9 Mart 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

9 Mart 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

' Kulaksızlık çehreyi nekadar çirkinleştirir? Mahkemede, Ehli vukuf dinlendi 'Asliye Birinci Ceza mahkemesi bir kulak da- vasına bakıyordu. Hakkı ve Ahmet isminde iki arkadaş, bir gazinoda Salih isminde tüccar- dan bir gençle kavga etmişler. Hakkı kavga €s- nasında Salihin kulağını ağzma geçirmiş ve alt kısmını koparmıştır. Salih, davasını izah ederken çehre güzeli de kaybettiği için suçlulardan mühim miktarda tazminat istiyordu. Mahkeme kulaksızlığm çehre güzelliğini değiştirip değiştirmiyeceğini Güzel San'atlar Akade. misi tarafından tesbit edilmesine karar vermiş ve akra- demi muallimlerinden Ismail Hakkı Oygarı davet ede. Kargaya tüfek atmış! olis, dün meşhut suçlar müddeiumumili- P ğine Volfranikitiç oğlu Vilhelm isminde bir genç vermiştir. Macar tabiiyetinde bulunan bu delikanlı, bahçesinde silâh atmaktan suçludur. Müddeiumumi Hikmet Sonele vaziyeti şöyle an- lattız — Ben Heybeliadada otururum. Bahçeye me- raklıyım. Kargalar ektiğim şeyleri eşeliyorlardı. Onların zararını azaltmak için tüfekle vurmak is- tedim. Dün de bu maksatla bir tüfek patlattım. Fakat iyi nişan alamadığım için vuramadım. Müddeiumumilik, gencin bu müdafaasını varit görmedi. Kendisini Sultanahmet üçüncü cora mahkemesine verdi. Mahkeme gencin yaşının tes- biti icin duruşmayı talik eti. Mes'ut B AMERİKADA 49 senede 6010 kişi, YANİ her 3 günde ILINÇ vak'a s1 olmuştur. Resmi Amerikan istatistikleri NİÇİN LİNÇ EDİYORLAR? NASIL LİNÇ EDİYORLAR? KİMLERİ LİNÇ EDİYORLAR? Bunu bize en canlı, en hareketli ve nefis bir mevzu içinde LINÇ KANUNU Fransızca sözlü muazzam fil İm harikası gösterecektir. Rejisörü FRİTZ Baş roll SİLVİA LANG erde: SİDNEY ve SPENÇER TRASY gm Yarın akşam Gala müsameresi olarak MİLLİ RUS-JAPON MUHAREBESİ ”Port Arthur Kahramanları, ir Düğü | | sinemada KB rollerde: DANİELLE DARRİEUX - RUDOLF WOHLBRUK "YEDİGÜN" BEŞ YAŞINDA Memleketin en yağlı, en olgun gazini “Yedi Gün,, mecmuasi çıkan 209 uncu numarasiyle beşin yaşına basmış oluyor. rek dinlemiye karar vermiştir . İ Beş yaşmda yarım asrın tekini Dün, İsmali Hakkı Oygar mahke. meye geldi. Muallim, mahkemede davacıyı karşısına aldı. Evvelâ ön ta- rafından, sonra arkadan çehresini tetkik ettikten sonra mahkemeye şunları söyledi : .— Normal kulakla; yarısı kaybol- muş bir kulağın vüz güzelliği üzerin. de mühim tesiri vardır. Gerçi güzel-| lik herkesin zevkine bağlıdir. Fakat her halde tabii şeklini kaybeden bir kuluk çehre güzelliğine mühimce bir noksanlık verir . Ikinci bir dave Mahkeme, kararm tefhimi için ta- Ek edildikten sonra ikinci bir davaya gecti . Ismail Hakkı Oygar, bu davanm da ehli vukufu idi, Hâdisenin suçtusu Bayan Şaziye bir gün kocası Hüse - Vinle kavga etmiş ve destiyi aldığı gibi Hüseynin kafasına indirmiş. Pafçalanan desti Hüseynin kaşmı! yarmış: | Mahkeme, kaştaki bu yarığın çeh- re güzelliği Üzerine tesir edip etme - diğini İsmall Hakkı Oygardan sor. du. O, şunları söyledi * — Yaranm izi kaşlar arasmda kaybolmuştur. Ve güzellikle hiç bir| mâkası yoktur. Esasen simadaki ta-| bil buruşukluklar da bu izden daha fazla simayi değiştirmektedir. Bundan sonra karı koca reise, ba. Tıştıkların söylediler ve mahkeme de davanm sukutuna karar verdi. ——— ŞEHİR TİYATROSU DRAM KISMI | rım i Bu akşam saat! Yazan: HANRY ai İm) Bernistein Sahte pasaport i suçluları dün beraet ettiler Asliye İkinci Ceza mahkeme- si, dün, bir sahte pasaport iddia- sını neticelendirdi. Suçlu olarak Macar tebaasından Jozef oğlu Doreşimos ile Kaleyman oğlu Beci Gülya vardı. Mahiteme, davanın yegâne şahidi olan Emniyet birinci şube birinci ko- miserlerinden Akil Yılmazı dinledi. Şahit vaziyeti şöyle izah etti : — Bir gün bir Alman emniyet mü. dürlüğüne müracant etmiş. İstanbul- da bir şebekenin sahte pasaport yap- tığmı ve bunların yakalatılması hu - susunda da icap ederse polise yardım edebileceğini söylemiştir . Bu ihbarda sahte şebekenin bir kaç yerde gizli imalâthaneleri bulun- duğu da bildirilmiştir . Emniyet müdürlüğü beni bu işi ta. kibe memur etti ve sahte pasaport çıkartmak için de numaraları tesbit edilmiş (50) lira da verdi. Ben bu muhbirle beraber işi takibe başla - dım, Muhbir Taksimde bir kıraatha. İ nede sahtekârlik yapan şebekeden birisiyle yüksek sesle konuşacak ve yanmdaki masada oturttuğumuz bir memur da veziyeti tesbit edecekti Muhbir sonra bize geldi. Sahte pasa. port yapacak adam 20 lira verdiğini ve onun iki fotoğraf istediğini söyle di. OMIT Türkçeye çeviren: Halit Fahri Ben muhbirin vazivetinden eilohe- ye düşmüştüm. elinden aldım. Mütebadi 30 lirayı Bu muhbir, beni on beş gün bu şekilde işgal etti. Niha. yet Doreşimosu bir gün bize Taksim çeşmesi sokağında yakalattı. İ o Doreşimosun elinde bir pasaport vardı. o Bizi görünce derhal cebine soktu. Bunun Becigülya isminde bir İde şeriki olduğu söyleniyordu. Bun - ların üstlerinde ve evlerinde araştır- ima yaylık, Tek pasapofttan haşke bir şey bulmadık . Hattâ simdi burada suçlu ola. rak bulunan ziyetini scmacak bir halde bul - duk. Çocuğu, karısı Becigülyanm va ve kend's' hasta olarak tahta'arın üstünde yatıyorlardı, Doreşimosun üstün- de çıkan pasaport ta Recigülya - nın imiş. Aç kaldıkları için bize ihbar eden adama verip beş lira ödünç para alacaklarmış. Niha- yet muhbirin bir sahtekâr oldu . Zu ve bir çok sefarethaneleri İz- aç ettiğini öğrendik , Bu Hanski isminde bir Almandı. Hitler fırkasma muhalefet ettiği için gizlice Almanyadan Romanyaya ve nihayet Türkiyeye kaçmıştır. Sonra bunu hükümet hudut baricine çıkar. MEFİIP.., Akil Yılmaz, ifadesine de vam ederken Tej& : ile Kayseri Pınarbaşı hükümet tabi her iki tarafa saadetler temenni eder. Universite Tabiiyat Fakültesi son sınıf talebesinden Bayan Semiha her iki tarafın aile dostları huzuru nda yapılmıştır. bu düğünde çekilmiştir ve genç evlileri bir arada gösteriyor. Gazetemiz, i Bay Celâlin düğünleri Parkotelde | Yukâr“i fotoğraf, | Türkiye Tıp Mecmuası verkiye rap den KW AKI! 937 çarşamba akşamı saat 18,30 da Btibba Odası salonunda toplanarak Profesör M. Kemal Öke tarafından: Dereni iki rio kaverine yapılan plâstik ameliyatlar ve profesör Le mann tarafından: Had dumuru & rı kebedin viladiyedeki ehemmiyeti hakkında tebliğlerde bulunacağmdan teşrifleri muhterem meslektaşlarn rica olunur . ————— ——— — Tanıdık o adamı, Geçen sene bi- ze gazeteci olarak Habeşistana git - mek Üzere sahte pasaport yaptığı için sahte mühürlerle beraber gel - mişti ve tevkif edilmişti. O adam de- gil mi7? dedi. Bundan #onra, müddelumumi suç” İluların beraetini istedi. Mahkeme de İbu talep dairesinde iki suçlu Macar idet Kudret, Vasfi Mahir, YENİ NEŞRİYAT VARLIK 1-Mart 1987 88 inci sayısı Hamit Zübeyir Koşey, Süreyya Sami Eren, Türker Acaroğlu, Ihsan Devrim, Cev. | Reşat Ce- malin makale, hikâye ve şiirleriyle| çıkmıştır. Çığır — Ankarada ayda bir çıkan bu değerli kültür ve gençlik mecmu. asın 48 İnci sayısı de dolgun mün- dereentla intişar etmiştir . Varlık — Ankarada on beş günde bir neşredilen Verirk mecmuasınn 8S inci sayası çıkmıştır , Şehremini Halkevinde Konferans Şehremini Halikevinden: Şehremi- ni Halkevinde bugün saat 17 de öğ. retmen Malik Sayar tarafından Jeo- linü 36 sayfalık bir mecmua veren “Yedi Gün,, ağır başlı bir t6” riki çoktan hakketmiştir . İlk çıktığı günden bugüne kad#" her sayısı sevimli bir güzelliğin İf“ desi olmuş, bir tekâmül eseri kav©" tini kazanmıştır. Onun fevkelâğ” nüshalarındaki zenginliğini ise bü” tün okuyucular çoktan takdir etmi” lerdir ; Arkadaşımıza çok uzun ömür dileriz . Çocuk Esirgeme Kurumu Balosu Çocuk Esirgeme Kurumundan: Çocuk Esirgeme Kurumunun yıl kışlık balosu vali ve belediye Def” kanı Bay Muhiddin Üstündağn d€ Zerli himayesi altımda 13 mart cumartesi al Tokatliyan sale * Hem eğlenceli, bir get p.. hem de kimsesiz fakir yavrulara annelere yardım etmiş olmak için © lomuzu gereflundirmenizi muhter" halkımızdan rica eyleriz. Çocuk Esirgeme Kurumu balof” mevsimin en eğlenceli ve nezih bel“ sudur. Bir kişilik bilet üç lira ve iki kişi bilet beş liradır. Biletler Olyon, G* latasaray Pas Rapit, seyahat acemi si, Bahçekapı Yerlimallar paza ve Çağaloğlu Çocuk Esirgeme K4” rumu İstanbul merkezinde ve Tok8 liyan Baker, Karlman mağazala satılmaktadır . Kİ Doğum Matbaa müdürümüz evvelki gece hir oğlu dünyaya g8 ve Ergün ismi konmuştur. E et Olgas Uiwi ogi loji İsimli bir konferans verilecektir. akkında beraet kararı vermiştir . Herkes gelebilir Olgaça uğurlu günler ve uzun Ö: ler dileriz . — — Kan akıyor bey, dedi, ceketin de parçalanmış. Kolum taşa rastlamıştı. Bilekle dirsek arasında büyük bir yara açılmıştı. Çok şükür ki bu kadar sıkı çarpmıya göre kemik kı- rılmamıştı. Fakat sağ kolumdan şimdilik hayır yoktu. Ömer: — Gayret et biraz, dedi, hayvana atlıyabilsen, fır- ka sıhhiyesiride bakarlar elbet. Ve 8ol koluma girerek kaldırmıya çalıştı. Sersemlemiştim. Fakat taşıdığım emrin bir daki- ka gecikmesinde maddi, manevi mesuliyet burgu gi- bi kafamı delmişti. : Son bir gayretle ayağa kalktım. Artık şimdi bir acı duymuyordum. Ömerin yardımiyle hayvana bindim. Meflüç bir halde olan sağ kolumu kendi haline bi- Takarak sol elimle dizginlere yapıştım. Ve sürdüm. Üç dakika sonra fırka kumandanmın karşısınday- dım. Zarfı verdim ve hemen geri döndüm. Niyetim, karargâha gelip, çareme baktırmaktı. Ben kumandana zarfı teslim edip geri dönünciye kadar, Ömer; fırka zabitlerine geçirdiğim kazayı an- latmış. Fırka sıhhiye heyetinden bir genç doktor da- ha ben hayvana atlarken yetişti. Kısa bir muayene den sonra emir verdi; — Derhal seyyara... Sarmak lâzım. Yara derindir. “Tehlikeli olabilir. Ben fırkanm malı değildim. Karargiha dönmek mecburiyetinde olduğumu söyledim. İsrar etti: — Emirber haber götürür. Bu vaziyette bakılmak Mizmdır. Haydi marş, delikanlı. Ve sağırdığı bir. ıhhiye çavuşuna katarak beni ge- e EA Le ği iğ (HAKİKİ İNKILAP ROMANI) Beri hazırlıyan: Hayvanın üzerinde sarsıla sarsıla giderken, yüz. başı doktorun beni hastaneye göndermekte haklı ol. duğunu anladım. Taşıdığım emri yerine teslim-edinciye kadar heye- canın tesiriyle o kadar hissetmediğim &8izı, şimdi fe- na halde canımı yakıyordu. Adeta sağ kolum bir mengeneye sıkışmış gibiyd Bir stbaşı geriden gelen sıhhiye çavuşu: — Kolunuzdan çok kan akıyor, bey! Diyordu. İki dağ aştıktan sonra yeşil bir vadide çadırlı sey» yar hastaneyi gön Sıhhiye çavuşu at sürdü. Ben- den evvel ilk nöbetçi çadırma daldı. Yaklaştığım zaman beni birkaç sıhhiye neferi kar. şıladılar, Attan inmeme yardım ettiler. Burası pansıman yeri İmiş. “ Sihhiye çavuşu vazifesini bitirip tekrar karargâ- ha hareket ederken pansıman yapan askerler çıks- ramadıkları ceketimin kolunu sökm r, yaramı Yi- kıyorlardı. Kemikte kırılmış yer yoktu. Belki de çatlak vardı. Fakat bunu sıhhiye neferleri, anlıyamazlardı, Onbaşı kendinden umulmıyan nazik hareketlerle yarayı te- mizlerken anlatıyordu. — Yaralılarımız var. Doktorlar, hastabakıcılar on. ların yanımda. Şimdi muayene zamanı, biraz dinlenin. -Hemsireler. doktorlar selecekler, da — Mahmud Aftilli& AYKUT Ayakta duracak halim yok. Açılır, kapanır bezli bir sandalyeye oturdum. Ceketimin sağ kolu boşlukta sallanıyor. Etrafımdaki sıhhiye çavuşları muharebeden taze havadis soruyorlar, Hepsi memnun, düşmanı kırdık şükür. Başkumandanın emri yerine geldi. Ordu İz- mure gidiyor, biz de her dakika yeni emir.bekliyorüz. ir asker haber verdi: — Hemsire hanımlardan biri geliyor. | Çedırm arkasında bir konuşma başladı. Heunuen pansediyorlar: — Kolundan yaralı bir zabit var hemşire hanım, — Ağır mı? Sevmem ws verimden fırladım. | Bu ses Ferihanın sesi idi. yanın kapısına duzru yürümiye onunla karşı karşıya geldim. — Feriha! s — Sefi, Yaralı msm? © Sol elimi uzattım ve güldüm, — Sana sağ elimi uzatamıyacağım Feriha. Boşlukta sallanan ceketimin sağ kolunu görünce sapsarı oldu. Hemen elimden tuttu, çekti! — Otur. Bir kere de ben göreyim. Ve sonra askerden birine seslendi: — Hüseyin koş Kâmil Beye haber ver. Gelsin. — Kim Kâmi! Bey. Oturttuğu alçak, tahta kerevette biraz evvel sari” lan yaramı tekrar açtı. Kendimi Lâlelideki evde zan“ nettim, O gün de Feriha başımda ve kolumdaki yars” ları temizlemişti. Şimdi ara sıra gözlerime bakarak ince parmakls- rile sargıları açıyor ve muharebenin başdan! nerelerde bulunduğumu soruyordu. Babasile görüm şeli pek çok olmadığını, taarurzdan sonra onu gör“ düğümü söyledim. Çok sevindi. Babasmdal bahsederken onun renkten renge gir” diğini görüyordum. Bu heyecanın sebebini keşfe" mek güç değildi. Babasının kararmı öğrenmişti. Ve o kararı tabii kendi muvafakati ile olacak, öğ“ rendikten sonra benimle ilk defa karşılaşıyordü. Onunla nişanlı sayılıyorduk. Fakat bundan ne o ve ne ben bahsedemiyorduk. Açtığı yarayı uzun uzadıya gözden geçirdikte sonra: — Vah yavrucuğum vah! Diye içini çekti, Bu elinde olmıyan ilk samimi itiraf oldu. Bunu ancak Afyon cephesi arkamızda ve düşms” nin mağlüp alayları önümüzde olduğu bir bayrs” gününde söyledi. İnebolu yolunda o kadar zorladığım bu muamım&” lı gönül sneak bugün dillenmiye başlamıştı. « Bu tesadtif olmasaydı ve ben o müthiş baskm &* cesi geri dönmeseydim bu itirafın zevkini tatmada” gidecektim, Arkamdan belki ağlıyacaktı. Fakat ne çıkar, Ölüm yolunda insanlar daha maddi oluyorlar» Feriha yaramın tehlikeli olmadığını söyledi, ğ (Arkası var

Bu sayıdan diğer sayfalar: