10 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

10 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A LEPCEERE ÇAE T K N6 2 LİSELERDE imtihanlar Bugün başlıyor Resmi liselerin birinci ve ikin ci sınıflarında, bu sabahtan iti- baren «özlü yoklamalara başla- nacaktır. Birinci ve ikinci yazılı yoklamalarda mecmuu 8 veya daha çok not alan talebeler, bu sefer sözlü yoklamalara girmi- yeceklerdir. Bu gözlü yoklama- lar, geçen yıllardaki kanaat no- tu verilmesi mahiyetindedir. Ancak, yoklamada yalnız ders muallimi değil mümeyyizler de hazır bulunacaktır. Lise son sınıflarında bundan bir kaç gün evvel başlamış olan sözlü yoklamalar devam etmek tedir. ' Resmi orta mekteplerin bü - tün üç sınıfında da sözlü yok - lamalar bu sabah başlamakta - dır. Lise ve orta mekteplerdeki bütün sözlü imtihanlar 25 ha - ziranda bitmiş olacaktır. Hususi lise ve orta mektep - lerin sözlü yoklamaları daha evvel başlamıştır. Ayın on be - sinde bu yoklamalar bitecektir. Yoklamalarda bu yıl da, geçen yıl gibi ikmale kalan talebe sa- yısı epeycedir. Doğrudan doğ- rTuya sınıf geçen talebe adedi hemen her mektepte parmakla sayılacak kadardır. Kültür ba- kanlığı müfettişleri mektepleri dolaşarak yoklama vaziyetleri - ni tetkik etmektedirler. Yokla - malar bittikten sonra, kültür bakanlığı genel müfettişleri An karaya gidecekler ve imtihan vaziyeti hakkında bakanlığa ta- por vereceklerdir. ——— Şarbaylıkla Haliç ş'rkeli arasındaki dava Belediye ile Haliç vapur sos- yetesi arasında açılan davaya 19 haziranda birinci hukuk mah kemesinde bakılacaktır. Bu celk- sede bir karar verilecektir. Mahkemenin şarbaylık lehine karar vermesi ihtimaline karşı şimdiden tedbirler alınmıştır. Bu vaziyette, Haliç vapurları ş_ırhıyhk tarafından işletilecek- tir. Şarbaylık bu iş için, yeni bütçe gelinceye kadar sarfedil- mek üzere 20 bin lira ayırmış - tır. Haliç sosyetesi üç dört yıl- dır belediye hissesini vermemek tedir. Halbuki her yıl 25 bin li- TAN EHİRDE OLUP BİTENLER W Dün hava fırtınalı idi. Pazar olmasına rağmen sahiller bomboşlu — Üniversitede Imtihanlar başladı. Talebeler koridorlarda bile derse çalışıyorlar Florya plâjı için Çalışmalar Flerya plâjınm modern bir gekle getirilmesi için çalışma- Mühendis mekte- | Bergama civarında (KÜÇÜK HABERLER | binde yeni teşkilât Yüksek Mühendis mektebi nizamnamesi Bakanlar Heyetin lar devam ediyor. Hazırlanan | den çıkmış ve Resmi Ceride ile proje bugün kati şeklini alacak- l tır. İstimlâk edilen saha bir mil ilân edilmiştir. Yeni nizamname mektepte yeni ve mühim deği- yon küsur metre murabbardır. | şiklikler yapmaktadır. Mektep Bu arazi (173) bin liraya istim- | müşterek ders gören hazırlık lâk edilmiştir ki metre murab - bar on yedi kuruşa gelmiştir. İstimlâk edilen arazinin hu - dudu kara tarafından Kalikrat- yaya, öbür taraftan da Çekme - ce gölüne kadar uzanmaktadır. Şarbaylık asıl plâjı imar ettik- ten sonra, fazla araziyi belki satacaktır. Kumsalda satılacak bu arazi gayet ucuz fiyatla veri- lecek ve burada şık, ahşap, be- yaz köşkler yapılacaktır. ——— | İçkide hile İnhisarlar idaresi son günler- de hile yapan bir kaç şebeke ya kalamıştır. Bu adamlar, içki şi- şelerini açarak içinden bir mik- tarını almakta ve su doldurarak tekrar kapatmaktadırlar. Kapatırken de şişenin üstün- deki mühür ve bandrolun belli olmamasına azami itina göster- mektedirler. İnhisar — idaresi böyle hile yapan kimseleri takip etmektedir. Bunlar ağır cezaya çarpılacaklardır. Şişeleri ikinci defa kapatırken, şişe mantarla- rını mumlamağa yarayan bir ta kım tesisat ta meydana çıkarıl- mıştır. ——— ra kadar bir para vermesi lâzım :r'. Şırb.ıylâk davayı kazanıp yeteyi devraldıktan — sonra tıi;gı'h:h' yıl hesaplarına ait FKK liralık bir alacağı kala- — Üç aylıklar başladı Dul, yetim ve mütekaitleri: üç aylık maaşları buıihıd:n :: baren mal müdürlüklerinde ve- rilmeğe başlanacaktır. Emlâk da yeni üç aylık ların kırdırılma muamelesine i- ki gün evvel başlamıştır. Erik Çiçekleri Mahmud YESARI — bile aykırı düşecek kadar gü - lünç ve biribirine uygunsuzdu. Doğduğundanberi — gözleri bu zevksizliğe alışmış olan hasta çocuğumun, bozuk zevkli olma- sı, pek tabil idi. Köşkümüzün döşenişini ar - tık, bunu düşüne — düşüne, bir gözönüne getir. Komodinin yanında berjer, şezlongun yanında rokinkşer, çini vazonun yanında âdi cam şişe çiçeklik... Saymakla bitiremem. Bir ço- ğüunu unuttum. Hatırda tutulur gibi değil ki,., Kotra, köşk alm- dı, Yuvamız hazır... Fakat bir engelimiz var, Hem, ne engel, biliyor musun? Yenmek, yık - mak güçün gücü.... Hasta yav- rum, gündüzleri evinden kaça - biliyordu, lâkin geceleri... An - ladın mi, işin fenalığımı.., Tatil gelmiş, artık mektep yalanı da kalmamıştı, — Geceleri, evden Zelzele İstanbul — rasad merkezi dün şu zelzele haberini vermiştir: Cumartesi günü saat 20 yi iki dakika 35 saniye geçe, merkez üstü, rasathaneden 115 - kilc- metre uzaklıkta basit bir zelze- le yazılmıştır. Şehrimizde an- cak istirahatta bulunanların du yabileceği derecede olan bu zel- zelenin Erdek çevresinde oldu- ğu tahmin edilmiştir. Fakat dün Etdek civarında büyle bir zelzele olduğuna dair bir haber alınamamıştır. kaçmanın çaresi bulunmalıydı. Günlerce düşündüm, düşün - İ ,Yumruklarımı sıkıp, dişleri - mi gıcırdattığıma n ee e icat ettikleri halde, kendilerin- den daha küvvetli çıkan şey, pa- ra, yok mu? Dünyada en hl;yuk küvvet... Her şeyi yapan, düzelten, başaran, dw""'_ renkten renge, — şekilden ICU; sokan, hep, hepsi o! Bulduğum çare, şeytanın bile aklına gelmezdi. Hasta yavrumun, zenginlik taslamak illetleri var ya; — işte ben, onları bu zayıf tarafların - dan vurdum. yorduk. Yi 5 Bir gün, konuşu! 'arı adada geçireceğimi söyledim. Derhal renkleri dönüverdi. Köşk aldığımı — duydukları zaman, sapsarı kesildiler. Ben, bütün hilekârlığımı ele almıştım, onların damarına bas tıkça basıyordum. Neye sessiz sessiz gülüyor - sun? Söyleme yavrum, kısmile beş şubeye ayrılmıştır. Bu şubeler yol ve demiryolu, ya pt işleri ve şehircilik, su işleri, elektromekanik işleri, muhabe - re işleridir. Bu şubelerden birin- de tahsil edebilmek için, evve- lâ hazırlık kısmında okumak lâ- zımdır. Yahut, doğrudan doğru- ya teknik kısma girmek isteyen- ler açılacak imtihanda muvaf - fak olmalıdır. Fen Fakültesin - den mezun olanlar da, Faktilte- de okudukları derslerden başka dersler için imtihana tâbi tutu- lurlar ve muvaftak olurlarsa, doğruca beş teknik şubesinden birine alınrlar. Mektepte tedri- satta bulunan hocaların derecsi de şu şekilte tesbit edilmiştir: Müderris, muallim, muavin, a - sistan, lâboratuvar şefi ve tek - nik memurları, Mektep direktöründen başka, beş teknik şubesinin her birinin ayrı bir başkanı vardır. — Uluslar arası sergilerden vergi ve resim alınmıyacak 'Türkiyede açılacak uluslara - rası panayır ve sergilerin vergi ve resimlerden muafiyetine da- ir olan kanun alâkadar dairelere bildirilmiştir. Bu gibi sergilerde yapılacak muvakkat tesisat kah ve, gazino, Luna park, sirk ve sair istirahat ve eğlence yerleri işletenlerden ve satıcılardan ev- velce kazanç vergisi ile mükel - lef bulunmıyanlardan — vergi ve resim alınmıyacaktır. Bu gibi sergilerde, yalnız ser- gi için hazırlanan afiş, ilân, ga- zete, broşür ve saireden de hiç bir resim alınmıyacaktır. Bu gi- bi sergilerde elektrik sarfiyatın- dan da istihlâk resmi almmıya- caktır. Gömülü servet İstanbul hapishanesinde bu - luman Pomak Hasan isminde bir adamın istida ile Müddeiu - mumiliğe müracaat ederek, bun dan on yıl önce Bergama kalesi dibine gömmüş olduğu 50 bin li ralık altın, mücevherat, ve kâ - ad paranın çıkarılmasını istedi - ğini yazmıştık. Mahküâmun istediği yapılmış, kendisi hapishaneden çıkarıla - rak Bergamaya götürülmüş ve gösterdiği yerde aratşırmalar yapılmağa başlanmıştır. Pomak Hasan bu parayr, Mi- dillil.. Kaza Zindan isminde Rumlardan mürekkep bir çete ile birlikte buraya gizlediklerini sonra bir fırsatla Kara Zindan ve muavini Nikolayı öldür - düğünü, bilâhara yakalanarak (10)seneye mahküm edildiğini, şimdi de mahkümiyetini bitire- rek hapisten çıkmak üzere ol- duğunu söylemiştir. Mahküm Bergama civarında uzun boylu tetkikatta yapmış, Kaledibinde hafriyatta bulun - mus fakat hiç bir gey bulama - mışlır. Fakat Pomak Hasan hurada mühim bir define buluaduğun - da ısrar etmekte ve belti de ya- prlan hafriyatta bunun bulunma dığını söylemektedir. Mahküm, bu hafriya'ızı daha iterletilmesine taraftardır. O - nun kanaatine göre bu'ada bir define bulunduğu mu'nakkak - tır. Fakat her nedense bu kaz - ma ameliyesi müsbet bir netice vermemiştir. Fakat alâkadar mahafil bu - nun sırf bir iddia olduğaru, e- ğer define mevcut olsa idi, haf- riyat neticesinde meydana çıka çağını söylemiştir. —— Ziver bey yokuşu Kadıköyünde Zi ve bu yolun temadisi olan Kayışdağı cad çok . tur. Burası yol değil, âdeta bir harabe manzarası arzetmektedir. Haber al - dığımıza göre bura halkı, Belediyeye yüzlerce imzalı bir istida ile müraca- at ederek bu yolun süratle tamirini isteyeceklerdir. * Ankarada kurulan yeni Tarih, Coğrafya ve Dil Fakültesi bu yıl, it- faiye meydanındaki orta mektebe yer deşecektir. Fakülte için gelecek yıl Ce becide yeni bir bina yapılacaktır. * Sünger dalgıçlarına daha uygun bir çalışma usulü bulmak için Mar - mariste altı haftalık bir süngercilik kursu açılacaktır. Burada süngercile- re fenni bazı esaslar öğretilecektir. * Bu ay içinde Brükselde uluslar arası beden terbiyesi kongresi topla- nacaktır. Bu köngreye Ordu saylavı Selim Sırrı Tarcan ve Atatürk Ensti- tüsü beden terbiyesi şefi Nizameddin iştirak edeceklerdir. * Pratik farmakoloğlar birliği se- nelik kongresi 29 Haziran Cumartesi günü saat 21 de Halkevinde yapacak- tır. * İçki Düşmanları Gençler Kurü- mu 12 Temmuzda senelik kongrele- rini yapacaklardır. Gençler bu kon - greden sonra İstanbulun yakın köy- lerinde gezintiler tertip edecekler ve köylülerle temasa başlıyacaklardır. » Birkaç Haftadır ekseriyet olma- dığı için geri bırakdan Güzel Sanat - lar Birliği mimari şubesi kongresi ni- hayet on kişilik bir kongre yapmışlar- dır. Bu kongrede idare heyeti seçimi yapılmış ve Arif İdkınet, Zehı, din din, Şevki, Naci Hüseyin, Adamis se- gilmişlerdir. * Son günlerde şehirde dolaşan bazı başıboş bayvanlara tesadüf edil- mektedir. Bu hayvanlar, öteye beriye zarar vermektedir. Belediye bu husus ta bazı tedbirler almıştır. * Belediye zabrtası memurlarınım bundan sonra, yalnız belediye işlerin- de kullarılması ve emniyet zabrtası işlerine verilmemesi kararlaştırılmış- tır. Çünkü, sayısı zaten az olan bele- diye zabıtası memurları, şehre kâfi gelmemektedir. * Galata — rıhtimini saç levhalar kaldırılmıştır. Fakat, di de Istanbul gümrük baş direktör- düğü, Istanbul Liman ve Rıhtım direk törlüğüne bir tezkere göndererek kal dırılan saç levhalar yerine bir tel örgü konmasını, çünkü böyl: k brrakıl- mağa, kaçakçılığa müsait bir vaziyet ihdas edildiğini bildirmiştir. * Erenköy Kız Lisesi, Yalovaı bir gezinti yapmıştır. lı'lıl:;ı:a; - narcığa gidilmiş ve güzel bi ge- girilmiştir. * Kültür Bakanlığı müsteşarı Rıd- *“patron,, um hatırına geldi, de- ğil mi? Bak, doğrusu, — “pat - ron” uma, bu yandan minnet borçluyum. Onun verdiği hile- kârlık, dessaslık dersini, daha ehil bir usta bulup öğrenemez- dim, Onlara: — Siz, bu yaz, sayfiyeye git- miyecek misiniz? Diye sordum. Karı koca, tutuk tutuk biri » birlerine bakındılar ve kekele - diler: — Düşünüyoruz. ğaB:, türlü Wuk:âl!lluklınnı açı- ramıyorlardı. bindi "ğm Onları, kal- direyordum : ladıkça, ben, ayak — Meselâ, nereyi? Karı koca, — gene bakıştılar, Bakışmalarında, — bir yaralınm cançekişen sızlanışt vardı. Gene kekelediler: — Onu da kararlaştırmadık. Dudak büküp omuz - silkerek kayıtsız görünmek istiyorlardı. Fakat için için kızdıkları, hid - anladım, | detten köpürdükleri, gözlerini | ları büsbütün çıldırtmak için mâ nalı mânasız, kahkahalarla gü - lüyordum, Onlara, yapma bir yalvarışla: — Ne olur, siz de Büyükada ya geliverin... Hep bir arada gü- zel, eğlenceli bir yaz geciririz. Benim kotram da var. Eğleni - rız. Diyordum. r Onların Adaya değil, yerlerin den kımıldanmağa mecalleri yoktu. © gün, kurduğum plânımın birinci kısmını muvaffakiyetle basarmıştım. Şimdi ikinci, son faslı başarmak lâzımdı, lâkin bu, biraz gücce idi. Eğer hilemi hissedecek, sezinliyecek olurlar sa, bütün korktuklarım suya dü şerdi. ) Bir. iki gün sonra onlara git - tim, Oldukca kuvvetli ve hazır- Tıklr idim, Cünkü hasta yavrum . dan, annesile babasınm hallerini soruyor, evin vaziyetini öğreni - yordum, * Bu, zengin görünmek buda - laları, bir sayfiyeye gitmek için can atıyorlar, fakat imkânsız - lık bellerini büküyor; - ellerini, ayaklarını bağlayordu. Beni gördükleri zaman, pek sevinmişler gibi gülümsüyorlar dı. İçin için ürperdikleri muhak kaktı. Ben, o gün, Ada hikâyesini u- nutmuş gibiydim. Hep havadan, sudan, dostlar, ahbaplar arasın da eksik olmayan dedikodular - dan bahsediyordum. Onlar da memnundular ve yü züme dost dost bakıyorlardı. O gün, onları aldım, otomobi limle Kefeli köyüne götürdüm. Neye durguün durgun baktın, çocuğum? Kefeli köyü, bilmiyor musun? Çok uzak ve Üücra bir köy değil... Boğaziçinde, Büyük derenin tam karşısında... Güldüğüme bakıp alay ediyo rum, sanma... Şairane bir yer - dir. Gözlerin parlamasın; seni, oraya götüreceğim. Onun sıra- sı gelecek, her şeyin bir zamanı var, yavrum! Keteli köy, sakin, sessiz bir 10.6.:035 —— BU DA BENDEN ESKİ “DOST, Ata sözlerinin topu birden doğru değildir. Ata sözlerinin içinde öyleleri vardır ki, olanı değil, olması istenileni göste- rirler. Bu bakımdan, bu sözler içinde bir ozanca dilekten başka bir şey olmuıyanları boldur. ESKİ “DOST, DÜŞMAN LOLMAZ! Sözü işte bunlardan biridir bence. Biz adam oğulla- | rnın ilk konuşmağa başladığı- mızdan sen soluğumuzu verinciye kadar arayıp dile- yip, özleyip bulamadığımız, da- ha doğrusu çok az bulduğumuz nesnelerden biri de dosttur, dostluktur. İşte bunun içindir ki, şarabın eskisi gibi, dostun da yıllanmışma, eskisine gü- venmiek isteriz hiç olmazsa, Bu isteğimizi de ata sözü içine sok- muşuz. Oysa ki dostluk şırap gibi değildir. Yıllandızza gü- zelliği, tadı artmaz, çok gez! Çok gez tersine olur, yılların içinde durgun su gibi kurtlanır, yosunlarır, tortulanır. Bunun için de düşmanların büyüğü çok gez eski dosttan çıkar. * Eski dost düşman olur, henı de na- sıl!, Orhan SELİM van Nafiz ve Meslek mektepleri ge- nel direktörü Rüştü teftiş için İzmire gitmişlerdir. * Şehirler arası telefon görüşmele rinde kolaylık olmak üzere, Posta ve Telgraf idaresi bazı yeni tedbirler ale mıştır. Büyük Postahanelerde şehir» ler arası konuşulacak telefonlar için, hususi, küçük köşkler yaptırılmıştır. * Bozuk ve karışık gıda maddeleri satarak halkın sıhhatine zarar veren bazı hileci esnafın isimlerinin bir ka- ra liste halinde ilân edilmesi kararlaş- p tzılimıştı. Sarkayhık hu gihi esnafı tes bit etmeğe başlamıştır. Bu ay sonun- da kara liste ilân edilecektir. * Ekonomi Bakanlığı Deniz müs- teşarr Sadullah dün akşam Ankaraya dönmüş ir, # Mecidiyehüyü ötesinde Zlnsirli kuyuda (454) dönümlük arazi üzerin de kurulacak olan yeni mezarlığın du varları bitmiştir. Şarbayirk bu yılki bütçetine (70) bin lira tahsisat koy- muştur. Bütçe gelir gelmez hemen hazırlığa başlanacak, kış gelmeden herşey tamamlanacaktır. * Kerestecilerde yapılmakta olan şehir muvakkat hâlinin inşaatı bit « mek üzeredir. Hâl binası önünde ya« pılacak geniş rihtim da münakasaya konmuştur. Rıhtımın üzerinde iki yüksek merdi « ven olacaktır. Bu merdivenlerden seb ze ve meyve yüklenip boşaltılacaktır, * Elli yıl Beyazıt yangın - kulesine de nöbet bekliyen kule başağaların « dan Mehmet ölmüştür. SO0 yıllık kule bekçisinin ölümü bütün itfaiyecileri mütecesir etmiştir. # Tahlisiye genel direktörlüğüne ait yeni maaş cetveli kanün şekline girmiş ve tatbika başlanmıştır. Ge- nel direktör asli maaçı 100, muhase- be müdürü aslf maaşı 55 lira olarak tesbit edilmiştir. yer.. Oradaki otele evvelden tele - fon etmiştim. Yukarıda sedde, mükellef bir sofra hazırlayacak lardı. Otomobilden inip de atele gir diğimiz zaman, garsonların be- ni karşılayışları, onları şaşırt « mışt; karı koca dudaklarını 1si- tarak, biribirlerine titrek titrek bakıyarlardı. Uzatmayalım. Otelin sağda - ki odasında biraz dinlendik ve sonra bahçeye çıktık ve yukart seddeki sofranın başına otur * duük. Otelci de, aşçı da, garsonlar da, doğrusu bütün ustalıkları * nı göstermişlerdi. Para, yavrum, para! Her şeX de, en büyük rol oynayan, garâ” dır, diyorum sana! â v Sofrada, onların hasetlerini gıcıklayacak tek kelime söyle < — miyordum; hep onların suyunca gidiyordum. ÇArkası var) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: