17 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

17 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İZMİTTE: Fidan Yetiştirme Faaliyeti Çok Verimli Oldu Vilâyetimizde zi- ne inkişaf en mühim servet meyvacılığın verimli tahsile refi olması ve müs ah te amıştar. Vi- lığı bu sene hal- 2,200 erik, 330 Amerikan asması, - - — ştır. Fidan -İBURDURDA: İKIZILCAHAMAMD/ 12,180 çam | — | Yangın Vilâyetin Yeni İTehlikesine karşı! Bütçesinde e lstiyerler | Fazlalık Var oo (Tedbir Lâzım ilâyetimiz dahi Kızılcahamam, TAN) — Otelci| 165 ilkokul vardır. Bunların | Burdur (TAN gi merkezde ve kazalarda, 142 $ a a bitirmiştir. Bütçe 277 bine Çavuşun çarşı içindeki evi- tmen var - |bİP liradır ve geçen senkinden fAZ- İnin bacası tutuşmuşsa da halkın yar- dımiyle söndürülmüştür. ladır, Kültür bütçesi de 8 bin lira el e z fazlasile 94 bin liraya çıkarılmıştır. | Burada itfaiye vesalti namına bir- şey olmadığı için. bu hâdise de ep ki diğe il Bu fazlalık, inşası biten iki yatı oku elimiz içinde ilk tahsil çağın E > -k iu öğretmenlerile yeni açılacak köy | ce telâş uyandırmış ve yangın âletleri bulundurulması 012 -| 72 si ka- | okulu öğretmenlerinin maaşına ve an İzumunu bir kere daha göstermiştir. Merkezde ve kazalar. | merk başlanılm 74343, köylerdekine | ilkokul sarfe vi Kurtlar Köylere İniyor Kızılcahamam, (TAN) — Kışın faz da 310,280 dir. Izmit, Yinde 2dü Umumi meclis, zalarda, 7 Vilğ; 25 i köylerdedir. 4 çocuk vardır, < b alardadır. dürme lü okullara 11,51 »k öğretmene v masının bitirilme: am etmektedir. Her | dilecektir. Vilâyet daimi encümen azalığına tahsil çağında bulunan doktor Cevdet Akın, Ali Konu vella lığından yırtıcı hay Mehmet Sanlı seçilmişlerdir. İlerine kadar inmesi 33 çü oku- a İG Burdur, (TAN) — Vilâyetimiz i- |F çinde domuzlar çoğaldığı içi dairesi sürek avları tertip e İlk av Bucak ilçesinin Çamlık mın- takasında, valinin de iştirakile ve 170 kişilik bir kafile halinde yapıl- | mak istenilmiş, fakat biraz sonra kar |Kürdun hücumuna uğramıştır. İki Arifiyede yeni bir kure binası yap- | başladığındanmiyi"bir'netice alınama | Kurt tayı, ikisi de kısrağı parçalamış | tıracaktır. mar TkİG YEŞUYE MIMTIRE İlan Masinda. iesepblamaştu a ve Eyneş ovasında yâpılacak - Yağmur Yağdıran tır. Bunun için iyi hava beklenecek- Okunmuş Sular! | | tir. li Kızıleahamam,(TAN)— Çamlıdere ati 52 talebe düşüş anların köy iç devam ediyor akçılar köyüne bir domuz in- niş, Yusuf ve arkadaşları tarafın. dan öldürülmüştür. Peçenek köyün- İden Osman oğlu Mustafa gece saat yirmi birde bir kısrak ve bir tayı ile Mikrap köyü civarında dört | Vilâyette çocukların ancak yüz! yâbilmektedir. Arifiyede açilan öğitmen kursun dan 50 talebe mezun 48 köyde vazife görmeğe başlamış - lardır. Eğitmenlerin okuttukları ta- lebe sayısı 1615 tir. Maarif Vekâleti raat miştir olmuş, bunlar rde gelir sanı MUGLAD/ Model Tayyarecilik Kursu Kapatıldı Muğla, (TAN) — Tayyare kuru- munun teşebbüsile Istanbuldan mo- del tayyareler getirtilerek ilk tedi sat müfettişi Şevket Akerin idare-| temsil 4 Burdur, (TAN) Halkev an Ali, Kâhir, Seyit kolu, Çocuk Esirgeme kurumu Yusuf, tarlaya dökülünce faatine a “Bayan şiir ğını iddia ettikleri yazıyor,, piyeslerini temsil etmiş, çok | okunmuş suları şişeler içinde Akdo- e Ban köyünde ken yakalan "“Burdur,, u Tanıtacak ( İmışlardır. Bunların muhakemeleri Eserler Yusuf iki ay on beş gün sinde açılan kurs bir ay sürdükten | Burdur, (TAN) — | hapse, kırk bir lira altmış kuruş pa- #önra bitmiştir. Ilkokul oöğretmen- | Selçukilerden kalma bi ra cezasına, diğerleri üçer ay hi p n bu kursta yaptıkları model | serleri ve ayrica beğenilecek hususi- | ve ©JU8€7 lira para cezasına mahküm kkep bir sergi i- | yetleri bulunan vilâyetlerimizi her - | o zpuşlardır. kulda açılmıştır. Sergi, halk | kese tanıtmak için faydalı bir teşeb- EN eli Dur ve "Yağkandili" ve sata: yapılmış, Romalılardan, k tarihi e- İyapılır ve İkolunmaktadır. Çö ömlekçilikte Günden Güne Inkişaf Var Çanakkale, (TAN) — i aldığı çok meşhür sanatını he mnen herkes bilir: Çanakçılık.. Evvel | çömlek gibi şeyler | ınların mühim bir kısmı| * Arabistan ile Suriyeye sev ken, son zamanlarda çok güzel va- zolar, saksılar, hokka takımları, ye- mişlikler yapılmıya © başlanmıştır. Bunların üzerleri çiçek ve resimler- le süslenmektedir. Şehrimizin ce yalnız çi olunur- ettikleri er köşesin- istana da sev ME yahların çok rağ oprak işleri yurdun de de satılmakta, Yun Se: vazo ve yemişlikler t. yollanan dirle karşılan mış, mükâfatlar almıştır. İ Bu İşlerle uğraşan dört imalâtha- nede 200 e yakın işçi çalışmaktadır. Bu sene odun tedarikinin biraz güç-| > leşmesi yüzünden çekilen sıkıntı ha- | erkek bütün halk fiflemiştir. tadır işle uğraşmak | ve hayata malolan bir çok kazalaf İşe yarıyan toprağı çıkarmak | vukus gelme zasınin Akköyünde de baş |için 10—15 metre kazmak ve yerin | Ezinede yapılan testilerden (Çiy) künk | ilerlemek icap İtak sir edileni, suyu soğuttuğu için, yö O köyün ki prak çökmekte İzın çok aranmaktadır. Her Eve Lâzım Olan YENI o a e he, du ocuk Ansiklopedisi (: b Ya üessesemiz tarafından neş- redilen Yeni Çocuk Ansik- lopedisi her çocuğun mutlaka sa” hip olması lizım gelen bir eserdir. “ünkü çocuk bu eserde ders e ında ve ders dışında aradığı bü- tün malümatı bulabilir. Çoc ANSİKLOPEDİSİ bü- tün dünya lsanlarna tercüme € dilmiştir. Bu beynelmilel eseri, larının ihityaçlarını ve mektep programlarını gözönünde bulundurarak lisanımıza çeviren- alih Murat, Faik Ezine ka ka bir cins topraktan testi ndaki gi küp yanılır r mektep talebesine ayrıca tenzilât yapılır. Bu eser yalnız çocuklar için de gil, büt ikmektep öğretmenleri ğ & için en kuvvetli yardımcıdır. Çün“iik,, kü bütün, dersler bu eserde reğit, #imlerle ve geniş malümat ile sen pi. ginleştirilmiştir. & Eser hakkında bir fikir edinmek istiyorsanız aşağıdaki kuponu dok durup bize gönderiniz. Size be dava bir broüşr göndeririz. Bu bro” şür size Ansiklopedinin kıymetini anlatacaktır. sayfalık iki eptir, 7 liradır. büyük Tam eserin fiyatı Muallimlere ve alimlere ait son nizi rica ederim. Isim: . TAN Neşriyat Evi felik bir kitap halinde neşri, maarif tarafından çok rağbet görmüştür. | büse girişilmiştir. On sene evvel mu | müdürü Kâşif Kulabaş tarafından Bir çok Muğlalı, İstanbuls model | allimlerin yaptığı araştırmalara yeni | kararlaştırılmıştır. Halkevi de bu ha tayyare malzemesi sipariş etmiştir. |tetkikler ilâvesile bunların 300 sahi- | reketi himaye etmektedir. İ Bu iğrenç insanların ağız kokuları beni fena hal de iğrendirdi, şu muhitte kiminle konuşabilirdim? Şet kat E ükhet E , siz ve Seyhan benim için ayni temiz, anlayışlı dostlardınız, lâkin gayet tabli 0- larak sizinle olan dostluğumuz, anlaşmamız daha derin oldu; her cihetten biribirimizi daha iyi anlıyor duk; eminim bu dedikoduları, kendilerine ehemmi- Vi sordum; çünkü Hasanı kıskandırac tek birşey yapmamıştım; o, sadeçe kendi. güzel insana tahammül edemiyordu. Bir gün Namık Bey telefon etti. Ee — Sizinle görüşmek istiyorum, diye. Gelebilirsiniz, dedim. yet vermediğim bazı kadınlar çıkarmışlardır. Görüyorum ki, son günlerden Hasan Bey de ben- der »nmiye başladı; şüphesiz, bu dedikodular ona kadar ulaşmıştır. Bunların hangi kanaldan ge- gip ona kadar gittiği de belli bir şey Nihayet, ben de çok tabii olarak size karşı dosthık- tan fazla bir sempati de duymuş olabilirim; bu, insan ruhunun baş eğdiği tabii kanunlardan aykırı bir şey sayılmaz; yalnız şunu da biliriz ki, bu sempati, aylar danberi estetik bir konuşma hududunu zerre 'ka- dar geçmedi; zaten mubitimde gördüğüm cinsi re- zaletler, beni kalp, gönül duygularından bütün öm. rümde vazgeçirecek kadar iğrençti. sonra daha e başladı. « Dedi ve ondan Bir gece, Bebekte, bir bahçeye gitmiştik; baktık, uzak bir masada Altan oturuyor, Hasan kıpkırmızı oldu, hiddetle; — Çevir iskemleni bu tarafa! Dedi. Bana verdiği üzüntülere rağmen onu rahat- n n sandalyemi çevirdim; Altana arka- g a bir tanıdık evine çağrılmıştık; te- sadüf olacak, Altanı da oradaydı. Hasanın gözü o gün dünyayı görmedi. Bu güzel yapılı, kibar çocuğu, fena kıskanıyordu, Yıllardanberi türlü şekilde beni shatsız eden Hasanın kıskanmıya ne hakkı var. dı? Hem ben onu kıskandıracak ne yapmıştım? Bu- nunla beraber rahatsız (oetmemek için mümkün olduğu kadar Altanla az görüştüm. Birkaç defa dansettik; Hasanın olduğu yerde kıvrandığım ne DONUYORUM YAZAN : ŞÜKUÜFE NİH sie ae seziyordum. Bir yandan da kendisinin dansetmiye bir türlü alışamaması Hasanı fena halde sinirlendi yordu. İlk zamanlar aylarca çalışmış, nihayet muvaf- fak olamayınca bu işten vaz geçmişti; şimdi kendi beceremediği şey için bana itiraz ediyor: — Bu ne kadar hoplayıp zıplama; biraz dursana, herkes sana bakıyor, diyordu. Zat yordu ki, Hasa yaçtan ziyade vesile idi. O gece Boğazda sandallarla bir gezinti yaptık, gü- zel, parlak bir Temmuz mehtabı vardı; sandaldan sandala şiirler okunuyor, şarkılar söyleniyordu. Ha- san, ağzını bile açmıyor, somurtmuş oturuyordu. Bir aralık ortaya bir teklif atıldı: Yalıya dönüp sabahlamak! İstiyenler uyusun; yer, yatak var. İsti- yenler otursun, sabahleyin güneşin doğuşunu seyre- deriz, dediler... Bu teklife kimi razı oldu, kimi olmadı. Hasanla ben de eve dönmek istiyenlerin arasındaydık; o sıra- da Altanın sandalı bizim sandalın yanına gelmişti; Altan: — Kalssk fena mı, Yıldız Hanım, dedi; sabahı öyle güzeldir ki... dık... Bunun üzerine fikrimi değişti bana öyle geli- ın dansetmek akı bedii bir ihti- ak kadınlara yaklaşabilmek için bir Boğazın Erkenden tepelere çıkar- Kalırız, dedim; biz de kalıyoruz. Kalırız, değil mi, Hasan? Bu fikrin Altan tarafından geldiğini sezen Hasan; hiddetle: — Hayır, dedi; âlemin evinde sabahlamıya ne lü- zum ve ne sebep var? Hasanla çekişmek, onu kıskandırmıya alçalmak elimden gelmedi: — Peki, dedim, istediğin olsun, gideriz. Yamımızdakilerle vedalaştık, kıyıya çıktık; ğimiz otomobil biiz Şişliye, götürmek üzere orada bekliyordu. Hasan bileklerimi kırarcasına beni ko- Iumdan tuttu, otomobile fırlattı: geldi- — Sıkılmıyor musunuz, dedi, bu kadar rezalete? Hangi rozslet? Şaşırmıştım; Hasan o kadar şuuru- nu kaybetmiş gibi hiddetliydi kt birşey söyliyeme- dim; bir ses çıkarsam, yolun ortasında, Hacı Osman Bayırı virajlarında bir kaza olabilirdi. Çünkü Hasa- nın en ufak bir sebeple hemen köpürüp kendinden geçebilecek kadar iptidaf huyları vardı. Zeten o, iyi fena, herhangi bir tesir karşısında benliğini idare et- mesini, iradesine hâkim olmasını bilemiyen insanlar» dandı. Yaptığı şeyin mânasızlığını bile bile sustun Apartımana girince doğru salona gitti; kapıyı ki- Mtliyerek orada yattı, Sabahleyin erkenden çıkmış; üç gün ne kendi Geldi; Hasandan bahsetti; ne olduğunu pek İyi bilmiyorum, amma, dedi, herhalde bir kıskançlık me selesi olacak. Hasan çok müteessir; geceleri bizde ya $ tayor. Güldüm: — Siz de bilirsiniz ki, dedim, Hasanın beni kıskani ması çok saçma birşey olur. Namık Bey de gülümsedi: — Hepsini biliyorum, Yıldız Hanım, amme ne yapalım; yalnız ne olursa olsun, şunu iyi biliniz ki Hasan size son derece bağlıdır. Belki bu. delilikleri yapması da sizin ona, istediği r ehemmiyet ver memenizdendir... Bu cümle bana bütün bir evlenmenin tarihini dür şündürdü — Ben mi, dedim, ona kıymet vermedim, N Bey? Siz Husanla nasıl evlendiğiniizi, ona nasıl kış met verdiğimi, sonra bin türlü Şimarıklıklarını dâ nasıl çektiğimi belki bilmezsiniz Lâkin basta, âciz günlerimden istifade etti; beni o) masasında, bıçak altında yapyalnız bırakarak luk ve safahet geceleri yaşadı. Ondan sonra, ber birçok sebeplerle ona dost göründüm; affetmiş g ründüm; hasta bir adamı tedavi eder gibi kardeşlik, doktorluk ettim. Bütün Hasan benim içimde bazı gi günahını artık bende değil, kendisinde aramalıdır. Namık Beyin, Bursaya giderken benden ayrıldı gün gibi, yine gözleri yaşla doldu: 0, benin yol (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: