6 Mart 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

6 Mart 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a e nam > B odrum pencereleri... İçlerin. de kırmızı ampullar yanan drum pencereleri. Rezeleri üs- ünde gıcırdayarak açılan bir ka- Pı. Sonra birkaç ayak dar taş mer. diven, sanki eski zaman zindanla- Tinin karanlık hüertlerine doğru İniyor, Kuvvetli bir balık kokusu, uvvetli bir rakı ve sigara kokusu Bemen, hemen göz gözü görmiye- “ek gi duman. Güler yüzlü, şişman bir adam: — O.. Buyurunuz efendim.. Bu. Yürunuz, diye bizi karşılıyor. Çerde hareket ve neşe yapmak $in olacak, bir çingene zurnası çif- etelli çalmıya başlıyor. İlk salon- GAL (Eni bir metre, boyu 2.) Bir Massda şişman bir adam oturmuş. Ceketinin, yeleğinin önü açık, kra. Yatı bollaştırılmış yakasının düğ- mesi çözülmüş. Saçları dağr ki dirseği masaya dayalı ve yüzü İ avucunun içinde, gözleri sımsıkı pal. Ye salona, geçiyoruz. Büra- 81 biraz daha geniş bir bod. Tum. Yani dörtbir tarafta, dört Kişilik masalardan şöyle yedi se- tane var, Bunlardan ancak ü- Sü isgal edilmiş. Birinde ellilik kadm oturmuş, saçları kma Tehgi boyanmış ama. Diplerinden Uzamış, beyaz, beyaz çıkıyor. Yü. 2 katmer, katmer boyalı. Üzerin- Pars taklidi bir kadifeden man- Var. Onu omuzlarıma almış. "Ürstik, şişman kolları, iki torba Bİbİ masanın iki tarafından salla. Miyor.. Karşısmda yirmi beş otuz Yaşlarında esmer bir genç Var. Baçları briyantinle sımsıkı taran - .Kenardaki masada ise üstü ba. W Yırtık, pırtık bir çingene otur - Muş. Önündeki masada bir kadeh takı, biraz piyaz ve ciğer kızart. Ması.. Zayıf yanaklarmı şişirerek Yümasmı üflüyor. . Ve hakikaten Yurnadan gayet kıvrak notalar çis For. Biz de kenardaki pikelerden bi. yerleşiyoruz ve masaları bir- tiriyoruz. Yandaki bir perdenin arkasından ık kokulu dumanlar sızıyor. O- da mutfak olacak. Zir. şimdi sustu., Duman- dan gözlerim yanıyor.. Ya- Malı elbiseli çingenenin elinde bir k masaları dolaşıyor. Bizim Masadan sonra karşıki masaya gi. tee, ihtiyar kadm aitm bilezikli iunu siyah ve oldukça eski bir aktanm içine daldırıp iki gümüş <a çıkarıyor ve tabağın içine gü- a ile atıyor.. Sonra yanındaki- dönerek sarhoşluğun yayvanlaş. KEL bir ifade ile: NOJNA pasamu... Soyle, emir yap. 'e İstersin ki çalsin.. Öteki gönlünden gelen isteği va söylüyor, zurnacı aldığı işlerin zevkile zurnasını yeni den çalmağa başlıyor, Masadaki arkadaşlar da pek keyifli... Onlar r İsteyip zurnacıya rakılar ısmârlıyorlar. Zavallı zurna emm her içtiği kadehten sonra göz lerinin akı biraz daha fazla görü- nüyor.'Çünkü siyahları süzüle #9- züle şiş, kapaklar altında hemen, hemen kayboluyorlar. Dört eri te umumi neşeye iştirak etmişl onlar da iyi bir Türkçe ile söyle. niçn havalar: tekrartıyorlar. B en göreceğimi gördüm, git- mek istiyordum. Çünkü si- gara dumanları gözümü pek ra - hatsız ediyor, Burası pek havasız bir yer.. Fakat bu arzuya benden başka iştirak eden kimse yok.. Ve eğer birdenbire dışarda bü. yük bir tarraka ile bir şey kırıl - masa içlerinden hiçbir kimse çıkip gitmeği düşünmiyecekti.. . Allah bana!,. Daha doğrusu gözlerime a- cıyor. Çünkü demindenberi mâ - sasında oturup kötü, kötü düşü - nen adam önündeki şişeyi kav yıp küttedek yere atıyor, ayağa kakıyor. Gözleri kıpkırmızı... Mal sahibi ve garsonlar ona doğ. ru koşuyorlar. O, sanki hiçbir şey yapmamış gibi sâkin bir sesle: — Hesap, diyor. Ayakta dururken sallanıyor. Hesabı görüyorlar, Hiç münakaşa etmeden ve hiç söz söylemeden he. sabı ödüyor. Sonra omuzlarına pal tosunu koyuyorlar ve koltuğundan tutarak onu kapıdan dışarı bıra - kıyorlar. G ece çok ilerlemiş, sinemadan çıkıp buraya girmiştik. Bir kaç saat oturmuş olacağız. Cadde tenha. Yalnız karşıdan siyah bir manto giyen, siyah şapkalı sapsarı saçlı bir kadın geliyor. Sallanıyor. Aman ne müthiş, müthiş sallanı. yor., Ve tenha caddede tek başına olduğu halde küfür ediyor.. — Zum Donnervatter mahmal verfluehter sehinveinerhundi, İstanbul kaldırımlarına bu ka - dın, bu talihsiz biçare nereden düş müş? Ortamızdan Sallana, sallana geçiyor, birkaç sene evvel Alman. ZE YOGLUNUN Bodrum Palasları yada çök moda olan bir şarkı söy lüyor: — İm Berlin an der Ecke vonder Kajserablee... Ve sesi perde perde sönerek yanımızdan uzaklaşı, Onlar bizden ayrılıyorlar, iki kişi evimize doğru yürüyoruz.. Ve çok ilerlemeden bir köşenin ba şında, karanlıkta iki gölge seçiyo- ruz.. Bunlar iki düşman gibi biri. birlerinin karşısma dikilmişler, ba. gırışıy gadan, kandan bahsediyor. kan lâkırdısını duyar duymaz kav. gayı dinlemek için yavaşlattığım adımlarımı o kadar sıklaştırıy. rum... Kocam bile beni takip et - mekte güçlük çekiyor. İ Yedikçe iştah Ç aziz Açılan Almanya HİTLER MÜSTEMLEKE İSTİYOR Ve bu istek Almanyanın bugün üzerinde ısrarla durduğu bir Av- rupa meselesi olmuştur. Almanya- nın Londradaki çok uğraştı. Şu Elçisi bu için satırlar sizi bu hususta tenvir edecektir. Tariş mütemadi bir ısrarla müstemleke talep e- dişi, Alman — İngiliz münasebi- tının düzelmesine ciddi bir mâni teşkil ettiği gibi, istikrar ve sulh için lâzım olan beynelmilel eko - nomik inkişafı da sarsan bir vazi- yet doğurmaktadır. Almanlar her isteklerinde olduğu gibi, müstem- leke taleplerinde de muğlâk ve hemen tefsire elverişli, elâstiki bir lisan kullanmaktadırlar. Ss” Edvard Grey, 1933 sene- si kânunusanisinde Remag ir mektupta şun- Rodd'a yazdığı ları söylüyordu: “Şu son senelerde düçar oldu « ğZumuz en büyük müşkülütin Al- manyanm hakikaten ne İstediğini hiç bilmediğimizden çıktığını söy- lemekte pek haklıymışsınız.” Kısmi tavizat gibi bir hal çare- sine başvurmak bugünkü vaziyete muvakkat bir sükün verebilecek dakikaları pek pahalıya satın al - mak olacaktır. Çünkü bu takdirde Almanya yine yeni İsteklerini ileri sürmek Üzere vesileler aramakta devam edecektir. YAZAN: AUSTEN CHEMBERLEİN İngilterenin eski Hariciye Nazırı ununla beraber şu yukar- daki satırlarla meseleyi si- lip atmak istemiyordum. Alman- yanm talepleri tetkike değer bir şeydir. Fakat evvelâ, meselenin ne şekilde meydana geldiğini, politi - ka ve İktisadi bakımlardan ne hal- de olduğunu incelemeliyiz, Hitlere göre, Almanyanm müs- temlekelerini geri istemesi siyasi bir zarurettir. Çünkü Almanya müstemlekelerini cebirle elde et - memiştir. Halbuki kendi müstem- lekeleri cebren zaptolunmuştur. Alman İlderlerinden diğerlerinin sözlerine göre de, oAlmanyanmn müstemlekelerine yeniden sahip ol ması İktisadi bir zarurettir, Ev işin iktısadi cephesi- ni tetkik edelim: M. Ame- ry, rakamlara istinaden verdiği bir konferansta işin bu tarafını İyice aydınlatı lerinden bir kısmını al Harbi Um iden evvel Alman- ya geniş ve muazzam müstemleke- lere sahip olmasına rağmen muh- taç olduğu iptidai maddelerin an- cak yüzde beşini müstemlekelerin- den tedarik ederdi. Müstemlekele- rinden getirdiği mevaddı gıdaiye ise, yüzde bir buçuğu geçemezdi. akika bu hal, Almanya poli- tikasının devam edegelen karakte- ridir. Her pazarlıkta Almanya kur- tarabileceği kadarını alır ve “İştah, yedikçe açılır,, darbımeselini hatır- latan bir tarzda hemen daha faz- İasını ister, Sir Edvard Grey, ayni mektu - bunda, Lord Saliv nın bir şe: elde ettiğini anl, tai nazarına şöyle devam ediyor» du: “Yalnız kalmak ve kendi içimi- 8 çekilmek zamanı değişmiştir. Kendi dostluğumuzu vermeğe hâ zirsak başka dostluklar buluruz.,,, itler, Rayşt H ği nutkunda kendinden bir şey almamış olan milletlerden hiçbir talebi olmadı - ki etle zikretmişti, Far kat diğer nutklarda da, kendi top- raklarımızdan bir santim feda et- meden, diğer milletlerin zararına larak Alman metalibini tatmın bileceğimiz ihsas ediliyordu. Hakikatleri tenvir için tekrar maziden misa'ler getirelim: Umu- mi Harbin başlangıcından biraz evvel 1914 senesi martmds o Von Jâgon, Fransanm Paris sefirine a son verdi. 'Almanyanm Büyük Müsab Liralık Yeni Şu resim hangi darbıme- sele aittir ? Resim Numarası —6— Burada her gün böyle bir resim göreceksiniz ve bu re simler otuz tane olacak. Siz 60 darbımesellik listedebu resmin darbimeselini bulup numarasını o günkü kuponun (darbımesel numarası) hanesi- ne yazacaksınız. Otuz resim bitince bu kuponları ayrica resim numaraları ile darbımesel numaralarını karşılı klı gösteren bir liste yapıp sarih isminiz ve adresinizle ve mümkünse bir de fotoğra- İnızla birlikte 20 Nisana kadar idarehanemizde müsabaka bürosuna göndereceksiniz. (Nasreddin Hoca müsabakaları ii in gönderilmiş eski fotoğ- rafların muteber olmadığını ve yeniden fotoğraf gönderilme si muvafık olacağını hatırlatırız.) akamız 60 darbımese! 1 — Aç tavuk kendini ârpa ambarında Sanir. 2 — Ak akçe kara gün içindir. 3 — Anlıyana sivrisinek saz, anlamıyana davul durna az. 4 — At alan Unküdarı gecti 5 — Balık baştan kokar. 8 — Bal tutan parmak yalar. Bedava sirke baldan tatlıdır. — Beş parmak bir olmaz. 9 — Bir tütem ot deveye hendek atlatır. 10 — Bülbülün çektiği dili belâsıdır. Ji — Dalmasını bilmiyen ördek başını bırakıp kıçımdan dalar 12 — Damdan düşen halden bilir; 13 — Davulun sasi uzaktan boş gelir. İM — Demir tavında gerek, 15 — Denize düyen yılana sarllır 16 — Doğru söyliyemi dokuz köyden kovarlar, 17 — El elden üstündür. 18 — tarak eski tan, 19 — Evdeki pazar çarşıya uymaz. 20 — Eyreti ata binen çabuk iner. 31 — Gülme komşuna gelir baya 22 — Gülünü seven dikenini de sever. 7) — Hamama giren terler. 20 — Her boroz kendi çöplüğünde öter 25 — He: gün papas pilâv yemer. 20 — Her koyun kendi bacağından astlır 7) — Horoz ölür gözü çoplükte kalır. 24 — Horoz çok alan yerde sabah gec olur 2) — İli ürür. kervan yürür. 30 — İtle dalaşmadan, evlâdır. çalıyı dolaşmak 31 — Kel başa şimşir tarak, 32 — Kendi düşen ağlamaz. 33 — Keskin sirke kabına zarar. 34 — Koyun bulunmiyin yerde keçiye Abdürrahman Çelebi derler 35.— Mahkeme kadıya mülk olmaz. 36 — Mart içeri, pire daşarı 37 — Minareyi çalan kerlıfını hazırlar, 35 — Mızrak çuvala sığmaz. — Mum dibine ışık vermez. 40 — Ölke ile kalkan zararla oturur. 41 — Parayı veren düdüğü çalar 42 — Perşembenin gelişi çarşambadan belli — Sel gider, kum kalır Serçeye çubuk beredir. 45 — Su testisi sa yolunda kırılır. 46 — Sütten ağrı yanan yoğurdu üflüye. çek yer, 47 — Taş yerinde ağırdır. Tercere yuvarlanmış, kapağını bul maş 49 — Temtiyi kıran da bir, su getiren de. 80 — Tilkinin dönüp dolaşıp gideceği yer kürkeü dükkünmder. S1 — Ummadık taş beş yarar. 52 — Ürümesini yen it sürüye kart geri S3 — Ürümünü ye de bağım sorma. $4 — Ürlim özüme baka beka kararır $5 — Yalancınım mumu yatsıya kadar yanar, Yapı taşı yapıdan kalmaz. iş #ten tekmesi pek olur Yörük at yemini arttırır enginin parası züğürdün çenesini yorar. Züğürt olup düşünmekten, uyuz olun kasmmak evlâdır. Almanların itere, Fransa ile müştereken Afrika müstemlekele- rinin taksimi hakkında bir anlaş- ma yapabileceğini bildirmişti. Üç devletin Afrika müstemlekelerinin taksim tarzı, Belçikanın zararına yapılacaktı. Ve şunu, bilhassa na- zarı dikkete almalıdır ki, bu tek- £ Almanyanm bugün geriye İs- tediği bütün müstemlekelerine sa hip olmadığı bir zamanda yapılır yordu. Her halde İngiltere için en fena politika, Almanlara karşı par ça parça tavizat vermeği kabul et- mek olacaktır. Nüfusuna 'kâfi gelmediği söyle- nöcek Avrupa kıtasından © muaz- zam müstemlekelerine otuz içinde gösterdiği Alman tebaasmın adedi, en fazla seneleri nazarı dik- İ kate alsak bile, 20 bini geçmediği sabittir, Hele son seneler bu adet senede yüz adedini dolduramıya cak kadar küçülmüşt S asi cepheden ise; Alman müstemlekelerinin geri â- Unması, Alman ricalinin bağırdık- ları gibi. öyle bir muahedeyi im- zalayan Kayzerin asılmasını icap ettirecek bir şey olmadığı da ma- lümdur, Bitaraf ve sivil halk ha- yatlarını daima tehlikeye düşüre- cek (o tahtelbabirlerin vazi- fesini görmesi muhtemel olan müs temlekelerin geri alınmasını sulh masasında Loyd Corç değil, Cenu- bi Afrika Başvekili General Smuts teklif etmişti. Şimal! Afrika ve sair Alman müs temlekelerinin iadesinin doğrudan doğruya bir İngiliz meselesi olma» dığını da hatırlamak gerektir. Bu iş dominyonları da yakmdan alâ» kadar eder ve onların reyleri mev- zuubahistir. Nitekim evvelce #yni mevzu bahsolduğu zaman Avus- tralya başvekili Londraya gelip İ- tirazlarımı bildirmişti. Hakikat şudur ki; dominyonlar yeni Alman talepleri karşısmda İ Kendilerini tehlikede hissetmekte» dir. amam YUNANİSTANDA MÜTHİŞ FIRTINA Atina, 5 (Hususi) — Açık deniz. lerde müthiş fırtınalar oluyor. Seyrü sefer ve münakalât durmuştur. Kimi- den çıkan bir fırtına büyük bastrat yapmıştır. Şehirde sürekli yağmur yağıyor, birçok evlerin çatıları uf mustur,

Bu sayıdan diğer sayfalar: