20 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

20 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GÖPÜŞLER Artist ş —— TAN YAŞ: ÜZÜM DE DÖVİZ GETİREN MALLARDANDIR ihracata Devam Lâzımdır 20-6-939 20 Haziran 1930 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Kenabi 2e € 1400 Kr, ” 1 Sena 7 200 Kr. tAy 3 Ay 1ay Milletlerarası ittihadına dahi) olmiyan memleketler çiçin sbone bedeli müddet zırasiyle 30, 16, 9 3.5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 28 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk ilâvesi Litimdır. sa. * 100 400 1 Yabancı San'atkârlar B arkadaş yazdı: Fakat ma. alesef, bu şayanı dikkat mev zu ile alâkadar olunduğunu göreme- | diki Yaz kış, İstanbul gazinelarının sahneleri, Suriyeden, Mısırdan, Lüb. nandan gelen kadınlar, ve erkekler -| le doluyor. Halbuki, her birine: “Yıl. | dız”; “kraliçe”, “sanatkâr” gibi par. lak sıfatlar takılan bu rakkaseler a- rasında, halka, bedii raks sanatının »ümunesini verebilecek kiymette sa. natkârlar görülmüş değildir. Zaten bu bayanların, ve Obayların, bu iş mevsiminde, memleketlerini bıra kap, küçük birer ücretle diyar diyar dolaşmaları da kıymetleri ve şöhret- leri hakkında sarih bir fikir edinme. mize kâfidir, Geçen yaz, geçen kiş olduğu gibi, şimdi de, sahnelerin bu (bayanlarla doldurulmaları yüzünden küçüklü büyüklü bir çok sanatkârlarımız a - çıkta kalmaktadırlar. Ancak küçük bir zümrenin zevki ne hitap eden, bu rakkaselere, verile- bilecek hakiki sıfat “küçük esna tan ibarettir. Halbuki, “küçük esnaf” ları hima. ye maksadiyle hazırlanmış olan ka nun, sahnelerimizin bu zararlı istilâ. ya uğramasına mânidir. Bu noktayı ziyaret, ve hiç zahmetsiz bir tetkik, bu hakikatin olanca acılığı ile kayra. nilmasına kâfidir kanaatindeyiz. Bir kaç sene evvel, ayni maksatla, barla- ra ecnebi kadınlar getirilmesi mene. dilmişti, Sadece, memleket halkının kendilerini seyretmekten veyi mekten bedii bir zevk duyacakları, ve bedi istifade temin edebile - cekleri beynelmilel sanatkârlar ni hakiki sanatkâri nuyordu: Bazı kaçamaklı işlere rağ- men, hâlâ da öyledir. Acaba, ayni kontroldan, ayni İşi yapan, ve memleket sanatkârlarına ayni zararı veren gazinolar niçin müs tesnu ve muaf tutuluyor? Bilmeyiz, bu suale, alâkadarlar, bizi ve halkı tatmin edebilecek bir cevap verebi - lirler mi? Bugün her O memleket, muhtelif menfaatleri iktizası -, bu! noktada çok hassas davranmaktadır, Meselâ, geçenlerde, memleketi - mizin hakikaten değerli bir sanatkâ, rı Romanyaya seyahat etmek istemiş ti: Hem de, sadece, on on beş gün » Yük bir ziyaret maksadiyle! Fakat, kendi sanatkârların koru. mak maksadiyle, hudutları içine hiç| bir artist, sanatkâr bırakmıyan Ro - manya hükümeti, sanatkârımızm bu seyahatine müsaade etmemişti, Ve sanatkârımız, bu seyahati o yapmak imkânını, ancak, Bükreş elçimizin de lâleti, ve Romanya harieiyesinin hu- iyle yapabilmiş ti. Üstelik de, kendisinden, (orada konser vermiyeceğine dair bir senet istenilmişti. Ve sanatkârımız bu se - hedi vermeden pasaportunu vize et- tirememişti. Bazı memleketlerin bu noktada ne kadar titiz davrandıkları, bir te. nezzüh maksadiyle yapılan şu kisa. cık seyahatin, bu derece mühim bir mesele, adetü bir hâdise teşkil edi şinden de anlaşılıyor. O kabil mem- leketlerin, kendi sanatkârlarını nasıl | koruduklarını gördükten sonra, bizim | sanatkârlarımızın hallerine cima - mak elimizden gelmiyor. Bü itibarla temenni ediyoruz ki, bazı arkadaşların da büyük bir isa -| betle temas ettikleri hu mevzu, artık | lâyık olduğu slâkaya kavuşturulsun, ve sanatkirlarımız, daha fazla öksüz bırakılmasın! Zeynel 'u iş zararlıdır, kalsın.. İşte üzüm sev budur. ın! verdi? Kalsın. intihasını arzedeyim: şin iptidası şöyle başlamış tır: 1 — İspanya cihan pazarlarına senede vasati 64 bin, Bulgaristan 42 bin, Yunanistan da 9.11 bin ton yaş üzüm sevkeder. Rakamlar ca. zip, yaş üzümün bu memleketlere getirdiği döviz veya kliring hesa - bı mühimdir. ? — Türkiye Umum! Harpten evvel, Odesa yolü ile Rusyaya ve büyük yelkenlilerle İskenderiye - ye istisgar edilemiyecek mıktarda yaş Üzüm sevkederdi. Bu iki sebep bizim yaş üzüm sevkiyatına teşebbüsümüz için kâfi değil midir? Değildir diyelim; o memlekete döviz sokmak için de mi buna ihti. yacımız yoktur? Bu da olmasm; müstahsile, lmak süretiyle, el günah mıdır? saral abi SAK Ram": lara, bu mülâhazalardan mülhem olmuş: nı O makamlar bu mülâha. za İle; yâni memlekete döviz geti- recek, müstahsile yardımı dokuna- cak yeni bir ihraç malı daha yarat mak düşüncesiyle işi evvelâ İzmir Üzüm Kurumuna, bilâhara da sa. tış kooperatifleri birliğine gördür. düler, Evvelki sene kurum, geçen sene de birlik Alman ve İngiliz pa. arına yaş üzüm yollamışlardır. aş Üzüm sevkiyatının cere - yanı böyle devam etmiştir: Satın elma, ambalâjlama ve yollama şeklinin ilk tecellileri, kkak ki, faciadır. Acemilik, nr bir hayli za âfı ilk hamlede beklenilen sahne. leri yaratmakta gecikmedi. 2 — İlk Sene sevkiyatın ikin İ ci safhası muvaffak, fakat müthiş masraflıdır. 3 — Üçüncü safhada parlak neticeler alınıyor; fakat birinci ve ikinci safhaların bilgisizliği ide'. resizliği, manasızlığı - hesap itiba. riyle - umumi vaziyete müessir ol muş ve tabiatiyle herkesin gözü - Dü karartmıştır. Bu hal, biraz da Üzüm Kuru - munun şansızlığından ileri geldi; günkü direktörü, bu işler görülür - ken, Avrupada satış ve teşkilât pe şindeydi. Birinci yıl sevkiyat mıktarı se- kiz yüz küsür tondur. Bulgarların 42, Yunanlıların 10 bin tonuna mukabil sadece 800 ton. İkinci yıla gelince; Birinci yı « Uni acı tecrübelerinden istifade e- dilmiştir ama satın alma şeklinde- ki bozukluk, intizamsızlık, bilgisiz lik berdevamdır. Şuursuz bir yü - rüyüş, dezorganize bir & mübayaa sistemi... Zarar; elbette zarar. E“ ; ambalâjlama tarzı biraz daha iyi, neticeler herhalde müsbet ama mübayaat tarzının darmadağhıklığından doğan zarar yine mühimdir. Bü sene de 850 kü sur ton gönderildi; yâni birinci se. neye nazaran yüzde elliye yakın bir noksanlık. Şimdi bu iki zararı ele alarak hüküm veriyoruz: — Çok münasip olur... yatının, istinafsız, temyizsi Yazan: Besim iği hüküm ci ama niçin kalsın?. Bu işin zararsızlığını kim iddia et- ti? Zarar nereden ve nasıl tahassül ediyor, tetkik olundu mu? Devlet hazinesine yüklenen zarar mıktarı ile müstahsil halkın cebine giren para miktarı mukayese edildi de menfi netice mi İhraç mali olmak istidadını arzeden bir malın önüne mu- kayesesiz bir hükümle, nasıl set çekebiliriz? Evet: kalsın.. Çünkü yapmamak yapmaktan daha kolay- dır. Rivayet ederler ki istibdat devrinin maarif nazırı Hâşim paşa “Ah şu mekteplerin bitmez; tükenmez masarifiyle, dağaları olmasa maarif işleri misk gibi gidecek” der Size yaş üzüm sevkiyatı işinin iptidasını, cereyanını ve dağ- Dayanışı itibariyle y. ta çok elverişli olan üzümleri. mizden bir salkım Yaş Üzüm İçin Düşünmeden Karar Verilemez Yaş üzüm ihracatının yapılamaması yüzünden hepsi kurutulmıya mahküm olan iyi yılların mahsulü —Bu iş kalsın. Hayır, kalmasın. Hataya düğü- yoruz. Bilâkis bu iş durmasın, da » ha hızlansın, yürüsün., I in intihasr da şöyle (tecelli etmiştir 1 — İki yıllık tecrübenin neti - cesi, ambalâj ve ihraç bakımından, müsbettir. 2 — İki yıllık zararın yüzde en az ellisi, mübayaa sisteminin ipe, #apa gelmez derecede berbatlığın- dandır. Yüzde otuzu arazi, mesa « fe, amele bilgisi ve saire gibi lü - zumlu şartların © hoksanındandır; nihayet yüzde yirmisi de (içeri se. beplerdendir. İtiraz eden o çıkarsa; hele bu neticelerin müsebbibi, ki bence ma lümdur, arzu buyurursa, mahsulü satin almıp ta kesilmesi unutulan bağları bile yazıp döküveririm. * Yaş üzüm İhracı İşi, daha beş sene, devlet hazinesi bakımından, muhakkak ki zararlıdır. Fakat bu zarar 1500 tona göre beher kiloda 2 kuruştan yılda 30 bin lirayı ge - çemez ve geçmemelidir. Mevsim - lerinde, yâni Yunanlılarla beraber Bulgarlardan evvel razakı üzüm - lerivle Yaz sonunda Bulgarlardan sonra da, Kozak ve Bayındırız üzümleriyi ek , kışın yapılacak sev - müsbet netiöeye edecektir. İnsaf edelim; Kozak üzümleri bu sene kışın İz » mirde ve İs: ılda bile 60 kuru - şa satildi Bu iş, bir taraftan razakı bağ- larını muayyen mıntakalarda tek. #if için Ziraat Vekâletinin köylüye rehberliği ve yardımı işi olmakla beraber, diğer taraftan da, şimdi bu vaziyette, mazbut ve muntazam teşkilât işidir. Bu işi zapturapt al. tına almak zannedildiği kadar güç te değildir. Nihayet razakı sevkiyatını dur durmak İzmirin Karaburun mın » takası bağcılarını perişan edecek- tir, Hesaplamağa mecburuz ki © mıntakaya 60 - 70 binlira üzüm parası veriliyor ve oradaki halk ancak bu para ile iki yıldır, biraz neles alabiliyor. * Yenenler Almanya ve Polon. ya piyasalarına tonlarla çe. kirdeksiz üzüm de yolluyorlar. Bu nokta çok mühimdir. Almanya gi- bine verirseniz kapışarak y pazar için razakı veya çekirdeksiz mevzuubahs değildir; yaş yâni gıda mevzuubahstir. üzüm, Muhafazakâr İngiltere çekir - deksiz üzüm yemez ama Almanya pekâlâ istihlâk eder; nitekim Yu. nanlıların yol mektedir. Bina ola aleyh dal iz üzümleri man kliring hesabina © geçirterek daha çok döviz getirecek olan ne- fis ve tutulmuş razakılarımızı, her yere tercihan İngiliz pazarlarına arzetmeliyiz. * Hive va netleet — Ticaret Vekâleti her sene bütçesine elli bin liralık bir yardım faslı ko. yarak yaş üzüm sevkiyatı işinin i. damesi esbabim behemehal istik - mal etrnelidir. İzmirde güzel ça - lişir bir kooperatifi olan İstanbul mevya « sebze birliği bu işi, maz» but ve muntazam bir şekilde, mü. kemmelen yapabilir, Yeter ki yaş üzüm sevkiyatı (o muamelesinin, müsbet veya menfi, netayici dyri bir hesapta kalarak ortaklara hiç bir veçhile müessir olmasın... Yaş ürüm işinde Istikbal var « dır. Zarardan bahsedip bu işe çel. me takacağu yerde zararı tevlit eden esbabın izalesi yoluna dökül, sek, memleket menfaati bakımın « dan, çok daha doğru hareket etmiş oluruz sanırım... ucuz i AL hlk et | Diplomatlar Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel öbels Danzigte “Kültür hafta- sı” münasebetiyle söylediği bir nutukta diyor ki: “Siyaset bir sanattır, Hitler mi. mar olduğu için, bir set artisti. dir. Eenebi politikacılar bir artist de. ğil, sadece politika işçilerldirler.” Biz ifadeye nazaran Avrupada şim. di bir politika proleteryası, bir de politika artistleri teessüis ediyor. Me. selâ, Roozevelt, Chamberlain, İsmet İnönü, birer siyaset proleterldirler, Hitler, Mussolini siyaset artistidir » ler, Hoş... Dünyanın mukadderatı İş « çilerle, artistlerin elinde ( demektir. Mukadderatımızı işçi ve artistin €- linde olması bizi ürkütmez. Sulh ve sükün içinde yaşamak ve yükselmek imkânın hangisi verirse, başimızın işçilerin sulh peşinde, artistle » rin hârp peşinde koştuğunu gösteri - yor. Bu itibarla dünya artist diple « matlardan yakasını sıyırmak isterse, sanatkârlar buna gücenmesinler, Sanatla siyasetin bitleşmesinden ortaya bir ucübe çıktı. Meselâ, artist diplomatlara göre, milletlerin kendi » lerine hayat sahası temin etmeleri i. in, cebir ve xor ile başkalarınm ül- kelerini almaları haktır. ırk bakımından elekten geçirip başka kana mensup olanların parasını al - mak, kovmak, aç bırakmak, işkence. ye tâbi tutmak ahlâki bir faziletti; Milletleri efendi ve uşak sınıflarına yırıp, kü milletleri haricez kanün, haricez insaniyet addetmek, bunla - rın malını, canını milli hazineye mal etmek, bir table çizmek, bir heykel yapmak gibi bir sanattır. Şimdiye kadar Almanyada gelmiş geçmiş, de- mokrasi ideolojisi yapmış muharrir- lerin eserlerini, faşizme uymayan e. debiyatı ve fikir eserlerini yakmak, Neronun Romayı yakması gibi, artis. tik, şairane bir yangındır. En büyük Jölimleri, artistleri memleketten kov- mak, dramatik bir eser yaratmaktır. Siyasetle sanatın birleşmesinden çıkan kültür haftasında alkışlayan Göbels, ilâve ediyor: “Ak manya, cihan kültüründe demokri sinin başında gelmektedir?” Zavallı demokrasi... Muz gibi, yi. yenin ağzında neyi niyet ederse, © neticeyi, lezzeti veren acaip bir meyva hali - ne geldin. Sen, ırk, milliyet, din, cins farkı aramadan, bütün vatandaşlara imüsavi"hak verdiğini söylerken, ço- cukluğundan ömrünün bu İlerlemiş devrine kadar bu prensibi kemale er. dirmek için çirpınirken, meğer otok. rasinin kuyruğuna yapıştırılmış, bir yalla imişsin. Otokrasi, (o demokrasi demekmiş... Acaba sen, ne demeksin? Bak, Göbels ne diyor: “Almany halihazırda kültürel otokrasiyi tat - bik imkâna maliktir. Almanyada mevcut rejim hakiki demokrasidir. Çünkü Alman milletini en iyi evlât « ları idare ediyor. ...e. Kültürel otokrasi, bizim anladığı. mıza göre, Nasyonal Sosyalist ideo - lojinin hâkimiyetidir. Kültür sahasın da mutlakiyet ilin edenbir ide. oloji, Alman; hakiki demokrasi olursa, her fikrin serbest münakaşa ve tenkidini kabul eden, kültürde ©. tokrasiyi kabul etmeyen senin pren- lerine demokrasiden başka bir i- sim vermek lâzim. Otokrasi ile demokrasiyi birleşti- ren zıtlardan bir müsbet çikaran bu nutku anlamak için de, artist diple. mat olmak lâzım. Bu sebeple prole - ter diplomatlar bunu anlayamazlar, Şimdi hakiki demokrasi orada oldu - #una göre, demokrasi prensipleriyle idare edilen, bugün sulh cephesi, 4s- mini alan, harbe karşı koymak İçin milletlerle müsavi anlaşmalar yapan, demokrasiyi kurtarmak için mücade- leye hazırlanan memleketlerde de - mokrasinin kalıbı kalmıştır. Demek. rasi, otokrasinin içine sığamıyaenği. na göre de acaba, o demekrasi şimdi nerededi Bu bilmeceyi yine artist diplomat- lar halledecektir, Yahut halledile - ceklerdir..

Bu sayıdan diğer sayfalar: