20 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

20 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

az 1.1.939 20 Temmuz 1039 TAN ASONE SEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Ke o 1 ne O 2800 Kr m” Ay ". Say için abone 30, 16, 3, 3,5 liradır. Abone bedeli peşindi Adres değiştirmek 28 ku in mektuplara 10 kuru Mzisadır. r, ir. i. Muallimler Meslekten Niçin Kaçıyorlar ? aarif Şürasınm içtima halinde M bulunması hasebile hergün öğretmenlerden müteaddit mektap- lar alıyoruz. ' Bunlardan bir tanesi, geçende maarif müsteşarı Rıdvan Nafizin Mecliste bahsettiği mühim bir meseleye temas ediyor ve bize bu meselenin içyüzünü veriyor. Çünkü mektubu yazan eski bir muallimdir. Yani mesleğini terkedip kaçanlardan biridi hada kazandığı için, derdini açıkca ortaya koymaktan çekinmemekte. dir. Bu sebeple bu gencin mütalen- lari üzerinde durarak, Vekâletin bu meseleye dikkatini çekmeği faydalı bulduk. Bu genç diyor ki: “Niçin ayrılıyoruz? Sebeplerini şöylece sıralamak kabildir: İlk Tedrisat: 1 — İlk tedrisat, insanı refaha gö-| türmekten uzaktır. Terfi usulleri sa. kattır. Başmuallimin, müfettişin ve maarif müdürünün keyfi arzuları ile terfi imkânı mevcuttur. 2 — Birçok muallimler ya imtihan vererek orta tedrisata geçmekte ya- hut diğer bir Vekâlete veya hanka ve şirketlere geçerek kendilerine ©- mip Bir ver a den bir gencin yıllar geçtikten son- ra hatırlandığı bile çok defa vâki de- ğildir. Muhite intibak yüzünden ce istidatlar sönüp gitmiştir. Çaresi şudur: 1 — Terfii salim bir şekle kalnet. mek, ? — Muallimliği cazip ve refaha müsait bir meslek haline ifrağ et mek. 3 — Nakil ve tayinlerde hak ve adâlet mefhumlarını hâkim kılmak 4 — Şark ve garp, köy ve şehir hizmetlerini tanzim etmek, Orta tedrisata gelince Bu şubede çok çeşitli menşee sa. hip muallim vardır. Zaafı da bundan ileri gelmektedir. 1 — Üniversite mezunları 2 — Yüksek muallim mektebi me. zunları, 3 — Gazi Terbiye Enstitüsü me. zunları, 4 — Üniversitede imtihan vere- rek muallim olanlar, (Bunlar muat lim mekteplerinden yetişmiş, yük. sek kal meztnlardır. Üniver. site programına göre imtihan geçir- mişlerdir.) 5 — Enstitüde imtihan vererek muallim olanlar, (Bunlar da mual.| lim mekteplerinden çıkmış ve ensti- tü derslerinden imtihan vermişler. dir) 6 — Enstitüde kir yıl okuyarak muallim olanlar, (Seksiyon mezun- ları, Bunlar enstitü derşlerini takip etmişlerdir.) 7 — Menşeleri müsait olmadığı halde kanunla hakkı müktesep ka- zananlar, $ — Menseleri muhtelif olanla (Mülkiye, hukuk, ziraat v.s. gibi) Bunlardan halen istifade edilmek. tedir. Maalesef bu mnallimler ara- sında sık sık ayrılmalar vuku bul maktadır. Sebeplerine gelince: 1 — 1702 numaralı kanunla mü dürlere verilen salâhiyet hak v let dairesinde tatbik edilmemekte- dir, Bu yüzden birçok muallimler va mağdur olmakta veyahut riyakârli- ğa, tahasbusa meylederek terfi me imkânlarını elde etmeğe çalış maktadırlar. Karakteri buna müsait (Sonu onuncuda) . Hayatını şimdi başka bir sa-| durarak vaziyetin 1914 den daha tehlik: TAN <—-—————— (Nevyork Taymis) in Berlin muhabiri tarafından yazılan aşağıda! makale, dünyanın halini tasvir ediyor ve harp malleri üzerinde olduğu neticesine varıyor. ki Silâhlı Cephe Bugün Kuvvet österişi Yapıyor T am 1914 te olduğu gibi Avrupa iki askeri ka- rargâha ayrılmıştır, Bu aske- ri karargâhlar karşılıklı itti- faklardan müteşekkildir ve iki taraf ayni şekilde hazır- lanmaktadır. Dış görünüşlere bakılırsa eski dünya, geçen Büyük Harpten, ge- çen yirmi beş senenin tahripkâr tesirlerinden, hudut üzerinde vu. ku bulan değişikliklerden, yeni milletlerin doğmasından, yarı di- ni mahiyet alan & ideolejilerden, hiçbir ibret dersi almamıştır. Avrupa 1914 te olduğu gibi bir uçurumun kenarında görünüyor. Su farkla ki milletler tehlikeyi a- yan beyan görüyor ve tehlikeden korunmak için hlebir şey yapamı- B ugün herkesin sorduğu susl, harbin ne zaman kopaca. ğıdır, Ve artık bir kimse de “Aca- ba bu sene harp olacak mi?” de- miyor * 1039 un 1914 ten İki farkı daha var. Harp tehlikesini arttıran se- beplerden birinelsi otoriter karsı ghbıni dinamikliği ve taassubu, harn ganimeti adına “yasama & basi, Bu, vaziyet, kar» şı tarafa ancak bir tek şık birak- maktadır O da icabında dövüş. mekten ibarettir. Büyük Harpten önee revaç bu- Jan diplomasi incelikleri; birçok felâketlerin önüne geçmeğe yarı- yordu. Fakat bugün bunlardan e- ser kalmamış ve bunlar şövalye. lik devri ve aristokrasi hâkimiye- ti ile birlikte maziye mal olmuş- tur. Nitekim harbe resmiyet ve- ren ve hapbe bir takım kaldeler koyan merasim de ortadan kalk. miş bulunuyor. Otoriter rejimlerin getirdikleri beynelmilel proloter ton, tehlike- yi hafifletmekte ve ona siyasilerin ve propaganda (teşkilâtının ver- mek istediği korkunç mahiyeti a- Zaltmaktadır. Bu kütleler hâkimi. yeti devrinde nice mücadeleler keskin dil kuvvetile kazanılıyor. Eskiden hakaret yağdırmak, harp sebebi olduğu halde bugün bu çe- sit şeylere fazla ehemmiyet veril miyor. Avrupada milli şeref ve prestij mefhumları değişmiş, ihti- yatlı hareket lüzumu hir hale gelmiştir. 8 u değişikliğin. sebebi, bey. nelmilel işlerin, Hariciye Nezaretlerinden çıkarak sokağa düşmesi, ve sokaklarda diplomasi incelikleri yerine kütle propagan- dasının hüküm sürmesidir. Kütle- vi propaganda, ötoriter liderler ta- rafından kullarılan silâhların en keskinidir. Kendilerk bu silâhı kullanmış ve bir tek kurşun patlat- madan zaferler kazanmışlardır. Beynelmilel, hayatım idaresine karışan bu yeni teknik, Avrupayı mütemadiyen harp korkusu İçin. de yaşatıyor, ve bu propaganda, dakika fevtelmeden işleyip duru- yor. Bunun mânası hakikatte tehli- ke bulunmadığı değildir. Bilâkis, propaganda bombardımanının si. lâh bombardımanına dönmesi kuv- vetle muhtemeldir ve bu ihtimal günden güne artmaktadır. Bunun ilk sebebi: Aradaki ihtilâfın git- tikçe artması, ve milletlerin git- tikçe sertleşmeleridir.. İkineisi Propaganda silâhının kullanıldık. ça körleşmesi ve zırhlı yumruğun üemesidir. tanınmaz Yazan: Oto Tolechus Bütün dünyanın işi gücü hergün harbin he zaman kopacağını sormak. ve bunun için takvime bakmaktır. Bugün dünyanın yözü ağustos kullanılmasını icap ettirmesidir. Bununla beraber Avrupa tehli- keler içinde yaşamağa alışmış gi- bi görünmektedir. Çünkü tehlike- nin vahim bir mahiyet almasına rağmen herkes tatil yapıyor ve fırtınanın kopmasından önce bi. raz dinlenmek istiyor. Bununla beraber iki taraf arasındaki harp hâlâ propaganda ( sahasındadır. Gittikçe büyüyen ordulara, müte- madiyen yapılan eskeri istişarele- ro, ikmaline çalışılan tahkimata, bir lâhza durmıyan sevkiyata, Av« rupanın en tehlikeli noktası olan Zare Çalışmak () Yazan: Hasan Descartes diyor ki: “Düşünüyorum, öyleyse Asırlardanberi.pek çok felsefi münakaşalar doğuran bu düstur, buglhün hayatına tam uyar gö - rünmüyor, Bugün, fertler ve cemi» yetler, öyle çetin bir hayat savasi içindeler ki varlıkları ve varlıkla- rinin ehemmiyetleri çalışmaları İ- le, çalışmalarının verdiği randı - manla ölçülüyor. Vasati çalışma santi beş olanla sekiz olan bir mil- İet, bu beş ve sekiz rakamına gö - re medsniyet pazarında kıymet &- Fert için de höyle. O halde bu düsturu şu suretle değiştirebi va » rım “Çalışıyorum, öyleyse varım!” Şüphesiz düşünmek de bir ça - Tışmaktır. Yalnız burada (derhal Şöyle bir soru hatıra gelmelidir: — Neyi düşünmek? Bunun en doğru cevabı bence şudur: — Ha yünmek., Hayata yaramıyan düşünee olur a yarayan şeyleri d yındadır. Danzigte kurulan yeni teşkilâta, Avrupa siyasileri tarafından söy. lenen ve kâh tehdit eden, kâh yal- varan, kâh nikbinlik, kâh bedbin- lik gösteren beyanata bakıp ta bunların propaganda eseri mi, yoksa yeni bir büyük harbin baş- langıcı mı olduğunu keşfetmeğe imkün yok gibidir. FE set, bütün #bunlera karşı sorulacak sual şudur; “Acaba bu gösterişlerin sonu harp midir?” Almanya bütün hazırlıklarını Dıştan - Âli Yücel Bıu diyeceksiniz. Olur ve nitekim | olmuş. Ortaçağın medreseciliği, a. | sırlarca zekâmızı havanda su döv- mekle uğraştırmamış mı? Vefik paşa, Moliöre'i de hay- vetie bırakacak şekilde, bunun en güzel mi, vermiştir: “Külâlun heyeti mi, sureti mi?” Bunun ve buna benzer boş dü- şüneelerin cevabını bulmak için beşer zekâsı asırlarca didinmiş ve tepinmiş, Tembel, her şeyden önce bir valan hainidir; Cemiyet ve millet İçinde yiyen, içen ve harca; İn kat yediklerine, cadıklarına karşı hiç bir şey ver » meyen zararlı bir varlık olduğu i- çin... İyi vatandaş, verimli İnsan - dır. Verimli olmak için de çalış - mak lâzem. Yaşadıkları ve yaşat - mak vazifesini taşıdıkları cemiyet içinde yok olmak İstemiyenler: “Çalışıyorum, öyle İse varım!” diyebilmelidirler. (1) Hasan Âli Yücelin İçten ve Diş- tan" meli eserinden, ikmal etmi iy tün beklediği bir emirden ibare tir. Almanların iki milyon aske: silâh altındadır ve daimi bir berlik vaziyetindedir. nın hava kuvveti her emre m heyyadır. Alman İktısadiyatı harp esası dalrekinde tanzim olunmuş» tur. Sivil halk maddi ve manevi t lardan seferberdir. Alman- yanın müttefiki olan İtalya da ay- ni vaziyettedir. Fakat Almanyanın henüz bütün ümidi, kan dökmeden bu göst r. İspanyada oldu. şerefle ve süratle ikmal olunacak bir harp Almanyayı yıl- dırmaz. Fakat bütün müşahitler, Her Hitlerin büyük bir harbi göze alamıyacağını söylemekte birleşi- yorlar. Alman milletine mütemadiyen yapılan telkin, Her Hitlerin harbe girmeden her istediğini yapmak kudretinde olduğudur. Buna rağ- men bir harbe girildiği takdirde bunun halk üzerinde, bilhassa ilk mağlübiyetlerden sonra, ya- hut harbin sürüklenip uzaması takdirinde yapacağı tesir, henüz kestirilemez. Fakat Almanyanın gösterişi, ka- zanması, yahut mahalli bir harp yapıp muvaffak olması, yalnız İn- giltereye bağlı olan bir şeydir. Çünkü bugünün meselesi de şu- dur: Avrupanın Alman tahakkü. mü altında yaşaması, yahut İngi- liz kontrolü alfında bir kuvvetler muvazenesi sistemine tâbi olma- m. Bu yüzden asıl mesele, Alman- ya ile İngiltere arasmdadır. ükadderatın — İstihzası şu noktadadır: Bir aralik mu. vazeneyi Fransaya karşı korumak için Almanyayı tutmuş olduğu halde, bugün, himaye ettiği Al- manyanın kendisine karşı ayak- landığını göstermektedir. Her ne hal ise, nasyonal sosya- ist propaganda bütün kuvvetile İngiltereye dönmüştür. İngiltere. ye nisbetle Fransa, Rusya, Bolşe- viklik, hattâ Mister Roosevelt ve Amerika, ikinci dereceye düşmüş- tür. “Hatti © Almânlar,- bunları illerinden geleni de yapıyorlar, İngiltere. Almanyanın bir nü- maralı düşmanı sayılıyor ve her düşmandan evvel imhası istenili. yor. Çünkü onun İmhasından son- ra geride kalanlarla uğraşmak ko- lay olur, “Sinir harbi” nden de maksat budur, Nazistler İngiltere aleyhindeki propagandalarında — tecrübe edil miş esaslara göre hareket etmek. tedirler. Bunların en belli başlıla- ri şunlardır: Almanyanın maddi kuvvetini ve manevi hasmin maddi ve manevi düşkün- Tüğünü göstermek. Sonra hasmın huzurunu mütemadi sademelörle izaç ederek hasmı yıpratmak ve o- nu sulh uğrunda teslim olmağa meçbur etmektir, Almanlar, bilhassa İn; hükim olan sınıfı Şunu biliyorlar ve onun ik ri satvetlerini teşhir edivo gilterenin meselâ Uzak Şâr radığı aczi en göze çarpacı kilde göstermeğe ehemmiyet ve- riyorlar. Bilhassa İngiliz ördusile istihza ediyor ve İngiliz donanma- sının da bir yığın demirden ibaret olduğunu iddia ediyorlar, Bütün bu vaziyetlere karşı ya, pılacak şey soğukkanlı ve uyanık davranmaktan ibarettir. amaaa Kedirlide Belediye İşle, Kadirli, (TAN) — Belediye Reisi Hakkı Çözle, iş başına geldiği dokuz | aydanberi iyi hizmetler görmüştür. Ana cadde kaldırılmalarını güzel bir hale getirtmiş, cadelere ağaçlar dik- tirtmiş, bozuk yolları düzelttirmiştir. Salı günleri pazar kurdurmak sure- #ile mühim bir varidat memba da temin etmiştir. Şimdiye kadar en bin Tiruyr aşma- mış olan belediyenin yeni bütçesi on beş bin lira üzerinden tanzim edil miştir. Yeni bütçeye göre bu sene bir hal yapılacak, temizlik ve ay latma işleri kuvvetlendiri!, Ipsalada Kütüphane Ipssla, (TAN) — Halkevi tarafın» | İ yiyecek bulamıyan, ga SERBEST SUTU: Maarif Şürasından Köyün Dileği Yazan : Anadolu Feneri Başöğretmeni M. Gökalp Mei Şürasının toplandığı şu sırada bütün millet için him bir mesele halinde olan köyün kalkınmasında öğretmenin faal bir rol sahibi olmasını ten ediyo - ruz, Köy kanununda derneğin reyine müracaat edilmeden köy öğretmen veya başöğretmeni aza gösteriliyor. Şu halde derneğin reyine hacet kal. madan kendi vicdanının emriy köylünün menfaatine uygun olduğu- na kanjim. O vakit bütün köy işle - rinden mülkiye âmirlerimize karsı, maarife karşı o mesul olsun. Bütün İkalkınmalar ilme istinat eder ve ni- hayet bir duvarın badanası bile ih. tisasa ihtiyaç gösterir. Bana kalırsa öğretmene İköylünün okutulup yazdırılmı diesi veriliyorsa köy faaliyetinde 0- İntim feragatkâr hislerinin bir kısmın. İ dan istifade edilemiyor demektir. O- kuma yazma İşini üç smıflı köy mek. tebini bitiren yavrularımız da başa. rabilir, Köy kanununun tatbiki muhtarın ehliyet ve liyakatına bağlıdır. Bu - günkü muhtarlarımızın ilmi seviye « leri malâmdur. İçlerinde müstesna - ları olabilir. Fakat umumiyet itiba » riyle bilgisizdirler. Vaziyet böyle İ- ken yıllarca: Tarih, coğrafya, ruhi - yat, içtimalyat, edebiyat, terbiye, fi- zik, kimya, riyaziye ilimleriyle kafa yıpratan, ilmin hemen her şubesiyle ücehhez bir halde olan öğretmen isteğe bağlı bir kâtip vaziyetinde bu. Tunması süratli ve esaslı kalkınma » nın zararına görünüyor. Yalnız şurada zihnimi bir şey da. ha tırmaladı, Köye giden cezalı öğ » tetmen, köye "giden - bir arkadaşın dediği gibi - alaylı öğretmendi. Şim. di de görülen bu telâkki eski zihni. yetin hâlâ devam etmesinden başka bir şey değildir. Bu bir hakikat olsa bile kolaylıkla tashih edilebilir. © vakit cezalı ve alaylı değil mektepli İve ayni zamanda her cephedeki me. ziyetlerden noksansız arkadaş seçil. İmesi maarif müdürlerinin hattâ ve. kâlet makamının yapacağı bir İştir. ye asgari bir müddet tayin edilmeli. dir. Bu şartlar karşısında öğretmen; issiz bir sahilde aç kalan yavrularına ının dar « besiyle kalbini sökerek © yavrusuna yediren Pelikan kuşunun eşi olan öğ- retmen hiç düşünmeden bu memle. ket davasına koşacaktır, ye güle güle gidecek başöğ » retmen arkadaş! Sehirde süslü per - delerle bezenmiş odanda karşında | camlı bir masa var. Altında cilâli bir iyi bilirsin ki o ellâl koltuk beş kur ruşla cilâlanmış kıymetsiz bir tahta parçası; karşındaki göz kamaştırıcı camlı masa yok mu? Denizin yum - küm onlar, Köyde örümcekli tavanı altında. rü. tubetli döşemesi üstünde nura susa. mış damarlarındaki kan kadar kiy. metli köylü seni bekli #afer, İnkılâp hep seni o yor. Bu meydanda muvaffak oldu - ğun zamandır ki inkılâbin sessiz ve meçhul kahramanı değil, sessizlikle. ruklarından kıyılara , sığınmış tanelerinden; bırak değersiz İri boğarak her tarafı neşeli kahkaha. larla gülen hayata çevirm kardeşlerin için meçhulüt altına alarak saydığımız, bildiğimiz; sevdiğimiz. vatandaş zümresini ya- ratmış bir kahraman olacaksın, Va. tan aşkı, millet sevgisi, kafanda, kal. binde köpüklü bir deniz gibi çalka « lanıp duruyor, Bazılarının düşündü. ğü gibi ne yeniden köy müdürlerine hacet var, ne de başka çarelere lü « zum, Böyle kabul olunacaksa: Esa - sen ağır olan yüküne bir yük daha konuluyor demektir, Varsin konul » sun İstenilen şekilde köylümüz kal - köylü ayaklar dan güzel bir kötüphane açılmış, bu suretle hâlkin okuma ihtiyacı temin | olunmuştur, kınsın da o ağır yükün altından ucu, nu gösteren kambur bir parca daha sivrilsin. İ koltuk. Fakat arkadaş benden dahâ

Bu sayıdan diğer sayfalar: