25 Haziran 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

25 Haziran 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'TANın Çocuk İlâvesi 3 ÇOCUKLARA FIKRALAR : GÜNLÜK EKMEK TAN Çocuk llâvesi ip Kahkahatiitiğ © KÜÇÜK YAZICILAR “ Ali Dayının Za £ ÇOCUKLARA HİKAYELER : v MÜSABAKASI > rsi Bir akşamdı. Sandalla - dolaşıyor. duk. Fukat birden deniz çekilince san dalımız sahilde kumsalın; üstünde kalmıştı. Saatlerce denizin yükselme sini bekledik. Sandalın etrafında toplanmıştık. Osman dayı bundan istifade ederek bize bir hikâye anlatmıya başladı 'Bundan, epey zaman evveldi. Baba n üç tane güzel kayığı vardı. Herkes babamı, iyi bir denizci diye lanır, her gelen otun sandalını arar- he -— Bir sabah gezinti sandelimizla, şu sağda gördüğünüz adaya bir genç Kadınla iki çocuğunu gezmiye götür- müştük Üç saat sönra adaya yaklaştık. Yi ne böyle denizin yükselmesini bek- Diyerek akşamı bulduk.. Saat beşe doğru yola çıktık Yola çıktığımızdan üç çeyrek saat | #onra birdenbire-küvvetli bir rüzgr esmiye başladı Sandalımız bir ceviz kabuğu gibi | dönüp duruyordu. Allahtan; babamın ihtiyatlı manevralarile sahil metini kcâybetmeden ileri hile sağ ve sallıh yaklaşacağımız ve fırtınanın hafiflediği sırada nereden geldiği belli olmıyan bir dalga san dalı yana devirdi. Tekrar düzeldiği zamân küçük çocuk denize yuvarlın. dı, ellerini sallıyarak bir şimşek bırı ile battı ve teki çık ü Bu vaziyet karşısında bir lâhza dü- len kendimi denize attım. E. peyce uzaklaşan küçüğe doğre kulaç stmıya başladım. D. azalmış de git. Bir ala al sinden & ala doğru sü. biz imi pek iyi hatırlam Küçük kendine gelmek üzere i sahile yanaşmıştık. İki gün sonra hepimiz bir arada mesi başında toplarımıtı ün annesi buna nasıl teşekk bi deceğini bilmiyordu. Masadan kalktığımızda nda bir Zarf Büldüm. Üst nd isim yazılı idi. Onu açtım, İçinde pas Ta vardı. O zamana kadar böyle bir çök parayı bir arada görmemiştim İştevo paralarla ev ni kurmuş ve | zamanlarda annemi, babam, t temin etmiştim. A. geçmişti. Çocuklardan biç birini görmemiştim. Onlar sta bir maktupla ha-| tarımızı soruyor ve küçük birer rahat bir hay radan Senel diye yollamı Ni san geri kalmıyorlürd yet mektupların arası kesildi On beş yıl sonra harp putlamıştı. Ben de herkes gibi asker oldum. Muharebenin er di. Bi yan bir bomba be- ni kendimden geçirdi 'dim, farkında değildim. O vak: ateşli bir gecesi. lenbire Ölmüş mü i- yal. İbir delikanlı idi, İyilik ve zekâ akan Kurtardığı Çocuk m Bir karaltı beni omuzlamış götü- rüyordu. Hâlâ o vakit beni taşıyanın ayak seslerini kulağımda çınlar bulu- yorum. Çamur ve kar insanın beline kadar | yükseliyordu. Arkadaşım Yeni sıhhi ye çadırına götürdü. Ertesi gün yaram sarılmıştı. Artık kendime gelmiştim. Hasta bakıcı — Biliyor musun dostum, dedi, se- ni bir zabit getirdi. Hayatını kurt ran odur! Bir saat sonra elinde bir bardak süt le tekrar geldiği zaman kara İgönderileceğimi müjdeledi. Buna se- indim amma,ı gitmeden evvel haya tam kurtaran zabitin kim olduğunu öğrenip ona teşekkür etmek İst dum, Bu arzumu hemşireye söyledi ğim vakit —r Faz, evvel seni sordu. Görürsem, yol Birkaç dakika geçince zabit içeri girdi, Bu uzun boylu, iri ve başı sarılı gözleri, pırıl pırıl parlıyordu. Ey dostum nasılsin? Her halde dün akşamdan daha iyisindir! — Ah, subayım. size nasil teşek- kür edeceğimi bilmiyorum. - Çabuk Iyi ol da vatana yeniden hizmet et! — Senin adin he? — Benim adım Ali #Çıldırım oğlu Zabit, sarsılır gibi oldu. Birden göz lerini bâna dikerek tekrarladı || — Al Yafdurım oğlu mu? Ne diyorsun? Sen benim kim olduğumu biliyor Eği beni bir gün düş tüğüm dalgaları de seni dü lara getiremiyecektim. Bu sade ve samimi sözler, gözlerim yaşların akmasına sebep oldu Ellerini tuttum ve minnetle sıktım Her ikimiz de harpten akşam brra: rtulmuş o zamandanberi küçük zabi heri yıl beni görmiye g Dostluğumuz hiç bir gü. Ali dayı sözlerin aksamadı, ve yükselen suların içine sa rak, yola çıkmamız için hi ladı poz hatırladığım bir şey su İdi si görürsün, dedi. O da bi: ALPLE BABASI e iğ Küçük ekuyücelarımız: TAN — GOĞUK sizler için bir köşük beri biçak gazı, ylir aldık. Bazıları Fakat siz de bilirsiniz ki, Bu yazıl uk. Her sayımızda birer İkişer başacağız. Sonunda da yamcıları tarafından bir seçme y na gözel yazı ve gi eukları, yanl sizleri Çocukların Korkusu İki gecük ormanda yollarını kaybet mişlerdi. Civarda bir kulübe göre: rek raya değu gittiler. Ev sahibin den kendilerini misafir etmesi için ca ettiler. Kulübede iki küçük oda vardı, İhtiyar karı keca odalardan bi. ini çocuklara verdiler, sabah “erken. den çecuklar uyandılar. Özeki oda dan konuşma sesleri geliyordu. Kulak, kabartılar. Karımı kocasraaı diyordu kik — Demek ki, küşükterden klein hiç semadan keseceksin öyle mi? — Elbettet Bunu düyüncn goğukl de korktular. Kulübed vaz ilerdeki koyun Birer sonra ihtiyar ev sahi de keskin bıçakları ağıla doğru gidi- in yavrularım hazar. Bugün hanginizin © eelt gelmiş diye söylemiyordi Çocüklar korku Içinde Wiriyerek oldukları yerden çıktılar, İhtiyarın 8 yaklarına kapandıl Çeruklar enbanleyin duyduklarını Köylü Birim küçük d aki kuzulardır. Sizin y anlat iğimiz yayla inde el ATATÜRK Onunla gereflenir gu güzel Türkiyemiz Onunla övünürüz Bütün eianda biz Odur bize sağlığı, insanlığı öğreten Odur birl dirilten. bize yeni can veren. Biri kurtaran odur. kalbimizde de budur. dan yüce, © herkesten ulu. Yaşa Kamal Atatürk dünya durduk. Om Yurdumuza göz diken siç Halit Özalp Tenli Avukat Ziya ok. * OKUL Hem her gün devem O Bize ilgi Bğret Ham kafayı Mertetn Okul imamlık gönen Arada yoktur onun eş Necati Erpek Kabataş Erkek lisesi 7 B 46 miyan merakınız, başkalı mek gibi hatamız bu b kya mal el Bulbün Mahir TENKİT Aterin küçük Bülbüm. Yazın düğünü bilerek yazılış olmasıdır. sonunda hisse kapılıcık Vi? ders var. Devam et, Au iniz kizim. Erpeke: Okul gtirin fern deği Maamafik yavaş yavaş, alış çok yaz. Çünkü yazı yarmak Halit Özalpa: şundan mum rma b Devam gok güzel, Sende iyi bir hiküyer duğu anlenılığor. Yazının en kuvvetli tara, ne demek, diyelere biraz Görüş, bul hitler ol cek ise fak olucağ e kula dalgun güzeleir. Önür senin İf Banka Soyguncusıyle Karşı Karşıya U VE ANNELERİMİZ Her gün üç, dört defa iştiha ile ye- diğiniz ekmeğe bakarak hiç düşün- 'dünüz mü çocuklar, bu ekmek nere- den ve nasıl geliyor? Bunu gelirmek için eler yapılıyor, ne emekler har- eanıyor? diye... Tik zamanlardaki iptidai insanlar buğdayı bulmuşlardır. Fakat o çağı larda değirmenler olmadığı için buğ dayı iki taş arasında sıkıştırıp ezmiş er ve böylelikle günlük ekmeklerini yapmışlardır. Bu ilk insanlar bulund de toprağin kuvveti ve verimi bitti- gi vakit oradan kalkıp daha mümbit, daha yeşillik ve daha gözel yerlere göç elmiye başlamışlardır. İşte bu yüzden (muhaceretler - göçler) baş- göttermiştir. darı yer-| okuyucuların, he- müz günlüük ekmeğin tedarikinde çe | Kilen zahmetleri, yorgunlukları anla- , bununla beraber içinizde, çalışkan çocuklar vardır ki, bunların, annelerini ve küçük kar. deşlerini beslediklerini bilirim, Bir küçük kahramanlar her vakit mükâ: fata, tebrike ve alkışlanmıya hak ka zanmışlardr. Fakat çöğünüzü anheleriniz, baba- larınız bösler. İ Düşününüz çocuklar, babalarıniz akşam yorgun argın eve döner, fâ-| kat her şeye rağmen mutlaka elinde bir ekmek vardır. Bazan o kendi kar:| Mını doyurmaz, sizi beslemeyi düşü- nür, sizin için dövünür, didinir. Babasız olanlarını... Annelerinizin kışın, sicak çorbam mak için ne e $ ziyetler, ne meşakkatler çel Bir bilseniz. O da arkanızdan sokağa fı günü size daha yumuşak, Yaz, daha lezzetli bir ekme bümek için başı bin bir eziyete, hakarete büyütmek, adam etmek için katl Onların bu b bizler hiç bir vakit ödeyemeyiz. Bizi doğuran, em. #iklerini Sizi mektebe hazırlar, | ziren le büyüten ve adam eder anne bizim en mukaddes, en bü- varlıklarımızdır. Annelerinizin emeğini hiçbir vakit | unutmamalısınız. çocuklar. . Sizden e. 1521 senesinde Amerikadaki Pa- nama kanalı henüz açılmamıştı. O se-| ine içinde meşhur bir İspanyol kâşiti Panama berzahına gelmiş ve karşi tarafa geçmek istemiş. Fakat karanın üstünden nasıl geçsin? Bunu aklına koyan İspanyol kâ- şifi gemisini adamlarının sırtına yük leterek karayı aşmış ve öbür sahile geçmiştir. * Garip Bir Ağaç Bu ağaç hurnaa cinsindendir. Paket diğer ağaçlar gibi y aşağı, büyümüyor. Bir yılan gibi kıvrıla ağacı uzaktan görünce onu kı bir yılan zanneder, değil mi? ikleri göz yaşlarını büyüdüğü. nüz vakit mesut tebessümlere çevir- mek en birinci vazifeniz olmalıdır. | Bugün tankların ne kadar müthiş ve mükemmel olduklarını biliyorsu- nuz çocuklar, fakat tanklar da vak- tile çok iptidal idiler. İşte resimde 1861 senesinde ya- pılmış olan ilk tankı görüyorsunuz. * Garip Bir Merdiven “nl Çin büyük bir ülkedir. Oradaki bir çok şeyler de büyüktür. İşte meselâ, şu merdiven: Bu mer- diven 7000 basamaktan ibarettir. Dün Yanın en uzun merdiveni bu imiş * Oklu Kirpi Oklu kiri ya man bir hay Düşmanlarına karşı çok mukave- e ve kurnaz davranır. eudisine bır düşman hücum eti ği zaman, oklu kirpi oklarını dikleş- ir ve düşmanının üzerine, giderek saldırır. Balıkların Pulu Tiburon adasındaki yerli Hinililer kamıştan örülmüş. yuvaların içinde Onların de Balıklar, bütün hayatları boyunca ay ni pulları muhafaza ederler. Ayşe Sinemada Ayşe annesile be Taber - sinemadan çıkmıştı. Yolda an- nesine: — Annetiğim, dedi, sinemadaki adam karısını döv dü de salonda duran polis yerinden bile kımıldamadı. Tuhaf değil mi? * ” Kaç Tane Yemiş? Davetli misafir — Pastalarımız. çok güzeldi bayan, kaç tane yediğimi ha- tarlıyamıyorum bi. le Küçük İhsan (Misafire) — Yedi ta- Be yediniz! Ben saydım, » Hesap Meselesi Bir talebenin an nine mektup: “Bay öğretmen, oğluma aşağıdaki mesele gibi bir de- ha hesap meselesi İvermemerizi rica ederim. Bir elmayı yemek için 45 saniye İâzim olursa on iki elmayı yemek i- çin ne kadar zaman lâzımdır? Hamiş: Oğlumun yarın yataktan kalkıp mektebe gelebileceğini san etmiyorum. Saygılar. * Kuvvet Ölçüsü ha.. Ben bir tek ko Mumla koca treni durduttum. — Amma da iş, Bunu pasl yap- tan? — Nasıl yapacağım? İmdat zilini çektim, tren şıp diye durdu. | * 'Anlamamazlıktan Gelmiş Fizik dersinde öğretmen (talebe ye) — Eve gitti- Hinizde elektrik « düğmesini çevik rip elektriğin. yanmadığını gö İrünce ne yaparımız? P Talebe — Şirkete gider, borcumu- 3u veririz. * Kuşlara Atıyormuş Jandarma kır- da oyniyan Cana sordu — Söyle bana yavrum, buraya bir yere tayyare düştü mü — Can deki sapanı saklıyarak cevap verdi hayır, efendim, ben sapanla kuş lara taş atıyordum, tayyarelere de elin- ği.

Bu sayıdan diğer sayfalar: