2 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

2 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ON TELGRAF—İ MARTISIŞ Varşova Müzakereleri Lehistanla İtalya Uyuşabıleceklermı? Müstakbel Harbde: Polonya Nasıl Bir | İHıhaz Edecek Hattıhareket Fransa-îtalya İhtilâfı ve İngiltere B ünlerde politika âlemini jgul eden ehemmiyetli mevzulardan biri de Lehis- ya müzakereleridir. orta Avrupada vaziyeti- Bunun için de Macaristanla Yugosl. lavya arasın- da bir anlaşma tesis etmeğe çalış- l Roma « Belgrad - Budapeşte en bi ildi. Onden gonra da sıra Varşovaya gelecek, lan da bununla birleşecek mihverii iyordu. Hep bu işler Berlin » dahilinde oluyor, Almanya ile saki dostluğa zerre kadar ziyan gelmi- yecek diye söyleniyordu. Fakat İ- talya —arasını talyanın faaliyeti gösteriyordu ki Berlin - Rol kendi vaziyetini kuvvetlendirmek politika âleminde Almanyaya kare çi daha sağlam bir mevki elde et- mek istiyordu. Şu sön bir ay zarfında Yugoslav- yada ve bilhassa Macaristanda şa- | yanı dikkat değişiklikler oldu. Bu | Bibi haller ise Romanın nazarı dik»| kaçacak gibi di ki İtalya Hariciye Nazırı Varşovaya giderken bu cihetleri | de orada konuşmak niyeti ile gi ' n idir. diyordu. Fakat Varşova mülâkat- larında ehemmiyetli tir mevzu daha vardır ki 9 da Akdenizde va- ziyet daha müşkül olur da.Fransa ' Kalya Hariciye Nazırı Kont Ciano He İtalyanın arası daha açılırsa acaba Lehistan ne yapacak, nasıl bir hattı hareket takib edeceği me- selesidir. Buna karşı Lehistan da bundan sonra Avrupada çıkacak hâdiseler de İtalyanın alacağı vaziyı olacağını öğrenmek istiyor. İtal- yanlar Akdeniz meselelerine e - hemmiyet vererek tabil emelle - rinin tatmin edilmesi için uğra- Şirken orta Avrupadaki İşlere e- FRANKİST İSPANYADA: Bir İngiliz Muhabirine Verilen Bir Cevab Franko hükümetinin Hariciye Nazırı Don Jordana Fazıl sert adamlarla yatak odasır açıp içeriye girdiği zaman gördüğü şuydu: Karyola karmakarışık, Oda havasız. Komodinin üzerinde ten- aspirin şişeleri, pamuk pak türük; arkasında bir beyaz gecelik, yatağın yun yatmış. Saçı başı dağınık. Yüzünün rengi kıp- kırmızı. Yatakta kıvrılır gibi uzanmış, Gözleri lük soluk.. Kirpikleri ıslak. Fazıl bütün bunları görünce: — Güney.. Diye seslendi. Genç kadın hiç Fazıl ilerledi, yatağa sokuldu, bir daha seslendi. — Güney... Genç kadın yine cevab vermedi. Doktor sinirli Binirli: Tabil sabahtan akşama kadar bir kadın so- kak şokak dolaşırsa işte böyle olur. Dedi, hasta karşısındaki alışkan! kendiliğinden Güneyin bileğine gitü. Güney birden elinisçekti — İstemiyorum! Farıl -- Nabzina bakacaktım. Dedi. — Nabzıma bakacağın yerde bir hastanın kal- bini kırımamağı düşünseydin. ir İngiliz muhabiri yazıyor! B Cumhuriyet — İspanyasında Barselona düşmeden evvel bulunarak Başvekil Neğrin ile gö- Tüşmüş ve tetkikat yapmış, gü- zetesine -yazmıştı. Sonra- bir de Franko İspanyasına giderek va ziyeti görmeğe gelince Burgosda- ki matbuat müdiriyetine bir tel - graf çekerek müsaade için ken « disine lâzım gelen vesikanın gön- derilmesini islemiş ve gayet na- zizâne müraca; Burgostan aldığı cevab daha na- zikâne olmuş. Matbuat müdürü Büyle bir cevab göndermiş: «Geçenlerde Barselonda Dok - tor Negrinin misafiri olduğunuzu düşünerek — şimdi gönderdiğiniz telgrafın da oraya yollanacak iken yanlışlıkla bu tarafa gönderilmiş olduğunu tzannediyorum. Hür - metler.. gitti. Kapıyı ti var. Güney içinde yüzüko- bulunmuştur. | | hemmiyet vermiyecek midir?. Eğer Akdenizde istediklerini el- de etmek ümldile orta Avrupada Almanyayı büsbütün serbest bı- rakmağa razı oluyorsa İtalya bu- na karşı ne kâr ediyor?. Eğeç böy- le değil de İtalya yine orta Avru- pada nüfuz sahibi olmak istiyorsa Roma ile Varşova arasında nasıl bır teşriki mesai temin edilebile- ir? Varşova mülâkatlarının fi- da ne gibi neticeleri ği de çok geçmeden an- n bir mesele - daha vardır ki o da müstemleke dava- sıdır. Lehistanın müstemleke is- | tediğinden şimdi bahsedilmiş ol- müuyor, Almanyanın müstemleke davası çıktı çıkalı Lehistanın da istediği yerlerden bahsediliyordu. Fakat Lehliler Avrupa haricinde kendilerine yer istemekten mak- sadları Yahudileri oraya gönder- mek için olduğunu — söylüyorlar. Her ne hal ise bu sefer Varşova İtalya Harlciye Nazırı ile Lehis- tan devlet adamları arasında ko- nuşulurken müstemleke bahsi de tazelenecek diye tahmin ediliyor- du. Avrupa gazetelerinin yazdı - ından burmeselenin de iki taraf | arasında görüşülmüş olduğu an- | laşılıyor. | Fakat en mühim mevzu İtalya ile Fransa arasında şimali Afrikada bir kavga çıkarsa Lehistanın e | vaziyet alacağıdır. İtalya öteden- | beri Lehistanın müstemleke sa - hibi olmak emeline müzaheret e- diyor. Şimdi İtalya de kendisinin stabil emelleri» tatmin edilmek | arzüsile bir takım yerler istiyor. © halde İtalya ile birlikte olarak | istediklerini ileri sürse iyi olmaz mi?, İşte tahmin edildiğine göre Varşova görüşmelerinde bu da mevzuu bahsolmuştur. İtalya ile Fransa arasındaki ger- ginlik devam ediyor. Bu gerginliği ortadan kaldır - mak maksadile Romadaki İngiliz elçisi tarafından İtalya hüküme- tine bit takım teklifler vukubul- muş. Bunu Avrupa gazeteleri ya- zıyordu. Bu teklifleri İngiliz Baş- vekili Romadaki İngiliz elçisine | yollamış. Elçi de bunun üzerine fasliyete geçmiş. Fakat Romadaki İngiliz sefareti mehafili bunların aslı olmadığını söyledi. İşte Lehistan ile İtalya arasın- da bir takım meseleler konuşulur- | ken İngilterenin de böyle Pransa ile İtalyanın arasını bulmak üzere | tekliflerde bulunduğu rivayetle- rinin çıkması politika — âleminin nazarı dikkatini celbetmekten ha- Meraklı Şeyler GÜZEL BİR SEYAHAT nrlilere Krah ile Kraliçesi man- yısın $ inde, 38 bin tanluk (Rep- rise) drednotu ile Kanadaya, son 'Ta Amerikaya gidecekler. (Reprise), Portesmul — dersanesindi havuza çekilmiştir. Karinesi temizlen- diklen sonra boyanacaklır. Beri tarafta müretlebala da, Kral ve Kraliçe tarafından sorulacak suallere masıl oevab verecekleri, züverlede te- sadüf ettikleri zaman ne surelle se- Tâmlıyacakları öğretilmektedir. BİR TABLO Adnerikanın gazetecileri W. Randolf Hearst; kiymetli tablolarından bir kıs- mini salmıştır. Bunlar, Fransız ressamlarımın eser- leridir. 17 inci Lüinin Kröze tarafından yapılan bir portresi 200,000 liraya, Ru- senin (Şaranton değirmeni) adlı tab- docu 00,000 liraya satılmışlır. Dobininin (Anvers sahilleri) 80,000 Uraya çıkmıştır. LASTİKLİ AYAKKABL Ayakkablarının altına otomabil ve Bisiklet tekerleklerine konulan şişirme Hüstikler konulamaz mı?, Puzlalı bir san'atkâr, yeni bir ki dura lcad etmiş. Bu kundaranın allı ve çeleri şişirme lüstikli. Tıpkı olomo- bil tekerleği gibi.. Bu yeni kunduraları tecrübe eden- ler gayel kolay ve yoralmadan yürün- düğünü, uzun yolculuklar için ço« fay- dahı olduğunu söylüyorlarmış. ALEKSANDR DÜMA | KAÇ ESER YAZDI? Aleksandr. Düma, 257 roman, 25 pi- yes yazmışlır. Bunlardan büyük — bir para kazandı. Fakat, öldüğü zaman bü- yük bir servet bırakmadı. Düma çök iyi yürekli ve çok eli açık idi. Dostlarından ihtiyaç içinde bı nanlara yardım etmeklen büyük bir zevk alırdı. Fazla da müsrifii. BÜYÜK BİR FOK SÜRÜSÜ Sayfiyeye gitmek sanlarda değli, hayvanlarda da vardır. HMayvanlar da iklim değişlirme ihtiya- cını hissederler. Meksikanın scak sahillerinde bulu- man Fak balıkları her sene Pribilof Maları kıyılarına giderler, yazı orada geçirirler. Fakat bu sayfiyeye gidiş xavallı Pok- lar için büyük bir tehlikedir, Zira a cıların ağlarma, oltalarına — düşerler, Fok derisinden — yapılan kürkler çok kıymellidir ve kibar kadınların mer- gubudur. Pribilof adası birleşik Amerikaya a- Hür, Fok balığı avı İmliyazı bir mu- kavele ile Amerikan, Rus, Japon ve Kanada balıkcılarına verilmiştir. İKi milyonluk bir Pek sürüsünden her sene 60-70 | balıkçıların eline dü - yer. Dünya piyasasında satışa çıkarılan Fok derilerinin yüzde sekseni Pribilef adası kıyılarında avlanmaktadır. Yarın li kalmıyor. — Hastanın sokakta işi ne?. cevab vermedi. Güney yataktan hızla doğruldu: — Ben sokağa gitmedim. Doktorun gözleri bir yıldırım alevine tutul- Lâf.. lığın itişi üe eli l lir muş gibi parladı: Ön üç kere eve telefon ettim. Yoktun: Ben evdeydim. Hem de burada, yatağımda. Neden lâf olsun. Senin serşem hizmetçin kerecik olsun yanıma uğramadı diye sana yas mı söylemiş olacağım! Ve Güney birden köpürdü, birden taştı: — Hem, bana: Yalan söylüyorsun.. Demek hakkını sana kim verdi?. Şimdiye kadar benim sa- na tek kelime yalan söylediğimi gördün mü?. Ve sinirli sinirli, dik konuşarak devam etti: — Ben hastaydım. Sen güttikten sonra tekrar Hai F Ve akşam uyumuşum. Belki saat on dörtte uyandım. K lığım gitmemişti. İki aspirin aklım. Üşümüşüm - diye kaburgalarımın üzerine biraz tentürdi « yot sürdüm. Terlemek için tekrar yorganı başıma çektim. Hemen yataktan çıkmıştım ki sen telefon ettin. Ben doktor kocamdan hasta bırakıp - gittiği ini soracağını beklerken dür karısının sağlığımı, esenli; © bana ağız dölusu lâf etti. Ve hemen karyoladan keskin bir stılışla indi: — $imdi o hizmetçi alçağını kovacağım. Hem yalan söylediği için, hem de sabahtan bu sâate ka- dar bir kerecik yatak odasına gelmediği için, Ben gerçekten de evde olmasaydım, demek ne yatak odasının kapısinı açacak, ne odayı. yorganları ha- valandıracak, ne de temizlik yapmıyacaktı?, Şim- di onu kovacağım. Üstelik kocamla aramı açmak için de bir sürü kepazelik yapıyor. Ve çığlık koparır gibi seslendi: ir kaç yıl oluyor. Bü; B partımanın adı, otomobili- in markası, terzisinin şöh- reti ve nihayet cüzdanının şişkin- liği ile övünür dururdu. Her git- tiği yerde her zaman ve her bahis üzerinde en salâhiyettar söz sa - hibi r, serveti tekrar tek- olarak kendini ileri sün gunu rar söyledikten sonra yaptığı işleri anlatırdı. bol Her meslekten anlıyor, tecrübe sahibi olduğunu iddia eden bu ka- dın o zaman gençti. Yine bir gün bir toplantıda kadınların cesareti meselesi ortay bayan hiç lâfa karışmadan olur mu?. Derhal heyecana kapılıp te- zini müdafaa etmesini bekliyor - dum. Netekim öyle oldu. Söze ka- rışan erkeklerden biri: — Etfendim, kadının cesareti her halde ölçüye gelmez. Adi bir kül- hanbeyi, bir sarhoş, bir kadına arzu ettiği şeyleri yaptırabilir. Fa- kat bu söylediklerim ancak ze- mine ve zamana göre ölçülür. Meselâ gece yarısından sonra 8- sız ve karanlık bir yerde en cesur kadın karşısına çıkacak mütecavi- ze boyun eğer. Hele mütecaviz eli silâhlı ve sarhoş olursa.. deyince YOSMA Y o ganaaammmana V0 87 şasaaaaman Yaran: ETEM İZZET BENİCE oo Doktor sertti: bu sözler bayanı çileden çıkarmı- — Marika.. rik- kızdı, kal evden çıki. Bardi: atıldı. Tabil bizim «MARN», büyük meydan n harebesi... Fransız ordularının taarruzu... Alman ve Fransız karar - gâhında güzeran eden heyecanlı casusluk maceraları... Top, Tü kahramanlık destanları.. Sinema cılık âleminin son 10 senenin en Mmuazram şaheseri, Harp Dönüşü Aşk, Sadakat, Casusluk ve harp filminde seyredenleri hıç kıra, hıçkıra ağlatacak helecanlı ve heyecanlı 2 saat geçirtecekt ir. Baş Rollefde : Raimu, Albert Basserman ve Germaine TAKSİM Sinemasında — Marika. Marika, Doktor şaşkına dönmüştü. Odaya, karyolaya, ilâç şişelerine, sonra karısının yüzüne, ağlamaktan gişer hâale giren gözlerime, soluk yanaklarına, uçı- na başına ve daha sonra hizmetçi hakkındaki ağır, kuvvetli sözlerine bakıyor ne diyeceğini şaşıyodu. Güney bir daha seslendi: k Marika, ağır, ürkek adımlarla, fakat başı da- ima önünde, gözleri daima yere iğik içeriye geldi, Güney Marikayı görünce öfkesinden bir pars gibi ardı, sanki üzerine atılacak ve onu par- çalıyacakmış gibi: — Alçak kız, Doktora nasıl yalan Şimdi sana göstereceğim. Haydi çabuk bohçanı al, Dedi. Hizmetçi kız: — Suç bende doktor. Yatak odasına hiç gir- memiştim. Salonu, yazı odanızı Mutfakta da çok işim vardı. En sonda sını temizliyecektim. Bayanı evin içnde görmeyince sizinle beraber gitti sandım. Diye, doktorun ayaklarına kapandı. Doktorun bir şey söylemesine vakit kalmadan Güney ba- Â yya kâfi geldi. Hiddetle elini ma- saya vurdü vet — Hakikati pek kolay unutu - yorsunuz. İâadin, eğer silâhtan, tehditten, şarhoştan korksa erkek- ler evlerinden çıkamazlar. Kadını tehdid etmek kolay değildir.Hele cesareti fazla ve entektüel bir kadını kimse korkutamaz. Gece yarısından sonra erkekler yam- yamlaşmıyorlar ya?, Onlar da insan, kadınlar da., Er- Bir Gangsterin Hediyesi Yazan: MURAT KAYAHAN yor, meçhul adam a süratle onâ doğru geliyordu. Karanlıkta yüzünü göremediği adamın ispirto kokulu ağzı Le- manın kulağının dibinde harekett geldi: — Hiçbir harekette bulunma * yınız! Ve bu sözlerle beraber karanlık” ta pırıltılı bir kavis yaparak kâ> dınin göğsüne dayanan koca bİr bıçak meseleyi halletmiye — kâfi geldi. Leman moçhul hayduda çantar sını üzattı. Korkunun ilk tesiri İ* çinde birkaç yüz lira bulunan çaf? tanın teslimi idi. Kadın haydudufl çantayı kapıp savuşacağını zan” nediyordu. Fakat meçhul adam çantayı gü" lerek itli ve kadının saçlarındâ dolaşan eli yavaş yavaş göğsünü doğru indi. Haydud kadının hef hareketi kabul etmek mecburl * yetinde kaldığını farkedince bıçâ” ği cebine koydu. Artık apartımanın kapısı önütr de yeni bir sahne cereyan etmiyt başlamıştı. Meçhul adamın hart” ketleri ve Lemanın her şeyi istit yerek kabul eder gibi sessiz kalıff hâdisenin mahiyetini büsbütün d ğiştirmişt. Kapıyı açmak üzert gelen kapıcı mal sahibini yabanci bir erkeğin kolları arasında görült keğin yapabileceği herşeye kadın- (Devamı — incı sahiyede) lar mukatele edebilirler. Bunu - -— yice aklınıza yerleştiriniz! Radyo Kestirme cevab verilmişti, Mü- Proaram nakaşanın bu şekilde nihayetlen- mesi herkesi memnun etmişti. Ç| Ankara Radyosü kü bu sözlerin sahibine hazırlana- ea cak tuzak büsbütün enteresan - laşmış, daha doğrusu —heyecanlı bir hal almıştı. * Gece yarısını iki üç saat geçi - yor. Leman pokerde kazandığı pa- Maları hesablıyarak otomobilden indi ve şoförü savdı. Apartıman kapısına gelinciye kadar yine son restinin mükemmeliyetini düşün- dü. 'Tam elini zile basacağı sıra- da arkasında bir ayak sesi işitti. Sokak karanlıktı. Görleri ancak I- ri bir erkek vücudü karaltısı seçi- yordu. Kapının açılması geciki - », Tayyare, Tanklar arasında Dermoz akıyor ne yapacağını, söyledin. temizliyordum. ak oda- kul borsası (flat). 19 Konuşma (xiraal saali). 1915 Türk müziği ÇPasıl heyeli * Kürdili hicazkâr). v.ı.ıı.rıııııı——ıwııl' ri, Hasan Gür, Basri Üfler, Hamdi TW kay. Okuyanları l*l—lılıl—.“" Tokay, 20 Ajana, meteoreloji haberleri *” Tant borsası (fiat), 2615 Türk müziğl: Çalanlar: Vecihe, Refik Forsan, FW hire Fersan, Cevdet Çağla. Okuyanlar: Sadi Hoşaca, Radife. i— Gülizar peşrevl. 2— Nuri Halll - Hüseyal yarkı - AF ftık yetişir. 3— Zeki Arif « D_—vı-plı Gez dolaş. 4— Zeki Arif » nlllıııvınıu' Karanlık ufukdan, 5— Cevdet Çağla - Taksim. 6— Rast şarkı. 1— Rast şarkı - Çalıma bak efedt 8— Şemseddin Ziya - Kürdili kâr şarkı - Güvenme hüsnüne bu Hi geçer, — Sadellin Kaynak - Kürdili hictf” kâr şarkı - Bir gün yaşadık. 16— Osman Nihat - Nihavand şark” Faima, 21 Memleket maat ayazı 21 Konuşma, 21.15 Esham, tahvilât, kambiye - #7 2130 Müzik (keman sole - Sedel V Ali, piyaneda: Cemal Reşli). 2150 Müzik (Melediler - Pi), 22 Mürik (küçük erkesira < W7 Necip Aşkın) ZI Müzik (cazband - Pi). 1345 - 24 Son afans haberleri ve 77 Tinki program. YARIN 12,38 Türk müziği - Pi. 12 Memleket aat ayarı, alana ve ”” teoroloji haberleri, 12,10 - 14 Müzlk (.“M 1357 Hieri 1354 Rumi 10 —Ğ 1939, Ay 3, Gün 61, Kasım 118 (Devumu vas) yirr'e a g 4 a U PEPSY CT MLCEA h » g* v0 O Gü öğrez Ç öY A VON ger

Bu sayıdan diğer sayfalar: