5 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

5 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ermeden Ölüp Gitmiştir Halit; Halifeden bu emri alır al. maz. derhal kendi odasına gitmişti. Saray erkünmdan iki kişi alarak bir heyet teşkil ettikten sonra; herem nar)ı da oraya getirtmişti. Giilnar, yanında dadısı (Reyhane) f olduğu halde, Halldin odasına gir- Halidin gösterdiği köşeye yer- ahşi Beyin servetini ihtiva ©- den demir sandıklar da oraya E©- tirtilmişti. Bunlar açılmış, içinden çkan para ve elmaslar birer birer tesbit edilmişti. Ordan sonra da tanzim edilen deftier, Gülnara tas- miti, mele bittikten sonra (Ha- İt), o iki saray adamma: bilirsiniz. si Demişti.. Ve onlar; çıkıp gitük- ten sonra Gülnar ile aralarında şu muhavere geçmişti: — Esi Müslimin uğroğığı felâ- keti haber aldınız mı? — Evet. Biraz evvel dım. — Bu habe! tesir husüle ş ? — Cenabı Hakkın hir cezast. Mazlümların intikamı, — Ebâ Müslimin zulmettiğine kanaatiniz var nu? Nserl olmaz ? Herk Bana zulmetti; Çektiğim Tstralr. ben bilirim. — Halbuki, ben size bumun ak. #ini isbat edeceğim. Şu mektupları okuyunuz. i haber al- şixin üzerinizde ne n fazla lit, bu sözleri yandığı strma işlemeli yas- tığın altından çıkardığı birkaç mek. tubu'da Gülnara vermişti. Gillnar, bu mektupların bi okur okumaz, büyük bir heyecana kapılınışır. Ötekileri okudukça, he- yecanı büsbütün artmıştı. Kalbinde hissettiği redametin ıstırabına da- yanamamış? — Eyvan! Ben, ne yaptım? Diye feryada başlamıştı. Halit, kızın bü halini mez, Ebâ Müslimin ölümünde bu kızın da mühim bir rolü olduğunu anlamıştı, Onun hissiyatmı büsbü- tün rikkate getirerek hakiki VE renmek istemişti. Ebâ Müslimin ken disini ne büyük bir alâka ile arat- tığırı naklettikten sonra: — Hayatta onun bir tek arzusu kalmıştı. O da, istemiyerek sizi 1 traba sevkettiğini anlatmak. Siz | Gen helâilik almaktı. Fakat, bu pâk vicdanlı adam, buna muvaffak olu- madı, Bari, bundan sonra ona kar- #: hislerinizi değiştirin. Hiç olmaz sa onun temiz hislerine hürmet e- din., demişti. Gülnar hiçkırâ hıçkıra ağlıyarak, Ebâ Müslim aleyhinde halifeye yap tığı fena telkinleri ayben Halide nakletmişti. Ve bunu halifeye de itiraf etmek için, kalkıp halifenin huzuruna gitmek istemişti. Fakat Halit, onu alıkoyarak: — Bu hareketiniz, hiçbir fayda | temin etmez. Nedametinizi, kalbi- nizde gizleyiniz., ve artık bundan sonra, onu iânet ve nefretle değil, bilâkis rahmetle yadediniz. Demişti. ülnar, o günden itibaren bü- G tün hayatımı, Ebâ Müslimin kabrine hizmetle geçirmişti. Onun me Zürme kan renginde güller diktir- miş, kalbinde derin bir aşk besle diği bu büyük Türk kahramanmın kabrini bir gülistan haline getirmiş- ti. incisini ir gör- | Aradan, çok uzun ge ei ve meden Gülnar da vefat etmişti- 28. dısı Reyhane, Gülnarı Ebi Müslimin Yanma defnettirerek, önün son n€- resine haber göndererek (Gül ni yerine getir - arasında, as arihe geçm bütür O gün ile bu; lar geçinişti yen bu efsanevi tıralardan silinmiştir. Ve bu aşk mehkıbesi, sadece bir zümre ara. sında mukaddes bir anane gibi zik- redilmektedir, O zümre de, on iki buçuk asırdanberi, Ebâ Müslimin türbedarlığını yapan aile i lara mensup olan k erdir. r, Ebâ Müslim ürbesini yarete giden (Namurat âşıklarla, oradaki kızıl güllerden birer tane Karahumma Karasineklerin - -bizi rahatsız e dip sinirlendirdiklerinden başka— tilrlü türlü hastalıklar unkletmiye vasıta olduklarını geçenlerde de yazmıştım. Onların bize getirdikle- rien kötü hastalıklardan biri de, bazan karahumma dediğimiz, tifo hastalığıdır. Karasinek âdeti üzere daime kir- li yerler ve kirli şeyler aradığından, tifolu hastaların çıkardıkları mad. deler üzerine de konarak o madde- lerin içinden tifo mikrobun alırlar ve kanatları yahat hortumları üze. rinde başka yerlere götürürler, Bu- kalarin kalsa karasineklerin zara. rı belki daha az olurdu. Halbuki ti- fo mikrobu sineklerin harsakların. da da yaşar, O müz'iç hayvanın kon- duğu her yerde nekadar çok leke bıraktığını da, şüphesiz, bilirsiniz. Bu lekeler de sinelderin barsakla. rından çıkan maddelerdir. Ba lekeleri beyaz duvarlar üze- rinde yahut beyaz çarşaflar üzerin. de gördüğümüz vakit kolayca ayırt edebiliriz. Fakat o lekelerden mut- faklarımızda, yediğimiz yemeklerin, yemişlerin üzerinde, hattâ içtiğimiz sularda, sütlerde bulunduğu vakit göremeyiz, Yaz mevsiminde, sonbahar mev. #iminde tifo hastalığram çoğalma» sındaki sebeplerden biri de karasi. neklerin © mevsimlerde pek çok ol masıdır. Ba hastalığın daha ziyade kirli evlerde, han odalarında ve te | mizliğe pek te rinyet etmiyen kim. selerde çıkması izah eden şeyler- den biride yine karasineklerdir. Kara sinek en ziyade kirli yerleri, hut barsaklarmın içerisindeki tifo mikroplarmı da en yiyade oralara bırakır. Kara sineklerin tifoyu getirmiye vasıta oldukları hayflee eski xaman- danberi anlaşılmıştı. Ve sanırım 1879 muharebesinde, daha sonra A- merikalılarla Ispanyollar arasmda. ki muharebede, Transval muhare. besinde, en sonra büyük harpte çı- kan tifo salgmlarınm Hep karasi, neklerle başladığına dikkat edil- mişti, Yazan: Ziya Şakir Ebâ Müslim, Arzusuna r anamız, Mü: fak olumadan vefat eğ Fakat siz, (Ebâ Müslim)in p yüzü suyu hürmetine bermurat olursü- nuz, derler Ve.. Bak nm tarihi vi ve efsanevi bir kıy Türk kahrama: rığmı, böy” lerler. 3—7 ve Karasinek Bir Ingiliz hekimisin 1 da Hindistanın bir sehrinde tifo salgını hakkında müyahe sineklerin karahumma hastalığı wakli hususunda tesirini pek meydana çıkarmıştır, O salgında tr foya karşı âdet olan sıhhi tedbirle- ria hepsi yapıldığı halde salg; bir türlü önü alınamamıştı, Sonra hekimin oklına karasinekler gelip te onlar yok edilince salgın birde: bire durmuştu, Salgın durdu diye sineklere karşı mücadele gevşetilip te sinekler yeniden çoğalınca salgın da tekrar meydana çıkmıştı. Oodan beri tifo hastalığının birçek adla. rından biri de “karaslaelderin gö » olmuştu. Onun için, tifo hastalığından ko- runma tedhirleri arasında karasi- nekderden salınmayı da hiç uatt- mamak lâzımdır. Bir Kamyon Devrildi 1 Ölü9 Yaralı Var Arapkir, (TAN) — Malatyalı Tev- fik ile Malstyann İzafu köyünden Bedriye ut olan kamyın Kemaliye— Arapkir arasında, Salihli köylü civ: an bir arıza rında direksiyonune İ yiltinden devrilmiştir | Kamyonun sahi den Bedri öl | iştür, 9 da yaralı virdır. Şoför ya- kalanmıştır. Kemaliyr adliyesi tah- kikat yapmaktadır. Malatyadan Kemalyeye kadar W- zanan yol pek bozutur. Bilhessa bir &ssmı otomobillerin her an dev- rilme tehlikesi geçirnesine meydan verecek kadar meyilenmiştir. Bu İyüzden o yolda heme hemen her se- ne böyle kazalar olnaktadır. Yolun bir an evvel tamiri kzımdır. İzmit İdman Yurdunda İzmit, (TAN) — İlmanyurdu, isti- fa eden idare heyet yerine yeni in- tihap yapılmış ve birinci reisliğe Nuri Doğman, ikimi reisliğe Sadet- in Yalım, âzalıklan Saadet, Musta. fa, Şadi, Safi ve Mhmet geçilmiştir. yılın. | İZİ i yet “Adr.dura' deyip çıktık işi nmmrnmzp KAMP Kamp hayatinı, yaz ve kış, bütün medeni dünya tatbik ediyor. Hele bu mevsimde dünyanın dört köşesinde ö- bek öbek kamplarda kadın ve erkek açık havanın zev- kini tadiyorlar, hayat kaza- nıyorlar. Bizde de açık hava hayatı yavaş yavaş yerleşmi- ye başladı ve bunu muallim- ler daha bol tatbik ediyorlar. kk Öğretmenler Kampında | Vakitler Nasıl Geçer? : renköy 38 inei ilkmektepte kurulan öğretmenler kam- pındayım. Salonda geniş bir masa var. İki öğretmen, biri bay, öteki bayan, karşilikir oturmuşlar, harıl harıl birşeyler karalıyorlar, Beni görünce, gülümsediler: — Merak ettinizse, hemen haber verelim, gazete çıkarıyoruz! Ben de, gülümsedim: — Gazeteyi çıkarıyor yoksa Ti mi yazıyı Bayan öğretmen, bütün ciddiye. ti ile cevap verdi — Bizim gazeteflin yazılmasiyle kmast bir olur! Sizinki de iş mi sanki. Yazılacak, dizilecek, tashih görecek, basılacak, dağılacak! Biz, bunların hepsini bir çırpıda Yüpi- yoruz! — Güzeli dedim, gazetenin sahi- bi kim? Biribirlerine bakışarak, ikisi de ayni zamanda cevap verdi? — Naim Efendi. — Anlamadım, kim ?.- Amma, yapt Naim Efendiyi tar nuz? Vaim Efendi iz ha.. dediler, miyor musu- N ihayet anlattılar: Naim E- fendi, öğretmenler kampın- da r, kep şahsiyet: tir. Birisi böş bulunup ta, “kim ?", “kime 7”, “kimi?” diye sordu ma, hemen cevabi hâzir; Naim Efendi.. rdunüz: almıyor, kim geldi? larca süren bir gülüşme haber veriyorlar: aim Efendi gn di vo bir söz geçti değil m gelmez; çünkü gür söy- si gülmekten kırıp geçiriyor. Artık, ben de ibtiyatlı davran- maya başlamıştım. “Kim?” sözünü ağzımdan kaçırmamıya dum, Derken, elime bir kâj turdular — Bugünkü gazetemiz! Okos Po- kos... Az kalsm “kim bu Okos pokos?,, diye sorucaktım. Kendimi Zor tut- tum, Öğretmenler anlattılar: — Arkadaslar arasinda gayet gü 261, hokkabaz taklidi yapan biri var, Okos Pokos adını o koydu. Kamp kurulduğu gün, susuz kal- şe ne isim bulalım iy ünürken aklımıza geldi: — Kerbelâ! dedik. Ikinci gün de, Plâja gitmiştik. Arkadaşlarım ayak larma yosunlar dolandı, Gazetenin adı, yine kolaylıkla çıktı: Yosunlu Plâj! Üçüneli gün, kendimizi biraz rahata vermiştik: Bir â zetesi çıkardık. Bir gün de d dük, taşmdık, ad Bulamadık, Nip İçinden! Yarınki gazetenin adını simdiden tasarlamış bulunuyoruz: Son gün!” B iraz sonra, henüz mürekke- bi kurumıyan günlük gaze- telerini elime tutuşturdukları za- man, gözüm şöyle bir habere ilişti: “Kampta çıkardığımız. gazete, İstanbul gazetelerinin satışını o do rece kırmıştır ki, “TAN" gazetesi, bizimle bir tröst yapmayı teklif et- mek tlzere muharrirlerinden Salâ- haddin Güngörü göndermeye mec- bur olmuştur.,, Burada küçük bir söz, bazan sü- rekli bir kahkaha tufanı kompasi- na vesile oluyor. Öğretmenlerden biri, kampın programını okuyor. du. Bu programm bir maddesinde ri şöyle bir kayıt vardı: — Her arkadaş, yatağını hava- landırmaya mecburdur!, a, delilini emi ni Somurtmak Düşünmek Yasak! gam. Ny , N , Öğretmenlerden sonra ta- lebeler için de kamp hayatı başlamaktadır.: Bu kampta, adeta açık havada yetişme kursu gören öğretmenler, ta- lebe kamplarına dağılarak, yavrularımızı sıhhatli ve gür- büz yetiştirmiye çalışacak- lardır, rr # / / # ö Birisi hemen ilâvö et — Kendisini havalandırmamak şart Di dı: “Kahvaltı Ben, sordum: — Herkes, bir tabaktan mr yer?. Kampın teknik müdürlüğünü ya- pan euspektör, Recep Çekiç atıldı. — Yalnız bir kişi vardır ki; ayni tadaktan Ankadaşlard du: bir maddede şu kayıt var- müşterek yapılır?..” an biri, unuttu, sor- Kim o? Cevap, belli. — Naim Efendi... Naim Efendi için; kamp neşeli simaları bir manzum methiye bile yazmış. Buna okudu- lar, Ben de oku Banyolar bitecek, kamp kapana. cak, v. sonu göyle bağlanıyor: aim efendi, unutmıyacak! sabah erkenden selâm göd- Her derir, O meçhul dostümuz: Nalm efendi: Denize düşmüştür, mümkün mü? sormak, Cevabı hazırdır: Naim efendi: B en bir aralık, sıcaktan bah- sederek hava almak için bahçeye çıkılmasını teklif edecek nuşturm, Enspektör Mansur Tekin atıldı: Hava alınacak yerde, ancak helsiyattan bahsedebiliriz! İştiha- nızı biraz sonraya saklayın! hayet, işte bahçedeyiz. Öğret- olmuştur. 1600 ziyaretçi sergiyi ince ve zarif işler herkesin takdi Yukardaki resim, ve direktörleriyle bir Urfa, (TAN) — Ortaokulun bu yılki Dikiş — Biçki sergist çox gö gezmiş ve 34 kız öğrencinin yi ” rini kazanmıştır. sergiden bir köye ile talebeden birkaçını arada gösteriyor. menler, tecrübe için gönderildiler ri kampta, çocuk kampları için hü zıriık yapıyorlar. Yarından l ren her biri, bir ilkmektep kamp na gidecek ve burada gördükleri O yunları, eğlenceleri, orada tatbik edecekler. İşte bahçede oynanan oyunlardan birkaçı: Hırsız, polis, dört kollu Stafet, ölü adam, kurt kuzu, araba oyunu, posta geldi, SG, rayan top, koş tut!, top elden & budutta yatan top. Kampta, (50) kadar öğretm var, Bunların (13) ü bayan. İl den birisi içme, banyo, eğlence, ders, istİl hat, uyku zamanları, mutlak suret te tahdit edilmiş. N S aat on buçukta, herkes Yer tak odasma çekilmeye mec ayanlar ayrı, baylar ayrı da de yatıyorlar. Sabah olunca, ede spor hareketleri başliyor. Biraz sonra, hep bir arada kahy tı. Bir saat kadar ders. Ve oni mütsakıp plâjda yüzme dersi Öğretmenler, her yemekten ra, salonda toplanıp günün kritiği. ni yapıyorlar. 5 Temmuzda açılan cak çocuk kampları için hazırlanan genç öğretmenler o kadar meşgul. ler ki, bazan ders ve çulışma saaf aricinde bile, işe dair Xon, suyorlar, Yarınım neslini, yetiştim. mek gibi, çok mesuliyetli bir yükü omuzlarına alan bu gayretli, feda. kâr ve kanaat ehli insanlar, para. gız ve hele içkisiz, kendi aralarını. da v kadar güzel eğleniyorlar ki... | Hepai de yirmi yaslarında genç. ler değil. İçlerinde evli, çoluk ÇOs cuğa karışmış orta yaşta İnsa da var. Fakat, değme delikanlılar. | da Du çevikliği bulamazsınız. Atl. şorlar, koşuyorlar, saatlerce gi yürüyüşler yapıyorlar, oyunlar o nuyorlar. Burada boş durdukla zamanı görmedim. Ya, kafa spo; ya vücut sporu. st mutla hareketli ve canlı bulunaç; Köşesinde, pinekliyen birini dü mü, kamp şefi, hemen düği galıp, onu da e başma ça yor. Somurtmak, düşünmek, ya; 8.6

Bu sayıdan diğer sayfalar: