26 Ocak 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

26 Ocak 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4—8SON Tllıull:—-zülhdl—l__ Fransa - İtalya Münasebatı İspanya Harbinin Alacağı Neticeye Bağlı İmiş!. Berline Göre: Fransa'da Franko İle Anlaşmak CereyanıKüuvvetleniyormuş Berlin - Roma Mihveri Hâdiseleri Nasıl G iman matbuatının ve siya- A: &i mehafilinin -bugünlerde diği me a dahilt hane binin #lacağı bağlıdır İspanya işleri halledilmedikçe Pa- i Roma gerginliği de ortadan kmıy msa tarafından İspanya da- başka İtalyanın da ade- mi müdahale komitesinden çıka cağını ileri sürerek ortalığı tehdid etmek istemesi de vardır. Fakat Berlin mehafili gerek Fransanın son dakikada müdahale etmesi ih- timaline ve gerek İtalyanın ade- mi müdahale komitesinden çekil- mesi hakkındaki sözlerine büyük | bir. ehemmiyet Çemberlayn ile Mussolini İspanya meselesini örüyor? görüştükten sonra Ro- mada genç faşistlerin yaptığı bir geçid resmini seyrediyorlar vermemektedir. |- dahill harbine karişmak için Pran- Çünkü, Fransız Başvekili İspanya | sada vukubulan ısrarlar karşısin- Kai n AMERİKA ve İNGİLTERE : D . Japonya'nın Çin'de Daha Üstün Olmasını İstemiyorlar Japonya, Bu devletlerle Bir Konferansta Değil Ayrı Ayrı Müzakerelerle Anlaşmak İ:t yor üb etmege çalışan Ja ponlar, lerdan aldıkları böyle motörlü vesaitle mücehhez bulunduk. larını da iddi a ediyorlar in - japon harbi ortaya ye- harbi durdurmal Mareşalin Rus ve Pransız- n herhangi bir da mukavemetten — vazgeçeceğe benzememekte ve İtalyanın ade- mi müdahal komitesinden çekil- mesi vekayi ve hâdisat üzerinde büyük rol oynuyamıyacağını id - dia etmektedirler. Çünkü İspanya vuküatına İtalya ötedenberi mü- dahale ediyor. Onun için Londradaki ademi müdahale komitesinden ister çe- kilsin, ister çekilmesin İspanya dahili inde bunun miyacaktır. İt iya zaten İspanya- daki müdahalesini lüzum da görn İspanyada Frankonum galebesi halinde Fransa için vaziyetin teh likeli olacağı düşünü! Fakat Berline göre Fra noktal 1 gizli tutmağa emektedir. ktodir. hükü- metinin Kaçı böyle de- ğildir. Bu husust n ve me a fikri şudur: Frankonun galebesi Fransa için bir tehlike olmıyacaktır, bunu bilmektedir. Çünkü Franko galib gelir de bülün İspanyanın idaresini eline alırsa takib ede- ceği politika tamamile İspanyol politikası olacaktır. Şu veya bu rafın tesiri ile bir yol tutacak eğildir. İspanyanın menfaatleri neye lüzum gösteriyorsa o da onu yapacaktır. İspanyol toprakları- nın hiçbir parçası yabancı bir devlete geçmiyeceği kendisine te- min edilmiştir. Beobahter gazetesi de şöyle de- mektedi; Roma mülükatı sırasında İngiliz Meraklı Şeyler NÜFUSU ÇOGALTMAK. İÇİN imanyada, İtalyada müfusu ço- A........ için, evlenmek istiyen çiftlere borç para veriliyordu. Fransızlar da ayni usülü takibe baş- Iadılar, Memurlardan, polislerden ?7 yaşında olup da evlenmek arıusun - da bulunanlara azami — 10,000 frank (dört yüz lira kadar) veriyorjar, faia de almıyorlar. Fakat bu paranın hepsini, evlenece- Him, diyenlerin hemen eline vermi - yorlar. Bir yuva tesisi için lâzım o- | yatak ve mut- vi gördükten sonra veriyorlar. Paranın ödeme şartları çok garibı ivacım Vlk beş senesinde bir faya gelmezse on taksilte, Yanİ ayda 1000 frank vermek şartile ödemek mecburi. Birinci çocuk doğduğu zaman 1250 frank, ikinelde: 1,280 frank ve üçün- cilde de 2.500 frank tenzil — ediliyor. Borç da tamamile ödeniyor. MAYMUNUN CÖMERDLİGİ Pariste bir dükkâncının gayet sekl bir maymunu varmış. Dalma dükkü- ninda, — yanında — bulundarayormuş. Dükkâncı çok İyi kalbil bir adam. len dilencileri boş döndürmüyor, iki kuruş veriyor, gönüllerini alıyor. Bir gün, nasılsa dükkândan gaybu- bet ediyor. Hekçi olarak da maymı nu birakıyor. Az sonra dilenciler gel bir miye başlıyor. Mayman, sakibinin detini DİĞİĞİ için hemen kasayı a yor, avaç avuç aldığı paraları dilen- ellere dağıtıyor. Dilenciler şarırıyor dar, sevinçle maymunu okşayıp gidi- yorlar. Neden sonra dükkânet geliyor. May- mun sıçrıyarak kasayı gözleriyor. Fa- Kat içinde melelik kalmamış. ÇOCUK - KRALIN OYUNCAKLARI Siyamın kücük krah Amanda Mahi- dol, tahsilini ikmal için İsviçreye git- mek üzere yola çıklı. Fakal aksiliğe bakınız. Vapur; yolcuların birinde çi- gek hastalığı görüldüğü için Simgapor- da karanline mahalline çekildi. Tamam yirmi gün bekliyecek., Zavallı küçük kral, bu müddeti na- l geçirecek. Bir an evvel İsviçreye vüsıl olup sevdiği kaş sporlarını yapa- muğacakı için çok çai sıkılıyor. Bu gan sekınlılarimi da, annökl ve tebansı farafından hediye olunan oyuncak - larla geçiriyormuş. Küçük krala, Rangkokda bulunduğu Sırada annesi altından bir Buda her- keli, perslen bir çay takımı, zümrüt- lerie süslü bir yelpaza va daha Birçek gerler vermiş. Bu on üç yaşındaki kralın en çok sevdiki kıymetli taşlarla süslü oyun- caklardır. Tebaası tarafından verilen hediyeler arasında bir de ipekli uçurt- ma vardır. karşı pek de Aleyhtar görünme - miştir. Kendi mukadderatını ken- disi tayin edecek olan millt bir İspanya Fransa için bir tehlike olmıyacaktır. Bundan sonra Berliner de şöy- le demektedir: Fransız Başvekili radikal s0s- yalistlerin iera komitesi karşısın- da izahat verirken herhalde Fran- sanın İspanya işlerine fili bir su- rette müdahale edeceğini zannet- tirecek tarzda birşey söylememiş- tir. Çünkü Fransa mamıştır. Ki İspanyanın iz ve topraklarının tamamile muhı | faza edilmesi General Frankonun onbahardan kışa geçerken Beyoğlu gibi İstanbulun her tarafı bambaşka bir hava içinde kalır, Her erkek kadınları her kadın erkeklere karşı muay yenl aşan bağlılıklar gösterir. He- le sisli günler.. Kürk mantosu i- çinde büsbütün minyorilaşan ka - dınlar dudaklarını sisten gizlemek zahmetini sıcak bir erkek ağzına tercih edemezler. O gün de Rıdvanla beraber ge- | ce Beyoğluna çıkmıya karar ver- miğtik. Ne yapacağımız malüm değildi. Amma Sonradan da va- ; izin neticesini kestirmek her zamanki gibi kabildi. Rıdvan herşeyden çekinir, kendi âleminde zamanın erkeklik modeline uy - gun bir adamdı. Hele kendine i- tina ettiği zamanlarda sülün gibi delikanlıdan farksızdı. İşte o gece Beyoğluna çıkmıya karar verişimiz. Ru çileden | | çıkarmış ona gençliğin çılgınlık- larını hatırlatmıştı. Her gece sa- baha kadar renik renk kadınlar n- rasında, içki kadehlerini bile pa: çalar gibi içen bu genç birdenbire kendini geri çekmiş ve uslanmış- tı Fakat o akşam Ridvan' tövbe- leri unutmuştu, en güzel elbise- iyinmiş, mükemmel bir erkek haline girmişti. Hiçbir ek- siği yoktu. Eğlenceye şenden başlayıp gü- zel ve güzel kadını bol bir barda birkaç saat oturduktan sonra ev- lerimize doğru yola revan olduk. van bu iki kadını tanır gibi oldu. Adımlarını bızlandırdı. Ridvan, onların — sokağa sapıp kaybolmaları tehlikesini hissetmiş alacak ki; kadınlara seslendi: - Olga! - Olgal. —— BU AKŞAM Senenin en büyük ve Mi ZZAM TÜRKÇE SÖZLÜ ve ŞARKILI Filmi İZDİHAMIN önüne geçmek ve nefis filmi halkımızın rahatça görerek eğlenmesi için iPEK ve SARAY S'nemalarında birden ALILI. A Baş Rotlerde: RAMON NOVARO - MİRHA LOY edenler: M. C, ve CEVDET Yazan: MURAT KAYAHAN || Siyah kürk mantolu kadın $4 rı başını bize çevirdi. tanı yamadı. O da bize doğru yürü yordu. Âramızdaki mesafe bi metre kadardı. Sarı saçlı kadil birdenbire ileri atıldı: — Oh. Ridvani. Nerelerdesin sen?, Rıdvanın gözleri birdenbire si lanmıştı. Ellerini birbirlerine w zatırlarken İçlerinde geçen firtti nayı hissetmemek imkânsızdı. Rıdvar — Olga bir ge miyiz? diye sordu. Onun kabut etmemesi sızdı. Olga gözlerini Radvandan ay! madan cevab vi ü yapabili imkâğ Onları yalnız bırakmak istiyot dum. Fakat bırakmadılar. Rıdvan Zincirlikuyuya gelind ye kadar hiç konuşmamıştı. Beli içinden: «Hey gidi günler hey... Ne lenceler geçirmiştik bu yoldar & ye düşünmüştü. 3— Bedat Örtoprak - Següh şarki Cefayi hlerinle. &— Refik Forsan - Hüzam şarki Sen gürenmiylin efeodim. #— Cevdet Çuğla - Taksim. S Nuri Halil - Sazidil şarkı - S0f da ili. G— Nikagat ağa - Suzlali şarki Bir zizâh erle. 1— BSednt Öztoprak - Suzidil saz # mabsi, Okuyan: Sadi Hoşses, Çalanlar: Üf det Çağla, Refik Fersan, Eşref KAf Kemal Niyazi Seyhun. 1805 Konuşma (Ziraat sasti), 19,25 Türk müziği - Pasıl heyeti © kur fastı, Okuyan: Tahsin Karakuş, — Sefl Tokay. Çalanları Makkı Derman, BWT Kadri, Hasan Gür, Hamdi Tokay, B ri Üller. 2025 Müzik (Solisi - Mavayon Ö far - Badeddin Suad). 1— Havayan Gitar için muhtelif # klar. 20435 Mürik (melodiler - Pi). 2045 Ajanı, meteoroloji haberif Kiraat borsası (tiat), 21 Memleket ssat ayarı. *i Konuşma. LIS Radyo orkestrası - Şoti PP arturs, 2218 Ksham, tahvillt, nukut borsası (fiai). 2225 Mürik (konser - Pi). 2245 Müzik (kücük oekestra - * Necip Aşkın). 2SAS - 2 Sen afanır haberleri yarınkl program. kambirt ALATURKA MUSİKİ ve fasıllari ter ilk koyduğu esastır. | 1 KOZAN ŞARKI ve GAZELLER: MUSTAFA ÇAĞLAR (Devamı 7 inci sahifede) tavassut teşebbüsünün le - (Devamı 7 inci sahifed») Başvekili İspanyada Frankonun kâat't galebeyi kazanması fikrine YARIN 12.20 Proğram. 1235 Müzik (Türk müziği - VÜ 13 Memleket sast ayarı, ağanıt ” tearolaji haberleri. 13.10 Müzik (küçük erkesira Necip Aşkın) —— 1857 Hicri 1354 Rutü' ZİLHİCCE | tkincikântt 5 s ğ —H 1989, Ay 1, Gün 728, Kasım #i 26 İkincikânun PERŞEMİİ, | niden bir büyük meselo çı- i karacak görünmektedir. Bu | Diye haykırmağa başladı. Yosma, mantosunu giyip kaçmayı düşünüyor- du. Fakat, bir düşünce aklını kurcaladı: Ya bir ölüm, yaralanma olursa beni de karıştı- racaklar?. Bu soru onun yüreğini sızlattı, gözünün önün- de, gazeteler, fotoğraflar, yazılar, karakol, polis, hakyeri geçti: — Ölürüm... Diye bir ürküntü geçirdi. Hemen içeriye koştu. Cemile göz kırptı, sonra bütün sesile bağırdı — Kaptan, kaptan bırak, senin olacağım. He- pimizi karakollarda süründüreceksin. Yeter artık!. Bu bağırış ve dilek Zekide bir uyanma, bir a- yılma, bir söz dinleme yaptı. Zeki manyatizmaya tutulmuş bir medyum gibi Rizanın üzerinden kalk- ta, uslu uslu, hiçbir şey yapmamış gibi, başı önünde yaptığına utanız, çekildi, Yosmanın Yanına geldi. Riza dayaktan baygınlaşmıştı. Amma, yine söy- ordu: — Burası yeri değil.. Ben sana gösteririm.. Sonra boy ölçüşürüz. Yaama bir komutan gibi: Doktor: — Para birşey değil. Ancak bu baş ağrılarınız beni de üzüyor. Buradayken birşeyiniz kalmamıştı. Dedi. Doktor bunları söylerken gerçekten iç- ten bir sızı duyarak söylüyordu. Onun gençliğine, güzelliğine, yaradılışındaki üstünlüğe, gölgeli, iri kirpikli, simsiyah gözlerindeki ateşliliğe bakarak sızlanıyordu. Doktor, derdini anlatırken bile bütün kıvrak- lığını, civelekliğini üstünde taşıyan ergen kızın ba- kışlarına gözlerini düğümlemiş, dalgın ve bir gö- nül tutukluğile bakar, söylerken daktorun sözleri- ni karşıladı. —a VV 55 gazrumam Yö20: ETEM İZZET BENİCE Ça aa — Haydi bakalım.. Herkes yerli yerin: yine ucuz kurtuldum. Hiç başıma böylesi gelme- Dedi!, mişti. Ne de bıçkın şeylermiş!. Bir kerecik karakola ve gazetecilerin düşseydim, her şeyim biterdi! Diye kendi kendisine düşünüyor, konuşuyordu! TÖBELER OLSUN dilte Gün iyice ağarmıştı. Yosma herkesi dağıttıktan sonra, Cemile: — Bir başka gün. Zekiye de: — Bugün artık bittim. Görüyorsun halimi. de gönderdi. Ve her yandan YİNE O BAŞ AĞRILARI M — Sahi doktor yurdda iken çok iyileşmiştim. Hem sizinle ne iyi arkadaş ve tanış olmuştuk. Hiç sıkılmıyordum. Uzun uzun konuşuyorduk. Güney yurddan çıktığının sekizinci günü yine doktorun karşısındaydı. - Doktör hem borcumu getirdim. Hem de yi- d Derdime ortaklık ediyordunuz. Hastalığımı unu- tuyordum. Belki de sizden ayrıldığım için yine bu derd başıma bindil. Bu sözler bir ok gibi doktorun yüreğine işledi ve onun her vakliki gibi durgun bakışlı gözlerinde bir kıpırdanma yarattı. ne derdlerimi söylemiye geldim. Diye söze başladı ve sürdürdü: T musunuz o gün yurddan çıkarken 225 € gelmek, senin bul- larınla bir arada kalmak? Töbeler olsun... Dedi, evden çıktı. Yolda giderken: — Kurk yılda bir moruğun sözünü dinleyip de evde kalavmısım daha ivi olacakmıs!. Nevse ki, liranın bepsini veremediğime sıkıldım. Yanıma yüz elli lira almıştım. Bugün hepsini getirdim. Fakat bilseniz yine baş ağrılarım ne kadar çoğaldı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: