26 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

26 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çatalca HAKYERİNDE Cinayeti idamları isten en suçlulardan birisi Tıbbıadliye gönderildi IHırsız'ık suçile Şükran Hakyerinde muhakeme ediliyor! Geçen celsede müddeiumu - | mış ve kızcağızı ağır yaralamış. gnî muavini Kâşif tarafından idamları istenen Çatalcanın Hal- laç köyünden Halil İbrahimin katilleri olmaktan suçlu Üzeyr, Mehmet ve Arifin duruşmaları- J(Lş dün ağır cezada devam edi! - Müdafaa yapması beklenen Etem Ruhi, hüküm üzerinde te- sirli olacak bir kaç nokta gör- düğünü söyliyerek tahkikatm genişletilmesini istedi. Ve bu a- Tadasuçlunun ruhi vazi- yetinin tetkiki lâzım gel- diğini, suçlularla şa- bit olafak dinlenen ihtiyar he- yeti arasında evvelce geçmiş ba zı davalar olduğunu ileri süre - rek Üzeyrin tıbbı adlide mua- yenesini istedi. i Mahkeme, bu isteği kabul et- ti ve duruşmayı başka güne bı- raktı. * Pendikte, Osman ismınde birini bir barsak alış verişi re- kabetinden doğan bir kavga ne- ticesinde öldürmekten suçlu İz- mitli kasap Saminin ağır ceza- da duruşması yapıldı ve bazı şa- hitler dinlendi. Gelmeyen şahit- lere tebligat için duruşma başka güne kaldı. * Narlı handa, Kader matba- gsmın üst katında ev olarak kul lanrlan kısma girerek gardropla Tı karıştırırken yakalanan Şük - ran isminde bir. kadının dün mevkuf olarak birinci sulh ce - Zzada duruşması yapıldı. Şükran: — Fena sıkışmıştım. Oraya zi_r su dökmek için girdim! De- l Polis memuru Hasanla,matbaa sahibinin eşi şahit olarak din - lendiler. Hâkim,suçlu Şükriyenin yaşı- nn sorulması için duruşmayı başka güne bıraktı. * Edirneden yüklü olarak İs- tanbula gelen Ali oğlu Ömerin idaresindeki kamyon, Şehremi - ninde Millet caddesinden geçer- m Bekir kızı Sadiyeye çarp - 'AN " tefrikası © 34 Bürhan CAHID tır. Sadiye, Gureba hastahanesi- ne kaldırılmış, şoför Mehmet müddeiumumilikçe tevkif edil - | miştir. * Muhtelif semtlerde 21 ev soyan İbrahimle diğer iki arka- daşı hakkında üçüncü cezada ka rar verilecekti. Fakat suçlular, yeniden bazı müdafaa şahitleri | gösterdiklerinden bunların din - lenmesi için duruşma, başka gü- ne bırakıldı. * Tütün kaçakçılığı yapmak - tan suçlu Şileli Mehmedin duruş ması dün 9 uncüu ihtisas hakye- rinde bitirildi. 8 kilo tütün ve tabanca ile yakalanan Mehmet 6 ay hapise, 40 lira para cezası ödemeğe mahküm oldu. Bir yolsuzluk Meydana Çıkarıldı İstanbul tapu müdürlüğünde tapu ve kadastro mülettişleri tarafından yapılan teftişler so -« nuçunda (netiçesinde) önemli (mühim) bir yolsuzluk meydana çıkarılmıştır. Pul ve tapu mua - melâtı üzerinde yapıldığı anla - şılan yolsuzluk dolayısile bir kı sım memurlar sorguya çekil - miş ve ifadeleri alınmıştır. Bu arada, İstanbul merkez tapu me murlarından Sabriye de işten el çektirilmiştir. Müfettiş Lütfi Can tahkikatı derinleştirmektedir. İlk kısma ait rapor, tapu ve kadastro ve genel direktörlüğüne gönderil - miştir. Yabancı dillerden imtihanlar qmwrüue yabancı diller mek tebi fransızca, almanca, ingiliz- ce B kurlarından C kurlarına geı,—n_ıek isteyenlerin imtihanları bugün 17 de üniversite konfe - rans salonunda yapılacaktır. İm tihanlar yazılı olacaktır . kaplan avcılığma çıkmış Ameri- kalı milyonerler — gibi - burada kendine başka eğlenceler, başka meşguliyetler bulmaktan zevk alıyordu. İlkönce hizmetçiler - den işe başlamıştı. Yaşlı, topaç İstanbuldayken o - saatlarda hâlâ yataktaydı. — Neden sonra ılık banyosuna girer ve öğleye yakın iş odasına geçer. Yemek- ten sonra yazıhaneye giderdi. Ve bu saatlarda Nadya ya 0 - tomobille Beyoğlu mağazaları- nı dolaşır yahut hayvanla kır - larda bir gezinti yapardı. Muhtar Arif burada Nadyayı düşünerek iki başlı yeis duyu - yordu. Nadya. Basibrin'in amele çocukların- dan Lehli mühendis karılarma kadar herkesi meşgul eden Rus güzeli bu talihin kendisini fırla- tıp attığı bu çöl başında muva- zenesini kaybetmemişti. Kocası kadar meyüs değildi. O âdeta ihtişamdan, ıcremomigî'. k:;ıy ve rahat hayattan bri » Afri- ka içlerinde, 1S8Iz ormanlarda gibi hizmetçisi Ayşenin kılığını kıyafetini âîğişıiıd?Ou büyük evlerde hizmetçilere nezaret e . den bir gouvernante süsü verdi. Sonra iki küçük kızın saçlarını kesti. Ayaklarma kısa çoraplar buldu. Ve ikisine de beyaz ön - lükler giydirdi. Evde bir çok şeyler yapmak istiyordu, Fakat ne istese bula - mıyordu. Lehli mühendislerin kadınla- rı onu birer birer ziyaret ediyor- lardı. Nadya, kocalarının mu - kadderatma katılarak buralara kadar gelen bu aile kadınların - dan bir şey anlamadı. Zevkleri, düşünceleri, arzuları bambaşka idi. Dünyadan haberleri yoktu. Bütün meşguliyetleri evlerin- de dikiş dikmek, ufak tefek yı - kamak, örgü örmekten ibaretti. Eğlenceleri de sabahları tenis oynamak, akşamları da hayvan- T SAĞLIK ÖĞÜTLERİ Yurt su istiyor Gazetelerde memleket haber- leri arasında hemen her gün görüyorsunuz. Her taraftan su isteniliyor. Geçen gün Tan'ın aynı nüshasında, aynı sayfasın- da yazılıydı: Aydın şehrinin di- lekleri arasmda en önde temiz su dileği geliyor; Söke muha - biri şehre fenni sürette getirile- cek suyu söylüyor... İstanbul ise kuruluşundan beri — suyu kıt hir şehirdir. Yurdun hemen her tarafın - dan meydana çıkan bu arzu pek haklıdır. Bol su bulunmadan yal nız medeniyet değil, sağlık, hat- tâ yalnızca hayat olamaz. Mede- ni bir şehirde su, israf edilecek kadar, çok olmalıdır. Şehirler büyüdükçe suya ihti- yaç nisbeti de artar. Meselâ bir şehrin nüfusu elli binden az iken günde adam başına iki yüz elli litre yetiştiği halde, daha büyük şehirlerde daha çok fazla, gün- de adam başına bin litreye ka - dar suya ihtiyaç vardır. Her gün adam başına bin lit- re su temin etmiş — olan bDüyük şehirler pek azdır. Bu kadarını meselâ Roma, Viyana, Nevyork şehirleri verebilirler. Paris gün - de ancak dört yüz otuz litre su bulduğu için su yönünden zü - ğürt şehirlerden sayılır. İstanbuldaysa Terkos suyu - nu, Kırkçeşme suyunu, Taksim suyunu, Elmalı suyunu, Halkalı sularını toplar, üstelik Hamidi- ye suyunu da katarsanız günde adam başına yüz litre su bulu - nacağı şüphelidir. Onun için İs- tanbul ömründe yalnız bir defa yıkanabilmiştir. Sulanabilmesi bile pek önemli bir hâdise oldu- ğundan bu önümüzdeki yazın İs- tanbulun sulanacağı aylarca ön- î gazetelerde yazılmıştı. Bere - bt n Fakat'ne Küyü- ar medeniyete, sağlığa uygun sayılamaz. Men - ba sularına gelince, bunların az- lığını düşünmesek bile, elden e- le geçen fıçıların içindeki suyun sağlık kitaplarında yeri olamaz, Medeni bir şehirde neden do- layı bu kadar suya lüzum oldu- ğünu elbette sormazsınız: Şeh- rin temizliği, fabrikaların, oto - mobillerin işlemesi hep suya bağlıdır. Ya, İstanbul gibi de - niz kenarındaki şehirlerde va - purların su ihtiyacı ? Yurdumuzun bir çok tarafla- rı kurak yerler olduğundan bu- ralara lâzım olan suyu dereler- de, ırmaklarda bulmak pek güç- tür. Bir vakıtlar bir mühendis İstanbula lâzım — olan suyu tâ Meriç nehrinden getirmeyi dü- şünmüştü! O #aman yeraltından geçen ırmaklardan su almak usulü bi- linmezdi, Şimdi Berlin gibi, Hamburg gibi çok büyük ve çok temiz şehirler bu usülde geçini- yorlar, larla civarda dolaşmaktı. Bazı geceler gazinoda yemek ten sonra müzik yapıyorlardı. Dansettikleri de oluyordu. Fakat onlar kocalarının yor- zşınlufgunu düşünerek saat on bire gelmeden hemen yuvaları- na çekiliyorlardı. Nadya, yalnız kalmıştı. Gece hayatı içinde yetişen sa lon kadını buraya adapte olamı- yor ve buranım — kadınlarını da kend_ine uyduramıyordu. i &gle yemeklerine gazinoya ilyor. ğini evi irti. Yadi emeğini eve getirti. Akşamları Turgut, Va Şahin, Muhtar Arif ve bazan da ha başkaları gazinoda toplanı - yorlardı. Nadya ancak bu Z2ü - manlar bir az neşeleniyordu. Her akşam sofrasında kibar âleminin en şık kadın ve erkek- lerini görmeğe alışan güzel ka- dın sekiz dokuz saat — kırlarda çalışıp: yorulan bu golf panta- lonlu, sert elli, işçi kıyafetli er- kekler arasında önceleri sıkıldı. Fakat yavaş yavaş kadımlık duy hayli | ne gönderilmiştir. Çocuğu bıra kanfar hakkmda takibat yapıl- | A N POLI Kâathane Dönüşül! Bir sarhoş üç Arkadaşını Yaraladı Cuma günü Kâathaneye eğ - Tenmeğe giden dört arkadaş içip eğlendikten sonra dönüşte kav- ga etmişlerdir. Bunlardan bir tanesi öbürünü — yaralamıştır. Öğrendiğimize göre vaka şöyle olmuştur: Seyfeddin, Ömer, Ahmet, Ars lanın sandalıladönüyor- muşlar, Bunlar aralarında ilk önce bir ağız dalaşmasına baş- lamışlardır. Sonra Seyfeddin ile Ahmet işi azıtmış, kavgaya tu- tuşmuşlardır. Arslanla Ömerin arkadaşlarını yatıştırmağa ça - balamaları işe yaramamış, çok sarhoş olan Ahmet biçağını çe- kerek Seyfeddini kasığından karnından, omuzundan, boğa- zından ve sırtından ağır surette yaralamıştır. Bu hali gören ka - yıkçı sandalı hemen sahile doğ rü çevirmiş ve ona Ömerle Ars lanın da böyle bir teklifte bulun masından kızan Ahmet sandal sahile gelene kadar Arslanı ba- şından, Ömeri de kolundan ya- ralamıştır. Sandalcının bağır - masına koşan halk ve polisler Ahmedi; elindeki kanlı kaması ile yakalamışlardır. Yaralıların üçü de hemen hastahane ye kaldırılmış ise de Seyfeddi - nin çok kan kaybetmesi ve al- dığı yaraların derin olması yü- zünden hayatı tehlikededir. Suç lu emniyet müdürlüğüne gönde rilmiş ve tahkikata başlanmış - tır. * Evvelki gün Mecidiye kö - yünde Sivritaşda Şehreminli Ni- yazi adında biri bir haftalık bir kız çocuğu bulmuştur. Karakol- da baba adı Akdoğan kendi adı Ayten konularak düşkünler evi Maktadu. * Evvelki gece Kasımpaşada oturan Saidin evine hırsız gir - miştir. Bahçe kapısından girdik leri anlaşılan hırsızlar iç kapıyı da kırarak bir çok eşya götür - müşlerdir. Sabahleyin evi bom - boş gören Sait polise baş vur: rak — soyuldüğünü anlatmıştıı Polisçe yapılan tahkikat netice sinde bu hırsızların Kemal ve Niyazi isminde iki arkadaş ol - | dukları anlaşılmış ve ikisi de Yakalanmıştır. Araştırmada eş- yalar da bulunarak sahibine ve- rilmiş, suçlular adliyeye teslim olunmuştur. * Beşiktaşlı, Nazmiye adında bir kadın cuma günü sokakta gezer'sen birdenbire çıldırmıştır. Vaka şöyle olmuştur: Nişantaşında gezmekte -olan | Nazmiye Azim apartımanı öni 5 _Biıim yurdumuzun şehirleri için de bu usülde su aramak iyi olacaktır, sanıyorum. Lokman Hekim beğendirmek arzuları canlan - mağa başladı. Bir akşam bu taraflarda gün batısından sonra çöken serinli - ğe karsı omuzuna aldığı zengin bir kapla gazinoya gelmişti. bAertık yemekllerîni onunla be- raber yemeğe alışmış olan yeni ahbaplarıyla bcrabeıı? masadaki yerlerini almışlardı. i Bir aralık Nadya'nın omuz - arını örtenbu — tüy yakalı ka kaydı ve Nıdyı'nmy yçok gi!reı; dgknlıegi Böründü. Vatson irkil- d!: ,Sıhığı ;ışrııdı:. Moreno'nun gözleri bu çıı ve dü !ur’ıabığlııîı'şetdi. Bi uhtar Arif arkadaşlarımın gerirdikleri bul issetmi: ti. Durakladı. ae et Turgudun kaşları olmustu. Bütün bu gönüllerde ve göz- lerde dal_ışm garip — ihtilâcları âlladya bir kaç kelime ile bağla- Ççatılır gibi — Her zaman yemekte bu kıyafetle bulunmağa alışkınım. Bu zararsız âdeti burada boz - guları, beğenilmek ve kendini mağa lüzum görmedim. İnsan Şirketi Hayriye- ye Boykot Sürüyor Anadolu Hisarlıların Şirketi Hayriye vapurlarına binmemek yolundaki boykotları sürüyor. İki gündenberi bu boykota Kandilli yolcularmdan pek ço - ğu da toplu bir halde iştirak et meğe başlamışlardır. Böylelik - le her iki iskeleden şirket va - purlarına binmeyenlerin sayısı 200 ü geçmiştir. Deniz bayramına hazırlık 1 temmuzda yapılacak olan deniz bayramı hazırlıkları de - vam ediyor. Dün öğleden son - ra şehrimizde bütün deniz te - şekkülleri müdürlerinin iştiraki le C. H. Partisi İstanbul vilâ - yet merkezinde bir toplantı ya- pılmıştır. Toplantıda deniz bayramı için 27 kişilik büyük bir komite se- çilmiştir. Bu komite deniz tica- ret müdürünün başkanlığında hemen işe başlayarak bayram, günü yapılacak şenlik progra - vapurlarına boykot yapanlar Anadolu nden sandalla karşıya geçiyorlar) munı lıımı-lı caklardır. e Fransız harp gemisi geliyor Bu ayın otuz birinde limanı « mıza bir Fransız mektep gemisi ile iki torpito muhribi gelecek ve beş gün kalacaklardır. Bu gemilere mazot vermek üzere dün Batumdan limanımı - za Fransız bandıralı Garon va- puru gelmiş ve Haydarpaşa a « çıklarında demirlemiştir. arıp çağırmağa; gelene ge - çene saldırmağa başlamıştır. Bu aatanla halaamensay elmaş GUeyllÜl * ği taşlarla apartımanın camını çerçevesini indirmiştir. Bu azgın deliyi gören halk kaçışmağa baş lamış, yakım olan karakol ile noktadan yetişen polisler daha fena bir vakanın çıkmasına mey dan vermiyerek delisri şealentarury dardır, TIDDİ adlide yapılan muayenesinde Nazmiyenin - bir cinnet buhranıma uğradığı anla şılmıştır. Nazmiyenin bundan bir müd- det evvvel de yine böyle çıldıra- rak tedavi altına alındığı mey « dana çıkmıştır. * Evvelki gece Cemal ve Dur sun adında iki sandalcı Cibalide odun iskelesinde müşteri bek » lerlerken nöbet yüzünden kav - gaya tutuşmuşlardır. Kavga ne- ticesinde Cemal kamasile Dur - sunun sırtına ve kasığında iki büyük yara açmıştır. Dursun tehlikeli ve baygın bir halde hastahaneye kaldırılmış, Cemal yakalanarak tahkikata başlan - mıştir. rahat ettiği şeyi yapmalıdır de - ğil mi? Ve bu sözlerine sofradaki baş ların eğildiğini görünce gıcık - layıcı tebhessümlerini etrafına gezdirdi. Akşam yemeklerinden sonra gazinonun öteki masaları pek çabuk boşalıyor, kadın er - kek herkes evlerine çekiliyordu. Yalnız — Nadya'nın masası geç vakta kadar şenliğini muhafaza ediyor, yemekten sonra bir par- ti de viski içiliyor ve geç vakta kadar konuşuluyordu. Muhtar Arif karısının hiç ol- mazsa bu kadarcık -eğlenebil - mesinden memnun oluyordu. Ve Nadya yavaş yavaş Basib rin'de taze bir hayat uyandır - mağa başlamışti. Etrafına top - ladığı erkekler gittikçe laha in- celesiyor, değişiyor, trgathaşı - lıktan kurtuluyorlardı. Şirketin mimarr İspanyol Provan: de bu yeni sosyeteye girmişti. — Kırk ::ı geçerken gözleri dönmüş,| Bir otomobil Kâçakçılığı Muhafaza teşkilâtı memurları dün bir kaçakçılık meydana ç- karmışlardır: gümrük resmin - den muaf olarak memlekete so- kulan bir otomobilin makins'- ri sökülmüs--- PerMutto ismin- de bir müşteriye satılmak isten. miştir. Halbuki bu çeşit malların ikin ci ele satılması yasaktır. Tahki- kat sürüyor . Kizılay Haftası Kızılay haftası münasebetile ocak ve mahalle teşkilât heyet « leri tarafından yeni üye yazım? işine dün de devam edilmiştir. İstanbul ve Beyoğlunda bir çok mağaza vitrinleri Kızılayın sa « vaştaki ve yarışta hizmetlerini gösterir levhalarla süslenmiş - tir. Yarın gece Dolmabahçe, ye nicami ve Beyazıt camilerinde Kızılay işareti olan Hilâl ile “Kt zılaya üye olunuz,, şeklinde mah ya ile yazı yazılacaktır. ran bir adamdı. Nadya'nın sofrastna krıştık “ tan sonra neşesi, zevki büsbü tü arttı. Daha ikinci gün başka bir K yafetle gazinoya geldi. Siyab bir elbise giymişti. Ona takılan Şahine kaşların! çattı: — Soframızda dekolte bir Kü dın vardır. Siyah elbise giy' lâzım, Vatson güldü, alay etti: — Kadın soyunurken k'ı;: sında erkeğin giyinmesi, h * de böyle mateme girmiş gib e yah elbise giymesi daha AY'pw lur. Hoşa gitmek istiyorsar nis kryfetile sofraya otur. ğ Bu şakaya rağmen "k".':g yavaş yavaş kendilerine "” daha çekidüzen vermeğe mışlardı. kırkbeş yaşlarında dümdüz bir adam olan Provani'ye arkadaş- ları Dgıı Kişot diyorlardı. Bekı_r. neşeli, korkak olma - sına rağınen cesaretten İem vu- Ve bir akşam Moreno "_î:idf büyük bir demet çiçekle Flb,.-. noya geldi. Çiçeklerini Na ya uzattı: ( vı!)

Bu sayıdan diğer sayfalar: