7 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

7 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— DATA K İDE KAN VEREN ADAM Hükümet hastanelerinden bi- winde kansızlara kan veren bir insan vardır. Gazetelerin ve mecmuaların arada bir kendisin den bahsederek resimlerini koy dukları bu fedakâr adamdan dün bir mektup aldım. Mürek- kebe değil, ruhun kanına batirr- lan bir kalemle yazılmışçasına içten gelen, sicak ve hazin bir mektup: “Ben gazetelerin bahsettiği kan veren İsmail Hakkıyım. Beş sene içinde yüz otuz sekiz hastaya kan verdim. Avrupada bir insanın bu işi yirmi dört de- #adan fazla yapamıyacağına gö- re yüz otuz sekiz defanm nisbe- tini takdir buyurursunuz. Al manyada kanını yitmi dört de- #adan fazla milletine veren bir insana hayatının sonuna kadar maaş bağlanırmış. Tepemden zopuğuma kadar bıçak değmi - yen yerim kalmadı. Geceleri, kan alınan yerlerim beni uyut- muıyacak kadar sızlıyor. Bahset- tiğim bu 138 hastanın seksenine bedava, geri kalanına da gönül- lerinden kopan ufak hediyeler mukabilinde kan verdim. Bun « Jardan 130 u kurtuldu, sekizi öl- dü, Maddi hiç bir menfaat gözet miyerek sırf mânevi bir hazla kanını veren ve vatandaşlarını yaşatan ben, korkuyorum ki, bir gün halsiz, yersiz, yurdsuz kala» cak, belki de köprü başında el ım. Bana bir maaş tahsi- sini istiyorum. Damarlarımda dolaşan kanımı milletime, mem Jeketime vereceğim; tepemden topuğuma ve ölünceye kadar doğuramayan lohusalara, kan - sızlara, zayıflara, hastalara ka- nımı vermeğe ahdim ve yemi - nim var.,, Vatandaşlarının sağlığı için damarlarının musluğunu bir va- kıf çeşme gibi açan ve kanımı sebil gibi dağıtan İsmail Hakkı kadar korunmaya ve yaşatılma- ya lâyik adam.varımıdır? Mek-| rın ellerindeki tubunu hemen devletin şolakar | duğu tine ve insafına tutuyorum; ka- nmı aldığımız adamın canını almaya hakkımız olmadığına göre İsmail Hakkıya istediği şeyi çok görmiyelim. Çok görme, Türk devleti! Hayrat çeşmeleri kuruyan, bedava suyu kalmayan memle « kette kanını sebil gibi dağıtan bu adam, bir fert gibi değil, bir hayır müessesesi gibi korunma- ya lâyiktir, kabul et, Peyami SAFA Bir yolsuzluk dosyasi Uray (belediye) Nezafeti fenniye direktörlüğü muavinliğinden açığa çıkarılan Mitat ile memurlardan Mu zaffer, Hakkı, Naci haklarında yol- suzluktan dolayı yapılan tahkik dos yası ilbaylık idare heyetine gelmiş- tir, İnhisarlar Bakanı gitti İnhisarlar ve Gümrükler Bakanı Ali Rana dün akşam Ankaraya dön- müştür, Ali Rana yakında tekrar şehrimize gelecek, tetkiklerine de - vam edecektir, No:25 Abanoz Bilezik RENE GHAMBE Acaba neydi bu şey? Böyle denizin ortasında, gecenin İçinde bu şey, ne olabilirdi? Hayatımın tehlikede olmadığına ka maat getirmiştim. İsterlerse, bire kar- 4 hepsi, şahitsiz, delilsiz beni dertop «dip denize atıverirlerdi. Onlar için bundan kolay ne vardı? Fakat bir şeyler hazırladıkları mu- hakkaktı. Ben de bunu öğrenmeğe ka- rar vermiştim, Kendimi hiç ummadı - ğım tehlikelere atsam dahi, öğrene- cektim, öğrenmeğe çalışacaktım. Yavaş yavaş ve ihtiyatla ayağa kalk tam. Kapıyı hafifçe aralık etmek iste- dim. Aşılmadı. Dışardan kilitlemişler ye, beni kamaramda bapsetsişlerd. Ne olur, ne olmaz belki uyanır, kalka un diye almiş bir tedbir. Demek ki, mutlak surette benim dışarıya çık- tığımı ve yaptıklarnı gördüğümü is temiyorlardı. Elektiği açmadan lombar deliğinin gesi çektim. Dışarıya bakmak ân camı açmak lâzemdr. Faakt camı açmak ne mümkün? Uğraştım, uğraştım. En nihayet vi dalardan ikisi söküldü ve cam açıldı. Belediyeler kongre- sine hazırlık için Emir geldi İç işler Bakanlığından bütün be- lediyelere bir yayım yapılmıştır. Bu yayımda her belediyenin belediyeler kongresine kadar birtakım hazırlık larda bulunması bildirilecektir. Be- lediyeler beşer senelik ikişer prog- ram projesi hazırlayacaklardır. Bu | proejnin biri bayındırlık işlerine, | diğeri de su, ışık, yol gibi belediye nin tek başına başsramıyacağr işlere ait olacaktır. Bu projeler belediye. ler kongresinde konuşulacak ve bu- İ za bu programlara göre çalışılacak- J ur. Yine belediyeler kongresine ka- dar bir cetvel hazırlanacak ve bu rafı gösterilecektir. Bundan başka her şarbay üç kisim olmak Üzere bi porların birincisi bayındırlık işle, hakkında şarbayın kendi mütaleası- nı, ikincisi, hayatı o ucurlaştırma hakkında fikirlerini ve üçüncüsü de idaresi altındaki dairenin geliri, bütçesi, sarf usulleri etrafındaki cektir. Raporlar hazırlandıktan son- rs ilbaylıklara verilecek ve ilbaylar en geç önümüzdeki eylülün on be- şinci günü İç İşler Bakanlığında bu- lunmak üzere raporları acele gön- dereceklerdir. Belediye ile mezar Kazıcılar arasında Anlaşamamazlık Yıllarca evvel Evkaf tarafından E- dirnekapıdaki mezarlıkların kazıcıla- rına birer senet verilmiştir, Bu senet- lerde mezarlıklar parçalara ayrılarak mezarcılar arasında taksim edilmiş - tir.Bunlara hamili kubur denilmekte- dir. Bunlar müruru zamanla ellerin- deki senetleri temellük şekline koy - muşlar ve namlarına tapu senedi ak mışlardır, Belediye, yeni belediyeler kanunu mucibince mezarlıklara vaz'- yet ederken bu işi gözden geçirmiş ve (Beyazıdı Veli) zamanına &it bu husustaki vesikalara göre maz al hamili kubur olarak senet verildiğini; malsahibinin Evkaf olduğunu iddiz etmektedir. Yıllardanberi altı mezar- cının da yarisi çoğalmış ve yirmi kis İ şiyi geçmiştir. Bunlar da ellerindeki senetlere göre belediyenin iddiasını varit görmemektedirler. Bu sebeple belediye bu 20 küsur varis aleyhine Dir dava açmağa karar vermiştir. — Süt damlasının çalışmaları Çocuk esirgeme kurumu İstanbul Vilâyet merkezi süt damlasında üç radan çıkıp kat'i şekil aldıktan son. | cetvelde belediyenin gelir ve mas- |! zer rapor hazırlayacaklardır. Bu ra- |! şahsi noktai nazarlarımı ihtiva ede- |! Bizim kanun yazma ve çıkarma sistemimize bakıp ta bu kanunla nı tatbik etmiye memur olanlara | acımamak mümkün (değildir. İ Çünkü bizde doğduğu dakika - dan itibaren tefsire, izaha buyrul | tularla genişletilmiye uğramamış, i değil bir kanun, bir tek kanun İ maddesi bulmak çok güç bir iştir. i Veondan dolayıdır ki; bu türlü tefsir, izah ve buyurultular ara - sında bunalan memurlarla, uzun süren muamelelerden O sızlanan iş sahipleri arasında ardı kesilmi i yen karşılıklı bir şihâyet cereya - nı akar gider. Bu neden böyle i olur? İ o Acaba, memurlar kanunları kavrayamıyorlar mı?.. İ— Bunu diyemeyiz. Çünkü her çe- İ şit ve seviyede adamı dişlileri ara- sına almış olan devlet makinesin- de elbette kanunları anlıyacak ,beş, on, yüz kişi bulunur. O hal - de? Acaba kanunlar acık yazılmı - yor mu?. | — Belki burada biraz durmak, | duraklamak gerektir. Fakat işin yüzde yüz bundan ( aksadığı da doğru olamaz... Bizce, çoğu kanunlar tam bir sa i rahetle ve açık açığa yazılmamak ta ve anlaşmalar bir zenaat ola - | cak gibi çetrefil bir dille kaleme alınmaktadır. İçlerinde eskiden “efradını ca- | mi, ağyarini mani” dedikleri şekil KN Tayyareleri Kendi namına Üç tayyare alınmak üzere Hava kurumı 120 bin lira teberrüi eden Mühendis Abdurrah - man Naci, 30 Ağustos Zafer bayra- mında üç tayyareye ad konulacaktır. akel GRİL alm ER 43 Heybelide kadastro başlıyor Tapu ve Kadastro genel direktör. lüğünün gördüğü lüzum üzerine Hey beliadanın kadastrosuna da yakında başlanacaktır. —— Üniversite Rektörü Ankaraya gitti Kültür Bakanlığı lise ve orta okul- ların imtihan talimatnamesi hakkında öğretmenlerle Universite profesörle- rine bazı sualler sormuştu, Profesör » ler bu suallerin cevaplarını hazırla - ay içinde 7043 çocuğa süt ve şeker, 141 çocuğa kundak takımı,ayakkabı, kasket, çamaşır, çorap da; ir Bundan başka 665 çocuk tedavi edil- miş, 64 çocuk ta ültra viyole tedavisi görmüştü —— Bir gümrük kaçakçılığı Gürarlik muhafaza teşkilân yeni bir kaçakçılık hâdisesi tahkikatına el koymuştur. Bir tecim müessesesi, Av rupadan getirdiği en yüksek cinsten krepi eleklik tülbent gibi göstererek gümrük kaçakçılığı yapmıştır. 42 lira gümrük resmi verilmesi İâzımgelen bu maddelere 6 lira gümrük resmi ve rilerek geçirildiği anlaşılmıştır. Tah- kikata devam edilmektedir. Birden kamaraya gecenin serin havası doldu. Bir müddet tutuşan başımı pencereden dışarıya verdim, Geniş de nizin temiz havasını doya doya tenef füs ederken etrafa da kulak veriyor - dum. Tıs yok! Herhalde vakit epeyce © geçmişti. Ben lombar deliğinin vidalarını çözün ciye kadar, dakikalar geçip geçip git mişlerdi. Aviatik yürümiyordu. Denizin orta sında öylece duruyorduk. Yatta her sey uyuyordu. Birden bir fısıldama işittim, he- men kulak kabarttı. Kamaramın üs - tünde, sağda ve güvertede bir fısıltı. Kendimi belli etmemeğe çalışarak başımı uzattım. Denizde bir takım gölgelerin kımıldadıklarını gördüm. Gayet nazik bir ameliye ile uğraştık- ları anlaşılıyordu. o Ne yapıyorlardı? | Suya dört köşeli bir şey bıraktılar ve İ yavaş yavaş aşağıya indirmeğe başla. lar. Bu işi bitirdikten sonra da yata döndüler, Derhal telsiz manipülâtörünün ken- dine mahsus çıtırtılarını işittim. Acaba Schnauze hangi esrarlı mu - habere ile meşgul? Gecenin süküneti içinde makinenin işleyişini pek iyi işi tiyordum: Bir nokta, bir çizgi, bir nokta, bir çizgi, bir çizgi, bir nokta... Mors. alfabesi boyuna çiziktirip du ruyordu, mış ve rektörlüğe vermişlerdir. Rek- tör bunları Bakanlığa vermek üzere Ankaraya hareket etmiştir. Cemil, ay ni zamanda Üniversite bütçesi ve kâdro işleri etrafında Bakanlıkla te- mas edecek ve muhtelif mevzular hak kında sözlü izahatta bulunacaktır. —— Edirnakapı hafriyatında incelemeler Kültür Bakanlığı Müzeler Genel direktörü Hâmit Zübeyr,Müzeler mü dür mu. Arifle beraber dün sabah Edirnekapı bafriyatında çıkan fersk- leri ve mozayikleri tetkik etmiştir. Genel direktöre profesör ve mimar Kemal izahat vermişlerdi Acaba Schaurze haberlerini açık açık mr, yoksa şifreyle mi gönderi- yor a alıyor? Hemi b? Enlem, kâğrt aldım. & - lim kâğıtta, kulağım makinede nokta- ları, çizgileri not etmeğe | başladım. Belki sonunda uğraşa uğraşa bu mok- talardan ve çizgilerden manalar çıka rabilirdim. Fakat kulağım tecrübeli o olmadığı için. noktaları, çizgileri iyi zaptedemi- yordum. Birden Saint - Cyr'de okuduğum za manlar Duvarnay'ın bir 6ö zü hatırıma geldi. Bana demişti ki: — Sen bu dikkatsizliğin yüzünden, sonunda şok pişman olacaksın!.. Ne hakkı varmış, ne doğtu #öyliyor muş . Şimdi daba iyi anlıyorum. Telsizin çıtırdıları durdu. Haberler alınıp verilmişti. Yeniden ortalığı de - rin bir sükünet kapladı, Lombardan bir kere daha sağa, sola baktım, bir şeyler görmedim. Sadece gökte yıldız lar pırıl pırıl yanıyorlardı. Her halde riya görmüş değildim. Aklım, kafam, hepsi yerindeydi. De - nizin genişliğine dalmış, bakıyor ve düşünüyorken, birdenbire yüz metre kadar ileride, yavaş yavaş kara bir göl ge belirdi. Hafif dalgaların arasından yüksel- di, yükseldi. Madeni bir kule, yahut büyük bir vapurun bacası gibi bir şey. Geceye rağmen, yıldızların aydınlı- TAN ŞEHİRDE OLUP —- Ne Dersiniz ? — TEFSİR! de derli toplu yazılmış olmıyanla- || rı da var ki; muttasıl tefsire ihti- | yaç hâsıl oluyor. Bundan başka | bir de kanunun gütmediği maksat ları ondan çıkarmak istiyen işgü- zarların işe karışmaları bizde || « herkesin bilmesi mecburi olan - || kanunları birer esrar kahkahası | haline getiriyor. Meselâ; kanunda “ ik | çinde oturmayıp (o kiraya verilen || yerler akar sayılır, diye yazılı ol- duğunu gören bir maliye memu - runun sahiplerinin yalnız dört ay içinde oturduğu bir saytiyeyi, kı « şın içinde oturuyorlar diye akar | sayması gibi gayretkeşlik hâdise || leri de kanunları peşinde uzayıp | giden bir seri tefsir, izah ve ek - | lemelerle içinden çıkılmaz bir ha- || le söküyor. Bu halile bu kanunları, değil halkın, hattâ onları tatbike memur olanların da kavramış ol » malarına imkân yoktur. Ama biz yine “kanunu bilmemek mazeret değildir,, diye duralım, Bununla kendi kendimizi aldatmış ve öte - kini berikini haksız yere hırpala- | mış oluruz. Onun için hiç değilse | daireler bundan sonrali kanunları daha çıkar çıkmaz tefsire lüzum görülmiyecek kadar açık hasırla- salar, hem kendilerine, hem bize, hem de yarda büyük iyilik etmiş | olarlar, Biz böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz ? | memmm amma | hölü alinin Naci | Maadin idaresin- deki yolsuzluk! Ekonomi Bakanlığı müfettişleri, Istanbuldaki teftişlerine devam etmek tedirler. Bu arada İstanbul bölgesi Maadin idaresi de teftiş görmekte idi, Bu esnada, e #memuruCemale,başmülfettişini gi ter- diği lüzum üzerine işetn el çektiril - miştir. Bu hususta önemli tahkikler yapılması için Ekonomi Bakanlığı baş müfettişi Hüsnü Yaman emir almış - tır. Diğer ilgili görülenler de sorguya geklimektedir. —£ş— Etibba odasının aldığı paralar Etibba odasınca doktorlardan taah hüt olunarak alınan üyelik hakkı tak sitlerinin odaca tahsili kolaylaşmış - tır. Oda, bunun için bir tahsildar ayır mış ve hemen hemen üyelik taahhü- dünü yapan doktorlar çokluğu teşkil etmişlerdir. Oda, kendisine üye olan doktorları iş vaziyetlerine göre üç sınıfa ayırmıştır : 1 — Muayenehanesi olan doktor- lar. 1 — Munyenehanesi olmayan bele diye, hükümet tabiplerile devairi res- mmiye doktorları, İli — Doktor olduğu ve Tıp Fa- kültesinden şahadetname aldığı hal - de Tıp mesleğinde çalışmayanlar. Birinci sınıf senede 12, ikinci sınıf 6, üçüncü sınıf ta 3 lira üyelik hakkı vermektedir, ğı içinde bu acayip manzarayı pek iyi görebiliyordum. Aklıma ilk gelen şu oldu: Her hal- de bü bir denizaltı gemisiydi. Göz- şi ele 1, ara sira sönen ışıklar peyda oldu. Telsiz işaretlerinden son ra bir de ışık işaretleri, El Peer ile kamaramın içinde ne e uğumu unuttuğum prizma- 1 milkemel dürbünümü çiriş ko- yuldum ve en sonunda da buldum. Siz hiçbir zaman prizmali dürbünle geceleyin seyrettiniz mi? Sey - retmedinizse, ediniz, şaşırır nız, Koyu karanlığı prizmalı dürbü- nün nasıl delip geçebildiğine hayret ederdiniz. Dürbünü daha gözüme getirmemiş tim ki, denizin pen peyda o» lan kara kulenin üst tarafı açıldı ve bir adam yukarıya çıktı. Gözümde dürbün, artık ne kadar dikatle olup bitenleri gözden geçirdi - imi tasavvur edersiniz. Aviatik'in küçük kano otomobili Iombar deliğinin önünden geçti ve ka ra kuleye yanaştı. Üstü açık kanoda Möewe ile Framond'un bayalelerini fark ettim. Yeni bir sır. benden saklanan şey gözümün önünde cereyan ediyordu. Kano, yanaştıktan sonra Möewe, Framond Tara kuleye çıktılar ve ya » kalırsi. İTENLER KUÇUK HABERLER © Arsrulusal İzmir panayırı için bazı temaslarda bulunmak Üzere şeh rimize gelen İzmir şarbayı Bchçet Uz buradaki temaslarını bitirmiş ve İzmire dönmüştür. Behçet Uz yap- tığı temaslar neticesinde İstanbul tüccarlarının da geniş mikyasta İz- mir pânayırına iştirakini temin et- miştir, * Birinci ceza reisi iken bir lik temyiz mahkçmesi raportörlü, ne nakledilmiş olan Necip Nadir, üçüncü ceza mahkemesi reisliğine â- tanmış ve vazifesine başlamıştır. © Dün Çar Ferdinand vapurile Varnadan şehrimize 300 Alman, Leh ve Macar veyyahı gelmiştir. Gez - ginler şehrimizde Üç gün kalacaklar ve cumü günü ayni vapurla Varnaya döneceklerdir. * Ankarada bulunan yeni Habeş elçisi dün şehrimize gelmiştir. Elçi burada bir müddet istirahat edecek ve yine Arıkaraya dönecektir. © Haydarpaşa lisesinde bazı tami- rata başlanmıştır. Mektebin sınıf ve diğer odalarında değişiklikler yapıl- maktadır. * Darüşşafaka lisesine alınacak talebenin müsabaka imtihanı 26 A- ğustosta yapılacaktır. “ Gümrük Komisyoncular Birli- ği, gümrük nümunehanesinin Anka- raya taşıması üzerine (şehrimizde de bir nümünehane kurmak için ha- zırlığa başlamışlardır. Şimdiye ka- dar 1700 çeşit nümune toplanmıştır. Avtupada bir fabrika 1800 çeşitlik bir esans nümunesi göndermiştir. © Memleketimizde zeytin ürünü umumiyetle, bir sene çok, bir sene 3z yetişmektedir. Bu sene yine az ürün almacağı için, zeytin ve zey- tinyağı fiyatları biraz yükselmiştir. Zeytinin kilosu 4 kuruş, seytinyağı- nm kilosu da $ kuruş artmıştır. * Gönigsbergte açılacak arsrulu- sal sergiye iştirakimiz kararlaştı « rılmıştır. Bunun içinlâzrm gelen hazırlıklara başlanmıştır. * Dün bir ihracat firması tarafın- dan Londra ve Berline tayyare ile 50 kilo üzüm gönderilmiştir. * Sıhhat Bakanlığı sicil ve me- murin direktörü Vasfi din Ankara- dan şehrimize gelmiştir. © Sıhhat işleri direktörlüğü sıhhi muayene komisyonu senelik işçile- rin ve amelenin muayenelerine de- Birmüddet : e * Evkaf Genel direktörü Fahret- tin dün Ankaraya dönmüştür. © Etibba odası yönetim kurulu, odanın altında teşkil edilecek olan kütüphane işine husust bir önem vermektedir. General Besim Ömer de kütüphaneye elli parçadan fazla kitap hediye etmistir. * Alemdağ civarındaki (o büyük fundalık yangını tahkikatına Üskü- dar kaymakamlığı devam etmekte -| dir. İncelemenin sonu alınmamış ve evrak ilbaylığa henüz verilmemiştir. — Belediye yer arayor Büyük Türk Mimarı Sinanm eser- İerinden olan Sultanahmet meydanı» nn arkasındaki hamam belediye tara fından boşaltılacktı. Belediye bunun için münsip bir yer aramağa devâm etmektedir. Hamamm bir an evvel boşaltılması kararlaştırıaldığındn en gok bir hafta içinde bir yer bulunacak ve buradaki eşya şabuklukla boşaltıla | caktır. —— Doğum Gazetemiz yazı işleri müdürü Etem Tazet Benicenin dün bir kız çocuğu olmuş ve adı Elçin konmuştur. Kü - çüğe uzun ömürler dileriz. vaşça hepsi de kulenin tepesinden içe riye girdiler. Kanootomobil de geriye geldi. De- nizin üstünde artık başka bir hareket kalmamıştı, Yatta da tam bir sükünet vardı, Şakaklarım atıyor ve bu gördü ğüm manzaranın nerelere kadar uzâ- nabileceğini sibnen kestirmeğe çalısı” yordum, O anda içimde şuurla çılgınlığın bir mücadelesi başlamıştı. Ya uslu uslu kamaramda oturup kalmak, yahut, ya hut... Bir sinir hareketi ile ortalığı ve bu arada kendimi allak bullak etmek.. Fakat bir taraftan da kalbim öyle çarpıyordu ki.. Bir Fransız zabiti ol- duğunuzu düşününüz ve sonra da ö- nünüzde böyle bir manzaraya şahit o- lunuz, Ne yaparsınız? Kararımı verdim. Yine el yordamı ile dıvarlara tutuna tutuna tuval kas ketimi buldum, başıma geçirdim. Ta - bancamı yokladım. yerinde duruyor. Masanın üstünde bir elektrik cep lâm bası vardı, onu da aldım.Lâmbayı da, tabancayı da kasketin içine koydum, Maksadım denize yavaşça girip yüz - mek, önümde duran kara kuleye ka « dar varıp ne olup bittiği anlamaktı. Kurdun ağzma düşcceğimi bilsem, ek BUDA BENDEN DİŞ AĞRISI VE DİŞÇİ Dişiniz ağrır. Sizi bütün bif gece uyutmaz. Fakat ertesi S8” İ bah kalkınca hemen dişçiye gi mezsiniz, Dişiniz belki yine a8 İ rıyacaktır. Ve böyle sonu geli | yen ağrılardan duyduğunuz adlı İ dişçinin dişinizi çekerken si3€ duyuracağı ağrıdan çok faz! dır. Bunu bilirsiniz, fakat yin? dişçiye gitmek için tereddüt © dersiniz. Dişinizin ağrısı artık day#” | nılmaz bir hale. geldiği vakit gözünüz kızar ve dişçinin od8" sından içeri girersiniz ammâ, her nedense, bu odanın eşiğini aşar aşmaz sanki ağrı kesilif Geri dönmek istersiniz. 'Bu diş ağrısı ve dişçi münas€ beti, beni çok düşündürmüştü” İnsan çok düşünürse eninde sonunda iyi kötü bir sonuncâ ulaşır. Ben de şöyle bir sonuncâ erdim: k Biz, adam oğullarının büyü# bir çokluğu, kendiliğinden gek miş gibi görünen ağrılara day&" nırız da, bu ağrıyı, hattâ onda daha az bir acıyla yok etmek için kendiliğimizden bir teşeb* büse girişmekten korkarız, çe * kiniriz. i Diş ağrısma, bu ağrı kendili- inden, insanın iradesi dışında geldiği için dayanırız da; bu ağ rıyı, dişçiye gidip kendi irade" mizle bir acı duyarak yok e& mekten korkarız. İşte bu korku birçok sosyal hâdiselerin anahtarıdır... Orhan SELİM amımı m — Hava kurumu için Güreşler Hava kurumu İstanbul direktörlür gü kurumun vacidatını arttırmak için yeni bazı tedbirler almıştır. Bu arada Dinarlı Mehmet, kurum menfaatine, Istanbul, Ankara ve İzmirde üç güre$ yapacaktır. İstanbuldaki güreş Ağu tosun 18 zinde, İzmirdeki güreşlef a Ti LEY Sınıflara ayrılan doktorlar Dün Etibba odası, yönetim kurul Nâzrm Duman, Murat Cankat, Mehr met Muammer, Ömer Lütfi Eti ve İhsan Saminin huzurlerile toplanmıŞ» saat 13,5 den 16,5 a kadar doktor” ların kalanı sinif Bisteleri üzerinde tet* kiklerine devam etmiştir. Nâzem Du” man, Murat Cankat akşam geç vakte kadar oda merkezinde incelemelerini yapmışlar, idari bazı kararlar üzerin” de görüşmüşlerdir. Elde henüz Bey “ oğlu doktorları listesile Diş tabipleri listesinin bir kısı kalmıştır. Bu lis” teler üzerindeki ttkiklerin sonü, günü alınacaktır. Maliye şubelerinden öğrendiğimize göre ikin ci smıfa ayrılan doktorların bir kısmi da şunlardır: Bakteriyoloğ Ihsan Şar mi, kimyager İbrahim Etem, Dahili * ye mütehassısı Mustafa İzzet, Opers tör Ahmet Kemal, Süreyya Hidayet dahiliye mütehassıs Arif Fahri V€ li i Rifat, yağ doktorların sf Hate” ri henüz Maliye şubelerine bildiril memiştir. meğe çalışarak, yatın ön tarafına doğ yürümeğe başladım. Arasıra or'ü” İığa kulak veriyordum. Hiç bir hare ket yoktu, Altmış metre kadar madeni kulenin, yıldız ışıklarının alt? daki parıltı karaltışı hâlâ duruyo” du, Altmış metre nedir?, Haydi bak * lum, saati değil, dakikası değil, sAN” yesi geldi. Tayfaların asıl: bıraktıkları merdi ” venden yavaş yavaş kendimi “ bıraktım, Deniz de öyle soğuk Bir taraftan da güvertede sen kimsenin şüphesini uyandırdım #* ye merak ediyordum. Hayır, güve de çıt yok... —10— Üzerinden iki sene geçen bu ları size anlattığım zaman,bana iki günlük şeyler söyliyormuşum geliyor. hatır sanli gpi tünde, ağır ağır ilerli; rümde a Eeee müşkül, bu kadar si likeli, fakat bu kadar da zevkli Dİ şebüse girdiğimi hatırlamıyorum” LArkası var, 7.5.9035 ee ii A OD IM Tİ EŞE EE BESİ. MI TİSELEE —Tüyu. YAY ses sc&r İİ eleği dök ye gl gmek üp

Bu sayıdan diğer sayfalar: