30 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

30 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. MEMLEKETTE TAN MEİN Bir Kız Kaçırmanın Sonun- da Çıkan Facia Gemlik, (Özel aytarımız bildiriyor) — Orhangazide bir kız kaçırma vak'ası yüzünd kanlı bir hâdise olmuştur: P Gemlikten Muhtar Aptullah'ın kızı, Örhangazide sevgilisi- ne kaçmış, Aptullah kızı akmak üzere gizlendiği köye gitmistir. Kızı kaçıran genci himaye etmek istiyen Atik isminde birisi, otomobille Orhangaziye vardığı zaman tehdit maksadile hava- ya bir el silâh atmış, çıkan kurşun otomobilin kornasına rast- lamıştır. Silâh sesi üzerine, otomobildekiler yere atlamışlar ve silâh- lar çekilerek kanlı bir boğuşma başlamıştır. Bu arac Aptul- lah'la Hasan ve Ahmet isminde iki çocuk yaralanmışlardır. Ahmet, aldığı yaranın tesirile ölmüştür. Diğerleri hastaneye kaldırılmıştır. Orhangazi adliyesi tahkikata el koymuştur. incir Ürününün Son Durumu Aydın, (Özel aytarımız bildiriyor) — İncir ürününün son durumu şudur: Satışların hararetli olmasına rağmen piyasada az mal bu- lanması, çok mal yığılması kadar zararlıdır. Bunun için incir götürme işinin ne az, ne çok, pazarın hakiki ihtiyacını karşılı- yacak kadar olması lâzımdır. Ekitler idaresinin şimdiden pi - | yasaya çıkan hurdaları satınalması çok iyi olacaktır. Eğer ida- re vaktinde piyasaya çıkmazsa üretmen bunları geçen yıl oldu- ğu gibi yok phasına satacaktır. 20 Para Yüzünden Cinayet İzmir, (Özel aytarımız bildiriyor) — Kahramanlarda evvel- kigün, 20 para için bir yaralama yak'ası olmuştur: Osman isminde bir müşteri, allığı yumurta parasından ka- lan 20 parayı bakkaldan geri istemiştir. Bu yüzden çıkan mü- nazaaya Osman'ın arkadaşı Aslan da karışmış, neticede biri bıçakla, öteki taşla bakkalı yaralamışlardır. Tahkikata devam ediliyor. Muzur Hayvanlarla Mücadele Çarşamba, (Özel aytarımız bildiriyor) — Muzır hayvanların itlâfı için etraflı şekilde mücadeleye başlanmıştır. İlçebayirk, domuz başına birer lira mükâfat vermektedir. Bir ay içinde köylüler tarafından 1700 domuz vurulmuştur. Bu suretle yılda vasati olarak 10 bin domuz öldürülecektir. Bu mücadelenin, Samsun, Bafra ve Lâdik bölgelerine de teşmil edilmesi, Sam- sun hinterlandı dahilinde birkaç yıl içinde muzır hayvanların kökünü kurutacaktır. Öğretmenlerimiz Samsunda Samsun, (Özel aytarımız bildiriyor) — Anadoluda bir tetkik gezisine çıkan İstanbul öğretmenlerinden 54 kişilik bir kafile dün şehrimize gelmişlerdir. Samsun öğretmenleri tarafından karşılanan öğretmenler, şehrin görülecek yerlerini gezmişler, gece Halkevinde bir çay şöleni verilmiştir. Öğretmenler, An- kâra yolile İstanbula hareket etmişlerdir, ,, Antalya, (Tan) — Aşağıki resim Antalyada yeni açılan cad- delerden birini gösteriyor. Caddenin iki tarafmdaki mağazala- rın hepsi yeni yapılmıştır. | açılıyor. Yüzlerce Gişeler Niçin Geç Açılıyor? Samsun aytarımız yazıyor! «Çarşambalıların, — Çarşambaya giden yolcuların bir şikâyetleri var: Bilet gişeleri trenlerin hareket sa- atinden ancak bir çeyrek saat önce yolcu; hem ken- disi, hem de eşyası için bin müşkü- lât icerisinde bilet alabiliyor. Gişelerin yarım saat, hattâ bir saat önce açılmasında hiç bir mah- sur yoktur. Bu suretle, gişelerin ö- nü mahşer vaziyetinden kurtarıla- cak, yolcular âzami kolaylık gör- müş olacaklardır.,, Aytarımızın bi le etrafında ilgili deriz. irdiği bu mese- in dikkatini çe Ilgında büyük bir Yangın oldu Konya, (Öze! aytarımız bildiri yor) — Evvelki gece Ilgın ilçesin- de düyük bir yangın olmuştur. $r Musanın hanında oturan yorgancı Osmanm odasından çik- mişter. Çarçabuk © genişliyerek et- raftaki binaları saran alevler, han- da beraber 8 zahire ambarmı totüş- turmuştur, Yangın, dört dükkân iki €v ve inhisarlar binası yandıktan lebilmiştir. Depo'ar- da iki bin liralık buğday yanmış tır. Dükkân ve evlerin değeri 40 KÜÇÜK TELGRAF HABERLERİ * İzmir, (Tan şimdiye kadar gizlediği hissesinin 034 yılma ait kısmı ba- ymdırlık komiserliğince ayrılmış we miktar bakanlığa bildirilmiştir. “Onanımca tahsil edilecektir , HAKYERLERİ Sahte diploma uy- durmanın cezası Senbenva mektebi odirektörünün imzasını taklit döcrek kendi namı. na sahte diploma uydurmaktan suç- lu talebe İsmail Hakkının dürüş » ması, dün İkinci cezada bitirildi ye suçla bir sene hamse mahküm ol- du. Ancak Temsil Hekim be e etmek gibi bit mak- © Hüseyin kaptan isminde biri nin sandalırddan birtakım cşya çal- maktan süçlu Mehmet oğlu Ahmet Alinin duruşmasına dün Pkinci ce- zada devam edildi ve bazı şabitler dinlendi. Ahmedin bundan önce, ağır ceza mahkemesinde $ sene beş ay, Sultanahmet sulh cöza mahke- mesinde 8 ay hapse mabküm oğlu. ğu anlaşılıyordu. Ancak, suçlunun ikinci mahkümüiyeti, hapishane tez- | “keresinde bildirilmemiş olduğun - dan bunun yeniden sorulmasına ku- gâr verilerek duruşma bâşka gühe bırakıldı © Beşiktaşta oturan Mâhmure iş- minde bir kadın üç aylık çocuğu- nu düşürmüştür. Mahmrire; ağır surette hastalandığırdan o Haseki hastanesine kaldırılmıştır. —— Ne borular var, ne kayıkçı Kadıköy belediyesi, işkele ba“ sındaki bahçe için yüz küsur lira- dık boru almağa karar vermiş ve porular alındıktan sonra bir kayı- ğa yerleştirilerek Kadıköyüne gön derilmiştir. Fakat boruların kayığa konduğu üç gündenberi ne kayık we ne kayıkçıdan bir haber çıkman pnştar, Tahkikat yapılmalıta ve ka- iyıkçı aranmaktadır. ROKLAR VE KAIDELERİ Dünkü yazımızda Rok'un, her partide her oyuncuya bir defaya mahsus olmak üzere verilmiş (Şah) ile (Ruh) İardan birinin ayni 28 manda hareket ettirilmesi hakkı olduğunu yazmış ve masıl yapılacı- ğini görtermiştik. Bugün küçük ve büyük Roklari İ şekillerle anlatacağız ve Rok kei- Melerini bildireceğiz. Rok, Ruhlardan birinin Şah'ın yanındaki haneye ! getirilmesi ve “Şahım onun üstünden atlatılarak ö- e yanındaki haneye yerleştirilme- »i suretile olur. Bu hareket, Şah tarafındaki Ruh | ile yapılırsa küçük Rok; eğer Ferz tarafındaki Ruh ile yapılırsa bü yük Rek tur Aşağıdaki (1) numaralı şekil Şah ve Ruhun küçük Rok'dan ev-| welki durumlarını, (2) numaralı şe- kil İse ayni taşların küçük Rok ya- Pıldıktan sonra alacakları dürüm. | ları göstermektedir. Şeki! 2 * Aşağıdaki (3) numaralı şekil Şah ve Ruhun büyük Rokdan ev. welki durumlarını, (2) mumarak sekil ise ayni taşlarm büyük Rok yapıldıktan sonfa alacakları du- | zumları göstermektedir. Şekil 4 : Rok hareketleri, Şabın bir köşe- de daha fazla emmiyete almak ve 'Ruh'a daha büyük bir hareket fır- gatı vermek için yapılır. Rok "kaideleri sulardır: 1 — Şeh ile Rok yapılacak Rü- kun arasındaki bütün haneler boş olacaktır. 2 — Ne Şah ve ne de Rok yapı- lacak Ruh henüz oynanmamış ol4- caklardır. Hatta Şah ve Ruh oynan- muş olur da tekrar asıl yerlerine döndürülmüş olsalar bile Rok yapı" Jamâz. 3 — Şahı, kendisine kiş denilmiş, yani düşman taşlarından biri tara- #indan alınabilecek durum gir- mişken Rok yapılamaz. 4 — Gene Sab, Rok yapilirken geçmesi lâzimgelen © hanelerden birinde kiş'e yani düşman taşla” rından biri tarafından alınabilecek bir duruma düşüyorsa Rok yapıla- Di ad 5 — Şah'ın Rokdan sonra yerle- şeceği hane kişe' maruz ise, gene Rok yapılamaz, 6 — Hiçbir yanlışlığa meydan ve- rilmemek üzere Rok, Şah ile Ruh ayni zamanda tutülşrak iki el ile yapılmalıdır. Bütün bu kaideleri, yarın da mi- sal ve şekillerile anlatacağız. Ş FAZLA SÖZE istanbulda Tonu15e,Adadâ 84 Kuruşa Satılan Şey Ne? Suyun, İstanbulla Adadaki satiş Bana öyle bir “şey” gösterin ki, İstanbulda (15) kuruşa satıldığı hal- de Adada. bunun tam dört misline sa tılmıs olsun! Belki de bir bilmece söy lediğimi sandınız. Hayır! Bilmece söylemiyorum. Bütün Adada oturan- Jarı acı acı kıvrandıran bir derdi ke saca, anlatmak istiyorum. k Eğer hesabını tuttunuzsa, siz de bi- lirsiniz : Terkos suyunun tonu, İstân- bulda oturanlar için 15 kuruştur. Fa- kat yanılıp ta Adada oturanlar için düne kadar 61,5 kuruşa satılırdı. Bir- kaç gündenberi, bu fiyat üzerinde de ! tutunamıyarak 84 Kuruşa o fırladı. | Adalara suyu, Liman Şirketinin mo- #örleri taşıyor. Bu acık ihtikârı, bel libaşir bir müessesenin yapmış olma- sına akıl erdirmek, gerçekten güçtü KARI MEKTUPLARI Adının değiştirilmesi istenen bir nahiye Çemişkezek kazasının Monzur| dağları eteğinde ve Fırat üzerin- de suyu, havası ve ekonomik faa- diyeti ile tanınmış olan — Başvar- tenmik elan yabancı bir ad taşt-| maktadır. Bu anasıl yabâncı kay- gelen bu 3d, o civar köy ve lerinin adlariyle bir tezat teşkdi etmektedir. Şimdiye kadar «ehir ve kasabalara verilen yaban- cı adlarm değiştirildiğini gördük, fakat nahiyemizin sdı olduğu gibi bırakılmıştır. Başvartenik adının bundan böyle “Başyurd,, a tahvilini & i i SALAD aşer Ser vor ae yolsuzluktur. Nahiyemizimer işlek bir yol olan Arabgir ve Kemaliye şoselerine bağlanması, nahiyemize bağlı olan 26 parça köy için çok önemli bir ihtiyaç haline gelmiş- #ir. * Yarı yarıya kâr mı? Bir bakkal okuyucumuz diyor ki: “Gripin denilen bir ilâç vardır. Bunu ecza depoları 3 kuruş 30 pa- raya veriyorlar. Halbuki çözahane ve dükkânlarda 7,20 kuruşa satılı - yor. Böyle yarı yarıya kâr hangi iş- te görülmüştür. Acıbayram kazasının doktoru Acıbayram kazasında hükümet doktoru bulunmadığı hakkında ga- zetemizde çıkan bir yazı üzerine Sıhhat ve İçtimat Yardım Bakanlı- ğı Matbuat umum müdürlüğü vası- tasile verdiği tevapta, hükümet ta- bibinin askerde bulunmasına rağ - men kadroya ikinci bir hükümet ta- bibinin ilâve olduğu ve Şakir adin- daki bu ikinci tabibin buraya gön- derildiğini bildirmektedir. Doktor, Lamba istiyorlar Bir okuyucumuz yazıyor: “Edirnekaprdan Balata inen cad- de üzerinde ve bütün bu civarda halkın ani ihtiyaçları ile ilgilene- cek hiçbir resmi doktor yoktur. Sı- , gök ecele ve lüzumlu NE HACET? yatları arasmda yüzde $00 fark İl İki saatlik yer için bu kadar nakli” parası alındığını, dünyanın hiçbir YU rinde göremez ve gösteremezsiniğ- g Ben bunu ilk işittiğim zaman imal smak istememiştim. Ne yazık ki, le tiğım kısa bir araştırma ile habe doğruluğunu öğrendim. Liman Şirketi, su işinde, yaptığı Pİ sudan kazancı ile sırasında iki s0) bir ekmek yerini tutacağına bizi dırmak istiyorsa, sattığı suyun, TA” delen olmadığım da hatırlamalıdır! Ey terkos! Sen kendini Istanbul”. iulara dirhem dirhem satmakta MÜ Zerse çok haklı imişsin.. Salâhaddin GÜNGÖİ Yaziyetler karşısında cidden müf kül vaziyette kalınıyor. Bu mini ka daha birçok bakımlardan da #9” vallı vaziyettedir. Çaddelerinde © ektriği yoktur. Yakında hiçbir Eğ zane mevcut değildir. En bir ilâcını tedarik etmek öçin Öğ Unkapanına kadar gitmek lâzımEği iiyor. İlgililerin bu İşi önemle SÖZÜ zönünde tutmaları ve gereken 188 birleri almaları lâzrmdir.,, Hiç sulanmıyan bir cadd8 “Çarşıkapıdan o Kumkapıya i dik yokuşun adıma Tiyatro caddf si derler. Bu yokuş sabahtan aki ma kadar otomobillerin, kamyon” rın, arabaların” geçtiği bir yerdi Senenin en sıcak günlerinde Ya Ar ene bat 45 yor. Kumkapı urayının arozoz günde bir defa olsun burasını larsa çok yerinde bir hareket oluf Gedikpaşa Tiyatro Cad Yokuşu İpekçi Kemal Caf Sokuk 12 Numara AN Ertürk o O Erenköyde okul binasi Erenköyünden 'bir okuyüğt yazıyor: Nİ “Yurdun en uzak köşelerinde He. le kârgir okullar yapılırken z tanbulun en güzel bir yerinde İğ tenköyünde, 38 inci ilk okul Mİ köhne bir tahta konakta yor. Yüzlerce yavruyu, kışın ME gal yakmayı icap ettiren bir i da barındırmak terbiye bal dan da büyük bir hatadır. Jets Jun bu güzel köşesinde, yeni $.. güzel bir okul binası yap f dır, Hadımköyü yolunda bir ceset iş Dün sabah, semplon ekepre9i dakika gecikmiştir. Öğ 4 göre, Hadımköy yolunda ve 2 (ğ. | varda yol üzerinde bir ceset Şö wüş ve tren durdurulmuştur, a eski bir vakaya aittir ve morg# ledilmiştir. Jandarma, incel De devam etmektedir. Cesedi. viyeti henüz te Tememisti # -.No. 103 — Nerelere gittin bugün?. “YOSMAT K Desin. Fazıl da bekliyordu A N — Ben şöyle bir çıktım... Etem İzzet BENICE | Diye başlasın, kendisi sorma A m , İdan Güney nerelere gittiğini yecan içindeydi. Öğrenmek is- | ne yaptığını, nerelerde gezdiği- tiyordu; i » İmi anlatsın. Fakat, Güneyin plâ- EE Mrabibeni doktor mü İz | nında sorulmadan söylemek etiyor?, yoktu, Ve. bunun içindir ki ge- — Fazıl sormaya mecbur ol- uz o — Bir yere çıktın mı karıcı ğgım?. Güney sade bir söyleyişle: Ve.. bunu öğrenmek içinde kafasmın içinde tâ Unkapanı yolunda hazırladığı plânın ikin ci bölümünü denemeye hazırla- nıyordu. Yemeğe başladıkları vakit Fazıl sordu: —Enevar, ne yok karicr gum? YE. — Hiç bir şey yok kocacığım! Dedi, ilâve etti: | —5Sen sokâktasın. — Kendime çorap almaya çıktım. Biraz da şöker yaptır- dım! Dedi ve. bir başka konuya geçti. Fakat, gene doktâr lâkır- dı arasında: — Bir başka yere filân uğra- Birçok şeyler duyuyorsun, görüyor- sun? Güney bekliyordu ki Fazıl: madınımı?.. Diye bir başlangıç yaptı ve: — Seni de vakit bulup ta hiç var ama gene bir işe yaratamı- yoruz... Diye bir deneç yaptı. Kafa- sınm içindekini besbelli etti: — Ötomobille Edirnekapıya gidip geldiğini söyliyecek mi, söylemiyecek mi?.. Ve... bu denemeyi yaparken sesi titriyordu, alacağı cevap- tan ürküyordu. Güney de heye- ei içindeydi. Kafasının içinde- — Beni doktor mu izletiyor?. Kördüğümünü O çözebilmek için onun daha açık: — Bugün otomobile mi? Demesini bekliyordu. Bunun sorulduğunu görür görmez fe- rahlayacak, kendisi için mesele kalmıyacaktı. Zaten, bu dene - meyi yapmak, kolaylıkla kördü- gümü açmak için otomobile bin- Ela çin bindin gezdiremiyorum. Arabamız da adını vermişti, Doktor, yeniden: — Bari karıcığım, sıkıldıkça sen kendiliğinden şuraya, bura- ya çıkıver.., Dedi, Güney; »— Sensiz nereye gitsem tadı yok kocacığım. Diye, bu sözleri karşıladı ve sözünü Sürdürdü: — Tek başıma nereye gide- yim?. Sinemayı, tiyatroyu sev - miyorum. Müzik, çay, balo gibi şeylerden karı koca uzağız. Ta- nışlarımız bol değil, Sen çok ça- lışıyorsun, Benim de ev işlerin- den pek vaktim olmuyor. Nere- ye gideyim?.. gene: — Hiç olmazsa hava almaya gitmelisin, Arabamız var... , Diye, lâkırdıyı gene otomo- bil, gezme konusuna soktu. Fa- kat, Güney hiç bir şey söylemi- yordu. Doktor da heyecan ve meraktan çatlayacak gibi olu - yordu, Yemek yarılanmıştı. Gü- ney hâlâ arabaya bindi şüphe kurdu kemirmeye başla - mıştı, Yeniden birkaç sondaj yap tı. Fakat, onlar da beklediği s0- nucu vermedi. En so floktor, lâkırdıyı getire getire, Güneyin kendiliğinden birşey söylemedi- ğini görünce: — Karıcığım, seni bir arka- daşım bugün otomobilde gör- müş. Edirnekapıya kadar gidip dönmüşsün?.. Diyiverdi! Fazıl böyle der de- mez Güney rahat bir soluk al- dı. — Budala sen beni böyle mi izleteceksin?.. Der gibi doktorun gözleri içine baktı sonra, kendi kendi sine: — Mesele kalmadı artık. Diyerek, doktora sudan bir karşılama yaptı: . — Ha evet. Bir aralık mağa * gez | zadan çıkarken canım ssl meye gittiğini ona söylememiş- | Hiç olmazsa şöyle İstanbul! ti. Kafasının içini birden binbir |de bir gezinti yapayım düşündüm, Fakat, bunu sai söplemek aklıma bile geli Ö kadar tabii, o kadir durulmıyacak bir şey Ki: . 4 Doktor kızgındı, kendisi tamıyordu. Birden parla a? — Tabii bir şey neden © Sa” Evde araba varken bir KO öğ si ile Edirnekapıya gidiP “Bu mek, avuç dolusu para €İ” yep tabil bir şey değil. gi liyim?. Güney * çok serin se Hiç renk iyor, her gala" memezlikten gelmenin 139” rm gi N i — İzlendiğimi davranıyorsam bu budal8 dei lar beni ppm ben yi! tediğim arı Diyor, kafasının içinde” ve © Arkasi üçü j : i nl l

Bu sayıdan diğer sayfalar: