10 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

10 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

 NKizı, Yedikule surlarının içinde İki 2 kaçmışlar, uygunsuz ve serserice bir | İliaya göre, Buy Ramazan, Fatma ve TAN Memura, İleri Geri Lâkırdılar Söylemiş Yk HASTANEDE Bir sebzeci YAKALANDI Yeniköy nahiye müdürü Alâettin bir rüş- $ vet hâdisesinden dolayı Vekâlet emrine alın- mış ve hakkında tevkif kararı verilmişti. Fa- kat suçluyu tevkif etmek emrini alan polisler bulamıyorlardı. Nihayet Alâettinin bir has- tanede yattığı haber alınmış, doktor tarafın- dan yapılan muayene neticesinde de hastalı ğının temaruz olduğu neticesine varılmıştır. Bunun üzerine Alâettin hastaneden çıkarıla- rak tevkif edilmiş ve tevkifaneye gönderil- miştir. Müddeiumumilik suçlunun daha ev- vel İzmirde de üç aylık mahkümiyeti bulun- © ? Mahkemeye Verildi Asliye Dördüncü Ceza mahkemesinde, dün dikkate değer bir duruşma yapıldı. Bu duruş- manın davacısı bir polis memuru, suçlusu da bir sebze satıcısı idi. Davayı icap ettiren hâ- İdise, bir kilo domates yüzünden çıkmıştı. Kocamustafapaşada, bir kadıncağız, suçlu Yaşar. dan domates almak istemiş, ve bir kilo domates tart. danberi kaybolduklarmı söylemiş ve duğunu meydana çıkarmıştır. TE Bir Ana ve Kızı Kaçmışlar Geçen gün Karagümrük polis ko- rliğine bir adam başvurarak, ka- sile, 16 yaşmdaki kızmın bir hafta- malurını istemiştir. Polis, araştırma neticesinde ana ve *kekle beraber bulmuştur. İ İddiaya göre, Selime ve Yaşar adir ana kız, bir hafta aile yuvasından yiş sürmüşlerdir. Selimenin ko- tı, boşanma davası açmıştır. Müd- umilik ise, 16 yaşmdeki Yaşarı bbıadliye muayene ettirdikten son- hepsini birden asliye dördüncü ce- mahkemesine vermiştir. Ellişer Lira Ceza İstemiş Buçlu Ramazan adlı bir polis,. Td- kadını, zorla iymet adlarmda iki | Şahit. | kola götürmek istemiş. irin iddiasma göre, Ramazan evvelâ, itmayı karakola götürmek isterken yet itiraz edince, ona da: — Sen de yürü bakalım. Ellişer | buzun getirilmesi için muhakeme te- — tırdıktan sonra, Dimitrinin Altıyüz Lirası Dimitri Marta oğlu diye bir saraf var, Bu adum geçenlerde ölüyor. Di-| mitri Marta oğlunun Kasımpaşâda o- turan kömürcü Mehmetten 600 küsur Hira alacağı var. Marta oğlu ölünce, kömüreli Mehmet, sarrafın imzasını taşıyan 410 liralık bir senet çıkara- rak gösteriyor: — İşte, diyor, senedi, ben Marla oğluna borcumun 410 lirasmı verdim! Fakat Marta oğlunun babası ihti- yar Yorgaki aksini iddia ediyor. — Bu senetteki imza, benim oğlu- mun imzası değildir, diyor. «© Hâdise bundan ibaret, Dün, ikinci asliye ceza mahkemesinde, Marta oğ- Yunun babası ile suçlu Mehmet, ken- di noktai nazarlarmı müdafaa ettiler. Suçlu kömürcü Mehmede reis sor- du: — Sahte makbuz senedi yaparak Marta oğlunun imzasinı taklit etmiş- | sin!. Ne diysesksin.. Kömürcü Mehmet; omuzlarını silk- | ti: — Olur mu böyle gey... Reis: — Olur ya.. Neden olmasm. Yap- tıktan sonra, her gey olur. Sahte olduğu iddia edilen dört mak hir edildi. sin.. demiş. Çağırılan şahitler gelmemişlerdi. İ ret Cöza Verin de aklımız başınıza gel- Duruşma, tehir edildi, parası yetişmeğiğini ileri sürerek: Bana dört kuruşluk ver! Demiş, Yaşar domates- Jeri tarttığı #rada, o civar. da satıcıları kontrol için dolaş. | tığı anlaşılan belediye zabıta memür- larından Lâtfi, domatesin eksik tar- tıldığını görerek zabıt varakası tut- mak istemiş, Yaşar buna mâni olmak için, domatesleri yere dökmüş, me- mura karşı da ileri geri bazı lâflar etmiş. Dünkü celsede, birkaç şahit dinlen- di. Bunlardan biri vakayı göyle an- lattı: — Ben berberde traş oluyordum. Dışarda bir gürültü koptu. Berber, bunu duyunca, traşı yarıda bıraka» rak dışarı fırladı. Ben de kalkacaktım amma, traşım tamam olmadığı için. — Lâfı uzatma! Sonra ne oldu? — Sonradan arlladık ki, memurla zerzevatçı arasmda kavga olmuş, a- ma ben kimin kime ne söylediğ gitmmedim.,, Buçlu ise, kendini şöyle müdafan e- diyordu: — Efendim, bu bay (polisi göste k) benim şeftelilerden bir tane- #ini aldı, yarısmı demin gahitlik eden Baya uzattı, yarısını da kendi yedi. Başka şeftali vermediğim için bana İdüşman oldu, domatesleri eksik tart» | tığım iddinsile zabit tutmıya kalkıştı. Davnet Lütfi: — Hayır! dedi, yalan söylüyor. Ek- sik tartmamış olsaydı, domatesleri İimhaya teşebbüs etmezdi. Suçlu, bunun da cövebinı VOPdİ: — Efendim, domatesler, yerli de- gil, TA Finlkeden gelmiş. Zati, yarısı İezik.. Elimle tutunca, hepsi eğildi. — Sen orada memtira karşı fena sözler söylemişsin. “Aldığın maaş ye- ! | 7 arihe Karışan Manzara Evvelki gün Basm Kurumunda, — vali vekili Bay Şükrü ile hasbihal ederken, işkenbeci dükkânlarmda sr. rrtan dizi kellelerin çok çirkin bir iptidallik manzarası teşkil ettiğini ve İstanbula gelen ecnebilerin bunlara bakarak fena hükümler verdiğini ha. tırlattık. Bay Şükrü bize hak verdi, Aradan 12 saat geçmeden kellele- rin camekânlarda teşhir edilmemesi hakkında belediye memurları vasıta. sile işkenbecilene emir verilmiştir. Kararla içraat arasmdaki bu plrat- ten dolayı belediye reisliği makamı Bi tebrik ederiz. İşkenbeciler, mallarını dükkân iç tarafında münasip bir yere yerleştire ceklerdir , Aydında Bir Evlenme Aydın sporcularından ve Halkevi. | nin âzasından Celâl Güngör ile emek- Hi Şükrünün kızı kızı bayan Behiye: | nin düğünleri, valinin de dahil oldu- Zu kalabalık bir davetli kütlesinin | iştirakile Aydın Halkevinde yapılmış | tr. * Tahliye Edildi Geçenlerde Trakya Umumi Müfet- tişi Kâzım Diriğin bindiği otomobili kullanan şoför Arif oğlu Hüseyin bir çocuğa çarparak yaralanmasına, 80n- Ta da ölmesine sebep olduğu için tev- kif edilmişti. Hüseyinin itirazını tet- kik eden ağır ceza mahkemesi kendi- sini dün 100 Bra kefaletle tahliye et- miştir. — —— tişmiyor mu ki, benden de ceza alı yorsun ?,, demişsin, — Öyle şey söylemedim. — Ustelik bayılmışsın da. mu? Sahiden bayrldm mı? — Bayıldım efendim.. Bende, denberi sara hastalığı vardır. Bu yüz- den askerlikten de ihraç edildim! | — Şahit göstereceğim, diyordun, İ kimlerdir şahitlerin? — Hasan var, Hüseyin var.. — Hasan, Hüseyin de kim? — Şahitlerim., — Anladık ama, kimdir bunlar. Nerede otürurlar; Suçlu gahitlerinin adreslerini söy- ledi. Mahkeme, bunların çağırılması için duruşmayı başka güne bıraktı. Doğru | öte i Çocuk Bakıcı Oküluna Talebe Aranıyor Çocuk Esirgeme kurumunun Anka- radaki çocuk bakici okuluna i tem- muzdan itibaren talebe kaydine baş- lanmıştır. Okul, yatılı ve parasızdır. Tedrisat iki yıldır. Dersler hem teo- rik hem de pratiktir. İkinci sınıf: ba- şarıkla bitirerek diploma alanlar ço- cuk esirgeme kurumu milesseselerile hastanelerde hastabakıcı ve aileler ya nında çocuk bakıcı sifatile çalışırlar, Çocuk bakter okuluna yazılma ve alınma şartları şunlardır; 18 Yaşından aşağı olmamak, Tik okuldan diploma almış olmak, orta okul ile lise talebeleri tercih edi- Sıhhati yerinde, ahlâkı iyi olmak. Okula yazılmak istiyenler (Anka- rada Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi Buşkanlığına) adresine dilek ge ile mliracaat etmelidir, in gerekli olan evrak: orası, nüfus ağ a cüz iddeti bir ni Ağustos iptidasmda kayit kapanır. Kütüphane Müdürleri Yeni Zam Aldılar Kültür Bakanlığı kütüphane me murlarının terfihi için maaşlarını yükseltmiştir, Bayezit müli kütüp- hane müdürü İsmail Saip, Süleyma- niye kütüphane müdürü Zehir ve Fa tih Millet kütüphanesi müdürü İsma- 1 Hakkınm maaşları ellişer liraya çıkarılmış Ve diğer memurların a5- İH maaşlarına da iki liradan on yedi liraya kedar Zamlar yapılmıştır. Kü- tüphane memurları on senedenberi hiç zam görmedikleri için son zam- lar üzerine çok sevinmişlerdir. İbni Sinâ Şerefine Topkapr “Müzesinde Zeni Bir Salon Açıldı Topkapı sarayı direktörü Bay Tah- sin Uz, İbni Sins gününün şerefine saraydaki Fatihin eczanesini ziyaret Bugünkü Program Akşam neşriyatı: 12.30 Plâkla Türk musikisi Havadis 13,05 Muhtelif ta 14 Son, | Öğle neşriyatı: 1830 Plikla dans musikisi 1930 Konferans: Doktor Salim Ahmet (Ti İ fo) 20 Türk musiki heyeti 20,30 Ö- mer Rıza tarafından arapç 20,45 Vedin Riza ve arkadaşi rafından Türk müsikisi ve halk şar- kıları (Suat ayarı) 2115 Orkestra: 22,16 Ajans ve borsa k tesi günün programı. lolar, opera ve operet 23 Son, 1250 lâk neşriya- parçalari o Günün Program Ozü SENFONİLER 20,10: Lypzig: Hafif senfonik orkestra (Sopran, tenor, bariton). 22.30 Mis vesire: İnghelbreeht'in idaresindeki büyük senfonik kon- ser, (Mendelssohn, R. Korsa Faure, Lucas, Lauguet, Chabrier); HAFİF KONSERLER 7,10 Berlin kısa dalgası: Plâk, 7.30; Orkestra konseri. 9,20 Paris kısa dalgası: Plâk, 9,45 Keza. 10, 30: Keza, 11,50: Keza. 13 Paris ki- sa dalgası: Plâk. 13,10 Blikreş: Kü çük radyo orkestrası. 14,15: Paris kısa dalgası, Strasburg'dan kon- ser nakli, 15 Moskov Paris kısa dalgası: konser nakli, 15.30 Roma kisa dal gası: Karışık orkestra konseri, 18, 18.30: Moskova: Konser nakli, 19 Bükreş: Askeri bando. 20 Pa- ris kısa dalgası: Konser, 20: Poşte Çigan orkestrası, 20 Milâno, Flo - Fans: Karışık musiki. 21 Moskova, Program, 21,10: Kolonya: Örkes « tra, sopran, tenor, bariton, 22,25; Prag kısa dalgası: Karışık program 22,45: Bükreş: Gece musikisi nak li. 22,50: Peşte: Askeri bando. 23, 15 Roma: Varyete programı, 23,20 Viyana, Graz: Şrammel orkestra. st, 24,10 Peşte: Çigan orkestra. OPERALAR, OPERETLER 18,30: Rome irsa dalgası: Verdi nin “Rigoletto” operası, 22 Milâno Florans: Verdinin “Mukadderatın kudreti” isimli operası. 22,00: Ver şova: Operet akşamı (Sopran, te- ODA MUSİKİSİ 18.05: Prag, Brüno vesile: Si- lon kuarteti, RESİTALLER 16,10 Roma kısa dalgası; Napo- Ki şarkıları. 20,35 Bükreş: Bojenes co tarafından Romün şarkıları. 22 05: Prag kıza dalgası; Piyano re tali (Smetana). 2 ana: Ye ni Danimarka şarkıları, DANS MUSİKİSİ 21,15: Bükreş. 22,15: Lâypzig, 23: Stokholm, 23.05: Prag kisa dal gası, 23,30: Kolonya. 23.35: Prag. MUHTELİF 19,30: Roma kısa dnlgasr: ir. ça, türkçe, rumca &ısmen musi! li program. çilere açmıştır. Sarayda açılacak O İan resim salonunun hazırlığı dr hay h ilerlemiştir, Yakında açılacaktır, Merâivenden kaba ayak sesleri geliyordu. Erde yandaki okuma odasına girdi. Uç kişiden idare azası olan Fettah Efendi soruyordu: — Pazardan sonra burada bulunacağı muhakkak mı? Eskiden Abdülhamidin taburu binbaşısı iken 31 Mart isyanmdan sonra her nedense tekalit edilen Ka- sımağa kalın hir sesle cevap verdi: — Kaymakama gelen serviste öyle yazıyor, Hacı Efendi de tasdik etti: — Hâfıza da tam telgraf var. Pazardan sonra ikin. *di üstü oradayım, diyor. Kasubanm pazarı salı günü kurulduğuna göre, çürşamba giinü akşam üzeri demekti. — Bugün ne, — Pazartesi, — Demek öbür gün.” — Hesapça öyle. Bu konuşmadan, Erden, mebus Dünbelek zade Cabbar çarşamba günü geleceğini anladı. Hiç 808, çıkarmadan, okuma odasınm bir köşesine oturdu. E- Bine bir kitap aldı, birşey işitmemiş gibi derin bir o- kumaya dalmış göründü. Oda kapısını açık bırakmış- tı. Çıkanlar içeriye bakmadan, doğruca Müdafaai Milliye şube odasna girdiler. Onlar da nasılsa kapıyı açık bıraktılar. Erden bu sefer salona çıktı ve gaze- teleri okur gibi yaptı. Uç kişinin konuşmalarmdan bu komisyonun mebus için kurulduğunu anladı. Dünbe- lek zadeye iyi bir istikbal merasimi hazrılamak, icap eden hürmetlerde bulunmak, ziyafet çekmek gibi maddeleri kararlaştıracaklardı. Böyle bir komisyon, kaymakamın aklına gelmiş ve buna, Kadı ile Hacı taraftar çıkmışlar.. Onun Üzerine dün gece toplan- mışlar ve aralarında dördünü seçmişler. — Çavuş! bize üç kahve gönder. * Kasım Ağanm gür sesi, uyuklayan çavuşu yerin. den kaldırdı. — Hem şu Reise bakıver, —59— 7 — Burdayım işte.. Geliyorum. Reis merdivenden çıkıyordu. Erdeni görüp selâm- lamıştı. — Yahu! Bugün toplanmıyacak mıydık? — Hatırımda, fakat biraz işim vardı. Bir dakika sonra müzakere başladı. Belediye Reisi ile Fettah Efendinin kayıtsız duruşlarma karşı Hacı ile Kasım Ağa hararetle söylüyorlardı. Bu, mühim bir mesele imiş gibi inceden inceye görüşülüyordu. 15 ziyafet maddesine gelince, ilk ziyafet evvelki top- lanmada kararlaştırıldı. Yani orada Belediye tarafın- dan verilecekti, Reis : — Iyi, âlâ #mma bunun nasil olacağı soran yok. — Nasıl olacak? Ziyafet nasıl olursa. — Orasmı ben de biliyorum. Haydi yemek takım- ları bizden göndereyim, fakat sahanların içine ne koyacağız ?. — Yemek! — Yemek ne ile olur ? Durdular, Reis ilâve etti: — Bu ziyafet lâxkal on beş kişilik olacak, Bundan aşağı tabii olamaz. Bugün on boş kişilik bir ziyafeti kaça çıkartırsmız? — Adam sen de kaça? — Hiç öyle deme Kasım Ağa. Şekerin okkası se- kiz yüz elli. Princin yüz yirmi! Belediyenin vereceği ziyafeti sade suya bir çorba, analar mirası bir yoğurt- lu mantı ile bitiremeyi — Peki sen söyle... — Hac: Efendi reislikte bulundu. Tahmin etsin bakâlım, — On kiğrt. — On beş... — Üçte biri ancak, — Yapma canım! — Canımı yok, tam elli kâğıt ister, O da öteden beriden de yardım olmak şartiyle. Çünkü Belediye sandığında elli kuruş yok. Herkes askerde, kimden rüsum alırsın, hangi kadının yakasına yapışırsm? Beş aydır kâtibin dörtyüz kuruş aylığını bile vere- medim. Bereket versin Hasan Babı kalenderdir, bir kaç kırık dökük geliri olmasa. Belediye çavuşu- na dahe çok acıyorum. Geçende, bu böyle sökmez Efendi, deği. Bırak ta öteye beriye işe gideyim bari, Buna ne denir? Peki dedim. Bir haftadır o da renç- berliğe gidiyor. Idare azası Fettah Efendi, Belediye Reisinin bütün mütalenlarmı tasdik ediyordu. Kasım Ağa kızdı: — Canım Fettah Efendi! dedi. Bu iş! yapmaya de- Zil de, güya bozmaya memur imişsin gibi davranıyor. sun, Fettah Efendi dik dik bakarak: — Senin, dedi bu işlere aklım ermez. — Ya senin mi ere? Hacı Efendi, müzakeratın rengi değişmek üzere ol- duğumu anladı. Reise bir göz işareti etti ve Kani Ağaya ette bir kolayı bulunur Kasım Ağa, Oyle dai gil mi? Reis $ — Hangi işin kolayı bulunmaz? Kasım Ağa atıldı: — Öyle ise bul bunun kolaymı! Reis bıyık altından gülerek £ — Burada dört kişiyiz, onar lira verines kırk 6 der, mebusumuzun yeğeni Hâfız Milderris te on ve rince elliyi doldururz. Hacı — On lira ben vereyim, ya Müdafasi Mülli- yenin de parası yetişmezse? ( Fettah Efendi — O da mı ziyafet verecek? — Öyle ya, ondan sonra da Donanma Cemiyeti... Kasım Ağa heyecan ve telâşla: — Bende on lira ne gezer? Tekallt maaşma bakan adamım... Bu sefer Rels çattı: — Öyle ise neye yüksekten atarsın a Kasım Ağa? — Olsaydı dinim rabbena hakkiyçün verirdim, — Sus sus Allah aşkına, On lira için yemin etme, "Artık sende de yoksa, biz hepimiz tuzlu göle stıla- ım, Yahu kırk kişiyiz biribirimizi biliriz. — Öyle zannedersiniz.. Geçen yılın kozalarından ettiğim ziyanı. — Peki, âşar ne oldu ? — Mmandırmak kabil değil &i, Fettah Efendi: — Benim hisseme isabet eden mikdar için verile cek cevgbım şudur; Yirmi lira bile verebilirim, Fa- kat niçin ? Burasmı bilmeli? Ben parayı sokakta bul- muyorum, Afilleti de soymuyorum, Alınteri dökerek kazanıyorum, Elin Dünbelek zadesi büklava börek yesin diye on para hile vermem — Biz nasıl veriyoruz ? (Arkası yar) iü mülelğils seki İlkeli ü im Gü sakinliği,

Bu sayıdan diğer sayfalar: