1 Ekim 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

1 Ekim 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e yy Şi O TAN 1-10-935 “Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler » VEHİP PAŞA DİYOR Ki MEMEL SEÇİMİ | Süveyş Kanalının Kapatılması | k w Su Bizim Habeş askerleri tre Petit Parisien'den: Vehip Paşa 150 bın Habeşli? hin teşkilâtını idare ediyor. O! Lana dedi ki: İ — İngilizler Habeşistanı zap- tedebilirlerdi. Bana öyle geli- yor ki, İngiliz veya İransızlar buna muktedirler, fakat İtalyan lar asla... 500 bin kişi ile İtal yanlar Adisababaya, Harrar ve- ya Cimmaya gelemesler. Yolda susuzluktan malıvola.aklardır. Hattâ bugün bie sularını İtal- yadan veya Eritreden getirtiyor lar. Ve bunu da ancak bir sene süren hazırlıkta sonra yapabi- Uyorlar. Sizi temin edebilirim ki İngi- lizler bir nefer susuzluktan şikâ- yet etse, Eritreden mükessife de vücude getirirler ve Londrada- kinden daha iyi ve daha fazla suları olduğunu iddia ederler. di.Benden Habeş müdafaası hak kında tafsilât istiyorsunuz. Su, İtalyanlar; mağlüp ede- cektir. İtalyanların ne kâfi mik- tarda askeri ve ne de kâfi dere- cede paraları vardır... Vehip Paşa, İtalyanların an- cak Harrar'a gimek“ için Vadi Şebele'yi aşmak teşebbüsünde tulunacaklarına kanidir. Kendi- sine Dolhad dağları üzerinden bir hareket mümkün olduğunu söyleyince şu cevabı verdi: — Böyle bir hareket, onları yandan taciz etmek için hazır bulunduğu müddetçe kabil de- gildir. v Vehip Paşa Habeş ordasun - “da bulunan Belçikalı öğretmen - lerden bahsederek şu mukayese- yı yaptı: — Alman zabiti, piyade sava- şı için mükemmel bir öğretmen- dir. İnce tetkikata lüzum (is - settiren meselelerde o Almanlar emsalsizdirler, Fakat topçu için bana Fransızları veriniz. Fran- $ı7 topçusuna karşı durdunuz mu? Töpçu atışı için biriciktir- ler. İngilizler büyük istihkâm üstatlarıdır. Onlar bir siper ka- zarlar, ertesi günü bunun yanın- da diğer birçok istihkâmlar ya- pılir. Üç gün sonrada cümlesi birden bitmez, tükenmez, do- Müttefikimizdir! nle nakledilirken İtalyanların iyi harp ettikleri kendisine hatırlatılınca şu ceva- İ bı verdi : — Şüyhesiz, onlar şarkı söy- liyerek harbe gitmeğe mecbur- durlar, Filhakika açık arazide bulunacak olurlarsa, Habeşliler kadar iyi harp edebilirler. Vehip Paşaya göre, İtalyan - lar bir şey yapmak istiyorlarsa mutlaka manevra yapmağa mec bur olacaklardır.Çünkü bu harp, bir manevra harbi olacaktır. Vehip Paşa Habeşistanda bir hicin süvari kolordusu teşkil et- miştir. — Almanlar tarafından teşkil edilen bir kuvvet, İtalyanın yer- li kuvvetleri benden bahsedildi. ğini işitince bana iltihak etmek üzere kaçacaklardır. Sonra ilâve etti: — İleri hatlarda, beni gör- mek için umumi karargâhıma gelecek olursanız yanınızda i- lâç bulundurunuz. Çünkü filitre edilmemiş su içerseniz hasta 0- lursunuz. Filitre edilmiş su bü- labilirsiniz. Fakat beklerken su- ,suzluktan muztarip olursunuz. İtalyanlar için de mesele ayni- dir. Size tekrar ediyorum. Su bi- zim en birinci müttefikimizdir. Yakmda görüşürüz.,, Ecnebi devletler mümessille- ri 5 Teşrinievvel tarihinden iti- baren ya harp etmek veya geri çekilmek lâzım geldiğini söyle- mekte müttefiktirler. Zira bu ta rihte arazi şimalde harbe hazır- lanmış olacaktır. Cenup, 20 Ey- lüldenberi harbe hazırdır.,, İİ Goemboes'ın Berlin seyahati Lidove Noving'den: Budppeştede mevcut intibalara göre Başbakan Gosmboes'in Berlin seyahati orta Avrupa siyasannda fevkalâde bir ehemmiyeti haizdir. Berlinden verilen habere göre bu seyahatte Almanya ile Macaristan ve Lehistan arasında hava müdafaa st için bir anlaşma mev lambaçlı bir yol olur. sa vazifeniz biter ama bizim işimiz de haylı gecikir; çünkü, azizim, sizin öldüğünüzü nereden öğrenebiliriz? bise bunu kendiniz bildirecek kadar himmet edemezsiniz yal, Marguis ciddiğ bir tavurla etti: — Siz hemen gidip kendinize bir kat esvap alın, İki yıl önceki moda- ya göre giyinin. Bu akşam şöyle üs- tünüze, başınıza İtina etmez gibi bir haliniz olmal Buna şâşıyor musu- ilâve şaşmam; göndereceği haber Üzerine, mesela 'emek yemek üzere gireceğiniz bir Binde sir afyon yutturabilirler. / U — Otuz fersah fazlasını göze alıp lolaşık bir yoldan gitmek daha iyi Yanım on Roma'ya kazaze ii ei Juli- .sizin yi yapılması zuu bahistir. Başvekilin seyahati bu kadar tahdit edilmek istenmiştir. Karşısında Ingilterenin Durumu | Almanlar Kazanacak mı? Miroir du Monde'dan: Habeşistan hâdiselerini takip eder- ken gösterilen endişeler, Süveyş ka- nalı meselesini birinci derecede önem li bir mesele haline getirmiştir. Sü- veyş kanalı dünya ticaretinin ve hat- tâ sebebi vöcudünün en hayati bir uz- vudür. Kanalın kapanması ve mevcut muahedelere rağmen abluka altına â- lınması, birçok neticeler doğuracaktır. Kanalın ablukası çok geniş olan bir dünya ticaretine müthiş surette za- rar verecek, Avustralya, Hindistan gibi muharip devletlerden uzak bulu. nan devletler bundan çok mustarip 0- Jacaklardır. 1888 muahedesinin 4 ve ikinci maddeleri mucibince 1914 sene sine kadar bütün cihan savaşlarında, harp gemileri, hangi millete mensup olursa olsun kanaldan serbestçe geç- mişlerdir. 1912 senesinde Türkiye - İtalya harbinde bile Italyan gemileri. ni Türklerden asla endişe etmeden kanaldan geçmişlerdir. O zaman kana bn şark sahili Türklere ait idi. 1919 Senesi şubatında Türkler mü'tefikleri Almanyanm teşvikile hücum etmesi üzerine, İngiltere ve Fransa gibi dev- letlerin kanaldan geçmeği kontrol al- tina almaları ve genel güvenlik ve asa yiş noktasından düşman gemilerinin kanala sokulmalarını menetmeleri Tâ- zrmgeldi. İngiltere gerek kendisi ve gerek diğer milletler için tehlikeli o- kadar zarar verecektir ki bu hal, bil hasta İngiltere için bir felâkat ola- caktır. Hattâ kısa bir zaman için ge milerin kanaldan geçmesi menedil- mekle normal ticaretin yeniden başl ması çok geciktirilmiş olacaktır. Böy- le bir teşebbüsln önüne geçmek için şimdiden Jâzımgelen tedbirler alm. mıştır. Yolculara iki kâdem duvar ara- sında taş bir geçit gibi görünen Sü - veyş kanalı, son otuz senedenberi mü him mikdarda genişletilmiştir. Evvei- ce göller mıntakası müstesna olmak üzere, gemiler, biribirlerile karşılaş - mamak için bir limanda beklemek mec buriyetinde idiler, Bugün kanalın ge- nişliği evvelkinin iki misli olduğun - dan ve İâakal 66 metreye çikarıldığın» dan tonajı ne olursa olsun iki vapur, kanalın her hoktasında biribirile kar. sılaşabilirler. Yâlnız muhtemel her türlü çarpışmak tehlikesinin önüne geçmek için bir vapur geçerken, di- | | Süveyş kanalının giriş yeri ve Ferdinand de Lesseps heykeli lan bu meseleden kurtulmak için siya- | sal bir formül bulunmasına müvafakat edecektir... Yalniz bir hâdise Çikatil. mak ihtimali kalıyor. Az çok bitaraf olan bir vapurun kanalda kasden ba- tırılması veya dar bir yerde ateş al- mast veyahut kanalın sahillerini tah- rip edecek derecede mühim bir iştial vukuu ve kanal tamirine lüzum gör mesi gibi hallerde kanal kapatılabilir. Bu hal, İtalyan nakliye gemilerini tev kif için ancak Habeşistan tarafından kabul edilebilir. Yalnız Habeşistanın bunda menfaati vardır. Habâşistan bu takdirde Musır kara yolları, Orta Af rifa, Cenubi İngiliz müstemlekeleri vasıtasile İaşesini temin edecek'ir. Fakat üssülbarekelerinden ayrılan E- ritredeki Italyan kuvvetleri bundan çok müteessir olacaklardır. Böyle bir ihtimal bütin dünyanın menfaatine © Iyi malümat alan çevrenlere göre Almanya ile Macaristan arasında yeni bir anlaşma yapılacaktır. Bu anlaşmanın ehemmiyeti Comte Bet. hlen'in 1727de Italya ile yaptığı ma ahedeyi hükümden düşürmiyecek - tir. Budapeştede Goöemboes'in bu seyahatinde Macaristan, Almanya ve Lehistan arasında söel ve siya- sal bir anlaşma yapılacağı tahmin edilmektedir. e ğerinin olduğu yerde durması İâzrm: gelmektetdir.Buna rağmen kanalı, ta- mamen kapamak için 70 metre uzun- tuğunda bir geminin batması kâfidir. Bu takdirde, kanaldan gelip geçen gemiler çok olduğundan, seyrüseferin normal halini alması için cok bekle - mek lâzımgelecektir.Port Saidin şima linde Elkantaraya kadar, kanal Men- zabeh gölünün Üzerinden geçtiğin- den, bir kaza vukutmda burada bulu- nan bataklıklar sayesinde, kapanmış kısmı çeviren diğer bir kanalın kazıl- ması kolaylaşmış olacaktır. Bugün mevcut olan vesaitle, gemilerin nor- mal bir şekilde kanaldan geçebilmesi için, on beş gün zarfında bir kanal kâzmâak kabildir. Şurası muhakkaktır ki, kasdi bir kaza İçin bu kısım seçil- miyecek, belki de böyle birsey iç kanalm daha cenupta bulunan dön meçli yerlerinden istifade edilecektir. İşte asıl burada bir geminin ateş al- ması ve batması, birçok karışıklıklara sebâp olacaktır. Batan geminin anka- zı çıkarılamadığı veya İsti! kanalı bozduğu takdirde, bu kayalıklı sahil. lerde gemilerin gecmesi için ikinci bir kanal açmak. iki üc dela daha uzun bir zamana mütevakkıftır. Timsah gö lünden sonra Seralenn mevk'inde ka- yalıklar beş metre kadar yükselmek - tedir. Burada da kasden cıkurılacak bir kaza uzun ve müskül işlere sebep olur. Uçüncü tehlikeli bir yerde kana- İn cenubunda ve Mekkeye giden ha- tıların geçtikleri yolun şimalindedir. Bundan birkaç gün evvel Lit- vanyalıların inatçı kimseler ol- duğunu yazmıştım. Bu söze Lit- vanya Başbakanı Yuozas Tübe- N ile görüşmeme bir vesile ol- ui. larırun doğruluğuna, daletine, Uluslar Sosyetesine i- nanırlar,.. iü ,Tübelis'e Memelde halkın larını gösteriyor. bunun neticesi ne olacaktır? — Başbakan $u cevabı verdi: — Hükümetin Memeli mese- , İesinde zuhur edecek bütün teh- i likelere karşı başka bir amacı yoktur. Bununla beraber bu top- raklar üzerinde Cermanizm ile mücadeleye girişmek mevzuu bahis değildir. Yalnız hükümete karşı tevcih edilen her hareke- tin önüne geçmek mevzuu ba - histir, Hükümet, bütün faaliye- tini hakka dayanarak, Memele dair olan bütün mukavelelere tamamen riayet edilmesinden başka bir şey istemiyor. Sizin bahsettiğiniz Alman za- ferinden ancak ve nisbi bir şe- kilde bahsedilebilir. Bu zafer, harici âmiller tarafından vücu- de getirilen sun'i şerait dahilin- de vücut bulabilir. “Biricik liste,, denilen Alman listesi bir Alman listesi şeklinde görünmüyor: Bu liste de, diğer bisteler gibi bir Memel listesidir. Onu yakından inceliyecek olur- sanız nâmzetlerden birçoğunun Litvanyalı olduğunu görecek- Ye a e zi Seçim bitip te yeni Diyet Mec Litvanya Başbakanı Yuofas : Tubelis lerdir. — Lehistan ile Litvan'a mii- nasebatı nasıldır? — İki hükümet arasına şim- dilik hiçbir müzakere Yoktur. Bununla beraber geçen $sne iki taraf hükümet adamlar! ârasın- da bazı görüşmeler P#lmuştu. Fakat bugün için Vilni mesele- sinin hallini düşünmek zaman" henüz gelmemiştir. Sükütiler klübü Miroir du Mohle'den: Londrada asırlardberi bir sükütiler klübü vardi. Bu klü- bün müessisi dilimizi muayyen bir zaman için din€hdirmeğe meçbur olduğumuz ! prensibini takip etmektedir, > Artık bu klübün fplantılafi» nı bir tasavvur edin?. Toplan- lisi teşekkül edince hükümet el- | tılarda söz söyliyeck aza yük- de edilen neticelerden istifade - ye çalışacaktır. Seçimin deva - mı esnasında birtakım harici â- millerin doğrudan doğruya ge- sek bir para cezaş ödedikten başka toplantıdan dşarıya çıka- rılabilir. Toplantıl#da yalnız i- şaretle meram anAâtmak caiz » len birtakım tehditlerle beraber | dir. işin işine karıştığını gizlemek lüzumsuzdur. Böyle bir durum da Memelde normal hayatı iade etmek kabil değildir. Bununla beraber hükümet s0- gukkanlılığını muhafaza ediyor ve taahhütleri mucibince arsıu- lusal cemaatlere ve kendi mem- leketine karşı olan vazifesini i- fada devam edecektir. Zira Litvanya taahhüdünü i- fa etmiştir. Lâhey adalet diva- nı Almanyanın ve mukaveleyi imza eden devletlerin prote:to- larma mükabil, (o Litvanyanm haklı olduğuna karar vermemiş mi idi? Bana öyle geliyor ki, devlet - ler doktor Goebels,in imdaima yetişmeğe lüzum görmiyecek - Bir gün klübür toplantısı es- nasında maskeli haydutlar içe- riye girmiş, ruvdver tehdidi al. tında azayı ceplifini boşaltma- ğa davet etmişlirdir. Hattâ hay dutlardan biri, £lâbün * kasasını da boşaltmağa Muvaffak olmuş- tur. Buna rağmei, klübün nizam- namesine Son (trece riayetkâr olan aza, mutlak bir sükütu ih- tiyar etmişlerdir. Fakat haydut lar aldıkları eşya ve paralarla kaçmaktalar/iken azadan biri pencereyi açâtak yoldan geçen- lerden imdat istemiştir. Hay- dutlar Yakalanmış ve aldıkları eşya geri Jınmıştır. Fakat klüp nizamnamesine karşı gelen aza, klüpten çıkarılmıştır. KIRMIZI VE SiYAH STENDMHAL onu hiç böyle görmemişti. — Orasını ben ne zaman #öyler- sem © zaman öğreniryiniz. Ben, bana sual sorulmasını sevmem. Julien telaşla: — Bir şey sormak istemedim, monsicur, dedi; yemin ederim ki, monsicur, içimden düşünüyordum, dikkat etmemiş, hızlı söylemişim; kendimce en güvenli yolu bulmak is- tiyordum. — Oha aklınız pek uzaklara gitmiş, Unuumayın ki bir elçi, hele olursa, hiş bir zaman zorla söz almağa kalkışmamalıdır. Jüllen haylı içerlemişti, ama hak- szdı. Haysiyetini korumak için bir özür arıyor, bulamıyordu. M. de La Mole ilave etti; — İnsan yersiz bir iş yaptı m, hemen işe his karıştırmağa yeltenir. Bir saat sonra Julien marguis'nin kapını önünde idi, uşak gibi bir hale girmişti; arkasında eski püskü elbise er, boynunda beyazlığı çoktan kay- bolmuş bir kravat vardı; bundan baş- da ukalaca bir eda takınmıştı. Marguis onu görünce kahkahayı im A salıverdi ve Julien'in suçu İşte © za- mân tâmamile bağışlandı. M. de La Mole içinden: “Bu deli- kanlı da bana hayınlık ederse artık kime güven olur ki? ama insan işe kâlkışmeca da, güvenilecek bir adamı bulunmalı, Oğlumun, tabiatçe kendi. ne uygun parlak dostlarının yüz bin kişiye bedel yiğitlikleri, bayrılıkları (sadakatleri) var; çarpışmak lazım- gelince kralları uğruna canlarını esir- gemezler, her şeyi bilirler. ancak bize şimdi lazım geleni bilmezler, On- ların içinde dört sayıfa yazıyı ezber. liyecek, sanra da izini belli etmeden yüz fersah yer gidecek adamı istedi- ğin kadar ara, bak bulabilir misin. Norbert de ataları gibi ölümden kaç- maz, ama böylesine değim (meziyet) acemi bir nelerde de bulunur. Marguis derin derin düşüncelere daldı; içini çekerek: “Ölümden yıl. mamak, dedi, bakalım bu Sorel'in elinden o da gelmez mi?.... Sonra caninı sıkan bir fikri savmak ister: — Araba bekliyor, hadi binelim, dedi, Julien: — Monsicur, dedi, bu elbisenin eksikleri düzektilirken ben de bugtn- kü Ouotidienne'in birinci ezberleyiverdim. Marguis gazeteyi açtı, Julien bir kelimesinde bile yanılmadan ezbere okuyuverdi. sayıfasını ge e ve O akşam diplomatlığı pek üstünde olan marguis içinden : “Alâ! dedi, de- Yikafılım, sen okuyadur, bununla oya- lanır, geçtiğimiz sokakları görmez- sint,, Görünüşü hayli kasavetli, duvarla- rının bir kısmı oymalı ahşab, bir kis- mı yeşil kâdife örtülü büyük bir sa- lona girdiler. Salonun ortasında sus tatı asık bir odacı, uzun bir sofrayı yerleştiriyordu; sonra bilir hangi bakandan arta kalmış, her yeri mürekkep lekesi içinde koca bir yeşil örtü yâyarak o yemek sofrasını bir çalışma masası haline koydu. Ev sahibi iri yarı bir adamdı, adı hiç söylenilmedi; Julien onun yüzü- nü de, uzdilliğini (beliğat) de yedi- ği yemeği övütmekte olan bir adam yüzüne ve uzdüliğine benzetti. Marguis'nin bir işareti © rine Ju- Jien mâtanın to en ucunu vlurfhuş, oradan kımıldan samıştı, Ne yapaca- ğini, nasıl duracağını bilmediği için habire kalem yontuyordu. Gözünün ucu ile saydı, yedi kişi yardı; fakat Julien hepsini de ancak arkadan gö- rebiliyordu, Dikkat etti, ikisi M, de La Möle ile eşit gibi konuşuyor, öte kiler âz çok saygılı bir tavur takı nıyorlardı. Bir kişi daha geldi; uşak önden gi- rip haber vermemişti. Julien içinden: “Tahaf şey! dedi, bu salonda gelen- leri haber vermek törüsü (âdeti) yok üzerine, kim mu? Accba bu tedbir de benim şere- fime mi?., Yeni gelen zatr karşıla mak için herkes ayağa kalktı. Onun göğsünde de, önceden gelenlerin üçünde bulunan #on derece yüksek nişan vardı. Herkes oldukça yavaş sesle konuşuyordu. Yeni gelen hak- kında bir fikir edinmek istiyen Juli- en, ancak çebresinden ve duruşun- dan, şeklinden bir mana çikarmak mecburiyetinde kaldı. O adam kısa boylu, tknaz, al al yanaklı idi; pars lıyan gözlerinden bir yaban domuzu şirretliğinden başka hiç bir şey oku- namıyordu. Ondan hemen sonra içeriye büsbü- tün başka bir adam girdi ve Julien artık ona bakmaz oldu. Bu gelen u- zun boylu, gayet zayıf, üç dört yelek birden giymiş bir adamdı. Okşayıcı bir bakışı, nazik hareketleri vardı, Julien içinden: “Tıpkı Besançon- daki ihtiyar paskaposa benziyor, de- di., O adam hiç şüphesiz Kilise iz- döşlerinden © (mensublarından) dı; berhalde elli, elli beşinden fazla de gildi. Halinde, tavurlarında son had- dine varmış babaca bir şefkat görülü- yordu. Genç Agde paskaposu da geldi ve salonda bulunanları süzerken gözü Julien'e ilişince pek şaştı. Bray»le- Haut'daki ayinden beri onunla ko- Bnuşmamıştı. Julien onun hayretle bakmasından sıkıldı, kızdı. da. İçin Şömineden slam | den: “Ben tanıdığım bir adamla kar- şılaşımca böyle bedbaht olasıya telâş” tan kurtulamıyacak mıyım? dedi, Hiç görmemiş olduğum bu büyük zatlar karşısında hiç bir yadırgama duyma» dım, âma bu gene paskaposu görün Ge büşendan aşağı sanki buzlu sU ndı, Doğrusu Oben taha, çok bahtsız bir adamım!,, Gayetle esmer ve kıa boylu bir adam daha geldi ve kapıdan gözükür ilkmez söze başladı; Yürü sapsa- rı, hali delice idi. Bu aman bilmez geveze içeri girince salondakiler, önü dinlemek sikıntisndan o kurtulmak için olacak, gruplara ayrıldılar. uzaklaşıldıkça masanın ucuna, Yani Julien'in oturduğu tara fa leyordu. Julien'in kendine öyle bali ile uygun bir durum bulk ması gilgide güçieşiyordu. çünkü ve kadar gayret ederse etsin işitmemesi- imkân yoktu ve tecrübesi az ol beraber yine o ulu orta konu- şalan şeylerin önemini amlıyordu; oyaaki onun gözü önündeki büyük zatlar, konuştukları şeylerin gizli kalmamı kim bilir me kadar ister- di! Jölien'in o vakte kadar ağır ağ ttuğu kalemler yirmiyi bulmuş Harikiz sonra o yol da kapa: tı, M. de La Mole'un gözünün içine lArkası var N ATaC j

Bu sayıdan diğer sayfalar: