4 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

4 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 6 S Milli Küme Maçları 14 şubatta başlıyacak olan milli küme maçların ikincisi için icap e. den bütün hazırlıklar bitirmek üze || rTedir, Futbol federasyonu geçen se. neki tecrübesine göre bu maçların! daha muntazam bir şekilde yapılma. 81 için oyunlara sit bütün teferrüatı tesbit etmiştir. Tanzim edilmekte 6. Jan fikstür birkaç güne kadar alâka dar mıntakalara gönderilecektir. Türk Spor kurumu deplasman maç İarı Için İzmir ve Ankaraya giden takımlara verdiği tahsisattan yüzer ira eksiltmiştir. Malfim olduğu üzere K'ünlere Izmir için 900, Ankara içn 800 lira veriliyordu. Ayrıca haber aldığımıza göre, şeh rimizde yap'lan mlisabakaların fazla basılat getirmesi için maclarm hepsi "Taksim stadında yapılacaktır. Romanya - Türkiye Atletizm Müsabakası Atletizm federasyonu önümüzdeki atletizm mevsimini açarken bir mili atlet takımını Türkiyeye getirtmek fikrindedir. Bu İş için Romanya fe. Gerasyonu ile muhabere yapılmış ve bir anlaşma olmuştur. Her iki fede- rasyon arasında yapılan muhabere neticesinde 29 mayıs tarihi tesbit e. dilmiştir. Romanya ve Türkiye atle. tizm takımları arasmda yapılacak 0. Jan bu müsabaka Ankarada yapıla. caktır, yillik Eyüp Klübünün Sahası Türk. Spor kurumu. Eyüp klübü. nün yapacağı saha için teşkilât mi- mar Ş'nasi Reşidin saha üzerinde e. aslı bir kesif yanmasını istemiştir. Mimar Şinas Reşit. buziinlerde gehrimize gelecek, bu sahada tetkiz kat vamarak. vereceği rapora göre in şaata başlanacaktır. Klüplere Yardım Her sene Spor kurumu tarafından klüplere yapılmakta olan para yardı mi bu sene bölge başkanlıkları tara fından yapılacaktır. 'Türk Spor kurumu bu husus için « ayırdığı tahsisatı mütesaviyen Tak. sim etmek üzere bölge başkanlıkları. na yoliryacaktır. ami Denizcilik Federasyonu Başkanlığı Der'zcilik federasyonu reisi Celâ- Jin vazifesinin Ankarada olmaması dolayısile Türk Spor kurumu umum! merkezince müstafa addedildiği ma. Yamdur. Üç aydanberi miinhaf bulunan de. nizcilik federasyonu (başkanlığına Maraş savları Alâaddin Tiritoğ'unun #eçleceği kuvvetle söylenmektedir. ——— e am — Biz de yerli macun, yerli fuya yapalım. Ikisi de temizliğin, sıhhatin medeniyetin levazımındandır. Başlamışlar yapmıya. Sen misin yapan bire Türk! Sen misin beş on para kazaamıya başlı- “ yan bire yerli male! Sana bir oyun oynıyalım ki gör gününü! Piyasada se kadar misvak varsa toplamışlar, birkaç yüz çuval da Fas- tan Yemenden sipariş etmişler. Bedava mangal külü toplamışlar. elemişler, içine biraz nane suyu dam. atmışlar, olmuş bir diş tozu. Mabeyinde rwirmişler, , Şehislâm kapısmda kıvırmışlar, Sıhhiye Neza- retini altınla. kimya komisyonunu gümüşle işlemişler, rakip gördükleri- Bi dişlemişler, söyle bir yasak emri çıkarmışlar: Mevcut diş fırçaları lâ. netleme hınzır kılmdan yapıldığı mer- vi, ve macunlara gelince zarureti mahsusada kullanılan macanlardan gayri umum diş macunları ve diş t07- Tarı mekruhu şedit İle mekruh oldu. undan almıp satılması ve kullanıl ması cdviyel meşrua komisyonunca yasak edilmistir. Ahali fırça yerine ancak misvak ve macun yerine ( ... ) - marlra İlâcı şerden kullanabilir. On- lar makbul ve pâktir. Bundan sonra ne olduğunu anlayı. sermek zor değil, İ ASKERİ LİSELERİN SPORCU GENÇLERİ İstanbuldaki Askeri Liselerde gençliğin spor hareket ve ve- rimi seneden seneye yükseliyor. Bu gençler kendi aralarında | sık sık müsabakalar yapıyorlar ve her sahada iyi neticeler ve- | riyorlar. Bu gençlerin aralarına son günlerde Bursa Askeri | Lisesinin sporcu gençleri de birkaç müvabaka için katışmış | bulunuyor. Aşağıki resimler, dün Kuleli Lisesinde yapılan | müsabakalar esnasında tesbit edildi. Ve yüksek "ir davetl: hütlesi, yeni neslin Tinç çocuklarını, iftihar ve lukdirle seyrediyorlar Bursa Askeri Lisesi Gençleri Denizcilere Yenildi Dün Kulelide yapılan müsabaka. | lar ikincisi Deniz lise ve harbiyesi ların tafsilâtma gelince: Istanbulda. | takımile hentbol müsabakası yapa. ki askeri okullar tarafmdan bir kaç | caklardır. senedenberi muntazaman yapılmak. Dünkü güreş müsabakasının tek. ta olan spor temeslarma iştirak et-| nik neticeleri şöyledir: mek üzere şehrimize. gelmiş olan| 56 öio: Denizden Sungur — Bur. Bursa askeri Wsesi sporcuları müsa. | sadan Şefiğe tuşla galip. bakalarma başlamıştır. Bu yolda ali) gı kilo; Bursadan Feyzi — Deniz, nan bir karara göre, Bursa lisesi den Kemale tuşla galip. sporcuları evvelâ İstanbuldaki aske. Evi N ri okulların müsabakalarda ikinciliği 66 kilo: Sıkletler nizami olmadığın kazanmıs takımlarile temas edecek. | dan güreşilememiştir. ler ve eğer onlara galip gelirlerse) : 72 kilo: Denizden Ercüment — askeri okullar şampiyonluğu için bi. | Bursadan Eyübe tuşla galip. "inci gelen takımlarla çarpışacaklar| 79 kilo; Denizden Fethi — Bursa- e dan Mustafaya tuşla galip. Bu karar: mocibince cuma günü |“ gz xüo: Denizden ir ün Beşiktaş stadında Bursa askeri lis8. | dan Temaile tuşla galip. si takımı, askeri okullar ikincisi olan Kuleli takımı ile karşılaşmış ve 2.—0 mağlüp olmuştur. Dün de Külelide Bursa lisesi gü- reş takımı, Orgeneral Fahrettin Al taym huzurunda Deniz Harbiyesi güreş takımile çarpışarak 4—1 yenilmiştir, Yine Bursa sporcuları, bugün Be. yoğlu halkevinde saat 16 da asker okullar voleybol ikincisi Deniz lise ve harbiyes'le voleybol müsabakası ve perşembe günü saat 11 de Kasımpa. şada Gedikli sahasında askeri okul. Sökede Yerleştirilen Muhacirler Söğüt (TAN) — Geçen yıl ge'en ve köylere yerleştirilen on sile mu- hacir için yaptırılan evler bitmiş, kendilerine verilmiştir. Yeni gelen muhacirlere de arazi, yemlik ve tohumluk buğday verilmiş tarlaları sürülüp ektirilmiştir. Altı sıhhat memuru köylere git- miş ve çocuklara çiçek aşını yapmış tır. —2— Yavrucağızın ilk elden hakikati anlayış kabiliyetini, ilk evvelâ ben ve anası zincirlemiye kalkıştık. Ze. kâsı «afa tasmdan dışarı, yeni gö. rüşlerle fırlamasm di bütün deliklerini, gözünü, kulağını, duy gularını kendi görüş'erimizle mt. hürlemiye kalkıştık, Zekâsmı, kafa tasmmn karanlığına hapsettik. Mer hameti varsa onu felce uğra “Güzel!,, dedi. “Zırvalama,, de “Eyilik!” dedi. “Saçmalama” de- dik, “Hak” dedi, “Kuru lâf” dedik. “Sevgi!” dedi. “Sakın ha!” dedik. Zaten bu dediklerimizi dedikten son ra başkı diyecek kalmamıştı ya, biz yine söylenmekte devam ettik. Evvelâ ona “iç kside öğrettik. 1 — Hiç vermiyeceksin: 2 — Hep ala. caksm, 3 — Ve her ne olursa ol. sun onun hakkında kaç.para kıy meti yardır, kaç pars çıksecak diye soracaksın, dedik. “Öğrenmek?, dedi Onun hakkında da kaç para geliri olur, diye soracaksın. Çünkü öğrenmek * in kazanılmaz. kazanıl. mak için. öğrenilir dedik. Ve evde gürültü yaptığı için erkence baş « tan defetmek Üzere onu mektebe gönderdik. P abah çocuklar mektebe gi derken, mektepten çıkıyor. larken gibi sevine svine hoplaya zıplaya gittiklerini hiç gördünüz tulurlar. Simşek binlerce sene gö « zümüzün önünde çaktı, ve yine biz elektriği göremedik. Bizim sahil sene nihayetinde imtihanlarmı biti şehrimizde çocuğum ve arkadaşları Halikarnas Balıkçısı ) rince. deniz kenarma koşarlar, o maneer. #enenin kitaplarını hep denize atar lardı. Kıyı yüzlerce çocuğun cıvıl davışiyle dolardı. Ve derin gönüllü denizin dalgası kıvı çakılları üzerin de oklavay'a yufka açarmış gibi, tomar tomar Kitapları, evirir krvi rır; marifetlerimizi balıklara öğret mek üzere bağrına çeker götürür. dü Biz babalarsa. eh ertesi Sene bu kitapları okumıyacakları için para es ziyan yok dive pek o Kadar al. Armand htt Trtihnntarı göç dikleri için tekrar bir senelik mas. raf ve paradan olmryacağız dive kahkahalarımızı cocuklarmkine ka ristirırdık Halbuki farkmda değil dik. masum çocuklar hem kendile rine öğreti'enler hakkımda. hem de bizim paradan çıkmrvacağımız icin kımmruacağımız haklemda kati bü, kümlerini veriyorlardı. O” ya, yavrunun ahlâkmın fena yerlerini, yeni gövdesi nin pis kokan defi hâcet eden yer lerini, bıçakla oyup atarmış gibi nasihatle budaymp. dayakla tımar ediyordum. Çocuk aman etmeyin, canımı çıkartıyorsunuz. Dünyaya geldiğime bin pişman oldum. ben şimdi nereden defi hâcet edeceğim dedikçe. Hayır! Adam oluyorsun, her türlü levsi ahlâkiden, her çesit 'kerahatten pâk oluyorsun, Çocuğu- mun ayağı yer yüzüne yapışık ol. duğu halde boğarzma bir tasma ta. kıyor, ipin ucunu irfan kubbemizin tavanındaki halkadan geçirince, 0. Tanca kuvvetimizle asılıyorduk. Ço cuk aman boynum kopacak diye haykırdıkça, biz korkma, başmi yükseltiyoruz, neredeyse tepen ir. fan kubbesine tak diyecek ve irfan kübbesile kubbeleneck diyorduk. Çocuk başım kopmasa da bu kadar taş. toprak, kireç. kerpiç. molozü başımda nasıl taşırım? diye yalva rıyordu. Zarar yok irfan diploması nı almca. onu baş yerine kullanır. sm: dedik Yavruya “smrf arkadaş larmı ye!” diyorduk. Aman ben kö pek değilim! ısıramam, isırirsam yutamam, yutsam kusarım. Ay be nim nesil hep biribirini yemekle mi vakit geçirecek ? diye sordu. Öy le ya dedik Kardeşlerinden en faz lasım: yiyene birinci mevki bileti verilir. ocuk bu yalanlara inanmı. vordu. fakat beni büyüğü diye biliyor ve babası diye seviyor du. İçin için birşeyler duyuyor ve benden hakikati dinlemsini özlüyor du, Ve benden beklediği hakikati bir türlü dinleyemediğinden dolayı hırçmlaşıyordu Kuşun yumurtada bile kanadı vardır. çünkü gök ve hava vardır. Balığın silrfede kuyru ğu yelesi vardır. Çünkü engin ve derya vardır. Çocuğun kafa tası Akıbet Evlâdını Anlıyan Baba mü? Meyus giderler, memnun kur ÇAR Yazan: | 5 “a içinde beyni vardır. Çünkü o bey nin hakikati vardır. Doğuştan ha. kikat için yanan gönlüne kahraman ık, şan, geref, terbiye, edep, ser. vet, refah diye güya ders veriyor. duk. Belki şansız've parasız haki. kati şanlı ve paralı yalana tercih sdiyordu.Siz bir çocuğa, bir insana , doğruyu nasıl anlatıyorsunuz? doğ Tu yekten anlaşılır, insan uyanık uyanıklık değil, # g işten geçtikten sonra pek Ü geç olarak dünyaya geldik sanıyoruz. Sanki olan olmuş, impe. ratorluklar ve âdetler teessüs edip kurulmuş. Dünya hiç elâstikiyeti kalmıyan sapa sağlam bir kazık ol muş. Evlâdım, bana her gün “bu gün yepyeni bir gün doğdu!" di. yordu. Bense “hayır hep eski gün ler tekrar ediyor” diyordum. Ço- cuk “Tanyeri işte şimdi ağarıyor” dedi. "Danteyi, Şekspiri git oku, orada bir şafak tarifini gör. de. dim. Yine bana geldi “Baba bu. gün ağaran ışık, gözüme parlıyor, bana (iste bak ben ışığım!) di- yor. ve Tanyeri aydmlenrrken ya, radılısm yeni günü Sekspir. Dan- te. ve Homerin sefakatini hep ge ride bırakıyor. dedi. Bende “mil, eerrep ışık değil ki ışık olduğu bel. H olsun. Sen geçmişteki ışığı topla” dedim. Çocuk ertesi günü bana gel di. Dün odamdaki ışık dışarı kaç masm da toplıyayım” diye pence. re kapaklarmı arkı fıkı kapadım. Oda kapkaranlık. oldu! Bu sabah odama girdim, hiçç ışık yoktu. Ka pakları açtım içeriye bugünkü - gik girdi, Dünkü ışık nereye gitti7” ocuğa cevap verdim. “Senin işık dediğin söylediğim gıbi ışık olamaz. Çünkü mücerrep de. güdir Senin karanlık dediğin ısık. tır. Bizim irfan kasalarımızda sala muraya batırılmış çok ışık vardır. Ne ölür. ne söner, ne kokar Mis gibi aydınlatır ” diyordüm. Yavru mun kafatası, içine ışık girmi yecek kadar dar fakat pars çire- cek kadar bol bir menfezi olan top rak bir para kumkumasına benzet miye uğraşıyordum Bunları ne İ. çin sana anlatrvorum. biliyor mu. sun. içim yansm dive. Evihdım ie te şuracıkta bu sânnm fnümde öl di Ben de artık buradan avri'ma- dım Bu denizlere baka kaldm Yayrüm. onun için cekeceğtim #ede re lâyik değil mivdi ki gidip onu unutayım* Teselli aravarak kede rinden mi kacayım? Onun “ever” unutmak ihtimali aklıma gelin- ce ozaman delireceğim geliyor. ye göğsünü dayayan asker gi bi acısmm daha derin! daha derin içime işlediğini istiyorum, kşam oluyordu. Önümüzde ki koyda süküt vardı. Kum salin hilâl şeklindeki kavsine, de. niz keman Üzerine yay çekiyormuş gibi uzun uzun fısıldadı. Bir dur. gunluk vardı. Böşiktaştan Yenima halle yokuşunu çıkarken dört ya. şında çocuk annemin etöklerine ya pışmış, annemin gözlerine bakmış tım. İşte bu koyda, annemin grupa bakan gözlerindeki uzak süküt var dı. Musiki gibi süküt. Açıklarda de nizde bağıran bir kuşun. başka dilnyalardan geliyormuş gibi bir &. tüşü vardı. . etti, “Yavrum: gördüğünl söylemi. yecekti, anladığın, bildiremiyecekti madem, ondan övvel gelen ben, ve benden evvel glen binlerce nesille, rin ne lüzumu vardı? Bazı geceler işte buracığa gelir, sabaha kadar denize baka kalırım. Kayıktaki o manzara gözümün önünden silinmi , Hattâ etrafıma bakındığım za man kâinat boşluğunda giden dün yayi bile, enginde yüzen o kayığa benzetiyorum. Beşeriyeti o kayı. içindeki İnsanlar sayıyorum, Çığlıklar. hırıltılar, yalvarışlar! A man diyorum. çocuğum boşu boşu na ölmüş olmasın. Kendim için de. gil. ben kendimin ne umurundayım! Çocuğum için.âdam olayım, akat insanım gözü açılmsğı için felâket mi lâzımdır?. Bakmız, bu kadar parçalayış ve pa ralayışa rağmen bir güzellik var, Kayıkta giderken önümüzde gördü güm alâimi sema yok mu? O işte ufuklarm Üzerinde yay gibi salı. nıyor. Serap diyip bazan başımı sallıyorum. Serap diye gördüğümü gün hakikat olmadığı ne belli, Ge- ce kehkeşanın ağartım etrafında pırıldaşan yıldızlar o gecenin boy- lu boyunca uzanan duvağı ardın. dan acaba gelecek insanların gü. len bakışları m:? Bu güzel dünya ya yaraşan bakışlar mı? Hani yaf Allah vere de yavrum boşu boşuna, ölmüş olmasa! Yaşasa! Yaşasaf Belki o partıyan gözler yavrumuğ gözleridir. Bana her çocuğun gö zinden bakan bakış yavrumun be» kışıdır * Hayır boşuna ölmiyece. ler, ölmediler — İşte onlar! Onlar galiba! Işte gülüyorlar, i | Düzcede Gençlik Çalışmaları Düzce, (TAN) — Vali Salim (fe doğan buraya gelmiş. gençleri belke vine toplryarak spor ve halkevi fak iyeti hakkında konusmuştur. Bun * dan sonra, mevcut iki spor klübü birleştirilmiş ve (Düzce Gülel) isine li kuvvetli bir teşekkül meydana gö tirilmistir. Halkevinde daha esaslı fanliyevi geçilmesi de karartaştırılmıştır. d

Bu sayıdan diğer sayfalar: