September 2, 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

September 2, 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Im aaa lk 00000 0. <<. e 2-9-937 BUG cl “ere O.un NİZ İngiliz muvasalası na- Mina bir sahdamar teşkil et- A tiği Z sahillerile şimali Af ar daki yoldur. Ispanya Pala, Yaşlamasından sonra İtal İcap ada dan işgal olunan Ba- Berg Tiğ bu yolun ortasındadır. Mm muharebeleri için Meray bir tis olan bu adalar leceği ig Cezayir yolunu tehdit e- de ii Flim kendini Akdeniz diz, Yâziyette saymamakta- han Yolu İngiltere için ne di Ühimse, Şimali Afrika yolu in Mahiye, için ayni derecede haya- LAN nn Fransa bu yol saye Küf, , “ANİ Afrikaya hülül ederek İMYa ka kasını Kongu ve Nizer bug, © Benişletir. Fransız Fa- Yüigez © büyük bir buğday deposu, e kaynağı, ve bir asker ray Pranss, Şimali Afrikadan Miz, ye takdirde, birinci st Gin let olmaktan çıkar. ya, iü Afrika ülkeleri Fran- bat bat, sarap, yağ, hayva- *t, demir, kurşun gibi harp zamanlarında son derece tüsddeler temin ediyor. 4 Du ülkeler askerlik baki- Mirze Pransanm hayatında bü- Sky, ha Oynnmaktadır. Fransız Klein; Ebiyesi, Şimali Afrika as- Ba » €n birinci asker sayıyor; tin Aku takdirinde Fransa bü- Mik temlekelerinden 1.500,00 Sikarabilir. Ve bunların “600 mözlasme Şimali Afrika ie temin eder. in Fas, Cezayir ve Tu “taki kuvvetleri 140,000 ; Sunlar, zamanında, emni YİSİ muhafazaya memur- » Bkat harp vukuu tekdirin * Fransaya avdet ederler. Tansaya azami süratle » Pransa için hayati bir izdir. Fransa bu yüzden rika ile muvasalasınm gniyet ve azami bir sü- ag, ereyan etmesini ister. Yol, Garbi Akdeniz yo- kısa geçişi, 24 saate muh- ım ticaret filosu bu anlar arasmda çalışır. masının en mühim va biri, bu ticaret filosunu ir, R- ne i j i z ELAN, Er # k 7fi / A, e e e e g Er, a müşkülleştiren â- e sahillerinin o tabi Fransanın Akdeniz deki Şahdamarları mara rar arar 8 ki gün evvel, yine bir Ak. 4 deniz mevzuundan bahse. ç & derek Akdenizin üç anahta- 4 N rini anlatmıştık. Bugün Ak- / W deniz mevzuuna yine siyasi * , görüşle devam ediyoruz. e z ae yil Akdeniz Fransız donanmasın- dan birkaç gemi limanlardan mahrum olmasıdır, As ri limanlar inşası ise, mühim meb- lâğlar sarfıma bağlıdır. Bu yüzden ticaret gemileri deniz ve havadan taarruza maruzdur, Şimdiye kadar korunma tedbirleri ancak Bizerto- da alınmış bulunuyor. Fransa hü- kümeti bu vaziyeti nazarı dikkate alarak ihtiyaca kâfi askeri üsler vü cude getirmiye başlamıştır. Tulon, Ajaceio ve Bizerto üsleri yakında tamamlanacaktır. Diğer bir Üs Mers - el - Kebirde yapılacak ve O- Tanın garbinde olan bu Ilmanda bir tersane de açılacaktır. Fransa bu tesisatı tamamladıktan sonra şark- tan da, garpten de vuku bulacak her taarruza karşı gelecek, şarkta Rizerto, Akdenizin bu tarafından vuku bulan her taarruzu önliyecek, Garpte ise Mers - el - Kebir, Bale- ar âdaları, yahut İspanya Fası ta- rafından vuku bulacak her tâarru- za mukabele edilecektir, akat Fransayı güçlüğe uğra- tan bir âmil, biri Atlas Ok- yanusunda, diğeri Akdenizde iki do nanma bulundurmak meeburiyetin- dedir, Bu iki donenmanın icabında DENİZ süratle birleşememeleri Frans: gin bir zâf kaynağı teskil ediyor. Son zamanlarda yeni bir Alman donünmasınm vücut bulması, Fran- sayı Akdeniz donanması zayıflat- mak bahasına Atlas donanmasını takviyeye sevketmiştir. Fransanm en kuvvetli zırhlıları ve Fransa do- nanmasının belkemiği olan Bretag- ne, Lorraine, Provence ve Dunker- gue Atlas Okyanusundadır. İtalya- nın Akdenizdeki donanması, kemi- yet ve keyfiyet bakımından Fransiz donanmasma faiktir. Ve Fransanm yeni silâhlanma programına rağ: men Italyanlar tefevvuklarını mu- hafaza ediyorlar. Bu yüzden Fransa ile Afrika ara sındaki Atlas Okyanusu yolu Fran sa nazarında yeni bir kıymet kazan mıştır. Akdenizde emniyet büsbü- tün bozulduğu tekdirde bu ikinei yoldan istifade ed! ktir. Haliha- arda sahile bitişik bir demiryolu Tunusu Kasablankaya bağlamakta ve cenuba doğru dallanmaktadır. Bu demiryolu hattımın yanıbaşında muazzam bir ticaret yolu da uzanı- yor. Ve yeni yollar Fasın Agadir ji- manını Cenubi Cezaire bağlıyor. Buralardan demiryolu tariki ile ge- tirilecek askerler Bordeaux limanı- na çıkabilir ve bu seyahat yalnız üç gün devam eder, ransann göz diktiği ilçüncü bir yol daha vardır ki İspan yadan geçer, Bunun için Franko nun kazanması, Pariste hoşnutsuz. lak uyandıracaktır. Çünkü Fransa, Frunksist İspanyanın, Fransa aleyh darı olmasından endişe etmektedir, Bununla beraber İspanyolların, her ne bahasma olursa olsün; mele. ketlerini yabanetlara âlet etmiyecek lerine, ve yabancıları memleketle- rinde yerleştirmiyeceklerine inanrlı yor. Fransız müdafaası İngiltere ile harbe girişmeyi katiyen düşünme- mekte ve iki memleketin menfaat | lerini tamamiyle müşterek, belki biribirine mümasil saymaktadır. 1914 te bir Alman zırhlısının bu havalide göründüğüne dair şayla- lar çıkması bile Fransanm Kasab- langa İle muvasalasını haftalarca tatile kâfi gelmişti. Bu acı hâtıra OFransaya deniz kuvveti bakımmdan geri kalmanın tehlikesini canlandırmış ve bu vüz- den Fransa donanmasmı 850,000 tona çıkarmıya karar vermiştir. TAN e 4 denler, Türkkuşu Umumi Müdürü Yüzbaşı Zeki, Pilot 4 kinist Ferit, İzzettinden mürekkeptir. 4 Türkkuşu tayyareleri dün ü 4 gösteriyi aa Türkkusu az 2 — İ Dünkü hava tezahüratını yapan Türkkuşu ER A A e a Si kadar evvel, Portekiz zar'a yeni bir Sul- *$ olduğunu haber ver- *rki suikast, katolik di: “an Başvekilin dua etti- Miş, “APılmak istenmiştir. Ka- yi b, #lisenin muayyen yerler l Yerleştirmişlerse de pat- işl, pat Başvekile, bir tesa- e İ Portekiz Suikastinin üzü Anlaşıldı Suikasti hazırlıyan suçlular düf eseri olarak, tesiri dokunmamış- tır. Yukarıdaki resim cinayeti tasarla- mış ve yapmış olan beş haydudu gös termektedir. Oturmuş olanlar soldan sağa doğru Carvalho, Elci, Pinhal; ayakta duranlar da Da Silon ve Her- ta'dır. Beşinin de resmi tevkifanede alınmıştır. Halkevlerinde Motör Kursları Açılıyor Bütün halkevlerinde meccani mo- tör dersaneleri kurulması kararlaştı- rılmıştır. Tik olarak, Eminönü, Beyoğ lu, Beşiktaş ve Kadıköy halkevlerinde birer dersane açılacaktır, Buralarda halka motöre ait nazari ve âmeli ders ler verilecektir. Bu arada bir de motörlü spor klü- bü tesisi düşümülmektedir. Bursalı Fabrikatörü dolandıranlar adliyede Izmir, (TAN) — Bursalı fabrikatör Mehmedi ve refikası Beytiyeyi dolan- dıran İlç şahıs tevkif edilerek Adliye- ye verilmişlerdir. Cemil, Recep ve Niyazi adlarını ta- şıyan bu şahıslar, “çocuğunuzu $ize ancak biz bulabiliriz.” diyerek on beş lira kadar bir para almıya muvaffak olmuşlardır. Malatya Halkevinde Malatya, (TAN) — Halkevinde, ik- male kalmış talebeye yardım maksa Aile tatil aylarma mahsus kurslar al BERE EESEEEEE”AESESEEEEKNESESEEEEEEDBEEEEEEEERE miştir, Arapkirde Ortamektep Malatya (TAN) — Kazalarımızde' İŞE Arapkirde hir ortamektep açılması na karar verilmiştir. | beyannameler atıyor Türkkusu kartalları İstanbul semasında Vecihi, pilotları YE A GÜNÜN HÂDİSELERİNDEN FİLMLER 4 Havabay ramı haftası münasebetle 6 tayyareden mürekkep bir Türk # 4 kuşu filosu dün sabah Ankaradan şehrimize geldi, Bu filoyu idare e # N N / Yıldız 4 Uçman, Naciye, Muammer, Tevfik, Sait, Hilmi, Nevruz, Abdüllah, ma. f led en sonra şehir üzerinde bir uçus yar 4 parak halkı havacılığa ve Hava Kurumuna yardıma çağıran beyanna- f 4 meler attılar, Tayyareler bun de ayni şekilde uçuş yaparak beyanna- 4 meler atacaklar ve yarın evveli Bursaya, sonra da İzmire gitmek üze- g 4 re Istanbuldan ayrılacaklardır. Resimlerimiz dünkü hava tezahliratmı 4 A Kartalları 7 Tühkkuğtr Kartalları Uçarken Dün sabah, çocuğum, elinde koca i maân bir bayrakla önüme dikildi: — Ne yapacaksın bu bayrağı? di ye sordum. Bilgiç bir tavırla başını salladı: — Bugün Türkkuşları geçecek! onlarâ tarasadan sallıyacağım.. Meğerse, apartımanm öteki kat- larındaki çocuklarla söz birliği et- mişler. Onlar da biraz sonra; bay- raklarile geldiler. Tayyarelerin öğleden sonra ha- valanacağını söyliyerek, güç hal ile kandırdım. . Şimdi, Beyazıt meydanındayım. Meydanı dolduran yüzlerce kişinin ağzmndan tek bir ses halinde firli- yarak perde perde boşlukta sönen bir çığlık köptu: — Tayyareler geçiyor. Tayyare ler geçiyor! Şu dakikada, eminim ki, bütün İstanbul ayakta idi: Eyüp amtla- rından Kavak tepelerine, Yeşilköy ovalarından Maltepe bağlarına ka- dar bütün İstanbul!, Hedefine çevrilmiş birer ışıldak gibi havayı gözetliyen gözlerde mil- Mi benliğin haklı gururundan doğan parıltılar yanıp sönüyor. Genç bir kartal gibi başını göklere diken ka- rayağız bir delikanlı, kendini tuta- mayıp haykırdı: — Ah, içinde ben de olsaydım! Genç kızlar, mendillerini sallıya- rak, onlara uzaktan selâm gönderi- yorlar, Kendi havalarımızda, kendi kuş- larımızm kanat çırparak dolaştık- larını görmenin çok tatlı bir şey yemiş gibi, içlere nasıl bayıltıer bir haz verdiği kolaylıkla tarif edile- mez. . Yüksek yerlere tırmanıp, tayya- releri oradan seyreden sevinç deli- si olmuş başlar görüyorum. Durma dan: — Yaşa... Yaşa... diye bağrıyor- lar. Beyazıt havuzunun önünde bir minimini, bop kalkıp hop oturuyor. Mümkün olsa da onu bir el yaks- layrp şu tepemizde uçan kuşun ka- natları Üzerine bıraksa, ağlamak göyle dursun, gık bile demiyecek! Her bilmediği geye, ummacı gö” Zi ile bakıp, önüne gelene öcü diye, gösteren eski zaman Çocuğuna ne- kadar az benziyordu bu yavru? Türkkuşları, bazan o kadar al“ çaktan uçuyorlar ki, dikkatle ba- kılsa, pilotun elbisesindeki buru * şukluklar seçilecek! Ve asıl, top « rağa bu yakm uçuşlar, bu mahira- ne süzülüşler, halkı büsbütün coş- turuyor. Bakıp, bakıp onlara öpücük gön- derenler bile var. Evlerin, büyük binalarm, kahvelerin damları, ta- rasaları karmca gibi kaynaşan in- sanlarla dolu... o Tayyareleri saya saya bitiremi- yorlar. Ikide bir aralarında ihtilâf çıkıyor: — Altı... — Sekiz, — Hayır, ben saydım. On iki tane! Bu yanlışlık sayı bilmemezlikten değil, çok, pek çok, daha çok, sayı- lamıyacak kadar çok tayyaremiz olmasını istemekten ileri geliyor. Halkın hava kuvvetlerimize karşı alâkasma bu sahnelerden daha gü- zel ölçü bulunabilir mi? Yerinde duramayıp, sanki bir hamlede, görünmez bir elin yardı mı, yahut sihirli bir rüzgârm itişi ile yükseklere fırlamak kabil ola - cakmış gibi, tek ayakla yerlerinde sıçrıyanlara, ellerini kanat gibi açıp çırpmanlara rastlıyorum, Kanadın yanında düştüğü âciz vaziyetten kendini kurtaramamıya mahküm olan zavallı ayaklar. Şu anda, toprağa bağlı kalmanm acılı- ğını, hissetmiyen var mıdır acaba? . Yanımda iki ihtiyar kadın gö « rüyorum. Dudaklarında ikide bir mırıltılar dolaşıyor: — Allahım, sen kazasından emin eyler, Ne bilsin zavallılar. Kaza yalnız yükseklerde dolaşır, sanıyorlar. Hakları da var: Onlar, göklere yal- niz duaların yükseldiğine inanan bi? (Lâtfen sayfayı çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: