July 30, 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

July 30, 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

xx 30.7.9309 Tefrika No. 126 ti 1 Anadoluya Kaçırılan Silâhlar Yenibahçeli Şükrünün, Atış Mektebine Müdür Tayin Olunmasile Silâh Kaçırılma İşi AKM Bu kuvveti o etmek elindeydi. Fakat, muvaffakiyetle gm pek iyi bildi bu daha büyük kuvvetlerle karşılaşmak, yok yere bir hâdise çikarmak ihtima'lerini gözönüne aldı ve hemen h luna saptı. Köyü üç yan mak, zararsız bir ateş baskmı ya. pip, açık bırakacağı yerden kıncıları kaçırmak karariyle ha- rekete geçti. Dramalı Talât ve Salih beylerin müfrezelerini, kö. a İmh isten sonra, bas- Kendi de cenup istika- apadı. Atılan bir kaç &i yü yağınaya ve hattâ yak- mağa kalkışan serserilerin akılla” rını başlarına getirmeğe, tas ve taraklarını toplayıp firar ettir! ğe kâ ti, Hep savuşmuşlar, kovalandıkla- rını sanarak soluğu Terkosta al. mışlardı. Etrafı dikenli telörgüler- le çevrili karargühlarına mışlardı. Bir kaç gün sonra & ralarda barınamıyacaklarını anlı. yarak, karargihlarını Hadım kö. gı gibi, hiç te küçük mkü, © günden sonra, Yeniköy, Amavutköy, Boğaiköy ve Ayazmada barınan ve bu ya. bancı kuvvete dayanan hankörler hâmisiz kaldıklarını anlamışlar, çetelerini dağıtmışlardı. eski vaveri Şükrü “beyin nver paşanın Yenibahçeli Endaht mektebine müdür tayinin. | den sörira” Şile Gebze Ye Alem"? dağı taraflarında başlıyan faali- Kadıköylü Şevki bir soysuzun himmetiyle nihayet | Saraya da aksetmişti. Hele, Gebze Şile havallsinde gezmekte o)- dukları bilinen Yahya ve Sadik kaptan çetelerinin, Şükrü bey rafından idare edilmekte olduğ haberi saravdak kaymakam Zeki lendirmişti, beyi çok sinir. Kadıköylü Şevkinin, bu işe dalr | verdiği rapor, gerçekten slâka. endişe uyandıracak bir mahiyetleydi. Bu tıynetsiz, En, daht mektebinde kurulan gizli te- şekkül hakkında bir hayli Malü. mat veriyor, vazife alan hamiyet. darlarda Wi ve fedakâr'zabitlerin nerelerde | ve ne gibi işlerle meşgul olduk. bildirdikten sonra da, bu teşkilâta dahil olmadığını haber aldığı mülâzimievvel (A.) beyi el- de etmeyi ve bunun del teşkilât mensuplarınm teklif ediyordu rülen ve neticede iyi bir muvaf- fakıyet ümit edilen bu teklife ait müzakere de, o gün Pantiky. fendinin huzuriyle, hademel hss- sa kışlasmda yapılıyordu, Pantikyan efendinin arzusiyle, Kadıköylü Şevki ihbar ve iddiala. e hulâsa ediyordu — Bu teşkilât, erkânharbiyei umumiye reisi Cevat paşanın mu- vafskatiyle karakol cemiyeti tara- fından meydana getirilm To icabınca, mektep müdürünün binbaşı rütbesini haiz olması icap ettiği ve bu tayin keyfiyetine as- keri mektepler umum müfettişi Pertev Paşa tarafından İtiraz dildiği halde, Yenibahçeli yü Şükrü bey, mektep müdiriyeti de ipka ettirilmi; kadaşları bir taraftan köy- lüleri silâhlandırıyor, diğer taraf. tan da, iç Anadoluya doğru silâh ve cephane akıtıyorlar. İdare et. tiği Yahya ve Sadık kaptan çetele- rine hıristiyan köylerine akınlar larını e yaptırı (Ç ükrü de, zabitandan Hacı Vasfi bey Şilede ve Fehmi bey de Çam. adında | ve bilhassa | Pek cazibeli gö” | bey Endaht mektebin- | Sultantepede Özbekler tekkesi Şeyhi Ata Bey ada çalışfyorlar. Şükrü bey, Ka- rakol cemiyetinin Üsküdar lvası icra heyeti reisi vaz Cemiyetin Üsküdar şubesiyle te- mss ve muhaberesine Fehmi bey delâlet ediyor. Üsküdar ciheti ku. mandanı kaymakam Nuri ve inzı. bat kumandanı yüzbaşı Dayı Me. hükü- mete karşı selr ve muhafaza edi- sut beyler de, bu teşkilâtı, yorlar. Bu sözleri lâyık olduğu dikkat ve ehemmiyetle dinliyen Pa Maltepe Atış mektebi müdürü Şükrü bey yan efendi, gözlerini kaymakam Zeki beyin yüzüne dikti, dudakla. rim kemirdi ve: — Eğer hakikat ise bunlar, çok mühim, dedi. Fakat, derhal hare. kete geçmek, icap edenleri tevkif etmek için, elde müsbet deliller bulunması veya bu zabitlerden bi- rinin suç üstünde tut â- zımdır. Şevki beyin, teklifi v hile mülâzim (A) beyle girmesi çok faydalı olur. (Devamı Var) tema ĞU TLERİ ii ERKEK OLAN KADIN Akhisardan gelen telgrafı gaze. telerde tabii görmüşsünüzdür: O- yada da bir Bayan erkek olmuş ve istihalesini kücük bir tamamlatmak üzere kendisini Ma. nisaya göndermişler. Birkaç senedenberi erkek olan Bayanların çoğalmasına denile. mez, çünkü gene çok denilecek sa yıda değillerdir - arada sırada ha. ber ulınmasına bazıları faaccüp ediyorlar ve: — Acaba, diyorlar, bu iş yeni mi çıktı? Eskiden böyleleri hiç du. Bu iş hiç te Pek eski zamanlardanberi vüki olduğu mermerden heykeller. den belli, Bir vakit onların hey- kellerini yaparlarmış, Sonradan da böyle bir şey vâki olunca onu ha. ber vermek ayıp sayılımış. Onun için başlarına bu iş gelenlerin ken. dileri de, aileleri de işi saklarlar. dı. Onun için, dünyada hünsalar bulunduğu kulaktan kulağa işiti. lir, fakat adlarını, sanlarını kimse bilmezdi. Şimdi, tabiatin hiçbir vergisi artık ayip sayılmadığından başla. rına bu is gelenler de hallerini saklamaya o lüzum görmüyorlar. Ondan dolayı kadınların erkek ol. duğu srada sırada haber alınıyor... Şu kadar ki sonradan erkek olan kadıların hepsi birbirine benze. mez. Üc, dört yıl olu galiba, İzmirde bir Bayan sakallanmış, bı. yiklanmış, erkek olmuştu. Onunki kaşing hastalığından ileri gelmiş diye gazeteler de yazmışlardı. Bu seferki büsbütün baska bir hastalık neticesi değil, het. “ tabii demek de mümkin, den tabii olduğunu anlat, Çocuk annesinin karnındayken, kızlık veya oğlanlık uzuvların meydana getirecek olan kısmına i. lim dilinde gonad derler. Çocuğun ilk aylarında bu gonad ne kizdir, ne de oğlan; Yuvarlacık bir cisim, Bir kabuk kısmı ile, bir ortadaki kismi vardır, Sonradan çocuk kız olaraksa kabuk kısımı gi dınlık yumurtaları olur; ortadaki kısım küçülür. Oğlan olacaksa or. tadaki kısım gelisir, erkeklik vu. murtaları olur. Kabuk kısmi küçü. bir şey Bir de yumurtalıktan çıkan ka. dın veya erkek yumurtalarının ge. çecekleri yollar. Bunlar da çocuk ayne karnındayken il nal halindedir. Birine nalı, ötekine de Volf kı Çocuk kız olacaksa birinci gelişir, öteki küçülür, oğlan ola- caksa aksine... Şu kadar ki küçülen şey büsbü- tün kaybolmaz. Çocuk kız veya oğlan olduktan sonra da, öteki kı. sından 07 çok bir şey kalır. Bir ri. vayete göre yüzde yirmiden yüzde kırka kadar. Bundan dolayı kadin veya erkek diyebildiğimiz her ki. şi nihayet yüzde seksen kadın ve. ya erkektir. Kalan kısmın netice- leri de her kadında ve her erkekte her vakit görülebilir. Bazılarında küçülen kısım daha büyücek olarak kalır, Hünsalık da bunun neticesidir. Fakat tam hün. sa, yani yarı yarıya kadın ve er- kek görülmüş şev değildir. İki ta- raftan biri az çok galip olur. Erkeklik tarafının galip olması da pek nadir ir. Hünsaların hemen hepsi kız olarak doğarlar, kız olarak bülüğn ererler. Arala. rında kocaya varanlar da bulunur. Sonra bir gün, o vakte kadar se. Sini çıkarmamış olan kısım kendi. ni göstermeğe baslar. O zaman ka. dınlık uzvu küçülür, erkeklik vz. vu büyür. O zamana kadar ken, sini kadın diye bilen kişi şaşırır. Keyfine ya hie tınmaz oturur, yahut isi haber verir... Bu hâdise sndece insanlarda de. gil, hayvanlarda da olur. İnekte mevdana cıkması pek »ölencelidir. İpek bir müddet inek olduktan son. ra bir gün boğa olur. Sonra gene inek, Bir bucuk saat içeerisinde inek veva boğs olan hayvanlar görülmüstür. Ancak, şekil bakı. mından değil, tabii duyguları ha- kımından... Bir taraftan da, bazılarının dişisini » erkeğini disi yapmak mümkündür: Horman Şirmea ederek. O vakit havvann şekli bile değixir. Horozlar tavuk olur, tavuklarda horoz, Bir gün bu terrübelerin insan. larda da tathik edilmiyeceği sindi. den temin olunamaz... havvanlardan 222233233 22333223373337333333333323233733222>e >222323273327 0222222323232 2>>'6 barabesi ve bir de göl Göle “Kadin vermişlerdi. Çünkü e yacak kadar derindi. k çalılıklar e koyu yeşildi. Lukmor, oraya fevkalâde şeyleri aklına kurarak varmıştı, Otomo) li, harabenin arkasına bırakmıştı. Çalılıklar arasından zor bir yol açtı. Koltuğuna bir paket sıkıştırmıştı. Gi ca, gölün kenarındaki bi tuk üzer ta olduğunu gördü. Şaştı. görünmeden geri dö olaydı, çalıların arkasından döne- cekti. Ne var ki, yabancı onu gör- Onun için ö da gidip vardı, gözü, bana e rengi Adama ik ihtimali lim ne ola. câk?,, diyo için için t. yordu. gün Lukmorun her daki. kasının kiymeti pek k tü. Vâkıa Lukmorun ne bankaya gi cağını, vene zaman döneceğini, fabrikadakiler pek keşfedemezler- di. Ama ne de ölse çabuk davran. malı idi. Işte bankadan banknot ve maden para olarak aldığı paralar şü beş, altı kilo ağırlığındaki pa. musibet harif bir kal- zaman ala- kıp gitseyi paralar, ve a e gü ları ceplerine tıkıştırıvermek, ride kalan tehlikeli ev kır paraları da sarıp dipsiz göle atmak, işten bile olm. yacaktı. Ondan sonra ver elini Pa. Fis ve Cenubi Amerika, Lukmor, herifin kalkıp gitmesi ni beklerken bir iş yapmış olmak İçin cebinden pasaportunu, ve Pa. rise tayyare ile uçuşu için aldığı bileti cebinden çıkarıp uzun uza- dıya muayene etti. Sonra dayana- madı. Paketin bir tarafını aştı. 1. çine baktı. Albury fabrikasında iş liyen yüzlerce amelenin ücretleri tomar tomür banknot ediyardu. Paralara baktı, Ji er o pan gil ödünç almak istiyo; Yirmi senedenberi Alb bir köle gibi çalışmıştı. Dün mı doğmuştu, yoksa fabri doğmuştu, pek bildi sene masa başına yirmi sene hesap y büsü vardı, kuvveti yardı, genç- liği vardı. Dünyada neler mazdı. Fakat hiçbir şey olmuştu. İşte bu p z Amerikay sarmalayıp, ie Ok kler ku. racaktı, Paralar kazanacaktı. Albu Ey fabrikasına şimdi alacağı para. Jar: iade edecekti, İl ukmor, böyle düşünüp dı- rurken, serince esen bir sağnak; yanıbaşına taşın üstüne koyduğu pasaportu uçurdu. Pasa- portun içindeki biletler rü: serpildi. Taşın üstünde oturan dam, koşup yetişmeseydi, pasaport ve biletler göle'düşecekle, Adam: “— Bu göle düşen bir daha çı maz.,, dedi, Sonra bil: “— Bir eğlence seyahatine çıka- ksınız galiba!,, diye ilâve et Adamda bir konuşma vardı. Insandan tatlı bir vetkâr bir duygu özlediği, bakışın- dan okunuyordu. Biletlere bayağı imrenerek bakmıştı. Lukmaor: “— Evet, doğru keşfettiniz. Ya. rin Parise gidiyorum. Siz hiç Pa. rise gittiniz mi?,, dedi. “— Çok zaman evvel, bir tatil esnasında gitmiştim. Insan genç ken ve Paristeyken yarım pek dü. şünmüyor., “— Acanım ne düşünsün? Ben meselâ genç değilsem de ihtiyar da değilim. Vallahi yarma şu ka- dar ehemmiyet vermem... “— İşte burada yanılıyorsunuz. cal KÂY UÇURUMUN KENARINDA La Yazan: Michael Kent - Çeviren: Cevat Şakir “ — Meselâ siz, ye mak üzeresiniz. Hele ufak bir ta yapınız. Hayatınızın çizgisi git- gide varmak istediğiniz noktadan uzaklaşır. Yüzünüzden belli ki, siz daha uzun seneler yaşıyacaksınız. Fakat benim hayatım... Adamın sesi kırıldı esinde acı bir yoksulluk var. dı. Lukmorun içi cız etti Yüzünü birden adamdan tarafa çe- virdi. “Adımız nedir?,, diye sordu. “— Benim adım Last'tır, Yedi beri Denby'de bir dükkân açtım. Ben sizi tanırım, Siz Albury müessesesinde Denby yangınını söndü sında görmüştüm ve udınızı o 73. man duymuştum. Ne gayretle ça- lışıyordunuz. Hem de şen idiniz. Şenlik ne güzel şeydir. Bayağı sa- ridir. Dükkânda alış vöriş yok. Ben alıcılıkta ne kadar acemi isem, dük kânı satan adam da satıcılıkta o kadar ustaydı. Dükkânı satmıya kalkıştım, Gelgelelim ne kadar u. cuza olursa olsun bir alıcı yok. Adamın gözleri göle takılı kal- dr: senede küçük İtalyada Neler Oluyor? Başı 5 inelde) ve muvakkat bir surette tedvir et - mekte oldukları anlaşılmaktadır. Bütün bu hâdiselerin ve şayiala. İrin hakikatle belki yüzde yüz muta. bakati olmuyabilir. Fakat yine bir hakikattir ki ateş olmıyan (o yerden duman çıkmaz. Tarih tekerrür mü ediyor? Alman otoriteleri (1917) Ukrı nada musalâha ve muahede İmzala" dıkları Sovyetlere, ve, o Kafkasya » Bağdat mıntakalarında müttefikleri bulunan Osmanlı devletine yaptık - larını Romada da mı yapıyorlar ve- ya yapmak istiyorlar? Yoksa (1915) “mukaddes hodgâmlık” tan çektikle- ri acıyı mı çıkarıyorlar? Her ne bakımdan olursa olsun, aralarındaki işler ve hâdiseler bizi alâkalandırmaz. Biz o zaman alâka - lanırız ki bu işler ve hâdiseler bizim cephemize şu veya bu şekilde bir tesir yapmak istidadını göstermiş o. Tur. Bununla beraber olanlara biten- lere karşı zerrece kayıtsız değ Çünkü bizim cephemizin de mü rek menfaatlerimiz ve ayrıca bizim de Adalar gibi, Arnavutluk gibi ha- yati sahalarımız vardır. Bu hâdise - İleri bilmek ve bildirmek ( faydasız | inkişaf ettirmeğe yaramış olur. Bizim fikrimiz şudur: Roma, ta. savvur olunamıyacak derecede ağır bir yükün altına « her nasılsa - gir - miştir. Bu ağırlığın en az yüzde elli. sinden kurtulup (mihver) i helezon. laştırmamak için Adriyatiğin eenu - bu şarkisi ile Egeyi ilk kalem defte- rinden çıkarmalıdır. Tabii, Hatay gi. bi sulh ve dostluk yolu ile. E <A C LEE 0000 (ECA gelmez, dedi yine Lukmora ç “— Allaha ısmarladık arkında olmadan bana ik bir iyilik etliniz. Size te - şekkürler ederim. tışında, ve rafından sıkılmasını beklem den, her günkü el tutmalar, el s Idıktan sonra Luk- or paketi aşmıya başla. Fakat aklı Last'ta idi. Bir. e aklına bir fikir geldi. Pa- parak koltük altına sikış - tırdı. İçinden “ rım,, dedi. Last'ı dükkân nda bil» du. Terazisinin başında idi. Fakat terazinin yanıbaşında duran tartı. lar kutusu boştu. Lukmorun bu hal nazarı dikkatini celbetti. Neden? bilemedi! Insanın gözü bazan en ehemmi. yeli şeyleri görmez de gider en ehemmiyetsiz şeylere takılır. Luk- mor: Size bir müjde getirmiye geldim. Albury şirketi, bu sokak. ta da bir şube açacak. Sizin dük- kânınızın bulunduğu yer onlara pel lâzım blacak. Sizden satın alırken dilediğiniz fiyatı verirler sanırım, dedi Birden Last'ın gözleri parladı: “— Verdiğiniz havadis o kadar güzel ki, kulaklarıma inanamıya- or,, dedi ve “ Diye ilâve ederek cebinden ki. loluk ve ikişer kiloluk tartıları kardı. Lukmor, Last'ın o “içine di» şünce geri dönülmez, dediği göle ne bakışla bakmış olduğunu hatır. Jadı. Otomobiline hoplsyınca Albury fabrikasına doğru yol aldı. Para paketi yanında idi. “Allah belâsını vermesin, bütün amele beni bekle- yip duruyor. Zaten geciktim!,, di- ye mırıldandı ve otomobile olan- ca hızı verdi. Alevkışla Köyünde | Feci Bir Cinayet İ Bünyan (Tan) — Kazamızın Ak. kışla nahiyesine bağlı Alevkişla kö. yünden Halil Duman aynı köyden Ib İrahim oğlu Kılıç tarafından tabanca İ kurşunu ile vurulduktan sonra 14 ye rinden kamalanmak suretile feci bir surette katledilmiştir. Jandarma ka tili yakalamış ve Adliyeye teslim et. miştir. Cinayetin eski bir husumet. ten ileri geldiği söylenmektedir. ipe Bir Kamyon Devrild Bir Kadın Öldü Bünyan (Tan); Keyseriden hare. ketle kazamızdan geçerek Pınarbaşı. na giden posta kamyonu kazamız hu. dudundaki Deveboynu mevkiinde Di reksiyon rotunun çıkması yüzünden devrilmiş ve içindeki yolculardan Pınarbaşı jandarma bölük komutanı otomobilin altında kalarak öl Kamyon şöförü Ali suçlu görü, rek derhal tevkif edilmiştir. —— Antakya Valisinin Tetkikleri Antakya, 20 (A.A) — Vali Şükrü e başlamış ve dün A veydiye nal görüşmüş, bu nahiyelerin ihtiyaçla. halkın dileklerini miştir, rini, tesbit eyle- ylerinde m baş- i ziyaret et- Vali bugün de Köseyir k bir tetkik gezisi yapmış, bu: Vilâyetimiz vali muavin yın edilen Akif Işcan burayâ gelmiş ve vazifesine başlamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: