3 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12

3 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

y | | Öüny'a Gazeteleri X AN ITALYA - HABEŞ İHTİLAFI ; Habeş İmparatoru 'Amerikan Hearst gazetelerinden: Müussolini, Eden'e atalyanın Hal pistanda takip ettiği siyaseti şu suret- le izah etmiştir: 1 — İtalya Habzistanda Fransa - nın Fasta ve İngilterenin Mısırda el- de ettiği himayeye muadil bir himaye elde etmek istiyor. Bu himaye Habe- şistanın iç hâkimiyetine asla halel ver miyecektir. 2 — İtalyan muhacirleri memleke- tin gelişmesine iştirak etmek için Ha- beşistana kabul edilmelidir. 3 — Habeşistan Italyaya bazı ma- denler ve bilhassa İtalyanın çok müh taç olduğu kereste temin etmelidir. 4 — İtalyanın Masua ve Mogadiski biribirine bağlayan bir demiryolu yap masına müsaade edilmelidir. $ — İtalyan Eritre ve Somali müs- temlekesi öyle bir şekilde genişletile- cektir ki Habeşistanda bundan tama- men istifade edecektir. Mussolini, Edene Uluslar kurumun dan bahsederken Uluslar kurumunun İtalya için Habeşistana bir mikdar muhacir göndermek hakkını tanıdığı- nu söyliyerek demiştir ki: — Ben bu şekilde uluslar kurumi- Te birlikte çalışmağa bazırm. Hattâ Uluslar kurumu askerinin, Italyan as- kerile beraber Hal beraber çalışmalarını da kabul ederim. Fakat ecnebi diplomatların İtalyanlara tel - kinatta bulunmalarını asla ve hiç bir zınân kabul etmiyeceğim.., Mussolini bunc « başka İtalyanın istekleri barışla e. > edildiği takdirde meseleyi Habeşistan ve Uluslar kuru- mile müzakereye girişebildiğini, aksi takdirde, Italyan askerinin, Italyanın Uluslar kurumundan çekilmesini mü- teakıp harekete hazır olduğunu söy- lemiştir. Daily Telegraph'dan: Eden'in Roma seyahati çok sarih o- lan iki tesir husule getirmiştir: Bun- irincisi Mussolini şimdilik an cak askeri bir raferle elde edilecek bir gureti tesviye karşısında bulun - mak istememesini, diğeri de Mussoli- ninin şayet Uluslar kurumu maksadı- na karşı geldiği takdirde Italyayı U- kuslar kurumundan çekmek kararını vermiş olmasıdır. Ingiltere Mussolini- ye Habeşistandaki emellerini tatmin için Ögaden taraflarında müstemle - kelerini genişletmeği ve Habeşistanın şimalinde bir hudud tashihi yapmağı teklif etmiştir. Amerikanın şarkındaki ilk müstem lekeyi bir'3ştirmek hususunda Mus - solininin beslediği arzuyu yerine ge- tirmek için Habeş imperatoru, Italya- men emellerini terviç için, İtalya, Pran sa ve İngiltereden mürekkep bir kon- feransa iştirak etmeği kabul etmişti. Fakat imapratör / İniz bir noktada No, 72 gaSeıt Bürhan CAHIT aile gibi yaşıyan insanlar ara- sında bugüne kadar yüz kızartı- cı bir hâdise geçmemiştir. Fa- kat karın buraya geldikten son- ra bu bakir topraklar bile arka- daş kanı ile kızarmıştır. Muhtar Arif sapsarı olmuş- tu. Turgudun madeni sesi onun başına erimiş bir bronz ağırlığı ile dökülüyordu. Nefesi kesiliyordu. Patron devam etti: — Bazı kadınlar erkeklerin hayatı üzerinde, mesleki üzerin- de yıkıcı tesirler yaparlar, İs- tanbulda ihsas ettiğim fikri bu- rada artık açıkça söylemek lâ- zımdır. Senin bütlün mesleğini, şerefini ve hayatını altüst eden, lekeliyen karındır. Muhtar Arifin gözleri şim- şekleniyordu. İstanbulda olduğu gibi Nad- Mesele Çıkmaza Girdi hk eseri gösterdi: Habe- şistanın siyazal istiklâlinden vazgeç- mesine asla razı olmuyordu. İngiltere, Italyaya karşı bu mühim fedakârlığı temin edebilmek için So- malinin bir kısmını denize doğru uza nan bir Habeş koridoru şeklinde ve taviz makamında Habeşistana verme ğe mütemayil idi. Fakat bu teklifler, Mussolini tarafından müzakereye e - sas olacak bir mahiyette telâkki edil- memiştir. Binaenaleyh mesele tam bir çıkmaza girmiş demektir. Ve Avru- pada yaptığı tesir âti için pek az ümit vericidir. Daily Herald'dan: Bu gailenin bertaraf edilmesine ar- tık imkân kalmamıştır. Ya Mussolini- yi Habeşistanda istediğini yapmakta serbest brrakmalı veyahud eğer İtal - ya savaşa müracaat ettiği takdirde Uluslar kurumu paktında mevcut mü eyyedelerin tatbik edileceğine dair te minat verilmelidir. Italyayı serbest birakmak siyasasının kabulü Uluslar kurumu paktının temelini teşkil eden taahhütlerinden — vazgeçmek demek olacaktır ki bu da müşterek emniyet MUSSOLİNİ için bir *let telâkki edilen Uluslar kurumunun sonu olacaktır. News Chronicle'den: Habeş !mparatoru şu beyanatta bu Tunmuştur; — Harbin önüne geçmek için bi- yük devletlere ve Uluslar kurumuna daima itimadım vardır. Italya hiç bir zaman ekonomik veya toprak terki hususunda Habeşistandan bir imtiyaz istememiştir. Habeşistan hususi eşha- sa veya sosyetelere ekonomik imtiyaz lar verebilir. Fakat bunları hiç bir za- man hükümetlere veremez. İtalyanlar, Habeşistanda şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da diğer ecnebilerin gördükleri muame - lenin aynini göreceklerdir.., Eğer he., po'larsa ü parator âtke- rinin başında bulunacaktır. Yanında Habeşistan başpapası 1 taşıdığı ve Musevilerin evamiri aşereyi sakladığı sandık bulunacaktır. Daily Express'den: Bazı gazetelerin verdikleri haber- lere göre İngiltere hükümetinin oto- ritesile hareket eden Eden Habeşista- nn İtalya aleyhine yapacağı fedakâr. lıklara mukabil, Habeşistana Ingiliz somalisinin bir parçasını vermeği tek- Jif etmiştir. Fakat bunun neticesi ne olacaktır?. Bu teklif, setbest Ingiliz tebaasının, esaretin mevcut olduğu bir memlekete bırakılması demektir. Bu, nefret uyandıran bir tekliftir; İn giliz tebaasını fikirlerini almadan Ha- beş toprağından bırakmak, korkunç biz ticaret işidir. yayı müdafaa etmek için hazır- lanmak istediği belliydi. Turgut ona bu fırsatı vermek için sustu. İstiyordu ki o söyle- sin ve kendisi onun kanaatlerini çürütecek şeyleri anlatmak mev küne gelsin. Muhrta Arif o kadar sersem- Temişti ki, dudakları oynadığı halde ağzından sesi çıkmadı. Gene Turgut devam etti: — Eski bir arkadaş, meslek- daş gibi sana elimi uzattığım zaman dilimin döndüğü kadar bu tehlikeyi anlatmağa çalış- tım, Olamadı. Bugün artık her şeyi söylemek — mecburiyetinde kaldım. Bu kadınla hayatını ayırmadıkça senin için kurtuluş yoktur. Eğer dünyanın en gülünç bir erkeği olarak yaşamak istemi- yorsan şu anda onun yanma dönmemek kararınt verirsin. Çünkü Nadya, seni bu hale ge- tirdiği gibi kalpleriyle oynadığı birtakım insanları da biribirleri- ne düşürmüş, kan döktürmüş, katil yaptırmış tehlikeli bir mah lüktur. Chiappe Ve Duello Godin Nasıl Ettiler ? CHİAPPE Paris » Soir'dan Paris şar kurultayı başkanı Jean Chiappe sabık şar kurulta- yı üyelerinden Pierre Godin ile Tüvelverle döğüşmüştür. 25 adım mesafede dört kür - şun taati edilmiş ve Pierre Go- din sağ kalçasından hafif suret- te yaralanmıştır. Bundan on gün evvel Godin, Chiappe'a hitaben açık bir mek- tup neşretmiş Chiappe bunu ha- karet âmiz addetmiştir. Chiappe, dostları Armand Massard ve miralay İsnards'tar ziye istemeğe memur etmiştir. Diğer taraftan Godin de kendi adına general Brussaud - Des- maillet ve saylav Fioriyi tayin etmiştir. İki taraf Bayan Cetnareanu'- nun apartmanının bahçesinde birleşmişlerdir. İki taraf karşı - laşmazdan bir az evvel Chiappe şahitlerile damadı saylav Hira- ce Carbuccia'nın evinde görüş - müş ve oradan Bayan Cotnare- anu'nun evine gitmişlerdir. Pi- erre Godin ve şahitleri kendisini orada beklemekte idi. Aynı zamanda her iki taraf i- çin de birer doktor hazır bulu- nuyordu. Döğüşmeyi Armand Massard — Bu otomobili bu adam mr — Ne diyorsunuz!.. Ben idare Tanmasını bilmez ki. Muhtar Arifin her tarafı tit- Tuştular? dchl.iniı, cansız bir ses işitil- — Bugün Nadya için mi vu- Tuştular. — Evet. Muhtar Arifin başı önüne düşmüştü. Turgut ilâve etti: — Ve bir ay önce Atik kızı- nin kurşunları ile cezasını bu - lan haydut da (Nadya) nn kur- banıdır. Muhtar Arif irkildi. Başını k_ıldırdı. Patronun tonu hiç de- ğgşmiym madeni sesi devam et- ti: — Evet. Hasso, daha önce Nadyanın yüzüne inen kırbacın intikamını almak için Atik kızı- nın karşısına Amerikalının eli ve Nadyanın teşviki ile çıkarıl- mıştı. Dün boğazlaşarı meslek- daşlar da Nadyanın aşkını pay- laşamıyan iki felâket kurbanı-- dırlar. Muhtar Arif tepesinde bom- ba gibi patlıyan bu haberlerin altında ezilmiş gibiydi, GODİN idare etmiştir. Usulden olan ba- zı merasim yapıldıktan sonra ilk kurşun sesi bahçenin sükü - netini bozmuştur. Birinci defa- sında iki rakip aynı anda ateş etmişlerdi. Bu defa Godin ku - manda verilir verilmez Chiappe de bir kaç saniye sonra ateş et- mişlerdir. Kurşun Godin'e isa- bet etmiş ve oyluk kemiğinin üstünü hafifçe yaralamıştır. Hemen doktorlar yetişerek lâzım gelen müdavatı yapmışlar sa da rakipler birbirile barışma- ğt reddetmişlerdir. Yaralı Godin, yarasının ehem miyetsiz olduğunu söylemiş ve bunu isbat için de kursunu ya - rasından kendi elile çıkarmıştır. Bundan sonra bir zabıt varakası yapılarak doktorlar ve şahitler tarafından imza edilmiştir. Bir Çin ihtilâlcisi idama mahküm oldu Pekin, 2 A.A.— Harp divanı, ihtilâlci gefi Tuan - Şun - Şihi ölüme mahküm etmiştir. Geçen cuma günkü ihtilâlden sonra 109 kişi yakalanmıştır, Bunlar harp divanı tarafından muhakeme edileceklerdir. idare ediyordu? ediyordum. Kocam otomobil kul Turgudun söyledikleri nasıl asılsız olabilirdi ki hepsi taze taze vak'alardı. O bugüne kadar karısının et- rafında ona alâkadar görünen insanların bağlılıklarmı Nadya- nm burada eşsiz bir yüksek ve güzel kadın oluşuna veriyordu. Pirovani'nin evini, eşyasını ve- rişini, Moreno'nun otomobilini onun emrine bırakışını ve bir- çok vesilelerle ona hediyeler yağdırmalarını bu Avrupalıla - rın âyni medeniyetin içinde ye- tişen Nadyaya karşı bir cemile- leri sanıyordu. Demek ki Nadya, o zeki, gü- zel Nadya onu aldatmıştı. Müuhtar Arif terliyen boynu - nu, alnını silerken Turgut elini omuzuna koydu. — Dostum, dedi. Sana dos- tum diye bilmek cesaretini bana ver. Şarklı bir insan gibi elini sı kabilmek için kendini bu gülünç mevkiden kurtar. Patronun kelimeleri bomba gi bi beyninde patlayan Muhtar Arif bütün mukavemetini kay « — ne Göre Hâdiseler DENİZ SIİLAHLARININ AZALTILMASI Genel Bir Anlaşma Olmalı! Le Temps'dan: Laval'in Hariciye Bakanlığında Eden ile vâki olan mülâkatından son- ra ve Eden Londra yolunu tutmadan evvel verdiği diyev Fransız - İngiliz görüşmelerinin mahiyetini tamamen tayin etmektedir. Bu mülâkattan an- daşılıyor ki iki hükümet adamı 3 Şu- bat beyannamesinde gözönünde tutu- Jan meselelerin hallini çabuklaştır - mâk için tutulacak en iyi usulleri ta- yin etmekle meşgul olmuşlardır ve henüz araştırılması bitmemiş olan bu meseleler hakkındaki araştırmalara diplomasi yölile devam - edilecektir. Ayni zamanda bu diyevde, 3 Şubat programını — gerçekleştirmek - ve iki hükümetçe tutulan metodları telif et- mek için müşterek bir kayguda ve ay- ni arzuda bulunduklarına da işaret edilmiştir. Bu bal gençleştirilmiş ve miden kuvvet bulmuş bir Fransız - 'ngiliz çalışma birliği için iyi bir baş- langıçtır. Fakat bu meselenin diplo- masi yolile araştırılmasının tesri edil- mesi için metod hakkında yapılacak ın, sön defa İngiltere ile Al- manya arasında yapılmış olan deniz anlaşmasında olduğu gibi sürprizlere meydan vermiyecek bir şekilde ve hiç bir. iltibasa Rinliki bırakmayan bir tarzda yapılmış olması lâzımdır. Eden, Laval ile geçen hafta vâki o- lan görüşmesinden sonra Londraya mufassal bir telgraf çekerek bazı Bor- gular sormuştu. Eden'in düne kadar hükümetinin bu sorgulara dair olan cevabını vermemesi pek tabil idi. Çün kü İngiliz kabinesi azalarınm, son kararını vermeden evvel Eden'in Pa- tis ve Roma hakkında vereceği izaha- tr dinlemek istemişlerdir. 3 Şubat be- yannamesinde tayin ve Stresada teyit edilmiş olan vaziyeit elân muhafaza etmekte olan Fransa, çok önemli olan bir meselede basit bir teminatla ve gösterilecek hüsnü hiyetle İktifa ede. mez. Almanyanın Versay mushedesi- nin askeri, deniz ve hava kayıtlarını tecavliz etmek suretile silâhlanması- nm İngiltere tarafından mahküm edil mesinden üç ay sonra, İngiltere ile Almanya arasında yapıları deniz an « laşmasından aldığımız tecrübe, yal- nız hüsnü niyet teminatının çalışma birliği siyasasından beklenen faydayı temin etmeğe kâfi olmadığını, ve an- cak kat'i tashhütlerin ona ameli bir kiymet — verebileceğini göstermiştir. Eden ile Laval arasında vâki olan gö- tüşmelerd., iki taraf raumda mevcut samimiyet ile bu mesele açıkça mevzuu bahsedilmiştir. Metod mese- lesine bizce bu derece ehemimiyet ve- sebebi, İngilterede zanne- , mutaassıp bir akiydeci - likten ileri gelmiş değildir. Bilâkis 3 Şubat programınım gerçekleşmesi için bunun fevkalâde mühim bir nokta ol- duğuna samimi kanaatimiz olduğun - dandır. Filhakika 3 Şubat programı silâhların azalmasını Lokarnoyu ve Tuna paktını ve nihayet Avrupanın şarkındaki vaziyetin istikrarını temin edecek olan paktı tamamlayan bir ha va mukavelesinin yapılmasını istihdaf etmektedir. 3 Şubat plânır, bir kül teş- kil etmekte ve tamaman gerçekleşme- dikçe hakiki bir Avrupa cephesi teşki Tini temin edememektedir. Bu mese - Jenin taksim kabul etmemesi öyle bir nisbettir ki bunun üzerinde göz- betmişti. / Bu dakikaya kadar karısını bir melâike gibi görüyor, onun neşesini şuhluk, hafiflik gibi gö renlere karşı bütün sevgisi ile müdafaa ediyordu. Onun kafasında mutlak ola- Tak yerleşen fikir şu idi. Nadya dünyanın belki en şen ve cazibeli kadını idi. Böyle az bulunur bir mahlüku çekemi - yen, yahut onun taşkın, hayat dolu neşesini hafiflik bilip istifa de etmek istedikleri halde bu e- mellerine kavuşamıyan insanlar elbette ona karşı bir takım ileri geri rivayetler çıkaracaklardı. O bunların ne maksatla yara- tıldığını bildiği için bütün bu ka baran dedikodulara karşı kulak larını tıkamağa karar vermişti. Güzel, sevimli, cazibeli bir kadını çekemiyenler ve onu elde edemeyince iftira edenler her halde pek çok olacaktı. Muhtar Arifin kafasına yerle şen bu fikir bu dakikaya kadar yerlerinden çözülmemişti. Fakat Turgudun birbiri arka sına ortaya attığı hâdiseler, va- önünde tutulan esere rarar verme « den fedakârlık etmek kabil değildir. İngiliz - Alman deniz anlaşması bu prensibe çok zararlar vermişitr. Fa « kat ne de olta bu c-laşma bir taraf- hdır. Bunu yapmış olanlar, nihayet umumi bir anlaşma olduğu zaman, ©- Nu bu umumi anlaşma ile telif etmeğe mecbur olacaklardır. Fruisa ve alâ « kadar diğer devletler Almanyanın de» nizde silâhlanamsını umumi bir anlaş ma haricinde hiç bir zaman kabul et miyeceklerdir. 3 Şubat tarihli Fransız - İngiliz be yannamesinde mevzuu bahsedilen me- geleler etrafında münakaşaya girişile- bilir. Fakat bu meseleler biribirine bağlı olduz indan ancak umumi bir sv reti tesviye ile kat'i surette halledile« bilir. Bunları biribirinden ayrt suret. te tetkik etmeğe teşebbüs etmekle, Avrupanın emniyetini temin edecek o lan umüml bir anlaşmaya sed çekil- miş, ayrı, krsmi anlaşmalar karşısında kalınmış olur. ——— Titülesko İngiliz Bakan- larına ne dedi ? Londra, 2 A.A. — Romanya dışarı işleri bakanı Titülesko İn giliz - Alman anlaşmasının mer kez ve doğu Avrupası devletle. rinin durumuyla olan ilgisi Ü- zerine İngiliz bakanlarının dik- katini çekmiş, anlaşmanın bu bölgedeki sonuçlarını anlatmış ve Almanyanmn diplomatik du « rumunu kuvvetlendirmiş oldu « ğunu söylemiştir. İngiliz nazırları Titüleskontm izahlarını kaydetmekle yetsin - mişlerdir. PDT GAT AM FATATERENR Sovyet-Japon Münasebetleri Sovyet Rusyanın Tokyo sefiri Dış işler Bakanı Hirota'ya müraca. at ederek Mançuri hududu üzerin- de Kanda gölü yakininde bir Rus asherinin öldürülmesi üzerine Sov- yet Rusyanın yı:t'ıiı :ouııo etra- fında görüşmüştür. Hirota verdiği cevapta Sovyet askerinin Mançuri topraklarına girmiş olduklarını ve lemiştir. Hirota bundan sonra Sovyet sefi- rine kabinede bu meselenin halli için cereyan etmekte olan müzake- venin neticesini beklemesini bildir. miştir. Rengo Ajansının verdiği ha bere göre Hirota bir Rus - Japoan « Mançuri hudut komisyonu teşkili lü zumuna dair Sovyet sefirinin naza- rı dikkatini celbetmiştir. Sovyet hü- kümeti böyle bir komisyon teşkilini Mançuri hududunda silâhsızlandı - rılmış bir mıntaka teşkili etrafında görüşülmüştür. Ve bu münasbetle Japon Dış işler Bakanı Sovyet sefi- rt1re Rusyanın Mançuri hududunda 200 binden fazla asker bulundurdu gunu ve Japonya ile Rusya ve Mançuri ile Japonya ara- sındaki münasebatın normal bir kil almasını kolaylaştırmak — içi: Sovwwılnh'nül—ııi:!ım veya yarıya indirmerini töylemiştir. AM hat an aa aa aA aN £ aa kalar bu yerleşmiş eski fikirleri birer birer yerinden söktü, attı. Şimdi Nadyanın karanlık, kuş- kulu dumanlı bütün hareketleri ni hâfızasında canlanmağa baş- lamıştı. Akidelerin çözülüşü onlara karşı coşkun bir kin seli gibi in« sanın bütün varlığından akar, Üstüne titrenen o eski, kıymet seçilmez kanaatleri çürük ve küflü çöp parçası gibi alır götü- | Tür. Yeni iman eski akidenin gü - lünç ve zavallı köşelerini aydın lattıkça insan ne biçare kıymet- lere saplanıp kaldığına şaşarak utanır ve hırslanır. Muhtar Arif şimdi Nadya için yılların kafasında biriktirdi; âdeta mukaddes kanaatlerin böy le çürük bir iplik gibi kopup ko Pup açılıverdiğini görüyordu. Dün, sevgi, heyecan ve renk dolu dün, şimdi kapkaranlık bif şüpheden ibaret oluvermişti. Ruhu, yıllarca ağdalı, lüzu * cetli, iltihaplı bir aşk içinde bo' Bulmuş gibiydi. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: