22 Mart 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

22 Mart 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mahkemelerde Peynir Dolu Koca. | Tenekenin Nereye | 'Dükkân Gittiği A Dün Yalovadan gelen Akay Vak'ası olmuş: oradan şehrimize teneke pı da babası oldı miştir. Vapur köprüye yanaştığı zaman teneke» fa isimlerinde iki Hamal tutmuştur. Hamallar vapurdan ikiger teneke ğ en Rafaal hamal lardan Osman oğlu Arife o tenekeyi de vapur- dan alıp get söylemiştir. Fa giren Arif biraz sonra ge ve başka teneke kalmadı. rmesini n Refael de bizzat vapura gir- miş, fakat bütün âraştırmaları boşa çıkarak miştir, Bu va. tenekeyi Arifin sakladığını söy! rek polise müracaat etmiş ve İş cür meşhut mahkı ine aksetmi, tir. Mahkemede: Suçlu Arif kendisi ne iş dilen suçu reddetmiş vı — Ben arkadaşımla ikişer teneke #larek vapurdan çıkardık, Sonra Re bana git bak vapurda başka te-| r mı? dedi. Ben de baktım başka yoktu. Kos koca tenekeyi cebi me koyacak değilim ya. Bunlar her rlarken eksik say. mış olacaklar, dedi, nel rine şahit olarak ikinci leyman oğlu Mustafa din - lendi. Bu da Arifin ifadesini atsdik | ti. Bunun Üzerine mahkeme #uçun sabit olmaması dolayisile Arifi bera et ettirdi. Dışarı çıkarken Refael ba. basma dert yanıyor: ma, kos koca tenekeyi | hokkabazlık | * İve oğlun mahkemesine baktı “| rakoluna havale etmiş, baba oğul da bulama-| laşılamadı vapurunda garip bir hırsızlık peynir getiren bir Musevinin bir miri ortadan kaybolmuştur. Avram oğlu Refael yanın | d lde gezmek için Yalovaya gitmiş ve dönüşte- | Yenicamide ha de boşgelmemek için sekiz teneke peynir alarak vapura yükle Baba İle Oğlun Marifetleri | Dün nöbetçi cürmü meşhut mahke-| mesi polise hakaretten suçlu bir baba İddia | idi | Eski Alipaşada oturan 60 yaşların. | da hamal Ömerle oğlu Sabahaddin,| dün saat 14,30 da polis merkezine mü Sabahaddin i bir izin kâğıdı çıkarmak istemi dir. Merkez evraklarını Mecidiye ka, racaat etmişler ve İdoğru karakola gitmişlerdir Karakola ilkönce Sabahaddin gir. İmiş, içeride kimseyi göremeyince bahçede oturan polis memurlarmdan tafanın yanma yaklaşarak is duktan sonra, Sabahaddine : “— Evrakmı evvelâ git, komisere göster, demiştir. Sabahaddin de ka . rakolda başka kimsenin olmadığını ve kendisinin muhakkak bunu yap - masını söylemiştir , |, Bu esnada iş kızışmış, babasıda oğluna iltihak ederek polis memuru « nu zorlamıya ve tehdide başlamısla dir. Nihayet iş gavgaya döl » ve mesele, ciirmli meşhut mahkeme , Sine aksetmiştir Mahkemede, polis Ömerin kendisine sövdüğünü, Saba - haddinin de yakasma sarıldığını ileri sürdü. Suçlu Ömer : | “— Oğlum memurdan kâğıdının) yapılmasmı istedi. Halbuki memur sen canisin, kâğıdmı yapmam, defol, buradan.,, diyerek oğlunun yakasma sarıldığını ve oğlunun da memuru e. “Jzasına mahküm etti, Münstafa; buyu! ç Pazar Günü Açmış Dün tatil günti olmasma rağmen Tl harıl çalışan bir kunduracı dükkân cürmü meşbut nalinde yakalanmıştır. Dükkân sahi- bi Mahmut derhal cür meşhut mahkemesine gönderilmiştir. Mahke. de Mehmet şunları demiştir: Şimdiye kadar pazar günü dükkünımı açtığım vaki değildi. Fa- kat bu hafta ecele İşimiz oldu. Cu. martesi günü hepsini tamamlayama | dik. Onun İçin çıraklara akşamdan tenbih ettim ve pazar günü mağaza ya erk gelmelerini söyledim. Ertesi gilnü erkenden dükkâna gir. dik ve kepenkleri kapayarak içeride gizlice çâlışmağa başladık. Fakat na sıl bilmem birden kapı vuruldu ve ka çar açmaz memurlar İçeriye YENİ EVLENENLER İşte yeni bir çift. Saadet hay, tuda Kasaplık ya ma yeni atılan bu iki gençten biri Çor. B, Samueidir. Genç kadın da Bayan Süzandır. Be - yoğlu evlenme dairesinde nikâhları evvelki gün kıyıldı. Eğer acele iş olmasa idi, dükkânı açmayacak | Fakat ne yapalım işi biran evel bitirmek lâzımdı.” Mahkeme Mehmedin çıraklarmı da dinledi. Onlar da suçlarını itiraf ettiler. Mahkeme de ilk defa olması Mehmedi beş lira para ce. Mahkemeden sonra Mehmet ya - nındaki) Kâr edeyim, derken zarar ettik. Kabahat bende ol du. Az tamah çok ziyan getireceğini unutmuş , diyordu. Iki Kardeş Biribirlerini Bıçakla Yaraladılar Aksarayda, Horhor sini DEYİN BUM TEN oturan 18 yaşındaki İhsan, 14 yaşın- daki kızkrdeşi Muzatförle bıçak bi çağa kavga etmişler ve biribirlerini yaraladıkları için omüddemus),, miliğe verilmişlerdir. Tabibiadii En-| ver Karan, ikisini de muayene ve ya- ralarını tesbit etmiştir. Kavga bir kapı meselesinden doğmuştur. Gece ti si mi caddesinde RADYO iLE YENi BIR TECRÜBE (Başı 1 incide) setme kiçin kimseye salâhiyet verme- miş, fakat ayni zamanda pek yakında almacağını imâ eylemiş. ticelerin ei. Esasen bu neticelerin, radyo ile e- münasebetler tesi » başka bir meseleye halen tamamile bi- ine mi veya dalı i at olduğu inmemektedir . Misa ME AKTI OLA SON VECTU- beleri Santa. Morgherita Ligurede bulunan Elektra yatı, Nevyörk radyo #u ve uçuş halinde bulunan iki tayya- arasında icra edilmiştir. Şefimiz Atatürkün Büstü (Başı 1 inetde) en büyük adamı Atatlirk,, cümlesi ya- zılıdır. Bunun altımda da Sıvas kon- gresi, Lozan muahedesi ve Cümhuri- yetin ilânı tarihleri vardır. Açılma merasimi . bittikten sonra davetlilere hastane gezdirilmiş, limo. nata ve pasta ikram edilmiştir. Konferans Şehremini Halkevinden: , Şehremi- i Halkevinde 23/3/1937 salı günü TU Ji G8 UreLMEn VE mumairif ne şat Ekrem Koçu tarafından “Memle ket çocukları" adlı bir konferans ve rilecektir. Herkes gelebilir 2.3.0817 Almanya, | Hücuma geçti (Başı 1 incide) “Şuşnig, Alman korkusuna karşi taristanı kendi tarafma çekmek £8Y tetini gütmektedir.” diyorlar. Ga78 teler, Viyana matbuatının sop günle deki neşriyatını hiddetle karşılıyo” ilar, Ms is 21 (A.A) — Berlin ile VİY& na arasındaki gerginlik Fransız 8** zetelerinin nazarı dikatını celbet€# tedir. Ami Du Pöpl gazetesi diyor Ki: “Alman gazetelerinin o AvusturYi i aleyhindeki an! taarruzları, Alms9 | hariciye nezaretinin Bay Şuşnig kabi vesinin Avusturya siyasetindeki t8 * | beddülden ne derece gayri memnuf olduğunu göstermek için ittihaz €* miş olduğu bir vesiledir. Ancak Â- vusturya Başvekili, bu nümayişle” den hiç te müteessir görünmemekte” jdir. - | Pötl Jurnal diyor ki » “Şimdiki buhran, eski buhranlar” dan çok daha vahimdir. Hitler, bugün her zunankinden daha ziyade haris” tir. İhtimal müşterek tehlike karşısı” da küçük devletlerin yeniden bir 478“ ya gelmelerine çahit olacağız... Ernuvel gazetesinden : “Hemen hemen her tarafta muv3fs fakıyetsizliğe uğramış olan Berlin. tatbik etmekte olduğu tevessil siy$* setinin Viyana ve Budapeştede tes$ » düf etmekte bulunduğu mukavemet dolayısiyle çok sıkılmaktadır.,, Moşkova, 21 (A.A.) — Bay Şu$ niğin Budapeşte seyahati hakkındâ şu satırları yazıyor : “ Almanyanın, Habsburg haned* nımm dönmesinden sarfınazar edil? si hakkında İtalyanm müzaheretf vaki kat'i talebi, Fon Nöyrat” yana ziyareti esnasında Hitle likanlıların nümayişleri tün bunlar Avusturyadaki endişe hi$ sini artıracak mahiyette idi. Rom nın, dış siyaset sergüzeştlerile me$- gul olduğu için Almanyanın dolu 8i£ gin gitmesine müsaade etmek mecbü İriyetinde olduğu Avusturyada anla” Isılmağa, başladığı ipin mütemmim ve dır. İşte Paris . Prag - Viyana mih veri ve bünun Budapdşteye kadar W zaltılması hakkımdaki tmaların ve gös rüşmelerin sebebi budur.,, a tiyle .. vi | Adliyede Terfi Listesi | Ankarada topl i #Murlarından terfi edeceklerin listesi- âyırma eneüme- bitirmiş ve hazırladığı lis ine vermiştir. Lis- ende tasdikten çıkacak ve e nisandan itibaren t mi hazırl terfi edenli pis ve yedi liğat yapı ! i rı hiç bulabilir miyim? Bu mendili bizim patronun kızı atölyeden geçerken dü- şürdü. Ben buldum. Öyle güzel kokuyor ki, onu bir haftadır üstümden ayıramıyorum. Bir haftadır sakladığı mendili tekrar, tekrar kok- luyor: — Ne güzel kokuyor değil mi? Bazan atölyede ma- kinelerin yağ kokularından bunalırsam bunu burnu- ma tutuyorum.. Bazan evde, babam çok içmiş gelin- ce, bunu kokluyorum. Bir an susuyor: kokan bahçelerde gezmek, böyle kokan Odalarda oturmak cana, can katar değil mi? Böyle yle kokan odalar var değil mi? Ne susuyorsun ? Konuşsana! Saçlarını arkaya atarak, vücudünün adalelerini da- ba sertleştiren ve kahkahadan daha fazla ihtilâca, ra gülüşle; — Hey arkadaş, diyor, senin burnun tikal mı? Duymuyor musun buradaki kokuyu ? Duvarın yanına bir köpek leşi mi, ne atmışlar.. Burası leş kokuyor. Ve kendisine yaklaşmış olan delikanlıyı bütün vü- ü geren bir şiddetle geri iterek: — Bu pis koku İçinde sevişilir mi hiç? Haydi git , rahat bırak beni kopuk an yerinde duruyor. , gayesiz sokaklarda dolaştı. r Kimi arıyor? i aramıyor?. Hiçbir yere gitmek İste - nde eksilen bir şeyi arıyor, Kaybolan iç Nazlı! Onu kollarımdan itip yanmdan ayrıldığı ve gokağın köşesinde dönüp kaybolduğu dakikadanbe- ri onun yüreğinde tahlilden âciz olduğu bir hercü- merç var. Bir şey kırmak, birini dövmek, yahutta utanmasa adm gibi ağlamak istiyor. nekadar karanlık!.. Bu karanlık gese nekadar sıcak! Göğsü tamamile açık. Ve o bu göğsü, rüzgâr dile- siieliğek, ini, kendisinin ikisini gını söyledi. Sabahaddin de babası » nım sözlerini tasdik etti ahkeme, baba oğlu, birer ay hap- rar Jira para cezasma ki vaziyeti suçu hafifletir. mal görüldüğünden ceza yedişer gün ha - er buçuk lira para cezası. di | kapı açık kalmış, İhsanın annesi ka- pıyı kimin açık bıraktığını sorunca: Muzaffer “Ağabeyim olacak, (diye kardeşine küfür etmiş, İhsan da ya- tağımdan fırlaymca saldırmayı almış ve Muzafferin üstüne atılmıştır, Mu- zaffer, bıçağı elinden alırken ken. disi ve kardeşi yaralanmışlardır. İki kardeş müddelumumilikte öpü ah- : Sakarya Takdim edeceği film; ne bir dramdır, ne de bir vodvil,.. yen sevimli bir eserdir. Fakat; şen, canlı ve hakiki... Her vakit görülemi KIZLAR PANSYONU Fransızca sözlü film, sizi eğlendirecek. Sizi heyecana düşlirecek... Velhasıl seveceğiniz ve sevdiklerinize tavsiye edeceğiniz güzel bir filmdir. şerek barışmışlardır. g No. 11 nen bir iştiyakla gererek başını göğe kaldrıyor... Bu gece gökte ne çok yıldız var.. Gök bu gece bay râkları yen yıldızlar gibi muntazam köşeli par. lak yıldızlarla dolu. Ağır bir hareketle kolunu kaldı- rıyor, Nemli avutile terli alnmı uğuşturuyor. Başin- da şakaklarmı delmek istiyen bir atışla çırpman müt hiş bir-ağrı var: “Kahbe! Nekadar da canımı sıktı... diye düştinü - yor.., Ve işte bu anda burnuna fena bir koku dolu- yor: — Biz kim, sevişmek kim ?.. Bu koku, nereden geliyor? Diye başinı yana çe » viriyor: Sokağın köşesinde, tek katlı bir kulübe önüne ko- nulmuş bir mallizda alev, alev yanan bir ateşin ışı , gile karanlıktan tamamile siyrılmış, kırmızı projek. törle görünen bir dekor parçasına benziyor. Yine ay- nt ışık içinde kızıl buluttan bir gölge gidi seçilen bir kadın şekli karanlıkların içinde farkedilmekte, Bu kadm maltızın üstüne doğru eğilmiş; cızırdı - yarak yanan pis, pis kokular veren fena bir yağ iç de balık kızartıvor ve bir taraftan da evin içine doğ- ru hiddetli, hiddetli bağırıyor: — Gecenin nısfilleylinde evine gelir, alınterile ka- zandığın parayla meza hazırlarsm. Bir de Üstelik İtten dayak yersin... Ben sana göstereceğim, soysuz. Hele bir daha elini kaldır, hemen karakola gidece alık devri geçti... Şipşak mahkeme- Kadın gırtlağındaki ses tellerini yrta, yırta öyle kuvvetli bağırıyor ve bu ses Mahmndun şakaklarmın İçinde ve kafatasmda sırıdan bir akis buluyor — Daha bir sene evvel kapımm önünde: “Ölüyo - Baş rollerde Yazan: SUAT DERVİŞ rum, yanıyorum.,, diye nöralar atardm.. Evlendik diye mi böyle olduk... Daha bir sene evvel. İçerden gelen sert bir cisim, belki bir tahta parça. $ı veya bir teneke kutu kadınm başma Garptıktan sonr kaldırımsız, taşsız sokağın tozları içine düşüp gömülüyor — Vay başı! Mahmut düşünüyor; “Herifin damarma basmıya lüzum mu vardı kah. be?.. Yapıyorsun mezeyi, bari sus... Yahutta yapma. Karı ekmeği yemek.. Ona muhtaç olmanın âzını duy mak. Ve birden o kapıya kadar gitmek ve İçerdeki ada. ma haykırmak İstiyor, “Yanıyorum,, diye kızların kapısında nâralar atar sm ha... “Biz kim sevişmek kim... Bırak kadını ra - hat. Git işine kopuk... Ne diye karıya musallat o) - dun ne köpek olduğunu bilmiyor muydun!.. Çek şim di gönlünün belâsmı! Gönlünün belâsı. Başının belâ. 41 oldu. Parasız it karıya gönül verir mi hiç, , İçerden kalm bir erkek gesi: — Şimdi git karakola beni cürmümeşhutlara ver. dir... İmanma tükürdüğümün kahbesi... Hâlâ geber. medin mi?., Kadım hıçkırıyor. — İlâhi ellerin kırılsm... Bsşrm kanıyor. — Balıklar yanıyor, sus ta balıklara bak. pis pis kokmıya başladı. Kadın tevaya eğiliyor, Sıcaktan tefeselih etmiye başlamış olan toriklerin kokusu mide bulandıracak gibi ağır. Buna rağmen Mahmut: “Çok acıkmışım., diye dü. şünüyor, Ve acikmiş olduğunu hılssedince de cebin. LUCJEN BARROUX . GABRİELLE DORZİAT ve 40 genç kız saman de beş parası olmadığını hatırlıyor, bugün cebinde beş parası olmadığını, dün cebinde beş parası olma- dığını ve yarın cebinde beş parası bulunmıyscağını hep ayni anda düşünüyor. Kadı hıçkırıyor. Dar sokağın iki tarafındaki evler uykuda bütün bu sokakta, bu çiftin yaptığı gürültü. den başka bir ses yok. Hayır gecenin içinde bir de meçhul bir yerde mus luğu açık kalmış bir çeşmenin suyu mütemadiyen â- kıyor. . Akan su sesinin içe serinlik veren teselli edici bir ahengi var. Mahmut bu su sesini işitir, işitmez iki dudağınm kendisine eziyet verecek kadar kuru çatlak ve şiş ol- duklarını hissediyor Nekadar susamış. Kuru dilini, kuru ağzmda, kuru damağında ve ku» ru dudaklarında dolaştırıyor. Ve hiç düşünmeden yalnız insiyakla su sesinin gel- diği istikamete doğru ilerliyor. Çeşme nerede?.. Hiçbir şey görülmüyor. Rehberi yalnız bu ses... ka ranlık nekadar koyu bir karanlık.. Istanbulu pek İyi tanıyan İstanbulun içinde her 80 kağı, her cadeyi, her viraneyi karış karış bilen kal- dırım taşlarını birer, birer tanıyan Mahmut kâbustan farksız olan karanlığın içinde yabancı oluverdi. Bu karanlıkta ona rehberlik eden şey yalnız bu ses... Durmadan şırrdıyarak akan gu sesini... O gece nin kör ettiği gözlerine yardımcı yaptı. Onu billür dan bir âlet gibi kullanıyor ve bu #esin yardımile yürürken birdenbire ayağı bir basamağa çarpıyor. Nerede olduğunu anlamak için başmı kaldırıyor ve bakıyor. Karşısmda görünen beyaz bir şekil var.. Dik bakınca bunun, bir medrese veya bir cam! kapısı ol duğunu anlıyor. Acaba hangi cami veya medrese bu?.. Üç dört ayak taş merdiveni çıkıyor... (Arkası var) ti

Bu sayıdan diğer sayfalar: