27 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

27 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27-7.935 (Husus yorum: Nevşehirde oturan Süleyman Yusuf kızı Şeyh Şerifenin evleri Zabıta her iki şeyhin evini ve larını anlamıştır. e verilmişlerdir. Duruşmaları: NEVŞEHİRLİ TARIKATÇiILER ralarında Toplanıp Bek- aşi Ayinleri Yapıyorlarmış muhabirimiz Nevşehirde yakalanarak şehrimize getirildiklerini dün bil - diğim tarikatçilar hakkında bugün aldığım malümatı bildi- Tevkif edilip şehrimize getirilen suçlular ağır cez: bildiriyor) Ankara, 26 oğlu Şeyh Ahmet ve Nevşehirli inde ara sıra toplantılar yapıl dığı zabıtanm dikkatini celbetmişir. €ve girip çıkanları sıkı tarassut ltma almış ve her iki şeyhin evine girip çıkanların bektaşi tari- tine mensup müritler oldukların: ve evlerde ayinlar yaptık- Zabıta bu vaziyeti tesbit ettikten sonra, hâdiseyi bir cürmü İMeşhut yapmak suretile açığa çıkarmağı düşünmüş ve yine a) pmak üzere Mustafa oğlu İsmailin evinde toplandıkları ada, evi muhasara ederek, içinde bulunanları yin bir ilâhilerle ayine tır. a mahkeme- bugünlerde başlanacaktır. işladıkları sırada cürmümeşhut halinde yakalamış na aslak yolunda ene bir aza oldu! (Baş tarafı 1 incide) Yı çeken beygir feci şekilde ezil- diş, arabacı Mehmet te bacağı kırı Mrak yaralanmıştır. Meçbul otomobil, hâdiseyi mütea- tip yoluna devam etmiş, ortadıın kay- blarak uzaklaşmıştır. Kaza, civardan nı Sait onbaşıya haber verilmiş, ya- İl: bir otomobille Etfal hastanesine tal dırılmıştır. Yapılan tahkikat sonunda,1134 nu rayı taşıyan bu hususi otomobilin ühendis Ekreme ait olduğu ve 40 İbr Mustafa Nureddin tarafından ku! uldığı anlaşılmıştır: Kazadan son- e. meler de < ilde bulunun Te adini meter onra yakalanmıştır. Bir saat sonra 'da seyrüsefer mühendislerinin işti - ak ettiği ve ehli vukuf tarafından dise yerinde keşif yapılmıştır. Bu İkeşifte Sarıyer jandarma bölük ku - dan: Yakup Hilmi de bulunmuş- (Biş tarafı 1 incide | hedef bir savaştır. Şunu da iyelim ki TTussolini bu hedefe oğru ilerledikçe, arsıulusal münase- Setler bakımından İtalya için durum aha az müsait bir şekil alıyor. İngil- ire Habeşistan'a silâh o satılmasını asak etmişti. Bu yasak geri alındı. Aponya, Habeş meselesine parma; ! takmış görünüyer. Amerika da bir letin istiklâline karşı göz göre gö- Yapılan br tecavüzü hoş görmiye- *ğini bildirmiştir. Bun'ar belki şim- Ül önemsiz görünüyor. Fakat zemin VE zamana göre önem alacak sözler Börenler tarafından karakol kuman. | Kültür Bakan- lığında Yeni Değişiklikler (Baş tarafı 1 incide) a ve önemli surette gözden geçirile- kit ve şikâyetlere yol açan bu işlere bir sonuç vermek, beğenilmiyen ve tetkikat sonunda zararlı görülen nok- taları kökünden söküp atmak üzere, her taraftan önemli surette hareke- te geçmiştir. Bu sebeple vok yakında bilhassa şehrimizdeki resmi okullar- da esaslı tetkikler yapılacak, bu ara- da özel okulların durumları da önem- İl bir incelemeden geçirilecektir. Bu suretle kültür işlerinin ıslaha muh - taç noktalarını tanzim için harekete geçen Bakanlık, bu ıslahatı mümk olduğu kadar kısa zamanda sonuç - Tandıracak öneml nü müzdeki ders yılı,başına kadar biti- mini etememamieleykmei geen elele Bu durum alâkadar talebeler arasın - da genel bir memnuniyet uyandır - muştar, Talim ve Terb'ye üye- lerinden değişenler Ankara, 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Kültür Bakanlığı ta- lim ve terbiye heyeti azasından Tev- fik, Gazi Tisesi Tabii ilimler muallim» liğine nakledilerek, yerine maarif direktörü İsmet, onun yerine ilk ted- risat genel direktörü Ali Rıza, açık bulunan orta tedrisat genel direktör- lüğüne Ankara kız lisesi direktörü Avni tayin edilmişlerdir. Talim ve terbiye heyeti azasından Nevzadın Haydarpaşa lisesi felsefe muajlimliğinde, yine azadan Haru - nun Haydarpaşa lisesi tabif ilimler muallimliğinde ödevini yapması Ki tür Bakanlığınca tensip edilmiştir. ADİ ve vaziyetlerdir. Bunun içindir ki, savaş kanunileştikten sonra da İtal - ya'nın mukadderatını ve ayni saman- da Avrupa ve acun barışını tehlikeye koyacak bir adım atmazdan Önce Mussolini'nin birkaç defa daba dü şünmesi yerinde olur. A. Şükrü ESMER cektir. Bakanlık, yıllardanberi ten - | Emniyet Şube Direktörleri (Hususi muhabirimiz bildiriyor) Ankara, 26 Trakya genel enspektö: müşavirliğine iskân müşaviri Hulü- si, Emniyet genel direktörlüğü altın- ci şube direktörlüğüne Bulvadin kay- makamı Necip birinci şube direktör. Tüğüne asaleten vekili bulunan Meh- met Ali, Ankara emniyet direktörlü- ğü altıncı şube direktör vekili Beh- cet tayin edilmişlerdir Hava Tehlikesini Bilen Üyeler Ankara, 26 A.A. — İzmirde Filibe- li Süleyman oğulları Türk Hava ku- Tumuna $000 lira verm şerdir. Hava kurumu genel merkezi bu değerli yardımdan dolayı bir teşek » kür mektubu göndermiştir. Ankara. 26, A.A. — Hava kesini bilen üyeler : Ali ve Aptullah Kardeşler 20, Ha- san Behçet 20, Veysel ve Hasan 20, Mustafa ve Hüseyin kardeşler 20, Ali 30, Ahmet Ortak (50, Ömer ve Eyüp Kardeşler 50, İbrahim 20, Ali Kaptan 25, Aptullah Memiş oğlu 2 Hüseyin ve Kâzmm İbzadili 20, Meh- met Türkçü 50, Yaşar 25 yardım, A. Erkan Yusuf oğulları 25 bir de- defalık, Lâtife 30 bir defalık, Hasan Faz Kardeşleri Tayyip 20, Hüseyin Hacı Süleyman oğlu 20, İbrahim Emrullah oğlu 20, Münip Kurban oğlu 20, Muammer Boyacı oğlu 20, İ Hafız Narmanlı oğlü 20, Kurt Şa- İ ban 20, Mustafa Bayram oğlu 20, Hasan Bedri 20, Hasan ve Aziz 20, Hafız Ömer hacı Süleyman oğlu 20. Hafız. Hakkı Ahmet ; oğlu 20, Hıdı am İni yi sanmam Büy Gere e İsarda ş: Hıdıranlı 30, Gülan köyü namına 20, Boğaz köy namına (40, Çakırfa- kir köyü namına 40, Biriman köyü nama 20, Hoca Ali köyü namına 30, Çamakköyü namına 30, Hakkı Ersoy Çakmak Aptil Termullü 25, Zülfü 20, Hacı Oruç Hançerli 20, Ahmet Oruç Hançerli 20, Hançerli köyü namına 20, Zülfü ve kardaşları Mey- dani: 30, Deveviran köyü namına 20, Boz köyü namına 20, Miço köyü namına 20, Acem Bingöl 30, Pirah- met köyü namına 20, Gözlü köyü na mına 30, Hüseyin oğlu O Mihik 20, tehli- Hançerli köy namına 20, Yukarı Termil köyü namma 20, Zengetil köyü namma U asayiş | İ önemsizdir, | Papa'nın yanına çıkınca, AĞARAN Çekinme söyleyiver, bizden eskile- tin bizim kadar bilgileri yoktu. Ama görüşleri keskindi. Nedense gör düşüncesini pek © kada: besliyemiyo- Tuz, benimsemiyoruz. Eskiler has klar için bazı sebepler söylerlerdi. Biz onlar: hayli zaman tuhaf bulduk Teessür ve soğuk gibi. Bizim da | uygun, daha parlak İzah ve tefsir tarzlarımız var. Ötekiler bunların ya- nında gülünç kalıyor, bu tarzlar da o kadar sık s:k değişir İri, benimseyen- leri kimin arabasına binerse onun türküsünü çağıranlara benzeti Son zamanlarda bir değ du. o Anlaşıldı, eskilerin doğru. Akciğerlerin alevle: türrie.hiç şüphe yok pi nilen mikroptan oluyor. soğuğun bunda Ya mikrobun zehrini arttırarak onu büsbütün azgınlaştırıyor. Ya gövde nin dayanıklığını eksiltiyor. Dkisin - den biri, Ikisi de berbat. Yerinde, zamanında olursa, teessür de böyle. Hastalıklara sebep oluyor. Zaman geçti. Geldik dayandık eskilerin de diklerine. Bazı sarılıklar oluyor, ari yoruz, sebep olarak teessürden başka bir şey bulmuyoruz. Teessürden do- ğan sinir hastalıkları var, Teessürden ölenler oluyor. o Teessürln sonuncu Ya soğuk, tesiri yok mu? var. uğursuz... Heessür olur ki, tesiri dışardan © gösterişlidir. Deri üzerinde ve saçlarda yaptığı te- sirler gibi, Olur dendi, olmaz dendi. Bunun üzerinde hayli atışmalar (münakaşa- -) oldu. Sonunda, teessürle saçla- rın ağardığı. döküldüğü apaçık orta- ya çıktı. Eski biliklerde bunun üze- rine ne öyküler (hikâye) var. Onla rı anlatacağız; yenileri de unutmıyâ- rak... Bir genç papaz, bilgisi derin. huyu üzel arka * istiyorlar, Brem- le piskopos iskemlesine otursun. Bir engel var, çok genç. Olsa olsa bu işi Papa becerebilecek. Tanrı adına saltanat süren koca keşiş, ne istese yapmaz. Genç papaz girer yola, gi- der Romaya. Düşer Papanın ayakla- rına, Yalvarır. O dayanır olmaz diye. Genç papaz o kadar sarsılır ki, bir gece içinde saç'arı ağarır. Geldiği yere dönmek için izin almak üzere Papa bir gece içinde ak pak olmuş saçlarma bakar: Bu gencin başında bir gece içinde ihtiyarlık alâmetinin belirmesi bana Tanrı'nın bir ihtarıdır, dileğini yapmak için. Der ve yapar. Şu Bavyera krahna “he dersiniz? Bir. savaşta bulunuyordü.” Karısı sa- ylü 20, Mustafa | nini öldürür. O gece Ziyarek köyü namına 20, Maikiân| iier heyecan rayda kalmıştı. Kadın iki mektup yâ- zar. Birisi krala, birisi sevgilisine, bir senyora. Postacı yanlışlıkla kra- la vereceği mektubu senyora, senyo- Tunkini krala verir, Kral saraya dö- ner, Karısını ve hizmetçilerinden bi- gözünün önünde hayaletler görünür, ve saçla- st ağarır. o Suçlarının yarılganması için manastıra kapanır. Bunlar eski öyküler, yenileri de var. Bunları anlatanlar budala, be - yinsiz kişiler değil, İçlerinde Aliber ve Bişo gibi usta hekimler bulunuyor. Vak'alardan birisi çok tuhaf. Adam- cağızın biri üç heyecan geçirmiş. Beçtikten sonra biribiri ardınca sakalının yarısı, sonra saçla- gnım yarısı, en son olarak ta omzu 20, Karacan köyü namma 20, Yeni" | yaşındaki bir tutam kıl ağarmış. köy namına 20, Tulhum köyü mami» na 20, Doğan ve Elmedin köyü ma mına 20, Perzit Kaya ve kardaş: 20. Haltuşkan köyü O namına 20, Aşağ Termul köy Gevgili 20, Ahmet Hamdi 20, Asal 20, Naci 20,- men 22, Hüseyin Şeyh Mehmet 20, Zeki aÇtaklı oğlu 20, Mehmet 20, Mehmet Burunsuz oğlu Zu, Mehmet Hacı oğlu 20, Çerezci Musa oğlu 20. Ömer 30, Mustafa yüzbaşı oğlu 20, Salih Evin 43,20, Mecdi Turdaç 38,40, Rifat Erkoç 31,20, Bayan Bergüzar Ülgen 28.80, Maryo Sala mona 250 bir defalık. Moda De .nizcilik klübü nün kotralarından biri, Moda koyunda güneş batarken... imdi bin indadin. bd ii ii Geçen büyük acun savaşında bir |6*am patlamasile toprak altında ka- lan askerler, ölüme mahküm edilen casuslar arasında birdenbire saçları anlar görülmüştür. Titanik yandığı zaman ilk önce ka- za yerine yetişen Karpatya'nın kap- tanı anlatıyor, denizden top'adığı ölüler arasında saçları ağaranlar. bu- Junmuş. Bunların arasında beyaz saçlı çocuklar bile varmış... Profesör Şarko anlatıyor. gören - lerden dinlemiş. Hindistan ordusun- da bir Hint'i nefer bir suç işlemiş. Savaş kurultayı ölüm kararı vermiş. Karar kendisine anlatılınca nefer tit remeğe baş amış. Korkudan şaşkına dönmüş. Orada bulunanların gözleri önünde V$ yarım saat içinde saçları aklaşmış. Parlak kara saçların bir teviye kırçıllaştığını herkes görmüş. Marie Antoinette'in öyküsünü ta- er S nüer Teotil tye anlatıyor; Kardeşi Jül'ü gömerlerken, Kdmon Gonleye'i Saçları mezar başında kırçıllaşıvermiş. Bu vak'alar arasına bir de kedi öy” küsümü katabiliriz. 1929 yılında bir Ingiliz gemisi, Gladye fırtınaya tutu- o Bilye Kurtulanlar arasında ge- minin kedisi de bulunuyormuş, Tüy- leri kapkara “olan bu kedi, kazadan sonrâ bembeyaz olmuş. Demek onla" rın heyecanları da imkiler kadar keskin ve onların heyecanları da bi- simkiler gibi dışarıya vuruyor. , Teessürle saçlar her vakit böyle birden ağarmaz. Yer yer, tutam tu- tam ağarır, e mende yalnız bırakırlar. Bir aralık birkaç kişi gelir, un çuvallarını sirt layıp giderler. Ne bilsin, çocuk de- ğirmende çalışan bu adamları hırsız sanır, korkar. Birkaç gün sonra tu- tam tutam saçları dökülür, Bir gen- 4 cin babasını gözü önünde öldürürler; SAĞLIK, her zaman ne böyle korkunç olur, ne | Tesssürle saçların birden döküldü- | gü de olur. Bir gün çocuğu değir. | ESENLİK | SAÇLAR hemen kafasının yarısı cascavlak saç“ Askerin biri bir kumbara ile yere devrilir, Kalktı- ğı zamanı saçları hendeseyle ölçülmüş biçilmiş gibi döleülmüştü. Neden ağarıyor saçlar, sebep? Her- kes bir şey söylüyor. Bir eski hekim dına Laminiyüs derlerdi. On yıl içinde san salmıştı. Derdi üm korkusu insanı bir - denbire yakalayınca kan içeriye ka- çıyor; uzuvlar işlerini göremiyorlar. Dirilik ateşi sönüyor. Saçları besli- yen (buhar) da derinin altına çe - kiliyor. Toprak buğdayları besliye- mediği zaman ne oluyorsa, buhar da derinin altından çekildiği zaman saç- lar öyle oluyor. Yeşil yapraklar sa- tardığı gibi kara, kumral saçlar da aklaşıyor, kırçıllaşıyor. Eski hekimin söylediği karmakarı- şık değil ama kapalrüstü örtülü. Bu- har, eskilerin sık sık kullandıkları bu kelime bugün bizi öfkelendir! lendirir. Saçların içine hava kabar cıkları girmesi; derinin çıkardığı ek- şi maddelerin saçları bozması gibi te viller bize hoş gelmez, boş gelir. Mençikof saçların ağarması Özel hücrelerden, pigmatofaj'lardan ileri geliyor. demişti. Bu hücreler, saçla- ra renk veren boyaları yutarlarmığ- Tbtiyarlık fiziyolojik ve tabi olarak giderse bu yutmak keyfiyeti de yavaş ve tedrici oluyor. Yukardaki vak" lardan saçların birdenbire ağarması, belki sinirlerin sarsılarak yutucu hüc- relerin saldırmasından ileri geliyor. İfraz ettikleri şeyleri bedenin içine döken bezler de bu işe karışıyorlar. 3 z——— YİNE KEMİKLER... Ben korkmaya başladım, Evde bir kemik saplı çakı ile bir kaç tane ke- mik düğme, tarak falan var. Acaba, bunların kime ait oldukla « rını araştırmaya kalkmasınlar. Doğru su istiye ekleri malümatı vere em. Ne bileyim ben, kimin kemiği oldu « ğunu! — Bilmediğin kemiği meden al » dın?.. Diye sorabilirler. Ve ben buna da cevap veremem. Gerçek bütün kemik- ler vaktile elbette bir (diri) nin ke ik leri idi. O diri ne oldu? Bu sorgu ile ilk karşı karşıya gelecek adam - şüp * hesiz - o kemikleri elinde tutandır. O- nun için artık tövbe ettim. Kemil yapılmış hiç bir şey almıyacağım. Ne olur ne olmaz? Günün birinde belki bizim kemik tarak ta bir gözeteci zma düşerse “alim nice olur?! He - men kalemlere yapışır. yazarlar: (Felek) in »vir.3 bulur n kemik tarah meselesi git gide önemli “ir şekil almaktadır. Civarda oturanlar bir haç sene evvel orada ağır ko. * lar duyduklarını hatırlamaktadır - lar. (Felek) bu tarağın kendisine büyük babasından kaldığını söyle - mekte ise de bu hususta bir “sraset belgesi gösterememektedir. Morg henüz raporunu vermemiştir. (Fe- lek) in dün de yeniden ifadesi alın- mıştır. Bu yolda büyük bir ağız sı kılığı gösterilmektedir... Ve o günden sonra herkes bana (Landru) ya bakar gibi bakarlar. Kimin yanma girsem elini vermek - ten çekinir, sonra korkudan uzatır. Boynun önünde bir bez vardır. Ti - roid beri. Bu bezin çalışması arttı” mu, saçlar da başlıyor yer yer ağam mağa. Tiroit hulâsası şırınga edilin- ce tavuklara kuşların tüyleri öbek öbek ağarıyor. 'Hekimin birisi de tiroid bezinin iş- lemesi eksilmiş bir adamın saçların ağardığını ve döküldüğünü görmüş ve bu bezin hulâsasını yedirerek o ki- şiyi kurtarmış. Biribirini tutmıyan bu sözlere şaşmamalı. Bu iç bezleri- nin işlemeleri bir düzüye gitmez. Bi- tibiri ardınca artar, eksilir. Sonra saçların ağarmasında, dökülmesinde bu tiroid bezi yalnız değildir. Başka bezler de onunla beraber İşe karışır. Ortada bir sebep zinciri var, elimize yalnız bir halkası geçmiş, vak'alar olup gidiyor. Biz de sebeplerini araş- arıyoruz. Şariko'nun dedi e ola- tı! Fiziyolojik sebeplerini bilme- vak'aları. tanımamış olsay * i . Vak'alar gerçek, otların nasıl olup bittiğini anlatmak için ortaya atılan nazariyeler, hele dirilik bilgisinde, çok kez hayaldir. Biribirine yan bar kar. Şiirde ise, bunun tersine, çok kez, gerçekle hayal elele verirler, uyuşurlar. İşte bir örnek, deminden- beri saçlar dolayısile beynimi tırma- lar durur. “Saç telinin şiiri” derim ona ben. Türk (şiirinin incilerinden bir tanesi: ZüMünün tarı düşüptür lâli meygün üstüne Öyle kim can riştesi bir katrei hun üstüne Gerçekle hayal biribirini tamamlı- yor sanki... Dr. Rusçuklu Hakkı Üzel Gideceğiz (Başı 1 incide) Öğleden sonra Sala gittiler, Bu - ün motorlarla Aydın hattını teftişe çıkacaklardır. İzmir te'efonu Ali Çetinkaya basın oruntaklarına diyevinde İzmir urayı ile hava garı sosyetesi arasında satınalma işini An karaya dönüşünde inceleyerek sonuç» landıracağını, İzmir otomatik telefo- nunun modern olduğunu, hükümetin Beş yil sonra bu tesisatı almak hakkt- nın mahfuz bulunduğunu, halk işinin hüsnü idaresine emir verdiklerini, Halkahıpınar bataklığındaki urutma dan sevindiğini, Bakanlığın buna yar dım edeceğini, mülkü esasen devletin olan Şark demiryolları hattının işle» tilmesinin de yakında almmasının muhtemel bulunduğunu söylemiş ve demiştir ki: Şark dem ryolu “Hududa kadar gideceğiz. Hatla- cımız on bin kilometre olunca ana hatlarımız bitmiş olacaktır. Istanbul tramvayı İstanbul tramvay sosyetesi İşini bir dereceye kadar düzelttik. Serma- yesini bir milyon dört yüz bin lira ya kadar indirdik. Sonradan bazı ye» ni hatlar için sermaye getirecekleri- ni söylediler, Bir Türk dirasını 26 İsviçre #rangı sayarak sermayeyi on milyon liraya çıkardılar. Bunu da düzelttik, Şirket yeni hatlar bahane- sile biletlere üç buçuk kuruş sam - metmiştir. Kurtardığımız bir milyon yedi yüz hin lira budur. Vaziyeti a- 'daptasyon o mukavelesine irca ettik. ptas) Şirketi almak isteyince bir milyon 400 bin lira üzerinde konuşacağız... ğe) nel eksiz e ik im an ai ii ke di skn Hududa Kadar mma tuttuğum zaman korkudan Girediğini hissederim. Bu yeni bir kemik keşfolununcaya kadar de - vam eder ve biçak ir yeni kemik tarak, veya düğme meydana çıkıp ta ona saldrdıkları zaman Nişantaşında çıkan kemiklerin de ne olduğu meydana çıktı. na göre bu kemikler veya bir miting kadidi olduğu anlaşılıyor. On beş yıl evvelleri düşü ölmüş cemiyetler hatır lıyabiliriz. Belki de bu kemikler onlardan birine sittir. Bütün bu ma- cerada en çok sevindiği ların benim kemiklerim olmadığı dır. Sizde benim gibi sevinebilirs nizya maazallah £ bizim kemikler ol- B. FELEK mmm ORUÇUK HARİCİ HABERLER # Viyana, 26 A.A. — Dollfus'un öldürülmesinin yıldönümü münase - betile bütün Avusturyada ulusal yas tutulmuştur. # Berlin, 26 A.A. — Bohum, Kar- lisrahe, Mannheim, Friburg, Wiltin- gen urayları, Yahudilerin yüzme ha- vuzlarına girmesini yasak etmiştir. # La Haye, 26 A.A, — Kabine tifasını kraliçeye vermiş ve kraliçe bu İstifayı kabul ederek bakanları gündelik işleri görmeğe ve memle - ketin menaflini korumak için elle » rinden geleni yapmağa memur etmiş- tir, # Roma, 26 A.A. — Din papalık ile Yugoslavya arasında bir konkor- dato imzalanmıştır. * Vaşington, 26 A.A. — Nevyork şarbayınım bir Almana massörlük İ- | saydı. gin izin vermekten çekinmesi mese- İesi bu Almanın avukatı» tarafından dış bakanlığına bildirilmiştir. Dış ba kanlığında Almanyada hiçbir Ame - rikalı hakkında ayrı muamele yapıl. mamakta olduğu ve 1925 tarihli te - cim andlaşması ahkâmının yürütül mekte bulunduğu bildirilmektedir. * Varşova, 26 A.A. — | ağustosta yapılacak gösterilere karşı tedbir ©- larak, bir çok komünistlere parti yö- netim komitesinin 12 üyesi yakalan mıştar. * Moskova, 26 A.A, — Moskova yöresinde (banliyösünde) bir otokar- la bir tren çarpışmış, otokarda bulu- nanların yedisi ölmüş, yedisi yaralar muştar, — S cak dalgası Nevyork, 26 A.A, — Üç günden - beri mek hüküm sürmekte o- lan sıcak dalgası, yağan yağmurlar. la nihayete iştir, Almanyada bir idam kararı Berlin, 26 A.A. — Halk hakyeri bugün komünist Rudolf Ocansi asıl mahküm etmiştir, adam, ulusa) sosyalist hükümet başına geçtikten sonra da komünist partisinin hizmetinde yeni Alman » yaya karşı çalışmıştır — Tiyatro hadisesi Atina, 26 (Özel) — Delfi ti su hâdisesi üzerine İç Bakanlığı ti- yatronun bulunduğu mahallenin. 28 bıtasın: azletmiş yerlerine başkaları- ni tayin etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: