18 Ocak 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

18 Ocak 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, İlörlleri msyyendir. Her —— 18-1. 1939 TAN Gündelik Gazete e TAN'ın hedefi: Maber- de, fikirde, herşeyde temiz, (dürüm, samimi olmak, - Kariln gazete! eolmıya çalışmaktır. ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 2800 Kr. 8, SAy 150, 400 , 3 Ay 800 , 150 1 Ay 200 , Milletlerarası posta ttihadına dahli olmyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16. 9, 3,5 Iiradır. Abone bedeli peşindir: Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplar 10: kuruş- Juk pul Mâvesi Közimder. 47? ; # GÜNÜN MESELELERİ | Here —.. Yaş Meyve Sebze ve Seyyar Satıcılar N tanbulun yaş meyve ve sebze Th tiyacını halkın arzusuna ve ke- sesine uygun bir şökilde karşılamak ve halkin en ufak tabakasına kadar bunu mevsiminde tattırmak İstanbul a se İçin hiçte güç bir iş değil Halbuki İstanbul belediyesi mu - | kabil bir teşkilât yapmadan İstanbul | dan küfeciliği kaldırdı. Vaktiyle İs « tanbul hölinden günde sekiz yüz kü- feci mal alıp tevzi ederken buzün bu yekün yüz rakkamı İle ifade edilemi- yerek mıktarı düştü. Yaş meyve ve sebze satış koopö- ratifleri birliği, İstanbul belediyesi. nin şubei aidesiyle baş başa vererek tevzi teşkilâtına lâzım gelen ehem'- miyeti verecek olursa birinci adımı » nı atmış, işlerini kolaylaştırmış olur. İstihsale verilen ehemiyet seme * resini ancak satışla istitaf edebilir, satış teskilâtı olmayan hiç hir mah - sul sürümünü İstediği şekilde temin edemez. İstanbul halkına wewz ve temiz meyve ve sebze yedirmek ve İstihsali artuşmak ancak teşkilâtla kabildir. Ti arın müz mevsimin meyvesini, eebzesini bunlar tevzi e- m terilerin kapılarma kadar) unlar g ve halkın ihtiyacını) da bunlar temin eder, Yaz demez, ri dolaşır ve mi * gün akşama ka satmağa çalışır ii Civarında pazar kurulmayan ma- allelere, çarşısı uzak olan semtlere bunlar meyve yetiştirir, bunlar seh - ze taşır, Sermayesi sırtındaki küfeden iba- ret olan bu satıcrların, bu küfecilerin, toptanetlar nezdinde kendilerine gö- re kredileri de vardır. Fazla olarak bunlar, mahalle aralarındaki müşte- rilerine de kendi hallerine göre kre- di yaparlar. Duvar ilânlarmda elmanm, İnci. rin, üzümün faydalarını tebarüz et » tiren afiş ve resimler görüyoruz. Bu ilânları düşünenler ve bu afiş masraf larını İbtiyar edenler elmanım, incel » rin, kuru üzümün kilosu kaça veril « diğinl görmüyorlar mı? liği müsait olanlarm esasen bu ilânlara ihtiyaçları yoktur, onlar kaç kuruşa olursa olsun mevsi- minde bu meyveleri yerler, Fakat manavdan bir kilo Amas - ya elması almak, hele armudu tat - mak hangi fakirin haddidir. Halbuki memleketimizde yetişen mahsulün ekicisi eline geçen paraya biraz kâr konularak satılacak olursa bundan herkes istifade eder. Lükslerini manavlar satsm, fakat hiç olmazsa onlarin döküntüsünü de fukara tatsin., Biz, belediyelerimizden (o halkm umumi menfaatini temin edecek ha- açar 1 ve sebzeler için İstan- bulun her mıntakasında umumi sa - tış mağazaları açtırılmasını ve bura larda hâl (yatma mal sattırılması - Bı ve küfeeilerin satışlara katiyen De daha şoderm teşkilât yaptırarak en ufak mahalle aralara kadar sey yar satıcılarla satışlar griye belediyemizden veyahut yaş ve sebze satış işleriyle uğraşacak ko: bekleriz. operatif birliğinden 4 kış demez mahallele. | erilerini kildiği için | ir elindeki malım! Yazan Faik Sabri Duran eaaeaaaameaan B> buçuk ay kadar oluyor, İlalya Meclisinde Hariciye Nazırı Cont Ciano İtalyanın arzu ve emellerini bahis mevzuu eğen bir nutkunu söylerken bir kiya- mettir kopmuş ve mebuslar: “Tu- nus!,. Korsika! Nis!,. Savvuya!,, diye bağırmışlardı. Fransa Sefiri- nin gözleri önünde cereyan eden bu hâdise günlerce sokaklarda da tekrarlandı. İtalya matbuatı da bu arada boş durmamış, Giornale d'İ- talia'da M. Gayda açıktan açığa Korsika ve Tunusun hemen itak yaya terki lüzumundan bahsetmiş ti. Bu heyecanlı nümayişler arasın da ismi çok geçmiyen bir yer var: Cibuti... Sakın bütün bu yaygara- lar, Nis'e Tunus'a ve Korsikaya nisbetle pek gölgede kalan Cibuti meselesini kolayca halledivermek için yapılmış biret manevra olma- sın. Bu mütaleanın ne dereceye kadar doğru olduğunu öğrenece- ğimiz zaman her halde pek uzakta olmamalıdır. Diğer cihetten şunu da hatırlıya memleket arasindaki anlâşama mazlıklara bir nihayet vermek maksadiyle B, Mussolini'yi Roma- da ziyaret ettiği bir sırada bazı Fransız gazeteleri İtalya dostluğu- | Ru kazanmak için Cibutinin İtal yaya terkinden bile bahsetmişler di. Acaba Fransa Akdeniz muva- zenesini bozmamak ve bu deniz etrafındaki zengin müslemlekele- rine el sürdürmemek için böyle bir fedakârlığı göze aldırabilir mi? ibuti, Kizıldenizin Hint Ok- yanusuna kavuştuğu yerde Babülmendep boğazı üzerinde mü- him bir iskeledir. Süveyş kanalı yolu ile Şarki Afrikaya ve Uzak Şarka giden Fransa yolcu ve yük vapurları orada kömür yüklerler. Cibuti Fransız donanması için de uzak denizler yolu üzerinde e- bemmiyetli bir üsübahri teşkil eder. Fakat Cibutinin asl ehem- miyeti Habeşistana sokulan ve A- disababa'ya kadar giden demiryo- lunun başı olmasındadır. Cibutinin bir sene içinde yaptığı tecaretin beşte dördünü Habeşistana doğru bu demiryolu ile yapılan sevkiyat ve oradan gelen Habeş ihracat mal ları teşkil ediyor. Bir Fransiz şirketinin mah olan bu demiryolunun inşasına 1897 de başlanmıştı. İnşaat bir kaç defa uğradıktan sonra nihayet demiryolu 1917 de Addis Ababa- ya varmıştı. O zamandanberi bü- tün Habeşistanın canlılığını ken- dine çeken Cibuti günden güne İ- lerledi ve bugün ültramodern bir liman haline geldi. Habeşistana tamamiyle yerleşen İtalya için bu hat ve onun ucundaki Cibuti li- manı, bu itibarla da, geçirilmesi Wizım gelen bir hedef teşkil edi - receye kadar haklı ve bu davası için neye dayanıyor? İn- gilizler ve Fransızlar 1915 de İtal- yayı kendi yanlarında Cihan Har- bine iştirak ettirebilmek için ba- zı vaatlerde bulunmuşlar ve Lon drada bir ii dı. Bunun 13 üncü maddesinde harpten sonra İngiltere İle Fran- m, Almanyanın müstemlekelerini aralarında paylaştıkları halde, hu- susiyle Afrikada, İtalyaya müna- sip tavizat vermeyi taahhüt edi- yorlardı. İngiltere bu taahhüdünü yerine getirmek için 1924 de Ital yan Somalisinin Garp hududu ü- zerinde Cuba arazisini İtalyaya terketti, Fransızlar uzun tereddüt lerden ve bir çok münakaşalar- dan sonra Cezayirle Tarabulus - garp hududu üzerine Büyük Sah- ranın çölleri ortasında bir kaç.va- hayi terk suretiyle bir hudut tas- hihi yapmakla işin içinden çıkmak istediler. İtalya bu tavizatı müna sip ve kâfi görmedi, Bu sip ve kâfi görmedi. Bu dava s8- nelerle uzadı. Bu iki komşu bü- kümetin arası açıldıkça açıldı. ihayet 1935 de Laval - Mus- solini anlaşması ile Fransız- lar Libyanın cenubunda Tibestide ve Fransiz Somalisinin Eritrea kıs mında bir miktar arazi ile Babül- mendep Boğazı üzerinde küçük bir adayı İtalyaya bırakmayı kar Ş bul ettiler. mamak vaadi karşısında bu anlaş- mayı imzalamıştı. İşte son gün lerde sokak nümayişlerinin yanı sra İtalyan hükümetinin resmi ©- larak yaptığı jest, henüz tatbik sa dal Ya , Cibutiden bir manzara hasına geçmemiş olan bu anlaş- mayı bozmak oldu. Şu halde 1915 Londra muahdesinin 13 üncü mad desi yeniden konuşma mevzuu ©- lacak demektir. Ve ilk hamle ola- rak Cibutinin öne sürülmesi ihti- mali galiptir. 7 Cibutinin bütün ehem- miyeti Habeşistan iskelesi olmasında ve oraya bir demiryo- lu ile bağlı bulunmasındadır. Bu transit ticareti haricinde Cibuti gibi bütün Fransız Somalisi de bü yük bir ehemmiyet göstermez. Nü- #usu 14.000 i ancak bulan Cibutide ki Avrupalıların yekünu 1000 ka- dar, bunun da 800 ü Fransız, bir miktarı İtalyan. Şehrin geri ka- lan nüfusunu Somalililer, Dana- killer, Gallalar, Yahudiler, Arap- lar. Hindular, Rumlar, Ermeniler, gibi pek karışık ırklar teşkil ediz yor. Yerli sanayi köpekbalığı ve Bütün müstemlekenin nüfusu ise ancak 44.000 kadar. Bunun 28.000 i Somalili, 12.000 i Danakil, 4.000 i Arap. Bunlar yerli şeyhle- re, Relslere az çok bağlı olan ve 'Barem Müzakerelerinde Eski İhtiyat Zabitleri Yazan: Aka Gündüz rı ihtimali « ne kadar az olursa ol. | “ar'a daha yakındı. Derene ilişikli müesseselerde de bir teadül ve barem tesi- si kanunlaşmak üzesedir. Kanunun encümenlerde görüşül mesi esnasında düşünülüp dikka - te alındığına şüphe olmamakla be raber, binde bir unutulmuş ol - mak ihtimalini düşünerek bir nok- tayı bir defa daha hatırlatmak İste- riz, Bu noktanın umumi heyete ar - zmdan önce yeniden gözden geçi * rilmesi hak ve adalet bakımından yerinde olur. Bu kanunda nazarı dikkate alı - nan mliktesep haklar arasında en mühimmi eski ihtiyat zabitleri ol - malıdır. Demek pek doğru olur ki eski genç muhariplerin bugünkü hakla rı, müktesep hakların en haklısı - dir. İesepuse )nin bu mevzuda müessir olacağını sanıyoruz. Bu (açık İese- pase) nin yakın bir günde (her ye- ni İşte bilgisi müsabakası) na yer vermesini hakikaten yürekten di. lemeliyiz. Âli mektep diplomalarından ço- Zunun ne olduğunu işin dışında ©- lan bizler belki pek o kadar bilme- yiz, fakat devlet işlerinin içinde bulunan mesul makamlar pek gü- zel bilirler, pek çok tecrübe etmiş- lerdir, i İşte bu harem işinde de eski genç muhariplerin bu açık lesepase yü zünden bazı güçlüklere uğramala « * sun - yine vardır. Aradan tam yirmi beş yıl gibi w- puzun bir zaman geçtiği İçin, şim- di kırsaçlı olan eski genç zabitleri- mizin o günkü hayat şartlarını bir kere daha hatırlamayı faydalı bu- luyoruz, 1914 ders yılı esnasmda bir çok genç muhtelit fakültelere devam e- diyordu. Bunlar fakültelerinin muh telif sınıflarında idiler, mumi harp patladı. O devrin usulünce bu gençleri hemen aldılar, ihtiyat zabiti yapip cep - helere sürdüler, Bu çocuklar tee - rübeli ve esaslı yabit ağabeyleri gi bi cesaretle, liykatle, kahramanlık la döğüştüler. Ve çoğu canlarını seve #eve feda ettiler, Bugünkü sağ kalanlar ise muhakkak ki tesadüfle ve ecelin gafletiyle sağ kalahilmiş Dört buçuk yıl sonra harp bi. fe lâketle bitti, Sağ kalan genç muha riple: vücutça bitkin, fakat ruh - en daha olgun olarak İstanbula gel dikleri zaman İstanbulu işgal altın da buldular, Onlardan büyük bir kısmıda ekseriyeti bedevi halde yaşıyan ka vimlerdir. Zaten memleket kıyı- lardan uzaklaşınca bir çöl halini alıyor, Müstemlekenin cenubunda kü - çük bir saha haricinde her taraf çorak, ahali yağmur mevsimlerine göre cılız sürüleri için mer'a era- mak için boyuna dolaşır durur. Pransa hükümeti bu yerlilerle meş gul olmuyor, onları kendi halleri- ne bırakmış, demiryoluna sokulma sınlar, limanlara inmesinler de kendi kendilerine ne halleri var- sa görsünler siyasetini takip edi- yor. Hattâ hükümetin başına bir belâ çıkmasın diye meraklı turist- lerin ve umumiyetle beyaz ırktan olanların memleket içinde dolaş - ” İnin açılmasını tavsiye et | GÖPÜŞLEP Halk . Dersaneleri Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel JA tatürkün en büyük iğeallerin * den biri de halkı okutmaktı. Harf inkilâbin yaptığı zaman ik iş olarak, halka yeni harfleri ve bu ves leyle okumayı öğretmek üzere memla Kötin ker farufında halk dersaneleri . O zamas büyük bir hahiş ve süratle açıla bu dersanelere halk akın akın doldu. Burada hiç okuma bilmeyen, hattâ hayatı hizmetçilik veya hi geçen bir çok insanların okuma yaz - ma öğrendiğini gördük. Demek ki bü tecrübe, çok randıman vereceğini İs bat etmiş bir tecrübedir. | Fakat bu beyecan normal devre girdikten sonra, yavaş yavaş halk dersanelerİne devam edenlerin say sının azaldığını, halk dersaneleri is » minin duyulmaz olduğunu (gördük. Halkevlerinin, hükümetin halk der - sanelerine eskisi kadar (o ehemmiyet verdiğine şüphe yoktur. Yalnız, hal kı bu dersanelere çekmek hususun - da kullanılan metotda bir yanlışlık var, Biz İstiyoruz ki, bir müesseseyi açtığımız zaman biraz reklâm, birax İ teşvik ile halkı davet edelim, onlar da koşa koşa, sıçraya sıçraya gelsin « ler. İlk öğütler böyle bir heyecan ve rir, fakat bunun arkasını bıraktık mı, heyecan da yavaş yavaş söner, mües- sese mevcut olduğu, tahsisatı, bütçe“ İsi, kadrosu olduğu için yaşar. Bu kö- İ (i değ'idir. Halk, çabuk unutur ve ça buk doyar, Onu yükseltmek için dalma ço - cuk gibi takip etmek, bu müessesele malarma müsaade etmiyor. ransızların Somali ve Dana- kil kıyılarıile - alâkalanma- ları ikinci İmparatorluk devrinde sizlar önce burslara bir kiymet vermediler, Fakat 1883 de Mısı- Tın İngiliz askeri tarafından işgâl üzerine Fransızlar yerli Sultan - Jarla yaptıkları anlaşmalarla Ta- Jura körfezi kıyılarına sokuldular, 1888 de İngilizlerle ve 1900 — | 1901 de İtalyanlarla (oimzalanan profokollârla müstemlekenin ce- nup ve şimsl hudutları az çok tes bit edildi. Önce idare merkezi o- lan Obok'tan daha müsait bir yer- de, körfezin cenüp kıyısında yep- yeni bir şehir kuruldu: Cibuti, Bu rası modern bir liman haline geti- rilmeğe daha müsaitti, hem Ha- Cihan Harbi içinde tahtından in dirilen Habeş İmparatoru Lej Ya- su, diğer Somali parçalarında ol. duğu gibi Fransız Somalisinde de halkı Fransızlar aleyhine ayaklan- dırmağa çalışmış, fakat bu teşeb- büsünde bir muvaffakıyet elde e- dememişti. O zamandanberi bu müstemlekede göçebelerin arasıra yaptıkları akınlar haricinde tam bir sükün hüküm sürmüştür. Fa kat şimdi ne olacak, İtalyanların Fransiz Somalisi hudutlarına 8s- ker yıfmağa başladıkları söylen- di, Fransızlar bu haberleri bir yan dan tekzip ederken bir yandan da hudut civarında çorak yerler ara- sındaki bazı vahaların son günler de İtalyanlar tarafından isgal © dildiğini tasdik ettiler. o Bir iki Fransız harp gemisi Cibutiye doğ ru yola çıkarıldı. Somali müstem lekesinin hudutlarını kat'i olarak çizecek mütehassıs heyetler gön. derildi ve adi bir hareket gibi gös rin kendisine temin edeceği fayday göstermek Yizimdir. Halkı okutma! İşini üzerine olan bu müesseseleri mesulleri, mntakalarında mevcut, € li, bunları dersaneye getirebilmek için pisikolojik her vasıtaya baş vurmalı dır, Halk küçük bir teşvik ile, kendi sine fayda temin eden yere kolay ge tirtilebilir... Memleketimizde gazete satışla rı, kitap satışları, Avrupa mikyasın - du değil, Balkanlar mikyasmda bile utanç verecek kadar dundur. Yüzde sekseni okume yazma bilmeyen mem leketlerde, yahut da iptidai bilgiler den mahrum memleketlerde, içtimal İnkılâplar kuvvetli temellere dayan- mazlar, Yeni Maarif Vekili Hasan Âli Yü- cel, Atatürk ideallerinin, içtimai te- rakki ve inkılâbin en hararetli mü - revviçlerindendir. Hızin kaybeden bu cereyana, kendi enerji ve imamını katarak yilrütmesini İstersek, kendi davalarından birini ona hatırlatmış oluruz. Bugünlerde yeni Maarif teş” kilâtlari ile çok meşguldür, biliyoruz, Fakat halkmokuması meselesinin ih- mal edilmiyecek kadar mühim oldu- Json yeni vekilin bu ehemmiyeti na- sıl şuurla kavradığını bildiğimiz içine dir ki bu sönen ateşi üflemesini istiyo ruz, Halk için yakacağı bu ateş, bu dersanelerin saçacağı nur, bizlm Için geri kaldığımız devirleri süratle aş manin en kestirme yolu olacak: mm İİ Feci Bir Tren Kazası Oldu Zile, (TAN) — Feci bir tren ka- zasi olmuştur. Artovanın İleris kö « terilmiş olmasına rağmen bir iki | yünden Veygen oğullarından Mur hafta evvel Marsilyadan kalkan | tafa oğl Fransız yolcu postalarına Senegal M askerler yüklendiği öğrenildi, Giomale d'ltalia baş muharrir! Sinyor Gayda bir yazısında Jibuti harp biter bitmez gelemediler. bir | için “İtalya İmparatorluğu vücu - Mi yl «sizlik kamplarında kal) dünde çirkin bir çıbandır orlasi Fakültelerin de bir gidişleri var- diyordu. Tıpkı dört beş ay kadar evvel B. Hitlerin Çekleri Alman dı, beş altı yıl bir ayrılıktan sonra vücudu İçine sokulmuş bir yaraya | sınıflarına dönmek isteyenlere ka- benzettiği gibi. Almanlar nasıl pilar kapannuştı. Bundan (o başka | bu yarayı bir ameliyatla hayatın sayısız şartları değişmiş, | dilerse acaba İtalyanlar zaman geçmiş bulunuyordu. temizle. da çiba- nın başını Cibutide mi koparacak. (Arkası 10 uncuda) * lar? lu 332 doğumlu Mustala, ak» şam üzeri evine dönerken Ulusu istaş yonu civarında tren geçidini kaplı yan öküzlerini çevirmek için tren yo- luna çıkmıştır. Bu esnada Sıvastan gelen marşandiz treni fasılasır dü « dük çaldığı halde hattan çıkmamış, vaziyeti ancak 200 metre uzaktan gören makinist de treni durdurama- mıştır. Mustafa ve bir öküzü tren al- tında kalarak fesi bir şekilde parça- lanıp ölmüşlerdir. Makinistin kabaha ti olmadığı anlaşılmıştır. * Zile; (TAN) — Belediye reisli- Bine Fuat Akman seçilmiştir. p

Bu sayıdan diğer sayfalar: