17 Haziran 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

17 Haziran 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DERSİMİN. DERSİMLİNİN İÇYÜZÜ Sarp Daglar Arasında Dersimli Nasıl Yasar? Dersimde Ev,Yoktur ki Birkaç Çakmaklı Tüfek Martin ve Mavzer Bulunmasın F irsat ve sebepler kolli- > yarak memleketin te- miz çehresini zaman zaman yan,, sözile buruşturan Der- sim ve Dersimliler, son bir hâ- dise daha çıkarttılar ve bil- Mem kaçıncı Dersim isyanı da nihayete erdi. Asırlar içinde, uğu koptukça tazelenen versim yarası, saltanat devri- hin tedip ve ıslahat usullerile Azmış, müzminleşmiş bir yara İdi. Bu yara, bütün diğer çı » lar gibi, toplana toplana ir kere de Cümhuriyet dev- tinde deşilmek marifetini gös .. m havalisinde bugüne kadar Yapılmış olan tedip ve ıslahat hare- #tlerine, Başbakan Inönü “Sel se. Merleri diyor, m 8el gibi gelip geçen karakte- ik sslahat hareketlerine bundan aya k bir sıfat bulmanın yoktur. Eskiden Dersim İvre ve tedipleri aşağı yukarı Ku #ilde olurdu: Meselâ, vergi me alg Rölir. Vergi verilmez. Memmir az dişli ise, devlet otoritesine da Yanarak, ısrar eder ve vurulurdu. Biz Yuruluş birkaç jandarmanın sg alesine, bu müdahale de kar- Hiklı bir arbedeye yol açar, Elâziz- İş kalkan nizamiye kuvvetleri Per- *k köprüsünün ötebaşındaki Ho- Zata kadar gider, biraz silâh toplar, Srâât değil de şöylece bir seyahat a,barak dönerlerdi. Dersim isyanı 8 bastırılmış olurdu. Ve, ateşi sön. Mesin diye killlenen bir mangal gi- içi korlu bir sessizlik başlardı. Dersimde Silâh &na bir Dersimli, Dersimin Mi. ileri gelenlerinden birisi an- VE Dersimde, dedi, ötedenberi si- ih toplanır. Bilirsiniz. Fakat bu si- ihları toplamaktan birşey çıkmaz. simli bir ikinci, bir üçüncü isyan iin kendisine lâzım olan s'lâhr sak- amanın yolunu bilir. Bu, pek basit ir hâdisedir. Dersimde, ev yoktur * biriki çakmaklı tüfek, birkaç yerin tilfeği, birkaç ta mavzer bu- ye asın, Tedip kuvvetleri sıkıştı. a halk, ilkönce çakmaklıları, ta Ye çifte tüfeklerini getirip » im eder, Daha cezri İş yapmayı “iyen enerjik adamlar çıkarsa, bi. m, Sonra ikinci smıf silâhlardan rtinler verilir; nihayet bıçak ke- ğe dayandı mıydı, her Dersimli, Tde mavzer tüfeği teslim eder. "yle boy boy ve perti parti silâh b ersimde artık silâh kalma. "ğı fikrini takviye ederdi. Fakat yağ Dersimli verdiği bir mavzeri i amış olduğu bir iki mavzerin iyei necatı olarak feda ederdi. ra hâdise münasebetiyle düşü- Daken hak veriyorum, Filhakika #rsimde bir silâh fabrikası, bir şephane fabrikası yoktur. Böyle ol- maka beraber her isyanda hükü- e ia silâh teslim eden Dersimli son- maa hiç bir isyanda silâhsiz kal. emmi Bu silâh bolluğunun baş- ima cihan harbinde silâh ü yalı, ricat hareketleri ve Rus Sati sırasında Depsimlilerin eline Sayısız silâh geçmesidi z Sel seferlerinin baş çürüklüğü, a» Yi biricik istinatıgâbr olan silâhtan #dam akıllı tecrit edemeyişiydi. seferler, Dersimlinin keçeye sararak yere gömdüğü silâhların kökünü ku- rutamayışıydı. Ağa?! ersim kendi içinde #eodalite D sistemiyle yüşıyan, derebeyi kılıklı ağalara bağlı bir yerdi. Der- simlinin tarlası, hayvanı, malı mi kü, karısı, çocuğu ağanm tasarrufuna tâbi metalardı. Her aşiretin bir ağa- sr vardı. Bü ağalar, koç uşağı aşiret reisi, Resik uşağı, Ferhat uşağı, 2. şiret reisi gibi müheyya kalabalıklar, © sevk idare eden adamlardı. Yahüt çarsan- cak beyleri gibi servete dayantrak insanları köle gibi kullanan zade- gündi. Dersimlinin ağa ihtiyacı, su ve ekmek ihtiyâcı kadar fazladır. Der- simli cahildir. Alabildiğine cahildir. Şu kadar ki, Dersimde doğmuş bi yümüş te, henüz burnunun dibinde- ki kaza ve vilâyet merkezlerini olsun bir kerecik görmemiş yüzlerce sek - senlik ihtiyara rastlamak işten bile de, , etiketli ve şakavı ve değildir, Bu cehaleti onu ağı, rin bir itikatla bağlamıştır. Devlet- le olan zati işlerini resen görebil ceğine, kendisinin de fert olarak, va- tandaş olarak, bütün kanuni hakla- ra malik bulunduğuna Janmaz, O- nun için “ağa!,, bütün haklarını devletin elinden, hattâ zorla alan, bir kahramandır. Dersimlilerin bu zâfını ağalar da bilir ve Dersimlinin bu inanışından artistik bir zekâ ile istifade ederler. Muhtelif bahaneler. le ve biribirlerile müsademe ederler, ken devlet müdahalesi arşısında der hal birleşerek bir kütle halini alma- sını iyi bilen ağalar, kendi boyun- duruklarmdeki insan sürüsünü da- var gibi gütmeyi de şeytani bir vu- kufla saşarırlar. Ağanın Dersimliye muhtelif su- retlerle tahakkümü arasında bir ko- meğyayı andiran kısımları da var dır. Otorite tesis edebilmek için 8- damlarına kendilerini koruyacak bir varlık olduğunu telkine uğraşır. Bir Misel eselâ birlraç cahil adamm Vi- Jâyette işleri vardır. Ve bu işler kolaylıkla halli kabil olan i$- lerdir. Zaten ağa işin kolaylığına akıl erdiremedikçe sahneye çıkmaz. Yolda giderlerken: — Vali bu işlerinizi yapmazsa © limden bir kaza çıkaesk! der ve bun. dan korktuğunu, fakat kendilerinin hatırı için her tehlikeye katlanaca- ğını söyler. Işin olması için icap €- derse valinin gırtlağına varılacağı nı uzun İfadeler iptidal jestlerle an- latır, Vilâyete, yahut kazaya, her- ne ise meselenin halli maksut olan yere gelirler. Ağa makama girer. Adamları kapıda titrer ve ağanm gazaba gelerek başmı belâya sok- mamasma dua ederler. Fakat ağı hazretleri, kapıdan girerken bayağı horozlanmış görünen ağa hazretle- ri, makama girip te kapıyı kapatır kapatmaz, riyakârlığn tabasbusun dalkavukluğun en ice rollerini oy- namıya başlar. Eğilir, bükülür, söz başmda: — Ben senin nokerimem, Ben 88- nin gülimmnam (1). (1) Ben senin at uşağınım, ben se- geye bir iş değildir. Makam bunu halle. der. Fakat sel seferlerinin bir belâ- si da budur. Herhangi bir makamın fertlere tavassut eden ağalara ve va sıtalara kolaylık göstermesi bi te insani bir hizmet gibi görü- EEE IEEE TEE a Hozat'ın bir sokağında Aşağı Karaballı aşiretinden Hüseyin Ağa. Diye yalvarmıya başlar. İş mudil İçyüzü Pp“ hakikatte mesele pürüz- enir. Makamların, vazifedir, saniyettir, borçtur, diye yaptıkla- rı hizmetler ağanın elinde maiyetine karşi korkunç bir silâh olur. Bazı ağalar da şahsen gelmez vilâyet merkezinde okumuş yazmış adam- lar beslemek suretiyle onları tavas- sut ettirirler. Sel seferlerinin gelip geçtiği saltanat devirlerinin bürok. rasi kepazeliği içinde buna ehem- miyet verilmemişti. Iş dönüyordu. Fal sl işi döndürülen adam kim. di, niçin kendisi gelmemişti, hasta- lik Vesaire gibi sebepler tavassuta müsaade eder, Fakat tcaba, İşi gö- rülen adam cinayetlerinden eşkıya- lığından ötürü mü gelmemişti, bu aranıp sorulmalı. Ağa vilâyetten ayrıldıktan son- ra: — Vali işinizi yapmasaydı az da- ba belâya girecektim! derdi. Bu suretle kendi adamlarile hü kümet arasında hilkümetin aldıriş etmediği, fakat cahil halkın bel bağ ladığı bir makam olurdu. Bu rolü- nil hükümeti darıltmadan ve kuş - aldığım bir resim. kulandırmadan adamlarmı kudreti me inandırarak oynar dururü: ağa, icabında Dersimliyi bu salâhi- yetinden enerji alarak isyan etti - rirdi, Hepsi Türk ersimli fert olarak Türk ca- miası içinde kıymetlendiril. memiş, kendisinin de ağa ile ayni haklara malik olduğu tebarüz etti- rilmemişti. Soyu sopu Türk olan bü. tin bu ekseriyete Türklüğünü an - latmak bahsine gelince Osmanlı hay ve huyu arasmda bu kimsenin ak- ından dehi geçmemişti. Dersimli - nin başında ağası kaldıkça bütün bu hile ve desise'erin seddini aşa- rak Terde varmak imkânı da y. tur. Fakat ağanm tebit edilme- si de elvermez. Kendisine inanama- mak Dersimde ikinci bir tabiat ha Tne geldiğinden ağası gider gitmez yerine bir ağa koymak endiyesine ka pıhır ve bülur bi İnönü nutkunda; “... Yol yapıyoruz, mektep yapı- yoruz, karakol Yapıyoruz!,, diyor. Bu ifadenin sakladığı sır, ağaya inânan insanların devlete inanma- sm, devlete bel bağlıyarak faal bir unsur olmasınt, sağlıyan sırdır. Dersim asırlar içinde lekeli kal- mış bir yurt pa: ır. Eşkiyalığı kendisine iş edinmistir. Ziraati mah duttur. Dersimde en çok para ede- cek olan mata tütün, keçi, bir de orman maheulleridir. Dersimin Danaburan tütünü fev- kalâdedir. Fakat ne çare ki ticaret yoktur. Bir Misal Daha Eliziz viliyeti odunsuzdur. Bu sebep le birçok köylerinde, hattâ kasabanm bazı evlerinde tezek yakarlar. mek sürüleri geçerken arkalarından ko- şarak pislik toplıyan fakir çocuk- lar, tenekelerini doldurabildikleri derecede bahtiyardıtlar. Bütün bir kışm ümidi bu tezeklere bağlıdır. Halbuki Dersim ormanlarında öm- rü tebilsini ikmal ederek devrilmiş ağaç gövdeleri yatar. Bunları Fr- Tat nehrine salıvermek suretile E- Jâzize kadar meccanen sevketmek te mümkündür. Fakat eşkıya kor- kusundan Dersime gidecek Elâziz- (Arkası 9 uncuda e Mahut Seyit Rızanm avenesi: Om tada Seyit Rızanm oğlu Şeyh Ha - san, sağda Rehber Ibrahim ağa, Sol- da Seyit Ağanm oğlu Ali Hay- Serk reye baş (Başı 1 incide) Müşterek cephe teşebbüsleri etlerin hangisi doğ- ru, hangisi yanlış olduğu kestirilemez. Muhakkak olan birşey varsa o da bil- hassa Seyit Rızanın aşiretleri birleştir mek için her çareye başvurduğudur. Dersim aşiretleri biribirinin ebedi düşmanıdır. Aralarında daima kân hesapları ve çapulculuk yüzünden sil olmuş slacak verecek gürültüleri vardır. Fakat hepsini birden tedip e. den bir tehlike karşısmda bütün kav- gacı aşiretlerin bir reisin idaresi alt. da birleştikleri çok defalar görülmüş- tür, Yani harici tehlike odevam ettikçe bir nevi aşiret birliği kurul.) muştur. Bu defa da geriliği medeni. | yete karşı müdafaa için böyle bir bir. | lik kurulması için Seyit Rıza, Habip Kejo ve oğlu gibi birkaç kişi önayak olmuştur. Bunlar halkı ayaklandı. mak için türlü türlü tahriklerde bu- lunmuşlardır. Seyit Rıza uzaklardan şu yolda bir mektup aldığını iddia et- miştir: “Ey Dersimliler, nasil oldu da sizler üç dört yüz senedenberi kim- seye teslim olmadığınız halde as- kersiz, leşkersiz gelen Hüseyin Ab- dullah Paşaya derhal teslim oldu- n0Z?, Bir cüret ki., Seyit Rıza bu uydurma mektubu dini muharrikler vasıtasile aşiret re- islerine göndererek birliğinin temelini kurmıya çalışmış ve biribirlerinden ayrılmıyacaklarma, seyyar kıtalar ü. zerine âtılacaklarma, köprüleri yıka- caklarına, karakolleri tahrip edecek. lerine kendilerine mahsus usullerle yemin etmişlerdir. Birliğin verdiği cüret, Dersim aşi- ret relslerine tayyare devrinde oldu- ğumuzu ve feodalizmin tç, dört bin metrelik dağların tepesinde bile hayst hak ve imkânr kalmadığını unuttur- muştur. Aşiret reisleri arasmda kurulan birlik namma, geçen Mart nihayetle- rinde hükümete şöyle bir ültimatom verilmişti: 1 — Burada yol yapılmıya- cak, köprü kuralmıyacak. 2 — Aramızda karakol ya- pılmıyacak. 3 — Silâh toplanmak ye landa hareketlere girişilmiye- cek. b 4 — Kaza ve nahiye olmı- Ferhat Uşağı Relslerinden Ani — .l rkeşbaşı her ça- | vuruyor -.$ — Vergiler eskiden ol. duğu gibi pazarlık usulile ve rilecek. Bu taleplerde, Dersimin bir asir « danberi medeniyete karşı mukave » metinin bütün programı vardı. Bu- Jar da Dersimi memleketin bünyesine karıştırmak hususundaki normal ve tabii progrumm tamamile zıddı idi, Bir asırdanberi Dersim ıslahat: hak - kında yazilari sayısız raporların hep birinde bu fddialerin tamamile zid » © dına tesadüf edilebilir. N TAM BİR PLAN Hükümetimiz bu âsiliğe karşı her vakitki “sel seferlerinden, birini yap © miya razı olamazdı, Dersim hastal; ğını kan dökmeden tedavi için en büyük bir sabır gösterilmiş, elden gelen her şey yapılmıştı. Askeri hâ- reket zaruri hale gelince şü prensip lere göre hareket edildi: 4 1 — Her Türk neferinin hayatımı son hadde kadar korumak. 4 ? — Bilhassa aşiret reislerinin etrafındaki zavallı insanlar iradesiz bir surette emre tâbi oldukları içim bunların hayatını elden geldiği ka» dar korumak. K 3 — Tedavi edilecek sahayı sıla bir surette tecrit etmek. 4 — Tabii bir kale halindeki Der. simi muhasara etmek için hertürlü modern harp silahlarını Dersime sevkederek hareketleri tam bir ha, sarlıkla ve en müessir bir surette. yapmak. ? Bu plân hazırlandıktan sonra Der sim hâdiseleri hakkında malümat neşrinin plânm inkişafına kadar geri bırsiılması tercih edildi. Çünkü hâ dise bildirilse herkesi derhal hare * kete geçilmesini bekliyecek, teehhl dise bildirilse herkes derhal hare « ket plânı hakkında vakitsiz malü « mat neşretmek lâzımgelecekti. 5 Bir kahramanlık efsanesi Plânın icabı olarak sıra tayyar re kullanmıya gelince Eskişehir» de bulunan bir askeri tayyareci » miz, gönüllü sıfatile hareket ye rine gönderilmiye talip oldu. B tayyareci, dünyanın ilk asker tayyarecisi Bayan Sabiha Gök» çen idi. 2 Kahraman Türk kızı, bir gün Ame kara tayyare meydanmda Büyük Şef tarafmdan teşyi edildi. Tayyare» sine binip uçmazdan evvel, vazife sini sonuna kadar yapacağma ve bu: uğurda seve seve canmı vereceği « ne yemin etti. Bu tarihi sahnede bus Yunanların hepsi heyecandan z lar, Modern Türk kızı, yirmi &i e yan yerlerde yeni teşkilât ya- pılmıyacak. son silâhlarını kullanarak geriliği (Arkası 9 uncuda),

Bu sayıdan diğer sayfalar: