8 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12

8 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— | SovyetleşiDiyarında Moda Meselesi Herkeste 1917 denberi ilk d iyi giyinmek merakı başladı Pudra, allık, ruj aldı yürüdü. Maamafih bunu Leningrat hava istasyonunda u- çağımızdan indiğimiz zaman bizden bir dakika evvel ve daha büyük bir uçakla inen bir Fransiz seyyah grü- | puna doğru ilerliyen ince uzun, siyah saçlı çok calibi dikkat bir kr- zın onlara doğru ilerliyerek (o bir Patisliden farkedilemiyecek Fran - Sızcasile: “Size gümrük işlerinizde yardım etmek emelile geldim,, diyerek yan larma sokulduğunu gördügüm valot ne yalan söyliyeyim'çok şaşırdım. Hele bembeyaz inçi gibi muntazam dişlerini gösteren tebessümünü gö- rünce büsbütün hayran olarak dal- dım gittim. Bu kız hem güzel, hem de Sovyet Rusya için çok şıktı. Kostüm tay - yörü siyah renkte, belki biraz uzun fakat iyi bir terzi elinden çıktığına | şüphe bırakmıyacak kadar temizdi. Kalçalarının biraz üstünde kalan ceketi çok endamlı bir vücudün dal galı, muntazam kıvrımlarını bozmu- yacak kadar uygundu. İnce ipekli - den yapılmış bluzu, bir tarafa eyik küçük şapka, siyah iskarpinlere uy- gun ipek çorabı ve üzerinde baş harfleri gümüş yazı ile yazılı el gantasile bu kızın sanki neresi Pa- risli bir kızdan farklı idi? Seyyah grupunun işinden bir er- kek: “Mondiy3,, diye hayretini sakla - yamadı. "Muhakkak bu güzel mah- İliku propaganpda olsun diye. yolla- #nışlardır. Ne şarmant şeyi, Yavaş söylenmiyen bu sözler Üze- rine bütün grupun gözleri zavallı | Sovyet kızma dikilmiş, sanki o bir İ peri iken şeytan olmuş gibi baştan aşağı tepeden tırnağa kadar keskin gözlerle sürülüyordu. Kızda bu sözleri işitmiş olacak ki güzel yü- zümü derin bir kırmızılık, tatir bir tebessüm kapladı. Adeta kahkaha i- le gülmemek için kendini 26£ zap- tediyordu. Kendini çabuk (toparlı- yarak iyi terbiye görmüş bir seyyah tercümanı gibi hemen vazifesine başladı Hava istasyonundan otele kadar olan mesafe epey uzundu. Amele mahallelerinden geçiyorduk. İki ses nelilk bir ayrılıktan sonra tekrar Le ningrada dönmek doğrusu çok ho- şuma gitmişti, Yalnız halk bana da- ha sıhhatli, daha munis geliyor; ka- ar da muhakak surette eskiye na- zaran çok şık giyinmiş geziyorlardı. Renkler arasında beyaz diğerlerinden çok fazla idi, Beyaz bluzlar, keten- den yapılmış beyaz kostümler, en gok göze çarpmakta idi. » Göze çarpan diğer bi tiyar kadınların eskisi ayni ke. yafeti muhafaza etmeleri idi, Çoğu siyah renkte esvap giyiyor; başları» şalla örtmüş geziyorlardı. Genç- lere gelince, bunlar da başa mendil sarmak âdetini terketmişler; başla- rt açık ve çoğunun da saçları per menantlı geziyorlardı. Ayni akşam bize misafir gelen İ- ki Rus kızınm çok iyi ve temiz gi- yinmiş olduklarını gördüm. Birisi- nin düz İpek, diğerinin çok güzel çi İ çeklerle emprime tuvaletleri hari - İ kulâde değilse bile son derece gü- şey de ih- fena gözle gören kimselerde yok değil zeldi, Her ikisinin de deriden el çantaları hiç te Pariste görülenler. den aşağı değildi. Kızlar bana hemen şu iler: ! ui sene Leningratta yeni di Kânlar acrldr. A Ara TIMYŞA na ları) diyorlar, Her ne İsterieniz bu- rada bulmak kabildir. Hem «e kart lâzım, ne de sıra beklemek. Rus pa- tası İle ödemek şartile herşey here rafından serbest surette al liyor, O kadar rahat oluyor eski günlere nazaran insan kendini cennette sanıyor. Kızlardan aldığım malümat o ka- dar garibime gitti; hattâ o kadar inanmadım ki (dünya pazar) larını bizzat görmeğe gittim. Dünya pazarları nedir? İhtilâlden evvel Çarın muhafız âlaylarına Mensup zabitan ve gene- fallerle bunların ailelerine her tür- Mi eşya satmakla meşhur olan dük- kânın daha büyütülerek açılması i- le hasıl olan dünya pazarı benim İ- gin yeni bir yer değildi. Çarın mu- hafız kıtaatı generali babamla bu- raya çok srk gelirdik. Zay bam, annemin müteaddit rine rağmen işi olmadığı zaman bu- raya gelir ve peşin para almadıkla- rı için ne kadar lüzumsuz eşya $a hepsini alarak eve yoller, üze ne de.anmemden bir temiz azar işi- tirdi Son gelişimizde onunla balkonda say içmiştik. O da kendisine 2 nem menettiği için çayma fazla şe- ker atmaktan korkan zavallı baba- roalümatı TAN efa Çinde bir gün yolumu kaybelmiş- tim. Bir polis kulübesirtin önünde o- tomobili durdurarak yolumu sormak mukaddes diktiği üç beş kök gecesefayı sula - | makla meşguldü. Bu işi bitirdikten | çay içmiş ve hepsine de altışar ta- ne şeker atmıştı, Dünya pazarlarının. camekânları kadın elbiseleri, çamaşırları, ipekli çoraplar ve saire ile çok güzel süs- lenmiştir. Gündüz giymek için tay- yörler, akşam tuvaletleri, her türlü elbiselerle doludur. Dükkânm içi hıncahınç denecek kadar kalabalık- tır, Alışveriş edenleri had ve besa- bı yoktur. Bununla beraber yine bu hususta, dükköhin donatma tarzm- da, mankenlerde velhasıl her şeyde bir acemilik, iptidailik göze çarp - maktadır. Şalların, kürklerin, elmas ve sa- ire gibi tezyinatm, kokular ve al- dra ve saire gibi kadın leva- zımının satıldığı dairede bu hal da- ha fena bir şekilde göze çarpmakta- lüzum görmüyorlar. Gündüzleri ta: şman büyük deri çantalarla iktifa e- diyorlar. Hattâ bu işe şaşarsanız si- ze şu İzahati vermekten de çekin. miyorlar: “Bir çanta olduktan sonra bir i- kincisine ne hacet?,, Bu mâfitık karşımda insan ister istemez Rusların eski müsriflikle- rini batırlıyor,. değişen zihniyete şaşıyor. Çocuk elbiseleri ve çocuk ayun- cakları dalresini: gezdiğim zaman hayretim büsbütün artıyor. âli mütcakıp “İzumssr., diye bir tara- fa atrlan çocuk oyuncakları tekrar canlanmış ve bu sefer daha ziyade öğretici bir mahiyet almıştır. Oyun dır. Bunlar kalitece ikinci derece- de mallardır. En tuhafı da kadınlar gece tuvaleti içim ayrı çantalara | i zel; alacak renkli kitaplarım da değerli şeyler olduğunu gördüm, Rusyada moda: Yeni modalar hakkında bir terzi- den aldığım malümatı şayan: dik- kat gördüm. Butâ eskilerdenberi bize dikiş diken bir terzi idi. Bana şunları söyledi: “1917 yılındanberi ilk defadır ki halkta iyi giyinmek için bir hevce uyanmış bulunuyor. Her halde ih- tilâlden sonraki halin çirkinliği gözlünlüzün önünde olsa gerek. Şim- di İse aşağı yukarı herkesin iki üç kostümü var. Pudra, alirk, ruj da aldı yürüdü, Maamafih bir kısım balk yüzünü boyamağı henüz fena nazarlarla görüyor... Eski günleri hatırlayarak birkaç damla gözyaşı döken eski terzi: “Nerede o eski kumaşlar, matma- nerede © eski ketenler! Şimdi herkes işin pratik tarafına kaçıyor. Hele âyakkapıları sormayın. Bun» lara aldıran bile yok. Kısacık ökçe- li keten iskarpinlerle güzel elbise de giyseler, bir kadının şık gözük- mesine İmkân var mıdır?,, Bundan sonra bana müşterileri i» gin diktiği şık elbiselerden beş on model gösterdi. Bunlari teker teker tetkik ettim ve sizi temin ederim ki, gerek kumaş, gerekse ısmarla - yanların zevki selimine taallâk e- den kısmına hiçbir diyecek bulama- dım. Bu mütaleamı bilâ istisna gece caklar arasında çocukların gözlerini | tuvaletlerine de teşmil edebilirim. BİR SEYYAHIN N DEFTERINDE Çinlilerde Çiçek Sevgisi Çinde çiçek odada OT N: bir şeydir sonra istediğim malümatı son deri nazikâne verdi ve ben ayrılırken di ki: » li “Yılın hiçbir günü yoktur ki, gös ler, bizim memleketi bayıltıcı gü ği ile süslemiş olmasın! Acaba bancı memleketlerde böyle midir . Çin hurafelerine nazaran her 495 çıktığının beşinci günü yeni bir Şi, te doğarmış. Tesadüfen bugün 49 ğan çocukları çiçek hakkındaki nin” lerle büyütmek âdettir. Bugün 457”. dükkânları hususi sy rak çiçek methiyeleri okuturlar. 9 nenin ikinci ayının 12 inci günü © tün çiçeklerin doğumu) tes'it edi. Bugün dostlar biribirini ziyaret “İĞ rek çiçekle tebrik ederler. Sile soğanları, çiçek tohumları biribi”. sevenler arasında bugün taati olu” yil > En fakir Çinli bile senede bir gün £ çeklerle donatılmış bir masada Mor s5” baplarına çay ziyafeti verir. çi kumının bir dalını fakir komşusun' bitişik balkonuna uzatmıyan Çinli f& na mazarlarla görülür. Salkım babi da açınca her Çinli dostlarını de“ etmek metburiyetindedir. Tanıdığ, bir Çinlinin bazı senelerde olduğu # bi bir sene salkımı açmamıştı. Bİ rağmen salkım açılışının hatırası hürmeten o yine mutat ziyafetini Ül mal etmedi. Bütün dostlarını çağı rak ikramlarda bulundu. p Zengin aileler Çinde, sık sık pi” ler verirler. Bu partilerde görü çiçeklerin güzelliği, tencvvüü gözün rü başka memleketlerin çiçek m€ herlerindeki parlaklıkla kamaştı Güzel şiir okuyanlar, çiçeklere dğ, şürler söylerler. Çiçek partileri giyilen esvapların renkleri çek 3g olmalıdır. Çiçeklerin renklerini. gözleri bir an için bile çekecek BÜ, vurucu renkler, çiçeklere hürme böyle bir günde yiyilmez. Çüniü t0f lanan halk güzel elbiseleri değil X4 çekleri beğenmeğe, takdir ete gelmişlerdir. . Nanking'de oturduğum yerin önü” deki arsaya bir fakir gelerek dan bir ev kurmuştu. Evin ark” da bizim evin duvarı idi. Evdeki B”” metçimin bundan son derece cani “ kılmıştı. Duvarın üzerinden belki — zim eve hastalık gelir diye tasa Si yordu. Nihayet dayanamıyarak fa” arsadan kovmak üzere kocasını Yi dı. Ben de meseleyi unuttum, git y Birkaç gün sonra aklıma geldi; * metçimden fakirin hâlâ orada olu? * gi madığını sorduğum zaman içini kerek şu cevabı verdi: p> “Hayır! Hâlâ orada, Zavallı öö”. şu sefil halinde bile kırık bir sek”. bir yasemin dikmiş, ve hasırdan ©, nin en rüzgârsır köşesini bu si tahsis etmiş. Ona o kadar iyi af yor ki, böyle bir adamdan bize #”, gelmiyeceğini tahmin ederek kot madım, Yüreğim dayanamadı. Oy İ için müsaade ederseniz ona hef# | biraz pirinçle balk. vereyim!” si Doğu Hopei'de yağmursuz. Kö bir sene idi. Uç gün seyahat “tÜd4 miz halde değil çiçeğe, yeşil DİL 9 bile rastgelmemiştik. Dar bir vaÜ'ğe dibinde hem biraz istirahat Be eşyalarımızın gelmesini bekliyO/tiğe Eşyalarımızı taşıyan hamalları” 7 4. leri çok ağır, hem de havaleli ih Bize yaklaştıkları zaman birin” ef malın sanki önüne bir yılan 9” gibi yarm Kenarma doğru sıç ie, eğilip yerden bir şey aldığın GÖT“ ei Ayni hareketi dokuzu da as“ zamı ile yaptılar. Merakla gidip yerde ne aradı” nr tetkik ettim. Manmafih DÜ per hacet yoktu. Çünkü hepai birde yef na sanki dünyanm en ümit © bazinesini bulmuşlar gibi bir Vİ 4 gül fidanı görerek okeşadıkların. de seve anlatıyorlardı. Hattâ ili ğyar biri matrasında kalan son birkaç in la suyu da bu gül fidanının Bat feda etmiş, kendinin susuz nr düşünmiyerek seve seve bine dökmüştü.

Bu sayıdan diğer sayfalar: