28 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 15

28 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 18.3.01 AKADEMİiDE Güzel San'atlar “Akademisi Timari şubesi için birtakım de- dikodular çıktıydı da biz bu de- dikoduların doğru olmadığını Yazıktı. Mühendis mektebinde - )'f Mimari ve İnşaat şubesi ismi- hi değiştirerek sadece inşaat şu- olarak kalıyor. Ve mimari Pübesi de akademide daha geniş ir programla çalışmasına ter- ediliyor. Bir defa bu şube için | Ültür bakanlığı üç bin lira faz- | tahsisat vermiştir. Mimari Şubesinin mühendis mektebine | Bakli şöyle dursun, bilâkis aka- €mide kalacak ve ehemmiyeti- hi daha ziyade arttıracaktır. Haber aldık ki, önümüzdeki e bu şubeye alınmacak olan ta- lebeler mektepte yedirilecek, İÇirilecek ve onlara mektepte Yatıp kalkmaları da temin olu - Bacak. Şu haber güzel san'atlar akademisi tarihinin bir dönüm ioktasıdır. Zira bir vakitler ta- *besine model bulamıyan, tah- Sisatsızlıktan — atölyelerindeki buyalar odunsuz kalan akademi Hgün bu modern ve zengin ltöl_yelm, haftada birkaç defa gî%% muhtelif modellere ma- | S ir. Şimdi de talebe için gü- | geniş veyas Atinada İr sergi | Atinada “Atölye, adlı Bir | San'at klübü var. Bu klüpte bir kş Bi açılmış. Bu, iki ressam ve İt heykeltraşın sergisidir. Res- t Gumaropulos, Gika ve hey- | traş Tombras. N Âtina —muhabirimiz - Fikret f sergiyi gezmiş. Resimlerin Otoğrafileriyle Fikret Adilin Sörüşlerini gelecek hafta bu sü- İi 'arda görecek ve okuyacak- hlu. Yalnız bu hafta size hey- traş Tombras'ın bu sergide rettiği hı irini hkdim ği heykellerden birini i | ediyoruz, KA ,dersler ilerledikçe bu işi başara- | takhaneler hazırlanıyor, Kültür bakanlığının bu alâka ve hima- yesi her türlü teşekküre değer. Akademi bu seneden itibaren | her yönden çalışmasını genişle- tiyor. Eskiden sedef kakmacılı- ğı diye bir san'at vardı. Bu san- at ölmek üzereydi. Zira her şey yeni yeni gençler - çalıştırılma- dıkça ölür gider. Şimdi bu sene- den itibaren şark tezyini san'at- lar şubesine bir de sedef kak- macılığı dersi ilâve edilecek ki, bu suretle bu eksiğimiz de ta- mamlanmış olacak. e 'Tezyinat şubesi afiş kısmı- | mnın da bir eksiği bu şekilde ta- mamlanıyor. Sene başından iti- baren bu kısma bir de Foto montaj dersi ilâve edilecektir. e Üniversiteçe bir nebatat, bir de hayvanat enstitüsü yapılıyor. Bu binaların duvarları freskelr- le, heykellerle süslenecek. Bu freskler ve heykeller için bir müsabaka açılacak ve Güzel san'atlar akademisinde tetkik eültecektir” akuaasta MA | TIYATRO ŞÜKRİYE İstanbul Halkevi tiyatrosun » da çalışan genç san'atkârları si- ze tanıtmağı vaadetmiştik. Bu hafta da size bir bayan takdim ediyoruz. Bu genç kız Şükriye- dir. Şükriye Alayköşkü tiyatro mektebinin en kabiliyetli talebe- lerinden biridir. Hocaları onun sahnedeki muvaffakıyetini çok beğeniyorlar, Geçen hafta Niya- ziye sorduğumuz sualleri ona da sorduk. Aldığımız cevapları aynen yazıyoruz, e — Tiyatroyu seviyor musu- nuz, yoksa geçici bir hevese mi kapıldınız? — Tiyatroyu seviyorum ve bu sevgimdendir ki üç yıldanberi bu yolda ve bu çatr altında ça- lışmaktayım. Yıllar geçtikçe de çalışmayı göze almışımdır. Bu sevginin hiçbir zaman geçmiye- ceğine ve hatta eksilmiyeceğine inancım vardır. — Mektebi takip ettikçe ve j 3iriki HİKÂYEDİR Ayasofyanın mozayiklerini, İskenderin mezarını, Kostanti- nin sakalını görmeğe gelen sey- yahlar İstanbulu geziyorlar. Hipodrom, Burmalı sütun, Çemberlitaş, Kıztaşı, Kariye, Sultanahmet camii, Süleymani - ye, Beyazıt, Yerebatanla, Top- kapı sarayı, müze, her adımda bir antika, Hayranlıkla ağızları açık dolaşıyorlar şehri. Haliç, Eyüp mezarlıkları, Bo- Baziçi, Adalar... “Ne güzel, ne şiir gibi memleket bu,, diyor- lar, bayılryorlar. Bizans kilise- lerini, Osmanlı saraylarını gö- rüyorlar, hayran oluyorlar, Gü- zel!... Domuz sucuğu yapan Avru- pealı pastırmacı, başına kasketi - ni, ayağına golf pantalonunu çekince, cebine papelleri yerleş - tirip yola çıkıyor. Geliyor bura- ya, Yavuz Sultan Selimin züm- rüt kakmalı ekmek bıçağını gör- mek için, Kembriçli Üniversite profesörü Beyazıt kütüphane- sindeki el yazması kitaptan beş satır not almak için Okyanusun fırtınasıma boyun eğerek, de- nizler, karalar aşıyor. Büyük masraflara, müthiş eziyetlere katlanıyor. Bütün bu seyyah | kafilesi tozlu, çamurlu yollar- dan geçerek arıyor bunları ve buluyor. Kanalizasyonları açık kaldırımları atlıyarak şehri cambaz gibi dolaşıyor. Bununla beraber mimarinin şaheserini yaratmış bir milletin bugünkü hayatmı, binalarını, apartıman- larını da görüyorlar. O binalar ki stilleri bozuk, biribiriyle uy- gunlüğü —olmiyan, — ahenksiz, zevksiz, biçimsiz, mendebur şey- ler, İslâm müzesindeki minyatür- leri görüyorlar da, “Resim gale- riniz yok mudur?,, diye soruyor- lar. Bir kozmopolit tercüman onlara: “Müslümanlarda resim günahtır. Türkiyede ressam yoktur.,, diyor. “Heykeltraşımnız yok mu?,, diyorlar. Gene o koz- mopolit tercüman gülerek “Ol- sa bu abideleri ecnebilere yaptı- rırlar mı?,, diyor. “Musikiniz yok mudur ki, radyonuzda Şo- peni dinliyoruz,, diyorlar. Çalgı- t meyhanelere gidip zımbalı rumbalar dinliyorlar. “Hani mil- N danslarınız?,, diyorlar. Bay- ram sokağında Marikanın çifte tellisini seyrediyorlar. Memleketlerine döndüğü za- man bunların bir kısmı “Şarkı gördüm,, diye ciltler yazıyor. Bir kısmı “Türkiyede — gizli âlemler yaşadım, eğlendim,, sa - nıyor. Bu her iki manada da eğ- lenenlerin karşısımna ulusal bir kültür ve san'at varlığımızla çı- | kamıyoruz. Benim de her gün buna içim sızlarmış, Kaç para eder. Elif NACİ — a n SÖz | bileceğinize inanç getirebildiniz mi? — Mektebe wam edip tiyat- ait bilgilerim arttıkça bu san'atın güçlüğünü ve derinliği- | ni, inceliğini daha iyi anlamak- tayım, Fakat gittikçe de heve- sim ve bu işi başarmak için ken- dime güvenim çoğalıyor. — Tiyatroda ne olmak isti- yorsunuz? Şimdiye kadar bu san'at hakkında ne fikir edindi- niz ve sahne üstünde neler duy- dunuz? — Her şeyden önce rolünü anlıyan ve anlatan, yani bir tek sözle seyirciyi kendisine bağlı- yabilen bir tiyatro oyuncusu ol- mak isterim. Kadın olmakla ka- dınlığıma bel bağlayıp geçici ve çabuk eskiyen dar kafalı bir san- atkâr olmak istemem. Tiyatro altı güzel san'atın ağababası hem de bir araya getiricisidir. Sahne üstünde daima korku duydum. Yıllar geçtikçe öyle umuyorum ki korkum artacak, | GÜZEL SAN'ATLAR 15 SÖKE HARABELERİNDE Memleketin her tarafında es- ki eserlere karşı güzel bir titiz- lik var. Her yerde toprak karış karış kazılıyor. Altından taril güzel vesikaları çıkarılıyor, Sö- | keye yakın yerlerde pek çok ta- Tihi eserler, harabeler vardır. Söke'nin 23 kilometre öte- sinde Priyen, 30 kilometre me- safede Balat köyündeki Milet ve 60 kilometre uzağında, Yenihi- sar köyünde Didim harabeleri vardır. Eski saltanat çağlarında, ba- zı Almanlar ve Fransızlar tara- fından bu harabelerde kazıntı- lar yapılmış ve çıkan kiymetli parçalar Avrupaya taşınmıştı. | Kasalara konularak kaçırılmak | istenilen daha birçok eserler de | muhtelif sebeplerden dolayı aşı- rılamamış ve bunlar mahallinde kalmıştı. Bunlar, (Akköy) de müze la hifzedilmekte - dir. Priyen, dört bin yıl evvele aittir. İonyenlerin idare merke- zi olan bu şehir, o zaman deniz kenarında — bulunuyormuş — ve ahalisi denizcilikle vakit geçi- rirlermiş. Harabelerin bugünkü vaziyetine göre denizden on ki- lometre uzakta kalmış. bulunu- yor. Menderes denizi dole'r. dukça Priyenin hayatı gittikçe sönmüş, halkı dağılmış.. (Yon- yen) ler savaş insanı olmadık- larından kimin istilâsına uğra- mışlarsa ona uymuşlar, meselâ İranilerin, Miletlerin birçok de- falar boyunduruğu altına girmiş ler, Milet, şimdiki Balat köyünün bulunduğu yerde kurulmuştu, Gerçi ne zaman kurulduğunu tarih kaydetmiyorsa da Leleç kabilesi tarafından yapıldığı ri- vayet olunuyor. Girit adasından Sarpedo adında bir kamutanın kumandası altında gelen bir kuvvet buradan Leleçlileri koğ- muş ve Milleti kurmuştur. Bun- lar sahip olduktan sonra, bura- iznik'teki Eserler Hayreddin camii yı imar etmişler, komşularla alışveriş bağları tesis etmişler ve üç yüz yıl hakimiyetlerini muhafaza ettikten sonra İrani- lerle badaşmışlar ve Darayı mağlüp etmişlerse de Dara ye- nilmenin acısını çıkarmak için ikinci bir savaşa girişmiş ve bu defa yenerek Mileti baştan başa tahrip etmişler ve Miletlilerin mukaddes — tanıdıkları Didim mabedini de yıkmışlar, yak- mışlar harap etmişler. Didim o zamandanberi — böylece perişan kalmış .Hâlâ da öylece duruyor! Bundan iki ay evvel Sökeden 30 kilometre mesafede ve Piri- yen harabesinden sekiz on kilo- metre uzakta Doğanbey nahiye- sinde araştırmalar, kazıntılar ya pıldı. Denizin sathından aşağı yukarı 1300 metre yüksekte, Peygamber İlyas namına izafet- le tepede bir mezar, birçok sii- tun kaideleri, üç sütun, iki b- lık bulundu. Toprak altında va- ha Priyene ait birçok eserler her halde vardır. Bunların da araştırılmasını, meydana çıka- rılmasını dileriz. Yalnız şurasmı kaydetmek lâzımdır ki, uzak yerlerden ge- len gezginler buralarda barmna- bilecek şöyle böyle muntazamca Sökede güzel Didim mabedinin harabeleri Sökede Dldîm ;nıhcdinin sütun kaidelerinden biri | bir otel bile bulamıyorlarmış. Doğrusu bu, büyük bir noksan- dır. Pis ve karanlık hanlarda tahtakurularile karşılaşan Ame- rikalı seyyahlar ne Şamın şeke- ri derlerse haklıdırlar. Dileğimi- ze bir de bu noksanın telâfisini ilâve ederiz. Sökeden 30 kilometre uzakta Balal'ta bir tiyatro harabesi Orhangazi ile İznik arasımnda- ki yolun kötülüğünden şikâyet eden bir mektup aldık. Bu mektubu İznikte doğmuş Aliyü- cel isimli bir okurumuz yazıyor. Sıkça sıkça gidip geldiği mem- leketinin böyle bakımsız bir hal- de bulunmasından teessürle bah sediyor. Yegâne iskelesi Yalova olan bu güzel memleket, ayni zamanda değerli birçok eski eserleriyle de dikkat ve ehem- miyeti üzerine çekmesi lâzım- gelen bir yerdir. Resmini koyduğumuz Çan- darlı Halil Hayrettin paşa camii bu güzel eserlerdendir. İznik ile Orhangazi yolu yapı- lırsa, gerek gezintilerin gerekse © civarda yakm oturanların ra- hat rahat gelip bu eserleri gör- meleri ve istifadeleri mümkün olabilecektir. Biz de bu res- mi ve mektup yollıyan okuru- muzla ora halkının dileklerine Gemlikte Âbide Güzel san'atlar akademisi mu allimlerinden Hadi, bir Atatürk heykeli dikmek için Gemliğe gitti. Şarbay ile konuştu. Ha- zırlanacak olan heykelin dikile- cek yeri tasarlandı, Parkın de - niz kıyısına kadar - ilerletilmesi ve bitişiğindeki mağazaların yı- kılması kararlaştırıldı. Hadi, di- ğer Bursa kazalarına örnek ol- sun diye bu heykeli ücç bin lira- ya, yani yalnız masraf parasına yapacaktır. Gemlik beldiyesi bu taahhüdü senede bin lira ile üç senede ödiyecek. Hadi değerli heykeltraşlarımızdandır. Gem - lik için güzel bir heykel ha lıyacağından eminiz. ee | kendi öz dileklerimizi de kata- rak bu eserlerin ve bunlara gi- den yolun tamirini rica ederiz,

Bu sayıdan diğer sayfalar: