20 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

20 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TURHAN TAN »1 Türk Safosunun Hayatı . TEFRİKA No. 108 Sadrazamın Katline Fetva Sipahiler, Tedbirde Taksir Ederek Kâfirleri İslâm Ehline Galip Eden Vezirin Katline Fetva İstiyorlar Yer uzun at yolculuğun tahammül edemediği için, — o devir zihniyetine göre, ayıp bir iş olmak üzere — © arabayla yolculuk yapıyordu. Bu haberi a. Inca, arabadan çıktı, çapkun de. nilen hızir giler bir ata atladı, gruptan dört saat sonra, Silivri kapısme geldi, bevyapların kapi. yı açık tutmaları sayesinde şehre girdi, padişahın hemşiresi (olun, İbrahim paşadan'dul kalmış ve kendisine nişanlarımış olan Ayşe sultanın sarayına indi. Sultanla henüz nikâhı ve 2ifafı yapılmadı. ğı için, harem dairesine değil, se. Iâmlığa girebilmişti. Fakat haya- tının tehlikede olmasından ve hü. cuma msruz kalması her ön iüh. temel bulunmasından dolayı, sul. tan tarafından kendisine haremde bir daire gösterildi. şürmek vo.sarayın sipahiler aley. hine beslediği hıncı tatmin etmek vazifesini üzerine almış olan Ye- mişçi Hasan Paşa, ilk iş olmak ü. zere, saraya bir telhis sundu, gel. diğini haber verdi. Padişah ta, — vaktin geç olmasına rağ. men — “Hoş geldin kudumun mübarek ola,, sözlerini taşıyan bir cevapla, ona iltifat etti, e 2 a u muhabere, sadrazamın Sa» rayca eskisiYiğibi “#aahbup ve mergup ulduğunu görterdiğim.. den-Hasan Paşa, yenibir yürek kuvvetiyle harekete geçti. kendi yokken, kaymakamlığa" getirilmiş olan Güzelce Mahmut paşayı ve kazeskerleri saraya çağırdı. Bü- yük düşünceler ve kanlı emeller taşıdığını belli etmiyordu, çok na- zik davranıyordu. Mahmut Paşa. ya, bahaca iltifat ettiği göi, ka. zaskerlere de son derece güler yüz göstermişti. Fakat asıl mak. sadı, sipahilerin şeyhülislâmlığa getirdikleri Sun'ullah efendiyi ga. fil avlamaktı. Onun için kazasker. lera şunları söyledi: — Efendiler, bundan giderken şeyhülislima varıp, bizden dun ve selâm arzedesiz ve diyesiz ki, bu mahalle hüzul eylemeden yoldan ma. Bir şey verirlerse: etmet,., İki askeri zümreyi birbirine dü-, * “ — Bana bak, dedi, gideceğin otur. Edepsizlik edip te, elâlemin başına belâ ol. “e 'Teşekkür ederlar!,, Demeyi unutma: Ne derlerse, dinle Büyüklere hürmette kusur doğru saadethanelerine varıp mü. Yâkat edecek idik. Geç olduğu için huzurlarına mâni olmıyalım deyu sabaha tohir eyledik. Yarın ne va- kit müsait olursa, kendisinden i- zin alıp bana bildiresiz! Fakat berikiler uyanık duruyor. Jardı, ilk darbeyi — sipahilere dayanarak — kendileri indirmek istiyorlardı, Nitekim kazaskerler bu sözlere değer vermemişler, şeyhülislimia başbaşa gelip sad. Tazama karşı korunma çareleri a. ramağa girişmişlerdi. Kaymakam Güzelce Mahmut ise, hemen ha. rekete geçmişti. Sipahi elebaşıla. rına haber uçurup, sadrazamın kendilerini tarumar etmek için geldiğini, el altından satayla ve ocaklılarla uyuştuğunu bildirmiş- ti, üseyin Kalfalar, Poyraz Os. manlar, (o Kâtip Cezmiler, sadrazamı çoktan ölüme makküm etmişlerdi, Fakat padişuhtan ala- cakları idam emrini herifin du. yup, kaçmasından, bir yere giz. lenmesinden. yahut o emre ordu. dan bir firkanm karşı koymasın. dan çekindikleri için, kararlarını içlerinde saklıyorlar ve Yömişçi vezirin İstanbula gelmesini bekli. rorlardı. Onun bütün sipahi ocu. ğına meydan okurcasına yapayal- niz payitahta geldiğini ve bir şey. hem m ca, "Kurt kapana düştü Postu yüzülmek gerek,, dediler, hemen şeyhülislâma gittiler, “Tedbirde taksir ederek serhat işlerini ber. bat etmiş, kâfirleri islâm ehline galip eylemiş olan vezirin ketli. ne,, fetva istediler. Şeyhülislâm, kendi mevkiini, sadrazamın ölmesiyle muhsfaza e. debileceğine kanaat beslediğin - den, tereddüt etmedi, İstenilen fetvayı verdi. Sipahi elebaşılan da fetvayı götürdüler, kaymakam Güzelce Mahmuda verdiler, O, şin daha sağlam tutulmasını mü. nasip gördü, kazaskerleri getirtti, fetvayı göstererek: “Meşru mu. dur, diye sordu, müsbet cevap alınca; “Öyleyse buyurun. Siz de yerde edebinle sp yüzüne dikti, beklemeğe köyük imza koyun,, dedi ve onlorin da imzelarını aldıktan sonra, bir tel his yazıp Yemişçinin üç imzalı ö. Tüm İlâmını padişaha “yolladı. Tel histe padişahı ürkütsek kelime. ler kullanıyor, “Hasan Paşa şeri afin hükmü mucibince — aman ve zamah verilmeden — katla. hunmazsa, pek büyük iesatlar Çi, kacağını,, ihtar ediyordu. Sultan Mehmet, sabah sabah e. ine tutuşturulan telhisi okuyun. ca, telüşa düştü, v yece “Hoş gel. din, kudumun mübarek olsun, diye iltifat ettiği veziri feda ede. | rek, muhtemel kargaşalıkları ön- lemek istedi. Cünkü sipahilerin gazaba gelerek kendini tahttan in. dirmek istemelerinden, yeniçeri. lerin de — cülüş bah almak hırsiyle — onlara uymalarından korkuyordu. Fakat Safo, taçdar oğlunun pişmiş aşa su katmasına meydan vermedi, kaymakamdan bir telhis geldiğini duyur duy. maz oğlunun yanına geld!, istih. za eder görünen bir sesle sordu: — Sipahilerin uşağı Mahmut ne diyor, mühürün kendin; ve. rilmesini mi istiyor? ultan Mehmet, telhis ve fet. du. Safo, dikkatle bütün kâğıtları okudu ve şu mülâhazayı ileri sür. dü: . — Bir yanda müftü ile kayma. kam var, sipahiler buhları kan, ları altına almıştır. Bir yanda da vezirin ile bütün devlet uluları, bütün ulema takımı duruyor, ye- niçeriler de bunlarla bereber. İki tarafı, ağzı henüz süt kokan bir çocuğa gösterip sorsan, vezir ca- nibi kuvvetlidir; der. O halde se. nin de, o tarafı tutman, sipahiler. | den şerefinin intikamını alman lâzımdır. Yalnız vezire sormak münasip olur. Yeniçerilerle dülbir- liği, elbirliği yaptı mı, şapmadı Yani sipahilerle savaşa ha. TAN BULMACA Dünkü bulmacamızın halledilmiş şekli 12346618 ». 10 BUGÜNKÜ BULMACA 1234666189109 Soldan sağa: Yukardan aşağı 1 — Gühdüz değil g Sabah değil, 2 — Kabile © Örmeklen emir g Yük- seltmele, 3 — Karmhık g Üynde, prensip, 4 — Biz sesli hart © Bir hiyvan © Sarmaklan emir g Bir kart, $ — Öpmekten emir" Kışın bul” İnur g Bir zamir. # â—HepeSegsir, T—Bir hart gereklik © Yummaletan enin, 8 — Manzume g Ceriha 9 — İyi, mükemmel g Cok Viyrn © Bir harf, 10 — Bir sy g Yapmak. YENİ NEŞRİYAT ; DENİZ MECMUASI — 51 yıldır her ür ayda bir meşredilen bu o resmi ve güze mecmuanın 394 üncü sayısı çıkmuşur, a“ yeni kiz mskisuli iri Ami yi zamanda popüler bir gekilde ortaya kayan bir kitaptır * TÜRE MEKTUTLARI — Kanunt Sul - tan Süleyman zsman'na 31 olan ve Büs- bek'in eseri bulunan bu sefâretnâme, Hü- seyin Cahit Yalom tarafından o dilimize evimiz, kitap hallinde çıkarılmıştır. — | ——— zır mı, değil mi?. İlkin bunu an- la, sonra hücum işaretini ver. E- min ol-ki, korkacak bir şey yok. tur, Biz, mutlak kazanacağız, se- nin haremine kadar el ve kılıç u. zatan © bâldırı çıplakları, muhak. kak, tepeliyeceğiz. Elverir ki, sen yiert olasın, o namertlerden yıl. muıyasın, (Başı 1 incide) satarak evimin hir kaç günlük nafakasını deniz inşantçılarınca tasdik edilmektedir, | sait evveline kadir sözü geçen komisyon başkanlığına makbuz muka- 20.717.919 OKUYUCU MEKTUPLARI Sanatıma Güveniyor. Iş Istiyorum Bolat, Sultanhamemında Aycı bey ma «| tie »allesinde Mahmuz sukak dört aumuzedu oturan Hasım Aybat metbaamıza geldi ve şunlar: söylediz “Den memleketin tanınmış sandel itşa |ma güveniyor, iş irtiyorum. uslalarındar. birişin, Galiçya muharebe - * ip tululduğum & Yol tamiri isteniyor gdlyorum, Bana değil © çoruklarıma arisnılar ve bana miyeyi iki Üy mil y hastalık neticesinde çok zengin ole atel , alât ve edevatımı dağıtmak zerureti karşısında kaldım, tedavi edil - d ü erdi çalşibilecek bir le alın para ile giinde even Sen, bügün o0 paraya muhtaç Sir haldeyim. Evim bile ipotekliğir, Çoluğumun çocuğunun rızkını kazanmak icin Denizbank havuzlar idare- sinde Hlikahamede çulışıyordum, 3 senedir çalışırdım, seslte 28 kuruş Geret alırdım. Fakat yirmi beş gün evvel bane yol verdi- ler, Şimdi yine iğsiz kaldım, dskırılarım; Base yellssınnzın tamiri pek salli ya - plmiüztadır, b - Busda şosesi bunduz anı sene evvel tamir edildiği zaman bir se- ne sonra bozulmağı başladı, bir iki yıl ev- vel yenide di, Bu sefer de alli ay sontu yenilen timir İbiyacını hissettirdi. Geven sena yapılân tamisder sonra İse yel nesx Oç ay sağlam kalmış srru bozul - n028 başlamıştır. Şimdi yolun bazulun kısımlarını bir se re geçmelen Şeniden yamamak medhuri- yeti hissedilmiştir. Fekat hergün Yüzlerce ötemobili geçti yolun, yarama su- etiyle yapılır tamlrio'n ma derece esas'ı olduğunu slikadarlara bırakıyorum, Çu - kurtarma bir avuç çakıl ve ikam döküp yerine bizâz bastırmakla böyle umumi yel- Wirin onerilamıyacağına inanarak silika « darların sözeh ve hiç olmuzsa heş allı yıl Üsümtnül edebilecek bir tamir yapmaları hüsusunde varsrı dikkutlerini cebetmeyi de fuydak “buluyorum, | İnegöl sotamobiletlerinden Aktullan Karaman tedarik ettim, fakat bugün için aş ve biilâc vuziyetteyim, İşirden çıkarıınaklığım İ- çin hiç bir makul seböp yoktur, o Yülnz kadro fazlalığı sebep ve bahane © olarak gösterilmiştir. Ehlipet ve lyakatim bütün Usta adamım, Fakat kaderim beni bugün işçi olarak çalışmak vaziyetine getirdi, a- Mikadarların şefkal ve merhametlerine Ül- Liseler Alımsatım Komisyonu Başkanlığından: . Muhammen fiyatı İlk teminatı Nevi Miktarı Lira Er. Lira Kr. Odun Meşe ve Gür. Çeki (910 2 0 : 28 00 gen Mangal kömürü (Kilo 24100 0 4 : Kriple maden kö, Ton 340 1 0 ; 4483 25 Tüvenan ,, b ji A 6G 1 50 3 İstanbulda 40 ede gündüzlü okulun 1939 maji yılına ait ihtiyaçları olan miktar ve muhammen (iyatlarile ilk teminatı yukarıda yazılı ya- kacakların 26/Temmuz/939 Pazartesi günü saat 14,30 da Beyoğlu İs- tiklâl Caddesi 349 numarada Liseler Alım Satım Komisyonunda kapa. b zarf eksiltmesi yapılacaktır. İsteklilerin yeni yıl ticaret odası vesikası ve ilk teminat makbuz ve ticarethane nama hareket edenlerin Noterlikten teidikli veldiletne- melerile birlikte 2490 sayılı arttırma ve eksiltme kehununun tarifatı dairesinde hazırlıyacakları teklif mektuplarını belli gün ve saatten bir “önel erleri; gerrermmetert görmek ve BTE MEngsabediliği VE İ nesine yalırlacak teminat tezkeresini almak icin Galatasaray Lisesi- 4 ne müracaatları. (4909) Darphane ve Damga Matbaası Müdürlüğünd 1 — Yerli mal: yüzde 99 saf 50 ton külçe kurşun 300 ton vestfalya Alman izabe koku ve 8.000 Kilo Sudan zamkı kapalı zarf. | 2 — 120 ton Alman gazhsne koku ve 89 ton kriple maden kömütü © | açık eksilime usuliyle satın alınacaktır. 3 — Külçe kurşunun muhammen bedeli on dört bin ve muvakkat | teminatı 1050 lira, izabe kokunun dokuz bin teminatı 675 lira Sudan zam. kinin altı bin, teminatı 480 lira, Alman kokunun iki bin beş yüz seksen, teminatı 198,5 lira, Kriple mâden kömürünün bin seksen, teminatı 81 Tiradir. 4 — Kursunun eksilimesi 8.8.939 izabe kokunun 9.8939 O zamkın 10.8.939, Alman kokunun 11.8.939 Kriple maden kömürünün günleri sagt 14.5 da idaremizdeki komisyonda yapılacaktır. 5 — İstekliler şartnameleri almak ve mühürlü nümüneleri görmek Üzere 22.7.939 tarihinden itibaren hergün saat 14.16 ya kadar idaremiz muhasebesine müracaaf debilirler. 14.8.939 (5381) Alimallâh, sade meyhaneyi değil, Istanbulu birbiri- ne katardın!,, —— Benli Melâhatin yüksek sesle söylediği bu sözler; bütün müşterileri güldürmüştü. Hattâ, kunduracı Mehmet: | ra Küçük yavru, anasının devam ettiği sözlere kü. lak bile vermiyordu: Fakat anasını kızdırıp, işlerin kıvammı bozmamak için, dikkatle dinler görünü. yor, ık sık başım sallıyarak: , “— Peki... Olur!..,, Diyordu. Hakikatte onun kü- çücük zihni, biraz sonra bineceği tramvayla, tren. le, arabayla ve bilmediği bir âlemin tatlı hulyala- riyle, ışıkla ve zevkle doluydu: Bu sözlerin, nasi. hatlerin, bir sr evvel bitmesini, dört gözle bekli. yor, bodrumdan (çıkacakları amı iple çekiyordu! Bilhassa vapura binmeğe, âdeta can alıyordu. Ayşe hanım, Memduh Şerifin gönderdiği kadına önlayışlı, görgülü görünmek istiyordu. Bu arzuyla, bu maksatla, çocuğunu onun önünde, alnından öp. tü. Çocuk, ilk defa başma gelen bu büneyi #uhaf bulmuş, ve masum bir hayretle karşılamıştı. Biça- re, topallamamak için, bütün gayretini harcıyordu. Nilsayet merdivenleri yavaş yavaş çıkmıya baş. ladılar: Onlar bodrumun kapağına (yaklaştıkları zaman, Ayşe hanım taş merdivenlerin yarısına ka. dar kızla çıkarak, arkalarından seslendi *“— Sözlerimi unutayım deme. Ve memesindeki çocuğun çıyak cıyak haykırışla. rı arasından kendi sesini ayırıp, duyurmıya çabü- hyarak, haykıra haykıra nasihatini tekrarladı: “— Bir şey verirlerse, teşekkür etmeden alma; Sakın münasebetsizlik, edepsizlik edeyim deme. Bir tehdit Hâvesini de unutmadı: “ Eğer Jâl dinlemezsen, kendin bilirsin ha! Bir de, öyle her lâf arasında, burada yaptığın gibi “— Eşek, hayvan!,, Demiyesin hal, > —ıi6— “Safa, Fazlnosunun İçi, sigara dumanı, kahkaha; ve küfürle dolüydu. “Deka,, markalı gramofonun TEFRİKA No. 33 çatlak sesi, bu gürültüyü arasıra bastırıyordu. * Fa. kat, Çakır Zehrunın sesi, bu seslerin hepsinden üs. tün çıkıyordu: Zira biçare kadın, âdeta mezbahada boğezlanan bir hayvan gibi bağırıyordu. Onun do- ğum sancısiyle cıyak ciyak baykırışı, Piti fena halde kızdırıyor, küplere bindiriyordu. iliddetli biddetli dişlerini gıcırdatıyor ve: “— Kaltak, diyor, tam buldu bağıtucak sırayı. Sabaktanberi sustu sustu, İri müşteriler sökün Gimeğe başiayınca, feryadı kopardı! Vâklâ, tavan arasına çikan merdivenin üzerinde. ki kapak kap&tılmıştı. Fakat buna rağmen, Çukırın sesi, olanca dehşetiyle duyuluyordu. Zelira doğum sancısiyle haykırdıkça, Fitil Kadri, ağır bir külür yemiş gibi sararıyor, dişlerini gıcırdata gicirdata; “— Kaltak... Diyordu. Inadına bağırıyor. Böy- le oltrasa, burada müşteri yokken de anırmaz 'mıy- dı?,, Bir taraltan kendi kendine böyle söylenirken, bir taraftan da bardakları birbirlerine çarpıyor, çatalları yene düşürüyor, ve gramolona yüksek ses. le okunmuş gazeller koyarak, Zehranın acı feryat. larını müşterilere duyurmamağa, onları. rahatsız edip, kaçırmamağa çalışıyordu. Fakat gösterdiği bütün gayrete rağmen, Zehranın sesini gürültüye getiremiyor, bastırağıyordu. Bu muvaffakıyetsiz. lik. onü büsbütün sinirlendiriyordu: Yine kendi kendine: “— Domuz karı... Diyordu; çamaşırcı olacağına, şarkıcı olmalıymış: Hafız Burhanın sesini bile bas- tırıyor Bir arslık, Melâhat yanına sokuldu ve: “— Bana bak dedi, biraz yukarıya çık bari. Bâksana, kadıncağız feryadı basıp dürüyor. Biraz keyfi bozuk galiba? a Fitil, aksi aksi"cevap verdi: “— Canım, sende, onun ne mal olduğunu bi. .087 gibi söylüyorsun. “Canının yandığı filân yok, maksadı inüşterileri tüydürüp, bizim keyfimizi, işimizi bozmak! Mademki can: bü kadar tatlıydı, Piçi peydahlumusaydı... Dünyatın bütün gebeleri, bu kaltak gibi bağırsalardı, ortalıkta kulağının za. rI patlamamış kimse kalmazdı. Bu cevaplarda Benli Melâhati kızdırmıştı: Sesi. ni yükselterek, Fitile çıkıştı: “— Ben. senin ne taş yürekli herif olduğunu bi. Tirim: Kadıncağız tahtalı köyü boylayıp, kaskatı kesilse, sen yine: . “Yalancıktan yap'yor!,, Diye omuz silkersi kılmadan bir de: k “Can tatlıı,, Diyorsun. Şimdi onun halinde, o. nun yerinde olmalıydın da, görmeliydim ben seni. Sı. “ Arslan gibi karısın vesselâm!,, Diyerek, onun irl ve yuvarlak kıçma hafif bir şamar vurdu. Daha doğrusu, okşamaktan çekindiği için, vurur göründü. Melâhnt, sanki dehşetli canı yanmış gibi, feryadı bastı, Fakat o sırada, (avan arasından, eskilerinden daha acı, daha uzun bir feryat duyuldu: O kadar ki, Ben Melâhat, kopardığı yapmacık feryadı. ya. 1 yerinde kesmek metbüriyetinde kaldı, ve kaşla. rini çatıp ciddileşerek, yine Fitile baktı; “> Işitiyorsun ya? Canı cayır cayır yanmıyan insan, böyle bağıramaz: Yazıktır kadıncağıza... Kendisin' düşünecek, bizden başka *kimseciği yok. Iki gecedir, kıvrana kıvrana haykırıp duruyor. O. nü böyle bırakacak değiliz ya” Doktoru çağıralım da, çaresine bakıversin. Zira feryatları gittikçe acı. laşıyor, Onu dinliye dinliye, neredeyse ben de has- ta olacağım!,, Hukikaten, Benli Melâhat, yalan söylemiyordu: Zira o da, — hemen bütün lombul ve muhteris kadınlar gibi — şiddetli raşeler duymiya müstaitüz Ve Çakır Zehra; acı acı bağırdıkça, Melâhatin yü. reği de eziliyor, tüylerine bir ürperti, ve içine bir baygınlık geliyordu. Buna rağmen, Fitil, istifini bozmuyordu. Düdık bükerek: “.- Canım, dedi, gelen biyük adam değil ki, doktorun lâfını dinlesin de, dünyaya çıkarken, a- yaklarınn ucuna basa basa yürüsün! Bağıra çağı. ra, sallana pullana geliyor işte. Hem gülü seven, diken'ne katlanır: Çocuğu seven de, acısını çeker: Daha piçini dünyâya getirmeden böyle danalar gi- bi bağırmıya başlarsa, sonra ne Yapacak? O niçin, buna gelinciye kadar daha ne kahırları olacak! (Devami var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: