10 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

10 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gündelik Gazete BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN TAN'ın hedefi: Haberde, fi- irde, her şeyde temiz, dü- Tüst, samimi olmak, kariin Sazetesi olmıya çalışmaktır. aa aaa —— İ GÜNÜN MESELELERİ İ 3 Bayındırlık im 1 Temmuz, Bayındırlık Ba, z lığrmızın faaliyet tarihinde mem- niyetle amlacak bir gün olmuştur: *Mup demiryolları şirketi elinde bu. Me Sube hatlarından dördü ve Ka. o Su Sirketi o gün devlete geçmiş stanbul Tramvay Şirketi tarife. de bazı tenziller yapılmıştır. & İzah etmeliyiz. a Biliriz ki eski Bağdat hattınm Fev. e aya kadar olan kısmı, 27 İlkteş. 1982 de FransızlarIn imzalanmış Yol," otokol mucibince devlet demir. Ül ilhak edilmiş ve memleke. kalan: Toprakkale — Payas; Yevsipaşa — Meydanı Ekbez Sobanbeyii — Nusaybin Derbesye — Mardin be hatlarının işletilmesi de Fran- mayi yeli bir şirkete tevdi olun. m Sri Bu Şube hatlarından Ik ikisi, Kü *tle akdolunan işletme mukave. Si tarihinden dört sene sonra devle. intikal edecekti, şirketle yapılan görüşmeler ne- gezide, mukavele İcapları yerine Yap MİŞ ve şirketin elinde bulunan RON ve lokomotiflerle mağaza mev. —bize intikal edecek kısımlar. İşi ti rinde fanliyete göre tesbit olu- an bir formüle göre— taksim edile, in kısımlarla, malzemesi iki in memurları huzuriyle devlet mi sirette “Uaktidar ve Kadıköy. Sa er da sadı irlceti, denilen bu müessese, 1804 yete Osmanlı Bankası memurlarından birine veril, miş olan imtiyaz mucibince İstanbu. Van Anadolu yakasında s1 dağıtmak zere kurulmuş, fakat bugüne kadar, imtiyaz mukavelesinin emrettiği mii, kellefiyetleri bir türlü yerine getire. Memiş, veya getirmek istememiştir. Halka dağıttığı suyun sıhhi bakımdan temiz olmaması ve sıksık kesilip ora. la halkına dalma su sıkıntısı çektir. Ra bulunması bu şirketin de satm MP belediyeye devri kararının ve. mesinde başlıca âmil olmuştur. a gibi 1 Temmuz tarihinde İse iğe giren satm alma mukave. ii 400,000 lira olarak tesbit ii tesisat bedeli 40.000 Iiralık de erle şirkete 10 senede ödenecek Sar hesaplara göre bu şirketin safi geliri 100,000 lira kadardır. *diyeye devrodilen şebekenin gelir Sür yolların ıslaha, ve hususiyle, ) havuzlarının Inşasına sarfedile. a Bu suretle, ilk goyeye, yani ikm mikropsuz ve içilir suya ka- sır Esyesine erişilmiş olacaktır. kai Istanbul Tramvay Şirketi ta.| le ki tenzillerden bahsedelim: li arabalarda iki &rtalık Wi lerde şirketçe —vergiler ha, Pur Ded kuruş almıyordu. Bu mik. Mz uruşa indirilmiştir; birinci mev yakla da iki kıtadan fazla se- bu g, İCİN 6,50 kuruş alınıyordu; iel *n para eksiği ile 6,25 kuruşa ma Pi ehemmiyetli bir para de. | TE; fakat hergün işine tramvayla SİĞİP Selen bir menmr, bu sayede, ay. on beş, yılda 180 kuruş tasarruf <tMİŞ olur, istanbul pifasunu göz ö. sine getirirseniz, bakanlıkla Şirket Srasında imzalanan bu on para muka- velesinin halka ne kazandırmış oldu. gunu tahmin edebilirisiniz. Mukavelelerin eksiksiz tatbiki, fiat <mevvüçlerinin devamlı kontrolü: Iş. © memlekete ve millete faydalı olma. Saz Tir w ENT a İ NN / FİLİSTİN, GUNUN SİYASET LOGATİNİN HER SAY- FASINDA ADI, BAŞKA BAŞKA MANALARLA GEÇEN BİR MEMLEKET OLDU. BU SEBEPLE ARKADAŞIMIZ BURHAN BELGE'NİN FİLİSTİN'İ ANLATAN YAZILARI SİZİ DAHA ENGİN BİR ALAKA İLE SARACAKTIR. FİLİSTİNDE vüğaile Ay İlim ve Cehalet Karşı Yazan: İBurhan Belge a K vdüsün değişen yerleri var, hiç değişmemiş yerleri var. Değişen yerler, Yahudi semtleridir. Hiç değiş miyenler, Arap mahalleleri. Daha tayyarede iken, aşağıy! kucaklıyan bir bakış, iki kes- kin tezadın karşılaştığı bir memlekete ineceğimizi anlatı- yordu. Filistin yollarının şöhreti, bizi Kahirede bulmuştu, Arabamız, as- falt cadde üzerinde yağ gibi kayar ken, bu şöhretin mübalâğel; hiç bir tarafı olmadığını anladım. İşte yalnız bu Lüd'den Kudüse giden 60 kilometrelik yolu sökerken, iki keskin tezadı maddeleşmiş bir hal- grek kapli oluyordu. Bir köy den geçiyorduk, evleri ve tarlalart Ren boyundakileri hatırlatıyordu. Beş dakika sonra bir diğerinden geclyorduk, geriliği ve fıkaralığı, gözleri tırmalıyordu. Birinde tarla | sr ve evler tel örgüler, yahut bah <e duvarları ile çevrilmişti 4 işti, Diğe- rindo hudutlar, hendeklerden ve bunların tümseğinde t de tozlanan sab- bare dizilerinden ibaretti, ( 3 ( i m K "ise böyle sardık. Ve Ku- düste #yni tezsdm daha kenif olarak devamı ettiğini gördük. Avrupa ile Asya: ilim ile cehalet: temizlik ile pislik; medeniyet ile iptidallik, kazyı karıya şdl, Aralar rında hiçbir intikal “sahası yoktu. Ön Asyanm en iyi muhafaza &- dilmiş kalelerinden biri olan Ku- düs Kalesinin içi, Arap mahallesi- dir. Kudüsün mamur Yahudi ve Hr ristiyan mahalleleri, kalenin dışın- da inkişaf etmektedir. Kalede otu- k ranların İnsani haysiyetlerini, bir | o güzel kale va bir de “Haremi Şe- rif” ile “Mescidi Aksa” kurtarmak tadır. Bunlar da olmasa, müslü- man medeniyeti, kendini müdafaa etmek imkânlarından ve delillerin den büsbütün mahrum #alacak. GE #K u var ki, Kudüşü İ d idüsün en cazip İ mn iakinin bir centil- tarafları, yine bu kalenin içinde yahut yakm civarmda olan kısımlardır. Dar sokaklar ve çar- #'lar, birbirlerine O merdivenlerle yahut üzerleri kemerli dehlizlerle geçit verir, Taban ya taş ya nemli topraktır. Dükkân, ev, çeşme, şa- dırvan hep bu yekpare tesiri yapan taş kale içinin içindedir, Sebze, ba- harat, börek ve günlük kokuları içiçe; maltızın Üzerinde köynayan nohut destisi, demirhindi. şurubu satan adam, pazarlık yaptıkça di- be giden frenk, camiden gelen Bu- haralı hacı, tespihçi, polis, araba, eşek, köpek yanyanadır. Güneşin Işiğmin ışığı, bu halvetlerin eşyası Ye insanları fzerine kurşuni ile si- un ilki prensipi,, .. yah arasmda bir ziya serper, Ço- cuk ağlar, satıcı bağırır, kadın kay Kudüse uzaktan gn eder ve bir horoz ile tiç tavuk, sokağın ortasında duran karpuz ka buğunu gagalar, “YE Y ürürsünüz, merdivenleri Gr manırsmız, duvarlara sürü» nürcesine dar sokağın içine gövde- nizi ve adımlarınızı sığdırmaya ça lışırsınız. Ferahu çikar gibi olur- sunuz. Üzerinize bir sokağın ke meri daha kapanır, keskin bir kö- sele ve sahtiyan kokusu, burun de liklerinizin şammesini ayartır. Nar gibi çarıklar, yepyeni semerler ara KANUNLAR YANKESİCİL NASIL CEZALANDIRIR? Yankesiciler, umumiyetle gayet soğukkanlı insanlardır. Size gözle gördüğüm bir hâdiseyi anlataca. Zım: Bu kıs, gece Melek sineması» nm gala müsameresinden çıkıyor- dam. Halk o kadar çoktu ki, âde- ta biribirini ezecek vaziyette idi, Bu halden istifade etmek istiyen bir yankesici, şık bir bayanım çan- tasmı açtı, elini içerisine soktu, ve içindekileri almak üzere iken, ba- yan işin farkma varıp bir çığlık ko- pardı. Yankesici gayet soğukkanlı. hılda: — Çok rica ederim, stikümet bu- men olduğunu görüyorsunuz. Ve usta hırsız ev sahibini tutar- casma: — Elim yanlışlıkla çantanıza te- sadiif etmiş, Çantanızda kendili inden açılmış, Kabahat bende mi? Kabahat, bu kalabalığın dehsetin- dedir, dedi ve bu sırada gürültüyü kapatmıya çalışın diğer bir arka- siyle beraber kuş misali ortadan kayboldu, gitti, Fakat, kadınm müracaati üzeri. ne kurnaz yankesici, bir saat son. ra yakalandı. Yankesicilerin bir çok nevileri vardır. Meselâ, pantalon cebinden çalanlar, ceket cebinden çalamaz; ceket cebinden çalanlar ise panta- Karşıya toplu bir bakış sından, bukışlarınız ip kangalları- na, at, eşek ve deve yularlarma da larak, geçersiniz. Bütün bu renk- leri ile kokuları loş bir ışığın koy» nunda kaynaşan dünya, taş evle rin, taş sokaklarm, taş duvarların, taş tavanların içindedir. Bütün Kudüs, zaten, taştandır. SENE udüste üç büyük dinin üç büyük sembolü vardır. Müs Jümanların, “Haremi Şerif” i, Hi- ristiyanların, “Kamame” kilisesi, Yahudilerin, “Ağlama” duvarı. Bu KARŞISINDA: ERİ KANUN lon cebinden çalamazlar. Böylece her birinin ihtisası vardır. İhtisas sahibi adamlardır, vesselâm! Işte polis Suçun işlendiği tarzı nazarı itibara alarak, hırsezi bulur. Tesadüfen; adliye ceza mahke- mesinde sıramı beklerken, yukarı da bahsettiğim yankesieilerin dava- sında, hazır bulundum. Ikisi de ce- x gördüler, Türk Ceza Kanunu. mun (491) inci maddesi hareketle. rine uygun görüldü. Maddenin, yan kesiciliğe ait kısmı söyle diyor: “Her kim, diğerinin taşınsbi- Jen malını rızası olmaksızın bu- lunduğu yerden faidelenmek i- çin alırsa Üç aydan bir seneye kadar hapis olunur. Hırsızlık, yankesicilik sureti ile yapılırsa, ceza altı aydan bir seneye ka- dar hapistir.,, Yankesici hapse girdi, Mahkeme kapısında davacı bayan sanki her yerde hırsız varmış zannı İle çan, tasını sıkı sıkı bastırarak, şahit si- fatı ile dinlenen polise dert yanıyor ve diyordu ki: “— Bundan sonra yanımda pa- ra mı taşımak! Bankaların işi ne? Bari, hem de faiz alırım.,, p İsmail Kemal Elbir (stanbul Barosunda Avukat) üç büyük dinin bir zamanlar getir. miş olduğu yüksek insan idealini, Kudüste bulamazamız Bulacağı nız şey, bu üç sembolün kapıların- da ve civarlarmda yapılan, din ti- careti yahut politika mücadelesi. dir. Bu bahse, ayrı bir yazımızda temas edeceğiz. Çünkü bu din tica- reti, yalnız Kudüse inhisar etmez. Bütün Filistin, bu ticaretin çarşısı» dır, A KA > v K udüs, hele yeni semtleri, kusursuz caddeleri, büyük otelleri ve müesseseleri ile, ufak bir Avrupa şehrinden farksızdır. Yollarm ve meydanların seyrüse- feri, mükemmel yoluna konmuştur, Otomobiller için teknik talimatm yüzde 100 tatbik edildiği yer, bü- tün Ön Asyada yalnız Filistin, Fi- listinde de en az kaza yaptıran şe- hir, Kudüstür, Filistin yollarında motosikletli devriyeler gezer. Bunların vazifesi, otomobillerin gidiş gelişini kontrol etmektir. Buna rağmen, talimatın dışma çıkanlar vardır. Yolda dev- riye olduğunu, şoförler biribirleri- ne haber veriyorlar, Gündüzün lâmba yakıyorlar, geceleyin lâmba larını söndürüyorlar. Fakat Kudüs, eğlenilecek bir şe- hir değildir. Birkaç sinema ve kah vesinden başka hiçbir şey yoktur. Yahudi - Arap düşmanlığı, bir ke- re, gece çıkışları âdetini kaldırmış, Bundan başka, hangi dinden olur- sa olsun, herkes, ya sofudur yahut sofu gözüküyor. İİ vrupa kahvesi” diye bir yere uğradım, Kötü bir jazz vardı, Basitleştirilmiş bir Vi- yana kahvesi, İki türlü müşterisi var: Yahudiler, İngilizler. Ne on- Tarda, ne bunlarda neşe var. Bir kahkaha duyulmadan, kapanma sa sti geliyor ve herkes evine gidiyor. Yahudi çiftleri bazan kalkıp dan- #ediyorlar. Gayet fena dansediyor- lar, Yahudiler, ibranice konuşuyor- lar, Çünkü dünyanın her tarafın- dan gelenlere bir tek dil konuş- turmak lâzım. Bu da, ıbranice, Sio nistin milli dili, Bu bahse de son- ra geleceğiz. Okuyucu Bir Misli Fark Var Ihracat işlerile uğraşan bir komlis- Yancu olduğum için, bir çok vapur a- centelerile iş görmek mecburiyetin- deyimdir. Son günlerde Port Sajd'e mal gön- dermem icap etti. Oraya uğrayan va- purların acentelerini aradım. Nihayet birisini buldum, Acente sahibile ilk görüşlüşmüzde, malm tonunun, Port Said'e ancak 23 liraya götürülebile- ceği cevabını aldım. Bu pek pahalıy- İdi. O gün uyuşamadık. Ertesi günü Jayni acenteye yeniden başvurdum. | Bu sefer de beher tonunun ancak 30 raya gönderilebileceği cevabını al- dım. Artık hiçbir çare kalmamış ol- duğunu aklım kesmişti. Çar naçar kabul etmek zorunda kaldım. Malın bir Rus vapuru ile Port Sald'e gide- ceğini öğrendiğim için, bu vapurun hususi acentesi bulunup bulunmadı. i ğmı tahkik etmek İstedim. Acenteyi | Suldum ve sanki malı onlara verecek- miş gibi fiyat istedim. Acente benden Port Said'e kadar dizbarko ücreti o- larak ton başına 18 Jira istedi. Bu sırada, içeriye ansızın benden 80 lira istemiş olan acentenin sahibi girdi. Iki acente sahibi bir hayli atıp tut- tular, sayıştılar, sövüştüler, Nihayet te hakiki Rus acentesi, benim önce, başkasile işe girişmiş olduğumu ve binsenaleyh benimle muamele ya- pamıyacağını söyliyerek beni başm- dan savdı, Rica ederim söyleyiniz. Buna eşki- yalıktan başka bir ad verilehilir mi? va SANAT KÖŞESİ: Kart Postal! İ Seslerin plâk albümlerinde sahife, leştiği, yedi gökleri haraca keserek duğu bir devirde, birin milyarlara bölündüğü bir asırdayız. * Bütün dünya müzelerindeki şahe serler, kopyeleri, fotoğrafları, renkli veya renksiz baskularile binleres nüs- ha halinde teksir ediyor. Bugün tek» sir sayesinde Jokondun, veya Grela Garbonun elâ gözlerine, Venüsün dolgun büstlerine yalnız birkaç bah- tiyar değil, bütün dünya ayni zaman- da hayran olabiliyor. Niyagara şelâlesi bile artık yalnız kendisi veya zengin birkaç seyircisi için akmıyor. Elektrik, koca selâleyi, goktan bütün uğultusu ile göklere kal dırmış. Bugün yeryüzünde kaç tane kuvvetli radyo cihazı varsa o kadar Niyagarna şelâlesi var, Güzel sesler, güzel sözler, radyo ve gramofon adetlerile zarbedildiği gibi bugün mükemmel röprodüksiyonlar, yani renkli veya renksiz baskılar sür yesinde renkler ve çizgiler de teksir. ediliyor. — Insan gözüne taş çıkartan adese, ler bütün dünya müzelerini adım 4 dım dolaşarak asırlardan asırlara mi- ras kalan sanat zenginliklerini tesbit ve teksir ederek her tarafa yayıyors lar. Gerçi renkli baskılardan orijinalin ayni olmasını beklemek henüz müm- kün değildir. Fakat şurası da mw hakkak ki plâk, sahibinin sesine ne kadar sadık ise röprodüksiyonlar d& asıllarma o kadar benzerler. Bu Töp- rodüksiyonların en küçüğü bildiğimiz İ kart postal boyundadır. Fakat met- İleketimizin her tarafma yayılan kart» postallarla onlar arasında büyüklük” lerinden başka hiç bir alâka yoktur. Bizde bütün resim meraklılarına müs zelik yapan kart postallar dünyanm en bayağı, ve en zavallı ellerinden çık muş silik, münasız gölgelerdir. Ve biz resim sahasındaki bütün zevksizliğimi dbukart postallars borçluyuzdur. Son zamaalarda “artist kartları” ile tallardan başka memleketimizde re sim heveskârlarımın başvuracakları yol yoktur. Ve bu yol yolların en çık mazıdır, Hakiki resim sevgisinin mem leketimizde yayılabilmesini hâlâ bu kartların elinde bırakmamız hakika- ten hazin olur, Memleketimizin her tarafma en w fak ilk mekteplerimizden tutun da tâ Universite salonlarınıza kâdar meşhur tablolardan büyük mikyasta meselâ 40 x 60 santimetre ebadında alınmış mükemmel renkli veya renk» siz röprodüksiyonlar asmak ve böyle, likle her yerde karşımıza çıkacak 0- lan bu şaheserlerle gözlerimizi terbi. ye etmek, bizim için çok hayırlı olur, Duvarlarımız daha ne kadar filmler. den bir damla renk, veya takvimler. deki öksürük ilâcı reklâmlarından bir kaç çizgi dilenip duracak? Cocukları- mız daha ne kadar zaman adı sanı belli olmıyan iğrenç kart postallardan resim zevki alacak ? Bedri Rahmi ——— 18 lira ile 80 lira arasındaki fark han gi sebeple muhik gösterilebilir? Bu vaziyet karşısında biz komisyoncular ne yapalım? Gümrük komisyoncusu Rifat (183) . Bir İş yerinde Öğle Tatili Meselesi Şehrimizdeki tütün depolarından lunduğu mücssesede işçilere kanunun emrettiği şekilde öğle tatili verilme. diğinden bahseden bir mektup gön. dermiştir..Bu okuyucumuz mektubun ida diyor ki: “— Hergün sanat 12 de iş paydomu yapıyoruz. Iş Kanunu mucibinee her ması lâzımdır. j Fakat, bu müessese bizi bir saatlik istirahatten ve yemek p aydosunda mahrum ediyor. Saat bire yirmi kala, yoruz. O kadar ki, yemekhanede yes | meklerini yiyen işçiler zorla ve teh- ditle kaldırılıyorlar, derhal iş yap. mak mecburiyetinde bırakılıyorlar, | Bu hareketin kanuna tamamen ayki. ri olduğunu biliyoruz. Alâkadar iş dsiresinin nazarı dikkatini gelmenizi rica ederiz.,, TAN: Eğer vaziyet, olkuyüs | cumuzun bildirdiği gibiiseiş dairesinin bu noktayı ehemmi. yetle tetkik edeceğine şüphemiz. yoktur. Mektubu gönderen kari, Imiz, adı geçen iş yerinin adresk. ni de bize bildirmiştir. Kutuplardan kutuplara mekik dekü- bir kat daha bayağılaşan bu kart pos” birisinde çalışan bir okayucumuz, bu- iş yerinde bir saatlik öğle tatili yapıl. tekrar işe başlamıya mecbur edilie

Bu sayıdan diğer sayfalar: