5 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

5 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— 5.10. 935 TAN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman Tan'ın hedefi: Haberde, fikirde, herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çalışmaktır. jGünün meseleleri) Radyonun ehemmiyeti Fen ve tekniğin bu güzel vasıtası milletlerin içtimai hayatında yek kıY- metli bir rol oynamaktadır. en Radyonun, hallır eğlendir?eK, onu Küzel san'at duygularını mek ve umumi kültürünü e yükşelimek hez gok ehemmiyetli vasifli Yanınd bir de, müthiş bir propasand yi retine malik olmasi, Üzerinde edecektir dikkatle durmuya sevki k stanbul e Süne mete geçince ,defİAİ bazı icraata gi- risilmesi bize, BÜ çok mühim medeni vasıta tatlı ümitler ver - mektedir « omüzda göze çarpan kusurla- sn tedricen ve imkân civerdikçe ortadan kaldırılacağna İmadımız vardır. ; İstanbul ve Ankara radyo neşriya. tanın, sırurlarımız dışında hemen hiç duyulmaması ve yurdumuzun — pek az kısmından almabilmesi, en başla &elen ve ilk bertaraf edilmesi gere . ken bir eksikliktir, Alâkadar Vekâle- tin bu mesele Ile uğraşmakta olduğu. nu İsitiyoruz. Netleenin bir an evvel tahakkukunu bekleriz. Yüzer kilo - vatlık ild posta ile, Bükreş, Peşte, Varşova gibi istasiyonların kudretine yaklaşmamız arzuya şayandır. Rad. yo makinelerinin daha hafif gümrük ve resimlere tâbi olarak ucuz satıla- bilmesi, memlekette radyo neşriyatm- dan istifade çerçevesini çok genişle - tecektir. İstanbul radyosunun programı, ça- Uşma santleri ve neşriyat vasıtaları hakkında söylenebilecek hayli sözler vardır, Programı ole alalım: Merit testine) - eder ki, en mükemmel bir program bile, yal şekli muhafazada is - rar iskele zamanda tafsız olma. ya can sıkmaya mahküm olur, Bi- zim programda, bir çalar saatin mu- ayyen zamanlarda muay- Yen şeyler çalması intizam var. dır ve şiderilmelidir. Uzun Stiren a- ralıklarda, İşkret verme sesinin de tatlı bir hale getirilmesi ihmal edil . Kalk Gemi ei ve rahi ihti: yaslarmı tatmin edici yaymaları mih- ver tutmakla beraber, hiçbir zaman vasattan aşağı seviyeye düşmemek ve onu da tedricen yilkseltecek tarzda. bir tekemmüle doğru mütemadiyen Nerlemek prensipi, program tanzi - minde hâkim olmalıdır. Görülüyor ki bü, çok derin kültür, gayet vâsi bil. Eİ ve Israrlı uzan çalışma İstilzam e- den çetin ve ehemmiyetli bir iştir, Program tedvini için, iş başmda o- lanların şahsi buluş kabiliyetlerini harekete getirmekten başka Verimli bir çare daha vardır: Dünya radyo neşriyatnın kolayca getirilip tetkik &dilebilen, radyo İle almıp dinlenebi- len vâsi programları meydandadır. Onlardan ilham ve fikir almakla me- seni burnda me 8YEI AYI saymıya im- kün, ne de böyle STİ teknik bir işi Enzetede fazia tevsle lüzüm vardır. Fakat akla gelen birkaç misali zikre- delim, Sergiler, mühim hâdiseler, büyük İmsaat, açma merasimi, spor vak'a - lar, fabrika, seyahat ve saire Töpor. tajlarmı, hep hat çekmek suretile ola.. masa bile, yerinde kaleme alıp az sonra söyliyerek, veya Plâkla zapte- dip gramofonla vererek neşretmek ka bil olamaz mı? Bazı mühim beynel - milel şöhretli artistlere e. ei Veya eyi bir orkestramızın tile konsertolar verdirmek mümkün değil midir? Radyo için hazırlattırıl- Miş küçük komediler, voğviler veri - lemez mi? Böyle piyeslerin müzikle - rİnİ, araya sokulan bazi plâklar ya hut popuri şeklinde bestelerle temin *tmek kabildir. Çünkü onlar Üzerine fazla emek ve masraf sarfı yersizdir. Tabahat çev Idaresi, hıfzıssıhhat, be- den terbiyesi ve diğer böyle faydalı Peyler neşriyatı yapılamaz mı? Halkı B cularma bir tarih mezarlığını tanıtacağım. Ayasofyanm arkasındaki Babıhümayundan geçiyo- rum, Gülhane maş inen yokuşun yarışmda sola sapan kaldırımsız bir yol vardır. Bu yol bizi şi- mendifer köprüsünün al- tından ve değirmen kapı- sından Marmara kıyısının tam başlangıcma götürür, İşte bu yolun altında, sağ ve solunda müazzam ve parlak bir tarih uyuyor: Romanın, Bizansın, Os- man oğullarının birçok sa- rayları, köşkleri, cephane- likleri, cirit, topuz mey danları, mabetleri, kuğulu havuzları, gül ve zümbül tarlaları buralarda idi. imdi bunların birçokları yok olmuş, bazılarıda toprak altında uykuya dalmıştır. Ikinci Mahmudun tamir ettirdiği Gülhane köşkü, Fatihin sad razamı İshak Paşa- nın İshakiye köş- kü, Yavuzun Mısır dan getirttiği be- yaz o mermerlerle yapılan iermer köşk, Sinan Paşa. nin Murat Mi adına yaptırdığı o Sinanpaşa — İncili köşk, tüyleri okların kullanilmak © Üzere yetiştirilen muhteşem kuğuların yüzdükleri büyük havuz, sarayın değirmenle- ri, fırınları ve taphanesi, gazebe uğrayan vezirlerin nefyedilmek ve yahut denize atılmak üzere geti- rildikleri meş'um Balıkhane kapısı demediği bamya ve lâhana köşk leri burada idi. ye hepsini bakısımızm çerçevelediği yerler içine a- yordu. Sarayburnu tarafmdaki Topkapı sarayı, yalı, Sinan Paşa, Serdap, sepetçiler köşklerini hesa ba katmıyorum. Saray surlarınm kucakladığı bu geniş saha tarih bakımından başlı başma bir tetkik mevzuudur. Müzeler umum müdür İdğünün gözü önünde bulunan bu saha tamamen unutulmuştur. Ta- rih! araştırmalara büyük bir cere yan ve hız verdiğimiz şu zaman - larda bu uyuşuk İhtimal çok garip- tir. Müzeler idaresinin penceresi ö - üne serpilen bu tarih yadigirla - rının arasma mütareke senelerin. denberi tek bir müze memurunun girmediğini söyliyebilirim. ... ütarekenin kara günlerinde İstanbuldaki Fransiz ordula rihim kumandanı General Şarpi Si- nan Paşa köşkünlin arkasındaki eski Bizans mabedinde Hafriyat yapmıştı. Buradan çok kıymetli 8- erler çıkardı. Bugün âsart âtika müzesinin Bizans salonunda en e- bemiyetli bir yer alan Meryem a- na kabartması ve daha birçok mo zayikler de buradan çıkarılmıştı. Fransaya kaçırılanlar da başka... General Şarpi yeraltında buldü- Zu kubeli mabet odalarını tamamen temizletmiş ve elektrik tesisatı yaparak Bir Bizans müzesi ha- line koymuştu. İşgal ordusu İstan- buldan silinirken bu tesisatı olduğu lerine, nizamlara riayete ve bu kabil disiplin ve terbiye işlerine müteallik Yayımlar akla gelemez mi? Halkm mülâkatlar doğrudan doğruya veya plâk vasıtasile neşredilemez mi? Bu- xün bunlardan küçük bir kısmının ya- pılmakta olduğu belki idle olunabi- lir. Fakat onlar ne kemmiyet, ne de keyfiyet itibarile kâfi değildir. Sabahları da birkaç saat neşriyat yapılması çâzerinde düşünülecek bir yeniliktir. Xa büzüne kadar, iarihin #asbit an... m ———— —— ÇAN Bamya,Lâhana Abideleri YAZAN; İbrahim Hakkı Konyalı bunların hepsi çalmmış, açılan yerler de bostancılar tarafından ka patılmıştır. Şimdi bu muazzam mabedin üstündeki | bahçiyaar kubbelerin tepelerini delmek sure- tile bostan kuyuları yapmışlardır. »”.. ülhane hastanesinden denize doğru ilerlerken cephane - liklerin önünde sağlı, sollu iki süslü mermer direk göze çarpar. Bunlardan sağdakinin üstünde Jâ- hana, soldakinin üstünde de bam ya heykeli vardır. Bunlar Osman hı askerlik tarihinin bamya ve J- hana ordularını hatırlatan iki âbi dedir, Vaktile bunları tetkik eden tarihçilerle bunların en salâhiyet » Msi Abdurrahman şeref merhum bu iki âbideye bir mina vereme - mişler ve ihtimaller üzerinde yürü müşlerdi. Topkapı saraymda müze direktörü Tahsin Özün yeni bul - duğu bir vesika tarihin bir kördü- gümünü daha çözmüştür. Bu vesika burada bir bamys köşkü bulunduğunu göstermekte - dir. Bu iki âbideden sonra sağda cephaneliğin köşesinde yuvarlak ve kısa bir mermer sütun daha vardır. Üzerinde yedi beyit taşı « yan sütunun, ikinci Beyazıdın şeh zadesi Sultan Ahmet adına 909 ye lında dikilmiş bir topuz taşı oldu ğu anlaşılmaktadır. Bu taşın get diğimiz sahada en eski bir Os - manlı «seri olduğu anlaşılmakta * dır. Üstündeki mısraların sonunda 909 tarihi okunuyor. Bu Sahanın Bizanslılar zamanın da da cirit oyunlarma tahsis edil diği söylenmektedir, ... B eyazıdın şehzadesi Sultan Ah met Amasyada vali idi. Bu- rada teşkil ettiği orduya şehrin en meşhur Sebzesi olan bamya adın vermişti. Civarda lâhana yetiş - tiren başka bir yerin ordusuna da lâhana adı verilmişti. İşte bunlar İstanbula geldikleri zaman manev ralar esnasında - şimdiki kırmızı” mavi gibi - bu sahada atış yapar- lardı, Bamya ordusuna nisbetle burada bir bamya köşkü yapıl - mıştı. Ayrıca bir de lâhana ocağı vardı. Bu adlar burada sarayın lâ- hana ve bamyası yetiştiği için ve- rilmiş değildir. Şehzade Sultan Ah medin burada topuz taşınmi bulun- gibe bırakımış, fakat gariptir. ki, ması da bu iddirmi kuvvetlendir « mektedir. Bu taşlardan biraz âsa - ğıda bir kapının iki sökesi oldu: ğu anlaşılan iki kule göze çar - par. Bu kulelerden birisi bamya, diğeri de lâhana ocağma mahsus olduğu söylenmektedir. Bu kulele- rin birisinde, bamyact diğerinde de lâhanacı iki asker nöbet beklerler di. Bu. kule Ahdllüziz zamanında Büversinliğe çevrilmişti. Lâhana taşının Üstüne Sultan Mustafanm oğlu Sultan Selime alt 1205 H. tarihli ve dokuz beyitli bir kitabe vardır. Yazısı meşhur hattat Yesari Mehmet Esadındır, Bamya sütununun üstünde de Yesari zade Mustafa İzzetin. ya. OKUY Feriköy, Rum kilise, Keşfi Efenâi Sokak, nuninra 6 da posta telgraf me. murlarından Zeki imzasile aldığımız. bir mektupta bulâsaten deniliyor ki; “İstanbulda telgraf memur vekili idim, Elâzizin “Horat,, kazasma asa- leten tayin olundum. İstanbul P, F.T Başmüdürlüğü, yeni memurin nizam. Bamesi mucibince, manli memuriyet sİYasi, adli bir suçum olup olmadığını İstanbul emniyet . direktörlüğünden Fesmen sordu. Fotoğrafım da yapıştı. Elmiş olan 'bu husustaki tahriratı bizzat, ben 4—9 —936 da emniyet di. rektörlüğüne götürdüm. Elime bu ta. rihli ve 38.83 numaralı bir kâğıt ve- rildi ve ikinci şubeden aramam söyle. Bildi. Ayni bina dahilinde olun ikn- Sİ Sube kısımlarında bir memurdan diğerine evrakımn havalesi 96 saat Sürdü. Halbuki yine bizim idare me- murlarından Şehsbın Ayni mahiyet. teki işi 4 günde bitmişti. Alâkadar Memurlara bunu batrlattığım zaman bana “o arkadaşımın şansı olduğunu, Söylediler, İsin bir an evvel bitmesi için poli müdür muavinine, vali muavinine Müracaste mecbur oldum. Telefonla verilen emir Üzerine tekrar şube mü- dürüne gönderildim. Posta başmüdü. Tiyetinden aldığım tekidi de £ hâmil. dim. Buna rağmen sekiz gündür bir netice almak miimkün olmadı, Yeni vaziteme hareketim bu evra- km çıkmasına bağlı, Oturduğum yer- dı,, sözlerile karşılaşmak hazin olu. İyor. Işimin tesrii için nazarı dikkati kel a TET Geciken Bir İş den her gün polise gelip “daha çıkma. | Solda bamya, sağda 14- hana Abideleri, Ortada bir nişan veya ok taşı —— mmm | zsile on beş beyitli ve 1226 H. ta- Fihli bir kitabe vardır. Bundan da Sultan Mahmudun dört yüz elli dört gez menzilinden bir tüfekle Yumurtayı kırmak suretile bir To kor yaptığı anlaşılmaktadır. ... B* on adım aşağıya doğru inerken sağ tarafta bir güb re yığınına rastlanır. Gübre Yağı » nm içinden yükselen beyaz bir mermer sütunun üstündeki on bir beyitli ve 1226 tayihli bir kitabe « den bunun da Sultan Mahmut a - dma dikilmiş bir nişan taşı olduğu anlaşılıyor, Bu'taşm sağında Sul - tan Selime ait ikinci bir nişan ta- $r daha vardır. sinin nazari dikkatini celbederim, Bu taşların arasına mütareke se - mesinde Yransız İşgal ordusunda bulunan Senegalli siyahilerin ölü - leri gömülmüştür. | Umumisi Eırarak ; A odu 5 Tarihi Dedik | mm an Atlas Kesedeki 300 Altın Şürayı Devlet aasndan Yapı, hirli Besim Bey üdebedan idi, Sm | içinde Paşahahçesinde Yalısı vaygı, Amedi Divanı HÜMAYUN | Mahmyye Bey (paşa) Çubukluğa Otururan, Şürayı Devlet Reisi AfsPkiyi; y.,. suf Kâmil Paşa da PPS Zeynep, Hanımın kocasıydı « Zeynep Hanım Mısır “İsi Ka, lah Mehmet Alinin birkik 7! ve pey kıymetlikiydi. Düğününde haz oyy, rak kızına pek çok güzel B9İAYıkıı,, hediye etmişti , Prenses Zeynep Hanım ileri, V. niversite Fen Fakültesinin biİUNdu, Zu Veznecilerdeki konakta, Ylim da Boğaziçinde Bebekte ikme(i “der, di Mehmet Alinin kızsa hediye et. tiği halayıklar, damat Yusuf Köni Paşanm da hizmetine hakarisrdı. Bunlardan bir tanesi vardı Ki Yesuf Kâmil Paşa, kendisine gözünü KAP Ermiş ve gönlünü de kaydır Halayıkla Yusuf Kâmil Pisa A- sındaki gönülleşmeyi hazinedar Wİİ” ya gummazladılar, Hazinedar WÖ da Zeynep Hanıma gammazladı Zeynep Hanım gazebe geldi, here kethüdası, Şirketi Hayriye Hüseyin Hâki Efendiyi 69 — Şu halayığr al! Şimdi esir poza” TIna götür, esircinin birine en yesi baha ile sat? , Emrini yerdi. Hüseyin Hâki Efendi derhal ha * layığı konaktan aldı, Fatihteki esir pazarma götürdü ve gayet ucuz bir para Me sattı , Akşam damat paşa, kapıdan. (Ba- bıâliden ) gelince hâdiseyi öğrendi ve pek müteessir olarak hissiyatmı naz men terelime etmek üzere bir site yazmağa gayret etti, kaleminden bir mısraz döküldü. Fakat mısram arka- sr gelmedi: Yazık yazık hiçe sattık matar mülkü dil Yusuf Kömil Pasa bir hayli ağ Taştı ve üzüldü. Fakat mısran pe tistüine ve me de altına bir mısra aye durup beyti tamamlayamadı. 5 Bu sırada kapıdan (Rabılli), Li zamnda Besim Bey çeldi. Besim Gelbeylemenizi rica ederim.,, TAN: Icap eden tahıkikatm tam o- Jlarak yapılabilmesi için zamana ihti. Yac olduğu muhakkaktır. Bu Hibarla, | okuyucumuzun fazla isticalini / biraz haksız buluyoruz, Kendisi için hayati | bir ehemimyeti haiz olduğu anlaşılan bu muamelenin gecikmeden çıkartıla. cağma şüphe yoktur.,, #5 Bilet ücretleri “— Akay şirketi Köprüden Kadı. köyüne kadar gidip gelme biletlerin. den 17,5 kuruş almaktadır. Şirketi | Hayriye ayni seyi yapmakla berâber yalnız gitme veya gelmede 11 kuruş ve cem'an 22 kuruş alıyor. Köprü - Adalar ve Yalovaya nisbetle çok kı- sa bir mesafe olan Üskilder - Köp. rü ve Usküdar - Beğiktaş ücreti aca. ba ne için bu kadar fazla oluyor? Iz. tanbul vilâyet ve belediyesi mlnaka- lât ücretleri tetkik edeceğini gaze. telerde okuduk. Acaba bu ne zaman olacaktır?” Usküdardan Karagül # Küzguncukta Açık Bir Lağım Beyin maruf olan edehi kudretine binen Yusuf Kâmil Pasa istane kasdiyle hâdiseyi ve söylediği misrar nakletti, Besim Reyden hir mısra söylemesini rica etti , Besim Bey; — Şimdi dursun, efendim, bu ak . sam birşey yazar, takdim ederim, de, di. Ve Yusuf Kâmil Paşa ile kapı iş lerini görüstükten sonra çekilip san. Anlma bindi. Yalsma gitmek Üzere Bebek koyuna açıldı, Besim Bey, Ba. bek koyundan sandal ile ayrıldıktan, sonra denizde : Bütün cihana değerken bahayi Motedili, Mısrar dilinden döküldü ve hemen bir kâğıda yazarak sevincinden Ame. dici Mahmut Beye (paşa) Böstermek Üzere sandalerya : — Çubukluyat, Emrini verdi , Ve mısra yalıda Mahmut (paşa) okudu. Eş Besim Bey Çubukludan rilmaz Mahmut Bey derhal sandalla Bebeğe, Kümll Paşa yalısma koştm, Yusuf Kâmil Paşa istrap içinde iken, Mahmut Bey çatıp geldi ve me- seleyi açtı, Güya Besim Beyin ken - disinden isti'ane için Çubukluya gep. diğini ve meselenin halini, kendisine ye eylediğini ileri sürerek ; ün elhana değerken mütedili, mısramı okudu. ME Yusuf Kâmli Paşa Şürl eline alarak harem koştu, Dönüşte elinde karmızı ayrılır, ay. Bir karilmiz yazıyor; “Bundan iki buçuk ay evvel yağan büyük yağmurdan İske- le yanımdaki karakol binası Yiktimiş ve ortadan geçen büyük lâğım da a- salmıştı. Tam üç yol ağzmda ve yol üzerinde bulunan toprak Yığını hâlâ kaldırılmadığı gibi lâğım da kapatır. madı. Bu yüzden, oradan gelip, mek imkânsiz bir hale gelmiştir. lediyenin nazarı dikkatine celbei nizi dilerim,” Be tme- Ertesi günl Besim Bey, Yusuf Kâ- mil Paşaya mülâki oldu ve Yazdığı mısra takdim edince, paşa hayretler içinde kaldı ve yalnız. $u kadar söy . tedi ; ğ buyu; Dün akşam A, medici bey tesrif rdular, mis rar verip öç yiz altın caize aldılar?!) ,, Abdurrahman Adil EREN

Bu sayıdan diğer sayfalar: