9 Mart 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

9 Mart 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milli küme macları bu hafta başlıyor Fenerbahçe - Beşiktaş Güneş - Galatasaray Karşılaşacaklar Milli küme maçları bu pazar başlıyor. Yine sıkı ve heyecanlı çarpışmalara şahit olacağız. Beş gün sonra Fenerbahçe - Beşiktaşla, Galata- saray da Güneşle yine Taksim stadında karşıla. yorlar, ANKARADA ATLI SPOR Milli küme in; tini çları başlarken dört takımın vaziye- ir daha tetkik etmek fena olmaz. Çün. çe ile Beşiktaşın kadrolar: değişm: kü Fener Fakat Gü- neşle Gulatasarayın kadrolarında müh pılmak Bilhassa Galatasaray üzeredir. tarak yerleri asaray oyuncusu kendi klübünün « dört takım hakkında başlayacağımız. birincisi olarak bugün neşrediyoruz. Fİ, isterlerse klüpcüler gönderebilir. —©— ler, eğer, klüpçülerden haftalçinde| yazı almazsak, kendimiz yazacağız. GALATASARAY TAKIMI NASIL YAPILMALIDIR? bir Galatasaray oyuncu- vâkıa şimdi vaziyetim dola- yısile klüpten uzak kalmış bulunu - yorum. Fakat, Galatasarayın Milli iarmda iyi bir mevki elde etmesini isterim. Bitaraflığınıza sığı. i bir mektup hali size gönderiyorum: KALEC ym kaleciliğini bugü Avniden başka kimse başara maz kanaatindeyim. me-maçlarından sonra Galatasaray Kalesine girebilecek genç bir istidat- tr. MUDAFAA HATTI: 1 — Reşat, İzmirin bu genç rışı çocuğu münakaşa kabul etmez bir şekilde yerine yerleşmiştir. 2 — Refik: Lütfiden Allah razı ol sun, İzmire gitti, dostluk maçlarında amadı ve neticede Gi r Refik, genç istidat kazandır. Refik ile Reşat mükemmel dene - bilecek şekilde (Birkaç maçta) uyu- şuyorlar. Gün geçtikçe daha çok mu. vaffak olacaklarına şüphe yokt Netice olarak şunu ilâve edelim k Avni — Reşat — Refik hattı değiş tirilmeden ısrarla çalıştırmalı ve ça- Lışmalıdır. MUAVİN HATTI: Asıl üzerinde durup konuşulacak bat, muavin hattıdır, Burada oyna - yabilecek elemanları bir gözden geçi- relim Suavi, Salim, Bekir, Hicri, Ekrem, Hüseyin, eğer oynuyorlarsa Hayrul- Fahir. Bunlar arasında birin- abilecek elemanla- bir çocuk lah ve ci takımda oyı rı ele alarak mukayese edelim: SOL HAF Suavi: Hali hazırda yerine kona - 1 yoktur. Binaenaleyh hiç şüphesi eak bir oyun: buranın asil Suavidir. SAG HAF Burada bir kaç isim üzerinde dur- duktan sonra esas oyuncuyu söyle- mek daha muvafıktır. Hicri: Daha çok gençtir. B takı - mında belki muvaffak olur amma A takımında oynayabilecek vaziyete da ba henüz gelmemiştir. Bekir: Birinci takımda müteaddit defalar oynadığı halde büyük bir var lik gösterememiştir. Bunun başlıca sebebi (çat burada, çat kapı arka sında) ki derbrmesele uyar bir şe - kilde her yerde oynatılmasıdır ve bu pten oyunu bozulmuş, yeri kay- bedilmiştir ve bir oyuncu ola - aştır, oyuncusu ma Ekrem: Bu genç Galatasaray oyun | cuları arasında pek sönük kalıyor ve y ten başka bir işe yaramıyor. Kadri: Eğer bu çocuk, İstanbulda olsaydı hiç düşünmeden (Kadri) şağ haftır derdim. Yukarda elde mevcutları ayrı ay- rı fakat kısıca gözden geçirdikten | olacağıma, sonra asıl sağ hafta oynayabilecek oyuncuya gelelim: Salim: Selim burada oynatılmalı - er Saltmin orta baf nlarak ovnatılı- yeni yeni kadroları tecrübe etmektedir. Galatasaray oyuncularımı birer birer ta Sacit Mili kü-| sa-| latasaraya | İ dü. Hüseyi a tadilât yar izi bir tesa- tupla eski bir une Diğer maâkalele. ü, Ankara Palasta bir akşam yemeğ vermiştir. Yemekte Ziraat Vekili: Kordiplomatik ve klüp azaları bulunmuşlardır. Macar - Yugoslav milli maçının hakemliği teklif edilen Şazi Tezcan şına şiddetle itiraz edenlerdenim. Hs- ki sağ açık Leblebi Mehmede boyca, koşuca, süratçe benziyen bu gencin yeri (sağ haf) tır. yere vakit kaybetmektir. Binaena- leyh Salim sağ haf ularak oynatılma. lıdır. ORTA HAF: Nihadın, futbolü terketmesi dola- İyısile burası boş kalmıştır. (Hayrul lah) ve (Fahir) çalıştırılma idi, ikinci bir Nihat eldet etmek çok mümkün birinci takım oyununa uyamıyor. Elimizde bu yer için Lütfi var ki, o buranın tam mânasile vücutçe ol. sun, manevraca olsun, top alış ve ke- siş tarzlarile olsun eklidir. 'as tevziatmı düzetir ise Lütfiden bu hususta çok büyük yardımlar gö- rülür. Avni — Reşat — Refik — Suavi— Lütfi Salim şekli yenilir, yutulur bir kuvvet değildir. Hücum hattma gelince: Açıklar Necdet, mevkli olan sağ açıkta eşi nmaz bir oyuncudur. Danyal: Kedinin evde yün la oynadığı oyunu, Danyal bize saha- larda top ile de, bir insanın kedi gibi oynayabileceğini isbat ediyor. Ked yün yumakla istediği gibi oynar ve nihayet yumağı Arap saçına benzer bir şekle sokarsa Danyal topu o şe-| kilde kullanıyor. Maamafih, Danyal, takım içir lunmaz bir İstidattır. Fakat, zanne- dersem inadını kurbanı olarak mec- buren burasını terkedeceğe benzi- yor, İÇLER: Sağ ve sol içte Haşim ile Eşfak. Haşim: Türk futbolünde bir yıldız emmareler gösteren bu genci dalma kontrol altmda bulun - durmalıyız. Mevkiinde rakip olarak hiç bir kimseyi göremiyorum. Tezcan'a Başku elemanlar aramak beyhude oynadığı zaman misli bu- | İ Salâhaddi jrabil Eşfak: Haşim ayarında olan bul» Macar - Yugoslav maçını bir Türk hakem idareedecek 9 Mayısta Peştede yapılacak Macaristan - Yugoslavya milli maçmın idaresi için Macar Fut- bol Federasyonu hakemlerimiz- den ve tahrir ailemizden B. Şazi müracaat ederek bu maçı idare edip setmiyeceğihi satmuşlar Ve” arkadaşmirzın bu teklife muvafakat cevabı üzerine Yugoslav federasyonuna B. Şazi Tezcan'ın hakemliğini teklif et-| miştir. Yugoslavlar, maçlarının bir Türk hakemi tarafmdan ida. re edilmesine muvafakat ettikle- ri takdirde B. Şazi Tezcan Peş-| teye hareket edecektir. B. Şazi Tezcan, merhum Şe-! reften sonra bir beynelmilel ma- çın idaresi için Avrupaya davet edilen ikinci Türk hakemidir, Ayda 700.000 Frank Profesyonel olan İngiliz Perry, Am tenisçisi turne bakasını bitirmiş. ontrat mucibince daha 10 müsabaka yapacaktır, Bu kontrat bittikten sonra Ameri. kalı Tilden ile başka bir turneye baş- layacaktır. İngilizin şimdiye kadar aldığı pa- ralar ve bundan sonra kazanacağı e retleri hesaplayan bir muharrir meg. hur tenisçinin ayda 700 bin frank ka- zandığını ilâve ediyor. —...z gencin Haşime faik olduğu noktalar daha sert ve kavi oluşudur. Müdafaa ya yardımı ve hücumdaki yırtıcılığı dolayısile bu da yerinin başkası ta. rafından doldurulamaz bir oyuncu » ud En mühim mesele £ cim: Son zamanlarda ok santrfor yet di, ma kayboldu. Salâhaddin olgunlaşt lar. Münevver güz: n : oluyordu, hastalandı, nihayet Gündüz de oynatılamıyor. İşte bura- erkez muha- da Galatasaraya talihsiz demek doğ- | ru olur. | Burasını, bu boşluğu dolduracak | oyuncuları bekliyoruz. Elde (Bülent, Süle; ler mi? Hiç ümit etm Imza: C,G, Galatasaray bir “an) gibi gençler r, acaba bu boşluğu bunlar doldu- Yediadalarda İKİNCİ VE SON KISIM Güneş batarken beyaz ve yumu şak bir bulut, en yüksek adanm başını kollari sardı, Adanın ku- lağma birşeyler | fısıldadı, gece, gelecek karanlıklardn, berâber ka İacaklardı, ikisi de kizadılar Gece, u- yuyan a ebediyen yan eni rine kaydı aların ve ıyumı » nlerin üze- Genup gökleri başkadır. Yıldız - lar katla katıla parudadıar, deniz. lerle adalar biri - birlerinin o koy - nunda idiler. Rüyalarında dalga - lar, çiçekler, bulutlar, ormanlar, uçurumlar, görüyorlardı ki, onların gülümsemelerinden, hep bu şeyleri biz, realite olarak görü- yorduk. Çiçekler sevgilerinden yerler de duramadılar, Saplarmdan ko- pup, gece kelebekleri oldular, ha- vade pervane gibi biribirlerinin et- rafındu. dolaşarak öplişüyorlurdı. karanlıklarmdan D eryanın bir kupes balığı alayı, bir cen ve sevgi deryası yüze çıkıyordu. Deniz yakamuzlandı, bir nur eti - keti oldu. Milyonlarca balıkların öpüşüşlerinde bir fısıltı hasıl oldu. Balıklar denizden ziyade sevgi - lerinin rüyasına dalmışlar gidiyor- Jardı. Deniz koyulaştı. Deniz memele- ri, , deniz kızları, gelinler gibi tel- lerini salma salina yeşil karanlık- larda kara kirpikli, yeşil gözler süzerek hülyalar gibi kayıp söndü- ler, Durgun denizler yıldızların ak- siyle yıldızlandı. Kr yuna, millerce uzaklara kadar yü yılan bir sürü balıkçı kayıklarınm her biri, bir yıldız olmuştu. Bir ka yık hızlıca ilerlerse kehkeşandan 2 kaydı santyorduk. Gök yıldızlı, deniz yıldızlı idi, üstümüz! yanlarımız, altımız yıldızlarla pi- ril pırıl parlıyordu. Bir aralık küpeşteden denize baktım. Tepe takin olmuş göklerin tâ derininde Ülker, Plade yık larının üstüne düşüyorum sandım. Deniz kehkeşanın kavsini ikmal etmişti, semavat ta giden kayığa Bu gün sonunda hâle yapmıştı. l hiç kim: in m firi değildik, bü- tün Ege balıkçıları enginin koy - Bunda idik koylar afağı, ve yeni doğan günü adalarla, denizlerle ayakta ve kürekte olarak karşıladık. Er tesi gün Yunan motörü adanın bir dağı başına koskocaman bir buz kasası bırakarak, balıkları aldı, Pi- reye gitti. Bu sandığın üzerinde bir el te. razisi, bir kaç taş, bir de tebeşir parçası vardı. Her balıkçı tuttu - Dağ Başındaki Balık Bankası 1 © terazi ve taşlarla tar- , tebeşirle sandı üzerine adını, ve kasa raktığı balık. yordu. Ben de kasaya yoktu. Balık Bitti: im. İncin Dört beş gün avla dık. Fakat ben Ne ben, ne de tayfam yem avlama sını bilmiyorduk. Öteki kayıkları, yem almak adık, adala rı dolaştık, hiç bir kayığa rast gelmedik, Kayıklar elli millik bir gahaya dağılmışlardı. elki kayıkların disdaları saran ki üzere doğru yelken açtık. Dar bir boğa-. sağlı ve sollu Fyorduna taş a, yavaş yavaş hiç bir halinde ları, yani Tual p ayakların rd ıslıyorları za daldık, Yeryi uçurumlar bir İsvı arıyordu. ğan arazide İs yerinde vahşi v yetişmi dünyanm orman alık halinde gibi berra Bunlar havaya bir ami su y armaşıklar, da ra sarılıyor, tutunuyor, biribiri - nin üzerine basa basa tırmanıyor- lardı, Tutunacakları daha üstün bir yükseklik kelm lar ve bakışlara, perde perde tar- rakalardan bir sarmaşık gök gü - rültüsü seyrettiriyorlardı. Bu a - henk sulara yıkılmea sönüyordu. Bunların altındaki loşluklardan geçiyoruz. Suda çıt yok. Aydınlık, bu loşluklara bakmıya k ve buralarda geceden kalma ay £- 1 uyandırama mıştır. Kayık loşluktan eyrıımca dün ya topraklarını kıyı ittihaz etmiş bir gök parçası üzerinden gec Buradaki Bahurlar, gökyüzünde büyüyorlarmış gibi duruyorlardı. Kv» bu gökün üzerinden yüzerken, bir pembe bulut ta oha refakat ederek, sulara ak - seden dallarm altında kayıyordu. Bulutla kayık yanyana giderek geniş bir açıklığa vardılar. Bura - rr koku- la- da altın kumlar üzerinde gümüf ayaklarla koşan bir pmar, çağlıy8 çağlıya denizin derin yüreğine dert yanıp gönlünü boşaltıyor. Ve de nize sarılarak uyuyordu. Daha hs” fif olan tatlı suya giren kayık, da” ha fazla gömülüyor. Şişman kefak lar şahane (dolanışlarla o çamuf rasından kökler söküyorlar, ka” ya yosunlarmı kalm dudaklari8 meme emermiş gibi emiyorlar, Fs kat ne kadar çabalayıp uğraşsak* ta bize bir türlü tutulmıyorlardı. ağa gittik, sola gittik, me kik dokuduk; on gün uğraf tık, fakat bir türlüyem bulamadık sline Aymaz pe radan daha yetmiş'lira büsvu.. vardı Dağ başındaki balık sandığın$ balık birakmıya gelen bir balıkçi ya belki rastlar da arkadaştan yel alırız diye, kasalı tepeye kadar vaf dık.. A!!! Bir de ne göreyim? 79 beşirle yazdığım adımın hizasmör güya ben tutup teslim etmişim gi” bi bir sürü okka balık, yazılı, Ne âlâ iş! Balık' avlamada: gelirmiş, kasaya hesap ettim. Borcu ödedikten 803 ra, üstelik bir de otuz lira alacak” hyım. Koşup tayfalarımı kayık * tan çağırdım. Balık bankasmın bi şına toplandık. Onlara tebeşir r8* kamları gösterdim. Şaşacaklar, sanmıştım er güldüler: — "Öyle yapsf lar! Onlar gelip, gelip balık bırak” tıkça bizim rakamlara, hiç başk$ rakam katılmadığını görmüşler © dir, Ve sıkıldığımızı anlamışlar * dır. Bizim üstümüze balık yazmıf dediler; Ben “bunu ki dedim. “O hiç belli mi 0* ezler, ve hiç kims balık tutmus» yaptı? lur, söyle, Z.,, diy balıkların noksan olduğunu. anlıyorsunuz ya!, Onlar “A bİŞ le iş mi olur? Yunanlı deli 9 ğü tüccardır. O kasa üzerindel rakamları cemeder, amma gnos) kasadan çıkan balıkların kıymeti” yekünunu para olarak sayar. B” ze balık yazan arkadaşlar, yazdı” ları kadar balığı kasaya koymuf” lardır, Bir ikisi çok talihli çıkmıp tır. Talihi kara çıkan bizlere ya” dım etmiştir. Onlar böyle den leştirirler.., Ben orada İkindiy dar bekledim, kimse gelmedi. gece üç balıkçı Yi güverteye uzanmış yıld” lar altında uyuyorduk. Rüya Bö ” rüyordum. Yaradılışın koca (5 basaba poturlu, çizmeli balıkçıları bir Klan kafilesi gibi yürüyorlark#* gördüm. Daima, ağır ağır, güç *” ni söz söylemeden, çenelefi Bu kâinat boşluğu içinde, tamamen varmamış, fakat varmi” (Arkası Sa 10 Sü 5 de)

Bu sayıdan diğer sayfalar: