25 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

25 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 | ISTANBULDAN PiREYE Ba 9 Ea Fazılın geceyi (güvertede iğ in Serende transit flâ- ması çekili olduğuhal- denizyolları iskelesi karşısma demirledik. Liman ve gümrükte yeniden bir muamele yapmamaklığımız için transit geçmeğe karar vermiştik. Kot Tâmızı uzaktan bir İngiliz kotra- sı zanneden gümrük memuüriarı gemide Türk sancağını gördük- leri ve bizleri türkçe konuşur buldukları zaman duydukları zevk ve iftihar hissini gözleri ya şararak anlattılar. Şehire çıkmı- yacağımızı söyledik ve eksilen komanyamızın tedarikile, yazdı- ğımız telgraflarım postahaneye (- götürülmesini kendilerinden ii- ca ettik, Gümrük, liman ve diğer memurlardan başka hemen he- men bütün şehir halkı bizimle canla başla alâkadar oldular. Ve her arzumuzu zevkle yaptılar. Etrafımızı saran sandallar Geli- boludan hareket edinciye kadar bizden ayrılmadılar. Zekinin kotrasının beraberi- mizde olan kaptanı Hüseyin Re- is sayılı balık avcılarındandı Balık tutmaktaki şansı da âvcr- lığı kadar meşhurdu. Tutacağı balıkların deniz üstünden çabu- cak mevkiini tesbit eder. Kaç tane balık çekeceğini de peşinen söyliyerek, bir mi d ç mü dedi, ne dedise saldığı oltasına o kadar balık takar ve çeker- di (1). İnsan bu kadar sıhhatli bir karar ile oruç bile tutamaz. Elinde hazırladığı oltalarını göstererek ahenkli bir Giriz şi- vesile : — Bak beyim, vallahi, şu bu- run yok mu, o burundaki sivri taşların otuz metre önünden ak- şam yemeği için size iki çinavrit alayım, geleyim, dedi. Fazıl: — Aferin Hüseyin! Randevu- ya sadakat bu kadar olur. Altı da söz verdindi değil mi? Çabuk git te balıkları bekletme, dedi. Hüseyin pek te hoşuna gitmi- yen bu alaylara kızılcık yer gibi buruk buruk gülerek bota atladı. Ve oltasınm iplerini çöze göze kotradan uzaklaştı. Akşam Ye- Akdenizde Uğradığımız Türk Limanların geçirmek için üzerine giydiği dan birer birer sayılıyor meğini yerken Hüseyin görür- dü. Ama berminval oltasında balık görünmedi. O gece Gelibolu önünde çok zevkli ve eğlenceli yediğimiz ak- şam yemeğinden bir saat sonra havada hafif bir rüzgâr alâimi göründü. Ayın üstünde koşuş- mağa başlıyan parça parça siyah bulutlar rüzgârın artacağını işa- Fazıl denizden iple kotraya çekiliyor dinden kurtarıp yelken zevkine kavuşturan ilk rüzgârdı. Ka mızda demirli duran büyük yel- ken gemileri bu fırsattan istifa- i deyi düşünerek acele yelkenleri fırtına başlıyor » Yazan: Mahmut BALER da Herkes Canla şla Bizimle Yakından Alâka YAŞ dar Oluyordu süveterler arkadaşları tarâlın - açıp ileri geri yollandılar. Biz de önümüzden hareket eden yel- kenliler gibi kotramızın bütün yelkenlerini açtık. Vakit kay- betmeden hemen hareket et Yelkenlerin hepsi de mükemmel işliyordu. İstediğimiz ve bekle- diğimiz gibi yol alıyorduk. Gece yarısından bir saat sonra Çanak- kaleyi geçtik, Artık keyfimize Fazıl denize yıkanmaya giriyor ret ediyorlardı. Tahminimiz gi- bi gece 22 de birdenbire kuv- vetli bir poyraz rüzgârı esme- ğe başladı. Bu bizi motor der- diyecek yoktu. Ama, ne yazık ki, bu keyfimiz pek çok sürmedi. Boğazdan çıkarken rüzgarın şekli değişti ve bora halinde es- meğe başladı. Sağ tarafımız ta- mamile karardı. Gökgürleme rile sağanaklı yağmurlar yağma- ğa başladı. Güvertede yatan ar- | kadaşlar (o çabucak (o Şşiltelerini omuzlıyarak aşağıya ka Yalnız Zeki kıpırdamadı. — Islanıyorsun Zeki, fırla! Sol gözünü Kızkulesi Feneri gibi kısık fasılalarla bir iki defa açıp kapadıktan sonra: — Üstüme bir tente çekiverin, dedi. Yağmur sağanaklarını sıklaş- İ armağa, deniz gittikçe kabar- mağa ve kalınlaşmağa başladı. Rüzgâr kesilmediği için dolu olan yelkenler kotramızın fazla sallanmasına mâni oluyordu. Bir | müddet sonra yağmur dindi. Ölü denizler adamakıllı kalın- laştı, Birdenbire uğradığımız bu fırtmayı evvelce tahmin etmedi- imiz için Gelibolu istirahati şe- refine mideleri aburcuburla iyi- ce doldurmuştuk. İparın başında tek yataklı bir lüks kamarası, orta salonda iki yatağı, sonra ortada tek yataklı bir kamara, kıçta da yine iki yataklı bir ka- marası ile altı yatağı vardı. Hal- buki biz mürettebat hariç on bir kişi idik. Arkadaşların hepsini barındırabilmek için kamara ile orta salona fazla yatak yapmak mecburiyetinde idik. Fazıl hiç kamaraya inmemek ve nöbetleşe bir iki arkadaş ta güvertede yat- mak şartile diğerlerinin mutlaka kamaralarda yatmak vardı, (Arkası va/| TAN İ ve iki ay geceleri sabaha kadar kuyur İ şir, iklimi de daima bulutlarla kapa- zarureti | SAGLIK ÖGÜTLERİ Taze Hurma Hurmanın tazesini, ağacından ye- ni koparılmış halinde, yemedinizse, darilmayınız ama, kendinizi gerçek- ten hurma yemiş sanmayınız. Bizim burada bulabildiğimi kutular yahut parlak ince kâatlar içerisinde» ki hurmalar, gerçekten hurma değil, kurma kurusudur. Hurmanın tazesi ile kurusu arasında — nasıl anlata- yım? — güzel bir kadınm yirmih. yaşındaki halile altmış beş yaşında” ki hali arasindaki fark kadar ayrılık sr.Güzel kadın altmış beş yaşında yıkılmış camiin mihrabı gibi - ge ir ama, onun yirmi beş yâ- şındaki güzelliği başka bir güzellik- tir, Zaten portakal için de öyle değil inidir? Ağacından koparılarak yeni- len taze portakal ile bizim manav dük kânlarmda o bulduğumuz £ portakal ince kâğıtlar arasında korunulmuş olsa da » başka başka yemişlerdir. Taze hurmaya yerinde Rutab der- ler. Yarısı krem renginde, yarısı da bildiğimiz hurma renginde koyu kır mızı olur, Rutab bu mevsimde, eylül içerisinde yenilir. Hem de öyle hur- ma kurumu gibi, taneyle, beş tâ- İ ne, on tane değil, tabaklarla yenilir. Koca bir kayik tabağı dolusu taze önünüze korlar; bir, iki, derken tabaktakilerden hep- beş sini yersiniz ve sıkılmasanız daha is- teyeceğiniz gelir. Bu kadar yediğiniz halde taze hurma pek çok susuzluk tâ vermez, hem de gayet kolay haz- medilir, O kadar hurma yedikten son- ağırlık duymazsınız. nun sebebi hurmanm içindeki in en çoğu şeker olmasıdır. kimyagerlerin tahlil edebil- hurmanın yüzde 24 ü su yüzde altmış yedisi ş ra midenizde hi B ker ve a yüzde bir buçuğu da küldür. Hurma- n en büyük kısmı şeker olduğu i- çin - eğer mideniz fazla ekşi değilse - hurma midede hemen erir ve hemen şeker olarak kana karışır. Sonra da insanı şişmanlatmadan ferahlıkla te- neflüs ettirecek, bareket ettirecek bir gıda olur. Zaten böyle ferahlığa da insan Ru- tab yetiştirdiği zaman kat kat hak ka zahmış olur, Temmuz ve Ağustos ay- ları içinde hurmayı - doğrusunu ister seniz « develer yetiştirirler. Zavallı dan su çeker, hurma ağaçlarının dip- | Ml sti eller. Bahşiş A maktır. O iki ay içinde hürmâ yeti- İıdır. Araplar: burma pişiyor! derler. Fakat insanlar da beraber pişer. Sı- cak iklimde gökyüzü buletlü olduğu vakit İnsanın nefes alması güçleşir. vücudü hareketten &ciz kalır, yerin- den kımıldayamaz olur.Onun için hur ma yetişip te, Rutab çıkınca, gökyü- zü aydınlanır, hava da biraz serinle- diği için insana ferahlık verir, Rutab kendi memleketinde güzel havanm müjdecisidir. Araplar, taze hurmayı, hiç bozul - | madan, taze taze uzak memleketlere göndermek çaresini de bulmuşlar; O- nu tulum içerisinde bal arasına kor- lar, böylece - bir nevi havası tahliye edilmiş kap içerisinde gibi - uzaklara gönderirler : Hurmanın kurusu bile, göğsü yu- muşatır, boğaz ağrılarma iyi gelir Fakat tazesi başkadır. Boğazınıza me raklı iseniz, taze hurma, bu mevsim- de, hurma yetiştiren bir memlekete kadar gitmeğe değer. Lokman Hekim İ TİFOBİL Dr. İhsan Sam. İ Tifo ve paratifo hastalıklarına tu- tulmamak için ağızdan alman tifo haplarıdır. Hiç rahatsızlık vermez. İ Herkes alabilir. Kutusu 55 kuru. Bakırköy Sulh Hâkimliğinden : Bakırköyde Zeytinlikde Orta 0- kakta 30 No. Ju hânede mükim iken 15.3-935 tarihinde ölen Şemsinin te- rekesine mahkememizce vaziyet edil- miş ve Üç oda bir kordur bir halâ ve bir mutbak Ve mikdarı kâfi maa kuyu bahçe ve bodrum katini muh- tevi beden dıvarları kâgir ve dokuz yüz doksan altı lira kiymeti müham- mineli 30 No, lu mezkür evin 2 inci teşrin ayının 4 Üncü pazartesi gün saat 15 den 16 ya kadar birinci artır- ması yapılacağından kıymeti muham- minenin yüzde yetmiş beşini bulduğu takdirde ihalesi İcra | kalmacağı ve bulmadığı takdirde son pey bakı kal- mak şartile ikinci teşrinin 19 uncu salı günü keza saat 15 den 16 ya ka- dar ikinci artırması icra kılınaca- gından almak İsteyenlerin yüzde ye- di buçuk nisbetinde pey akçasile mü- racaatları ve mahkeme solasına “asıl- mış şartnamesini her zaman görebi- lecekleri ilân olunur. (14779) Kocasından, Sevgilisinin Koca- sile Intikam Alan Kadın Kadınm kendisine ihanet edeni ko. casından ihanetle intikam alması bir çok kadınlara hâklı ve yerinde gibi görünürse de artık bu ailenin iler tu tar yerini bırakmıyan tehlikeli bir harekettir. Hiçbir erkek ihanetine karısının ihanetle mukabelesine ta- hammül edemez, M. Şev? bunların en tahammüllüsü görünüyor: “Üç sene evvel sevişerek evlenmiş” tik. Fakat aradan bir, bir buçuk se ne geçince aramızda büyük ayrılıklar olduğunu anladık. Hatta ayrılmıya karar verdik. Fakat nedense ayrıla- raadık, Ben geç vakitlere kadar dışar- da eğlenmeyi, karım annesinin evine dönerek sıkıntılı bir hayat geçirmek tense bizim aparttmanm konforunu tercih ettik. Bir gün ben dışardaki eğlencelerden bulunduğumuz apartı manın yeni bir muhitini daha cazip bulmya başladım. Bu muhit orta halli ve kibar genç bir karı kocaya aitti, Onlara gidip. geliyorduk. Bu genç kadın birdenbire beni bağla- muştı. Kocasile aralarında devamlı geçimsizlikler olduğunu da işitiyor. dum. Kısa bir dostluk kadınla anlaştık. Artık onunla sık sık buluşuyor, gezip tozuyorduk. Ta- til günlerini baş başa şehrin uzak semtlerinde geçiriyor, evlerimizde dört kişilik eğlenceler tertip ettiği. miz zaman kaşla göz arasında biribi- rimizle meşgul oluyorduk. Bir gece karımın, bir göz işare mi sezdiğini farkettim, Belli etmeme- ye çalıştım. Falrat ondan iki gün son- ra genç kadınla baş başa gezerken gene karımı otomobille bizi takip eder gibi gördüm. Akşam, ertesi gün, daha ertesi gün karım bundan bahis yor ve cevabımı hazırlamı lunuyordum. Yalnız aramızda artık ber türlü dostça münasebet kesilmiş» ti. Konuşmadığımız günler çoğalmış- t: ve yavaş yavaş karımın eve benden geç geldiğini, bazan yemek bile ye- mediğini görmeye başladım. Geceya- rına doğru bir otomobil apartıma- önünde duruyor, karım ağrı şarap veya bira kokarak ve şen kahkaha lar fırlatarak eve geliyordu. Bu ha sonunda bu (” beni çok kızdırdığı halde yalnız ken- | disine bir iki kere nereden geldiğini sormakla iktifa ettim: Ya “terzim. den!,, yahut arkadaşımdan!,, diye cevap veriyordu. Fakat bir gün geç vakit Şişliden gelen bir otomobil içinde karımı bir erkeğin yanında gördüm, Başka bir otomobille takip ettim. Tam apartı- manın sokağı başmda otomobilden atlıyan bu erkek komşumuz, benim sevdiğim ka akşam da terzi ledi. Fakat ben her şeyi anlamıştım; karım aylardanberi 3 bir şey söylemiş değiliz. Henüz yüz yüze gelme Ancak onun yaptığı cinayetin vicdan azabından mt, yoksa bir başkasını sevmesinden mi, nedense sık sık ağiadığını anlı İ yorum. Bir iki geceyarısı yatağında İuçkırdığını duydum. Bu hal beni ayrılmak için tereddüde düşürüyor. Onu bırakarak memnun de, zorla fenalığa sürüklemekten de çekiniyorum. Ne yapmalıyım? Her erkek şunu bilmelidir ki, ka- | benden intikam | alıyor. Ne © bana, ne ben ona henüz | etmekten | dınlar kocalarının, kendilerinin de tas mıyıp görüştüğü kadınlarla ihanetine asla tahammül edemezler. Arkadaşla» riyle sevişen erkeklerine karşr her türlü fenalığı yapabilirler. Bize imek- tup yazan genç, karısını zorla yol- dan çıkarmaktadır. İzl gördüğü gör yaşlarını bir vij'an azabından, yahut yeni bir sevgiden değil, karısı- min zorla fenalığa sürüklenmesinden ileri geldiğine etfetse daha yerinde olur, Bu kadın sanırız ki kocasmı bâlâ ve her şeye rağmen seviyor, M, Şev. daha ateş bacayı sarmadan ye- tişmeli, yalnız bazı ihmallerini ileri sürerek bunlara nadim olduğunu ve yuvasını bozmak istemediğini söyle» melidir, Kadın bu ric'ate İnanmıya- cak, fakat kuvvetli delillerle, hare» ketlerle gözterilecek teminat onu bir- denbire sevindirecek ve kocasma €s- kisinden fazla bağlıyacaktır. Bizce M. Şev için en makul hareket de bu- dur. . Açgözlü bir ana —. Beyazıtta A. Özgen imzasile: “Bundan beş sene evvel bir komşu kızı ile seviştik. Ailece konuşuyor, ailece gezmelere gidiyorduk. Anası da samimiyet gösteriyordu, Bu kız bir fabrikada çalışarak evine bakı- yordu. O ve ben işimizden döndük- ten sonra mutlaka buluşuyor, uzun saatleri beraber geçiriyorduk. Ev- lenmeye karar vermiştik, Fakat bir gün anasının kızımı başkalarma ver- mek istediğini, #hesndim.. İnkâr. #i- duğu halde hoppa, ve hele son dere- ce para aç gözlüsüdür. Kızı ise ana- sma son derece bağlıdır. Onun sö- zünden dısarı çıkamaz, Kadınım hop- palığını ve deliliğini en sonunda şu hâdise ile adamakıllı gördüm, anla- drm: Bir gece hala ve teyzeleri uzak bir yerden onlara misafir gelmişti, Hep beraber oturup eğlendik. Bir ara ben odadan dışarı çıkınca rhisa firler bu acuzeye; “Allah aşkına rahatsız olmayın, zevcinizle istirahat edin,, demezler mi? Acuze karı beni bunlara kendi kocası gibi göstermiş, Kızı bu söz üzerine hüngür hüngür ağlamıya başlayınca bu kadın utan- madan misafirlerine: “Kızım benimle yatmıya alışmıştır da teldiliniz üze- rine canı sıkıldı.,, cevabını verdi. Bu- mum üzerine kendimi sokağa attım, bir daha semtlerine ouğramadım. Sonradan öğreniyorum ki ben bu ka- dının göz koyduğu damad namzetle- sinden dördüncüsüymüşüm. Kabahat kızda olmadığı için ona bazan yolda raslıyorum ve fabrikasına kadar bes raber gidiyoruz. Fakat ne fayda? Anasından ayrılamıyor ki? Ne yapa- yım ki bu kendisinden hiçbir ümit beklemediğim sevgiliyi unutayım?,, Bir başka sevgili bularak... Fakat eğer sandığınız gibi bütün kabahat İse veskiza kendinizi sevdir» sini de yola getirmek İm- kânını neden bulamıyorsunuz? Ça- lışmaktan kurtaracak bir bütçeye hip olursanız meselenin kendiliğin- den ve istediğiniz gibi hallolunduğu- nu göreceksiniz. ACELE SATILIK BAHÇE Topkapı dışarısında Çırpıcı cadde- sinde Tepe bağı civarında 12 dönüm arazi içinde Ceviz, İncir, Dut, Kiraz ve emsali meyve ağaçları ile dört yüzden ziyade asma filizleri, bir oda || ve bir mütfağı, bir ahır ve kuyusu o- lan 8 numaralı bahçe ucuz Fiyatla a cele satılacağından alıcılar Kara- köy Mehmet Ali Paşa han 53 numa- ralı yazıhaneye müracaatları. Beşiktaş İkinci Hukuk mahkeme: | sinden : Ortaköyde Uncu sokağında Fırm« cilık etmekte iken ölen Tanaş İlari- dis terekesine alacaklısı Yusuf Molla | Zade Hüseyin ve biraderinin talep- leri ile mahkemece el konmuştur. Ta- rihi ilândan itibaren eshabı matlüp ve alâkadaranın bir ay ve mirascıla- sının üç ay zarfında Beşiktaş İkinci Sulh Hukuk Mahkemesine müracaat- Jarı ilân olunur. (14771) VAPURCULUK Türk Anonur. Şirketi Istanbul Acentalığı Liman Han, Telefon: 22925. Karabiga yolu BARTIN “vapuru 25 Eylül , Izmir sürat yolu SAKARYA vapuru ber hafta PERŞEMBE günleri saat 16'de istanbuldan İZMIRE ve PAZAK günleri de İZMİRDEN İstanbula kalkar Devlet ve ideal dev'et Universite mezunlarından Süreyya Temelin “Devlet ve Ideal Devlet, is- İ mindeki kitabı çıkmıştır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: