14 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

14 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SPOR: Galatasaray - Üçok Maçı Harbiye İstanbulda in Müddet Görüştü | Ne e Netice Alabilir ? « Harbiye takımlarının Ankara karşılaşmasında grup halinde alınmış fotoğrafileri Bu haftanın Milli Küme karşılaş- maları gözlerimizi stadyorna, kulâk- Yarımızı İzmire çevirecektir. Stad- yo7mda bugün Güneş takımı Harbiye ile oynıyacaktır. Pazar günü de ayni Harbiye taki- mı Beşiktaşın önüne çıkacak.. Harbiyenin ne şekilde bir oyun oy nadığını ve bu sönöki formunu bir- kaç fırsatta gördük. Merkez muavini Kuvvetli olan Harbiye takımı, nefes- Mi ve disiplini kusursuz bir ekiptir. Muhacimleri ekseriyetle şütsüz oy namakla beraber nısıf sahayı geçiş- lerinde müessir ve seridirler. Karşılarındaki ' rakibin- rahat - top kullanmasına kolay kolay! imkân vermiyen Harbiyelilerin müsabaka- lari daima hateketli, canlı've seyri zevk vericidir. Harbiyenin bu seferki temasların dan çıkarılacak mukayeseli netice- Jer bilhassa İstanbul futbol meraklı. larını çok alâkader edecektir. Çünkü, Ankaralı kardeşlerimiz ev velâ Güneşle ondan sonra Beşiktaşla karşılaşacaklardır. Güneş — Beşik- taş takımları ise, bir hafta evvel ima İüm kovalamacalı oyunda) berabere kalmışlardır. İki takımın bir hafta fasıla ile Harbiyeye karşı elde ede- cekleri gol farklarile taraftarlar şüp 'hesiz bir mukayese yapmak arzusu- na kapılacaklardır. Maamâfih yapılacak :mukayesede Harbiyenin taze kuvvetle Güneşle ve o maçtaki yorgunluğu gidermiye vakit kalmadan Beşiktaşla oynıyaca ğını da hesaba alacaklar çoktur. Zannımıza göre, Hafbiye takımı mükemmel bir mukavemetten sonra Güneşin girgin ve fırsat kollıyan mu hacimlerine ufak farkla yenilecek- lerdir. Fakat Güneşin bu gölibiyeti pek kolaylıkla elde edeceği zehabına düşmek yanlıştır. Hattâ diyeceğiz ki, eğer Güneşli- ler ekseri maçlarda olduğu gibi, na- sıl olsa gol çıkarırız, emniyeti ile ge- len fırsatları vakitli kullanmazlarsa oyunun sonlarına doğru hayli gecik miş olduklarını anlıyabilirler. Bu suretle, iş işten geçtikten son- raki gayretleri semere verecek va- kit bulamaz. Eskrim : Şi A Müsabakaların Finali Dün Yapıldı İstanbul Eskrim Ajanlığı tarafın- dan bayanlar arasında tertip edilen eskrim müsabakalarınn finali dün Galatasarayın İzmir temasları İzmire giden Galatasaraylılar bu- gün Üçokla oynuyorlar. Kanaati- mizce, şimdiki Üçok Sarıkirmızılılar içiri en tehlikeli bir rakiptir. Galata- sarayi yendikleri takdirde; Milli Kü menin yüksek derecelerine varacak- larini bilen İzmirlilerin Galatasaray maçında her zamankinden daha İti- nalı ve dikkatli dâvranacakları tah- min edilir. Üçökün bilhassa muhacimleri kuv vetlidir. Merkez muhacim olarak Fe nerden giden Namık topu isabetli kullanır. Ayni hattâ Ankaradan Ham di ve sağiçlerinde Sait gibi delici bir futbolcu mevcuttur. Bü takımın Ga. latasaray müdafaasını bir kaç kere aldatması pek mümkündür. asaraylılar hücum hattı kuv- rünen İzmirin Üçokunu yene bilmek için rakiplerinden daima bir fazla sayı yapmak o mecburiyetinde- dirler. Ücok muhacimlerinin atsbilerek! rinden bir iki fazlasını çıkarmak im kânları maçın o günkü kaderine de bağlı olan birşeydir. Galatasaray muhacimleri bütün gayretlerini toplayıp canla başla ça- lışarak rakiplerinden dalma bir faz- la göl çıksracak gibi oynarlarsa bel- ki bu ilk tehlikeyi atlatmış olurlar. Fakat ertesi günkü oyuna da hücum! tarafından hayli hafiflemiş olarak başlamak vaziyetine düşerler zannın dayız. Bizim görüşümüze ve hesap- larımıza göre, Galatasaray hücum- cularının bedeni mukavemetleri çok sıkı iki seyahat maçını bir gün fasıla ile ayni minvalde çıkaracak kadar değildir. Şu düşüncelerle, Galatasarayın İz- mir maçlarınının ikisini de galibiyet le bitirebilmesi ihtimalini yüzde o- tuzdan yukarı göremiyoruz. Maçların birini kazanıp diğerinde berabere kalmalarını ise yüzde elli ihtimal içinde hesaplıyoruz. Halbuki, İzmirin bir maçı kazanıp, diğerinde mağlüp veya berabere ol- ması yüzde kırk nisbetindedir. Bugünkü Maçlar Taksim Stadı: İstanbulapor - Hilâl Kupa maçı. Saat 15 Harbiye-Güneş. Mill küme maçı Sant 17 Klüplerde: Güneş Takımı Atinaya Gitmiyor Yunan klüplerinden Enosis ve O- Umpiyakosla iki maç yapmak üzere 23 Mayısta Atinaya davet edilen Gü akşam Beyoğlu Halkevinde yapıl- mıştır. Büyük bir heyecan içinde geçen ve bayanlar tarafından merakla ta- kip edilen bu karşılaşmalar neticesin de İfakat birinci, Bella ikinci, Nasibe üçüncü olmuşlardır. — g—-—— Tekirdağlı - Kara Ali İntikam Maçı İzmirde Yapılacak Türkiye Başpehlivanı Tekirdağ- hı Hüseyin ile Kara Alinin İstan- buldaki maçlarının intikamını İz- - mirde yapmaları | teklif edilmiştir. İzmir | bu teklifini neş klübü oyuncularından bazıları- nın sakatlığı ve bazılarının da imti- hanları dolayısile bu seyahatten vaz- geçmiştir. Güneşliler bu vaziyeti Atinaya bil dirmişler ve ilk fırsatta bu davete icabet edeceklerini temin etmişler- dir. Güneş takımının Milli Küme maçlarından sonra Haziran içinde bu seyahati yapacağı söylenmekte İdir. TAN Başvekil Bugün Şehrimizde BulgarKaralıC.Bayarla (Başı 1 incide) da kısa bir tevakkuftar sonra hare- ket etmiş ve Sofya garına saat 9.55 de girmiştir. Garda kendilerini Baş- vekil ve Hariciye Nazırı Köse İva-| nof ile bayanı, Kralın mümessili, hü kümet azası, Sofya belediye reisi İva rof, Balkan Antantı Orta Elçileri Ha riciye Nezareti siyasi işler direktö- rü, Türk — Bulgar dostluk cemiyeti relsi Profesör Steyanof, Sofyadaki Türk kolonisi ve diğer bir çok zevat karşılamıştır. Sofya garı defne dalları fle ve Türk ve Bulgar bayraklariyle süslen mişti. Bir müfreze selâm resmini yapmıştır. Tren istasyona girerken muzika Türk ve Bulgar marşların çalmıştır. 0x. Takdim merasiminde sonra Baş- vekil Celâl Bayar ile Köse İvanof yanlarında Harbiye Nazırı General| Daskalof olduğu halde müfrezeyi tef tiş etmişlerdir. Müteakıben Türk misafirler yan- larında Başvekil Köse İvanof olduğu halde gardan çıkarak Türkiye Elçi- liğine gitmişlerdir. Saray defterine imza Saat 1030 da B. Celâl Bayar ile Doktor Aras yanlarında mihmandar ları olduğu halde saraya giderek zi- yaret defterini imzaladıktan sonra | Başvekil Köse İvanof'u ziyaret et- mişler ve bir müddet sonra da'B. Kö se İvanof bu ziyareti Türkiye Elçili- ğinde iade eylemiştir. riciye Vekili Dr. Rüştü Aras ile Türk Snat 11,30 da Kral sarayından ge- heyeti azası, saat 16,30 da ekspresle len hususi memurlar Türkiye Elçili-| hareket eylemişlerdir. Türk vekilleri, | ğine gelerek Türkiye Başvekili ile) istasyonda Kralı temsil eden Başya- Hariciye Nazırını saraya götürmüş-| ver General Tzanev ile Başkâtip B. ler ve Kral kendilerini hususi olarak | Panov, Bulgar Başvekili Kösetvanot, kabul etmiştir. bütün hükümet azası, Balkan devlet- Saat 13 de misafirler yanlarında) leri elçileri, Hariciye Nezareti erkâ- bütün Türk heyeti âzası olduğu hal-İ| nı, Polis müdürü, Sofya Demiryolla- Sofya civarındaki Vrama sarayı | rı müdürü, Türk elçiliği memurları, na gitmişlerdir. Kral ve Kraliçe ora. | Bulgar - Türk cemiyeti relsi ve da- da misafirler şerefine bir öğle ziya-| ha birçok resmi zevat tarafından e vaslasiyle, Bulgar matbuatına aşa- ğıdaki beyanatta bulunmuştur: Bulgar Kraliyet hükümetinin nâ- zik daveti üzerine, Belgraddan dö- nerken Sofyada tevakkuf etmeyi kendimize büyük bir zevk bildik. Gü zel hükümet merkezinizi bu kısa zi- yaret, Bulgar Büşvekili ekselans Kö- seivanot ile daha geniş bir surette tanışmaklığımı mümkün kıldı. Dok- tor Aras ile birlikte, Ekselans Köse- ivanof ile memleektlerimizi slâka- dar eden meseleler hakkında görüş teatisinde bulunmak fırsatını bulduk. Bizi minnettar bırakarak iltifata garkeden Majeste Kralın yüksek te- vecclihlerine nsiliyetle çok bahtiyar olduk. Kraliyet hükümeti ve bütün halk, bize çok dostane iyi kabul gösterdi- ler. Bize ibzal edilen nişanei dostluk- larından dolayı çok mütehassisiz. Bütün dostane tezahürlerin, mem- İleketlerimiz arasında mevcut iyi kom şuluk münasebetlerinin birer bürha- ni ve Bulgaristanın Balkanlı komşu- ları ile işbirliği yapmak zihniyetinin teyldi olduğu intibaile Bulgaristanı terkediyorum. Sofyadan hareket Sofya, 13 (A.A.) — Majeste Kral ve Kraliçenin vermiş oldukları öğle yemeğinden sonra, Türkiye Başveki- li ve Hariciye Vekili, B. Köselvanof ile beraber, şehirde bir gezinti yap- mışlar ve oradan istasyona gitmişler- dir. Başvekil B. Celâl Bayar ve Ha- Köse İvarot ile bayanı, Türkiye El | bir ihtiram bölüğü askeri selâm res- çisi ve diğer birçok zevat ta hazır) mini ifa etmiş ve Başvekil Celâl Ba- bulunmuştur. yar tarafından teftiş olunmuştur. » Baş Bulgar Kralının öğle yemeği | Trenin hareketinden evvel iki leyl GL yan een el sıkışmışlar. gar hükümetinin misafiri bulunan | Ör. ri Başvekil B; Celâl Bayar ve Hariciye |: Türkiye Başvekilini ve iyiki Vekili Dr. Tevfik Rüştü Arar, but, Vekilini, Polis direktörü, Bulgar gün öaat 12 de Samajeste Kral Haz, | miryolları direktörü, protokol şefi hai retleri tarafından kabul buyrulmuş- emmi anime ME © lâr ve neztlerinde uzun müddet kal.|Yin edilmiş Hariciye me muşlardır. Türkiyenin Sofya elçisi B. Berker hu Baht 12/18 te Yramln ; sarayında | 0098 kadar geçirmişlerdir. ——— Başvekilimiz ve Hariciye Vekilimiz- Çek Almanlarının le bütün Türk heyeti Majeste Kral Hazretlerinin öğle yemeğinde misa- Yeni Kararları (Başı 1 incide) firi olarak bulunmuşlardır. Yemek - Almanlarının bir ibtilâf o çıkmasını nın sulhcuyane mahiyeti hakkında; İngiltere hükümetine teminat vere- çektir. Gönüllü müdafaa servisi Prag, 13 (A.A) — Henlâyn Partisi “Gönüllü müdafaa servisi, ismini alacak olan muhafaza © teşekkülleri vücude getirmektedir. Almanyadaki hücum kıtalarına benziyen bu teşekküller parti tara- —— ———— kabul eden iki pehlivanın İstanbul karşılaşmasının intikam müsaba- kasına hazırlanmakta bulunduk- “larını İzmir refiklerimizden Yeni- asır BS a dk ğin gl an e fından tertip edilen içtima ve nüma yişlerde inzibatı temin edecekler ve Südetlerle meskün mıntakada yan- AAA BABA BANDAR AAA AASSM f KAVANOZD Yazan: Moerireş Balıkçısı NEAR —2— ütün cömertliğinin koca cüs sesile kana kana, köpüre, köpüre. sevememek ihtimali aklına gelince birden cân evinden vurul- muş gibi oluyordu. Kendi, kendi gözünde acı bir imkânsızlık olu - yor, telâş ediyor, telâşı hareketle- rine bir aşırılık, bir ihtiyatsızlık, olur olmazınâ bir fırlayış, veriyor- du. Ve ilelebet elde edemiyeceğini sandığı bir şeyi elde etmek acele- sile çırpınıyordu. Ve o zaman, mü- kadderatına rıza göstermiyen bir aksülümelle kalkınıyordu. Yama- dığı donları, gömlekleri bir tarafa fırlatarak bahçeye çıkıyordu. Gece ağaçların arasından paçav ra parçaları, kara kurumlar, isler, pislikler gibi cart curt yırtılarak u- çuşan bulutları görünce, ve yara» tılışın koca kasırgası milyarlarca irampetile hücum işaretini saldık- ça, ne olduğunu bilmiyordu, fakat © zaman korkudan ziyade derin bir sevinç duyuyordu. Fırtınanın öf- kesinde, gemsiz, hudutsuz, itidal siz bir hayret, faltaşı gibi açık göz lerle şaşa kalmış bir bakış vardı. İşte, bu derinden derine hoşunâ gidiyordu. Fırtına bir şey kabul etmiyordu. Neyi? Ne hırliyan de - nizde, ne gürliyen rüzgütda, ne de çakan şimşekte bu suale cevap yoktu. Bunların hepsi heybetli bir vde bir de ana baba kuzu- su küçük bey vardı. Dünya- da eğlenmekten başka bir arzusu yoktu. Özlediği saadet için, işe tır. Dağının ucunu bile fedaya razı de- Zildi. Saadet armut piş, ağzıma düş kabilinden kendisini küçük beyin ağzına lüppedek salıverecekti. Her kese kuş tüyü gibi yumuşak, ince ln wt i 14-5-1938 ARİANA DAA OA Sİ EURANAAOAEA LAMALI İKİ GÜNLÜK HİKÂYE AKİ YAVRU lekesiz kalıyordu. Kız, ilk önce 8- yak diredi. “Beni sokağa atınız, ba- $ımın çaresine bakayım!,, dedi. Fa- kat bütün dünya aleyhine öyle bir şiddetle ayaklandı ki, kız sarsıldı. İnsanlar onun yanına varınca, s0 kakta patliyan bir lâğımın yanıba- şındân geçiyorlarmış gibi aman değmesin, bulaşmasın diye el, etek topluyorlar, burunlarını parmakla- rile sıkıyorlardı. Deliğine sinmiş tavşan gibi kızın yüreği pat pat çarpıyordu, etrafına ürkek gözlere le bakıniyordu. ihayet, kız, kurbanlık koyun- ları kesmezden evvel alın- larına çiçek taktıkları ve bürunla- rına zemzem süyu sürdükleri gibi büyük hanımın tenezzülkâr öpücü- ğünü alnında taşıyarak, bohçasile Mısırın kuvvei inbatiyesi artsın di- ye seçilerek Nil nehrine kurban diye götürülen Misirli kızın bakışı, den:kopan çığlıklan pek başka Ol mamış. Kör Hüseyinin evine ayak basarken, yüzünü müthiş bir ke - uğzi, burnu eğ ri, büğrü oldu. Çocuğunu düşürdü. Şehrin yegâne eczacısı düşen in- san fetüsünü Kör Hüseyinden elli | kuruşa satin aldı Formalin solüsye A nunda bir kavanoza koyarak vit - İ duygularını derin teessür ve ga pini anlatıyordu. Fakat her kesin bu dünyada derdi kendi başından aşkın olduğu için kulak asan ol - muyordu. ve bu itibarla Bey kendi ni keman teli gibi hassas ve santi- mantal ve ber kesi de meşe odunu gibi kaba ve kör kütük telâkki &- diyordu. Evin küçük Beyi, Feryaza, onun la evleneceğini vadetti. Kendisine doğru bu gelişte, kız, gözlediği bir şeyin uzaktan uzağa kokusünu du- yar gibi oldu. Yüreği, Kayseri sucu- ğu veya pastırması değildi ki, o- Bu kiyim kıyım ve dilim dilim he- sapla ve tartı ile versin. Feryaz, ge- be kaldı. Değirmen taşı gibi katı yürekli peder, bunu duyuncu küplere bin- di. İçini püf böreği gibi şişiren ve dünyaya bir lokma bile ilâve et - miyen haysiyet hava cıvasını rüz- girlar ilâhı Eole'un torbaya tıktığı lodosu, poyraz salıvermesi gibi f0- ra edip sağnakladı. Oğlan bu yeller den pek sarsılmadı. Fakat babası mirastan mahrum edeceğini söylü yordu. Dünyada mevcut zevk ve safayı satın alacak olan olmak korkusu oğlanın kırmızı biber gibi yaktı. vazgeçti. Şehirde hem kendi, hem #oyu, söpu anadan doğma kör bir dilen- ci vardı. Eline sayılacak elli Jira- ya mukabil kızı almıya razı oldu. İten sonra, kral hazretleri Başvekili- mizle bir tarafa çekilerek uzun müd det görüşmüşler ve sonra kendilerine ayrı ayrı iltifat ederek bütün heyeti i Yeti | örzu etmediklerini fakat Çekoslovak min erkânı ile konuşmuşlar» | yükümetinin kuvvet > istimal ederek Bayrakli. Eral hazekilekine | ve Ai m e ee Atatürkün selâm ve muhabbetlerini İSE özmal m Ja en enini hahbet ve hürmetle | HenlAYA' sureti harusiyede, Yan rhin Relsicümhura arzına Başveki |!tr9it ile görüşeceği söylenmekte. lin tavassutunu riça etmişlerdir... |” ; Kral Hazretleri, Başvekil B, Celal | < Siyasi müşahitler bu seyehati bü- Bayara kendi imralariyle bir resim. | yük bir “alâka ile karşılamaktadir. lerini ve Bava: 2 me PER Ga ayara ayrıca bir ha | er enlain'in intihabat esnasında ve LR ği yeni ekalliyetler statükosunun inti- Köseivanofun sözleri İşarı arifesinde Prağ'dan ayrılması Sofya, 13 (A.A.) — Türkiye Baş- | mumaileyhin müstacel bir mesele vekili ile Hariciye Vekilinin Sofva- | pin halli için Londraya geldiği zeha- yı ziyareti münasebetile, Bulgar Baş | ını tevlit etmektedir. vekili B: Köseivanof Anadolu Aajan | Yorkshire Post gazetesinin bildi sına aşağıdaki beyanatta bulunmuş | â tur; — Bu gün, komşu ve dost Türkiye nin iki güzide devlet adamının 2i - yaretinden dolayı çok bahtiyarız. Kı $a olmakla beraber bu ziyaret, mem- leketlerimiz arasında mevcut dosta- ne münasebetlerin ve iki hüküme - tin bu münasebetleri duha ziyade s8- mimi bir hale getirmek azimlerinin yeni bir bürhanıdır. Bulzar milleti nin ve benim Türk milletine karşı hissettiğimiz hararetli samimi sem- pati hislerine tercümen olmasını A- nadolu Ajansından dilerim. Başvekilimizin Bulgar gın çıktığı zaman ateşin söndürülme gazetelerine beyanatı sine yardım edeceklerdir. Henlâyn Sofya, 13 (A-A,) — Türkiye Başve-| muhafız kıtaları bu teşekküllerin »| kili B. Celâl Bayar, Bulgar Ajan seki ire lek eldeki yle sik Büyük hanım, elâlemin diline düş mekten kurtulmak için bu parayı hemen verdi. Böylece, hem kızın, oğlanın, hem ailenin narin rininde teşhir etti Bir sene sonra Feryazın Kör Hü- seyinden doğurduğu çocuk babası gibi kördü. Üç yaşına varmıştı. Baş ka çocuklarla sokakta oynarken, köylünün birinin çeşme başına bağ ladığı eşeğini görmedi. Koşarken, eşeğin bacaklarına çarptı. Eşek bir tekme ile çocuğun başını patlattı. Göz bebeğinin biri kan pıhtıları a- rasından, çocukların oyniya oynıya cilâsını kaçırdıkları yeşil ve do - nuk bir cam bilya gibi bakiyor- du. Kazayı evden gören Feryaz, pencereden fırladı. Kemikleri par- ça, parça oldu. Çocuğunun yassı - laşmış başını, can çekişirken bağ- rina basıyordu. Ana, oğul, cenaze merasimleri sefaletile acıklı idi, Çünkü ancak üçüncü mövkide parasız cenaze merasimi yapılabildi. Eczaneden geçerken kavanozda” ki çocuk rüşeymine bakardım. Kok muyordu, bozulmuyordu, fakat, kokmayıp bozulmamak yaşamak imi idi ya? Onün gövdesi kadar bü- yük bir başı vardı Göğsünün üze- rine eğiyor, ve ellerile (gözlerini örtüyordu. Bu yavrunun dünyası, hayatı kabul etmiyen formalin 50- lüsyonu! Kâinatı kavanoz! Yaşama mış, büyümemiş hattâ doğmamış bir çocuk. Bana “Neden?,, diye s0- rarmış gibi duruyordu. BİTTİ — YURTTAŞ: Kafanın iyi alli ni is- tiyorsan kanını temizle, | O Kanın sabunu: Portakal | | dır. | Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumü

Bu sayıdan diğer sayfalar: