıt hattına vermiştir. Bu araba- lardan kışa kadar on tane daha yapı- lacak ve bunlar Maçka - Şişli ve Kur- tuluştan Beyazıda kadar ekspres postalarına tahsis edilecektir. İstanbul ? inci İcra memurluğun - 'dan Bir barçtan dolayı mahcuz olup paraya çeyrilmesine karar — verilen muhtelif lakanta eşyası 28/8/937 cu- martesi günü saat 9 dan 10 a kadar Be Fiklaş. Tramvay caddesinde 56-58 sayılı Hüsnü Tabiat lokantası önün- de hazır*bulunacak memur tarafın « dan açık arttırma suretile ilân olu- dan açık arttırma suretile satılacağı ilân olunur. İğiz. Beraber kalacağız, Ve çıldırır gibi İdi: — Gördün, Haticemi gördün değil mi?. Ne güzel, nt melek yapılı ka« idin! Ben onun cesedini Misırda tet. kiklerini İlerleten bir Alman kimya- gere tahnit ettirdim ve ebedilestir - dim. Ruhu içimde, cismi karsımda yaşıyor. Ve. sön sözleri şunlar oldu: — Beni affet. Hatâlıyım. Sana L bandım. Fokat, yapılacak başka şey yok. Sakin ol. Bahtiyar ol. Sev ve.. — isterim ki, sen de benim gibi sevesin vu muhakkak ki, sen de seveceksin! Bir sene sonra — | İstanbuldayız. Na Halil Neciple karı kocayız.. Ü Sevişiyoruz. o Çılgın bir aşk, gönüllerimizi bir « leştirmiş bulunuyor. Salihin; Haticesi karşısında: —- Ben ve.. sen hep biriz, daima bi- Tiz. Dediğinin bir tıpkısı da biziz. Ben ve. Halil Necip! 4 Delfterimi o günden bugüne ilk de- açıyor ve., bu satırları yazıyorum. Mubakkak ki sevmek do, sevilmek |kadar zevkli ve doyumsuz. Muhak- 1 tazeliyerek yaşa- fa ? | ğ tan tek kudret! — Bİ t K

Bu sayıdan diğer sayfalar: