27 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

27 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

râ EKONOMIK BAHİSLER Liret ve Habeşistan İşi MUSSOLİNİ Paris - Soir'dan: Romadaki resmi gazete, İtalya ban- kasının liretin yüzde 40 altın karşılı ğını muhafaza etmek mecburiyetinde olmadığına dair bir kanun neşretmiş- tir. Liret kanuni şekilde altın para © larak kalmaktadır. Fakat her kâğıt pa rann arkasında saklı bulunan altın mikdarı biraz eksilmektedir. Mussolini'nin bu kararlarını, Habe- Şistana yapılan sevkiyat doğurmuş - tur. Bununla beraber birçok madde- mitesi son günlerde toplanmış ve bir savaş halinde İtalyanın ne şartlar da- hilinde kendi kendisine kifayet edebi. leceğini tetkik etmiştir. Şüphesiz ko - mitenin cevabı oldukça nikbin olmuş. tur. Bununla beraber bir çok madde - ler için İtalyanın haricin muavenetine mühtaç olduğu muhakkaktır. Işte, harp malzemesi fabrikatör - nün taleplerine karşı koymak için son aylar zarında ithali hadmini geniş- letmek icap etmiştir.Vadesi gelen ba- zı bonolar bir tarafa ayrılmıştır. Bun- lar yarım milyar lirete baliğ olmakta- dır. Paranın altın karşılığının azaltıkma desi gelen bu borçlara karşı koy» için bir maden stoku bulundurma ja yarıyataktır. Liret artık daha seki bir altın esa » Sına dayanacağı için, hükümetin para- Yı koruması icap etmektedir. Bir para €ğer altın karşılığı yüzde Yüraltına da düşme nazari surette aftır esasına | dayanabilir, Reiçhmark'ın macerası, bunu son #amanlarda bize tamamile göstermiş - tir. Fakat o zaman da; altınm temin etmediği desteği kanuni yollarda bul mak için, bir kambiyo diktatörlüğü Jâ zımdır. Alış veriş özgürlüğü ortadan kal « kar. Bu da özgörlüğün tamamile orta dan kalkması demektir. İnformation'dan: Roma hükümeti ağır bir karar al - miş. Ve İtalya bankasinmn yüzde 40 al tn karşılığını hiç bir hudut gözet - meksizin bu hadden aşağı düşürebile- Geğini kabul etmiştir. 1927 kanunu şüphesiz, her hangi bir surette altın karşılığının bundan aşağı düşebileceğini kabul ediyor, fa- kat bu takdirde milli banka hakkında bazı cezai mücbbedeler koyuyordu. Bu tedbir, İtalyan politikasına fi - mansal ve dış politikanın - mantıki ne- ticesidir. Çünkü Habeşistana karşı «evkiyat yapılmaktadır. Filhakika Italyan tecim miüvaze « nesi çok açıktır. Senenin ilk-üç ayında 2421 milyonluk O ihracata mukabil 3.803 milyonluk ithalit yapılmıştır. Bu ithalâtın içinde harp rikatörlerinin aldıkları majlar da var. dır, Demek açık 1.282 milyon lirettir. “No.16 Abanoz Bilezik RENE CHAMBE merhale anlatırsam, uzun sürer, Za- ten bir kısmı da o kadar ehemmiyet- li değil, Onun için yol boyunda ge- çen hâdiselerin en mühimlerini söy- İlyeceğim. Bunların içinde nese ve sevinç dolu olanlar, feci olanlar, hay- ret verici, hattâ korkutucu olanlar var, İlk hafta seyahatimizin programı» tu noktası noktasına tatbik ettik, A- viatik Korsika ve Sordunya kıyrları- na kâh yaklaşarak, kâh uzaklaşarak, bu yerlerin vahşi güzelliklerini bize tattırıyordu. Daima yenileşen, her biri başka bir azamet ve güzellikte tabiatın çe- sit manzaraları yavaş yavaş gözleri « mizin önünden geçip gidiyordu. Kü- şük körfezlere girip çıkıyorduk. Bazı yerlerde ağaçların dallara sürünecek gibi yakın geçiyorduk. Bazı yerlerde, burunlar, kıvrıntılar teşkil ederek denize dalmış sarp, yal çın, kara kayalardan uzaklaşıyorduk. Başımızı kaldırdığımız zaman, yu - karlarda, çok yukarlarda, bü baş dön- dürücü granitlerin tepesine İliştiril- miş, erişilmez acayip köyler görüyor duk, Gümrük tahdidatında döviz kon- trollarma rağmen İtalyan Bankasının altın karşılığı muntazam bir surette, azalmıştır. Geçen sene bu müddetin 7.105 milyondan 5.811 e düşmüştür. Geçen Haziranın 10 una kadar 5.810 milyonla 5.830 milyon arasında istik - rar bulmuş. fakat 20 haziranda, 5.678 milyona, 30 haziranda 5.589 milyona düşmüştür. 10 temmuzda ise bu mik- dar 5.524 milyondur. Bu tarihte va - desiz | taahhütlerin karşılığı o yüzde 40.96 idi. Asgari yüzde 40 karşılık teh likeye uğramıştı. Bundan başka İtalyanın teehhüre uğramış bir buçuk milyarlık borcu vardı. Roma kendi ge tehlikeye düşürmek pahasına Isa morâtor - yom yoluna sapmaktan ve dönmüş krediler ihdasından sarfınazar etti. Bundan başka Fransanın alacakla - rı ilkönce tesviye olunacaktı. Bu son on beş ay zarfmda Italya Jireti muhafaza etmek için bütün vası talarını kullanmış bitirmişti. Döviz pi yasası ilk evvelâ 28 mayıs 1934 de bir nizam altına alınmıştı. 10 kânunucv - velde bu kayıtlar daha fazlalaştırıldı. 31 mart 1935 de kontenjanman kon - du. 20 mayısta milyon para takyidatı yapıldı. Bu tabiyeye rağmen İtalya: “Şimdiye kadar takip edilen para po - General Grazziani litikasında değişmiş bir şey—yoktur.,, diyordu, Bu haddi zatmda' Ttalyanm pârâ karşılığı resmi bir süfetie muha faza ettiğine delildi, Pakat bu karşılık, “1.3434, artık mevcut değildir. Liret bu sene 1,2965 le başladı. Şubatta 1,28 e düştü. Nisan da 1,25 di. Geçen 8 haziranda 1,244 © indi. Bugün rekoru tekrar ermış, 1,238 e düşmüştür. Demek kiymetten düşüş mikdarı yüzde 8 dir. Bu sabah 1,14 e inen İtalyan dövizini korumak için daha yeni tedbirler alınmıyacağı- nı kim temin eder? Liret nereye kadar İnecek? Garan - tsinin yüzde nisbeti ne kadar düşe - cek? Şüphesiz son kararın “muvak - kat,, olduğu hakkındaki sözlere ne de bu politikanın, gerek dahilde (hayat pahasının yükselmesi şeklinde) ve ge rek hariçte o (ticari karışıklıklar ha- linde) doğuracağı neticelere (bel bağlamamak lâzımdır. tırın tesirile tutunamıyan Jiret, merkez bankalarının müdahalelerile tutunamıyacaktır, Altın başka gayeler uğurunda tahrik edilecektir. Roma hükümeti vaziyeti bile bile ka bul etmiş, ve parasının prestijini, 88 - keri prestije kurban etmiştir. “Büyük,, İtalya yapmak için ulusal dövizini kazanmağa razı olmuştur. mir atıyordu. Ö zaman, kamaraları - mıza İnmeden evvel, ay ışığında, W- zun mliddet glvertede kalıyor Kor sikanın karanlık orman! doldu- fan binlerce ve binlerce bülbülün, #a- kâların tutturdukları ahengi dinli -, yorduk. o Bu kadar şiir içinde gönlümdeki sevda büsbütün kabarıp taşıyordu. Maryse her zamanki gibi, hiç oralı olmuyordu. Fakat ben, kendisini sev» mi anladığına kanidim. İşte a- #:l onün için daha ziyade muazzep oluyordum. Mademki kalbimi biliyor du, neden bu merhametsizce sükütü ile beni büsbütün perişan ediyordu? Bir tebessüm, güzel bir kelime, bir tek tatlı kelime,. Hayır! Bunları dai- ma dikkatle bertaraf ediyordu. Lauffen bazı günler, benden daha çok mesut görünüyordu. Maryse'i onunla başbaşa kalmış, uzun uzun gülerken görürdüm. Neler konuşu * yorlardı? Yanlarma gitmeğe cesaret edemezdim. Fakat o zaman da kıs- kançlık, bir burgu gibi, kalbimi de - ler, yerdi. Lâkin ertesi sabah ta, Lauffen'i düşünceli bir hal alırdı. Bana âdeta âçık açık denecek kadar kinli bakış- larla bakardı, Hesperidada olduğu gibi, yatta da Framond ile Möewe'nin hareketleri. Gece, Aviatik biraz açıklarda de - | ni tarassuda koyulmuştum. Bilhassa Möcwe beni çok alâkadar Zengin Bir Baron Kızına Aşık Olan Bir işaret Memuru Joöurnal'den: Albay Beyfus, Keith Albert!,. Bu dört İsimli tek adam, Londrada Çonstabie, yani alelâde bir polis me- muru idi. Yirmi iki, yirmi üç yaş- larında vardı, Harp esnasında dul ka- lan annesile beraber basit bir apart - manda oturuyordu. Freda Violet William'a gelince, bü üç isimli kız, 21 yaşlarında idi. Meş- hur ve asaletlü bir Sir'in kızı, Ban- kor Evelinin yeğeni idi. Hattâ, şöyle geceresini ararsanız büyük babasının babasının ecdadını 1680 senesinde Avam kamarası reisi olarak görür dünüz, Albert Beyfus'un bulunduğu, ça- lıştığı meydandan ekseriya yeşil kü- gük bir otomobil geçerdi. Bu otomo- bili küçük Freda Violet, daha doğru- su büyük Williams ailesinin kızı i- dare ederdi, Dört isimli küçük me- mur üç isimli büyük kızı ekseriya görürdü, Böyle bir genç kızı ekseriya gör - mek çok kere çok tehlikeli olur. Ni tekim bu hâdisede de vaziyet böyle | silsilesi o buronlara kıza tutuldu... Kız yine arada sırada yeşil küçük otomobili ile geçiyor ve polis ona yol veriyordu, Bir gün yolu kesti. Otomobiller oldu. Beyfus, bu dayanan İ yaklaştı. Bir iki söz söyledi ve gü- lümsiyerek tekrar yol açtı. Aradan epey müddet geçmişti. Yi- ne polis memuru ayni meydanda ge- lip geçen otomobillere yol veriyor - du, Küçük yeşil otomobil sökün et- ti. Bu sefer polis memuru yolu kes- ti. Otomobile yaklaştı. Camı indirtti, Küçlk kıza gözünü kırptı ve kendi- sile evlenip evlenemiyeceğini sordu.. Bu esnada otomobiller birikmişti, Polis memuru yol açtı. Genç kız: — Bakın, dedi, bunu hiç te aklım- dan geçirmemiştim. Bakayım bir dü- şüneyimi Sonra benzine bastığı gibi uzak - aştı, ve kayboldu, Böyle bir cevap herkesin ümidini kırabilirdi. Fakat Beyfus çok hassas bir adamdı. O, bundan müteessir ol- madı. Derhal istifa etti, Annesine dedi ki: — Bu kadınla evlenebilmem için Asgari 2000 lira kazanmam lâzım, O- nun için işten çekiliyorum. Beyfus başka bir İs aradı. Aradr, aradı, Ve nihayet buldu. Holborn'da ediyordu. Düşündükçe, bu adamı da- ba şüpheli buluyordum. Şimdiye ka- dar bütün dünyayı dolaşmış, tecrlibes Ni bir deniz zabitinin,yatla yapılacak Küçücük bir veyahate o kadar büyük alâka gösterip te, tâ Almanyadan kal kıp gelişine aklım ermiyordu. Gizli bir maksat takip ettiği muhakkaktı. Fakat nasıl bir maksat? o Almanlar, sahillerinden uzak, müstemlekelerin- den uzak bir denizde neler öğrenmek isteyebilirlerdi? Bu süallere kafam- da bir türlü cevap bulamıyordum. Aviatik sık sık sahillere uğrayor- nin batr limanlarını, Calvi'yi, Ajac- du. Bu suretle Korsika ve Sardenya- cio'yu, Santa Tereza'yı, Castel Sar- do'yu, Caglidri'yi gördük. Framond'un emri, yahut Möcwe- pin arzusu ile yat birkaç defa küçük bir körfeze girdi, çıktı, Kıyıda evle- ri harap küçük bir balıkçı köyü var- dı. Tabiatin güzelliklerini seyretmek bahanesile, bir flikaya binilir, bütün sahiller dolaşılırdı. Framond ile Möe we bu gezintilere daima iştirak edi. yorlardı. Ekseriya bizleri, bir köy lokanta- sında, yahut bir o kayalığın üstünde, veya orman kenarında bırakarak, İki- si birlikte aramızdan kayboluyorlar- dr. Onlarla ancak akşam üstü tektar yatta buluşuyorduk, Böyle beraberce yalnız gezintiler yapmaktan çok hoşlandıklarını iyice TAN ünya Gazetelerine Göre Hâdiseleri İ dan sonra çalışayım da zengin ola - bir büroya yerleşti. İşler düzelmişti. Fakat sevgilisi ortadan kaybolmuştu. Tamam altı hafta ilk sevgisinin doğduğu meydanda bekledi, Ayakla- rma kara su inmişti. Küçük Freda Violet geçmiyordu. Belki de kendi- sine kızmıştı. Neden sonra öğrendi ki ecdadı ba- ronlara dayanan bu baron kızı ba- ron, Yunanistana gitmiş, orada uzun müddet dolaştıktan sonra tekrar Lon draya dönmüş... | Sabik memur gitti, aradı taradı sev | gilisini yine buldu. Aşkını tekrar etti, Genç kız güldü vepencereyi ka- | payarak otomobilini sürdü, gitti, Bu sefer Beyfus müteessir olmuş- tu, Canı sıkılmıştı. — Belki, diye düşündü, fazla para kazanamadığım için reddetti. Bun « yim... Zengin olmak için bir tek çâre gö- üyordu... Altın aramak, Beyfus altın bulmak ve bu altın » lari küçük yeşil otomobilin önllne serip Matmazel Freda'yı durdurmak için Avustralyaya hareket etti KANALI Süveyş Kanalında Bir Gemi Batırmak Kâfidir! Paris Solr gazetesinin bir muhar « ciri Romada Africano d'İtaliya cemi- yetinin mühim bir üyesile konuşmuş ve onurla şu mlilâkatı yapmıştır: — Ordunuzun mühim bir kısmı bu- radan 2000 fersah ötede bulunduğu zâmân Avusturya'ya karşı bir sürpriz yapılmasından korkmuyor musunuz? Bu suali sorduğum zaman o hafifçe gülümsedi ve dedi ki: — Almanya, İtalyanın Doğu Afri - kasında giriştiği işi boz yağa çalışmak tan daha ziyade kendisine koloni &rı- yor. Savaşlar,dalma ge: arzusuna yeni topraklar bulsak İçin z tır. Avrupada bu böyle Seyiale On da iş bitmiştir. Bı için faaliyette bulunulacak yegâne saha kolonilerdir. Bunların ödilâne ve hakkaniyet daire sinde taksimi dünya barışını koruya - caktır, — Bu âdilâne taksimin masrafları. dı kim ödiyecektir? —Buntn cevabı gayet basittir. Ve bu nu bir kaç defa işitmisşliğim vardır: Bunu ödiyecek yalnız kalan devlettir, Eğer biz Italya ittifakından çekile- cek olursak Berlinle Roma arasında bir anlaşma yapılması ve bu anlaşma yı İngüterenin takviye etmesi mllm - kündür, O zaman Almanyanın koloni HİTLER lerde genişleme arzusuna karşı ne ya pabiliriz? Karşımdaki adamm gülüm. semesinden endişelerinin çok cidât ol du anladım. eğer Fransız politikası Italyadan tarafa olursa, 0 za man merkez hükümetler Ttiosuna Pa» risin gireceği muhakkaktır, İşte Ingil tereyi işgal eden nokta da budur. Marinetti 59 yaşında Asker oluyor Le Soir'dan: Fütürizmin meşhur liderlerinden Marinetti Habeş davasına canla baş la sarılmış ve Doğu Afrikasında hiz met etmek üzere vazife istemiştir. Marinetli 59 yaşındadır. Ve aş - kerlik müddetinin geçmiş olmasına rağmen Habeşistana karşı mücade. le edeceğini söylemektedir. Mari - nelli'nin gösterdiği misali diğer bir çok Italyon ileri gelenleri derhal be nimsemi ir. Bazı yüksek rütbeli İtalyan zabit lerinin oğulları Habeşistana git - mek için gönüllü yazılmaktadırlar. , Napoli radyosundan: Italyan şairi Marinetti dün gece büyük bir halk kütlesi önünde mü him bir söylev vermiş ve İtalyan is. tediklerini uzun uzun anlatmışlır. Marnetti'nin bu sözleri sahada top- lanan binlerce halk tarafından şid - detle alkişlanmıştır. EN YİN anlamıştım. Bu gezintilerin bana en esrarengiz görünenlerini dikkatle not ediyordum. Lauffende birkaç defa kendilerile beraber gelmek istedi, kaba ettiler amma, pek İstemlyerek.. Ben ise, şüpheyi davet etmemek için böyle taleplerde bulunmaktan ihtiyatla çeki noyrdum. Hatti Möeve'nin beni sıkı sıkı göz hapsinde bulundurduğuna da emindim. Kaç defa ben yanlarına geldiğim zaman, muhavereyi kestik- İerine şahit olmuştum. Möewe zeki bir adamdr. Bu ilk haf talarda bir defa olsun benden çekin- diğini hissettirmemişti, Böyle bir a- damla da daha sik; oynamak lâzım- geliyordu. Hep nezaketle, gülerek, gülliserek konuşuyorduk. Fakat biribirlerimizi sevmediğimizi de biliyor, sadece ta- rassut ve tetkiklerimize devam edi- yorduk. Möeyre'nin yüzünde acaip bir haşi- yet vardı, Bâzan yalnız kaldığı za - manlar bu yüzün hatları geriliyor ve korkunç bir şekil alıyordu. Böyle bir hasma karşı cepheden git mek tehlikeli olabilirdi, Onun için es ki usulümün daha faydalı olacağını | düşündüm. Yani Lauffen'i söylet - mek.. Onu konuşturmak herhalde daha kolay olacaktı, Bununla beraber Möewe'nin bu si) vari zabitine ağzından birşey kaçır - mamadamı sık ısıkı tenbih ettiğine de — Süveyş kanalının kapanması teh» lak nini — Cumuriyetin büyük kusuru veraseti temin edememesi" Krallıkla veraset meselesi kökünden halledilecei renyada görülecek nc kadar yer var- sa hepsini gördük. Beceriksizce bir acele yüzünden kaçırmak istemediğim fırsat ta, bir türlü gelmiyordu. Nihayet 27 Hasiran akşamı Sar - denya kıyılarından ayrıldık. Koca Ada batan güneşin son kızıllıkları i- | çinde yavaş yavaş uzaklaştı ve göz- den kayboldu. Aviatik şimdi Sicilyaya doğru yol almış bulunuyordu. Palermoya ertesi sabah varacaktıl. Hikâyemin bu noktasında, müsaa- de ederseniz, bir parantez açacağım. Çünkü o kadar fevkalâde geçen hâdi- selerin bazı teferrüatını, doğrusu sü kütla geçiştiremiyeceğim, Aviatik saat sekizde Palermoya vardı ve Santa - Lucia iskelesine ya- naştı. O gece uyumamıştım. Güvertede ayakta, yüzümü deni- sin okşayan tüzgirına vermiş, yük- sekçe dağların teşkil ettiği kavsin eteklerinde duvarları bembeyaz şeb- rin sabahın pembelikleri içinde ya - vaş yavaş bize doğru yaklaştığını sey rediyordum. O sırada Framond yanıma geldi. İri parmağile bütün civarı birer bi- ret bana gösteriyor ve anlatıyordu: — Şurası görüyor musunuz? Oraya Sam YUNANİSTANDA KRALLIK 27-7-0935 iÇi KAPAMAK ENİ ii A E LILAR Sir Samuel Hoare likesine karşı ne düşünüyorsü” — Bir tehdit hakkında ne © mesi kabilse onu düş yeri bunu bir şey yapamamağı iti mek şeklinde telâkki ediyoru. İngiltere kanalı kapamak fik saydı, bunu asla söylemek ibb da bulunmazdı. 5 Meselâ içi çimento dolu bir ig rada batar, ve vaziyet kendil hallölunurdu. j — O halde bütün Avrup#fiğ can içinde bırakıp, gayri BANU Otorite göstermek neye yara” Hayır, bana itimat ediniz Kite bunlar kuru gürültüden il ” — Fakat, nihayet eğer harP sanız mevzuu bahsettiğiniz gemisi Kanalda daima batab —Doğru... Fakat Kap ve Af ya ile mukaveleler yaptık. O besliyebileceğiz, hi sıkmtısı çekmiyeceğiz. — Lâkin Avustralyada KsP gilizdir? — Hayır, Ingiliz değil, Dominyon'udur. Ingiltere eğef memnun edemezse bir gün ie birlikte Amerikayı kaybettiği # beder. Şurasmı unutmayınız ki, DE larda “İngiliz ruhu, hâkimdi” İngiltere için büyük tehlikcğ, Franklen'in sözlerine kulak 8 Yalnız erzak cihetinden ols” kifayet edecek mi? ç — Unutmayın ki, kumandsf” vide, Başkumandandır. i (Atina) Nede Monte Pellegrini derler. — uf te Catalfano, ortası güzel, ne güzell. servet! Bütün şu aşağı vi b takal, mandari ları örtülüdür. Bura ra den 8 yor: Meyve, buğday, aPM a 1 enval,, Şu aşağı taraftan nan koyu, uzun gölgeli musunuz? Buraları Japo” ormanlarıdır. Baharda bu pembe kesilir. Eylülde PO e İlmonlar iyiden iyiye Y" üzümler? Bazı üzüm s3l”'Ğ, kilodain fazla gelir. Yali ii Oro denilen bu yerde, tOP" yeli başına bol bol üç bin mar fg Ta şu ılık güneş! Şir meranyanın fakir topra””. if sert havasından ne kağaf © © yiz. Framond manzarâ kars" tikçe yumuşayordu. His 185 ölmağü bilal Lr orada olduğumu unutmüf Birden ellerini küpeşte edi — Haydi bakalım, hay” gibi biz de harekete geçeceğiz iyifi zim de güneşin altında cik (Arkasi

Bu sayıdan diğer sayfalar: