25 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

25 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN 5-8-006 a Türk Bili için yeni bir devir acılıyor: Maarif Vekili dün Uçüncü Dil Ku-! başında hepimize ışık saçan Ulu Ön- tultayını şu nutakla açmıştır: Atatürk, Bayanlar, Baylar, Türk Tarihi ve Türk Dili; Atatürk rejimi Kültür hareketinin en başın- dadır. Milletin maddi varlığını can » landıracak ekonomik Kalkınma ya - nında, bilhassa milletin pisikolojisi - ni yeni bir duyuş ve anlayışta kutup landıracak kültürel, sosyal ve ideal uyanma gerekti. Onderimizin küür işlerine verdi- ği yüksek önem bu yüzdendir. Yur - dumuzda .doğmağa başlıyan yeni ve | Mütay geniş sosyal ve ideal uyanmanın ru- hu da başlıca, Türk Tarih tezi İle Türk dil teorisinde merkezlenmekte dir. Türk Tarih ve Türk Dil Kurumla- rı Atatürkün Açtığı ilim ve okültür seferberliğinin kurmayları olarak o- nun ışıklı gözleri önünde, onun aydın yöhergelerine göre, çalışmaktadır - lar, Üçüncü olarak bugün (toplanan. Dil Kurultayı, Türk Dil Kurumunun | geçen iki yıl içindeki çalışmalarını. buluşlarını gözden geçirmek, gele - cek yılların çalışma yollarını karar- laştırmak gibi yüksek bir ödevi Üze-| rine almış bulunuyor. Kurultayın bu gayelere kolaylıkla varacağına güvenerek üçüncü Türk| Dil Kurultayını açıyorum... Kurultay başkanlığı der Atatürkün Yüce önünde saygi ve sevgi ile eğilerek işe başlıyorum. Kurultay “Bâşkanlık kuru seçile - cektir.,, Kurultay başkanlığı kurulu Dil Kurumu Genel Sekreteri yeni- den kürsüye gelerek, başkanlık ku - runa namzet olanları söyledi. Bu namizetler şunlardı: Asbaşkanlığa: 'Pürk Tarih Kuru”. mu asbaşkanı profesör Afet ile Ka- asbaşkeni Nuri Conker | Sekreterliklere: o Saylav o İsmaii| Müştak, Suylav Esma, Faik Nüzhet, Zerrin Bu namzetler ittifakla seçildi Asbaşkan Bayan Afetin söylevi Intihap bittikten sonra asbayşkan Bayan Afet, alkışlar arasmda kür - Maarif Vekili Saffet Arıkan söylevini verirken silye gelerek, k Tarih nâmına bir söylev verdi İayrı kısmımızda bulacaksınız. Bundan sonra Kurum Genel Sek reteri Ibral | maların v İayrı kısmımızda neşrediyoruz: o « * İkinci celse ların seçimile başlandı, Genel Söylevden sonra Dil Cemiyeti Ge-| misyon için gösterdiği Dün toplarlân Dü” Kurultayı da Wdunanlardön “bir el Sekreteri kürsüye gelerek, Ku -| rum Başkanı Saffet Arıkanı Kurul - tay başkanlığma namzet olarak gös- terdi. Bu teklif ittifakla kabul edil di ve Saffet Arıkan, alkışlar arasm- da yeniden kürsüye gelerek şu söy » levi verdi: “Sayın arkadaşlarım, Uçüncü Türk Dili Kurultayına be ni Başkan seçmek suretiyle verdiğ niz onurdan dolayı teşekkür ederim. Türk Dil çalışmaları, bir yandan bütün ilim dünyasma Türk Dilinin şimdiye kadar tanılmamış olan yük- sek varlığını, yalnız Ural - Aktay grupunun değil, İndo - Öropeen ve Semitik adları altına alınan bütün kültürel dillerin de ara kaynağı ol - duğunu tanıtmak, öte yandan da yurt içinde yazı ve bilgi dili ile halk ve konuşma dili arasında elden geldi ği kadar çok ve çabukgyakınlık ve bağlılık yaratmak gibi iki yüksek ö-| devi üzerine almıştır. Böyle her ikisi de ayrı-ayrı birer devrim olan ağır ve yüksek çalışma | ları nizamlamak da Dil Kurulta -| yının işidir. | Birinci ve ikinci Dil Kurultayla: | rı, daha çok pratik amaçlar üzerinde çalışarak urüma ve yurda yönerge- ler vermiştir. Bu üğüncü Kurultayın könüsu, Türk Dil Tezinin bütün dün yaya tanıtılmasıdır. Filozofik, siyantifik, ve Tengüistik esaslarla ortaya konan ve on aydan- böri yapılan tatbiklerde şaşmaz bir ölçü olduğunu gösteren yeni Türk Dil Teorisini bu Kurultayda bütün incelikleriyle hep birlikte görüp öğ- iler. Bu komis mi olan “Güreş Dil Teorisi Ve Dil karşılaştırmaları,, komisyonuna Kurultaya iştirak eden bütün ecnebi profesörler dahil ol - muşlardı. Komisyonlar şu suretle etti: Güneş - Dil Teorisi ve Dil karşı - laştırmaları komisyonu: Profesör Abdülkadir Inan, Agop Dilaçar, Ahmet Cevat Emre, Atina üniversitesi filoloji profesörü Anag- hepsi ittifakla se d teşekkül nastopulos, profesör Baltarini, Napo Ni Şark Enstitüsü “profesörlerinden Bambaçi, Ercüment Ermel Esma Nayman, Doktor Giese, Ha san Cemil Çambel, profesör Hasan Reşit Tankut, Sümeroloğ. Hilder de Berântom, Hüseyin Namık Orkon, Tbrahim Necmi Dilmen, İs - mail Hakkı, Ismail Hâmi, Paris şark dilleri okulu profesörü Jan Denny, Koje Okubu, Mehmet Ali Agakay, Sovyet filoloğ Dr. Kıvergiç, profesör Birliği ulüm Akademisi profesör Mesçaninof, Sofya milli kü- İtüphanesi şark kısmı şefi doktor Mi atef, Muzaffer Muhittin, profesö Naim Onat, Profesör Saim Ali, Buda peşte üniversitesi felsefe dekanı pro Ulüm Akademisinden profesör Samoiloviç, Londra Şark dilleri okulu direktörü Sir Denisson Ross, profesör Yuşuf Ziya, Varşova üniversitesi profesör | fesör Nemeth, Sovyet Birliği lerinden Zayonçkufaki. Gramer Sentaks komisyonu: Ali Ulvi, Besim Atalay, Emin Dal- Ahmet kılıçı Fâkihe Dalkılıç; Fazıl reneceğiz. Yalnız yurdumuzu değil, bütün i- | tim dünyasını ilgilendiren bu toplan- tımızda bulunmak şerefini bize ve »| ren Sovyet Birliği; İngiliz, Fransız, Alman, Avustralyalı, Macar, Polone, Japon ve Italyan bilginlerine Kurul- tay adına hoş geldiniz derim. Kendilerinin çalışmalarımıza ortak hik etmesi bizim için hem bir onur, hem de ilim dünyasıyle el ele bulun- mak gibi büyük bir fayda temin et - mektedir. Yurdun hör yerinden gelen sayın Kurultay üyeleri: izde bulu - nan Halkevi e basın delegelerini saygı ile selâimlarım. Bütün bu kültür hareketlerinin en Riyasete seçilen Maarif Vekili Kurumu Bu söylevi Bunu da| İkinci celseye muhtelif komisyon- Sek» reterin dört teknik: ve üç idari ko -| namzetlerin Talü, profesör | arasından Yusuf Ziya tezini izah ederken vâsıl olduğu ve düşüncelerini baş « ka birine de anlatmak ihtiyacını duy duğu vakit onun dil vasıtasının gü- neş olduğuna şüphe etmemelidir. Gü neş - Dil Teorisinin dil menşei hak- kında açtığı vâsi ve hudutsuz ufuk yeni bir âlemdir ki, dillerin esrar per İdelerini tamamen kaldırarak o âlem- şümul bir sistemin esasını kurmuş- tur. Ben burada bu nağariyeye müs- tenit bir dil tezi değil, güneşin beşe- riyette dini ve felsefi fikirlerin de na sıl esasını ve dünya medeniyetinin mili olduğunu anlatmak İsterim. Türkler tefekkür devresinin en ip tidai safhalarında güneşin çocukları olduklarına; güneşten doğduklarına inandılar; neseplerini güneşe isnat sttiler ve güneşin türlü vasıflarını ve hallerini ve daha sonra nurdan ve ışıktan kabile isimleri almışlar »| dir. Bu isimler bize güneş ibadetinin | ilk menşeini göstermektedir... Yusuf Ziya bundan sonra ba isim lerdan bâhületmiş ve demiştir ki: esası olmuş değil, beşerin en büyük mevhibesi olan ulümun da esası, gayri maddi ve içtimai fikirlerin e2- öümle hak ve adalet fikrinin de men bar olmuştur. San'at ta güneşin te- siri altında doğmuştur. Beşeri kültür üzerinde bu kadar mühim rol yapan güneşin insanlar arasında anlayış ve anlaşış vasıtası olani'dil üzerinde de &yni tesiri ve ay ni“rolü yağmış olmasi gâyet tabii görülmek lâzımgelir. Binâenaleyh Güneş - Dil Teorisi - nin de güneşe bu kadar ezeli surette Aykaç, Hakkı Süha, Behçet Yazar, Yahya Saim. Lügat ve filoloji komisyonu: Ali Canip Yöntem, Behiçe Köprü-4 lü, Fuat Köprülü, Hasan Ali Yücel Hasan Fehmi, Turgal, İzzet Ulvi sör Raçıp*Hulüsi, Reşat Nuri Gün - tekin; Terimler Komisyonu: Profesör Akil Muhtar, Avni Re - fik, Dr. Fatma, General Fuat Erden, Helil Vedat, profesör Kemal Cönap, Naci Eldeniz, Refet, Yaşar. Önergeler ve Dilergeler Kömisyo. İnuz Faik Reşit, Hüseyin Namık, Hü - seyin Pektaş, Sandet Zihni, Şeref Avkut.* Tüzüg Komisyonu: Profesör Cemil Bilsel, Thsan Sun- gu, Ismail Müştak, Nakiye Elgün, | Şükrü Şenozan. Bütçe Komisyonu: Ali Rıza, Benal Arıman, Ahmet, Salâh Cimcoz, Komisyonlarm yarm vel mesailerine bâşlıyacağını söylü yen rels, sıranm tezlerini Kurum dına irat edecek hatiplere gel ilâve' etti ve ilk olarak, Eskişel aylavı profesör Yusuf Ziya kürsü - ye çıktir. Profesörün tezinin hülâsesı şu - dur: Refik “Kâinatın yıkıcı veya koruyucu kuvvetleri karşısında bin türlü heye can duymamâk mümkün değildir. Tabiatin yegâne illeti, kudreti güneş tir. Güneşin mahzı hayat olduğunu anlamak için uzun uzun düşünceler yapmaya, uzun illetler aramaya lü - zum yoktur. O her zaman, heryerde den yeni bir âlem doğurur. Çiçekler renk ve kokularını ondan alır, Kuş- ların neşesini veren odur. Dağlarda, ormanlarda, denizlerde bütün mah- lükata aşk ve tevalüt hissini veren, onlara hayatın sevinç ve neşesini tat tıran odur. İskoçyalı Tindelin dediği gibi “Bizler güneşin evlâtlarıyız.. Beşeriyet tufuliyet devrini bitirip to müşahede ve tefekkür çağlarına Ayk e Profe «| ykurt, Küğimi Nami Duru, Profe -| ee igcarlar okunarak bunlara baş İ münasebetile bütün vilâyet, kendisini gösterir ve hissettirir. Ba- harın yaratıcı güneşi, yerin sinesin-| amlar tertip olunmüuştur. merbut olan Türk ilmi telekkiyatı - nın bir eseri olarak meydana kon - muş olması iftihara lâyakturem Sonra Sovyetler Birliği Ulüm A - iemisinden, Finlândiya Türk bir- iğinden ve memleket dahilinden ge kanlıkça münasip cevaplar verilme- İsi kararlaştırıldı. Vakit geciktiği içn, bugün saat hâyet verildi. » Şehrimizde şenlik Dil Kurultayı münase! #betile dün parti ve belediye binalari bazı mües sesat gündüz bayraklarla gece elek- İtriklerle tezyin ve tenvir edilmiştir. Memlekette Üçüncü Dil Kurultaymm açılısı kaza ve mahiyelerimizde büyük toplantılar ya pılmış, Kurultay müzakereleri halk tarafından içten bir alâka İle takip “ Jolunmuştur. “İ Dün gece taşra muhabirlerimiz -| .İden aldığımız yüzlerce telgraf, bü - İtin Halkevlerinde dil savaşının kut- lulandığını bildirmektedir. Parti vi- Jâyet merkezlerinden Kurultay baş - kanlığına gönderilen tebrikler, Ata - türkün açtığı dil inkılâbinda bütün ulusun beraberliğini teyit etmistir. Gece, her tarafta yapılan muaz - zam içtimelarda heyecanlı söylevler söylenmiş, Türk dilinin dünya dil kül. türüne kayngk olduğu bakkında müspet konferanslar (verilmiştir. Halkın coşkun tezahüratı açışla be- raber başlıyarak gece geç vakte ka- dar sürmüştür. Her yerde Kurulta- mek üzere büyük ve zengin prog - Ankara Halkevirde Ankara, 24 (Hususi muhabirimiz- den) — Üçüncü “Dil Kurultayınm bugün Istanbulda açılışı dolayısile Ankara Halkevinde büyük bir tören hazırlanmıştır. Törene Ankaranın bütün ileri gelenlerile dil ve edebi - yatla uğraşanlar ve bütün muallim ler iştirak etmişlerdir. Ankarada bulunan halk şairleri törene sazları ve milli şarkılarile bir hususiyet vermişlerdir. “Tören geç vakte kadar ve Atatürk tejiminin dil inkılâbına. yaraşan bir canlılıkla de - vam etmiştir. tılar Kurultay devam ettiği 5 gün renin tabit davetlisidir. Geteleri Halkevinin önündeki Saffes Arıkan “ve — sekreterler İcektir. Bayan Afetin sö Yaşamak istiyen milletler tarihlerine ve tarihlerini her şeyde yaşatan dillerine sağlam sarılırlar “Güneş yalnız'dinin ve felsefenin | 14 te toplanılmak üzere İçtimaa ni- j yın devamı müddetince tatbik eğil-| Ankara Halkevindeki bu toplan - içinde yapılacaktır. Ankarâ halkı, tö Halkevinin büyük hoparlörü bu - günden itibaren Dolmabahçedeki Ku rultayın müzakerelerini neşrediydi. “ danda dil devrimine ait nutuklar söy lenecek ve halka filmler gösterile - Atatürkün Fransız âlimi ve Paris Bayan Afet dün Kurultâyda şu nut- kunu söylemiştir: “Atatürk, Bayanlar, Baylar. Yüksek huzuruluzda söyliyecek- lerim iki noktaya ait olacaktır. Biri, beni ve arkadaşlarımı Dil Kurultayı başkanlık kuruluna seçmiş olduğu- hüz işin Bundan dolayı kendi namı- ma ve arkadaşlarım namına teşek - kür ederim. Hakkımızdaki takdirinizi metle karşılarız. Verdiğiniz vazi- feleri, yardımınıza güvenerek kaşar- mıya çalışacağız. Bu seçim Türk inkılâbının ve Ata: türk rejiminin kurduğu İdin birliğini gösteren bir işaret te olmuştur. Asbaşkanlık ve sekreter - ik makamları, bayanlarla baylar a- rasında bölünmüş oldu. Türk inkılâbmm her cephesinde olduğu gibi dil hareketlerinde de, Türk kadınma Yer verilmez İn) ce dikkat, Türk kâdınlığının Kürul/ taya saygısını bir kat daha yükselt miştir. İkinci noktaya ait sözlerim Asbaş- kani bulunduğum 'Türk Tarih Kuru adına olacaktır. Sayın Kurultay hatırlar: Bundan dört yıl önce ilk Dil Kurultayında Türk Tarih Kurumu demişti ki - Zamanımızda yaşamak isti - yen milletler, tarihlerine ve tarihleri mu ni her şeyde yaşatan dillerine sağ- lam sarıllar. Dil bilgisi tarihin en latir.,, Türk Tarih Kurumu ikinci Dil Ku rultayında 'da şunu demişti: “— Bu kürsü. Önünde ateş yakı- lan bir mihraptır..,, Arkadaşlar! Asırlık işleri yıllara sığdıran Türk inkılâbı, kendi mihrabın bizzat gü- neş olduğunu bulmuştur. Tarih yol- culuğunda, güneşin ilham izlerine en çok biz Türkler tesadüf ediyoruz. İTürk'ırki kültürünü öyle bir yerde kurdu ki, orada güneş ona en verim- li oldu. Tik yurttan ayrılmaya mee- bur olan Türkler, başlıca göç yolları için, yine güneşin klavuzluğundan istifade ettiler. Doğu ve batı illerine yayıldılar: O geniş ülkelerde, yüksek varlıkla < İ rm ebedi vesikalarmı bıraktılar. Öz yurdumuz Anadolunun ilk kül türünü kuran cetlerimiz Etiler de gü Kurultayda ecnebi - ka «| uzak, en karanlık köşelerini aydı - | ylevi büyük elçimizle konuşuyorlar Türk Tarih Kurumu: Asbaskanı | İ Projesi Daynn Afet söylevini verirken neşi sembolize ettiler. Onu san'atle- rinin inceliklerinde mevzu (aldılar, Türk tarih Kurumunun Alaca - Hö- hafriyatta bulunmuş olan muhtelif güneş kursları, bu ha kikatin inkâr kabul etmez vesikala - rındandır. Elimizde bulunan tunçtan yapılmış bu güneş sembolü kurslar devirlerine gitür. r'te yaptığı Etilerin en eski Türlü türlü hendesi “şekillerle süslü olan bu güreş kuraları, Türk fikir ve san'at sembolü olarak tarihimiz de önemli yer alacaktır. Türk tarihi, Türk ırkın müspet ilim: belgelerile bulur, Türk dili bunlardan en önemlisidir. Dil vewk Bugünkü ilim dünyası içinde, di li ark için esas kabul ötmiyen âlim - ler de'yok değildir. Bu esas belki ba» zı camlalar için doğru olabilir. Fa * kat 'Türk dili için, asla.. İürkün tarihi varlığını ve bu var lığm dünyadaki yaygınlığını 'Türk dili orijinalliği bilhassa çok açık bir kesinlikle “göstermektedir. Bu itibar la Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Ku rumunun kendinden ayrılmaz eşidir. Bu iki Kurum, birlikte yükselmesi: biribirini tamamlaması icap eden IKİ aydın âbideğir. Türk Tarih Kurumu, iste bu inanladır ki, Türk Dil Kuru” munun Kurultayın: büyük saygı ü9 İselâmlar. Ve onun dil bakımmdan duğu kadar, tarih bakımından ga ik mi verimler almasını diler, Bize her hususta güneş olan BÜ” yük Türkün zekâ ışıkları karşısındi tazimle eğilirim.,, ancak profesörler ve dlimler

Bu sayıdan diğer sayfalar: