19 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

19 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ı Yazan; REŞAD FEYZİ ı W olunuzun Üsküdara sık sık düşeceğini lir. Çünkü, şehrin merkezi, iş yer- leri, resmi daireler ve saire hepsi İstanbul tarafındadır. Üsküdara, İstanbullu “Fakat, bilir misiniz ki, Üsküdar, İstanbulun en şirin, en nezih ve temiz bir semtidir. Bugünkü Üs- küdarla dünkü Üsküdsr arasında çok fark olmakla beraber, — size, bugünkü güzel Üsküdarı metede- ceğim, Bugünkü — Üsküdarın ve Üsküdarlıların( derdleri — vardır. Derdsiz baş olmaz. Onların haklı bir takım arzularına derd izmini | verirseniz, istediklerini sıra ile W yazayım: 1 — Üsküdar tramvavlarının sey- rek işlediğinden ve bilet ücretle- rinin pahalılığından — şikâyetçi - dirler. 2 — Vapurların pahalı olduğu- nu ileri sürüyolrar. 3 — Üsküdarın, yıllarca,belde hizmetleri bakımından, ihmal ©- dildiğini söylüyorlar, Belde hizmet; diyince, Bele - diyenin yapması lâzımgelip de yapmadığı, aklınıza nekadar iş ge- liyorsa, bunların hepsini kasdedi- yorum, Yıllarca süren bu bakım- Bızlık ve alâkasızlık. güzel Üskü- darı tenhalağtırmıştır. Daha on yıl evveline gelinciye kader, Üsküdar,| hakikaten, bugüne nazarâtt 'çok | daha kalabalıktı. Üsküdarlılardan bir kıişmı vazide dolayısile Ana - | doluya; Ankaraya gittiler, Bir kışı mi da, İstanbul tarafına göçtiler. İştanbul farafına geçenlerin es- babı'mucibesi şu idi: Yol masrafı! oluyor, şehrin merkezme — uzak, | ihtiyaçlarımızı istediğimiz kolay- lıkla terilin edemiyoruz. Üsküdarın gittikçe tenhâlaştı - gına delil olarak şunu söylüyor - lar: Son senelerde, şehrin hemen her semtinde, yeniden birçok bi- aalar yapıldığı halde, Üsküdar tarafında ayalıpda yeniden y den yapılan he- | mayeler vey Açıkınca, Bağlarbaşı ve civarı ve İstanbul'un Köşe Bucağı Usküdarın Bugünkü İhtiyacları Nelerdir?, Şehrin En Güzel Semti Olan Üsküdar Gittikçe Neden Tenhalaşıyor Boğaz sahille k gibidir. Husus! ser - resmi dalreler bura-| da yeni-binalar yaptırmamışlardır.| Üsküdar, evvelce şehrin en ka- kabalık bir semti İdi. Bilhassa, da-) Ha eski senelere giderseniz, Üs- küdarı, İstanbulun sayfiye lerinden biri olarak görürsünüz. İskeleye çıkınca, sağlı apllı. iki taraf sahil, tamamen, vaktin zen- ginlerine aid yalılarla - dolu idi Sonra, Sultantepe, İhsaniye, Paşa-) kapısı civarı yine zengin konak « ları ile süslü idi. Daha yukarılara zaen hiç y nihayet küçük ve büyük Çamlıca- | lar hep sayfiye yerleri fdi. Hem de mamur, güzel, yolları muntazam sayfiye yerleri. Evveice Çamlı-, | Galra “giden gürel “yöteler vardı. Uzun yıllardan sonra bu şoseler Bözüldu. Senelerce toprak ve ça- mür deryası — halinde kaldıktan sonta, son senelerde, yer yer par- ke kaldırım. yapıldı. Böyle sayfiye yerlerinde, açık- hık, kırlık sahalarda, parke kaldı- tımin nekadar manasız. ve zevk- siz olduğu da ayrı bir meşeledir. Biraz evvel, Üsküdarda yeniden çok az bina yapıldığını söylemiş- tim. Son on beş, yirmi senedir ise, Çamlıca ve civarında, zâamahındâ | €en mutena köşkler birçok bi-| nalar yıkılmuku ve ankazcıya sa- rinde akşam.. tılmaktadır. Çamlıcanın köşkleri birer kuş yuvası kadar zarif ve kıymetli idi. Şimdi, bu küşklerden çok azı kalmıştır. Çamlıcayı güzelleştirme cemi - yeti diye bir teşekkül kurulmuş- tu, Bilmiyorum. bu cemiyet, fiili ve maddi bir iş yapabiliyor mı Üsküdarın süra'lle — gelişmesi, kalabalıklaşması ve imar edilmesi için iyi niyet besliyenler yok de- ğildir. Meselâ, Üsküdar iskele mey> danı, son senelerde — açılmış ve kismen tanzim edilmiştir. Meyda- nın daha ziyade güzelleştirilmesi ve genişletilmesi için, yakında 1- kinci bir istimlâk ve imar proje- sinin. tatbikine geçilecektir. Yazın Üsküdarlılar daha iyl ya- kit geçirebiliyorlar. - Camlıcalara' çıkıyorlar, bahçelere, - gazinola gidiyorlar, Kadıköy tarefına geçi- | yorlar, Üsküdarda Kızkulesi pi diye deniz banvoşu alın sald bir yer c #Çi, Fak, garın kuvyelli zamanı .kış mev - simldir. Kışin, eğlenöcek, gezecek bemen hiç bir yeri yokfür. Üskü- dar, kışın adeta kabuğuna çekilir, dört gözle yazı bekler, K | Üzsküdarın sön imar işi, yeni ya-| 'e binasıdır.| pılmağa başlıyan adl Hatırlardadır ki, adliye binası bir iki yıl evvel yanmıştı. Üsküdar, (ı)nuııı Yacı sahifede) doktor Herman Goöreç is - İ ngiliz istihbarat şebekesi l minde bir Almanın casus olarak İngiltereye geldiğini mey- | dana çıkarmış, Herman — 936 da muhakeme edilerek dört sene hap»| se mahküm edilmişti. İngiliz ga- zetelerinde okunduğuna göre ge- çen gün doktor Horman mahkü- miyet müddetini bitirmiş Ve çı- 1 kar çıkmaz bamen bir vapura at- Jıyarak İngiltereyi son defa se - lâmlıyarak ayrılmıştır. Giderken | şunları söylemiştir: | — Tekrar aileme kavuşacağım ] Dört Yıllık Hasret Yalnız Âilesine Degıl Kendisini Bekliyen Genç Kıza da Kavuşacak diyo seviniyorum. İstikbal için hiç | bir hazırlığım yok. Ne iş yapaca- ğamı kararlaştırmadım. Fakat doktor Herman Gorec'i Almanyada bekliyenler yalnız a- ilesi değilmiş, İngiliz gazetelerinin - dediğine göre Maryan Emig isminde genç bir ktz da herhalde onu bekliyor. Doktor Herman İngiltereye gel - diği zaman yanında bu genç kız da varmış. Bu kızın kâtib olarak yanında çalıştığı - söyleniyordu. Fakat doktor Herman tevkif e- dilmeden pek az evvel İngiltere- den ayrılmağa muvatfak olmuş, yakalanmamıştır. Herman Gorec İngilizlerin tay- yare plânlarını elde etmek için uğlaşmış olmakla muhakeme e- d ki çin ş, fakat bunu inkâr ederek mdisinin bir roman yazmak i- İngiltereye gi mişti. Vapur kalka kolunu uzatarak İngiltereyi etmemiştir nazi üsülünce selâmlamayı da ürmal GARSONUN TAVSİYESİ: | 5—S0 —- 419 MART 199 İSAKA ||Arslan-Kaplan,Maymun, * * ŞAKASI!, K k bir mahalle kahvesi. üç: Birdenbire kapı açılıyor; Şa- ban, büyükrbir telâşla içeri giriyor. Etrafına bakınıyor, Vey- yi görünce: — Çabük, diyör. Ssni evden is- tiyorlar, Çocuğun pencereden bah-| çeye düşmüş, kafası ezilmiş, bey- ni patlamış! Veysi, bu fona haberi alınca ye rinden fırlıyor, dışarı çıkıyor. Ko-| or, | koşuyor Fakat. birdenbire duruy Budala gibi ne k Bizim evde bahçe yok mun da pencereden düşüp kalı ok. Çünkü nme evliyim, ne de çocuğum var. Ne diye kork- tum, ne diye koşuyorum. Buda - la miyim ben... Diye ye dönüyor. yleniyor. yeniden kahve-| Adamın biri lokantı girer, Listeye bakar. Yiyeceği yemeği bir türlü seçemez. Garsonu çağırır: — Ne yiyeceğimi bilemiyorum. Düşünüyorum, haşlamamma mı ye- sem, kızartma mi yesem, patates mi yesci Garson sözünü keserek: — Beyhude üzülmeyiniz. Bir | türlü yiyiniz. Bu saydıklarınızın hepsi içinde var... Demiştir. Kocasını Bırakıp Ka_g_mş! Tehlike Şerefine —Sampanya İçen Güzel Kadın j | | | | Mis Madu esinin güzelliği ile şöhret | S kazanmış olan Mis- Madu | Amerikada aşk macerasile 'de meşhur olmuş bir artisttir. O- mun şöyle bir hikâyesi vardır: Ge- | çen sene kânünüeyvelde tayyare ile İngiltereye gelmiş, Yakat tay- yare bir arıza yüzünden yere ine- Mmemiş, Herkes bir tehlike vuku- undan korkmağa başlamıştır. O zaman Mis Madu bir kadeh şam- panya almış. — Tehlike şerefine diyerek iç- | miştir. Çok geçmeden arıza dü « zelmiş tayya re inebilmiştir. Nevy: £iki artisti Res bundan ne evvel bü kadını kadının sesini ilk duydüğu bırakarak İngiltereye g (Deyamı 6 mer sahifede) - | | bir cihe Fillerin Uyku ve Aşkları Maymunlar Çok Kıskanç Mahlukturlar Yeni Evlenmiş Olan Arslanların Hali de Görülecek Şeydir ir Fransız gazetecisi büyük B yvanların — bayatlarını merak etmiş, bu yolda tet- kiklerde bulunmuş ve sonra da gözetesine bir röporlaj yazmış - Bu ent osan röporlajı hiz de ya gaklediyoruz: nların gece edim. tla, göllerle, kaya» yük bir bahçe, ânlar, karacalar, filler, Bu ây- cins cins kuşlar... kalabalığı, binlerce ki- içinde çalışas Şi $ yanında bu vahşi diyar, ilk lâhzada İnsant ürkü - tüyor, korkutuyor... Müdür profesör Ürben, hayvan- nat ilminde Fransanın en büyük bir âlimidir. Sakin bir sesle İza- hat veriyor; hem de geçecek yer. ler için gardiyana bir plân çizi» yordu. — Hayvanat bahçesini gece zi- yaret etmek biraz mucibi endişe- dir. Fakat, sizin için yapacağımız istisna bu etdiğeyi telâfi edöcektir.| Geçen Bafta, bir gardiyanla iler- lıyordum. Ortalıkta derin bit gü künet Vafdı. Küranlıkta, büyük a- ğaçların yere verdiği gölgelet u-. zanıp gidiyordu. İnsan kendisini vahşi bir or - mâanlıkta sanıyordu. Hava ne 8- cak ne de soğuktu, Gardiyanın se- si, beni bulunduğum yerde dur - durdu: — Dikkat ediniz. şimdi aralanı - lesin bulunduğu dalreye girece - hayatını — Sağınızda!. Genişçe bir kapıdan, bizi rutu - Vat betli ve ot Kokan bir safonuh İçi. he girdik “Ekşi bir koku var. İlk defa eşinmeler, tırnak kaşınma » ları Ve hormurduyu “andiran' ses - ler kulağıma çarpti. “Ansifiri “bir Gökreme.. — Korkmayınız, - 1terğeyinie!. Size bir zararları dokunmaz!.. Küçük bir dehlize döğüü çevri- lçn elektrik ziyası altında güzel Bir erkek arslanla dişisi ' gözle - rime çarptı. Bunlar biribirlerihin yanına g kadar sokulmuşlardı ki adeta bi ribirlerini kücoklamış: gil Gardiyan şu sözleri fısıldadı: — Yeni evliğirler!,; Onları gün- an düz bile çok güç ayırıyoruz!... Hakikaten bu manzara çok gü- zeldi. Elektrik fenerinin - şiddetli ziyasına rağmen onlar hiçde rahal Bız olmuş görünmüyorlardı. Ca diyün; - Yaklaşınız... İstediğiniz gibi Onları okşıyabilirsiniz!. Dedi. Bu teminat beni tatmin etmedi, Fakat, arslanların yanış dan ayrilirken dişişini iyice sep- Tettim. Hatta korka korka enatek nin güzel tüylerini bile okşadım Kaplanların dairesi, d.ha bee ka bir manzara gösteriyordu. Su matra'dah, Cava'dan gelen kaplan (Devamı 6 inci sahifesel için: Almanya 'da Berberler Saçları Toplayıp Hükümete Veriyorlar telvesi dökülüp —atılamaz. Çünkü fincanların dibinde- | ki telveler biriktirilerek kimbilir .| ne kadar yağ çıkarılır. Bu da Deyli Ekspres gazetesinin Almin—l İ çilen bir fincan kahvenia l | yadâ uzün uzadıya — dolaşan bir Londralı «Almanyada bir fin- 1 can kahve içtiğiniz taman zan - I netmeyiniz ki bunun telvesi atı- yüzde yüz lacak. Biriken l işe yarar. Kimyaper bundan yag ve saire çıkarırlar; diyor .Alman- yada her'sene 50,000 ton — kahve telvesi birikeceğini hesub eden mütehassıslar bundan 32,000 ton da yağ çıkarılacağını düşünmüş lerdir. Bir de Almanyada ölen köpek lerin gön.üldüğünü zannetmeme N. Hayvan Jeşlerini toplatanı bir )e Bu Jeşlerden tüe- ddi iptidarye çıkar- da neler çıkacıla- şülüyor. Kullanı! - ale geldiği zannedi- ifade edilecek İngiliz muharriri yazısına de - Kahve Telvesinden Yağ Yaptıkları Gibi Saçlardan da Sanayide İstifade ediyorlar ve Bütün Alman Milleti Hükümetin Her Dediğini Vatan Uğrunda Her Emir Yerine l Getirilir Di t ir Diye Harfi Harfine Tatbi vamla başına geleni de anlatı - ! yor: | .— Maroşal Göring'in dürt sene-| lk plâm için benden de hstifade edildi. Dresdde saçlarımı kestir- mek lâzim geldi. Çünkü o kadar uzamıştı ki tazlıklığım &ö larımın da ağır geleceğinden kork- | tura, Saçlarım” kesildikten sonra | berberi yerden Lüyük bir dikkat | ile topladığını gördüm | suç- Eyliyorlar — Bunları ne yapacaksınız?. Diye sordum. Dedi ki: — Böyle emir vardır. Dökülen saçların tıplanması lâzımdır. Her hafta bunları civardaki berber mektchine götürürüz. Orada saç lar ayrılır. Bunlar toplandığı mü: esseseye göcderilir. — Peki, fakat burları orada ne yaparlar?. (Devamı 6 ancı sahifede) Bir berber verilen emre riayet ederek derhal kesilen saçları dept etmek ve bükümete teşlim eylemek üzcre topluyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: