27 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

27 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

c 27-3- 035 Ankara GAFLAR 19385 BÜTÇESİ ONAYLANDI Memur Aylıkları Ge- cikmeden Verilecek Bütçe Yurdun Her Tarafına Telgrafla Bildiriliyor IHusus? Muhabirimiz Ankara, 26 Kamutay bugün Hasan Sa- kanın Başkanlığında - toplandı. Geçen toplantıda bazı madde - lerden istihlâk vergisi alımması hakkındaki kanumun muvakkat ikinci maddesi encümene geri Vverilmişti. Encümenden tekrar gelen madde okundu. Encümen de yapılan değişikliğe göre vi- lâyet merkezile gümrük bulu - nan yerlerde demir, çelik, ba - kır ve mamulâtı ticareti yapan ithalâtcılarla bunlardan mal a- lıp satan toptancı veya peraken deciler fabrika, imalâthane, ma ğaza ve ellerinde bulunan mal- ları beyannamesini verecekler « dir. Maddede, bu beyannameler Mmüddeti içinde verilmezse veya mallarını eksik gösterirlerse Vergi resen doğrudan doğruya tahakkuk ettirilerek bir misli fazlasile alımır, Ellerinde on to- Bildiriyor | na kadar ham demir ve iki ton kadar ham bakırı bulunanlar beyanname vermiyecekler ve vergiden müstesna bulunacak- lardır. Diğer kısımlar üzerine tahakkuk ettirilecek vergiler aylık müsavi taksitlerle alına - cak deniliyordu. R İsmail Sabuncu, verginin ve beyannamenin vilâyet merkez - lerindeki perakendecilere teş - mil edilmesine itiraz etti. Mad- dte tekrar encümene geri veril- di. Bundan sonra bütçenin gö - rTüşülmesine devam edildi. Va - ridat bütçesi 291 reyle müttefi- ken kabul edildi. Kabul edilen 1935 bütçesi hü kümete bildirilmiştir. Finans Bakanlığı bu akşam bütçeyi memleketin her tarafına telgraf la bildiriyor, Bu suretle memur maaşları, ay başında, geçikme- den verilmiş olacaktır. Kamutay yarın on beşte top- lanacaktır. 8 Şehirler .Ar.ası Telefonu Ankara, 26 (Tan) — Kamutaya gelen bir lâyiha ile Ankara - Istanbul - Avrupa telefon devrelerinin cihazlarını ıslah ve çoğalt- mak için 200 bin liralık taahhüdata girişmek üzere posta telgraf Umum müdürlüğüne salâhiyet verilmesi teklif edilmektedr. Bu süretle Şehirler ve uluslar arası telefon mü i laşmış olacaktır. —— A CELÂL BAYAR'IN SÖYLEVİ Tecim Odaları Kurultayı Son Toplantısını Yaptı Bütün İstihsal Maddelerimiz Birer Birer Elden Geçecek Ankara. 26 (A.A.) — Türk tecim ve endüstri odaları dördün Cü genel kurultayı, son toplantı- Sını, bu sabah saat onda başkan konomi Bakanı Celâl Bayarın başkanlığı altında yapmıştır. Standardizasyon komisyonu - Hünraporu okunduktan sonra Müzakere açılmış, Tarım Bakan lığı adına Saim Atasagun stan - dardizasyonun tarım alanındaki Yeri ve tatbik yolları hakkımda İzahat vermiştir. Şerif Remzi (İzmir) rapor hakkında bir tak- Tir vererek rapordaki fikirlere ta iştirak ettiğin, standardi Zasyonun bütün mallara birden Ve evvelinden verilmiş bir karar değil, ancak tetkik neticesin - de lâzım ve mümkünse tatbik e- GÜlmesi hususunda standardizas Yon komisyonu ile hemfikir oldu Ha bundan bahtiyarlık düy kağünu, takririni bu fikirlerin endisi tarafından anlaştldığı gi lil lnlaşdp anlaşılmadığının bel ıü'_)'llnıı için verdiğini söylemiş- .öıBundan sonra birçok hatipler almış vetakrir sahibi ile wh“"hr_ arasında sorgu ve cevap B inde konuşmalar - olmuştur. U arada Ekonomi Bakanlığı bi dizasyon bürosu müte - diıa:;.:ay Dıâ Bıd:r:ıı:î standar 4 n neden Z: olduğu u izah etmiştir. , Gelâl Bayar'ın sözleri sonomi Bakanı Celâl Bayar, :'." itibariyle bir ihtilâf mevzun “mediğini söyleyerek demiştir - “Ben kendi hesabıma standar dizasyon için şunu söyleyeceğim ki, bu hususta alacağınız karar İtayınızın en mühim karar- larmdan birisi olacaktır. Çünkü memlekete ekonomik alanda ilk ve mühim bir adım atılmış ola - caktır, Standardizasyonun yapıl ması lüzumuna kaniiz, Bunu ifa de etmiş bulunuyoruz, Ancak standardizasyonu yap mak için amatörce fikirlerden de çok uzağız. Başka memleket- ler yapıyor veya yapmıyor, biz öyle bir fikrin peşinde koşmıyo- ruz, Memleketin hakiki menfa - atlerini bu yolda gördüğümüz i- âlırıî:lr:n. bunun ciddi surette tet ile uğraşıyoruz. Beyhude kaybedilmiş zamanları telâfi et- mek istiyoruz. Standardizasyo- nu, bl!üşlılnhuı bütün mallarımı - za şamil bir şekilde yay T id- dia etmek ln“:mığ ı::lznyıdan geçmemiştir. Yalnız şu muhak - kaktır ki, bütün istihsal madde- lerimizi birer birer elden geçire- ceğiz. ,Hepsinin hususi şeraitini tet - k;k edeceğiz. Ayni zamanda ra- kip memleketlerde tabi oldukla- rı şeraitide tetkik ettirdikten sonra, Varacağımız neticenin u - lusal ekonomimiz için faydalı olacağına kanaat getirirsek o - nun üzerinde irkilmeden yürüye ceğiz. Böylece gayet pratik, fa - kat kat'i bir neticeye varmış ola- cağız. Binaenaleyh bize “siz bü tün mallarımızı standardize et - meye karar verdiniz mi?.” gibi TAN Yapı Ve Arazi Vergileri Ankara, 26 (Hususi muhabi. rimiz bildiriyor) — Vefat ve başka sebeplerle sahipleri deği şen yapı ve arazi vergilerinin tahsili için o bina ile alâkası ol- mayan şahısların tazyik edildik leri ve şayi hisseli bina ve arazi vergilerinin — hissedarlarından yalnız birisinden veya bir kaçın | dan tahsiline gidilmekte olduğu yolunda Finans Bakanlığına şi - kâyetlerde bulunulmuştur. Ba - kanlık bu hususta defterdarlık - lara bir tamim göndererek yapı ve arazinin sahipleri bulunma dıkları takdirde, vergilerinin in difa sahiplerinden ve şekillerin- den almmasını, şayi hisseli ara zide de hissedarlardan hisseleri peşinde tahsilât yapılmasını bil dirmiştir. |ANKARA KÜÇÜK |HABERLERİ | * Ankara, 26 (Tan) — Bal- ye - Karaaydın madenlerinin ki- | ralamak ve işletme şirketin mu harrik olarak yakacağı mayi mahrukat 3 sene müddetle re - simden muaf tutulmaktadır. ——— — —— bir sual tevcih edilmemelidir. Böyle bir suale muhatap, ancak amatör insanlar olabilir. Biz, cid di esaslarla uğraşıyoruz. Teknik esasları, ancak memleketin ulu - sal ekonomisine hâdim olmak şartile ele almak istiyoruz. Ku- rultay buna kanaat getirmelidir ve bu sağşlam kanaatini muhitin de yaymalıdır. (Alkışlar). Bundan sonra Turgut (Mani- sa), Nazmi Topçuoğlu, söz al - mışlardır ve raporun - kabulünü teklif etmişlerdir. Müzal_:creniı.n zerine rapor avnen kabul edil - miş, takririn de raporla beraber neşri muvafık görülmüştür. Tecim ve endüstri odaları ka- nun ve nizamnamesinde yapıla- cak tadilât hakkındaki raporun mü-akeresine geçilmiş ve rapor aynen kabul oltmmuştur. Kurul- ray, Weisiciimhura Kanmıntay baş kauhığına, Başbakana çekilen saygı telyazılarına gelan karşı - Tıkları büyük bir tezahür'e karşı lamıştır, Bundan sonra Başkan Celâl Bayar şu sözlerle kongreyi ka - pamnıştır : Ruzmnamede başka iş kalma - mıstır, Ciddi çalışma'arla mü - him kararlara vardını:. Kararla- rınızım ulus için daima olduğu gibi hayırlı olmasını diler, mem- lekevlerine dönecek üye arkadaş | lara se!âmetler İilerim. 4 üncü kurultay kapanmıştır. Atatürk'ün Telyazısı Ankara, 26 (A.A.) — Türk tecim endüstri odaları dördüncü genel kurultayınca oybirliği ile onanan teklif Üüzerine çekilen saygı tel yazılarına aşağıdaki karşılıklar gelmiş ve kurultay - da okunarak alkışlarla karşılan mıştır. C: Türk tecim ve endüstri o- daları genel kurultayı münase - betile hakkımda gösterilen can dan duygulara teşekkür ederim. Reisicumur $ Kamâl Atatürk Tecim ve endüstri odaları ge- nel şu_rult.ıymm hakkımda gös terdiği duygulardan ötürü teşek kürlerimi sunarım, B. M.M. Reisi $ Abdülhalik Renda Tecim ve endüstri odala - rı genel kurultayının hakkım - daki içten duygularına teşekkür eder, çalışmalarının yurt ekono misi için verimli olmasını diler ve sayın özünüzle kurultay üye lerine sevgi ile selâmlarım. Başvekil: İsmet İnönü (Bu yazıdaki yeni kelimeler : itti — Teyit etti, deyim — ifade, Sücl — askeri, yönetim — idare, alan — saha, etkili — tesirli, saptalamak — tespit etmek, aytışma — münaka- şa, bildirik — tebliğ, durum — vazi- yet, çözem — tahlil) İsmet İnönü, Basın kongresin de verdiği söylevle ilk sözlerini perkitti: — Türk havaları tehlükede - dir! Sayın Başbakanın en açık an lamile ortaya koyduğu bu teh - lüke içinde derlediği bütün kor- kunçluğu da kendi deyimi ile gözlerimizin önüne seriyor. Devlet, Başbakanının ağzile şunu söylüyor: — Türk yurdunu karadan, denizden gelecek her türlü sal » dırışlara karşı koruyabilecek kuvvetteyiz. Ancak, her hangi bir gün havadan gelecek, yakın ve uzak saldırışlara karşı zayı - fiz, Almanyadan 4 saatte Edirne ye, Sofyadan 2 satte İstanbula, Paristen 8 saatte Çanakkaleye, Romadan beş saatte İzmire uçul duğu bir devirde bu o demek - tir ki, dünyanın süel ve fenniğ gidişi tamamile değişmiştir. U - | lusların verimi kara, deniz silâh larından ziyade hava silâhları - na ve saatte 500 kilometreye ka dar uçan ve 36 saat havada du- rabilen toplu, tüfekli, torpilli, binlerce kilo gaz, dinamit taşı- yan uçaklara bağlanmıştır. Harp sonu tutumları ve dev- let yönetimleri her alanda nasrl değişmişse silel vargılar da de - ğişimiştir. Ortada hiç bir şey yokken, kardeş kardeş biribirle rinin gözleri içine bakan iki u « hüs arasmda, birdenbire her şey değişebilir. Bir saat önce can ci- ğer sarmaş dolaş olan bu iki u - lus bir saat sonra boğaz boğaza gelebilirler. Ve.. bu boğaz boğa za gelişte ilk amaç ansızın sal - dırmak, ansızın yurdun bütün na ak olacaktır. Tasarlayınız: bin tayyare bir den bir yurdun havasını kaplı - yıvermişler, karga sürüleri gibi şehirler üzerine yayılan bu tay- yareler durmadan içinde taşıdık ları bin bir türlü etkili ölüm yıl- dırımlarını saptaladıkları yerle- re yağdırıyorlar. Her hava torpi Hinin düştüğü yerden bir saniye de öldüren gazlar, dokunduğu yeri çökerten ve yangın çıka - ran alevler, her yayıldığı alanı kasan, kavuran, yıkan yıldırım - lar fışkırıyor. Yarım saat için - de, şehirde ne yıkılmadık fabri- ka, apartıman, ev Lulmış, ne de ölmedik, zehirlenmedik kadın, erkek, çocuk, ihtiyar, genç kal- mış, Eskiden savaş uzun uzun &t - yasal yazışmalar, aytışmalar, korkutmalar ile hazırlanır. İki taraf asker toplar, silâh, ceptia ne yığar ve uzun hazırlıklar - dan sonra tüfek ateşi ile, sınır « lardan başlardı. Oysa ki, şim - di savaş birden bire gökleri kap layan tayyarelerin beynimize, yuvamıza, devlet kuruntağına yağdırdığı yıldırımlarla başla - yacak ve bitecektir. Rahat dö - şeğinizde iken birlenbire patla- yacak ve sizi uçuracak ha- va torpiline nerden geliyor ? diye bakmaya bile vakit bulama dan insanlar ölmüş olacaklar - dır. Bu yüz binlerce yıldırımın bir şehir üzerine bir anda yağ - maya başladığı bir zamanda na- sıl asker toplarsınız, topladığı - nız askeri nereye yığabilirsi - niz, nerede barındırabilirsiniz? Tabiği bunların hiç birisini ya- pamazsınız. Düşman tayyarele- ri yakarlar, yıkarlar, taş üstün- de taş, toprak üzerinde canlı bir ot bile brrakmadan geldikleri yere döner ve bir bildirik yapar lar: — Beş saat önce (..) hava ğından kalkan 1000 tayya - Mi ARADA BİRİ Tayyareye Karşi Tayyare! remiz (...) devletinin — (.) şehirleri üzerinde üçtular ve (..) devletini ulusu ile beraber yok ederek döndüler, (...) devle tinin toprakları artık bizimdir. Şimdi (............) Limanlarından kalkan gemilerimiz askerle dolu olarak bu topraklara yerleşme - ye gittiler. İşte önümüzdeki savaşlar bu savaşlar ve.. böyle savaşlardır. Bu durama düşmemek için tay- yareye karşı yine tayyare silâ - hını çıkarmak gerektir. Bin düş man tayyaresinin duraklardan kalktığını işittiğiniz. dakikada siz de hiç olmazsa bir o kadar uçağı havalandırmaz ve sınırla - rınızın dışında karşılamaz, hattâ onun şehirlerini yıkmağa git - mezseniz, ne olursa olsun yenil- miş ve savaşı kaybetmişsinizdir. Hem de yukarıda çözemini yaptığımız kayıp: anası ile, kızı ile, ihtiyarı ile, delikanlısı ile, evi ile, apartımanı ile, bahçesi, malı, parası, bütün insanları ve varlığı ile kayıptır. . Başbakan günün — birinde Türk ülkesini böyle bir kayıp - tan kurtarmak ve korumak için acı ve açık söylüyor: — En az beş yüz tayyare isti yoruz. Yirminci yüz yılın bugünün- de bundan daha açık, daha ay - dınlık konuşulmaz: Eğer yatağımızdan kalktığı - mız her sabah bu - toprakların bizim olduğuna, havasını ciğer- lerimize doldurduğumuz gökle - rin Türk olduğuna inanmak isti- | yorsak bu beş yüz tayyareyi he- men edinmeliyiz. Ve.. şunu da bilmek gerektir ki: — Tayyareden kaçılmaz..Tay yareye tayyare ile karşı konu - lur. lur. Büyük Türk ulusu İnönünü, Sakaryayı, Dumlupmarı, Loza- nı, ve en son bugünü dişi ile, tırnağı ile, canı ile, malı ile, bü- tün varlığını ortaya dökme ile Bu beş yüz tayyareyi de bu inan, bu güven, bu verim yara - tacaktır. Yeter ki, bugüne kadar ulusal varlığı ve kurtuluşu yolunda hiç bir şeysini vermekten çekin meyen yüksek Türk ulusuna bu tehlükeyi ve bu tehlükenin korkunçluğunu — duyurabilelim, yayalım, O vakit fırıncıya, — Bir okka ekmek ver... Diyebilen en yoksul Türk çocuğu bile bu ekmekten önce 'Türk havalarını, Türk varlığını, Türk verimini, Türk benliğini düşünecek ve: — Bu da tayyare için.. Diye göğzına bir lokma ek - mek, karnma bir içim su indir - meden kesesinden ayıracağı beş parayı, on parayı, beş İirayı, yir mi beş lirayı, yirmi beş bin lira yı tayyare kurumuna verecek - tir. Türk ulusu daima: — 'Herşey ülkü ve ülkü için... Demesini bildi. Etem İzzet BENİCE ——— -- | ŞARKIDIR O! Tuhaflık nedir? Diye sorar- larsa hiç irkilmeden söyleyin: — Beklenmiyen şeydir. Buna eski edebiyatta terdid denirdi... Nasrettin hocanın bü- tün fıkralarındaki - kuvvet bun- dan ileri gelir. Size bir kaç böyle “terdid, söyliyeyim. Görüşürlerken iki birisi bir gün: — Sende hiç “gayreti vata niye,, yok mu? demişti de karşır sındaki şu cevabı verdi: — O torpito idi. Muharebede battı... Birisine bir iş teklif ediyor- lar. Yapacak olan soruyor.., — Aylık kaç para? — Fahri, — © komiktir bilirim. Ceba bını veriyor. Buna benzer bir şey anlattı » Jar Sultan Hamit zamanı Muh- zırbaşı yani o zamanın şer'iye mahkemelerinin baş mübaşiri ölmüş. Oğlu gemilerde ateşcilik falan etmiş, hiç bir yerde tutu- namamış birisi imiş... Gitmiş şeyhülislâm Cemal etendiden, babasının yerine Muhzırbaşı ta- yin edilmesini istemiş... Şeyhülislâm: — Ölamaz... demiş... Bu işler evlâdiye değildir. Ş — Etfendim. Mahalle imam- Tarı, şeyhler falan ölünce oğul « larını yerine geçiriyorsunuz ya! — Önün size şümulü yok!, Bu cevabı alınca işin olmuya- cağını anlamış ve külhanbeylik damarları kabarmış. Şeyhülislâ ma şu cevabı vermiş: — Efendi hazzetleri! O sizir söylediğiniz şüfüli (şumülü ke- Hmesile alay için) şarkıdır. Ga latada balozlarda söylerler... Bu çeşit dışından bir şey an. datır gibi görünen lâkin içi kof ne çok lâflara rastlarız. Lâkin her zaman Muhzırbaşının oğlu gibi cevap verilemez ki! B. FELEK kişiden ——EEMimm Mahsulleri zarara Uğrayanlar Ankara, 26 (Hususi muhabiri miz bildiriyor) — Fevkalâde ârı za dolayısile mahsulleri hasara uğrayan arazi vergilerinin terki ni hakkında alâkadar arazi sa - hipleri tarafından vâki oln mü- racaat üzerine yapılması lâzım - gelen ve muamelelerin lüzumun dan fazla uzaması hasebile alâ - kalıların vergi tediyesine icbar edildikleri yolunda Finans Ba » kanlığına şikâyetler gelmiştir. Bakanlık valilere bir tamim göndererek bu gibi muameleler- de yapılması lâzımgelen mera « gim en kısa müddet içinde ve noksansız bir şekilde intacını ve alâkalr mükelleflerin tasniflere maruz bırakılmaması ehemmi -« yetle bildirilmiştir. Boğaziçi halkı Şirketi Hayriyeye boykot ilân etti — Bir yolcu var !.. (Gazeteler)

Bu sayıdan diğer sayfalar: