6 Mart 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

6 Mart 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hüseyin, felâketin müteessir değildi. yaklaştığına YAZAN: ZIYA ŞAKIR Kaniydi. Fakat Dostlarına son bir teklifte bulundu. Bu teklif cidden acı idi Demişti, m Derin sözleri ve Toni Ziyadın me bu; Hüseyinin kalbine bir uvuç Miyan Pişti. Vicdanında, acı bir iğ ml hissetmişti. Hayalinde yaşat. in yük gaye uğrunda, kendi aziz oslinı feda edecekti. Fakat bu 2. anlardan bir Takip etti yüksek ve ne kadar muaz- ” aşkalarmı da ken. Sl betaber ölüme sürüklemek; & Yinin kalbine çok giran gelmiş- Çadırın önünde in, kalbini cayır cayır yakan ere ıstıraplarını biraz hafiflet. ” İçİN çadırmın önüne çıkmış. Et, Köz gezdirmişti. Gözüne çarpa N sahne, Hüseyinin vücudünü ür mişti, « Günlerdenbe, i stmadan mustarip Ön ortanca oğlu (Ali Zeynelâbidin) | Sâdırın gölgesinde yatıyor.. Sa - teb 15 çehresinde hazin ve tatlı bir #sümle, annesi ((Şehrihanti) ile dap Püyordu. İran meşhur hüküm- m dini Revanı Adil)in hafidesi «ezdi Cerdjin kerimesi olan bu Tan kızı; olgun vülcudi ve levent emnile sevgili oğlunun başucunda an” duruyor; elindeki rengârenk eve elbazeyi hafif hafif sallıyor. e evlkdime, gerinlik vermiye ça. u. e Rüseyi 1 gadırm arasında | ir kilheylânı timer k oğlu Ali Ekber, kah-| duruşla atının timarma ne ediyordu. | yoğ, celerinden < (Rübab), hamur Süran bir cariyeye un veriyordu Miresi (Zeynep): hazin hezin d, 24 küçlik bir çocuğu, kucağın - Bezdiriyor vo: | (Ali Asgar) ağlı. ür pneyim, yarın tekrar görü.) (Hüseyin) in kalbi Sen çocuğu al. İşini yi, Ehlibeytin bazı erkânı ile sa - dostlarm, büyük bir grup halin -| dı, turarak konuştukları göri Felâket yaklaşıyor , Büseyin), dalgın nazarlarla bü - e bunları seyretmiş; sonra, yavaş 48 0 büyük çadı gru ilerle - Yeşi, üyük çadıra doğru ilerle Çadırdakiler, İrmet göstermişlerdi. Fakşat; » tıp- büyük babası (Hazreti Muham Bakayı, benziyen - sevimli çehresine bi, elarken; (Hüseyin) in ne derin ve ıstırap içinde bulundu - Ni hissetmişlerdi. ty seyin), bir müddet süküt et - m #onra, nemli gözlerini etrafa Bezmi ( ” > Ey benim sadık dostlarım!. His- mide kat'iyyen yanılmadığıma € - Nip ek size söylüyorum ki; felâ- Rin M6Ş'üm kanatları, artık başi - Üstüne gerilmiştir. Çok yakın bir iaç, dR, ezeli takdirin hükmü me , Srtik o, zilhura gelecektir... Ben; n dolayı, zerre kadar miltees - €&ilim, Çünkü, kendimi hak yo - feda edeceğime kanilm... Şimdi YA, sizden bir ricaya geldim. Bey * Yere, benim korkunç mukad - “MA iştirak etmeyin. Beni, 80 bej Ehtibeytim ile burada bırakarak Al Medineye avdet edin, Ve be - ti, tuzlama, manevi mes'uliye » diy Sir yükünü yükletmeyin .. Ced- “ ni sal Ekrem), ve babam (A- hi g0 Hakkı için söylüyorum ki; be- küç Kedip gidenler hakkında, en Fa bir infial bile hissetmiyece - bu, Bilâkis; daha sakin, deha mem- i, * müsterih bir halde, nefsime ki, Mukadder âkibeti bekliyece - h a kalkarak ona ma in, b vi hug, Demişti. (Hüseyin) in bu sözleri; onun a5- babı ve sadik dostları arasında, şid- detli bir galeyan husule getirmişti Derin heyecanlar içinde: — Yâ, İmam.! Burada, seni kedezek bir fert yokt ter - Ölümü bile, ye bir itiraz feryadı y Yeni bir fikir (Hüseyin), bu itiraz cereyanmı yenemiyeceğ zerine, kend ini hissetmişti. Bunun Ü isine yeri bir fikir gel — Kendisini feda etmek mü- de, muhitindekileri kurtar - Ertesi gün; Ömer tekrar (Hüse « yin) in karargâhına gelmiş.. cevap istemişti. (Hüseyin), düştncesini şu sözlerle hülâsa etmişti; — Yâ, Ömer! Ehlibeytimi ve ya nımda bulunan sadık dostlarımı, em- niyet ve selâmet içinde (Mekke) ye göndermemi taahhüt edersen; bura - dan kalkar, doğruca Şema giderim... Orada, Yezit ile mürafaa olurum. Eğer o beni ilzam ederse, itaati ka - bul ederim.. Edemezse, beni serbest | iş bırakmasını İsterim Demişti... Ömer, (İmamı Hüseyin) in bu söz lerine çok sevinmişti, Ve, derhal bu tekliften kendisine bir şeref ve men- |faat hissesi çıkarmak istemişti. E- ğer Imamı Hüseyini, kendi vasıtasi le Şamu gönderecek olursa, hiç şüp- hesiz ki, Yezitten büyük mükâfat görecekti. Onun için (Hüseyin) i bu teklifini memnuniyetle dinlemiş: — Yâ, Hüseyin!.. Sözlerin “bence makul ve makbuldür. Ancak şu var yat olduğu için, bir kere kendisin. den istizan edeyim. Diye mukabele etmişti.. Ve: bu yol da bir mektup yazarak, en yürük Küfeye göndermişti, buraya gelmelidir,, bu mektubu okur oku- miş... Ömerin, ne kadar fantperest bir adâm ol - duğunu bildiği için, maksadmı der - hal keşfe iyük bir telâş ile şu kısa cevabı vermişi (Hüseyin, doğruca buraya gelme. lidir, Ancak, Emirülmümininden isli. zan edildikten sonra Şama gönderi lebilir. Bunun hilâfma hareket, ge - rek senin ve gerek Hüzeyin İçin, mu. cibi felâkettir.) İbni Ziyadın bu sert ve muhkirane cevabı, Ömerin kalbine bir ok gibi i Yezit tarafmdan yet verilmiş olan İb ni Ziyadım, kendisine yapabilece; nalıkları düşünerek, derhal müli metle mukabele etmiş : (Arkası var) SAGLIK ÖGÜTLERİ LOKMAN HEKİM Yemeklerden Zehirlenme Yemekler ya —mantarların bazı nevileri gib— kendileri zehirli o- kurlar, yahut —kalayı o bozulmuş kaplarda olduğu gibi— zehirli bir | maddeyle bulaşırlar da insanı 7e- hirliyebilirler, fakat yemeklerle ze | hirlenmenin iki türlüsü vardır ki bunlarda sabep pek zehirli mik- ropların yemeklere karışmasıdır. Bu iki bilmesi lâzımdır. Bir türlüsü taze fakat bulaşık etlerle, yumurtayla, pastalarla, su- | İ cuklarla olur. Bunda insanın 20. hirlendiği midesinde ve barsakla- rında alâmetlerle belli olur. Yukar da ve aşağıda sancılardan sonra yukardan ve aşağıdan boşanmalar gelir. Eller ve ayaklar buz gibi o- lur, Ateş yükselir 39, hattâ 40 de- receye çıkar. İnsanın yüzü küçü- lür, suyu boşalır. Ateşin yüksekli- gi ve bu hallerin şiddetila beraber bu türlü zehirlenme daha çabuk tedavi edilir. Bu İşleri yapan mik. robun «tner basilidir. Öteki türlü zehirlenme daha fe- nadır. Zehirlenme yemekten © he- men az sonra da meydana çık- maz, On sekiz saatjotuz saat, ba- zan dört gün bile, hiç bir şey yok- tur, ateş te ne başında, ne sonra. dan hiç yükselmez. * İnsan zehirlendiğinin hiç farkın da değilken, birden bire gözleri dumanlı görmiye başlar ve bunu sadece bir göz işi sanarak göz he- kimine yahut gözlükçüye gider. Ancak biraz sonra tarif edilemez, fakat çok şiddetli bir yorgunluk zehirlenmeyi haber verir. Boyun- daki adeleler tutulur, insan başı. nın ağırlığını artmış sanır. Mide- de ve barsaklarda rahatsızlık, sancı da yoktur; aksine inkıbaz olur. Yal nız biraz bulantı bulunabilir. Bunlardan sonra idrar tutuklu. gu işin çok ciddi olduğunu anlatır Çünkü böbrekler işlemez olur. Bu alâmetlerin hepsi sinirlerin felce | tutulduğunu gösterirler. Folç gittik- çe ilerlediğinden insan yatağa dü. şer, ağzı kuruduğu, içi yandığı hal de su içemez. Göz bebekleri büyür rlü zehirlenmeyi herkesin ler, insan etrafındakini ayırt ©de- mez. Bununla beraber kendisini kaybetmez. Bir de kalb hiç bozul. maz, nefes tutulduğu halde kalb'yi- ne vurmukta devam eder, Bütün bu marifetleri yapan Ba- cillus bakulimus denilen bir miks roptur. Hem de bu mikrop hemen her yerde, toprak içinde, ağaçların üzerinde, on sağlam ve taze dediği- miz meyvaların Üzerinde bile bu- lunur, Bereket versin ki bu rop havalı yerde yaşıyamadığın- dan, marifetlerini meydana çıkar- ması yani İnsanı zehirlanesi için mutlaka bir konserve kutusu içine deki havasız muhit, yahut sucukla. rın içerisine kadar girmesi lâzim- dır. Ondan dolayıdır ki bu kötü 28- hirlenme ancak konserve yemekler la yahut konserve yemişlerle, bir de sucuklarla olur. Fabrikalarda yapılan konserve- ler daha dikkatli yapıldığından on- lardan bu türlü zehirlenme daha az dır. En ziyade evlerde yapılan ve iyice kaynatmadan kapatılan kon- serve kutuları zehirlenmiye sebep olurlar. Onun içindir ki konserve yemekler zaten tavsiye edilmiye pek değerli olmadıkları gibi evlerde kon serve yapmak hiç te arzu adilecek bir şey değildir. Konserve yemeğe düşkün mem- leketlerde bir çok acıklı vaka' sebep olan bu türlü zehirlenmenin ilâcı çoktanberi aranılmakta iken, Pariste Pasteur Enstitüsünden dok- tor Weinberg pek yakında bu mik- robun zehirlerine karşı serom bul- muş ve bununla büyük bir hizmet görmüştür. Bununla beraber, evde konserve yapılırsa en aşağı 120 hararet de recesinde kaynatmak, tuzlu balık yenilirse en aşağı yüzde on derece- sinde tuzlu olmasına dikkat etmek, hele biraz koku çıkaran, kutusu- nun kapağı şişkin olan, açıldığı va kit te gazlar çıkan konserve kutu- larından, sardalye kutularından büsbütün vazgeçmek o türlü zehir- lenmeden korunmak için elbette dı ha iyidir. ki; şimdi burada âmiri mutlak, İbni | mik. | İ “İdeğişiklik olmamış ve bunlar Borsa EKONOMİ Türk borcu Borsada tahavvüller gecirdi . Türk Borcu tahvilleri üzerine ve dün borsada çok heyecanlı satışlar olmuş. | tur. Çarşamba günü Paris borsasının | 2417 #rank üzerine gelmişti. Perşembe günü İstanbul borsası bu malümat üzerine 18,60 tan açılmış, sonra 19 olmuştur. Öğleden sonra Ajans haberi gelmemiş- | tir, Hususi surette alman haberler, Paris borsasıam 280 frank üzerinden açıldığını gösterince borsada da büyük bir tereddüt basgöştermiştir. Bu kadar büyük in | bir fark, mevcut vaziyete göre sebep görülemiyordu. tan memba emin göründüğü için fiyat borsa harici fırlamış, 19,90 lirayı bulmuştu Dün sabah ajans, 238 frank diye bir fiyat verince ortalıkta bir şaşkınlık olmuş, fiyat 19,20 liraya İn- Fakat diğer tar miştir. 250 frank hakkındaki haber hususi teyit edilince fiyat yeniden 20.20 liraya çıkmıştır. Fakat ajansın Paristen suali üzerine yit edilince fiyat tekrar 19,40 liraya düşmüş! nun üzerine bir takım borsacılar birleşerek Paristen telefonla malümat almışlardır. Malümat 280 haberini teyit edince Türk borcu 20.20 lira üzerinden kapan- mıştır. Haber aldığımıza göre, bu hususta yanlışlık vardır. Borsamız umumiyetle 1933 tahvilleri üzerin. den muamele yâpar, Bundan başka memleketimizde | leri vardır ki, a- hiç muamele görmiyen 1934 tah jansa verilen malümat bu son tahvil tefehhüm bu yanlışktan ileri gelmiştir. Mayısteki faiz tediyesinin frankla olacağı hakkında ortada bir ihtilâf böyle 30 küsur franklık bir fırlayış beklenmiyordu. Buna sebep, Pariste Fransanm mal! işleri hakkında Blum kabinesinin aldığı yeni kararların Borsada husule getirdiği umumi mü- sait tesirdir. Diğer tahviller üzerinde büyük bir dâ az muamele görmüştür. ZAHİRE BORSASI FİYATLAR Aşağı Yukarı 625 6M 6 5 6125 475 431 4275 430 5 5 İ 110 «0 — 41 7 4900 Cinsi Buğday yumuşak "sert Arpa Çavdar Mısır sarı Susam Yapak Peynir beyaz Zerdeva derisi Sansar Kunduz Tilki 8 5 64 — 23 5100 s0 — 1500 1800 500 99 GELEN Buğday Çavdar Arpa Çakal derisi Kuduz Sansar Tilki Zerdeva Tevşan 103089 GİDEN 5 Ton 49 ,, 10809 Adet 2401 136000 Yapak Razmol Tilki derisi Zerdeva ,, Tavşan DIŞ FİYATLAR Buğday (o: Liverpul o 586 K. | : Şikago 617. | Vinipak 588, Anvers BAT Londra 351 12 Mısır Keten T. Fındık G. 7857 L, 7857 LIMAN HAREKETLERİ Bugün Limanımıza gelecek vapur- lar: Saat 15,10 ta Tayyar Mudanya- dan; 630 da Saadet Bandırmadan, 10 da Anafarta Bartından. Bugün Jimanımızdan gidecek Vva- purlar; Saat 1$ de Antalya Bartma, 20 de Saadet Bandırmıya, 15 de Izmir : Hamburg evvelki gün kapanış fiyatı membalardan 258 haberi te- Bu- da satılmıştır. lere aittir. Sul mı, dolarla mı bulunduğu için Günün piyasası Dün Zahire borsasında umumi şekilde gevşekli dovam etmiştir. 1—2 çavdarlı 5.29, 13 çavdarlı Polatlı malları 6.14 ve beyaz sira malları 6,10 kuruştan satılmıştır. yoktur. Fiyat 4.30 kuruştur. ALMANYADAN MAL GETİRENLER Almanyadan mal ithal eden ithalâtıçılarımız son klering vaziyeti üzerine ithalât hususunda tered- düde düşmüşler ve Almanyadaki fiyat yüksekliği sebebile başka memleketlerde ithalât için çareler a- ramağa başlamışlardır. SANSAR DERİLERİ Dün sansar derileri üzerinde mu: Kütahya malı sansarların çifti 32—34 lira arasın ekstra buğdayla Çavdar alıcısı nele olmuştur İNGİLTERE ARPA ALIYOR İngiltere için Mersinden vapura yüklenmek Üze- ra vapur tesellümü altı yüz ton arpa Bu arpaların satış fiyatı 4,35 kuruştur. satılmıştır. AR 5 MART CUMA Paralar BOR Alış Sterlin 618.50 i Dolar 20 Fransız Fr. 2 bire 20 Belçika Fr. 20 rahmi 20 İsviçre Fr 20 Leva 1 Florin 20 Çekonlovak kro. Amsterdam Prag Viyana Madrid Berlin Varşova Badapedte Bükreş$ Belgrat Yokohama Moskova Stokholm. iplikler kaç kuruşa salılacak? Taşradaki iplik fabrikalarnın ma- mulâtı fabrikadan şehirlerdeki: tica- rethanelere getirilinciye kadar nakli- ye, ambalâj gibi masraflarının hesap edilmesi lâzım gelmiştir. Her mües- sesenin piyasaya çıkaracağı iplikle - rin fiyatı üzerine bütün masraflar | - lâve edildikten sonra ticarethanelerce yüzde üç kârla satılması muvafık gö rülmüştür. Bunun için fabrikaların esas fiyatlariyle nakliye ve ambalâj masrafları ayrı ayrı tesbit olunmuş - tur. Her ticarethane bu fiyatları Tica- ret Odalarından tasdik ettirecekler ve mağazalarında görülebilecek bir yere asmıya mecbur tutulacaklardır. Bu hususta tayin olunan müddet-bu- gün bitecektir. Istanbul fabrikaları nın ipliklerine gelince; bu iplikler an- cak yüzde bir kârla satılacaktır. id tanbul ipliklerinin paketi başma beş kuruş masraf tahmin olunmaktadır. Her paketten ticarethaneler 5—6 ku- ruş kadar bir kâr almış olacaklardır. Iplikler 5 ilâ 24 numaralı olarak imal olunmaktadır. 4 numaralıların kıyme- 4.1525 4.3760 105.265 345225 2.7786 24.94 3.1435 Satış| s0 Güüten nisbetinde değişme Ekmeklerin ötedenberi kabul edil. miş olan glüten nisbetinin indirilme» si ve muhtelif buğdayların glüten de- recegine göre, yeni bir glüten misbe- ti kabulü düşünülmektedir. Buğday işleriyle yakından alâka « İdar olanlar böyle bir mütaleaya Iş » tirak etmemekte ve hükümetin ek « mek için kabul etmiş olduğu çavdar « buğday harmanının içinde vasati do- kuz glüten bulunduğunu söylemekte dirler. Dün, bir tecrübe tahlili ya. pılmıştır. Neticede 25 çavdarlı buğ- day ununda tamam dokuz glüten bu- lunmuştur. Sert buğdaylırda cinsles rine göre, D—10 glüten bulunduğu i- çin yapılacak harmanlarda bunun da nazarı dikkate alınması lâzım gelece- Bi ileri sürülüyor. Istanbula gelen buğdaylardan dai- ma dokuz glüten temin olunabileceği- ne göre, her vakit Istanbul için do- küz glütenli ekmek yapılabileceği id- edilmektedir. Bu sene Sarayönü buğdaylarında 11 ve Konya buğdaylarında 12 glüten tesbit edilmiştir. Konyanm çavdarlarında bile sekiz glüten bulunmaktadır. Memleketi « mizde her çeşit buğday yetisiyor. Bu buğday cinsleri arasmdan seçilecek tiplerden glüten nisbetini daima do- kuz derecesinde tutmıya imkân oldu- ğu iddia edilmektedir. Hattâ, çav. darı'az tiplerin kullanılması sayesin- de hastalara bile iyi ve kuvvetli ek- mek temin olunabileceği kanaati var» dır. Nöbetci Eczaneler: Bu diri İSTANBUL CİHETİ Eminönü: Mehmet Kâzım, Alemdar: Ab. dülkadir, Bayarıt: Cemil, Küçükpazar: Yor» gi, Fener; Aymyadi, Karagümrük: Fuat, Samatya: Rıdvan, Şehzadebaşı 1. Hali, Aks saray: Sarm, Şehremini: Hamdi, o Eyüp; Defterdar. BEYOĞLU CİRETİ Beyoğlu: Dellâ Suda, Kinolii Tal Limonciyan. Galata: Hüseyin Hüsnü, Şi Nargileciyar. Hahicioğlu; Barbut. BEŞİKTAŞ CİHETİ Beşiktaş: Ali Riza. Ortaköy: Ortaköy. Ar- navgtköy; Miltiyadi, Bebek: Merkez. ÜSKÜDAR — KADIKÖY CİHETİ Kadıköy İskele caddesinde: Büyük. Yel değirmeninde: Üçler. Üsküdar: Ahmediye, SARIYER CİHETİ : Büyükderede: Osman, Trabya, Yeniköy, Boyaciköy. Rumelihisarı eczaneleri, DİĞER SEMTLERDE Büyükadnda Şinasi, Bakırköyde eczaneleri nöbetçi olan eczaneler şunlar» Ystipan ti 380 ve 24 numaralıların kıymeti 620 kuruştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: