18 Ağustos 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

18 Ağustos 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN Mahkerrmnelerde Iki Tehdit Suçlusu Bir Otel Sahibinden 800 Lira Sızdırdılar Suçlular, Bir Kadını Öldürmek İçin Davacınin , Para Vadettiğini İddia Ediyorlar m öğleden sonra müddeiu- | vaffak olmuştur. Abbas hâdiseyi göy- İsmail oğlu İlyas, Osman oğlu Abbas adlı iki tehdit suçlusu vermişti. Akşam geç vakit birinci sor- gu hâkimi tarafından tevkif edilen 'bu iki suçlunun şikâyetçisi Bristol o- telinin sahibi Bay Ömer Lütfidir. Hâ- disenin bütün tafsilâtı şudur: $' Tehditmeklubu * F Tiyasla Abbas iki gün evvel Bristol galibi Omer Lütfiye müşterek bir mektup yazarak 800 lira istemişler, verilmediği takdirde de kendisini öl- düreceklerini bildirmişlerdir. Ömer TütfI bunlara müsaj ve parayı Tepebaşımda vereceğini söy demiştir, Ömer LAtfi, tehditçilere randevu wermekis beraber polise de müracaat etmiş ve bir cürmü meşhut hazırlan- mıştır. Dün öğleden sonra Ömer Lât- fi, Tepebaşı tramvay durak yerine gelmiş ve Abbasla buluşmuştur. Ab- basa 400 Tira vermiştir. Abbas: — Bu benim hissemdir. İlyasm hissesini de ver, demiş ve geri kalan dört yüz llranm da verilmesinde 15- yar etmiştir. O sirada Ilyas ta oraya gelmiş, Ömer Lütfi ona da 400 lira vermiştir. Paralar hep ellişer Hralrie- tır.Hepsinin de numaraları polis tara İından alınmıştır. İki arkadaş para- Jarı sayıp cizdanlarma yerleştirirler. ken o civarda bekliyen polisler hemen kendilerini yakalamışlardır. Suçlular hâdiseyi nasıl i. anlatıyorlar? 1 Suçlulardan Ilyas, kendisini şöyle müdafaa etmiştir: *<—- Ben Omer Lütfinin yanında ye- di senedenberi kahvecilik yapıyorum. Bir gün bana tanıdığı ve yüz bulama- dığı bir kadı öldürmek için teklifte bulungu, Ben bunu yapamıyacağımı, #skat bunu yapacak bir hemşeri tov- Biye edebileceğimi söyledim ve Abba- Bi ds tanıttım. Abbas Omer Lütfi ile pazarlığa gi- rişti. 1200 liraya kadını yaralıyacak- tı ve yaraladı da Ömer Lütfi şimdiye .kadar bize ancak 300 lira verdi. Mü- tebaki 800 lirayı vermiyordu. Biz ken disinden bunu istedik ve aldık. Yok- Bt tehdit etmiş değiliz. Kıymamış, fakat yaralamış Din bir muharririmiz tevkif edil- dikten sonra suçlularla görüşmiye mu Erden idare lambasının logluğu kesildi. Vergici cevap vermiş | İ de tevkif ettirmiştir. Je anlatmıştır: — Ben tehdit etmedim. Iş Ömer Lüâtfinin iddia ettiği gibi değildir. Ken disinden bıçağımın hakkını istedim. Ömer Lütfi, bir gün beni çağırdı. AL man tebaasından Tobe Firidman is- minde bir kadını öldürmemi teklif| etti. Ben: | — Cana kıymam, fakat yaralarım, dedim. O bana: — O halde yüzünde sabit bir iz br rakacak bir yara aç, dedi, ben geçen- lerde Tobe Firidmun bir otururken yanma gittim ve jiletle yü. zlinli parçaladırı. Bu iş için de ken. | disinden 1200 bira alacaktım. Yara. | ladıktan sonra kaçtım. Yakalanma- ım. Banâ iç, beş defa 400 lira verdi. uu sırada bana burada durma Trab- zona kaç diyordu. Ben polise yakalandım. Müddelumu miliğe verildik. Yakmda muhakeme- | miz de vardır, Ömer Lütfinin yaralat tığı kadın bir değildir. Beş, altı kişi bu şekilde yaralanmıştır. Ben müte- baki 800 liramı İstedim. O vermiyor. du. İşte hâdise budur. Müddeiumumilik, suçluların müda- fanlarını varit görmediği için İkizini Sabıkalı Bir Kadın Mahküm Oldu Hayriye isminde sabıkalı bir kadın muhtelif zamanlarda tam bir düzüne adam dolandırdığı için tevgir edil - mişti, Asliye dördünel ceza mahke - Yoldan Geçerken * Sövmüş - Mütecaviz Kadın Sabıkalı Olduğunda Israr Ediyor Istanbul Kız Tisesi 11 inci sınıf ta- lebesinden Bayan Fatma, dün sabah mektebe olgunluk İmtihanı vermiye giderken bir tecavüze uğrataıstır. Hü: dise şudur: ! Konışularından OBayan Hikmet, Fatmayı sokakta görünce kafasmı pencereden çıkarmış ve avazı yettiği kader bağırmış: — Siz dün gece kocamı zaptettiniz, beni tımarhaneye sokac: niz. Ustelik birçok fena lâflar da söyle. miştir. Fatma, bu hakaretlere kula- ğı tıkamış ve hiç cevap vermiyerek doğruca polise gitmiş! Polis, dün Hikmeti meşhut suçlar müddeiur gelirmiş ve biraz sonra du Sultanah- m4 üçüncü ceza hâkimitin önüne Çı suçlu olarak | karılmıştır. Hikmet, kendisini şöyle müdafaa et- miştir: — Bay rels, ben sabıkalı bir kadr. Dim, Bunların yüzünden tımarhaneye bile girdim, çıktım. Fakat sövmedim. Hâkim Kâmil, evrakı tetkik etmiş- tir. Müddeismumilik suçlunun $a kasmı tetkik ettirmiş ve b tır. Halbuki suçlu, sabık: İda ısrar etmiş, hattâ k küm eden mahkemenin bile ad miş Ara sıra gözlerini açarak da- vacıyı süzen Hikmetin akli vaziy den de şüphe edilmiştir. Hâkim, sa- bikasının tekrar tahkiki için muha- kemeyi talik etmişti matiküm etti, 1 Ay GORE gündenberi mevkuf“ bülühduğu çin mesi, dün Heyriyenin muhakemesini eza müddetini bitirmişti, Derhal tah e edildi, Istanbul Belediyesinden; Akşamları saat 18 ile 20 arasında Karaköy köprüsi üze rinde seyrüsefer kesafeti azami haddini bulmakta ve bu yüz- den geliş, gidiş büyük müşkülâta uğramakta olduğundan bunu mümkün mertebe azaltmak için hareketleri ağır ve ma- nevra kabiliyetleri az olan boş veya dolu hayvanlı yük ara- balarile yüklü, yüksüz hayvanların saat 18 den 20 ye kadar köprüden geçmesi Daimi Encümenin 16/81937 T.li toplan- tısındaki kararla yasak edilmiştir. Bu yasak ilân tarihinden üç gün sonra 22/8/1937 tarihin- den itibaren tatbik edilecektir. İlân olunur. içinde kıpkırmızı karanlık sokağa çıkıp köşeyi dön- n- | bir resif | Geçenlerde Amerikada Harvard ra- sathanesinin haber verdiği yeni kuy- ruklu yıldız, on gün kadar önce İz- mirden de görülmüştü. Musat âle- minde hayli geniş bir alâka ile kar- şılanan bu yeni kuyruklu yıldızdan Amerika gazeteleri Finsler adıyla bahaediyorlar Bu Finsler kuyruklusu Istenbul semalarında da görülmiye başlamış- tır. Üniversite rasafanesi beş gece- denberi semada araştırma yapıyordu. Nihayet dün akşam yıldız, çok mü. /9ait bir vaziyette ve tam olarak gö- rülmüş ve fotoğrafisi de tesbit edil . İmiştir. Bu fotoğraf, dün çok muvaffak olarak (o hazırlanmış ve Pragda Obülunan üniversitemizin eski o astronomi ordinasyüs pro- fesörü B. Freundliche gönderilmiştir. Universite astronomi doçentleri Ba İyan Nüzhet ile Her Obissberz, Bresa- jısu'daki Beynelmilel Astronomi kon- gresine gitmiş olduklarından burada- Bügün memleketimizâeki teleskop- ların en bilyüğü ve dünyanın en mo- dern vasıtalarile kurulmuş olan U - | versite rasatanesindeki teleskopla tes İ bit edildiğine göre, yeni kuyruklu yıl dız halen “Dübbüekber,, burcunun ve İpsilon yıldızmn civarından geçerek uzaklaşmaktadır. Bu akşam kuyruklu yıldızı gör mek istiyen İstanbullular şöyle hare- ket etmelidir: Seat 21 de evvelâ gi- mal istikametini tayin etmeli, ondan İsonra biraz garpte devrilmiş bir san- dalye veya büyük bir kepçe halinde görünmekte olan yedi yıldızdan mü- rekkep “Dübbüekker,, burcunu bul malıdır. Bu yıldızlar parlak olduklar için burç derhal bulunabilir. Dübbilekberin sağında ve yıldıza anların sol tarafında, az aşağıda Yeni kuyruklu yıldızın semada mevküni gösteren kroki Ki rasatı, başasistan Bayan Pişmiş! YE F -1937 Kuyruklu Yıldızı 18.8-937 —. TOPLANTILAR Yeni Yıldız Semamızda e Pert © Görülmiye Başladı İngiliz Sefiri Dans Şampiyon” Bir, iki gün e ünde Ingiliz fükarnst mel balo verilmiştir. Bu baloda HÜ 54 lü müsabakalar vardr, Biri © çi getmek müsabakası idi. BütÜN zl seçmeden geçildikten son“ müsabaka, Ingiltere sefiri Generel konsolosunun b: kil ettiği çiftle Çekoslovak “iy kâtiplerinden birile genç Dİ dan mürekkep çift arasınö? N tır, Neticede İsveç sefiresi, ri İ sefiri ve diğerlerinden mü: kuyruklu yıldız bulanık bir ışık ha- linde tefrik olunabilmektedir. Finsler kuyruklu yıldızı, birkaç gece görülemiyecek, gündüz vakti kuvvetli teles- koplarla rasat edilebilecektir. Yıldız nasıl görülmüştü? Finsler yıldızına “F — 1937” yıl dızı adr verilmiştir. Ilk defa olarak bundan bir ay önce Fibsler adlı bir! Alman rasatçısı tarafından görülmüş tür. Birkaç gün evvel de dünyamıza 81 milyon 926 bin kilometre mesa. fede bulunduğu hesap edilmiştir. Şimdilik Şimal Kutbu havalisinden daha iyi görünmekte olan yeni ku rukluyıldız, süratle hattristiva seması na inecek,30 ağustosta Bakireler bur cunda görüncesk ve o akşam saat o- na doğru bu burçlarla beraber gözden kaybolacak, sonra göğün aksi tara- finda bah yıldızı olarak tekrar kendini gösterecektir, 900 kuyruklu yıldız Şimdiye kadar dünya rasatçılerı ta ruklu yıldızların sayısı 900 dür. Bun ların arz için tehlikelisi 1911 de görü nen Halley kuyruklu yıldız! olmuş tur, Biraz yaşlı olanların hatırlarm- dadır, o sırada bu yıldız dünyaya | arparak kıyamet kopacağı bir çok âlimlerce iddia edilmiş, milyonlarca insan âkıbetlerini merak ve korku ile bekleyip durmuşlardı. Filbakika bu korku pek boş olmuruştır. 1911 yna- yısının 18 inci günü arz ve Halley kuyruklu yıldızı biribirine pek yak- laşmış ve fen kitaplarının tesbit et- tiğine göre, arz, Halley kuyruklu yıl- dızının kuyruk kısmının bitiminden geçmiştir. Fakat kuyruk kısmı kesif olmadı. Zından arza ve İnsanlara bir fenalık olmamış ve bu ciddi tehlike böylece ri heyeti eski nesle birine görmüş ve İngiltere sefiri dans şampiyonu olmuştur. ISVEÇ SEFAR JAPONCA DERSİ Isveç sefiri ile ailesi perili nü mezunen memleketlerine lerdir. Dün sefarette bir. ved? Ti vermişlerdir. Bu çayda bulun muharririmz: İsveç sefiri? beriden konuşmak fırsatın, “yg tur, Sefir, büyük bir gayreti Sağ! ca öğrenmektedir. Şimdil e yilk merakı, türkçe ile japon. sında müşterek olan keli etmektir. Şimdiye kadar bulduğu bunlardır: o 4 ır! Kara (japonca koro), bAY yay ” ponca hay), iyi (japonca ME) (katai), koyu (koy), yakmak giti Citta). ; ————— Evlenme Töreni : Mütekalt Miralay Rüşeni A zı Müzeyyen'le mütcahhıld V Sund'ın evlenme törenleri akşamları Tokatlıyan sali &€ Büyük Önder'in ve Bsyan biha Gökçen, Saraçoğlu ŞU vat Abbas, Recep Zühti Ru yaf, Falih, Rıfkı, Polis MÜGE sek zevatın iüğirlarile yaf Yeni evlilere saadetler dile! oi YENİ NEŞRİYAT ği EDEBİYAT LOĞAT Bay Tahir Olgun, edebiya”” kullanılnış olan eski ve Y edebiyat gekiilerini, astıla lari ve izah eden faydalı bir e8© gf miştir. Bütün bu tarif ve “ £ lügatlerde olduğu gibi tasnif Vey zim edilmiş kelimeler sıras? gi miş bulunması, eserden dabi? hikla istifadeyi temin eylerii? al debiyat lügati, yalnız edebi uğraşanlarm değil, edebiyat Sag ri sı gençlerin de.okumaları savuşturulmuştur. karşı koyabilir? Jamlarma çavuşu mebusun sözüne kul len bir eserdir. 4 lak a” dü. Sonra ikisi arka sokaklardan debboyun bahçe tarafına geldiler, Bekir orada bekliyordu. Yolda te- pelerin arasında iri ve yuvarlak bir fener gibi asılan ay, batmak üzere, mail Işığı altıriğa kısraklarm göl geleri üzayor ve Bekirin dudaklarından düşmiyen ci , garası vakit vakit parıldıyordu. , z — Bekir! Buyur. Hâzir mı? / — Hazır. — Birşey eksik değil ya?. — Hayır Beyim! , kisi do kısraklara bindiler ve başı açıkta binecekti, Onu değirme: altında bekliyecekler. On dakika sonra Refik te «- gık Eşkinle kavuştu. Uç atlı, yokuşta gâh ay ışığı al- ında gümüş bir yay gibi parlıyan kavisleri, gâh sim siyah bir ok gibi çıkiveren dönemeçleri Üzerinden süratle tırmanmaya başladılar, Havanın sıcaklığı, hızlı yürüyen hayvanların üstünde bile hissolunu- yordu, Yokuşu yarım saatte tırmandılar, Koşu yeri- ne geldikleri vakit, bir buçuk saatlik yokuşun atla“ ra verdiği yorgunluğu solutmak için on dakika dur- Guler, Erden eğerin üzerinde dönerek aşağıda du- ran kasabaya baktı, Ay batmış, derin ve nlfuz edil- mez bir karanlık her tarafa hâkim olmuştu. Kasa- banın ışıkları, dallara konmuş fosforlu Mayıs bötek- leri gibi titreşerek unzklardan parlıyordu, Refik, Er- denin -çini çekliğinin farkında oldu. Şiirin ve şiira- ne düşüncelerin sırası değildi. — Yolcu yolunda gerek, dedi. Haydi bakalım. U- gurlar olsun Erden! Uğurlar olsun Bekir Ağa! Uç hayvan kuyrukları dikmiş, kulakları kasmış, iki kilometreden fazla süren koşu çayırının düz ç0- sesinde siratliye kalktılar. Gayet ince ve oldukça serin bir rüzgâr yüzüne vurdukça, Erden, rüyadan uyananlara mahsus bir yenilik hissediyordu. Şu iki şaatlik zaman, geçen hâdiseler, ona bir rüya gibi, Battâ biraz da kâbusa benzer bir halde gelmişti. Yamaçların görünmiyen kovuklarındân gâh çakal- larm sadusı, heyulâlar sıralayan ağaç dallarmdan, gâh ürkütülmüş bir kara tavuğun acı feryadı işitili- yordu, Ve onlar kıvrılan, uzayan inişleyen yollarda açık süratli gidiyorlardı. Kafesten Uçan Kuş Hâdiseler, aşağı yukarı yüzbaşının tahmini gibi geçiyordu. Vergici sahura kadar dışarıda kaldığı hal de yalnız bir aralık mal müdürü Erdeni sordu. Vergi ci kayıtsız ve habersiz: — Demin binbaşınm iftarında beraberdik. Sonra ben klübe gittim. Bilmem nerede... Diye cevap verdi. Bundan başka kimse birşey sormadı, Ve kimse de bu havadise ait bir bilgi ol- duğunu sezmedi, Halbuki bu saatler içinde jander- ma çâvuşu, komiser muavini Erdeni birçok yerler. de aramışlar ve nihayet saat beşe doğru evine git- mişlerdi. Evden aldıkları haber şu idi: — Mtardan sonra çiftliğe gitti — Hangi çiftliğe? Gİ, a an ay ii — Pek bildirmedi amma, galiba yukarı çiftliğe 0- lacak. Gündüzden oradaki işler için konuşmuştu. Zabıta memurları, bütün gece, hükümetteki kay- makamlık odasından dışarı çıkmıyan kadıya aldık- larmı lar, — Çiftliğe gittiğine emin misiniz? — Her yerde aradık efendim. Evinden de öyle söylediler. Kadı sakalını kaşıdıktan sonra: , | — Süvari jandarmamız var mi7 İ — Iki kişi var, Otekiler hizmette, © — Bunların sadaketinden emin misiniz? Gayet mühim bir mesele var. Devlet işi, Maazallah bir şa Şırma, adamı astırır. — Sadıktırlar efendim, — Pekâlâ, Onlara sıkı talimat vereceksin. Kim- seye birşey söylemeden yukarı çiftliğe hemen şimdi gidecekler, Eğer mektepli Erden orada ise, ses çıkar- madan bekliyecekler. Ne vakit oradan hareket eder- se arkasmı takip etsinler. Buraya geliyorsa “ne'âlâ, yoo, baska bir yol tutarsa © zaman yaklaşıp önce kendisini yumuşaklıkla merkeze çağıracaklar, Şeyet aksilik ederse... Kadı yine susup düşünmiye başladı. Vakanm ku- lağına çıtlatılması üzerine hafifçe topallıyarak ora» ya gelen mebus söze kürişti: — Aksilik ne demek? Hükümet kuvvetine kim yarak müphem bir sual ortaya at çare — Şayet yalnız değil de yanmda adamlar! v a ne yapamlar efendim? Kadı büsbütün afalladı, O bunu düşünemenii.. Oyle ya, İftardan sonra yola çıkan Erden elini * e i nu sallıyarak çarsıya gelir gibi yapayalnız gi caktı, Mebusa baktı, Sanki : i — Beni bu berzahtan çıkar. tarak Demek istiyordu. Dünbelek ortaya bir söz 8 işi büsbütün bulandırdı. > — Onun böyle ansızm ortadan kaybolması e. Bı istikrap! Bulamadı bulamadı da gece Yeri” girliğe gitti. Ortalık asker kaçakları, ipsiz sapi la dolu. Bunda bir ser görmüyor musunuz Efendi “ retleri? w Hoprala! Kadı eteklerini dizlerini altına çağ | yarak doğruldu. Oksürdü, yutkundu, nihayet © olmak üzere: — Evet, olabilir. Firarı da muhtemeldir. nereden malümatı olabilir? Telgrafın şifresi” kendim açtım. Açmasam bile Baş Efendi gayet takimdir, yi demiyorum, beli ni — Ben buradan hâber sldı gel yetten yazılmıştır. Bir remiz, bir Işaret KAfİdİ” 4 grafhaneye bir sordursanız, bakalım bugü” dün ona telgraf, mektup filân gelmiş mi? | 4 Bu vesveseler, bu ihtimaller de Erğenin K e mak istediği zaman için kâr idi. Onlar ne ade tanlık düşünürlerse, zamandan o kadar keyf yaf lardı. Nitekim jandarmalar ancak ertesi sabff »£. çıkabildiler, Fakat yine yapacakları işin esas af miyorlardı. Yukarı çiftliğe gelmediğini haber “Ö Cebe Kâhya, eski bir kurttu. Efendisinin büy darmalar tarafından sıkı sıkı aranıldığını gö ihtiyatlı davrandı:

Bu sayıdan diğer sayfalar: