15 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

15 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15.7.9909 15 Temmuz 939 TAN ASONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. * 1Sene oo 2ödp Ke 0 &Ay 10 * 40 3 Ay so 150 14y olmıyan için sbone bedeli müddet sırasiyle 30, 18, 9 38 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek kı Cevap için mektüplara 10 kuruşluk si lâzımdır. pul ilâ Harp Zihniyeti Yaratan Propaganda ün, Avrupadan yeni gelmi bir Holandalı dostumla ko- nuşuyordum, Tabii ilk sualim şu ol- du: — Avrupayı dolaşıp geliyorsu nuz. İntikamız nedir? Harp olacak mı? Emin ve müsterih cevap verdi: — Hayır. Sonra o bana sordu. zin künantiniz ne? tupa bir harp tehlikesi ile karşı kar. şıya kalabilir, dedim. Muhatahım yerinden fırladı, — Bir daha böyle konuşmayınız. | Harp olacağına inanmayınız ve et- rafınıza bu fikri yaymayınız. Siz ga. | zetecisiniz. Efkârı umumiye sizin vereceğiniz hükümlere bağlıdır. On- | lara harp olacağını söylemeyini — Kahaatim bu, dedim. kariin aldatmıyorum ki! — Aldanıyor ve totaliter devlet- lerin propazandasına âlet oluyorsu- nuz, biliyorsunuz onlar düşmanları- na karşı bir sinir harbi açmışlardır. Mütemadiyen dünyaya bir harp ha- vası yaymakla meşguldürler, Gerek merlakerlerindeki * halkı, gerek di- yorlar. Maksatları bulanık suda ba- bk. avlamak, milletlerin bu harp psikosundan istifade ederek istilâ emellerini | tahakkuk O ettirmektir. Mütecavizlere karşı sulh tarafı rının kullanabileceği en kuvvetli si- lâh, yer yüzünde sulh havası yarat maktır, bunun için de harp korku- sunu izale etmek, tolaliter devletle. rin harp propagandasına ölet ve| kurban olmamak lâzımdır, * Muhatabıma hak verdim. Asman- larm ve İtalyanların mütemadi ha- zırlıkları yeryüzünde bir harp hava- *ı yaratmak, düşmanlarının sinirle. | tini yormak içindir. Münih konfe- fansından evvel böyle bir hava ya- ratmışlardı. Bu sayede İngiliz Baş vekilini telâşa düşürmüşler, ve ona Münih anlaşmasını İmza ettirmiş. lerdi, Şimdi aynı havayi yaratmakla meşguldürler. Ağustos içinde hir harp vuku bulacağı hakkınd vayetler o kadar kuvvetlendi havanın tevlit ettiği sinir buhranı Içinde İngilterenin tekrar gevsemi. ve başla Almanların arzusu dahilinde hal için Polonyava delkinler vantığını görüyoruz. Efer Almanınr mü propaganaaıa- rında devam ederlerse, demokrasi- leri yine mağlüp edebilirler Onun için harbe inanmayınız, harp pro- pagandalarına ehemmiyet vermeyi. niz. Bunun totaliter devletlerin bir; oyunu olduğunu göz önüne getiriniz, ve maneviyatınızı bozmayıniZ... X Fakat harbe inanmamak demek, elimizi kolumuzu bağlayıp durmak! demek değildir. Düşman blöllerini| kuvvete dayanarak yapıyor. Onun blöfünü bozmak için demokrasilerin ve bu meyanda bizim de kuvvete dayanmamız lâzımdır. Kuvvetli oli cağız, küwvetimize güveneceğiz, ve böyle olduğu müddetçe de düşmanın harbe cesüret edemiyeceğini bilece- giz. İşte düşman propagandasını tesir- siz bırakacak panzehir budur. Danzig meselesini | Muharrir, bu yazısını dün bütün Fransada 150 inci yıldönümü hararetle kutlanan büyük ihtilâlin maarif siyasetine tahsis etmiştir. htilâlinin TAN Fransız | Maarif Siyaseti GG“ makalemde, insanlık tarihinde büyük ve hayır- kı bir dönüm noktası olan Fransız ihtilâlinin mahiyetini tebarüz et. tirmiye çalıştım. Bugün, ihtilâlin maarif siyasetini ve bu alanda ta- hakkuk ettirdiği büyük işleri gös- tereceğim. Fransız ihtilâli, umumi ideoloji bakımından olduğu kadar pedajo- ji bakımından da doğrudan" doğ. ruya on sekizinci asır filozofları- nm, ahsiklopedisilerin varisidir. Reusseau, Condillac, Helvetius, Diderot isimlerini ziktetmek, bu âsrin pedagojik zenginliği hakkın: da bir fikir vermek için kâfidir. Şüphesiz bütün bu filozofların ve pedagogların daktrinleri arasında İarklar, hattâ zaddiyetler vardı. Rousseau Emili hususi bir müreb- biye veriyor. Halbuki Helvetius iç. timai ve umumi bir terbiye istiyor. Bunların hepsi şüphesiz yükse- len Tiers - Btat'nın ideologlarıdır. Fakat 'Tiers « Etat, mütecanis bir içtimai kuvvet, bir içtimai sınıf de. Hildir; bir kaç sınıfı içine alan da- ha geniş ve gayri mütecanis bir gruptur ve filozoflar da terakki 1. şa girişen bu büyük ordu- nun muht tabakalarını temsil etmektedirler, Aralarındaki fark. lar ve zıddiyetler de bundan ileri gelmektedir. çin unlardan bazılarının dek- trinlerinde mürteci unsurla- rın bulunması da bu sebeptendir. Roussenu'da bir çok tozattlar var- ini is. istiklâl içinde inkişaf temekte, fakat kadın için bilâkis İtaat ve inkiyada müstenit bir ter- biye tavsiye etmektedir. Rousseau, zamanının parlak me- deniyetinin halkın ıstırabı üzerine müstenit olduğunu gördü. Fakat bu vaziyetin sebeplerini yanlış zâh ettiği için devasını da yanlış düşündü, teknik ve kültür düşme. nı oldu ve İnsanı, iptidai bir ha- yat seviyesine döndürmek istedi Rousseau, ilmi bilgilerin kıymet ve ehemmiyetini hissetmedi. Şüphesiz tedrisatta, müşahade ve tecrübeyi, €şya derslerini, çocuğun zati faa- liyetini tavsiye etti, Fakat mlişa- hade eden çocuğun şahsi tecrübe. sini, ilim temsil ettiği beşe riyetin tarihi tecrübesine bağlıya- madıRoussenu Emille,Robensondan başka hiçbir kitap vermez, ona hiç bir şey öğretmez ve her şeyi ihtira ettireceğini iddia eder. Zamanımızda bazı yeni pedagog. ların (serbest terbiye) namına yap. tıkları mübalâğalar Rowssesu'dan kuvvet almaktadır. Fakat zahiren Pek ileri gibi görünen bu fikirler, hakikatte müterakki fikirler de- ğildir. Zamanımızda, terakki öleti olan ilmin bütün kıymet ve ehem- miyetini takdir eden müterakki iç- timat sınıflar, gençlere daha az de. Bil, belki daha çok bilgi kazandir- mak istiyorlar, Şüphesiz 18 inci asır filozofları, zihinlerini meşgul eden bütün bu meseleler için, unsurları kendi 2a- yanlarında mevcut olmıyan hal ça- relerini düşünemezlerdi. Insanın ü- zerine kuvvetli tesirler yapan baş- ka içtimai kuvvetlerin v zen Diderot, terbiyenin kadiri mut- Jak olduğunu iddia eden Helveti- Us'e İtiraz etmektedir. Fakat o da, etrafında bu içtimai kuvvetleri keştedememiştir. Diderot, Prusya kralı önünde eğildiğinden dolayı Helvetius'ü itham ettiği halde ken- di ileri fikir ve projelerinin tahak- kukunu İkinçi Katerinden bekle mektedir. Fakat bütün bu gölgeler, 18 inci asır pedagojisinin zenginliği ve parlaklığı içinde silinmektedir. Roüsseau'nun. hurafeye, cehalete, skolâstiğe ve kelimeciliğe, bedeni ihmale karşı şiddetli itirazları; mü. r Yazan: şahade ve tecrübeye dayanan faal ve müşahhas bir terbiye ve tedri- satla hayatın birleştirilmesi hak- kındaki fikirleri ne kadar yerinde- dir ve haziri kıymetlerini hâlâ mu. hafaza etmektedirler, aşka mebdelerden hareket B eden Condillac'ın da nın aklına o derece Onun her şeyden evv şey, çocuğa düşünme) lerini birleştirmeyi öğretmek Onun için terbiyenin en mühim gayesi, İnsanı, hür tefekkür faali. yetinde bulunacak bir hale getir. mektir. Diderot, herkes için mecburiliğini, meccaniliğini ve lâ- ikliğini istiyordu; “Bir ersite, kapıları istisnasız olarak herkese, milletin bütün çocuklarına açık bulunması lâzım gelen bir mektep- insa- vardı tir, İstisnasız diyorum, zira, cemi- yetin aşağı s'nıflarına mensup in- sanları cehalete mahküm etmek bir ahmaklıktır. Evlerin ve saray- ların, kulübelere nazaraa nisbeti on binde bir olduğuna nazaran, de- hanın, istidadın ve faziletin, bir saraydan ziyade bir kulübeden çık- ima an hin Asfa Anha faz. ilin sadece parasız olmasın: kâfi bulmuyordu. Halk çocuklarının devletin mektepler de, devlet hesabına beslenmelerini de istiyordu: “Çocuk mektepte, muallimler; ki- taplar ve ekmek bulacaktır. İşte Fransız ihtilâli' adamları terbiye hakkında böyle geniş ve halkçı düşünceleri olani on sekizin- ci asır filozoflarının fikirlerini ta. hakkuk ettirmiye çalışmışlardır. 1789 - 1794 senelerinde ihtilâl adamlarınm milli meclislerde arz ve orada müdafaa ettikleri fikir ve projelerin, kurdukları tahsil mües- seselerinin bir listesi yapılacak ©- İursa, Fransız ihtilâlinin terbiye a- lanındaki şeniyetçi ve demokrat büyük © hamleleri "kendiliğinden meydana çıkar. kil Condorcet'nin (Lögislative) e ar- zettiği raporunun esas tezleri, bugün bile terbiyeciler ve devlet adamları için faaliyet direktifleri olabilecek mahiyettedir. “Fransiz milletine, XÜ inci asrın mi seviyesine, zihüiyeline uygun bi tahsil mek mecburiyetindesiniz.” Condorcet, tahsil ve terbiyeder geniş halk kütlelerini istifade et- tirmek istiyordu: İçtimal ve iktisadi. vaziyetleri ne olursa olsun milletin kız ve er- kek bütün çocuklarıma müşterek ve müsavi bir tahsil verilmesini, kabiliyetli unsurların en yüksek tahsil derecelerine yükselebilme lerini ve bütün tahsil derecelerin yasını Za- de tedrisatın meçcani oli ruri görüyordu. En kalabalık olan fakir sınıfla rin çocuklarına istidatlarını inki şaf ettirmek (fırsatının verilmesi ve onların “vatan talebesi, ism altında devlet hesabına tahsil et dirilmesi lüzumunu şiddetle mü dafaa ediyordu. Cc ondorcet halktan uçurumla ayrılmış bir mütefekkir zümrenin teşekkülüne ve devt- mina mâni olacak tedbirlerin a- lunmasını" şiddetle istiyordu! “Eski cemiyetlerde tahsil pahalı ii, Bundan ancak zenginler İstifale ede biliyordu, Bu vaziyetin — neticesi ne olmuştur? Aristokrasiye doğru nis, Bir kelime ile Bütün derecelerinde olan bir tahsil bulünmakşı — Âlimlere, filozoflara, * münevver un pal ılara malik olacaksınız: fakat halk kitlesi hatalarını muhafaza ede - dınlıkların şaşaası ortasında, safeler tarafından ideve .edilmiş 0- lacuksmmu; Condorcet'nin yüz elli sene ev- vel ihtilâl meclisine teklif ettiği veyihtilâlin tahakkukuna çalıştığı bu projenin mülhem olduğu yük- sek İve hmikçı TİKİrİCTİN ORUNDE samimi olan her halkçı, hürmet ve takdirle eğilmektedir. İhtilâlin diğer adamları: Lepe- Jetler, Lakanal, Daunou, Robes- pierre de esaslar üzerinde başka türlü düşünmüyorlardı, Girondin olan Condorcet'nin, Jacobin olan Lepelletier'den başka bir progra- mi vardı, (1789 — 1765) seneleri arasınrla, tahsil ve terbiye'mese- leleri etrafında devamlı ve şid- detli siyasi mücadeleler cereyan etmiştir. Ve ihtilâl pedagojisinin müstesna. zenginliği bundan İleri gelmektedir. Fakat şurası da mu- hakkaktır ki bu mücadeleler, da- ima büyük fikir ve ideöllerin hi kimiyeti altımda kalmıştır. Bütün ihtilâjciler ve aslahatçı- lar bilhassa tahsil ve terbiyeye ayrılan paradan ve muallimlerin maaşlarından tasarruf o yapmak fikrine kati bir surette muarızdır- lar. Danton bu müşterek fikri 1798 te şu suretle müdafaa et- mişti: “ Hâlk çocukları, servetleri derecesini bulan zenginlerin fazla pa- iyle tahsil ve terbiye görecekler Tezale, dir. Cümhuriyetin geniş tarlasını ekti- Bihiz zaman tohumun fiyatım hesap etmemeğe merburrunuz, — Ekmelden sonra berbiye, halkın ilk ihtiyacıdır. htilâi adamlarının terbiye plânlarından ihtimal en kuvvetlisi, Saint - Fargeau Le Pariste 14 Temmuz bayramının merkezini teşkil eden Are de Tri mph. daki bir merasimde Fransız Başvekili ve General Gamelin T'nin Robesplerre tarafın. 793 te (Convention) mecli- terbiye ve tahsil pellet dan sine arzedilen plârıdır. Bu plândan çıkardığımız beş on satır, mahiyeti ve ehemmiyeti hakkında vâzıh bir fikir vermiye ndan on bi gorukların beş » dört yaşına, kız çocuklar yaşına kadar, hiç bir farksız ve ist da felâket olan büyük retle, biz umum! s farklarını kaldırmış olacaksınız. .Foodalite kalkmıştır, fakat balk için değil: Zira halkın hiç birşeyi yoktur Medeni tesis edilmiştir halk tahalidan ietifnda edemiyor 4) mtatinin bülün yükünü taşıyan Bu kâdar halk, bir ruh ve zih- niyetle meşbu ölan, 'Danton ve Robespierre taraflarından omüda. fan ve mürteciler tarafından hü. cum edilen bu plân, bugün bi halkçıların tahakkukunu İstedik. leri terbiye plânıdır. Lakanal'in, muallim mekteple- rinin teşekkülüne sit olan meş hur raporunu da zikretmeden ge- çemeyiz. Lakanal düşünüyordu ki Bu muallim mektepleri le, lerde doğmüş olan çocuklar, re- le doğmuş ol Ismadıkları o muktedir o mürebbilere | tevdi edilebilecekerdir. Bu suretle, büyük bir milletin ksnd sız kalmış geniş çöller bulunmayacak» tir,” Bü rapordan, Fransanın hak- kıyle iftihar ettiği ve yük âlim ve mütefekkirlerin ye- tiştiği (Ecole Normale Sunârieure) doğmuştur. Bundan başka, O wönvenuon, Fransanin başlıca yüksek ilim ve sanat müesseselerini, büyük mek- tepleri tesis etmiştir. Eski kollejlerin yerine kurulan sonrodan Napolyon tarafından lâğvedilen (Ecoles Centrales) ler, Fransadaki bugünkü liselerin te- meli olmuştur. Convention meclisinde, halk ter- biyesinin < hararetli müdalileri, mektebin içtimai (Okarakteri ve fonksiyonu ve mekteple cemiyet arasındaki canlı ve zâruri bağlar üzerinde ısrarla durmuşlardır. Ve bu irtibatı tesis maksadile, halkla mektebi birleştiren büyük (milli bayramlar) tertip etmişlerdir. Çün İhtilâlinin maarif si. yasetine ait olan bu yazi- mı, bütün bu muazzam mücadele ve inşa devresine hâkim olan Ro- bespierre' yukarıda o mevzuu bahettiğim (o Lepelletier plânını 1793 te (Convention) meclisi hu- zurunda müdafaa ederken söyle diği sözlerle bitirmek tn mubafazam için, enu bütün le larda kökleştirmek lzımdır. Gayet (- Yi hitmetmiştir kl Yalnız tahsil, ruhlar üzerine bu tesiri yapama; bura ter. vi de ilâve etmi Görmüştür ki be günder - Desleyemediklerin- riyetin bu çocuk 1 ettirmesi, hem de bes zımdır, Eğer bu plânı kabul oğermeniz, ? cuğun doğuşu, fakir bir aile felâket olmıyacaktır. Bu çöcüki Hik ihtiyaçlarını Cümhuriyet temin €- decek ve Bir tarafta, bu kanunu © teddeden zenginleri, diğer tarafta bunu isteyen halki #ö?ğyorüm. Artık tereddüt ede- msm, Bu kanar kabul edilmelidir. , Bütün dür; a mürtecilerinin, siyasetini ve bu alanda ğı büyük işleri pek kısa bir surette anlattığım Büyük Fransız İhtilâlinin isminden bile neden bu kadar korktukları anlaşılır, GÖPÜŞLEP Sırası geldikçe : Dünyayı Taciz Etmek Hakkı! Yazan: Aka Gündüz Gn bombalı, beli tabane eli hançerli tasavvur olunan dünkü anarşist, bugün aklı ba- şında, kalbi yerinde, zeytin dalı elinde, melek yaradılışlı bir insan mahiyeti almıştır: Totuliler gaze tecilerin karşısında. Yıkıcı, yakıcı, devirlei #ınılan dünkü anarşizma, bugün; düşünü- cü, tartıcı, bekleyici, insanlığa hürmet edici, hattâ yapıcılığa yar- dımcı bir doktrin şekline girmiş- tir. Mihverci gazeteciliğin karşı- sında, Eski anarşizmanın bir metodu ,vardı ki vakit vakit münferit diselerle kendini gösterirdi: Vi lıklarını ve ideallerini o hatırlat- mak, “şu dünya kazanında bizim de bir kaşık tüzümüz var,, olduğu- nu unutturmamak için. O seyrek, münferit, kötü vaka- lar uzun yıllar, belki devirler var ortadan kalkmıştır. Vaktiyle onlar insaniyetsizlikle itham olu- nurlardı. Halbuki içyüzü bakı- mından onlar kendilerince bir ar- şi ideal insaniyet fikri güderlerdi. En yüksek insanlığa ve en geniş sulhe kavuşmak için bazı ameli- yelerin lüzumuna inanırlardı. Ka olmakla beraber bir insanlık fik- haatleri yanlış nihayet samimi | rine dayanıyordu. İşte o anarşistle anarsizma, gün, insanlığın uğramakta olduğu haydutluklar önüzde durmuştur, susmuştur, faaliyetini bir hal dem mason gibi uykuya yatır. maştar, Gün görmüş, badire atlamış her kıdenili anarşist, şimdi totaliter mathuatçıların karsısında utancrm- dan kızarıyor ve hiddetinden fitri- İ vor Eski anarşist, silâhını, uzun fa- sılalarla ve tek tük patlatırdı. Bugünkü mihverci matbnatİse; kundağını, Avrupanın, dünyanın ve insanlık eihanının her tarafı- na, her dakika sokmaktadır. Sanıyorlar ki şu yuvarlak Küre: İzonzo'dan, Marn'den miras kal- mış tapulu çildikleri, ve üstünde yaşıyanlar da paryalarıdır! Onün için bövelek | tutmuş bo- ğalar, kuzu görmüş kurtlar çık gınlığı ile her yana saldırıyorla; Fakat bunlara dünyayı taciz et- mek hakkı nereden verilmiştir? Kim vermiştir? Utanmak, yüksek ve ince duy- guların bir tezahürüdür, hun: lar ne diye bu njmetten mahrum- durlar? Hem ötedenberi, Cihanın her yerinde ahlâk zabı- tası, belediye zabıtası, gürültü ile mücadele zabıtası, siyaset ve ada- let zabıtası vardır, Bunlardan her hangisine karşı saygısızlık göste. renler hemen cezalandırılır. Hal- buki ötesinden berisinden mün- haniye dönmiye başlıyan mihve- rin matbuatı (dünyayı taciz et mek hakk! Bizdedir) diyerek 0- lanca saygısızlıklarını olanca per- İ vasızlıklariyle — biteviye gösteri- | yorlar. Bunun da bir zabıtası yok mudur? o Yahut © bunun için de bir zabıta teşekkül etmi- yecek midir? Bunun da bir zabi tası olurdu, Eğer bir takım kom- binezon manisine uğramış ricalin havalperestliğe var»n nikbinlik- leri hâkim olmasaydı. Fakat şim- di böyle bir, zabrta teşekkül et- mektedir, belki de teşekkül et- miştir. Sulh ve sükün istiyen dün- yaya baklırsa görülür ki bu taciz- likten usanç getirmiye başlamış- tır. Bu usanç bir çiğ halini aldı; gün onlar da yorulduklarını anlı. yacaklar, dünya da rahat edecek. Şurası da bilinmeli ki dünyanın bu çığlaşması ancak onları ka- lemeden ve dilden başka bir gü rültü âleti kullandırmamıva ma- tuftur, Yani ateşli bir bâdireve giremiveceklerine kendi kendile- rinee kati hüküm verdirmek için- dir Ya bu hüküm «ksi çıkarsa? Dünya; o zaman alınacak ted- (Devamı 10 uncuda)

Bu sayıdan diğer sayfalar: