14 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

14 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İtalyaya Gönderdiğimiz Malların Bedellerini Alamıyoruz ? İtalyaya ihracat yapan teci - menlerimiz, gönderdikleri mal bedellerini aylardan beri tahsil edemediklerini ilgililere bildir « mişler, bu işin bri düzene konul masını istemişlerdir. İtalya hü kümeti, memleketimizden yapı- lan ihracat bedellerini bloke 0- larak tutmaktadır. Bu hal, dört aydanberi sürdüğü için, tecimen | ler, mart sonlarında gönderdik- leri emtea bedelini henüz alama» muşlardır, Son durum, ihracat malları - mız için müsait bir pazar sayılan İtalya ile olan tecimel münase- betlerimizi aksatacak mahiyette görülmektedir. — Tecimenlerin verdiği izahat, ancak Ağustos başlangıcına kadar ihracata de- vam olunabileceğini göstermek- tedir. Hattâ birçokları, bu ay s0- nunda teslim edilecek siparişle- ri bile göndermekte tereddüde düşmüşlerdir. Bu konu üzerinde Ekonomi Bakanlığına da malâ - mat verilmiş ve meselenin tetki- kine girişilmiştir. Sebze ve meyva Türkofis, yaş meyve ve sebze racatı işine büyük bir önem vermiş, önümüzdeki mevsim i - çinde dış pazarlara bol sebze ve meyve göndermek için gereken tedbirleri almağa karar vermiş - tir. Ofis, Odesa ve Köstencede- ki Türk konsoloslukları ile te - maslar yaparak yeniden ihracat yapılması imkânlarını aramıştır Evvelce Mısırdan memleketimi. ze gelen turfanda meyve ve seb- ze karşılığı olarak bizden de yaş meyve ve sebze gönderiliyordu. İskenderiye ticaret ataşeliğine atanân Baha, İskenderiyede bu işle meşgul olacaktır, Deniz yo- Hile dışarıya gönderilecek yaş meyve ve sebzelerimiz için so - ğuk hava tertibatlı vapurların muntazaman işletilmesi ve nav- Tunlarının indirilmesi için de lâ- | zımgelen tertibat alınmak üzere dir, Bu arada, ihracat mevsimin de Türk mallarının hususi şilep lerle gönderilmesi, yaş meyve ve sebze ihracatçılarımıza ve kre di ve prim verilmesi de tasarlan mıştır. BORSA 13 Temmuz CUMARTESİ PARALAR Alış 618— 124. 20 Fransız frangı 166— 20 Liret 198, 20 Belçika frangi 79 Drahmi 20 İsviçre ir. Florin 20 Çek Kron Avusturya gili Mark Zleti Pengo liga İsviçre frangı Leva Florin Çekoslovak kuronu Avosturya Pezeta * mi Şirketlahyriye Tramvay Bomonti « Nektar Şark Değirmenleri ... Şark Merkez Eczanesi 425 — — ISTIKRAZLAR Türk Borcu 1 Kupon keşik 277750 m a 25.95 . zi Ergani 95 İstikrazi dahil 94.25 TAHVİLAT 10,25 Rıhtım Kupon Kesik Anadolu 1 ve fi 4440 r ! KUÇUK HABERLER ” Gümrük (komisyonculuğu geçenlerde yapılan son im- tihanın, Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığınca hükümsüz addedil diği gümrüklere bildirilmiştir. İmtihan yenilenecektir, * Selânikte 9 Eylülde açıla - cak olan panayire resmen işti. rakimiz takarrür etmiştir. Bü - tün ürünlerimizi ve endüstri maddelerimizi içine alacak bü - yük bir paviyon kurulacaktır. * Bakanlıktan verilen emir ü- zerine, 65 yaşını dolduran güm- rük memurlarının dünden itiba S TI Kupon kesik | 4475 Anadolu Mümessil Kupon kesik 43,20 ren bütün gümrüklerde alâkala- rı kesilmiştir. İstanbul gümrük- lerinde de birkaç yaşlı memur hakkında bu karar tatbik edil - miştir. * Yerli Mallar Sergisi önü - müzdeki Perşembe günü, Gala - tasaray lisesi binasında, özenle açılacaktır. Sergiye ait son hâ- zırlıklar tamamlanmak üzeredir. Paviyonların inşaatı, en geç çar ri akşama kadar bitirile - cektir, KIRMIZI VE SiYAH “Abbe Pirard'ın ona hiç bir yardımı olmamıştı; ona, günah çıkarma ye rinden başka hiçbir yerde bir kelime bile söylememişti, orada da pek söz söylemez, dinlerdi. Julien kendisine “confesseur,, olarak abbö OCastanö- dei seçse idiiş büsbütün başka olurdu. Julien, tuttuğu yolun delilik oldu» #unu anlayınca iç sıkıntısından da kurtuldu. O güne kadar olan hare- keti ile başma açtığı derdin nereye vardığını anlamak için, artık gurur- Iu bir sükütla arkadaşlarını başın- dan savmaktan da vazgeçer gibi ol du. Ondan işte o zaman öç aldılar. Kendini sevdirmek için yaptıkları hakaretli alaya varan bir hafifseme ile karşılandı. Julien, medresöye gel- diğinden beri geçen her saatin, hele ders dışında geçirilen her saatin, kendisi için ya bir iyiliği, ya kötü İüğü dokunmuş olduğunu anladı: o saatlerde kendine ya birer ikişer düşman daha edinmiş, ve yahut ki gerçekten | faziletsever, hiç olmazsa ötekilerden daha az kaba birkaç medreselinin hayırdilerliğini kaza smıştı. Başına açtığı derd çok büyük- STENDHAL tü ve işin düzeltilmesi için çok uğ raşmak lazımdı. Artık Julien'in görü açılmıştı, her an tetik davranıyordu; kendine yeni bir karakter biçmek lazımgeliyordu. Gözlerinin hareketini düzeltmek ona çok ağır geldi. “Burada herke- sin yere bakması meğer sebebsiz de- ğilmiş. Ben Verriğres'de ne (Okadar İ da toy, kendini beğenmiş bir adam mışm! orada ben yaşadığımı sani yordum; oysa ki sadece hayata ha“ zırlanıyormuşum; işte artık dünya fun asıl hali ile karşılaştım, ömrü- imün sonuna kadar onu her yerde böyle bulacağım, har yerde dört ya- nımı düşman kuşıyacak!,, Sonra ila- ve ediyordu: “Her dakika marallik etmek denezor şey! Herakles'in gördüğü ağır İşler bunun yanında soluk kalır. Yeni çağın Herakles'i, kendisini bütün gençliğinde tez can- h, kibirli diye tanryan kırk kardinal ardı ardına tam On beş yıl tevazu göstererek aldatan | Sicte-Guint'dir., İçinden kızarak: “Burada bilginin hiç de mi değeri yok? diyordu; dog- mayı, kutsal tarihi, bütün burada okutulan dersleri öğrenmeğe, ancak TAN Habeş İşi 1Başı 1 incideğ yapacaklardır. Bugünkü konuşmaların en çetin noktası, denildiğine göre, sınırları andlaşmada pek müphem olarak tas- rih edilmiş bulunan nüfuz bölgeleri- nin İtalyadan yana değiştirilmesi hakkındaki İtalyan ve İngiliz ba. kımlarının uzlaştırılmasıdır. Avenol gelecek hafta başında Ps- rist'e bulunacak ve orada, İngiliz ba- kanlariyle neler görüştüğünü Lavale bildirecektir, Amerika ve Habeşler Marsilya, I3.A.A, — Amerika nın yeni Adis-Abeba işgüderi Jorp Hanson, Adis-Abebaya gitmek Üzere Marsilyada vapura binerken, gazete- cilere şu diyevde bulunmuştur: “ Amerika birleşik devletleri, Ha- beş - İtalyan davasında bekleyici bir durum tutacaklardır. Bununla bera- | ber Amerika Habeşistan'ın ekono- mik gelişmesiyle ilgili (olduğundan bir takım baraj'lar oyapmayı kendi üzerine alması mümkündür. Benim başlıca ödevim Habeşistandaki Ame- rika tebaasının güvenliğini korumak olacaktır.,,, Hull'un söyledikleri Vaşington, 13.A.A.— Habeş msse- lesi hakkında Fransa ve İngiltere el- gileriyle görüştükten sonra, Hull ga- zetecilere, Kelloğ andlaşmasnın, ön- ce olduğu gibi, bugün de 63 devle- ti bağlamakta olduğunu söylemiştir. Hull demiştir ki : “ Amerika, dünya barışının dur- İuğuna Çistikrarma) o bizmet erge- siyle (maksadiyle) bu andlaşma hü- kümleri maocihince ulnmış olan ar: ulusal yükenlerin (teahhütlerin) kud siyetine inanmaktadır. , Japonya ile ticaretimiz Türkofisin Tokyo tecim mü - messilliğine atanan Reşat, dün şehrimize gelmiş, Türkofiste ih | racat tacirlerimizle görüşmüş - tür. Reşat, salı günü vazifesine gitmek üzere yola çıkacaktır. Tokyoda yeni bir mümessillik kurulmasr,. Japonya ile tecimel (ticari) münasebetlerimizin in « kişafı yolunda atılmış bir adım sayılmaktadır. Japonya ile mem leketimiz arasında doğru vapur seferleri tesis edilmesi temini, tasarlanan işler arasındadır. Ja- ponya, şimdilik pamuk ve afyon larmmızın alıcısı vaziyetindedir. Yapılan tetkikat, birçok ham maddelerimizin Yaponyaya ih - raç edilebileceği sonuçunu ver- miştir, Yeni tecim mümessili, Tokyo dan başka diğer Japon şehirle. rinde de tetkiklerde bulunacak » tır, Paris borsası Paris, 13 (A.A.) — 12 Tem- muz tarihli borsa durumu: Değerleri borsası, borsa hafta smı memnuniyet verici bir du - rumla erdirmektedir. Fransız w- Tusal fondalarının canlı ve önem li yükselişi bütün yerli değer - ler üzerinde alım satım muame leleri vukuunu sonuçlamıştır. Bu fondolarda dikkate değer ka zançlar kaydedilmektedir. Yal - niz elektrik değerleri oldukça ö- nemli surette gerilemişlerdir. Arsrulüsal değerlerin de tutti- mu iyidir. Altın karşılıklı tahviller Vaşington, 13. A.A. — Saylavlar kurulunun banka. işleri komisyonu, gösteriş olsun diye bir değer veri- yorlar, Bunları iyi öğrenin demele- ri, çabuk öğreneni övmeleri, benim gibi delileri tuzağa düşürmek için. Benim bütün kıymatım, o saçmaları çabuk kavrayıp bellemekte idi. Yok- sa bunların hakikiğ (değerini onlar da mr anlamış? Yoksa onlar damı bu bilgilere benim baktığım gibi ba- kıyor? Bir de ben kalkmış, o bilgi- nin saçmalığın anladığım için kol tuklarımı kabartıyordum. Her vakit birinci çıkmamın kendine düşman edinmekten başka faydası olmadı. Benden daha bilgili olan Chazel, ce- vablarına budalaca bir şey karıştırıp ellinciliğe kadar düşüyor; bazan bi- rinci oluvermesi dalgınlığından, Ah! M. Pirard bana bir kelimecik söylese ne faydalı olurdu!, diyordu; dini bütün olanlara cennette bir yer sa- tacağım. Bu yeri onlara gözle görü- lür kılmak için yol nedir? benim görüşümün rahib olmıyanların görü- şünden farkir olması.,, Aylarca bütün zamanımı bu yolda çalışmağa vermiş, yine de düşünür, muhakeme eder gibi bir hali olmak- tan kurtulamamıştır. Gözlerini kımıl datması, ağzımın duruşu, İmanın bütün ve her şeye inanmağa, inandı. Rını da İazımgelirse her cefayı, ölü- mü göze alarak müdafaaya hazır ol- duğunu e göstermiyordu. Julien, en kaba köylülerin bu yolda kendinden önde olduğunu görüp (o kısıyordu. Hava Tehlike- sine Karşı! (Başı 1 incide) gerine şehir bandosu İstiklâl marşı- nı çalmaya başladı. Marş, bütün halk tarafından saygile dinlendi. Bayanlar kolunun üyeleri tarafın dan geğirtilen büyük çelenk, heyet elile antta kondu. Programa uyarak, şehir bandosu Cumuriyet 10 uncu yal marşı çaldı. Kürsüye kol başkanı Hakkiye Koral geldi, candan di İ nan açış söylevini verdi ve dedi "İstanbulun asil ruhlu bayan çok yakın bir geçmişin kari günle - rinde İstanbul sokaklarında karşımı za dikilen kara yüzlü düşman asker lerinin yatak odalarımıza kadar gi- ten süngülerinin gece uykularından kaldırılarak Asyam © ,Afrikanın, hücra köşelerinde zmdanlara atılan yurtdaşlarımızın, feci akibetlerini hep hatırlarız. Başkan sözlerine devam sonra sözünü şöyle bitirdi: "Ulusal erkinliğimizi, hürriyetimi zi, korumak ve yurdumuza sahip kal mak için tayyare kurumuna, hava tehlikesini bilen üye olalım. Bu, bü- yük, küçük en kutsal yurd borcu - düre Meliha Avni Sözen Açılış söylevinden sonra kürsüye Meliha Avni Sözen geldi. *Ismet İnönü diyor ki: Havalarımızda tehlike var, 500 u- çak istiyoruz? Diye maz söylevinde * Bu açık Ve acı söz, bize, her yerde olduğu gibi havalarımızda da ayni gücü, ayni kuvveti yaşatmak ö- devi karşısında bulunduğumuzu gös teriyor... dedi, Gemile Şevket Süreyya Meliha Avni Sözen, uzun uzun al. kışlandıktan sonra kürsüden indi. Ba yanlar kolu idare heyetinden Cemile Şevket Süreyya açık bir dille düşün düklerini anlattı. Ezcümle dedi ki: “Uyanık o millettir ki, ber günün takvimine bakarak değil, yılların öte sine bakarak düşünür. Güçlü millet odur ki, yalnız geçmişin zaferlerini harcamakla vakit geçirmez; varlığın da geleceğin hızını ve hırsını taşır.,, Büyüklere telgraf Söylevlerden sonra Başkan Hak- kiye Koral, tekrar kürsüye geldi. » - Büyüklerimize telgraf çekece - gim. Vekâletinizi rica ediyorum.,, de di. Telgraflar çekildi ve radyoda Cu- muriyet 10 uncu yıl marşı çalındı. Marştan sonra Başkan, mitinge ge « lenlere geçilen bittiğini, idare heyetinin Fatihte uçak şehitleri anı- tma çelenk koymaya gideceğini, isti yenlerin gelebileceğini söyledi ve buradaki törene son verildi, Fatihte Taksim alanında kurumun angaje ettiği otomobillerle idare heyeti baş kan ve âzaları, muharrirler ve kuru - ettikten de kaymakamlık hazırlık vaziyetini aldırmıştı. Parkın içi ve dışı oradaki töreni görmek istiyen binlerce halkla dolu idi. Heyet, getirdiği çelengi anıta koy- e Buradaki tören de nihayet bul - ui. Açlık grevi yn 13, A.A, — Verilen bir parolaya uyarak, hapishanelerde ve Völersdorf kampında mevkuf bulu- nan komünistler açlık grewi yapma- ğa başlamışlardır. Nazi mevkuflar da bunlara uymuş iseler de, içlerinden bir takımı bugün vazgeçmişlerdir.. mama aaa “altınla ödeme şartı”nı taşıyan tah- vilât sahiblerinin, iel altın- la ödetmek üzere hükümete karşı da- va açmalarını yasak eden yasa tasla- ğını onaylamışdır. Ama önların düşünür, zuhakeme eder gibi bir halleri - olmaması için doğrusu haylı sebeb vardı. Julien çehresinin ateşli ve kör, her şeye inanmağa, he? ıstırabı çekmeğe hazır bir iman göstermesine çok gay- vet Ediyor, kendini sıkıyordu. Böyle yüzlere İtalya manastırlarında çok tesadüf edilir; o Guerchin de kilise tabloları ile biz dünya adamlarma o yüzlerin en güzel örneklerini birak- mastar (1). Büyük bayram günleri medrese talebesine domuz sıcuğu ile “ehouc- route,, verildi. Jullen'in sofra komşu- ları, onun bu bahtiyarlığa pek aldı- rış etmediğini farketmişlerdi; ilk bü. yük suçlarından biri...ff Julien'in böylece gözü açıldıktan sonra, haftada beş defa tesbih çek- mek, Sâcre - Cocur ilahileri ve daha bunlara benzer dualar, ibadetler, gö- ze en çarpan hareketleri oldu; oysa. ki daha birkaç gün önce bunları, in- sanı sıkıntıdan öldürebilecek şeyler sayıyordu. Kendini sıkıca bir göz- den ren ve yapabileceklerini gö- © büyütmemeğe, en çok buna dikkat eden Julien, medresede birer örnek diye gösterilen talebeler gibi ber an anlamlı işler görmeğe heves etmedi; böyle dinde kemale erdiğini sandıracak işlere daha vakit vardı. Medresede, mesela bir rafadan yu- murtayı öyle bir yiyiş vardır ki in-/ sanın zahidlikte ilerlediğini bildirir, Apoyevmatini gazetesi hükmün ka fileşmesinden sonra mahkemenin na sl cereyan etmiş olduğunu yazar. Kostantinidis bu tafsilâtta ismi geç- İ tiği bahanesile dava safahatma ta - allâk etmiyen ve reklâm mahiyetin - de olduğu iddia edilen bir yazıyı Apoyevmatiniye gönderir. Gazete bu nu basmaz ve bunun üzerine cevap sahibi gazete aleyhine bir dava açar. Dünkü duruşmada, işte bu davanın müdafaası yapıldı. Ve suçlu gazete- cilerin vekili avukat Vasfi Raşit bir saatten fazla süren müdafaasını yap- t. Hülüsaten dedi ki : — Hâdiseye geçmeden evvel afaki İ surette, cevap hakkını mevzuu bah - setmek isterim. Matbuat kanunu, 48 inci maddesinin bir fıkrasında "bir gazete neşriyatında zikr ve telmih €- dilen hakiki veya hükmi şahısların o neşriyata cevap vermeğe hakları vardır.,, der, Kanunun bu fıkrasına bakılımca ilk nazarda cevap vermek hakkının mutlak ve umumi olduğu kanaati bâ sl olabilir. Yani cevabın şeklini ve metnini tayin etmek hakkı, ismi zik reğilen şabsa âit olduğu kanaati hâ- sil olur. Bunun böyle olamıyacağını yüksek kanaatlerinize ufak bir mi - salle arzedeyim: yarın çıkacak olan gazeteler, huzurunuzda geçen muha kemelerden, hakları olduğu Üzere bahsederken, “mahkeme Bürhaned - dinin riyasetinde filân âzadan mü - rekkep olarak, iddia makamında da filânca sat bulunarak teşekkül et - miştir,, demis olsa, adınızm gazetede geçtiği bahanesile bu meşriyata ce- vap vermek hakkını kendinizde bu - İur musunuz? Eğer bulamazsanız, sebebi, bu ya” zrların şahsınıza bir taarruz teşkil et- memesinden ve sizi, müdafaaya mec bur kılacak mahiyette bulunmamasın dandır. Daha mürekkep bir misal söyliyeyim: terbiyeli bir insanm, bu Kraldan Ziyade Kral Taraftarları (Başı 1 incide) Zayzetile ve kitle halinde aksülâmel yapacak liberal partiye rağmen geti recek olursak, ne millete ne de hane dana hizmet etmiş oluruz. İç anor - mallik daha şiddetle devam eder ve bir çok neticelere varır. Krallığın tekrar ihyasr için bilhassa, son isyan danberi şeflerinin muazzam nüfuzun dan sıyrılmış olan Venizelist âlemi şiddet kullanmadan tenvirine çalış - mak Iüzrmdir. Bu sözleri Çaldâris : tekzip etmiş değildir. Demek kabul ediyor, ve bu sözler onun rejim meselesi üzerinde ki düşündüklerini bildiriyor bü söz“ lere göre Çaldaris için asıl rejim 0- larak krallık vardır. Yalnız biraz da Ba beklemek lâzımdır. Ve işte plebi dar uzak bir tarihe bırakılacaktır. Bu akşam toplanacak olan milli mecliste, plebisit hakkında söz söyle mek için otuz beş saylav yazılmıştı. Fakat Başbakanın müdahalesi ile ve İşi uzatmamak için saylavlardan ço- Şu söz söylemekten feragat etmişler dir. Fikret ADİL ÜSKÜDAR İKİNCİ NOTERLİ- ĞİNDEN : : İstanbul Tan gazetesine İsküdarda Rumi Mehmet paşa ma- hallesinde Şemsi paşa caddesinde 33-35 No. Tu-odun deposunun Mus- tafa Eşref tarafından bedeli malüm mukabilinde Arif oğlu o Fazıla devir edildiği Noter kanunun 63 Üncü mad- desine istinaden ilân olunur. Buna belki gülümsiyecek olanlar, abbö Delille'in, xvı ımcı Louis sarayı bayanlarından birinin o sofrasında, bir yumurta yerken ne kadar kaba- batler işlediğini lutfedip de hele bir hatırlasınlar, Julien önce non culpa'ya ermeğe çalıştı; bu hale ermiş olan genç med- reselilerin yürüyüşü, kolunu, gözle- tini oynatışı, hasılı her hareketi doğ- rusu artık dünyaya Bu göstermez ama kendini yalnız gerçek hayat düşüncesine bağladığı- Bı, bu hayatı büsbütün bir hiç say. dığını da göstermez. Julien ikide bir koridorların du- varlarında kömürle yazılmış şöyle cümleler görüyordu: he nemde ebediyyen kızgın yağlar iç de yanmaktan kurtarıp ebediyyen cennetin zevklerini taddıracak ol- |-duktan sonra bu dünyada altmış yıl musibetlere uğramışsın, ne çıkar! Ju- Yen bunları artık eskisi gibi hor görmüyordu; her an onları gözönlün- de bulundurmak İazım geldiğini an- Tadı. “Benim bütün hayatımda yapa» cağım nedir? iz Bu o',lu, Arkadaşları onun bu ha- reketini en budalaca mürailiğin çir- kin, nefret edilecek bir izi diye kar- şıladılar; en çok bu yüzden düşman kazandı. “Hele şu kendini beğenmiş rüppeye bakın! diyorlardı; en İyi taamı'nı, domuz sucuğu ile “choucroute,, a dudak büküyor! ki» sit bu sebepten, mümkün olduğu ka- | itibarı olduğu” | 17.7.0935 Gazetelere Gelen Mektuf (Baş tarafı 1 incide) lunduğunu utanmadan söy ceği bir yerde, meselâ gizli evinde, ceza takibatını İntifa bir vak'a olsa, ve bu adam $ rak mahkemeye celbedilse, lerin “filânca zat şahit olarak. miştir,, şeklinde yazmış old! sil yazıdan dolayı, ismi geçen Ati muş olduğu serseriliği ve gâzete sütunlarında cevap müdafaa edebilir mi? Bu # vereceğinizde şüphe ve teredi mediğim cevap müdafaâmın. temelini teşkil edecektir. ÇÜ vap bakkı, mutlak ve üremi © Zira, cevap mahiyeti itibarilf zadır. Çeza kanununa gir borçlar kanumundaki tazminat” lerinin tatbikma esas olamıyf” dar küçük, fakat gene de bir Felsefi bir cezadır. Gazeteni ğu tokata mukabil gazeteyi, uzattırmağa mecbur kılan bir Cevap neşretmek mecburiyeti Eğ vi ceza olduğu için gazete yetine de dokunur. Gazete Üzerindeki tasarruf hakkını, Tene terkediyor demektir. YAPIN tatistiklere nazaran bir gazet”* de vasati 400 kişinin ismi bu 400 kişinin cevabr yazıl! gelirse, gazetenin mülkiyeti VE rufu, başkalarına Demek ki, cevap neşretmek Di olduğundan dolayı, cevabı m ceksin demek için gazetenin göstermek lâzımgelir. Şimdi B gazetenin bu neşirde bir hatâsf dır, bunu tetkik edelim. intikal eti Hakkın suiistimalini, mevstş mızdan hiç biri kabul edeme?. at kanunu da hakkın sujistim vaz veremez. Vasfi Raşit, bundan sonra, ö mevzuuna girerek izahat verni nunda, hâkimlerden matbuaf benzer vaziyetlerde “mukadf nr tayin edecek” bir karar verili isterken demiştir kiz — Huzurunuzda mlidafaa Bim dava yalnız müvekkili değildir. Belki garetecili ru müdafâasına teadi miyen faaliyetinin ve tasarruf vasıdır. Mahkeme, evrakı tetkik &dff nümüzdeki 18 Temmuzda karaf recektir. Zekâi Apaydı Tetkikleri in Moskova, 13 A.A. — Türkiğfi yük elçisi Zekâi apaydın TÜ kurslarını takip eden Türk MÜ disleriri ziyâret etmiştir. Bu mühendislerin çalıştıkidiğİ Moskova dokuma enstitüsünü! kinindedir. Büyük elçi müheni rin oturdukları yerleri, yeme leri gezmiş ve Türk mühendi muvaffakiyetinden ve takip © oldukları etütlerin teşkilâtındığ layı sevincini bildirmiştir. Belediye ile Tapu arâ' bir ihtilâf Belediye ile tapu arasında Vi lâf çıkmıştır. Bir arsa ifraz €€ ten sonra yapıya başlanırken pılar arasmda küçük yollar ta ve buna irtifak hakkı denil dir. Belediye ile evkaf arasında laşamamazlık bu yüzden çi Belediye yol yapma ve açımaflş disine ait olduğunu ileri sür puda bunun aksini iddia © hakkın kendisine verildiğini miştir. Nihayet ihtilâf iki arasında halledilememiş ve le maliyeye bildirilmiştir. Maliye işi önemle gözde cek ve bir çok kimselerin İf yüzden geri kaldığı için ihti kısa zamanda halline çalışılaf pis, lanetleme herifl, Jullen, kolu kanadı düst letde içini çekerek: “Benim arkadaşım olan bu köylület liği kendileri için ne büyüğ tünlük! diyordu. Onlar geldikleri zaman hoca olaf, gibi bir yığın dünya fikrin” tarmak eziyetini çekmemiti gi yaparsam kâr etmiyor, o bu çeşit fikirler olduğunu den okuyor.,, Julien, medreseye geli köylülerin en kabalarını, 9'ü kanmâğa varan bir dikkati, geçiriyordu. Bunlar sırtlar” vircik havlı kumaştan ceki kara cübbeyi giydikleri bildikleri, o bütün (o meğf Franche - Coratö'deki GİT tekar tike geçer akçeye KÜL ve sonsuz bir saygıdan ö'Ü di, , “Tıkır tıkır geçer akç€* şin para'nın, bu yüce mef” det eder gibi, deştanıni bir ifadesidi Gi) Louvre müzesinde daf in arkasından zırhı çıkarıp P giymesini tasvir eden 113 loya bakın (Stendhal).

Bu sayıdan diğer sayfalar: