25 Haziran 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

25 Haziran 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 8 - 937 Gündelik Gazete > BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN TAN'ın hedefi: Haberde, fi kirde, her şeyde temiz, dü- rüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmıya çalışmaktır. lina makmimmmerkimnii ii İ GÜNÜN MESELELERİ Şehir Plânı Hakkında Bir Düşünce Şehir mütehassısı Prost bir sene. denberi Istanbulun plânmı yapmakla meşgul, Şehrin bütün imar faaliyeti bu plâna bağlı. Bu plân bitineiye ka- dar belediye esaslı hiçbir Be girişe miyor, En müstacel işler bile plânm kati şekil almasını bekliyor. Istanbul belediyesinin belki de en mühim eseri ve en hayırlı isi bu plân olacaktır. Çünkü plân yapılmadan sarfedilen paralar mahalline masruf olmuyor. Şehri güzelleştirecek yerde sirkinleştiriyor. Plân (yapıldıktan #onra adım adım ve şuurla yapılacak İN Imar'faaliyeti müsbet ve faydalı ne. ticeler verecektir. Fakat bukadar ümitler bağlanan ve bukadar masrafla yaptırılan şehir plânı, hakikaten Istanbulun ihtiyact- na cevap verecek midir? Ve bu plân hakikaten Istanbul şehrinin imarın. | da bize bir rehber olabilecek midir? . Dün şehircilikten anlıyan bir| zatla konuşuyorduk. Bu husus ta birtakım mütalealar yürüttü,| bu mütaleaları dikkate şayan bulduk. Mısırda Tiyatro Ve San'at hayatı Nasıl Geçiyor e e a F Belki dikkate almır ümidiyle bu fi- kirlerin burada bir hulâsasını yapma, yı faydalı bulduk, İ Bu zat diyor ki: | Yeni bir şehir yapmakla, eski bir Şehrin müstakbel plânını yapmak a- rasmda çok fark vardır. Birineisin- de şehir mütehassısının elini kolunu bağlıyan kayıtlar azdır. O şehre İste diği gekli, verebilir. | İibence bir şehrin müstakbel pilini Yapmak çok mudil bir iştir ve yalnız Şehir mütehassısının yapabileceği bir iş değildir. Belediye, şehrin plânmı yaptırmıya teşebbüs etmeden evvel, o plâna esas olacak malümatı toplamak üzere tet- kikat yaptırır. Şehrin iktisadi, içti. | mai hayatı, coğrafi vaziyeti, tarihi Abideleri, sıhhi vaziyeti, sakinlerinin Yazan: Burhan Belge: , n PE İİ Hi“ İsmail Paşa tarafından vaktiyle yapılmış ve ilk istimale geçişi vesile- siyle Verdi'nin “Aida,, operasını temsil et- miş olan Kahire opera binasına girerken, şu sual, kafanızm bir tarafına saplanacaktır: — Nasıl olur da, para, en yeni tiyatro bi- nası ve bizzat Verdi bir araya gelir de, bir memlekette müzik buna rağmen yerleşemez? Bunun kısa cevabı şudur: — Bilhassa bunun için müzik yerleşmez. Bunun daha uzunca bir tahliline gelince: Müzik, hiçbir zaman para, opera binası ve genial dahi olsa bir tek bestekârla elde edilemez. Bu un- su , bir hidiv, muhteşem ölçüde bir keyif geti- rebilir. Yepyeni bir binanm kapıları açılır. İçeriye bir yığm süslü meraklı girer. Bir Verdi, en güzel o- peralarından birinin partitur'unu teslim etmiş bulu- nur. Ve bir yabancı tup akde koki amed İD pek) Bam “t natçı,, manlı İmparator! mütemadiyen böyle hatalar yapmıştır. lesini hallettiğini; lesini hallettiğini oynatmca müzik me saray Disesi açmca, kültür m iki rıhtim ve dem caret işlerini halle yetinin, karyı kabil bir meta seeğiri: olduğ, görüş Mısır uğunun merkezinde lu imtiyazı verince kısaca, Avrupa medeni- çanta, lâvanta ve saire gi u zanneden bu görüşün saf- olsun, Os- olsun, Bir opera bir Galatı- Vir bütün ith, yaşayışı vesaire hakkında tetkikat | dorunluğunu anlamak için, Kabire operasına uğra- yapmak tzere, salâhiyettar kimseler. den mürekkep heyetlere tetkikat yap- tırır. Bu tetkikat için aylarca rakam ve malümat toplanır, Bu malümat dosyalarda tasnif edilir. Sonra tabo- lunur. Bu hazırlık senelerce sürebilir. | Fukat bu malzeme elde olmulısızın #elıri, şehrin gidişini, istikbalde ala- cağı vaziyeti anlamak mümkün de- Zildir. Bu sebeple bu malzeme elde olmadıkça bir şehrin plânmi da yap- Buyu çalışmak boş bir tesebbüstür. Nevyork şehri günden güne geniş. liyordu. Belediye şehrin genişleme| plinmı yaptırmak için tam iki sene bu yolda tetkikat yaptırdı. Birçok rakamlar, istatistikler toplattı. Bü- tün bunları 12 büyük eser halinüe beşretti, Sonra sehir mütehassıslarını Şağırdı, ellerine bu malzemeyi verdi, Müsabakaya - girecek mütehassıslar evvelâ uzun müddet bu eserleri tetkik ettiler, Ondan sonra projelerini hazır- ladılar, Bütün büyük şehirlerin plânları böyle yapılmıs, tâdilât hep bu şekilde | tesbit olunmuştur. Halbuki bizde böyle bir hazırlık ya- | Pilmadı, Mütehassısa verilmek Üzere hiçbir tetkik yaptırılmadı. Prost han- Kİ esasa dayanarak plân yapıyor, Miyorum, Fakat bu hazırlıklara ve bu malümata dayanmıyan bir plânm| İlmi bir mahiyeti olabileceğini iddin| €tmek mümkün değildir. Almanya Futbol Şampiyonluğu Bu yılm şampiyona maçlarında fi- Bale kalmış olan Nurenberg'le Sehal- *6 takımları Berlin olimpiyad öta - ike rakibin üstün bir oyun çı Kararak 2.0 m isi nberg geçen senenin Alınan - İn sampiyonu idi. mak kâfidir. Locaların altımda, bütün meşhur Avrupa bestekârlarının med: ları vardır. Bugünkü | Misirli diş doktoruna da sorsanız, bunlarn bestekâr olduklarını bilecektir am ma, Beethoven ile Moza birlerinden neden farklı oldukları nı göyliyemiyecektir, pera binasında ancak milli ti- O atro heyetinin temsillerini görmek ir. Herhangi bir milli opera trupunun herhangi ir Arap çaya çevrilmiş operayı oynamasına imkân yoktur ogi bundan 58 yıl ber en son uy- sokmak önce kendisiyle be; kusuna götürmüştür Eğer Ismail Paşa, bir opera bi- nası yaptırmak külfetine girerek Verdi'ye bir opera sipariş edeceği" ne, Aşağı Yukarı Mısırda hak kın göylediği şarkıları t bunları harmönize ederek elli ya- hut yüz şarkılık bir “aile şarkı def teri, getirseydi, bugün Mısırda kulaklar kâfi miktarda ter biye görmüş olucak ve genç Misir müziği doğmuş bulunacaktı. phe yok &i, bu, her tarafı al içinde bir opera binası yapmak kadar cazip değildir. Çelimsiz, yüz yapraklı bir defter meydana getir- mek için beş on sene çalışmak, tek» niği garptan alarak nağmeleri hal- kın ağzımdan bir bir toplamak, dir iki filharmonik orke: da daha ufak kahve orkeostraları meydana getirmek, iyi Guartett ve Güintett'lerin teşekkül etmesini teşvik etmek; büt işler için, hiç olmazsa elli sene, bundan baş- ka da ilme hürmet etmek lâzımdır. meydana ranm yanm. | Mısırda tiyatro varlığını gösteren misallerden biri: Özbekiyedeki milli tiyatronun görünüşü iç şüphe yok ki, operet ve ope- H ra gibi temsil şartl; metodik bir mesai havası kendiliklerinden hâsıl olur, Ve ten, sokek ve ey ancak şark müzi- Zinden anlamakta devam eder ya- hi kulaklar yeni müzik terbiyesini slmazsa, iki tenor V8 Üç soprano'- nun yahut bütün bir orkestra ve opera trupunun ne manasi kalır? Bilhassa güzel Sânatlar saha - sında, inkilâpçı netice, aşınmıyan bir sabır, ilmi metot ve bunlardan sonra para işidir. Ismail Paşa bu noktaları düşün met için, Kahirenin “opera bi- nası,, ve “Opera Meydanı, birer taş inşadan ve isimden ibaret kal muştur, Avrupa medeniyeti, hiçbir mem- lekete parça parça nakil ve ithal e- dilemez. İleri gitmek istiyen bir bu medeniyetin, ni olan metodunu alır ve bu metot sayesinde, milli malze - meyi işleyerek modern milli me - deniyeti ve kültürü yaratır. Kiş, tanzimatçı görüştür, ir, İkinci gö - rülştür yani, ışmaktır. me ları ve temsilleri vardır, hem de tatmin edici bir seviyede olarak. Bundan gelecek yazımda bahse- deceğim. KANUNLAR KARŞISINDA VAZİYETİNİZ : Dilencilik Nicin Yasaktır? TT er adıyla büyütmliş. B oynu bükük bir adam köşe basında sizden sadaka isti, Yor... Merhametinizi tahrik eden bu dama çıkarıp birkaç kuruş ver. mekle, çok kere fena bir hareket Yapmış, çünkü onu dilenmiye teş- vik etmiş olursunuz. Çalışma kabi- Niyeti olan bir adamın el uzatması; nı kanun bile menetmiştir. Türk Ce- - Kanununun (544) üneli madde. siz “Her kim iş işlemiye salih ol- duğu halde dilencilik ederken tu- tulursa bir haftadan bir aya ka- dar İdarei hususiye ve belediye işlerinde boğaz tokluğuna çalıştı. rılır. Tekerrürü halinde çalışma müd on bes günden iki aya Maatteesstif, bazı kimseler, dilen- meyi, kendilerine meslek edinmiş. lerdir. Yazan İsmail Kemal Elbr A (İstanbul Barosunda Avukat) Şilan merha - gmetinden azami de- Karama anar arar rr arr rr yete İstifade © Bir Fransız eserinde, Avrupada, gizli dilencilik mekteplerinin dahi mevcut olduğunu okudum. Bu mek- teplerde, bilhassa merhameti tah- rik etme usulleri öğretilirmiş. Me- selâ: Ufak çocuklar vasıtasıyla di. lenmek daha ziyade para getirir. miş, Bundun birkaç sene evvel Paris. te mühim bir dava olmuştur. Dava- nm mevzuu kısaca şu idi: Kadınm biri, altı aylık bir çocuğu çalmış ve iki gözlünlü kör etmiş. Sonra da, ço- cuğu kendisine sermaye etmek mak- derek, o, zavallıyı sokak sokak di. lendirmiş. Hakikat ortaya çıkmış ve kadın da mahküm olmus. Ufak çocukları toplayıp, dilen. lirme usulü yeni değildir. Kanunu ya pan bu hususu düşünmüş ve bu vol- isra müracaat edenler hakkında ce. za tertip etmiştir. Türk Ceza Kammunun (515) in- ci maddesi açık bir lisan İle bu hu. susu anlatıyor. Maddeyi aynen ya- ztyorum: “Her kim, on beş yaşından &- şağı çocukları toplayıp dilencilik Terbiye bahisleri Meslek Seçimi Hayat en mühim dönüm noktala- rından biri: Meslek seçimi! Insan, ha. kikaten burada, bütün tallini tayin edecek olan kararı veriyor. Bir anlık tereddüt, kararsızlık, yanlış bir karar bizi istidadımız asıl feyizli yolların- dan saptıracak neticesiz emekler, boş didinmeler içinde bırakabilir. Bazan bir arkadaş hatırma uyup bir gün içinde hayat programı yapan. lar, bazan sathi bir düşünceye kurban olup ömrü boyunca pişman olacağı bir yola sapanlar, bazan da büsbütün hayale kapılıp hakiki kuvvetlerini ölç- meden asla yapamıyacağı İşlerin ar- dından koşanlar yok mu? Eğer hayat filmini yeni baştan çevirmek mümkin olsaydı, bu hataların —tecrübemizi artırmak itibarile— belki de faydası olurdu. Fakat ayn! yoldan iki kere geçmek kabil değil! Hayatm bütün şerefleri ve nedametlerini bu karar doğuracak. Bu müşkül anda ne eker- | sek onu biçeceğiz. Ama diyeceksiniz ki insan, elinde olmıyan birçok sebeplerle istemediği ve yapamıyacağı yollara düşerse bun- dan gelecek sıkıntılardan dolayı ne. den kendisi mesul olsun. Şüphesiz, böyle bir düşünce yerindedir. Fakat iyi yetişmiş bir talebenin bu şartları İ —miimkün olduğu kadar— yarataca- İ &inr da unutmamalı. Hakiki kodreti- nin ne tarafta olduğunu iyice ölçmüş İ bir talebe için en büyük vazife, onu bu istikamete götürecek vasıtaları önceden hazırlamasıdır: Hafızam me- tindir, dikkatim yerindedir, iyi bir tarihçi veya tabilyater olabilirim diye hükmedebilmeli ve herşeyi buna göre hazırlamalıdır. Bütün mesleklerin memleket için ayni derecede lüzumlu ve kıymetli olduğunu düşünerek ara. larında sırf heves, hulya veya sathi menfaat fikirlerile tercih yapmaya kalkmamalı, fakat herhangi bir mes- lekte en mükemmel ve en kudretli ok manın yollarını aramalıdır. Şüphe yok ki, bunun birleik yoln insanın kendi kudretlerini iyi ölçme- sidir, Mükemmel bir âlim veya sanat, kâr olmak istidadını taşıyan bir ç0- cuk, asla yapamıyacağı mühendislik İ veya avukatlık gibi bir yolu sırf daha çok muvaffak olmak hülyasile, tutam ya kalkarsa astl istiladını körleteceği İ gibi, girdiği yolda da yarım kalmıya mahkümdur. Bir kısım Garp memleketlerinde bu İ ihtiyaç okadar kuvvetle hissedilmişe İ tir ki bunun için başlı başına “Mesle, ki veçhe,, (Orientation profession- nelle) denilen tabbi ve ruhi büyük tet- kik organizasyonları meydana getirili. mektedir, Burada çocuklar küçük yaşlardan itibaren kontrola tâbi tutu- lurlar, Her çocuğun ayrı bir dosyası vardır. Muhtelif yaşlarmda bütün mürebbi, muallim ve müdürlerinin 0- nun hakkında yaptıkları test ve am- İ ketler, notlar, mlitalealar burada top- lanır; bunlara çocuğun muhtelif yaş- | larımdaki bedeni ve zihni takili İ gösteren notlar katılır, Son senede bütün bunlar mukayese edilerek ç0- cuğun istidat ve kabiliyetlerinin inki- saf veçhesi dukça tam bir kanaat elde edilir, Ço- cuğun kendi temayülleri ailesinin maddi vaziyeti de hesaba katılır. Işte İ çocuğun bütün hayat programını ee zecek veçhe bu suretle tayin edilmiş olur. Hilmi Ziya Ülken MARA KIZILAYA — YAZILINIZ! — $ ) Kınlay haftası 1 temmuzda # 4 başlıyor. Hepimizin her vakit Ş yardımma koşan Kızılaya üye ç , 9 , lunan yahut kendisinin muhafaza ve nezaretine tevdi olunan on başi yaşından aşağı bir küçüğün diğ lenmesine veya bir kimsenin © küçüğü dilencilikte kullanmasma müsaade ederse üç aya kadar has fif hapse ve doksan liraya kadar hafif cezai nakdiye mahküm olur.,, Hakikaten ihtiyacı olan zavallı, lara muavenet etmek her ferdin Öğİği borcudur. Fakat çok kere o zavsl- ıyı sokak köşesinde bulamayız. O, el uzatmaktan çekinir, utanır. Va» zifemiz; bize gelmiyen o hakiki fe karaya doğru gitmemiz, onu ara. Yıp bulmamız ve ona yardım etmesi mizdir, hakkında umumi ve ol adla

Bu sayıdan diğer sayfalar: