10 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

10 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sürekli Hikâye: 6 MİKİ Elinde bir balon tutan ilk şahit derdini anlatmıya başladı: — Biz birçok kedi arkadaş bir duvarın tepesinde duruyorduk. Bu zorba köpek yanımıza geldi. Ne- dense öbür arkadaşlarıma pek bak madı. Hemen beni kovalamaya baş Yadı. Galiba şişman olduğum için Hüki, ben onlardan daha çok gözüne çarptım. Beni kovalaya kovalaya kocaman yıkık bir duvar altına kıs türdr. Kendi çekilip gitti. Ben kore kudan orada kımıldamadan durur- ken duvar büsbütün yıkıldız beni ezdi, yamyasat yaptı, Şişko kedi bunları söyler söy- emer, arkasını dön Füyerek sahneden çıktı. Döner dön mez yamyassı olmuştu. Duvara vu ran gölgesi ile elindeki balon bile kâğıt gibi yamyasar kesilmişti. O) çikmen mahkeme salonunda Ki bütün kedi hayaletleri bep bir- den "Fin-Fin,e doğru bağırışıp ça- gırışmaya başladılar, Zavallı köpek boşuna bu işte bir kabahati olma” diğını anlatmak istiyordu: — Ben bu şişkoyu kovaladım asma duvarı yıkan ben değilim. Duvarın yanımda durmasını da ben söylemedim. Ken onun arkasından koştum, koştum yoruldum. Çeki: Vip evime gittim. O, ora ken duvar yakılmış, o da ezilmiş, bunda Fin-Pin beyhüde yere gile yet- üğü kadar havlayıp derüini dökü. yordu, Onu kim dinler durur. İLE KÖPEĞİ Tir? Şişman kediyi gördüklerinden beri kedilerin kafası büsbütün kı- zışmıştı. Ellerinden gelse Fin-Fini orada haklıyacaklardı. Müddelumumi de her zamandan daha, hiddetli idi. Yüzü büsbütün korkunç bir hal almıştı. Ayağa kalktı, Fin-Fine doğru dönüp: — Sus haln köpek, sana ne ağır | cezalar lizem. Yaptıkların yetmi- yor mu da, hâlâ kendini suçsuz çı. karmak istiyorsun7, diye bağırdı. Tavallı Fin-Fin korkudan susuver- k O zaman Mildâelumumi hakem lan kedilere döndü : — Nk şahidi görüp, dinledimz. imdi de ikinci şahidin bu zâlim Öpek için anlatacaklarını dinliye- eksiniz. dedi, Havada yığın yığın duman ve a- göründü. Birçok şimşekler çak « Ne oluyordu, fırtına mi, yangın un vardı? Pin.Pin şaşırmp kalmıştı, Hayır ne fırtına vardı, ne de yan gin. İkinci şahit geliyordu. Geldi ge- di, nihayet mahkeme salonunun vr tasında durdu. O görününce Müddeiumumi Fin. Pine: — Şu zavı bak ta, cezayı hakkedip etmediğini söyle, diye hay- A İkinci şahit ihtiyar ma ihtiyar bir kediydi. 1 kırdı. Buna karşı Fin-Fin ne diye- bilirdi. Oturduğu yerde büzüldü, büzüldü, bir köyeciğe çekildi. den gelen başka ne vardı zavallı nan... İkinci şahit uzun bir koltuğa o- turmuş, ihtiyar mı ibtiyar bir ke- diydi, Yanımda da kedi ytizlü bir uşak vardı. İhtiyar kedinin basına gelenleri © anlatmıya başladı: ediler, bakmız bu za- dı: — Bu kı ığma tutuldu. Aklını kaybetti, N: zaman bir köpeğin havladığını duy 83 arka arkaya tam bir düzüne nö bet geçirir. Hep bu hain köpeğ yüzünden, Bütün kediler bu sözleri pek be #endiler, Ilik çaldılar, haykırdılar Mahkeme salonu gürültüden yıkı- lacak gibi oluyordu. Bu bağırışmı lara FinFin de uluyup ağlamasile katılıyordu; — Yalan, hepsi yalan! Ben.. bu... ke... ke... kediyi şimdiye ka dar hiç görmedim, Hem ben kuduz hastalığınm ne olduğunu bilmiyo- rum ki onu da hasta edeyim. Zavallı Fin-Fin istediği kadar u- Yusun, bağırsın. Kim dinler? Mah. kemede ne kadar kedi varsa hepsi onun cezalandırılması için bağırıp çağırıyordu. Gürültü biraz kesilin- €e uşak yine söze başladı: — Eğer bu zavallnnı bir köpek havlaması duyar duymaz nöbet ge- girdiğine inanmıyorsanız, işte bu- Yarun, görün! Hemen yanında duran lâstikten yapılmış bir köpeği dinleyicilere doğru uzattı, ellerile karnı sıktı. Oyuncak köpekten tıpkı sahlef bir köpeğin ulumasma (benziyen bir ses çıktı, Zavallı FinFin kendi kendine — Şu şahit nöbele batulmasa ğın sözü yalana çıksa ne 0- hür? diyip duruyordu, Amma nafile... Lâstik köpeği ulumasını duyar duymaz koltuğun da ölü gibi uzanan ihtiyar kediye #anki birden bire can geldi. Yerin den fırlayıp kendini oradan oraya 'TANm Çocuk tlâvesi FİN - FİN atmaya başladı. Başının etrafında #imşek gibi bir ışık peyda oldu. O- radan oraya atıldıkça ağımdan kö diyordu. Hasta kedi bir çalıyor, bir yanden da yle miyavlayıp feryat © Bu, görülecek birşeydi. Mahke- me salonunda, bir curcuna, bir ki- k hale gelmişti. Son kuvve: tini toplayıp: — İmdat, Miki imdat, beni kur- tar! diye haviadı. Fakat hiç bir cevap alamadı. Mi- ki de imdadıma yetişmiyordu. Acaba ona hiç mi yardım eden bultmmsvaesktı? Bakalım, zavallı Fin - Fini kur. tarmıya gelen olacak mı? Onu da gelecek hafta okuyacaksınız... (Arkası var) —TAN— ÇOCUK KLÜBÜ isi: Bu saat İngilterede yapılmıştır. Afrikaya, yollanacsktır. Büyüklüğü. nli anlatayım: Yelkovanının (daki- kaları gösteren büyük iğnenin) uzun luğu beş metreyi geçmektedir. Akre- binin (saatleri gösteren küçük iğne- nin) uzunluğu da dört metre 40 san- tümetredir. Saatlerin yazılı olduğu yuvarlak yeri (kadran) m kutru (ortasından, geçip bir kenarından öbür kenarma giden çizgisi) dokuz metre uzunluk. tadır, Saatin biçimi yamıyassıdır. Mu kavvadan kesilmiş bir daire gibi. Tabii o kadar incecik olamaz ümma Bildiğimiz saatler gibi arkası filin yoktur. Tamamiyle yassıdır. Acaba bu koskoca, yamyassı saat Afrikada neye yarayacak? Onu Afrikanın İngilizlerin olan tarafında bir uçak meydanma götü Tüp toprağın üstüne yatıracaklar. U- çaklar yukarıdan geçerken saatin kaç olduğunu görmek isterlerse be- men “pilot” aşağı doğru bakacak. Bu #nat 1000 metre yükseklikten bile görülebiliyormuş. Şu halde saati gör mek için uçağın zahmet edip aşağı- Ya inmesine bile lüzüm kalmıyacak. ifTE BUN BİLMİYORDU. BUNE, — Hayvanların devi, yani şaşılacak kadar irisi olur da çiçeklerin olmaz mı? İşte size dünyanm en büyük çiçe- ği Bu çicek Filipin ndalarmda bir nebatat bilgini tarafından bulunmuş. tur. Yerliler onu tâ eskldenberi bi. lirler amma eenebiler yeni öğrenmiş lerdir. Bu dev çiçeği beş yapraklıdır. He- hemen bir yuvarlak biçiminde dir. Bu yuvarlağın kutru (yani tam ortasından geçip yuvarlağı ikiye bö- len çizgi) liç buçuk metre uzunlukta dır. Demek aşağı yukarı iki adam bo yunda, Yerliler buna -bolo,, adını vermiş: | lerdir. Bolo hiçbir zaman tek bulun maz. Dalma birçoğu birarada bir de- met halinde olur. Bu demet “50. metre murabbaz bir yeri kaplayabi.| lir. Bazan bir tanecik bolo on kilo a- Harlığı bulur, EEE Kn Maymun ressamlığa heves etmiş. ma onları bir türlü göremiyor. Ka: Grp gizlenmişler. Resme dikkatle bakarsanız. res. Sum maymunun araştırdığı keçi Öğretmen — Bana en iyi ve en sade yaşamayı tarif ediniz haka- yim. Talebe — En güzel'bir otele Tam yakaya takılacak, vazoya ko- nulacak çiçek değil Bip, bir şey Hizm oluncn yanındaki düğmeye basivermek. Don Kişotla uşağı Şanso yeniden dünyaya gelmişlerdi. Beygirlerini de yanlarma alarak bir sinemaya girdiler. Filmde bir çöl kızı ata binmiş ka- gryordu. Arkadaşların resmini çizecek am- Kürü, atı, koyunu ve tavşanı bi bilirsiniz. Beşini de bulunca, üstlerini erek. bu Hemi iel S0 Hepsini bulmuş olanlar arasında kura gekecek kazananları güzel hediyeler Akıllı İmiş Müşteri — Ben sana yalnız fo- tinlerimi Boya dedim. Bağları bağla demedim ki.. Boyacı — Çok acele işim var, ça» buk ol demediniz mi? Ben de size yardım olsun diye bağlarını da bağ Tayıverdim. .. Fakat arkasından çöl baydudu koşa koşu geldi. Hiç Don Kişot böyle geye dayanır mı? Bunun şaka olduğunu anlamadı. Kulıcanı çektiği polisler Sinemanın ne olduğunu bilmiyer zayallıyı hapse attılar mami —

Bu sayıdan diğer sayfalar: