14 Ekim 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

14 Ekim 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 -10-93$ lÖzel bildiriyerJ Ankara, 13 İş kanunu lâyihasını tetkik et | #hekte olan Kamutay muvakkat “misyonu yarın sabâh toplana* ktır. Kamutay genel sekreter- Sİ lâyiha etrafında Kamutaya *lip te encümene havale olu * ân temennileri ve her türlü ev- akı bastırarak komisyon üye - #rine dağıtmıştır. Bu evrak a - sında çok önemlileri vardir. WU arada ilga edilmiş bulunan & iktisat meclisi genel sekre - *liğinin hazırladığı bir rapor b 0Z€ çarpmaktadır. Bu raporda, Nükümetimiz beynelmilel mesai PTBanizasyonuna üye bulundu * ndan, mezkür organizasyon Snferanslarının kabul ettiği h Yavansiyon projelerile tavsiye- tinin; âli iktisat meclisi tara - | “dan hazırlanmış bulunan iş unu projesindeki hükümler - Ne dereceye kadar uygun bu- nduğu tahlil edilmekte ve nok lar işaret olunmaktadır. Bu ,Mvansiyonlarla | tavsiyelerin öemli bir kısmının ne mer'i İn, Züatımızda ve ne de işka- unu projesinde nazari dikkate e madığı görülmüştür. Bunla- in başlıcaları şunlardır: 1 — Deniz işçileri, 2 — İçtimai sigortalar, 3 — Ziraat işçileri meseleleri. Bunlardan deniz işçileri vazi” Yetinin kara işçilerine nazaran #Susiyetine mebni, ayrı bir de- aytarımız —— ro-| kiler! , Beyoğlunun bir resim çerçeve Sİ sadakatile sımsıkı çerçeveledi ğ renkler ve çehreler vardır. 'U çehrelerden bazılarına Beya ağ veya Fatihte rastgelmek ba- Ma bir gün Sultanahmet” camiini urtuluş veya Maçkada görmek adar tuhaf geliyor. Size anlat- ak istediğim çiçekçi kadın Be- Yoğluna Beyazıt kulesinin Be - Yazıda alıştığı kadar alışmış ve eyoğlundan bir parça oluver - iştir. Beyoğluna geçen herkesin o- U tanıdığını ve yahut onun he | Dimizi tanıdığını zannediyo - Tum. Ben onu ilk defa müşterile- Tihe sadaka verir gibi hizmet €- “len bir Beyaz Rus pastahanesin © gördüm, Yaşını saklamıyan Pörsümüş bir yüzü, akı bol saçla Yi zaif fakat çevik bir vüöcudü Vardı. Dilencilerin ve üstü başı İF barça geri adamların sıkı bir gümrüğe tâbi oldukları kahve apismdan o bir müşteriden da- a Süratle girmiş ve herkesi âsasına uğramıştı. Çiçeklerini Satmak için ısrar etmiyordu. , Önümüzdeki masalardan bi - tünde resim atölyelerinde model | İ£ Yapan genç bir bayan çay içi Yordu. Onun masasına yaklaştı. | € çantasının üzerine güzel kır Mazı bir gül ile bir karanfilden | et ufacrk bir demet koydu. Bir Çiçek İ kahvenin patronuna ve müşte - İ buketi ona hediye etmek olur... ———ma RAFLAR Iş Kanunu Komisyonu Toplanıyor urdumuzdaki Birçok Müesseseler Ve dareler Kanun Hakkında Raporlar Verdi Muvakkat komisyonun başkanı Dr. General Hakkı Şinasi niz işçileri kanunile hükümlen - dirilmesi; ve içtimai sigortala - rın da teknik cihetten hususi” tetkikata ihtiyaç gösterdiği mahiyeti itibarile de muayyen bir hadden aşağı kazancı olan vatandaşların hepsine teşmili ik tiza eden bir mesele olmasından dolayı iş kanunundan ayrı bir kanunla nazari itibare almması düşünülmüştür. Ziraat işçileri | ci Kadın MARE » Sonra genç bayanın hiç çiçek sa tın almaya niyeti ve belki de pa rası olmadığını görünce çiçekle ri geri alacağı yerde orada bırak tı ve derhal kahveden çıkıp git ti, Genç model bir çiçeklere bir rilere bakarak bu garip ikramın nereden geldiğini anlamaya çalı şıyordu. Bu gariphediyeden gok memnun olan model bir gün bir arkadaş bahçesinden topladığı koca bir çiçek demetile Beyoğ- lundan geçerken bizim cömert çiçekçi kadına rastlar ve ilk işi Bu sefer çiçekçi eskisinden da - ha cömert kesilerek: — Ben size bir tek gül ver - mişim bir bahçe değil!. der. Ve koca demetten bir gül çıkararak alır ve bü gülü piyasaya çıkar - mamak inceliğini göstererek ya kasına takar.. Bunu bana model anlattığı za man hayret etmiş ve ona bu iyi yürekli kadmla dost olmasmı ve ondan hususi hayatı hakkın. da malümat almasını rica et- miştim, Birkaç hafta sonra model o - nunla bir parça konuşabilmeğe fırsat bulduğunu, fakat hayatı hakkında hiçbir şey neme - diğini söylüyordu. Yalnız çiçek çi kadın ona birkaç akşam evvel ! meselesine gelince, hükümeti - mizce tesbit edilecek bir Ziraat programile beraber bu hususta - ki hükümlerin tedvini cihetine gidilmesi daha muvafık görül - müştür. Yün ve pamuk ipliği imaline mahsus Türk anonim şirketi, Türkiye madenciler birliği, İs - tanbul marangozlar cemiyeti, süel fabrikalar genel direktör - lüğü, Ereğli havzai fahmiye amele birliği iş kanunu projesi hakkmda mütaleslarmı birer muhtıra ile: Kamutaya bildir - mişlerdir. Komisyonun yarınki toplantısında birer birer okuna - | cak olan bu raporlarda üzerinde İ durulacak mütalealar vardır. 9 zn ve pamuk ipliği imâl e- len şirket, muhtırasında; bilhas sa kadınların her türlü işlerde gece çalışmalarından menedil - mesi için projeye konan hükme itiraz etmektedir. İşçilerinden yüzde seksenini kadınlar teşkil eden bu şirketin ( fabrikasında kadınlar geceleri çalıştırılamadı ğı takdirde birçok sai müesse- seler fabrikalarındaki çalışma - larını tatil etmek mecburiyetin- de kalacaklardır. Zira, şirketin iddiasıma göre; fabrika memle - ketin iplik ihtiyacını karşılıya - bilmek için gündüz ve gece ça - lışmak mecburiyetindedir. Ve iplik işi, asırların verdiği bir iti- yatla sadece kadın işidir. Masonlar Dün Tonlantı Yapmadılar Türkiye Mason teşkilâtının hükümet tarafından lâğvedildi - ğini ve Mason teşkilâtına ait em valin hükümete intikal edeceği- ni yazmıştık. Bu hususta İçiş - ler Bakanlığının ilbaylıklara gönderdiği tamim üzerine Ma - sonların toplantısı yasak edil - miştir. Dün pazar ve tatil olma- sı dolayısile birçok locaların top lantıları vardı. Bu karardan &w layı Masonlar dün toplantı yap» mamışlardır, / ma ilk ve son perdelerinde hazır bu lunduğu bir kıskançlık hikâyesi anlatmıştı; Çi-»kçi kadm içki - li bir dansinge girmiş. Kadını erkekli kalabalık masalardan bi risinde çiçeklerinin hemen he * sen yarısını satm almışla! rım saat sonra dansiğ»ei bü! çiçeklerini satarak dışarı ,$an çiçekçi kadın birkaç adım öte - sinde yürüyen bir çiftin boğuk ve hırçın münakaşasına kulak misafiri olmuş: Erkek: — Burakı kokan çiçekleri derhal atmanı istiyorum. Der - hal.. Diyor Kadın: — Benim de müthiş sinirime dokunmağa başladılar falat yo- | İun ortasında nereye atalım ca- nım?, Diye cevap veriyormuş ve af kalarmdan gelip giden olup ol- madığ.na bakmak için başmı çe- viren genç kadın Beyoğlunun her yerinde hazır nazır olan çiçekçi kadını görmi çiçekçi kadın genç bayanı bu rakı ko - kan çiçeklerden kurtarmış. Fakat benim bu hikâye de ho şuma giden çiçekçi kadınm ken disine teşekkür sden genç bava na yakasından hiç eksik olmı - yan bir karanfili hediye etmesi ve çiçeklerini ikinci bir defa ağ ni yerde satmak için tekrar dan- singe dalmaması ** bu satılmış giçekleri birer birer yola serp - TAN MEMLEKET KONUŞMALARI Bu ayın yirmisinde bütün Türkiye- de genel sayım yapılacaktır. Genel Sayım, yurdun ve ulusun kalkınması ve ilerlemesi bakımından olduğu ka- dar bugünkü durumunu belli edecek gizli ve saklı varlıkları, ortaya dök- mesi yanından da önemlidi Bir ulusun, bir devletin varlığı, soysal topluluğu kuran yurdda; fizik, moral, ekonomilş varlıkları il ölçülür. Bir ülkede yaşıyan yurddaş- lar barış günlerinde ekonomi ve kül- tür alanındaki savaşların öncüsüdür. ler. Yurddaş barış günlerinde yur- dun ekonomi ve kültür yaşayışında kurununda, döğüş ve savaş bayrağını smır dışlarında dalgalandır. mak için çarpışır. Yurdumuzda ilk sayım Kanuni Sü. leyman zamanmda yapılmıştır. Her türlü tekmik ölçü ve bilgilerden uzak olarak yapılan bu sayım ev sayısı üzerine yapılmıştı. Bu tarihten 1927 yılına kadar her devlet şubesi kendi branşı için istatistik denemeleri yap- muştur. Sühjektif bir balde dan bu denemelere bel bağlamak doğru de- gildir. Başka memleketlerde nüfus sayımı bundan birçok yıllar evvel başlamış- tr. Her devlet istatistik genel di- rektörlüğü diye yalnız bu işlerle uğ- Taşan, yurdun ve yurddaşın görülür, görülmez fizik ve moral kabiliyetleri- ni, sosyal, siyasal, ekonomik enstitü- lerini sayan, bunlarm geçen yıllara göre durumlarını, gelecek senelere göre çalışma yollarını gösterecek ku- rumlar yapmışlardır. "Türkiye Cümhuriyeti Hükümeti bundan birkaç yıl evvel, yurdun bu moksanını gözönüne alarak Belçika- dan Emil Jakar adlı bir uzman getire miş ve Istatistik Genel Direktörlüğü- nün başına geçirmiştir. 1927 senesi birinciteşrin ayının ci günü yapılan ve ancak bir de» çerçevesini aşmıyan sayıma gö» tür Türkiyemizde 13.648.270 ki- şi vardır. N nuzun bu kadar ol- duğu iddia edilemez. Bu adedin art- tığı, bilhassa 2330 sayılı Af Kanunu ile birçok gizli nüfusun meydana çık- tığı şüphesizdir Yine devlet sayr ve sözlerine göre Türkiyemiz, 1.170 kilömetre murab- ba: genişliğinde bulunan bataklıklarla 8.434 kilometre murabba: büyüklü. günde olan göller hariç olmak Üzere 762.736 kilometre murabbaı genişli- ğindedir. Bu hesaba göre Türkiyemiz çok tenha bir memlekettir. Bir kilometre maktadır. iialbuki İtalyada bir kilo- metre mürabbâr yerde 124 kişi, kom- şu ve dost Yunanistanda ise 38 kişi yaşamaktadır. Arsrulusal istatistiklere göre bütün Avrupada nüfus artmaktadır. Dr. Ro- man Gorecki'nin “Yeni Polonya” ad- k kitabında (Sahife: 22) göstermiş olduğu sayılara göre Lehistan 1930 yılında binde 17; Çekoslovakya bin- de 6.9; Almanya binde 5.9; Fransa binde 5.3; İsviçre binde 4.5; Belçika binde 3.2; İngiltere binde 2.9 nisbe- tinde artmışlardır. Türkiyemiz, en doğurucu (velât) memleketlerden biridir. Fakat üzün. 28 Türkiye Ev Kraliçesi Musabakamız ML TN LE a e ri kle Tir e e ca DiKiŞ, BiÇKi EYL 2000 Lira Mükâfatlı bale ire e akli ET kadar edecektir , 7 MUSABAKAMIZDA DORT MEV- ZUDA KAZANANLARA AYRI MUKAFATLAR VERİLECEK, mesidir, yurdu korumak ve kurtarmak; yurt | Genel Sayıma Yaklaşırken tü ile söyliyebiliriz ki, doğum kadar, ölüm de çoktur. Eldeki sayılara göre Anadolu 1834. 1914 yılları arasında artmıştır. Nemu- ta salnamesinde okunan rakamlara nazaran 1884 yılında Anadoluda 11.850.000 nüfus varken bu sayı 1914 senesinde ( 15.700.000 i bulmuştur, Demek oluyor ki Anadolumuzda nü fun otuz sene içinde 3.850.000 kişi, yani mevcut nüfusa nazaran yüzde Otuz iki nisbetinde artıştır. Diğer taraftan 1871 senesinden İ 1910 yılına kadar geçen müddet için- de Rusya yüzde 86.5; Almanya yüz de 58.2 nisbetinde artmışlardır. Türkiyemiz doğum (bakımından İ zengin bir memleket olmakla bera- ber, ölüm hâdiseleri de çoktur. Sağ- lik ve Sosyal Yardım Bakanlığının son yıllar içinde çıkardığı mukayese- li tevellüdat ve vefiyat haritaları bi- ze üzüntü verecek kadar önemlidir. Bu haritalara göre, Antalya,Diyarbe- kir, Ergani, Genç, Samsun, Siirt vi- lâyet ve kazalarındaki doğumlar, ölümlerden daha azdır. Aşağıdaki rakamlar ölümlerin de- ğumlardan nekadar fazla olduğunu gösterir; Vilâyet Doğumdan fazla ölüm Istanbul 13.100 Diyarbekir s0 Antalya 400 Sarasun 150 Diğer vilâyetlerimizde doğumlar ölümlerden fazladır. Bütün Türkiye. de doğanlar ölenlerden 45.000 kişi daha fazladır. İ Aşağıdaki rakamlar bizimle kom- şularımız arasında ölüme göre fazla doğumu gösterir. Ölüme göre Memleketler fazla doğum Türkiye 45.000 Bulgaristan 20.000 Italya 500.000 Yunanistan 30.000 Italyayı bir yana bırakıyoruz. Komşularımız o Yunanistanla Bulga- ristanın genişliğini topraklarımızla ölçersek bu notların bizim için sevin- dirici olmadığını görürüz. 20 Birinçiteşrinde yapılacak ikinci sâyım Türke ait ber şeyi hakikate ya- kın bir şekilde bildirecektir. Üçüncü, dördüncü, yedinci, yirminci sayımlar. da hakikate daha yaklaşmış buluna- cak, yurdun ve yurddaşın kalkınma ve ilerlemesi için gerek ölçüleri, sis- temleri elde edeceğiz. 20 - 10 - 935 nü ulusal bir ilgi bekliyerek imiemilen öderlei yine yiygal bir.ig olarak yapmalıyız. ““ Safasddin KARANAKÇI POLiS Zarla kumar Oynıyanlar Sabıkalılardan Nuri, Esat Kanber, Şefik, Bürhan, diğer Bürhan, Şükrü, isimlerinde 8 kişinin Sirkecide kumluk deni - len sahil kısımda zar ile kumar oynadıklarını gören zabıta suç- luları yakalamıştır, Hocasını vuran matrut talebe Buldan bir müddet evvel Ga“ latada yazıcı sokağında Kaba - İ taş ve Haydarpaşa liseleri Al - | manca öğretmeni Ludneri yara- lıyan ve sonra kaçan Bürhan Bursada yakalanmıştır. Bürha * nın bugün jandarma nezareti al- tında şehrimize getirilmesi muh temeldir. Bürhan Ankaradaki saylav Hasan Alinin evinde yapılan hır sızlıkla da alâkadardır. Bürhanın, saylav Hasan Ali - nin elbiselerini çalmakla suçlu aranılmaktadır. Bunlar henüz i ele geçmiş değildir. Beyoğlu hastanesinde tedavi ner hastaneden çıkarak evine git miştir. Tedavisini evinde yaptır- maktadır. i © Beykoz vapur iskelesine çi- i Virjin vapura binmek istediği sırada denize düşmüş ise de çi - | maci Ahmet tarafından kurta - | rilmıştır. Elinde bulunan çanta denizde kaybolmuştur. © Çarşıkapı Kürkçülerde o - turan sucu Hasanın oğlu Meh - met, esir pazarından geçerken fenalık gelmiş düşerek ölmüş - tür. Yapılan muayenesinde kalp sektesinden öldüğü anlaşılmış - tır, © Akbıyıkta Kapıağası soka- ğında Mustafa çıkmazında #i numaralı sucu Hüseyinin ahırı- diğer arkadaşı polis tarafından | edilmekte olan öğretmen Lud - |! kan 30 yaşlarında Karabet kizı İİ bat almıştır. 3 rez | Yırtık elbise, yırtık mendil, yırtık çorap gözden düşer, istimalden düşer ama yırtık para neden düşer? Bunu bir türlü kestirememişimdir. Yırtılan pranan paranın ifade ettiği şey bir mendilin ettiği hizmet gibi değildir. sikke hakkımı taşır. Bu kâğıdın eskimesi, yıpraması ve yırtılmasile ne eskir, ne yıprar, ne de yırtılır. Onun içindir ki; hemen he- men kâğıt para kullanan bütün mem- leketlerde devlet bankası veya hazin si eskimiş paraları değiştirir. Hattâ İngiltere bankası kendi gişelerine ges len her kullanılmış parayı değiştirir. Şimdi bunları görüşüp bu iş üze- rinde mutabık kaldıktan sonra gele lim benim başıma gelenlere: Benim bir yırtık li- ram var. Tek lira, Bana nasıl gelmiş bilmiyorum. Şüphesiz on, on beş kâğıdın arasına #okmuşlar. Bu lira enine boyuna birkaç yerinden yırtık, Lâkin piyasada dolaşan köşe- leri ve bükük yerleri aşınmış İiralar- dan Şıha yeni imiş. Onun için liranın topluiğne başı kadar bir parçası bile eksik değil, Bunu değiştirmek için bir ufak kartla Merkez Bankasına gönderdim. (Ankaraya gitmeli) de mişler ama geri vermişler. Kendim bu paraları değiştiren gişeye gittim. — Efendim! Bu lirayı değiştirir misiniz?, Uzun tetkikten sonra: — Hayır!, Ankaraya göndermeli... — O halde bu para geçer mi, geç” mez mi? Onu söyleyin!.. — Onu da ben bilmem. — Güzel... Haydi bankanın ileri gelenlerinden bir zatın yanına. Derdimi ona anlat- tm. Bana yerden göğe kadar hak ver» dikten sonra Finans Bakanlığında bu işle uğraşan dairenin biribirine mü- tenakıs talimat ve emirler verdiği söyledi. Bu emirlerden birisi şudur: (Yırtık paramın parçaları ta- mam ve ayni kâğıttan koptuğu an- laşılırsa nekadar yırtık olursa ol- sun yenisile değiştirmelidir.) Bu güzel satırlara göre benim H- ra değişir. Lâkin bir başkası daha var: (Eğer yırtık parçalar asıl lira- nın bütününün yüzde bilmem ka- çından ufak olursa değiştirilmez.) Buna göre de benim lira değişmez. Çünkü on kuruşluk kadar bir parça- sı var, Bunun için de satrançlı det. | veller yapılmış. Onunla ölçüp bici- İ yorlar. Yani para değiştirmek işi de adeta bir zanaat haline sokulmuş. O kadar girift ve çetrefil hale gelmiş. Bu ikinci emre bakılırsa parayı yırtarken ölçerek yırtacağız. Lâkin unutuluyor ki, para istiyersk yırtıl. maz ve çok defnpara bir kişinin de. ğil, binlerce adamın elinden geçerek eskir. Böylece dayanıklılığını kaybet- miş paraların en son benim elimde büsbütün yırtılımasının zararını neden ben çekeyim ve niçin Merkez Banka sı eskimiş olduğunu gördüğü parala- rı mütemadiyen değiştirmez? Bana daha fena bir şey anlattılar. Yırtık olduğu icin (Battal) damgası vurulup inde edilen paraları birtakım açıkgözler memleketimize ilk olarak gelen ve paramızı pulumuzu tanımı. yan seyyahlara sürüyorlarmış. Hele bu vak'a büsbütün acı bir hâdisedir. İmdi. Devlet kendi parası eskidikçe, yırtıldıkça değiştirir, Bunu fazla gay- retkeşlikle güçleştirmeğe ve ince in- «e şartlar koymağa lüzum yoktur. Bir kâğıdın parçaları tamam ise hat. tâ yarışından fazlası tamamsa yenisi- le değiştirmek kadar tabii ve haklı bir şey olamaz. Başka türlü olunca devletin parası yırtık, eski, yıpramış gibi bahanelerle geçmez olur. B,.FELEK a i 20ilkteşrin Pazar İGENEL NÜFUS SAYIMI GÜNÜ | Doktora, Ebeye; ilica ihtiyacı. İ hiz olursa hemen zabıta memur- larına ve bekçilere haber veriniz. İhtiyacmız derhal temin edile. cektir. Hükümet bunun için tertis | | ————— nın tahta döşeme üzerinde ya * mık bırakılan bir mumun düş- mesile yangın çıkmış saman ve otlar tutuşmuş ise de söndürülk müştür. R , © Kumkapı Babayiğit soka - ğında oturan 15 yaşımda Koço, simitçi fırınında tezgâhtar Ah - met ile kavga etmiş neticerle Ah met çakı ile Koçoyu hafif suret- te yaralamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: