30 Eylül 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

30 Eylül 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 —SON TELGR Buhranlı F —30 EYLÜL 1938 ve karışık - politika günleri içinde neler oldu?.. Sovyet-Lehistan Amerikalılara göre Lehistan haksız mı ? Eğer Leh orduları Çekoslovakya'ya doğru yürüyecek olursa, Sovyetler de evvelce Lehistan ile yapmış olduğu ademi tecavüz misakını tanımıyacak.. ehistan da Çekoslovakyada- L ki Lehlilerm kendisine ve- rilmesini istiyor. Buna daip er gün bir hayli telgraflar gel- metkedir, Lehistanla “Almanya - nın ve Macaristanın Çekoslovak- yaya karşı nasıl birlikte harekot ettikleri görülüyor. Her gün gelen telgraf haberlerini burada teze- lemeğe lüzum olmasa gerek. Fa- kat Çekoslovakyanın taksimi sö- zü bir kere ortaya çıktıktan sön- ra Lehiştanın da kendine düşen payı almak için giriştiği hareket etrafında Avrupa ve Amerika ga- zetelerinin yazdıklarına bir kere göz atmak çok faydalı olacaktır. Geçen gün Varşovada Cumhur - reisi bütün kabineyi topladı. Baş- ndan da buna iştirak etti. Bu toplantıdan sonra bir tebliğ neşredilerek cereyan eden işlerin tetkik edildiği bildi şova mehafili bu ziyade ehemmiyet vermekten geri kalmamıştı. İşte bunun etrafında Avrupa gazetelerinin Lehistan payıtah - tında bulunan muhabirleri şayanı dikkat malümat vermekten geri kalmıyorlar. Yeni gelen Avrupa gazetelerinden bu anlaşılıyor. Rusya tarafından Lehistana bir nota verilmişti. Bu notada Lehis- tan hükümetine bildirilen şey ne tice itibarile şu idi. Lehistan ile Sovyet Rusya ara- sında evvelce yapılmış bir ademi tecavüz misakı vardır. Eğer Le- histan orduları Çekoslovakya top- raklarına doğru yürüyecek olur- Ba Rusya hükümeti de bu misakı artık bozacaktır. İşte Varşovadaki mühim toplan- Hince; bunün ikinci maddesi bura-| da rol oynamaktadır. Bu madde- ye göre Sovyet Rusya veya Le - V histandan hangisi olursa olsun ü- çüncü bir devlet aleyhine bir ta> arruzda bulunacak olursa diğer t artık bu misak ile bağlı kal- caktır. Bu maddenin neden iyı böyle yazıldığı da ayrıca şayanı dikkattir. Lehistan ile Romanya le bir teşebbüste bulunulmuştur, diyorlar. Amerika gazeteleri Lehistanın Çecokslovakyaya karşı Almanya Malümdur ki i arasında da bir ittifak vardır. Sonra Le » histan hükümeti Rusyı komşularile de (mesel. ile) son derece dost olmuştur. Böyle karşılıklı bir lakım vazi » yetler belirdi fiın mevkli ta Ba beli! etmek konmuştur. i için her iki tar üzere bu madde Bu takdird Lehistan bir tarafa hücum edi Olursa Rusya ona yardım edeci değildir. Şimdi Lehliler ddla edi- T ki bunun böyle olduğu za- KU Wmu ile birleşerek almış olduğu va - ziyetten son derece şikâyetçi gö - rünüyorlar. - evyork -Herald*tribün| gazetesi şöyle bir darbı meseli | hatırlatmaktar «Sırça evde taş atmamalı!.» Bir gazete Lehlilerin Çekoslo- vakyanlı — taksimini — istemeleri | zaman hoş görülmiyece - ğini yazarak zaten Lehistanın da birçok unsurlarla, ekalliyetlerle dolu olduğunu hatırlatan şunları ilâve etmektedir: «Eğer Lehistan- daki Almanları, — Okraynahıları, Rotenleri, Litvanyalıları görönü- ne getirecek olursa bu unsurların Lehlilerin yanındaki vaziyeti tıp- kı Çekoslovakyadaki ekalliyet - yanındaki mevklne benzediği anlaşılır. Eğer Çekce- | lovakyadan birşey istiyecek olan- lar varsaher halde Lehistan bun- larin sonuncusü olmak lâzım ge- ü 000 Alman, 5,000,000 Ok- raynalı vardır ki bunlar Teşen mıntakasındaki 100,000 Lehli ile bir tezad teşkil ediyorlar demek- tir. 1934 senesine gelinciyo kadar Lehistanla Almanyanın müna - sebatı Avrupa için endişe ver - iran — başkasına | Okraynalıların — nasıl muamele gördükleri ise Lehistan ile Rusya| arâsındaki münasebatı bozmakta idi. Teşen mir 1 askeri ve iktisadi hususi bir ehemmiyeti haizdir. Eğer Lehistan burasını, her milletin kendi mukadderatını , kendi tayin etmesi esasına güve- nerek ileri sürüyorsa bu kalde - nin tatbikinden çekinmesi lâzım gelir. Çünkü ozaman Lehistan - Devamı 7 inci sahifemizda getirmeği unutmazdı | İtiref edilmiyen aşk Yazan : Güneş Marmaranın geniş m; liğine indiği zaman onu da ke di alevleri ile tutuşturdu. Ulkun üstünde kendini bu alevlerden korumuş yeşil, kaç parça bulut ta denizin bu güzel yangınını hafif hafif tit - ek seyrediyordu. Denizi be- en birkaç yelkenli beyaz şekillerini gittikçe rengi koyu - laşan denize resmetmiş hareketsiz duruyor. Ufukta kaybolan yolcu vapurunun yalnız kızıllığı çizen kara dumanı var. Bu manzara beyaz köşkün cp hesini kucaklıyan yeşil sarmaşık- ların küçük aralıklarından gözü- küyordu. aşını iki elleri arasına almış, dirseklerini pencereye dayayıp düşünen kumral saçlı, koyu kes- renkli gözlü genç kız par -« mın sinirli hareketi ile ko- yaprağını beyaz dişleri arasında merhamet sizce çiğnedi. Sonra-ihtiras hali- ne gelmiş arzularını tatmin e - den bir insan ferahlığı ile yap - rağı attı, derin birkaç nefes aldı. Çakmaklaşan gözleri bir sevinç aşığı ile tutuştu, turunçlaşan ya - naklarını kırmızı bir alev boyadı, çatılan kaşları gevşedi, hırsla yo- rulan dudakları çözüldü ve ha - fif gülümsedi.. Karar vermişti: Rüştüye her şeyi söyliyecekti. O da bunu bek- muydu kendisinden? çok sıkılgandı, utangaçtı. Bütün bu huyları kendini sevdiğini söy- lemesine mâni olmuyur muydu? Şu halde kendi & bu hareketi ile a: olacaklardı. ni, kendinin sevdiğin Rüştünün onu sevdiği on emindi. Dayısının oğlu idi. Beraber bü- yümcüşlerdi. Daha çok küçük yaş- ta birbirlerini sevmişlerdi. Bu #evgilerinin 0 yaşta neden ileri geldiğini düşündükleri zaman se- bebini bir türlü bulamamışlardı. Oynadıkları her oyunda birbir - lerine ilti lardı. Bazan bu tarafgirliklerini o kadar açığa vururlardı ki diğer ile kavga bile ettikleri olurdu. Rüştü okudu, mühendis çıktı. Daha mühendis meltebinde iken hafta tatillerinde gelirken ona pek sevdiği bonbon şekerlerini Şekerleri ü kızarı lleri tit « rerdi. Yutgunurdu, söylemek is- tediği sözler boğazında düğüm - verirken avi, lâcivert bir | o | arkadaşları | : Sedad Ncızmı AKPINAR lenir, şaşkınlığını genç kıza belli etmemek için bir takım saçma Dü haneler ile kendine yalnız kalip rahat rahat nefes alacak bir YEF bulmak için kaçardı. Genç onun bu haline yalnız kalınci kahkahalarla gülerdi. Bir gün ellerine pek az geçt * bilen fırsatlardan birini elde © mişler, büyük bahçenin çamlık İS ni verdikleri kanapeli y yalnız kalmışalrdı. Dakikalart konuşamadılar. Her ikisi de Yüt kundu. Nihayet Rüştü kekeliye * rek: — Rezan seni o kadar çok sev” yörum ki diye. Mırıldanmıştı. Rezan kızarmı$ sonra gülerek; Evet, Rüştü demişti.. Biz hi kikaten kardeş olsaydık birbifi” mizi bu kadar sevmezdik. Rezanın ilâve etmiş olduğu bY kardeş sözü Rüştüyı sıran kızı olduğunu v onların okutması dol nimetleri ol olan bir a ön kazını hakkı olmadığını hatırlatmı nelerin kalbinde dal budak s&l * dığı aşkının ağacı bir kasırğa ilt savurulmuş gitmişti. — Rü flk aşkını gözyaşları ile i Fakat Rezan Rüştüyü 0 ınm den sonra daha çok sevdi, o gül den sonradır ki Rüştüsüz bay$ * tü onca çok acı olacağına kanâif getirdi. O günün gecesi yatağa zaman söylemek istediği h — Evet Rüştü ben de seni seV” yorum! Diye cevab vermeyip sözlerin? kardeş kelimesini ilâve ettiği V çin saatlerce ağlamıştı. (Devamı 7 inci sayfamızda | Bugün SARA Y sinemasında ŞHİRLEY TEMPLE 'nin Fran sızca sözlü Mübr teşeti tilmi Radyo Kraliçesi Günün zaferi olmaktadı LAYN - duğu cihetle Rus- yanın bunu iht; esine lü - zum yoktur. Yalnız diplomatik âle Hâveton » ÇEMBER* HİTLER mülâkatı - BAY DALADIER tıda bu notanın alınması üzerine vaziyetin daha etraflı görüşülmesi cihetine gidilmiştir. Varşovada - ki Japon sefiri Leh Hariciye Na- | zirma Tiyarei ekmiş 'ondan sonre | da Fransız ve İngiliz elçileri gel- | mişlerdir. | Ondan sonra Lehistan hükü - metinin Rusyaya verdiği cevaba dair malümat alınmıştır. Bu ce- vabda ileri sürülen noktalar şun- lardır: Lehistan ke faa için askeri ler alı deceği bir ndini müda - takım tedbir - ikat bu onün bi- Kimseye bu hu - | vermeğe mecbur de- ktağı; de neler yazılı olduğunu biliyor. Bunlardan anlaşılıyor ki Lehis- janın Rusyaya verdiği cevab pek | de dil ile y aş olmadığı tibi bunu Moskovada vereçek 0- lan Leh maslahatgüzarına ayrıca da Rus hükümetinin bu gibi te - şebbüslerde bulunması karşısın- da Lehistanın söylenmesi içi zılı ir verilmiş- rle Lehistan arasın- daki ademi tecavüz misakına ge- tir. Sovyet minde birçok şekilleri muhafa: mek lâzü birsder!.. Her vakit bu mızmızlığı parsın!. Daha sonra bir ihtilâl zembereği gibi boşanıyor: — Çocuklar, bir daha bunu yanımıza sokmıya- lım. Bu ne sanatkâr, ne gazeteci, hiç bir şey değil.. Var mı, sade yesin, içsin.. o kadar! Bütün arkadaşları da bu fikre iltihak ediyor: Otur Salâh.. otur!.. — Ve. Refik kesenin ağzını açmış bir mi di, yahud da ispirtonun tesirile tıpkı anafora tutul- müş şaşkın bir kaptan gibi artık sonunu hesab et- miyerek boyuna «garson» a boşalan mezt tabakla- rını göstererek: — Getirsene, Diyor ve.. arkasından il: - İçelim arkadaşlar içelim sene bul.. ediy: Üç buçuk, dört Saat altı. Daha bir diyeceğiniz kaldı mı bey- ler?. Bunu söyleyen de Sal, Bo Ra- onlarda bir sabahın akşamı devam ediyor ve. yuna içiyorlar: Şampanya,.. Viski... - Koktel kı... Bira!.. Hepsinden, her şeyden! Bu içiş Refiki tarib ve san'atkâr RefiğinArnavudkü lerinde içindeki zehri yeni bir için Dökülen mey, kırılan şiş Diyip delice içişleri gibi d zehirle söküp atmak rihdan olsun! dir. Bu gece bir geldiğinden do Edebi Roman No. 119 hovarda gibi içiyor! Nimetin parasile içiyor! İkram için içiyor! Servetin gururundan yaka silkmek ve bütün cebini — boşallmak için içi kana kana içiyor — İçin çocuklar için... Bi Diye içiyor! Bu içişte sürür, neş'e, çılgınlık.. ra yeis, ıztırab, isyan hepsi karışık!. İçilecek ve... bu, böyle gidecek. Salâh: ocuklar Deyince mı kendilei mur ve or, ndesiniz!. aat Sanın etrafını çeviren ve tamamile en bu çocuklar, hep birden n üzük gözlerini Salâha döndürdüler, - önlerine düşe düşe pürhayret: aat altı mı?. sordular « Yahu sa Diye — Eyvalı Dedi v Londrada ve saire Tarihi Fevkalâde vesika FOKS JURNAL Etem İzzet BENİCE Bütün mekteb güler billâhi bana!.. Diye dilini ısırdı. Yine içlerinde en ayığı bu. Fa- kat, Nadinin bu sözleri her şeyden evvel Salâh: sat verdi kalkalım... Dediğim zaman hep birden yeniçerileri kazanı kaldırdınız!, Dedi, ilk evvel masaya tutuna tutuna ken kalktı, bilmek için ken- dini güç esti lâyukale onu takib ca karanlı- ğında her biri bir Mektebi Mat Havadis pi Kütübhane! Bütün bunlar, bunların her birerini günün mu- ayyen sataleri içinde beklemektedirler! Eğer, Köp- rü açık değilsee cümbür cemaat İstanbula geçectk " ler, ya Salâhın, ya Ali Necibin matbaasında t07 lanıp bir iki saat açılmıya çalışarak iş başını PÜ liyecekler; yahud da bir pastacı dükkânında 95 sekiz buçuğu bekliyecekler! Hayat ma bu?. ... — Eh Allaha ısmarladık Refik! — Kat'i — Dostur yayım mı?, en olmaz monşer.. a mekteb var, İki saat de eve UğrAT — Yine uğrarsın. Nihayet ön dakika farkeder — Peki., Dediğin olsun. Rafik, öbür arkadaşlarının elini sıktıktan Nadi ile beraber meyhanenin köşesini döndü gönr dül ra - Fakat birdenbire ne müthiş bir tahavvül, ne mütltif bir ruh istibdadı! Demin bir mirasyedi gibi İdi sı di tekrar muztarib Refik, san'atkâr Refik oldu. B de bulut gibi sarhoş. Amma, cıvık değil. İçli, kif ” dar, meyus bir sarhoş! dört senedi: böyle içtir ne böyle sarhoş oldu! Sabahı ğu bu zehir v şuurt bir his ba bir kurbağa sini ftırmıklıyor. tırmıklıyor! k damarları dişleri sıkışıyor. ınin orlasında ka rı gibi hıııç*“ı_ı ra, bütün sinirke or, yüz derileri BE € gıcırdayar! İçkinin $8 n ki danan gözleri ile Ex "Var sinin iki tarafırı sıra sıra kaplıyan apartıma ları bir sisperdesi «itında kalmış derme çatmâ leler gibi görüyor; ikidebir neye kazdığını; neye tuttuğunu bilmeden yumruklarını sıkıyor! aran ve bi

Bu sayıdan diğer sayfalar: