17 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

17 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 2 17-9-038 Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman Tan'ın hedefi: Haberde, fikirde, herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çalışmaktır. Petrol, lâstik ve pamuk Bugün bir harp tehlikesini göze alabilmek için yalnız silâhlanmak, Modern harp yasrtalarıma malik ol mak kâfi değildir. Habeş harbi de ispat etti ki har. bin anahtarı ham madde ve bilhassa petrol meselesidir, Bütün harp silâh. ları motörleşmiş bulunuyor. Motörlü Vasıtalar ancak petrolle tahrik edile- bilir, Hariçten petrol, pamuk ve lâs- tik tedarik etmek mecburiyetinde bulunan bir devlet harbi kolay kolay göze alamaz. Almanya bugün bütün ham mad. delerini dışardan tedarik ediyor. Al manyada ne petrol, ne pamuk ve ne de lâstik vardır. Yarm bir harbe| başladığı gün bu ham maddeleri te darik edemezse mağlâp olabilir. Almanya bunu biliyor ve bu mad. deleri dahilde sun'i vasıtalarla temi. he çalışıyor. Bütün Alman kimya lâ. boratuvarları kömürden petrol, ağaç) tan lâstik, ve bilmem meden pamuk çıkarmıya çalışıyor. l Hitlerin Nuremberg'de söylediğine £öre Alman fenni bu fç maddeyi de İstihsal etmenin yolunu bulmuştur. | Şimdi fabrikalarmı O kurmaktadır. 1940 senesinde hu maddeleri artık! dışardan getirmeye mecbur olmıya- caktır. Demek ki Almanya ancak dört se- nelik iktmadi plânm muvaffakıyetle heticelenmesi takdirinde bir harbi! köze alabilir. © Şu halde daha bir iki sene Alman- yadan harp gelmesi Nuremberg toplantısmda söylenen sözler sadece dahilde kuvvetlenmök, halkım heyecanmı arttırmak için y pilsış edehiyattan Mârtür, zarfmda siyasi muvaffakıyetlerini arttırarak kendisine daha kuvvetli arkadaşlar bulmıya çalışmaktan geri durmıyacaktır. Milletler Cemiyetinde raplar . Milletler Cemiyetinde son senelere kadar hiçbir Arap aza yoktu, İngiltere İrakm istiklâlini tanıdık- tan sonra Cenevrede İlk defa bir Arap mümessil göründü. Şimdi İngiltere Mısırm ve Fransa Suriyenin istiklâlini tanış bulunu- Yor, Her iki Arap memleket te Mil- Cemiyetinde murahhas bulum- durmayı şart koşmuslardır. Demek ki gelecek seneki Milletler Cemiyeti toplantısında üç Arap devletinin mu- tahhası bulunacaktır. Hicaz ve Yemen devletleri müsta- kil oldukları halde; simdiye kadar Cemiyetinde bulunmıya lü- ?um görmemişlerdi. Bundan sonra “alar da bu “beynelmilel teşekkiilde dilerinin temsil e, Milletler o Cemiyetindeki Arap miktarı çoğalacaktır. Milletler Cemiyetinde, dost devletlerin, kendi- riyle kolayca anlaşabileceğimiz ma- İhhaslar bulundurması, bizim için Ydalı bir şeydir. Ayni zamanda Milletler Cemiyeti. cehresini — değiştirmek itibariyle dikkati caliptir. , v Alfabe Maarif Vekâleti nihayet mektep Mtapiarmün en salim yola girmiş yor, yg lekteplerde tek kitap usulünü ka- ettiği gündenberi ilk ve orta pektep kitaplarını birer birer kendi Mirlatıyor, kendi basıyor. Bu sene de evvelden tertip ettiği van neticesinde beğenip aldığı yi dar bastı. Bu sifabe, şimdiye Türkiyede çıkan alfabelerin Dinden daha güzel ve daha mi | Temeldir. Hele baskrsı pek nefistir. Seven yıl basılan kırnat kitaplarım. “İn ayni nefaset temin edilmişti. | İs *ktep kitapları devletin eline ge- a vasıtası olmaktan çıktık- ihtimali azdır.| edilmesini ister- | ” Bizim yaramazlar BUGÜN İ DONDURMA. YEDİN Mİ YEDİM NE OLACAK) ME Ça ilerle EVET AMA BEN SANA DONDURMA ISMARLAYAC AKTI Yazan: M. K. TABBARE Suriyede çıkan Şehrazat mecmuası sahibi 1 zmir Fuarı ile Tür- i kiyeyi ve orta Av - rupayı ziyaret için Berut- tan hareket ettiğim za - man, İzmirde büyük Türk kalkınmasının bütün cep- helerini temsil eden bu kadar muazzam bir eser - le karşılaşacağımı umma- yordum. Gördüğüm man- zara, Türkiyenin kısa bir i zaman içinde, hayretle i karşılanmaya değer bü - İ yük adımlar attığını bu &- dımlar karşısında baş eğ- mek icapettiğint gösteri” . İzmire çıkar çıkmaz karşılaştı İğım Suriyeli ve Lübnanlı ziyaretçi lerin hepsini güler yüzlü buldum. Hepsi de Türkiyenin kalkınma hâre- ketini azami derecede ilerletmesin « den memnundular. Şehre geç vakit müvasalatimden dolayı fuarı ancak ertesi günü ziya- ret mümkün oldu. Fakat ertesi gün, İlzmirin halâsmı kutluladığı gündü. | Kutlulama törenini kaçırmamak is - tediğim için fuarın ziyaretini bir gün daha geciktirmeye meebur oldum. urtuluş bayramının. merasimi mİ hükümet konağına yakm bir yerden temaşa ettim, Geçit resmi son derece parlaktr. Valinin nutku i heyecanlı ve sürekli alkışlarla kar- İşılanmış, İzmir Fuarında Tsakya pavyonunun bulunduğu çok canlı biz köşe İ iZMiR FUARIND Neler Gördüm Suriye, Lübnan, Filistin, Irak vesair Arap memleketlerin- den İzmir fuarını ziyarete gelenlerin sayısı 4,000 i geçti. Bun- ların çoğu fuarı ziyaretten sonra İstanbula geldiler ve şehri- | mizi gezdiler. Birkaç gün evvel zısını neşrettiğimiz Şehrazat Mecmuası sahibi ve Savtulâhrar mümessili Bay M. K. Tabbare Suriye istiklâli hakkında ya- | Fuar hakkındaki ihtisasları- nı bu makale ile anlatmıştır. Makaleyi Arapçadan Türkçeye çevirerek dercediyoruz. sekliğini göstermiştir. Merasimden #onra fuara gittim. Karşılaştığım mahzara bakikaten hayret verecek mahiyette idi ve ha kikaten Türk kalkınma hareketinin muhteşem bir ifadesi idi. Fuarı zi - damlarm muvaffakıyetine gıpta et » tim, EF uarda göze çarpan en mühim nokta, memleketin giraat ve sanayie verdiği ehemmiyettir. Sü » bütün halk merasime işti. yaret ederken Türk milletinin uyanık mer Bankın pavyonu ile Denizli fab rak için, mağazalarını, yazihaneleri Uğma, çalışkanlığına, Türk milleti - rikalarmın.pavyonu bunun en canlı Bİ kapamış, ve milli şuurunun yük * nin mesaisine veçhe veren bilyük a. şahididir. Temsil ettiğim gazeteler - Sabah pek'erken. Henüz güneşin harareti yok.. Ve rengide sanki dalları sık yapraklı bir ormandan geçiyormuş gibi yeşilimsi geliyor bana!.. Istasiyonun önüne döşenmiş genş parkeli kaldırım, bu serin ve olduk - ça loş sabahta bir kilise veya manas- tr avlusunu andırıyor. İstasiyon me- murları uykulu gözlerle dolaşıyor- lar, Ve kenarda istasiyon kahvecisi ateş yakıyor. i Tren bekliyen bir iki köylü iskem- lelere oturdular... Ve bir sokak kö“ peği, geniş tablasma simit yerleşti - —..şZ kitaplardan kurtuluyor, temiz, mun- tazam, pedagoji kaidelerine uygun kitaplara sahip oluyor. Vekâleti bu yolda ilerlemiş görmeli ig pis, pejmtrde hepimizin en büyük arzusudur. Mi ren çocuğa kuyruğunu sallayarak yaltaklanıyor... — Az şekerli bir kahvel!.. diyo- Kahveci: | — Peki, diyerek yanımdan uzak - laşıyor. Ben uykusunu henüz almamış olan gözlerimi kısarak sağa sola bakıyo- rum. Yirmi beş otuz yaşlarında esmer bir delikanlı siyah bir mintan giy- miş, ve siyah pantalonunun paçala - rını sıvamış, çıplak ayaklarla taşlara basarak elindeki bir bahçe kovasile dolaşıyor. Rengi güneşten yanmış ve yüzü bir çiroz gibi 'meşinleşmiş ve zayıflamış olan bu adama dikkat &- diyorum... Suyu kaldırımlara değil, daima kendi çıplak ayaklarının Üs- tüüne doğru döklüyor.. Fakat durma- dan yürüdüğü için bu suretla kaldr- GÖRDÜGÜM ŞEYLER Bir hodbinin anlattıkları rımın muhtelif yerleri de sulanmış oluyor... Istasiyon kapısında ayakta durup beş dakikadanberi etrafını seyreden Jistasyon memurunun da bu hal na- zari dikkatini celbetmiş olacak ki birdenbire sert, sert: — Hey; bizim köylü, diyor. Sana istasiyonun önünü sula, dedik... Sen ayaklarını yrkayorsun?,. Sulamak böyle mi olur?.. Genç adam kovayı yere birakıyor. Başını kaldırıyor, ve arsız arsız 8i- rıtarak; — Ne yaparsm ağabey, diyor, bu dünya vay nefsim dünyası, kimin e- line bir fırsat düşse hemen kendine iyi tarafını biçer... Ben de kaldırım. ları sularken bundan İstifade edip avaklarımı yıkarsım çok mu?. Suat DERVİŞ de bunlara dair ayrı ayrı makaleler yazacağım. Türkiye Ziraat ve sanayie verdi - ği ehemmiyet ve elde ettiği muvaf « fakıyet Türkiye - Suriye ve Lübnan | arasindaki teşriki mesalyi teşvik e - decek mahiyettedir. Türkiye birkaç! sene İçinde bütün ziraat ve sanayi verimlerini geniş bir mikyasta ihraç edebileceği için iki komşu memleket | arasında yapılacak dostluk ve tica - ret munhedeleri iktisadi münasebet. leri sağlamlamaya yardım eder, varda dolaştığım sırada teşhir F olünan bazı eşyanm mahiye- tini Türkçe bilmemek yüzünden güç lük çekiyordum, Fakat Türk gençleri yardı. mıma koşuyor ve yardımdr bulunu- yorlardı, Bilhassa Halük Osman Çil lovoğlu bana refakat ederek bütün mensucat, hububat, deri mamulâtı! ve saire hakkında mufassal malü -| mat vermiş, bu sayede fuarda teşhir olunan her şeyi tanıtmıştır. Türk gençlerinin Suriye ve Lüb- nanı ziyaret etmelerini, Suriye - Lüb van gençlerinin kendilerine karşı borçlu oldukları şükran vazifelerini | ifa etmelerine yardım edeceği için | bu ziyareti hahişle beklemekteyiz. İ 4 zmir Fuarı, süratle hazırlar. İ meş olmakla beraber Türkiye nin verimlerini göstermek ve Türk kalkınmasının ölçüsünü herkese ta - nıttırmak bakımından büyük bir muvaffakıyetti, N Türkiyenin attığı yükselme adım- ları karşımda kemali samimiyetle baş eğer, Türk kalkınma hareketi -| ni selâmlıyarak Türkiyenin yük sek liderlerine ve Türk milletine da- İma muvaffakıyet dilerim. M. K. Tabbare İ başröstermiştir. 5 | Tarihi Dedikodu .Seni ters eşe- ğe bindirip 'kovan Mithat. İ Sultan Abdüliziz intihar edeli beş sene oluyordu. Cani ruhlu Abdülha- mit, bir türlü hırsını yenememiş, ken- disine şiddetli sözler söylemiş ve şid- detli yazılar yazmış olan Sadrazam Mithat Paşayı memleket haricine çıkardıktan başka bütün bütün orta- dan kaldırmak çarelerini arıyor, ade- ta yanıp tutuşuyordu. Deveran değiş miş, uzak ecdadnın vâsi ve hudut- suz salâhiyetleri hanedanın elinden j alındığı için: “ Başm keserim, du. Abdülhamit, tasavvur ve tasmim / ettiği cinayeti mevkii füle getirmeye İ kâh azmeder, kâh cayardı. Fakat bir ! türlü de intikam almak hevesinden, meylinden geçemezdi. Padişahm bu cani maksadı keş- fedenler, ona hizmet ve yardım eden İler bulundu. Herbiri işlenecek cina- vet heykelinin bir taşını tıraş etti, her biri bir taşı gediğine koydu. Mu- azzam, mühip, korkunç bir kütle vü- cuda geldi. Bu korkunç yığınm en son taşını da Süruri Efendi kurdu ve tamamladı. Eğer Süruri efendinin ibram ve ısrarı olmasaydı Abdül hamit, son dakikasmda Mithat Pa- sayı muhakeme etmekten vazgeçmiş bulunuyordu. Yıldızm Malta köşkünde çadırlar kuruldu. o Teessüsündenberi adliye dairesinde icrayı vazife etmiş olan mahkemel cinayet, Malta köşkünün çadırları içine nakledildi. 0 zaman 1296 ceza usuli muhakemesi kanunu hüküm sürüyordu. o Muhakemeden beş gün evvel “isticvap” denilen bir rasime yapılmak lâzmgelirdi. Bu ra- simede, müttehim mahkemel cinayet huzuruna çıkarılir, fakat celse aleni yapılmazdı. Reisi mahkeme müttehime adı, babasının admı, sanatını, ikametgâ- diyemiyor- “İlune sorar ve heyeti İfhamiye mazba- tasına karşı bir diyeceği varsa beş gilin zarfında Mahkemei Temyize mii- racnat edebileceğini bildirirdi. 1298 senesi haziranı içinde “iste. vap” rasimesi yapılmak üzere cina- yet mahkemesi reisi Alanyalı, zadelerden Süruri Efendi mahkemet cinayete riyaset etti. Cinayet mahke- mesi, Malta köşkü çadırında toplan- dı. Mahkemenin dört azasından biri reisi sani Hristo Koridis efendi, biri de, Kayserili Ahmet paşa damadı Kıbrıslı Hüseyin Hâmit Beydi. Süru- ri efendi Mithat paşayı mevkuf ola- rak Malta köşkü çadırma getirtti. Yanma bermutat süngülü jandarma lar diktirtti ve istievaba başlıyarak galiz sesi ve kaba tavrı ie sordu: “— Adın nedir?,, Mithat paşa galeyana geldi ve fü. tursuzca şu cevabı verdi: “— Tanıyamadın mı Stiruri efen- d1?!., Seni Tuna vilâyeti naibi iken ters eşeğe bindirip vilâyet haricine kovan Mithat?..., Abdurrahman Âdil: EREN Çürük iplik mi kullanılıyormuş ? Çorap fabrikatörleri bir türlü anlaşamıyorlar Çürük çorap meselesinden çorap fabrikatörleri arasında fikir Ibtilâfı Bazı fabrikatörler, fabrikalarda makinelerin kabiliyetin- den ayrı iplik kullanıldığını ve bu yüzden çorapların çürük olduğunu söylemektedirler, diğer taraftan bir kısım fabrikatörler de bu fikre iti. raz etmekte ve çürüklüğün kullanı - lan iptidal.maddelerin fena olmasın- dan ileri geldiğini iddia etmektedir. ler. Bunlar iyi iptidai madde kulla- nuldığı takdirde bu vaziyeti” önüne geçileceğini. söylemişlerdir. Ticaret Odası sanayi, şubesi müdürlüğü, ser iki noktai nazarı tetkik etmektedir. Netice raporla veklete bildirilecek. tir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: