5 Şubat 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

5 Şubat 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Rizeli Sait'i Vuranlar Dün Adliyeye Verildi Cinayeti Üzerine Alan Mehmet te, Ihsanın Katil Olduğunu Itiraf Etti Suçlu olarak Adliyeye verilen Ihsan ve Mehmet Kânunusaninin 20 inci gecesi Kur- tuluşta ensesinden tabanca ile vuru- larak öldürülen Rizeli Saidin, sabi- kalı Ihsan tarafından öldürüldüğü ta mâmile tesbit edilmiş ve hâdisenin esrarlı mahiyeti aydınlanmıştır. An- laşıldığına göre; maktul Sait, Istan- bulda muhtelif soygunculuklar yap- miş, geçen sene de Rizede birisini öL dürmüştür. Sait, Anadoluhisarında yaptığı hırsızlıklardan dolayı aranır. ken nasılsa kaçmıya muvaffak olmuş tur, Bundan sonra, Feriköyünde Ayaz ma caddesinde fırme: Maksudun yan: na sığınmak istemiş, o sırada yine Ri zeli Mehmet isminde birine rasigel. miştir, Mehmetle Sait kahvede otururlar- ken, Saidin bu civara geldiği İhsana haber verilmiştir. Ihsan, Ssitten inti, xam almak kararındadır. Çünkü, da- ba evveli, Sait, Ihsanın yakın bir ak- rabasını öldürmüştür. Ihsan, Saldi o gece iakibe başlâmniştir. Mehmet teri Salt kahveden beraberce çikmişlar, dere içinde dolaşırlarken, Ihsan ar- Kalarından yavaşça gelerek Saidi öl- dürmüştür. Hâdiseyi karıştırmak maksadile, Mehmet, bir müddet evvel zabıtaya | müraçsat ederek, Saidi kendisinin öl dürdüğünü iddia etmiş, fakat sonra- dan Saldin Ihsan tarafından öldürül düğünü itiraf etmiştir. Her ikisi de evrakile birlikte Adliyeye verilmiş- tir, Kara Ali Hakkindaki Karar Tasikten Geldi Gebze ve civarında birçok soygun- €uluk ve cinayet suçlarının faili o- lan Kara Ali hakkındaki karar, Tem yizden tasdik edilerek gelmiştir. Ka- İdum, Birdenbire fren bozuldu. Bir| - Kara Al, son işlediği bir suç üzeri- ne dokuz sene evvel tevkif edilerek mahkemeye sevkedilmiştir. Fakat hastalandığı için serbest bırakılması ve geri kalan cezasının affi için mü- racaatları vardır. ÖLÜME SEBEBİYET: Suçlu Şoförün I Muhakemesi Başladı İ Ortaköyle Beşiktaş arasında, Ömer kızı Huriyeye çarparak ölümüne ve Şahendenin $ aylık çocuğunun düş-| mesine sebebiyet veren şoför Ali oğ-| lu Hayrinin muhakemesine dün ağır ceza mahkemesinde başlandı. Evvelâ son tahkikat açılması hak- kındaki kararname okundu. Burada, suçlunun tedbirsizlik ve dikkatsizli le bu kazaya sebep olduğu kaydedi- Jiyor ve suçlunun inci maddenin ae, lerek cezalandırılması isteniyordu. Bundan sonra, 'şoför ya çekildi. Hayri, dedi ki: — Ortaköyden Beşiktaşa gidiyor-" ayri sorgu- kazaya sebebiyet vermemek için oto- mobili kenara yanaştırmak istedim. | "Tam bü sirada beş kadın, kaldırım dan yere indiler. Ve birdenbire önü- me çıktılar. Bu hareket, ikisinin ya- ralanmasına sebep oldu. Benim kaba- hetim yoktur. Onlar'kaldırımdan a- şağıya inmeseydiler, bu kaza da olm yacaktı. Şoför Hayrinin bu ifadesinden son- ra, birkaç şahit dinlendi: Şahitlerden Mustafa, Şoför Hayrinin sözlerini te- yit etti, muhakeme diğer şahitlerin TAN Filim Sanayiinin Hârikalar Dizisinden Biri: Olmez kâhramanlarm... Yılmaz şövalyelerin.. Asırlardan asırlara... Ne. sillerden nesillere... gelen şanlı zafer teraneleri..... * üç 7 Şubat Pazarteşj akşamından İİ itibaren fevkalâde müsamere ile ALEXANDRE DUMAS'ın Şaheseri SiLAHŞORLAR TÜRKÇE SAKARYA Sinemasında Yerlerin şimdiden kapatılması tavsiye olunur. Telefon: 41341 3-2.908 LE İ Bugünkil program: ISTANBUL RADYOSU: OĞLE NEŞRIYATI: 12,30: Plâkla Türk musikisi, 1250 Fi vadis, 13,05: Pâkla Türk musikisi, 13,30 Muhtelif piik heşriyatı, 14.00: Son AKŞAM NEŞRIYATI: 18,30: Plâkla dans musikisi, 19,00: Ba » Bugüm Türk FAKIR TALEBE Herkesi hayran eden Fransızca muazzam operet — İl MARİKA RÖCK - JOHAN - NES - HEESTERS - İDA VUTS Seans: 2,30 — 6 Suvare 9,15 Seans; 1-4-730 sinemasında 2 Büyük Fransızca film birden BAŞKASININ KILIĞINDA 2 saat kahkaha attıran fevkalâde neşeli komedi AKMAND BERNARD - ANDRE LEFAURE yan Nihal ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 19,30: Kon ferans; Selim Sırrı Tarcan (Ömrümün Kitabından) 19,55; Borsa haberleri, 20,00 Sadi ve arkadaşları tarafından Türk mu sikisi ve halk' şarkıları, 20,50: Hava ra poru, 20,33: Omer Riza tarafından arap ça söylev 20,45: Semahat Ozdenses ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve balk şarkıları (Sant ayar) 71,15: Kisi Türk musikisi: Okuyan Nuri Halli, Le man Reşat, Kemençe Kemal Niyazi, Tar Yegâne muazzam ve emsalsiz Pp ler gösterdi; ERZİNCANDA: Belediye ve Vilâyet İ Meclisleri Toplandı Erzincan, 4 ( TAN ) — Belediye ve Vilâyet Umumi Meclisleri âçıldı. Yeni plâna göre, istasyon caddesi. nin 25 metre genişliğinde ağılması kabul edildi. * Erzincan, (TAN) — Şehrimizin kurtuluş yıldönümü yaklaştığı için kutlama hazırlıkları yapılıyor. ye Yeşildirek yangını tahkikatı Yeşildirekte bir bakır fabrikasının yanmasile neticelenen son yangın et- rafındaki. tahkikata devam ediliyor. Dün yapılacak ikinel keşif, bugüne bırakılmıştır. Fabrikada, sigorta edi- de dinlenmesi için başka bir güne len mikdardan çok daha fazla mal | ra Ali, 18 sene hapse mahkümdur. İ bırakıldı. Fahir ağabey bir kahkaha 4 benim bu isyanıma yengemle amcam da gülüştüler; ben fena halde kız- dim: — Neye alay ediyorsun Fahir ağabey, benimle? Yuhir ağabey ciddileşti: — Sen gerçekten acayip huylu bir kızsın! Bir şim- gek çakışından düşüp bayılıveren; bir silâh sesinden ödü kopan kadınlar arasında o kadar bambaşkasın ki!.. Bu yaşta, şu boyda böyle şeyler düşünmek! — Bu yaşta, bu boyumda ne var ki? On dört yaşın- dayım. Fahir ağabey, daha ziyade ciddileşti; bir dakika gözlerime baktı; — Seninle alay edilir mi, Yıldız? En küçük duy- gun, tek bir sözün bile benim için mukaddestir. Ben yine atıldım: — Neden bütün yüksek duyuşları, kahramanca iş- leri kendinize lâyik görüyorsunuz? Bin türlü yalan- Jar uydurarak askerlikten kaçan; orduda bir iş bece- Temiyen; evdeki kedi pıtırtısından bile firken miskin, erkekler az mıdır sanki? Sen de başta olmak üzere hiçbir erkek benim duyduğum vatan sevgisini duy- mamışsınızdır. Hiçbir erkek o ateşle benim kadar yanmamıştır... Şık, zarif yengem söze karıştı” — Kadm, kadındır; erkek te erkek.. kadmm da ya pacağı vazifeler var, Yıldızcığım, sonra onları kim yapar? Annem yengemden yüz buldu: — Ya, dedi, söylüygrum da inanmıyorsunuz; bu işte böyle acaip bir kız... Hiç ötekilere benzemiyor; Allah rahmet eylesin, onu böyle babası alıştırdı. Ben yengeme cevap verdim: — Memleket tehlikede iken kadın, erkek ayrılmaz, yenge! Bir kadın her işi yapabilmeli; lâzım olduğu zaman silâh başı, Lâzım olduğu zaman da beşik başı! Bu sözüm amcamın hoşuna gitti galiba... ü yerek, yengeme: bulunduğu anlaşılmaktadır. YAZAN: ŞUZUÜ —ı4— — Aldın ım karşılığı, dedi; bu kız yaman'şey ! Hemşirenin söylediği gibi, Allah rahmet eylesin, tam İhsunm eseri... Sağ olsaydı da şimdi görseydi! Amcamdan yüz buldum: — Ben daha sekiz yaşından beri Makedonya dağ- larında esen kahramanlık havasını kokladım. Bu top- rağın bağrından sızan kanları daha o zamanlar gör- düm. 10 temmuz beni, dokuz, yaşında bir çocuk değil; bağrına vatan sevgisi dağlanmış bir küçük kah- râman halinde buldu. Hakkınız var; bu fikirleri ba- na bep babam aşıladı; bana Kemalin kitaplarını 0- kuttu, ezberletti, hattâ Celâleddini Hârzem$şal bitir- diğim zaman bana keman alacaktı; Yüzbaşı Refikten öğrenecektim, değil mi anne? Boğazım tıkandı; sustum. Babamın bahsi geçince herkesin de yüzünde bir yâs dalgası uçtu. Fahir Ağabeyin gözleri ateş içinde, gözlerime dal- mıştı. Yanıma geldi; kocaman, sıcak ellerile ellerimi tuttu; ağır, düşündüren sesile kalbime birkaç unu- tulmaz kelime işledi: — Beni korkutuyorsun, Yıldız! Bir dakika durdu, sonra başını etti: — Seni anlamıyacaklar, sana yazık olacak, diye korkuyorum. salıyarak ilâve i DONUYO Önümüzdeki ÇARŞAMBA akşamı GALA olarak MELEK SİNEMASI BERNSTEİN *m eseri ve MİCHELE MORGAN ile beraber CHARLES BOYER hin «MEYERLİING» den sonra Fransada fransızca olarak çevirdiği BORA LORETTA YOUNG - TYRONE POVER ve ADOLPHE tarafından calibi dikkat bir tarzda yaratılan JACOUES DEVAL'in parlak komedisi METROPOL BARI Fransızca sözlü İlmini göstermelde MELEK SİNEMA Dalma müntahap, ZENGİN, EGLENCELİ, NEŞELİ ve ZARİF fim. i bir kere daha ispat etmiştir. İlâveten: MISIR KIRALI FARUK'un evlenme merasimi ve SİLLY SENFONİ. Seanslar: Saat 2 — 4,15, 630 ve 9 da filmini gösterecektir. << MENJOU SI (BERLİTZ| 373 İstiklül caddesi ! , Akşam Lisan Kurları İ Fransızca - İngilizce v. 8. ! Haftada 3 ders i Ayda 4 liradır. TÜRKÇE Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu DRAM KISMI Saat 20,30 da, SÜRTÜK 3 perde Yazan: Mahmut Yesari * KOMEDİ KISMI Saat 20,30 da SÖZÜN KISASI 4 Perde Komedi. Yazan: -- - a RUM AN Evdeki dersler beni doyurmadı; mektep, diye tut- turdum. Başa çıkamıyarak o yıl içinde beni Çapadaki Kız Muallim Mektebine verdiler... Annem ablalarımı görmek için * Anadoluya gitti, Daha doğrusu ben geceyatısı mektebine girince oda ablalarımın yanında kalmak istedi... Beni öz çocuklarından syırt etmiyen yengemle am- cam bu ayrılışa çok üzüldüler, Fahir ağabeyle ben de epeyce üzüldük. Ne vakitten beri biribirimize o ka- dar çok alışmıştık ki... Mektebe gitmem kararı verildikten sonra bir ak- şam yalının denize açılan büyük tarasında oturu- yorduk. Karşı yamaçlarda menekşe kayalar gittikçe koyulaşıyor, kıyılar gittikçe alevleniyordu. Yengem aşağıda piyano çalıyordu. Fahir ağabeyle konuşma- dan, biribirimize bakmadan yanyana oturuyorduk. Birdenbire dolgun, kederliye benzer bir sesle uyan- dım: 4 — Demek artık gidiyorsun, Yıldız? Fahir ağabey bunu söylerken yüzüme bakmıyordu. Neden olduğunu bilmediğim halde birden bire göz- lerim doldu; kalbimde sanki birşey koptu, derinden derine bir yer sızladı. Demek bu gidişte bir acılık vari... Yengem ne güzel çalıyor... Bu parça, bu parça ne- dir? Göklerden yer yüzüne ağır, büyük bir siyah ka» nat alçalıyor gibi... Anladım: ben çocukken babamın Pek yakında; İstanbul afakında kahkaha fırtanaları çmlay'acak; “RALMO-FERNANDELe JULE BERRY Ali BABA Hi DiSTANDA| Büyük Şark Filmi ERTUĞRUL SADİ TEK TİYATROSU Pazartesi (Kadıköy « Süreyya) sinemasında ÇİFTE KERAMET | DANS MUSİKİSİ Vonsehonthan. 5. Doray bar Dürrü Turar, Kanun Vecihe, Nisfiy Salâhattin Candan, Ut Sedat 21,50: OR KESTRA; 1 — Lt: Rhapsodis No. ! 2 — Friml; Indian Love, 3 — Lehar: Vo die lerehe sinet, 4 — Pousslgne: Noctur he Slave, 22,45: Ajans haberleri, 23,00: Plâkla sololar, opera ve operet parçaairı, , 23,20: Son haberler ve ertesi günün proz rami, 23,30: Son, ANKARA RADYOSU ÖĞLE NEŞRIYATI: 13,50—13,50: Muhtelif plâk neşriyat 18,50—14,15: Plâk: Türk musikisi ve halk sarkıları, 14,50—14,15: Dahili ve barkci ha betler, 16,30 dan itibaren Müzik Öğret men Mektebinden naklen Cümhur Başkan lığı Plarmonik Orkestra heyetinin kon seri Şef Praetoriun AKSAM NEŞRIYATI: 18,30—18,35: Plâk neşriyatı, 18,35— 19,10: Çocuklara Karagöz (Küçük Ali) 1$0,10—10,35: Türk musikisi ve halk şar kıları (Hikmet Rıza ve arkadaşları) 19,35 19,50: Sant &yarı ve arapça neşriyat, 19,10 — 198 Türk musikisi ve halk şar kdarı, (Servet Adnan ve arkadaşları) 20,15—20,30: Hukuki konuşma: Hukuk İlmini Yayma Kurumu tarafından) 20,30 21,00: Türk musikisi ve halk şarkıları (Salâhattin ve arkadaşları) 21,00—21,1$ Ajans baberleri, 21,15—21,55 Stüdyo Sa Von orkestrası, | — Masenet Le Rol de Lahore, 2 — Vohanka: Mane Valsons 3 — Leopold : Vindobona, 4 — $ Franck Piece Herok, 5 — Offenbach: Orphes & WA enfers, 21,5: Minnie ri en Yarmki program * Günün Progran Ozi; HAFİF KONSERLER 7,10 Berlin kısa dalgası: Karışık rate atki (8,15: Devamı) 12 Berlin kısa dal. Bası; Şen hafia sonu konseri, 15 Berlim Teç: Sesli film plükları, 1419 Paris KO lonyal: Kanser, 1435 Bükreş “Romen musikisi, 19,15 Berlin kısa dalgası: As- keri banda, 17 Lâypig: Orkestra, s0p- ren, tenor vesaire. 17,15 Varşova : Ko- ro konseri, 18 Peşte: Çige orkestrası, 18,02 Bükreş Romen musikisi, 2020 Prag, Brüno, bando muzika. 22 Varşova Küçük orkestra, 22,30 Peşte: Çiçan or kosttası, 22 Bükreş, Konser nakli, İ OPERALAR, OPERETLER 20,0 Viyana: Sandaer'in (Bir Nis şar Kısı) öpereti, ODA MUSİKİSİ 930 Berlin kına dalgam, Lut kuarte 4. 19,20 Graz, Viyana: Ev musikisi, RESİTALLER 19 Viyana; Halk şarkıları. 19.15 Vaps şova: Plikla şarkılar, Bükreş, Şarkılar, 22335 Viyana: SÖZLÜ 23.20: Viyana, Prag, Brno. 3330 Peşte, 233 Avrupadan getirttiği nota... (Bize) nin matem havası. O hikâyeyi yengeme anlatmıştım, notasını da ver- miştim. Yengem onu bana birkaç defa çalmıştı. Piyano sustu; karşı kıyılar söndü... Karanlık su- ları yara yara Karadenize doğru bir gemi geçti; ar- kasında beyaz bir köpük bırakarak kayboldu... — Beh de bir akşam böyle gideceğim, Yıldız! Başımı kaldırdım, donmuş gözlerimle uzun uzun 0. na baktım; donmuş gibi, görmeden bakan gözlerim- den kocaman damlalar yuvarlandı. Fahir ağabey, akşam gölgeleri içinde esrarlı bir kâ- inata benziyen gözlerine gözlerimi çekerek haykır- dı: — Yıldı Bu seste hayret, bü seste dostluk, bu seste üzgün- “ ük, bu seste şelkat, bu seste herşey vardı. Mektep hayatına biraz güç alıştım. Orada ne ba- bama benzeyen hocalar, ne Fahir ağabeye benziyen arkadaşlar vardı. Birden bire tek başıma kaldım. Fahir ağabeyle ders kitaplarından daha başka şey ler okurduk; o, bana ders kitaplarmın basmakalıp malümatından daha başka şeyler'anlatırdı. Bu mek- tebin hocaları öyle klâsik, öyle kuru ki.. Fizikten, hendeseden, cebirden vazgeçtim; felsefe, edebiyat bi- le ağızlarında bir avuç çakıltaşı kesiliyor. Ateş yok, heyecan yok. Arkadaşlar da biraz gözü kapalı, çocukt!.. Bunlardan sıkılınca dertlerimi yine Fahir Ağabeye dökmiye başladım. O bana hafta aralarında mektup gönderirdi; ben de karşılık yazar, biraz avunurdum. İşte, onun mektuplarında birkaç satır: “,., Her hayat tek başına bir tarihtir; hayatm yüzdü bir tarih gibi değişik, kâh acıklı, kâh gülünç, kâh duygulu, kâh duygusuz... Bunu sanırım ki sen de an- lamışındır, Yıldız. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: